Kırşehir: Obruk Gölü

Obruk Gölü; Kırşehir’in Mucur İlçesi, Obruk Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Kırşehir’in 30 km., Mucur’un 10 km. güneyindedir.

Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 20/09/1991 gün ve 1106 sayılı kararı ile I. derece doğal sit alanı ilan edilen Obruk Gölü çevresinin, âdeta bir duvarı andıran tabi kayalıklarla çevrelendiği görülmektedir.

Göl seviyesine kadar olan derinlik yaklaşık 100 m, çapı ise 900 m civarındadır. Su derinliği yaklaşık 4-5 m olup, yer yer çok derin bölümlerin olduğu da bilinmektedir.

Gölde aynalı ve kambur sazan ile kadife türünde balıklar yaşamaktadır. Gölün yarıya yakın yüzeyi sazlık ve diğer su bitkileriyle kaplıdır.

Paylaşın

Kırşehir: Mucur Yeraltı Şehri

Mucur Yeraltı Şehri; Kırşehir’in Mucur İlçesi, Hamidiye Mahallesi, Çimentepe Sokak üzerinde yer almaktadır.

Roma döneminde M.S. 2. yüzyılda Hristiyanlığın bölgede hızla yayıldığı görülmüş, puta tapanlarla, Hristiyanlar arasında büyük bir mücadele yaşanmıştır.

Kapadokya bölgesinde 3. ve 4. yüzyıllara ait Hristiyanların korunmak, sığınmak ve ibadet etmek amacıyla yaptığı pek çok yeraltı şehri, bu sebeple ortaya çıkmıştır.

Kırşehir sınırları içinde de bulunan bu yeraltı şehirlerinden en önemlileri; Mucur Yeraltı Şehri, Kepez Yeraltı Şehri ve Dulkadirli Yeraltı Şehri’dir. Mucur Yeraltı Şehri, Kırşehir ili, Mucur ilçesi, Merkez Solaklı Mahallesi içerisinde bulunmaktadır. Yumuşak kayalara oyularak yapılan yeraltı şehri, yerden 7-8 m derinliktedir.

Kırşehir Aşık Paşa Türbesi yakınlarına kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Yeraltı şehri bugüne kadar temizlenen oda, salon ve koridorlarıyla geniş kapsamlı bir görünümde olup, dikkat çekicidir.

Birçok odası bulunan yeraltı şehrinde bir mekândan diğerine geçmek için yapılmış ve insanların ancak eğilerek ilerleyebilecekleri genişlikte olan dehlizler, daha çok küçükbaş hayvanların barınabileceği genişlikte olan ahırlar, ibadet yerleri, dehlizleri bölmek, odaları kapatabilmek amacıyla yapıldığı tahmin edilen büyük hacimli ve dairesel şekilli taş kütleler olan kapak taşları ve yer üstüne açılan havalandırma bacaları bulunmaktadır.

Ziyarete açık olan Mucur Yeraltı Şehri’nin 2015 yılı içinde çevre düzenlemesi işi yenilenmiş, rölöve çalışmaları tamamlanmıştır.

Paylaşın

Kırşehir: Seyfe Gölü

Seyfe Gölü; Kırşehir’in Mucur İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. 15 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Denizden 1080 metre yükseklikte olan gölün bulunduğu Seyfe ovasının tamamı 152.200 hektardır.

Bunun 1550 hektarı göl, 9700 hektarı geçici bataklık, geriye kalanı ise tarım alanıdır. Gölün derinliği; içeriye doğru 200 metre ilerledikçe 4-5 metreyi bulmaktadır. En derin yeri 10 -12 metre arasındadır. Yazın suyu iyice azalan Seyfe Gölü’nün kış aylannda bol yağış nedeniyle kabardığı ve etrafının bataklığa dönüştüğü görülür. Kapalı havza olduğu için suyu, durdukça tuzlanır. Bu nedenle toprak çoraklaşır. Tuzlu suya sahip olması nedeniyle Tekel İşletmesi tarafından tuz işletmeleri açılmıştır.

Seyfe Gölü, dünyada nesilleri azalan flamingo kuşlarının konakladığı bir yerdir. 600 binden fazla çeşitli türden kuşların bulunduğu bu alan Milli Park alanı haline getiriliyor. Av mevsiminde avcılar tarafından vurulan bu kuşların nesillerinin azalmaması için önlemler alınıyor. 50 ayrı kuş türünün kuluçkaya yattığı, 182 kuş türünün barındığı “Kuş Cenneti” ne yaklaşık 25 kuş türü de göç sırasında uğramaktadır.

Nesli tehlikeye düşmüş türlerden Toy (Otis Tarda) ile, Angıt (Tadorna Ferruyinea) kuşların yaşadığı bir habitat oluşu, nesli tehlikeye düşebilir olarak nitelendirilen flamingo(Phoenicopterus ruber) nun en fazla sayıda bulunduğu başlıca üreme alanlarından birini teşkil etmesi, 167 su kuşu türünün mevcutiyeti, yarım milyonu aşkın su kuşuna sahip oluşu ile uluslararası öneme sahip bir sulak alan olarak nitelendirilmesi özelliklerini oluşturmaktadır.

Sahada; başta flamingo, gri balıkçıl, angıt, suna, boz ördek, elmabaş, yeşilbaş, macar ördeği, kılkuyruk, turna, toy, kılıçgaga, incegagalı, martı, gülen sumru, bataklık kırlangıcı, akgerdan yağmurcun, büyük yağmurcun, mahmuzlu kızkuşu, kızılbacak olmak üzere toplam 167 tür su kuşu bulunmaktadır. Mucur’a 20 kilometre olan tektonik göl niteliğindeki Seyfe Gölü nün batısında Seyfe ve Gümüşkümbet, doğusunda Kızıldağ ve Karaarkaç, kuzeyinde Malya Düç, güneyinde Yazıkınık ve Budak köyleri bulunmaktadır.

Seyfe Gölü ve çevresindeki 10.700 hektar alanın Tabiatı Koruma alnı olarak belirlenmesi, 2873 sayılı Milli Parklar kanununun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulunca 26/08/1990 tarihinde 90/825 karar numarası ile kararlaştırılmış olup 20/10/1990 tarih ve 20671 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmasıyla hayata geçmiştir. Son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle kuruma tehlikesi ile karşılaşan göl 2006 yılında kurumuştur, yoğun kurtarma çabaları neticesinde kuruyan Seyfe Gölü tekrar canlandırılmıştır.

Kırşehir’in kısa tarihi

Tarihçiler, Kırşehir adının eski çağlarda “Parnassos” yada “Makissos” olduğu üzerinde durmaktadırlar. Hititler döneminde Kırşehir havzasına “Ahiyuva” ülkesi denilmekte idi. Roma ve Bizans döneminde ise “Kapodakya” olarak tanımlanmıştır. Kırşehir tarihte yeniden canlanışını Anadolu Selçuklularına borçludur. Özellikle XI. Yüzyıldan sonra Kırşehir’in ilim ve güzel sanatlar dalında büyük bir ağırlığı olduğu gözlenmiştir.

Selçuklular döneminde Kırşehir’in adı Gülşehir olarak geçmektedir. 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı’ndan sonra Moğollar tamamıyla Anadolu’ya hakim oldular. Bu dönemde Kırşehir’e vali olarak atanan Cacaoğlu Nureddin Moğallara karşı barışçı bir siyaset güderek Kırşehir’i bayındır bir duruma getirmiştir.

Bu dönemde Kırşehir Türk Kültür Merkezlerinin en önemlilerinden biri haline gelmiş olup, Aşık Paşa, Caca Bey, Ahi Evran, Süleyman Türkmani, Ahmedi Gülşehri, Hacı Bektaş Veli gibi Türk İslam şair, düşünür ve mutasavvıfları yetiştirmiştir. Taptuk Emre ve Yunus Emre’ninde Kırşehir ve çevresinde yaşadığı göz önüne alınırsa bu gönül erenlerinin Moğol istilasına karşı koyarak Türklüğün Anadolu ya yerleşmesini sağladıklarını görmekteyiz.

Daha sonra Kırşehir çeşitli beyliklerin egemenliği altında sık sık el değiştirmiştir. Son olarak Kırşehir II. Murat zamanında tam ve kesin olarak Osmanlılar yönetimine girmiştir. Kırşehir XIX. yüzyılın ortalarında önemini yitirmiş yollar üzerinde küçük bir durak yeri olmuştur. Konya eyaletine bağlı olan bir sancak olan Kırşehir XIX. Yüzyılın ikinci yarısında önce Konya vilayeti Niğde sancağına bağlı bir kaza, sonrada Ankara vilayetine bağlı bir sancak durumuna, 1921 yılında bağımsız bir sancak durumuna getirildi.

Daha önceleri bir çok kahraman yetiştiren Orta Anadolu’nun bu güzel beldesi Kurtuluş Savaşı’nda da kendisine düşen görevi yapmış 210 şehit ve 87 gaziyle bunu kanıtlamıştır. Kırşehir 1921’de bağımsız mutasarrıflık haline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde ilk merkezi olmuştur. 1924’de Kırşehir’e Avanos, Çiçekdağı, Hacıbektaş ve Mucur bağlanmıştır. 1944’de Kaman’da ilçe haline gelince, Kırşehir’in ilçe sayısı beş olmuştur.

20 Temmuz 1954 tarih ve 6429 sayılı kanun, Nevşehir’i il, Kırşehir’i de ona bağlı ilçe haline getirmiştir. Çiçekdağı Yozgat’a, Kaman Ankara’ya, Hacıbektaş, Avanos ve Mucur ise Nevşehir’e bağlanmıştır. 1 Temmuz 1957 ‘de çıkarılan 7001 sayılı kanunla Kırşehir yeniden il olmuştur. Bu yeni düzenlemede Kırşehir’e Çiçekdağı, Kaman ve Mucur bağlanmıştır. Hacıbektaş ve Avanos ise Nevşehir’e dahil edilmiştir. Akpınar ( 1990 ) yılında Kırşehir’in yeni ilçeleri olmuştur. Halen Kırşehir’e bağlı altı ilçe vardır.

Paylaşın

Kırşehir: Şeyh Edebali Camii

Kırşehir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Şeyh Edebali Camii; Kırşehir’in Mucur İlçesi yerleşim sınırları içerisinde yer almaktadır. Kayseri – Kırşehir yolu üzerindedir.

1208 yılında Kırşehir ili Mucur ilçesi İnaç Köyü’nde doğan Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey’in kayınbabasıdır. Asıl adı Mustafa’dır.

Künyesi, İmadüddin Mustafa b. İbrahim b. İnac el- Kırşehri’dir. İlk öğrenimini Kırşehir’de yaptıktan sonra Şam’a gitmiştir. Hadis, fıkıh, tefsir, Kur’an ve tasavvuf konularında eğitimini tamamladıktan sonra Kırşehir’e dönmüştür.

Bilecik’te zaviye kurmuştur. 1348 yılında 125 yaşında vefat etmiştir. Türbesi Bilecik’tedir. Osmanlı Devleti’nin maddi kurucusu Osman Gazi ise manevi kurucusu Şeyh Edebali idi.

Onun Osman Gazi’ye vasiyeti ve Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi’ye vasiyeti, Osmanlı Devleti’nin mayasını oluşturan Ahilik felsefesinin güzel bir ifadesidir. Ahi lideri olan Şeyh Edebali, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin ilk kadısı ve müftüsüdür.

Kırşehir’in kısa tarihi

Tarihçiler, Kırşehir adının eski çağlarda “Parnassos” yada “Makissos” olduğu üzerinde durmaktadırlar. Hititler döneminde Kırşehir havzasına “Ahiyuva” ülkesi denilmekte idi. Roma ve Bizans döneminde ise “Kapodakya” olarak tanımlanmıştır. Kırşehir tarihte yeniden canlanışını Anadolu Selçuklularına borçludur. Özellikle XI. Yüzyıldan sonra Kırşehir’in ilim ve güzel sanatlar dalında büyük bir ağırlığı olduğu gözlenmiştir.

Selçuklular döneminde Kırşehir’in adı Gülşehir olarak geçmektedir. 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı’ndan sonra Moğollar tamamıyla Anadolu’ya hakim oldular. Bu dönemde Kırşehir’e vali olarak atanan Cacaoğlu Nureddin Moğallara karşı barışçı bir siyaset güderek Kırşehir’i bayındır bir duruma getirmiştir.

Bu dönemde Kırşehir Türk Kültür Merkezlerinin en önemlilerinden biri haline gelmiş olup, Aşık Paşa, Caca Bey, Ahi Evran, Süleyman Türkmani, Ahmedi Gülşehri, Hacı Bektaş Veli gibi Türk İslam şair, düşünür ve mutasavvıfları yetiştirmiştir. Taptuk Emre ve Yunus Emre’ninde Kırşehir ve çevresinde yaşadığı göz önüne alınırsa bu gönül erenlerinin Moğol istilasına karşı koyarak Türklüğün Anadolu ya yerleşmesini sağladıklarını görmekteyiz.

Daha sonra Kırşehir çeşitli beyliklerin egemenliği altında sık sık el değiştirmiştir. Son olarak Kırşehir II. Murat zamanında tam ve kesin olarak Osmanlılar yönetimine girmiştir. Kırşehir XIX. yüzyılın ortalarında önemini yitirmiş yollar üzerinde küçük bir durak yeri olmuştur. Konya eyaletine bağlı olan bir sancak olan Kırşehir XIX. Yüzyılın ikinci yarısında önce Konya vilayeti Niğde sancağına bağlı bir kaza, sonrada Ankara vilayetine bağlı bir sancak durumuna, 1921 yılında bağımsız bir sancak durumuna getirildi.

Daha önceleri bir çok kahraman yetiştiren Orta Anadolu’nun bu güzel beldesi Kurtuluş Savaşı’nda da kendisine düşen görevi yapmış 210 şehit ve 87 gaziyle bunu kanıtlamıştır. Kırşehir 1921’de bağımsız mutasarrıflık haline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde ilk merkezi olmuştur. 1924’de Kırşehir’e Avanos, Çiçekdağı, Hacıbektaş ve Mucur bağlanmıştır. 1944’de Kaman’da ilçe haline gelince, Kırşehir’in ilçe sayısı beş olmuştur.

20 Temmuz 1954 tarih ve 6429 sayılı kanun, Nevşehir’i il, Kırşehir’i de ona bağlı ilçe haline getirmiştir. Çiçekdağı Yozgat’a, Kaman Ankara’ya, Hacıbektaş, Avanos ve Mucur ise Nevşehir’e bağlanmıştır. 1 Temmuz 1957 ‘de çıkarılan 7001 sayılı kanunla Kırşehir yeniden il olmuştur. Bu yeni düzenlemede Kırşehir’e Çiçekdağı, Kaman ve Mucur bağlanmıştır. Hacıbektaş ve Avanos ise Nevşehir’e dahil edilmiştir. Akpınar ( 1990 ) yılında Kırşehir’in yeni ilçeleri olmuştur. Halen Kırşehir’e bağlı altı ilçe vardır.

Paylaşın