Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Görevden Alındı

Sosyal medya hesabından açıklama yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Siyasi ve Yerel İşlerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Sözlü, başdanışmanlık görevinden alınmış olup, tedbirli olarak merkez disiplin kuruluna sevk edilmiştir” dedi.

Haber Merkezi / Semih Yalçın, açıklamasında ayrıca, “Yerel seçim çalışmaları sırasında parti disiplini ve politikalarına aykırı davranışlar sergilemeleri nedeniyle Adana ilinin Karaisalı, Saimbeyli ve Yumurtalık ilçe başkanlıkları kapatılmıştır” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Yerel seçim çalışmaları sırasında parti disiplini ve politikalarına aykırı davranışlar sergilemeleri nedeniyle Adana ilinin Karaisalı, Saimbeyli ve Yumurtalık ilçe başkanlıkları kapatılmıştır. Aynı gerekçeyle, Siyasi ve Yerel İşlerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Sözlü, başdanışmanlık görevinden alınmış olup, tedbirli olarak merkez disiplin kuruluna sevk edilmiştir.”

Paylaşın

Bahçeli’den Bekir Bozdağ’a “Can Atalay” Teşekkürü

Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin açıklamada bulunan MHP Lideri Devlet Bahçeli, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’a da teşekkür ederek, “Adalet yerini bulmuştur” dedi.

Haber Merkezi / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. Bahçeli, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Gezi Parkı davası kapsamında hüküm giymiş olan Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nin verdiği adil, hakkaniyetli ve hukuk temelli kararın, TBMM’nin dünkü birleşiminde okunmasıyla ilgili şahsın milletvekilliği düşürülmüş, nitekim adalet yerini bulmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü herkes için bağlayıcıdır. Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü, suçluyu koruma imtiyazı veya bir yargı kararını darbe iddiasıyla yok sayma hakkı olamaz. Demokrasiye, milli huzur ve güvenliğimize darbeye tevessül eden Anayasa Mahkemesi’dir.

Milli iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa Mahkemesi’nin medya gücünü arkasına alarak ilerlettiği vesayetçi, art niyetli, peşin hükümlü, siyasi hüviyetli sakat ve sancılı tutumunu reddetmiş, Anayasa’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde kesinleşmiş mahkeme kararının gereğini yapmıştır.

Bekir Bozdağ’a teşekkür

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sayın Bekir Bozdağ’ı cesur, dirayetli ve tavizsiz yönetiminden dolayı tebrik ediyor, Gazi Meclis’in saygınlığını muhafaza ve müdafaa gayreti nedeniyle de teşekkürlerimi paylaşıyorum. Başkanlık kürsüsü önüne toplanan, sıra kapaklarına vuran, Meclisi’mizi yuhalayarak kendileriyle müsemma olan nefret ve şiddet gösterisine heveslenenler kınanmaya müstahak demokrasi cellatlarıdır.

Millet iradesi demokrasi ve hukuk namusuna sahip çıkmıştır. Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin hitamında yeni bir gezi provokasyonu telaffuz edenler gaflettedir. Sokağı ve kanunsuz direnişi adres gösterenler, dahası ülkemiz aleyhine her türlü pozisyonun alınmasından bahsedenler husumet figüranlarıdır.

Hiç kimse bedeli ve sonuçları çok ağır olacak bir yanlışın faili olmamalıdır. Türkiye’nin anarşiye ve sokak diline teslimiyeti sadece ham bir hayaldir. Demokrasiye ve hukuka saygı herkesin, hepimizin temel sorumluluğudur. Şuur kaybının pençesinde bu sorumluluğun hilafına hareket edenleri ne tarih ne de millet affetmeyecektir.”

Ne olmuştu

Anayasa Mahkemesi, (AYM) Gezi Davası’ndan tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’la ilgili ikinci kez hak ihlali kararı vermişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk ihlal kararında olduğu gibi, dosyayı Yargıtay’a göndermişti.

Daire, “Anayasa Mahkemesi’nce verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını” belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar vermişti.

Paylaşın

MHP, Yine Anayasa Mahkemesi’ni Hedef Aldı

Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin ardından sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan MHP’li Feti Yıldız, AYM’yi hedef alarak, “Bireysel başvuru hakkını düzenleyen maddeler yeniden düzenlenmeli” dedi.

Haber Merkezi / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. Yıldız, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Türk yargı sisteminin yapısal sorunlarının çözümü için elverişli bir araç olması ümit edilen bireysel başvuru, mecrasından çıkmış yargı sistemini zayıflatan sistemsel bir sorun haline gelmiştir. Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda, Bireysel Başvuru Hakkını Düzenleyen 45, 46, 47, 48, 49, 50. maddeler yeniden düzenlenmeli ve temel kriter; Kanuna açıkça aykırılık halleri ve takdir yetkisinin keyfi kullanılması ile sınırlandırılmalıdır.”

Öte yandan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili, “Adalet yerini bulmuştur” değerlendirmesi yaptı.

Bahçeli’nin sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama şöyle: Gezi Parkı davası kapsamında hüküm giymiş olan Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nin verdiği adil, hakkaniyetli ve hukuk temelli kararın, TBMM’nin dünkü birleşiminde okunmasıyla ilgili şahsın milletvekilliği düşürülmüş, nitekim adalet yerini bulmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü herkes için bağlayıcıdır. Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü, suçluyu koruma imtiyazı veya bir yargı kararını darbe iddiasıyla yok sayma hakkı olamaz. Demokrasiye, milli huzur ve güvenliğimize darbeye tevessül eden Anayasa Mahkemesi’dir.

Milli iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa Mahkemesi’nin medya gücünü arkasına alarak ilerlettiği vesayetçi, art niyetli, peşin hükümlü, siyasi hüviyetli sakat ve sancılı tutumunu reddetmiş, Anayasa’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde kesinleşmiş mahkeme kararının gereğini yapmıştır.

Destici’den muhalefete terör suçlaması

Ayrıca Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici de “Anayasa Mahkemesi verdiği kararlarla Türkiye’nin karıştırılmasına zemin hazırlamaktadır” iddiasında bulundu. MHP gibi BBP lideri de Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yapısının değiştirilmesini ve “yeni anayasa” istedi. Destici, Can Atalay kararına tepki gösteren muhalefet partileri için “terör örgütünün destekçisi” sözlerini sarf etti.

Ne olmuştu

Anayasa Mahkemesi, (AYM) Gezi Davası’ndan tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’la ilgili ikinci kez hak ihlali kararı vermişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk ihlal kararında olduğu gibi, dosyayı Yargıtay’a göndermişti.

Daire, “Anayasa Mahkemesi’nce verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını” belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar vermişti.

Paylaşın

Bahçeli’den Özgür Özel’e DEM Ve Kılıçdaroğlu Tepkisi

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “CHP genel başkanının ‘Türki İttifakı’nı telaffuz etmesi nafile bir gayrettir. Millet İttifakı olmadı şimdi de Türkiye İttifakı’nı mı kuracaklar? Zillet tutmadı çatı ismi olarak Türkiye ismini kullanacaklar!” dedi ve ekledi:

“Gördüğümüz kadarıyla DEM’lenmek CHP yönetimine hiç iyi gelmemiş, şuurunu kaybetmiş, siyasi aklını hepten tüketmiştir. Azgın Türkiye muhalefetleriyle Türkiye İttifakı oluşturma gayesi bu sefalet yuvalarının iflah olmaz perişanlığını teyit etmekle kalmamış aciz siyasetlerini de tamamıyle deşifre etmeyi sağlamıştır.”

Bahçeli, konuşmasının devamında, “Özgür Bey taşıma suyla değirmen dönmeyeceğine göre bu ittifakı kimlerle tesis edeceksiniz? İhanetin dem aldığı  bir ittifaka nasıl Türkiye İttifakı demeyi içinize sindireceksiniz? Henüz kendi aranızda katran yüzüne çıkmış ikilikleri aşamamışken Türkiye İttifakı’nı seslendirmeniz kara mizah değil de nedir?  Kılıçdaroğlu’nun bütün izlerini silmenin neresi Türkiye İttifakı? Neresi adamlık, neresi vefakârlık? Kürsüde gaza gelip kendi kendini alkışlamayı bırak da yüreğin varsa bunları açıkla. PKK bu ittifakın neresinde?” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Sözde aydınlar, özü laçkalaşmış, öz değerleri lekelenmiş siyasetçileri milletimizin gündeminden çekip çıkarmak için elimizden gelen çabayı göstermekle mükellefiz. bu mükellefiyetin cazibe ve çekim alanından ayrılmayacağız. Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği refah ve esenliği tartışma kabul edilmez yegane gayemizdir. Siyasetin kaygan ve kaypak ilişki ağına tahvil ve teşmil edenlerin ahlak ve etik ihlaline elbette sessiz ve seyirci kalmayacağız. Türkiye’yi risk ve tehditlerle tuzaklanmış meçhul bir akıbete sürüklemeye çalışan hiçbir odağa atıl durmayacağız.

MHP sahibi olduğu tarihi misyonun idrakindedir. Milli menfaatlerimize aykırı davranan, milletimizin birliğini bozmaya çalışan her kim varsa onlara karşı duruşumuz sarsılmayacaktır. Cesaretimizin kaynağı tarihimizdir, istiklalimizin kaynağı bu topraklara uzanmış yatan kahraman şehitlerimizdir, irademizin kaynağı da büyük Türk milletidir.

Hep birlikte Türkiye’yiz hepimiz Türk Milletiyiz. Millet olma hali bugüne kadar ulaşılmış en modern, en gelişmiş beşeriyet özelliğidir. Milletimizi oluşturan her vatan evladı bir ve eşittir. Türkiye’de sınıflı bir toplum yapısı yoktur; imtiyazlı bir azınlıktan, seçkin bir zümrenin hakimiyetinden, hukuken ve siyaseten üstünlüğü olan seçkin bir tabakadan söz edilemez. Milletimizin her ferdi kanun önünde aynı haklara sahiptir.

Hiç kimse boş hayale kapılmasın yanlış hesap yapmasın Mersin bizim Türkiye hepimizindir. Mersin’de DEM’lenmiş CHP’ye ruhsat yoktur. 31 Mart 2024’te mersin Büyükşehir ve tüm ilçe belediyeleri Cumhur İttifakı yönetimine geçecek, diğerleri sadece nal toplayacaktır.

Birileri bölücüleri, yedi düveli yanına alsın, varsın birileri iftira ve yalan rüzgârından medet umsun, varsın birileri vicdanı sızlamadan parti parti dolaşsın, hatta demlensin siyasi fırıldağa dönüşsün, hiç fark etmeyecek, hiçbir sorun olamayacaktır. Çırpınışları boşunadır. 31 Mart’ta hepsinin bileğini sandıkta bükeceğiz. Alayının hesabını demokrasinin imkanlarıyla göreceğiz.

CHP genel başkanının ‘Türki İttifakı’nı telaffuz etmesi nafile bir gayrettir. Millet İttifakı olmadı şimdi de Türkiye İttifakı’nı mı kuracaklar? Zillet tutmadı çatı ismi olarak Türkiye ismini kullanacaklar! Gördüğümüz kadarıyla DEM’lenmek CHP yönetimine hiç iyi gelmemiş, şuurunu kaybetmiş, siyasi aklını hepten tüketmiştir. Azgın Türkiye muhalefetleriyle Türkiye İttifakı oluşturma gayesi bu sefalet yuvalarının iflah olmaz perişanlığını teyit etmekle kalmamış aciz siyasetlerini de tamamiyle deşifre etmeyi sağlamıştır.

Özgür Bey taşıma suyla değirmen dönmeyeceğine göre bu ittifakı kimlerle tesis edeceksiniz? İhanetin dem aldığı  bir ittifaka nasıl Türkiye İttifakı demeyi içinize sindireceksiniz? Henüz kendi aranızda katran yüzüne çıkmış ikilikleri aşamamışken Türkiye İttifakı’nı seslendirmeniz kara mizah değil de nedir?  Kılıçdaroğlu’nun bütün izlerini silmenin neresi Türkiye İttifakı? Neresi adamlık, neresi vefakârlık? Kürsüde gaza gelip kendi kendini alkışlamayı bırak da yüreğin varsa bunları açıkla. PKK bu ittifakın neresinde?

Davutoğlu’na “başbakanlık” yanıtı

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun geçen hafta grup toplantısında yapmış olduğu hezeyan dolu konuşmanın bir yeri oldukça dikkatimi çekti. Bizzat şahsıma yönelik demişti ki; “sizin peşinde koştuğunuz Başbakanlık makamını terk ettik, ama hep olduğumuz gibi göründük, göründüğümüz gibi olduk.” Gerçekleri çarpıtıp inkara yeltenen Davutoğlu’nun durumunu özetleyen, foyasını ortaya çıkaran mana ve muhteva açısından müessir bir söz vardır ve şöyledir: “Savunulacak bir şeyi kalmayanlar, kendilerini haklı çıkarmak için her şeyi inkar etmeye başlarlar. Öyle inkar ederler ki, gece karanlığında şeytan bile şeytanlığından utanır.” Sayın Davutoğlu, Hacı Bektaşi Veli’nin söylediği gibi, “biz dile ve söze değil, öze ve hale bakarız.

Senin özün de, halin de kir tutmuş, temizlenmen için kanaatimce epey bir emek sarf etmene ve zaman harcamana ihtiyacın var. Parlamenter Sistem hakimken, cümle alem biliyor ki, eğer başbakanlık arzusuna kapılsaydım, koşmama yer ve gerek katiyen olmazdı. Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben diyen bir dava insanı, şartlar oluşmadan, millet takdir etmeden, dolambaçlı yollardan ve sipariş edilmiş hiçbir makama talip olmaz, hiçbir koltuğa tenezzül etmez.

Sayın Davutoğlu, masalı bırak, bizi bilen bilir, tanıyan tanır; senin de sicilini ve geçmişini bilmeyen ve tanımayan yoktur. Doğrudur, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Başbakanlık makamı hem doğrudan hem de dolaylı olarak bize teklif edildi. Ancak ben siyasi bölücülerin desteği ve Türkiye’nin aleyhine olan bir iktidar yapısını elimin tersiyle itmeyi, nefsimi çiğnemeyi vatan, millet ve şeref görevi saydım, bundan pişman olmadığım gibi aynı durum bugün vasat bulsa yine benzer duruşu cesaret ve hamiyetle gösteririm.

Bir günlük saltanat için binlerce yıllık milli mirası hiçbir namerde, hiçbir çıkarcıya çiğnetmem. Kaldı ki sen, Başbakanlık makamını terk etmedin, bugün daha iyi anlaşılıyor ki isabetli bir kararla tard edildin, kapının önüne tarihi bir tasarrufla bırakıldın. Anlaşılan hala ıslah olmamış, hala akıllanmamışsın. “Hep olduğumuz gibi göründük, göründüğümüz gibi olduk”, sözüne gelince, Sayın Davutoğlu geçelim bunları, kargaların bile güleceği bu klişe ifadene ne itibar edecek ne de ikna olacak bir Allah’ın kulu zannederim yoktur ve kalmamıştır.

Bu bayağı ezberleri tekrar eden köhne zihniyetlere diyorum ki cumhur ittifakını anlamak ve anlatmak her kişinin harcı değildir hele hele bozguncuların hiç değildir. AKP ve MHP arasında kurulan ahlaki samimi ve milli bağı anlamlandırmak ve hak teslimini yapabilmek için öncelikle izan insaf irade vatan ve millet sevgisiyle yoğrulmuş akıl ve yürek lazımdır.

İsveç’in NATO’ya katılımıyla birlikte 40 adet F16 uçağı ve 79 adet modernizasyon kitinin onay işlemi bir an evvel tamamlanmalı F35’ler için ödediğimiz para da iade edilmelidir. 16 Ocak 2024 tarihindeki grup konuşmamda kullandığım gibi Amerika vatandaşları ABD’ye sahip çıkmalıdır. ABD vatandaşları hem kendi hem de dünyanın geleceği açısından ülkelerini vicdani ve insanı bir çizgiye çekmelidir. Türkiye’yi bölmek ve parçalamak için sevk edilen bölücü terör örgütünün arkasında ABD vardır. ABD’nin kendi içindeki operasyon döneminin fitili tutuşmuştur. Şimdi ABD kendi içinde kaynamaktadır. Teksas merkezli krizin eyaletler arasındaki krizi keskinleştirmektedir. Bu dünya yapma etme bulma dünyasıdır.”

Paylaşın

Bahçeli, DEM Parti Üzerinden CHP’ye Yüklendi

Mersin’de “Cumhur Bizim Türkiye Hepimizin” temalı açık hava toplantısında açıklamalarda bulunan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Demlene demlene dejenere olmuş teslimiyetçi CHP’ye Mersin’in mesajını veriyorsunuz” dedi ve ekledi:

“Bu ‘evet’lerinizle Mersin’in çaresiz olmadığını gösteriyorsunuz. İnanıyorum ki Mersin kamburlarından kurtulacak. Liman ve lojistik kenti olan Mersin ayak bağlarını söküp atacak. Yalan ve yıkım belediyeciliğinin 63 günlük ömrü kaldığını kaydeden Bahçeli, yozlaşmış belediyeciliğinin sonunun göründüğünü aktardı.”

Bahçeli, konuşmasının devamında, Mersin’in gücüne güç katacağını, yükseldikçe yükseleceğini belirterek, “Bu şehirde yaşayan hiçbir vatandaşımız ilgisiz ve kimsesiz bırakılmayacak. Herkesin elinden tutacağız. Bağın, bahçenin, bostanın bereketi olacağız. Mersin’den Antalya’ya kadar otoyolların tünelini tamamlayıp Torosların iki yakasını kenetleyeceğiz.” ifadesini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), yerel seçim mitinglerine aday çıkardığı iki büyükşehirle başlıyor. İlk mitingi bugün Mersin’de gerçekleştiren MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Cumhur bizim, Türkiye hepimizin” sloganıyla seçmene seslendi. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Sosyal medya belediyeciliği, ideolojik ve ilkel belediyecilik anlayışı Mersin’i yorgun düşürmüştür. Yolsuzluk ve hukuksuzluk Mersin’in önünü kapatmıştır. Belediye imkanlarının kimlere ve nerelere aktarıldığını biliyoruz. Mersin’den Anamur’a kadar belediye eliyle peşkeş çekilen işletmeleri bu kapsamdaki ahlaksız kazançları biliyoruz.

Şimdiye kadar kazanan bir avuç çıkarcıdır. CHP’li büyükşehir belediyesi bağlanan umutları israf etmiştir. CHP’li büyükşehir belediyesiyle hayal kırıklığı devasa boyutlara ulaşmıştır.

Artık beceriksizlere kapıyı göstermeliyiz. İnsanımıza dokunamayanlara uğurlar olsun demeliyiz. Yıkım belediyeciliğinin 63 gün süresi kaldı.

Demlenmiş, rehin altına alınmış CHP’den kurtuluş için harekete geçecek miyiz? Önümüzdeki 5 yıl için sizlerden onay istiyoruz. Herkes tersine giderken, biz Mersin’i daha da büyütmek daha da geliştirmek arzusundayız. Cumhur İttifakı’nın birbirinden değerli belediye başkan adaylarıyla Mersin’in hizmetine talibiz.

Gazze’de kahredici bir dram yaşanıyor. 114 gündür çocuklar katlediliyor. İsrail soykırım suçu işliyor. Artık bu kan durmalı. Silahlar susmalıdır. İsrail-Filistin arasında barış sağlanmalı. İki devletli çözüm iklimi oluşmalıdır. Geçtiğimiz Cuma günü Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in barbar saldırılarıyla ilgili ihtiyati tedbir kararı alınması müspet bir gelişmedir. İsrail’in hukuksuzluğunu tescil eden bu ara kararı hiçbir ülke yok sayamaz. Güney Afrika’nın İsrail’e açtığı soykırım davasının esastan görüşülecek olması mühim bir adalet ve hukuk kazanımıdır.

Türkiye insanlığın safında, zalimlerin karşısındadır. Bundan dolayı çılgına dönenleri görüyoruz. Ayağımıza çelme takmak için vaziyet alanların bilincindeyiz. Türkiye’nin iç sorunlara gömülmesini sağlamak için terör örgütlerini kullanıyorlar. Maksat Türkiye’yi durdurmak ve taviz koparmak. Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki varlığımızı çekemiyorlar. Terörü kaynağında yok etme stratejimizi engellemek için her yolu deniyorlar, üs bölgelerimize saldırıyorlar.

“ABD’nin Suriye’den ve Irak’tan çekilmesinden başka seçenek yoktur”

ABD, Irak ve Suriye’deki varlığımızdan son derece huzursuzdur. Operasyonların icrasından memnuniyetsizdir. Peki ABD, Suriye’de ne arıyor? Irak’ta ne geziyor? Teksas krizinden sonra ABD’nin komşu ülkelerdeki varlığı gayri ahlakidir. ABD’nin Suriye’den ve Irak’tan tamamıyla çekilmesinden başka mantıklı bir seçenek kesinlikle yoktur.

İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün onaylanmasının ardından ABD’nin sözünde durarak F-16’larla ilgili beklentimizi derhal karşılaması müttefiklik namusudur. Türkiye egemenlik haklarından vazgeçmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti milli ve üniter bir devlettir; hiç kimse bu tarih gerçeğini değiştiremeyecektir.

Demlenmiş CHP, terörle mücadeleye şaşı bakmaktadır. TBMM’de terör saldırılarına karşı hazırlanmış ortak metinlere imza atmayan bu CHP’dir. Bugünkü CHP bitmiştir, tükenmiştir, iflas etmiştir. Bugünkü CHP işgal edilmiştir. Mersin’i demlenmiş CHP musibetinden arındırmak milli güvenliğimiz, huzurumuz, onurumuz adına mecburiyettir.

MHP ve Cumhur İttifakı güçlü olduğu müddetçe demokrasi güvence altındadır. Türkiye’nin temel ve öncelikli meselelerinin köklü çözümlerle buluşturulması hususunda, her çalışmayı yapacak yine Cumhur İttifakı’dır. Türkiye’nin ne geçmişinde ne de geleceğinde zillete yer yoktur.

Unutmayınız; elbette yapacağız. Hep birlikte başaracağız. Aziz vatandaşlarım, 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan seçimler, 31 Mart 2024 tarihinde pekişip, Türk ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşü inşallah seriye bağlanacaktır. Güçlü yasama, kararlı yürütme, uyumlu belediye diyoruz. Yerelde iktidar, ülkede istikrar iradesindeyiz. Aklın yolu birdir. Genelden yerele birlik, ülkemizde yönetimde dirlik amacındayız.

Ayırmadan, ayrışmadan Mersin için canla, başla çalışacağız. Mersin için üreteceğiz, geceyi gündüze katacağız.

Paylaşın

Bahçeli’den Özgür Özer’e: Dersim Diye Bir Yer Yok

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, CHP Lideri Özgür Özel’in ‘Dersim’ kelimesini kullanmasına tepki göstererek, “CHP’nin dikişi yama tutmayan genel başkanına hatırlatmak isterim ki Türkiye’de ‘Dersim’ diye bir il yoktur. Olan ise tunç yüreklilerin yaşadığı Tunceli’dir” dedi.

Devlet Bahçeli, ayrıca, imamı darp ettiği iddia edilen Kulp Kaymakamı’na destek vererek, “Kulp Kaymakamımızın ellerinden öpüyor, anasına babasına şükranlarımı sunuyorum. Bu üzücü hadiseyi fırsat verip kaymakamımıza saldıran, kinlerini kusanları biliyoruz. Hiçbirisine pabuç bırakmayacağımızı tavsiye ediyoruz. Mesele kaymakam ile imam arasında geçen tatsız olay değildir. Pusuda bekleyenlerin provokasyonları bu tespitimizi netleştirmiştir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (CHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Demlenmiş CHP, Anadolu irfanı karşısında mağlup olacaktır. Terör örgütleri, bölücü maşalar, ekonomik tetikçiler, emperyalimz piyonları, Cumhuriyet karşıtları 31 Mart’ta hiç unutmayacakları bir ders alacaktır. Cumhur İttifakı 31 Mart seçimleriyle Türkiye’nin geleceğini inşa edecek, demokrasi meşalesiyle aydınlatacaktır. Adaylarımız milletimizin takdirini kazanmıştır. Şu ana kadar 385 belediye başkan adayı ilan edilmek suretiyle duyurulmuştur. Boyun eğmeyiz, teslim olmayız, hiçbir odağa Cumhur bizim Türkiye hepimizindir. Canla başla Türkiye için çalışacağız.

İstanbul Büyükçekmece Belediyesi’nde vuku bulan şaibeler, kaba güç gösterileri her vicdan sahibi tarafından telin edilmiştir. CHP’nin siyasi ayaları bozulmakla kalmamış, bu zihniyet milletle arasına duvar çekmiştir. CHP’nin dikişi yama tutmayan genel başkanına hatırlatmak isterim ki Türkiye’de ‘Dersim’ diye bir il yoktur. Olan ise tunç yüreklilerin yaşadığı Tunceli’dir.

Ankara’yı, İzmir’i CHP’den kurtarmak istiklalin şeref bahsidir. Ankara’da demlenip Kandil’den dökülen CHP gidecek, hasretle beklenen huzur gelecektir. Demlenmiş CHP gidecek Türkiye Yüzyılı gerçekleşecektir. CHP’de çatlak sesler, çamur hesaplar öne çıkmıştır. İç karışıklık had safhadadır. Bir siyasi acziyete güven duyulamaz, yerel yönetimlerde sorumluluk verilemez. İstanbul muradına erecek, Ankara’ya altınok mühür vuracak. İzmir’de de dağın sıcaklığı tuncu eritip savuracaktır.

“Kulp Kaymakamımızın ellerinden öpüyor”

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde yaşanan, büyütülüp mecrasından saptırılan olan konuya dahil olanların mizacını ortaya çıkarmıştır. İmam hutbeyi okurken, şehitlerimize rahmet içeren bölümü atlamıştır. Daha önce hutbeyi okuyan Kulp Kaymakamımız durumu fark edince imamı uyarmıştır. Namazın sonrasında imama neden okumadığını sorunca ‘Bana baskı yapılıyor’ deyince, ‘Sen devletin imamısın kim baskı yapabilir’ diye uyarmıştır. Baskı ve dayatmayla şehitlere rahmet dilememek, kaymakam darp etti diye rapor almak Müslümancı tavır değildir.

Müslüman iftira atmaz, nefret saçmaz, Allah’ta başkasına asla eğilmez. Şehitlerimizin Kur’an-ı Kerim’de köşkleri cennette, yerleri milletin gönlündedir. Kulp Kaymakamımızın ellerinden öpüyor, anasına babasına şükranlarımı sunuyorum. Bu üzücü hadiseyi fırsat verip kaymakamımıza saldıran, kinlerini kusanları biliyoruz. Hiçbirisine pabuç bırakmayacağımızı tavsiye ediyoruz. Mesele kaymakam ile imam arasında geçen tatsız olay değildir. Pusuda bekleyenlerin provokasyonları bu tespitimizi netleştirmiştir.”

Paylaşın

MHP’nin Seçim Sloganı: Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerinde çalışmaları hız kazandı. MHP’li Semih Yalçın, seçim kampanyasında kullanılacak sloganın, “Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin” olarak belirlendiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, sosyal medya hesabından, partisinin düzenleyeceği açık hava toplantılarının ilkini açıklamalarda bulundu. Açık hava toplantılarının ilkinin 28 Ocak’ta Mersin’de gerçekleştirileceğini bildiren Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bugüne kadar büyük badirelerden geçmiş, milletimiz ciddi imtihanlarla sınanmıştır. Kuruluş yıllarından sonra yaşanan toplumsal çalkantılara, askeri darbelere, vesayet rejimi kurma çabalarına, ülkemizi Batı’nın uydusu konumunda tutma gayretlerine, azgın bölücü eylemlere rağmen; devletimiz bağımsızlığını, milletimiz bütünlüğünü korumayı bilmiştir.

Aziz milletimiz; şanlı geçmişinden, sahip olduğu binlerce yıllık tarihi birikimden, köklü bir yönetim ve insan anlayışından beslenen tecrübesini toplum hayatına yansıtarak devletimizi ayakta tutmuştur. Türk milleti; mevcudiyetini hedef alan her türlü iç ve dış tehdidi, sarsılmaz bir azim ve aşınmaz bir dirençle savuşturmuştur. Milletimizin gösterdiği bu yüksek direnç ve varlık refleksi; daima ilham kaynağımız olmuş, yolumuzu aydınlatmıştır.

Milletimizi tarih sahnesinden silmek ve yaşadığımız coğrafyayı parçalara ayırmak üzere emperyalist ülkelerin Birinci Dünya Savaşı öncesinde yaptığı gizli ve açık anlaşmaların kapısı hala açık tutulmaktadır. Varlığımıza ve topraklarımıza yönelik kirli planlar, bölgede sahneye konulan yeni oyunlar ve vekalet savaşları yoluyla yeniden hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bölücü tehdit azalmamış, bilakis şiddetini arttırmıştır. Düşman pusuda, içerideki iş birlikçileri de fesat ve tezgah peşindedir.

Ancak hem birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza etme, hem de Cumhuriyet’imizi ayakta tutma azim ve kararlığı; Milli Mücadele dönemindeki kadar azametli ve caydırıcı surette maşeri vicdanda yaşamaktadır. MHP, siyasi faaliyetlerini daima bu bilinci diri tutma anlayışıyla sürdürmektedir. Bugün; bekasına yönelik bölücü tehdide karşı Türkiye’nin uluslararası hukuka dayanan, meşru askeri operasyonlarını bile sorgulama aymazlığını gösteren, bu uğurda verdiğimiz şehitleri politika malzemesi yapmaya cüret eden siyasi partiler varken bize düşen, kararlılıkla milletimizin yanında olmaktır.

Bilindiği üzere, son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde 28 Ocak 1920 tarihinde kabul edilen Misak-ı Milli ile hayat sürdüğümüz topraklardaki egemenlik haklarımızın ve bağımsızlığımızın yılmadan savunulacağı dünyaya ilan edilmiştir. 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan Birinci TBMM’de ise Misak-ı Milli’yi hayata geçirme kararı alınmıştır. Bu tarihi beyannamede yer alan esaslar, Türkiye Cumhuriyeti’nin ebedi rehberi olmuştur. Türkiye’de siyaset yapan herkes ve her siyasi parti için Misak-ı Milli kararlarına sadakat bir vecibedir. Misak-ı Milli’ye bağlılık, namus borcudur. Bu gerçekten hareketle denilebilir ki Cumhur İttifakını var eden siyasi ilkeler, Misak-ı Milli’nin günümüzdeki sürümüdür.

Partimizin mitinglerimizde kullanacağımız seçim sloganlarından biriside, aynı anlayışa paralel olarak “Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin.” şeklinde belirlenmiştir. MHP’nin 31 Mart 2024 tarihli Yerel Seçimlere hazırlık mahiyetindeki açık hava toplantılarının ilki, 28 Ocak’ta Mersin’de yapılacak ve milli söz birliğimiz dünyaya bir kez daha ilan edilecektir. Cumhur İttifakı anlayışı ile bu güzide ilimizde “Mersin Bizim, Türkiye Hepimizin” diyeceğiz. Partimizin “Manisa Bizim, Türkiye Hepimizin.” Temalı ikinci açık hava toplantısı ise 4 Şubat’ta Manisa’da gerçekleştirilecektir.”

Paylaşın

Bahçeli, Yine AYM Başkanı Ve Üyelerini Hedef Aldı

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Bahçeli, “Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamanın gerekçesi olmaz diyen Bay Zühtü’ye sormak isterim ki, acaba şehitlerimizin dökülen kanlarının gerekçesini, feryat figan eden analarımızın gözyaşlarını izah edecek yürek sende ve senin gibi düşünen diğer mahkeme üyelerinde var mıdır?” dedi ve ekledi:

“Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin, biz aziz vatanın derdindeyiz. Sen ve senin gibileri PKK hukukunun kafesindesiniz, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin var oluş ve istiklal hukukunun peşindeyiz. Yani anlayacağınız geceyle gündüz gibi ayrıyız. Mahkum Can Atalay’la ilgili kararın da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde derhal okunmasını istiyoruz.”

Bahçeli, konuşmasının devamında, “Altını çizerek açıklıyorum, önümüzdeki yeni sürecin bir sonucu olarak;  ayrıntılı bir bölücülükle mücadele stratejisi hazırlanmalı, mutlaka uygulanmalıdır. PKK’nın maşası mihrakların, devlete, Anayasaya ve kanunlara meydan okuyarak sürdürdükleri provokasyonların hukuk düzeni içinde karşılığını bulması acil bir konu olarak artık önümüzdedir. Teröristler bugün sadece dağlarda aranmamalıdır. Sözcüleri ve temsilcileri vasıtasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmişlerdir ve onlara karşı devlet vakarı hukuk sınırları içinde kesinlikle devreye girmelidir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin konuşmasından satır başları şöyle:

2024 yılının geneline baktığımızda bizi bekleyen iki mühim siyasi dönüm noktası vardır ve bunlar hem partimiz hem de ülkemiz adına ciddi gelişmelere sahne olacaktır. İlk dönüm noktası, 17 Mart 2024 tarihinde demokratik şölen havasında yapmayı planladığımız 14.Olağan Büyük Kurultayımızdır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türk siyasetinde muhkem ve müstesna bir mevkii bulunan, aynı zamanda 55 yıllık köklü bir geçmişe dayanan millet ve tarih eseridir. 14. Olağan Büyük Kurultayımız, yeni yüzyılın şuurunu taşıyacak, yenilenmiş kadro ve yüksek hedeflerin tayininde stratejik bir rol oynayacaktır.

2024 yılında bizi bekleyen ikinci siyasi dönüm noktası da, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleridir. Bildiğiniz gibi, partimizin 55.yılı münasebetiyle, 55’şer isimden müteşekkil belediye başkan aday listelerimizin ilkini 10 Ocak 2024, ikincisini 11 Ocak 2024, üçüncüsünü de 15 Ocak 2024 tarihinde milletimizle paylaştık. Nitekim bugüne kadar 165 belediye başkan adayımızı belirleyip ilan ettik. Üzerinde çalıştığımız diğer adaylarımızı da aynı şekilde ve peyderpey kamuoyunun bilgisine sunmayı planlıyoruz.

Bunun yanı sıra, diğer partiler de belediye başkan adaylarını açıklamaktadır. CHP’de işler iyice sarpa sarmış, belediye başkan adaylarının tespitinde kriz ve karışıklık artık bastırılamaz şekilde gün yüzüne çıkmıştır. İçeriden DEM’lenen, dışarıdan yemlenen CHP yönetimi akli, fikri ve siyasi melekelerini kaybetmekle kalmamış, istikametini hepten şaşırmıştır. Terör ve bölücülük mağduru milletimizin güçlü iradesi DEM’lenmiş CHP’den hesap sormaya yeterlidir.

Kırk yıllık zaman diliminde hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızın yanında; asker, polis, korucu şehit ve gazilerimizin muhterem ailelerinin, yakınlarının ve sosyal muhitlerinde yer alan sevenlerinin sandık gücü bugünkü CHP’nin alacağı oy miktarının çok üstünde olmalıdır. Doğal ve doğru olanı da budur. Bedel ödemiş, acı çekmiş, gözyaşlarını içine akıtmış, şehit tabutu kaldırmış millet evlatlarının mecmuuyla DEM’lenmiş CHP’nin oyları arasında büyük fark ortaya çıkmalıdır. Eğer bu fark oluşmuyorsa, son kırk yıla damga vuran terör zulmü nereye konulacak, bölücü ihanetin milli iradenin önüne geçmesi nasıl hazmedilecektir? DEM’lenmiş CHP’nin demokratik ıslah, terbiye ve tecziyesinin zamanı gelmiştir, işte o zaman 31 Mart’tır.

“Demokrasiyi küçümseyen yeni yetme yobaz zihniyetler…”

Geçen hafta bir televizyon kanalında yayımlanan ve bir derginin düzenlediği “Cumhuriyet’in Aydınlık Yüzleri” ödül töreninde konuşan, Türkiye’ye yabancıların gözüyle bakan Livaneli soy isimli bir zat, beş para etmez aklının dibine çöreklenmiş kiri pası bayağı bir dille açık etmiştir. Neymiş, 31 Mart seçimlerinde, “Ya gerici ordular, avcı taburları ya da hareket ordusu kazanacakmış” Bildiğimiz ve takip ettiğimiz kadarıyla Türkiye’de gerici ordu değil, kahraman Türk silahlı Kuvvetleri vardır ve düşman çatlamaktadır. Yine avcı taburları diye bir şeyi ne gören, ne duyan, ne de şahit olan söz konusudur.

Meselenin püf noktası, Livaneli’nin bu tarihi çarpıtmasını ve milli iradeye layık gördüğü alçak iftirasını gülümseyerek ve hatta sevinç içinde dinleyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan sadra şifa tek bir itiraz gelmemiş olmasıdır. Çünkü alın birisini vurun ötekine. Çünkü bunlar Türkiye karşıtlığında buluşan, millete en ağır hakaretleri reva gören, sandığı ve demokrasiyi küçümseyen yeni yetme yobaz zihniyetlerdir.

Bir defa şu hususu ifade etmek isterim ki; Millete gerici demek küfürdür, kifayetsizliktir. Millete gerici demek Türkiye’ye geriden bakmaktır. Millete gerici demek hürmetsizlik ve haramzadeliktir. Millete gerici demek su katılmamış bir soysuzluktur. Bu firavunca sözlerin cevabını bilhassa İstanbullu kardeşlerim 31 Mart 2024 tarihinde sandığın başında oylarıyla vereceklerdir.

31 Mart’ta İstanbul Allah’ın izniyle Muradına kavuşacak, avcı taburları hezeyanını toplumsal bünyeye aşılamak isteyen asıl gerici ve kör taassup mağlup ve mahcup edilecektir. Mevsimlik belediye başkanlığı yapan, boş zamanlarında belediyeye uğrayan, bunun dışında her taşın altından çıkan, politikada ayak oyunlarıyla meşgul olan şahsa İstanbullu kardeşlerimin son yapacağı, tezkeresini eline tutuşturup Saraçhane’den yollamaktır. Sonrasında nereye gidiyorsa gitmeli, bir daha da İstanbul’un yıllarını çalmaya cüret etmemelidir.

İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in, Adana’nın, Aydın’ın, Antalya’nın, Mersin’in, Muğla’nın, Hatay’ın, Eskişehir’in, Tekirdağ’ın, Diyarbakır’ın, Mardin’in, Van’ın makus ve meyus talihi cumhurun muhterem ve muteber iradesiyle değişecek, emanet ehline teslim edilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak var olan belediye başkanlığı sayımızı hem artırmak hem de Cumhur İttifakı’nın kesin ve ezici başarıya ulaşması için insanüstü bir emekle çalışmak öncelikli görev ve sorumluluğumuzdur.

Müesses uluslararası nizamın bugünkü vasatında, stratejik rekabetler, jeopolitik mücadeleler, hegemonik cepheleşmeler, vekalet savaşları, asimetrik hesaplaşmalar, siyasi ve ekonomik ablukalar, ticari ve diplomatik boğuşmalar, maneviyattaki tahribatlar, insan onuruna yönelik saldırılar gelecekle ilgili pozitif bekleyişleri maalesef gölgelemektedir. AB ve ABD merkezli siyasi ve düşünce akımlarının sorgulanması, batı paradigmasını da tartışmaya açmaktadır. Hangi zaviyeden bakarsak bakalım insanlık buhrandadır ve bunun nevzuhur bir Ortaçağ yapısıyla tarif ve tevili bize göre akla en yatkınıdır.

İsmini zikretmekten bile utandığım bir günah adasında, serveti ve şöhreti olan insanlık defolarının, reşit olmayan kız çocuklarına karşı iğrenç muameleleri hiçbir bahaneyle izah edilemeyecek türden bir skandal, hatta barbarlıktır. İsrail masum bir halkın kanını dökerken, ABD’de bir sinagogun altında deşifre edilen yasa dışı tünellerden insan ticaretine, pedofiliye ve organ mafyasına dair bulgular elde edilmiş, sonuçta oluk oluk pislik akmıştır. Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bu karanlık tabloyu medeniyet ve modernlik diye yutturmaya kalkmak aklın, ahlakın ve mantığın ihlal ve inkarından başka bir şey değildir.

Batının çürüyen devlet ve toplum bünyesinin saçtığı habis virüsler aynı anda dünyanın diğer coğrafyalarına da bulaşmakta, bu durum medeniyet ve milletleri baştan ayağa tehdit etmektedir. Bu kapsamda bizim ‘İnsanlığın Huzur Projesi’ni hazırlama konusunda ne kadar haklı ve isabetli bir karar aldığımız sanıyorum daha da iyi anlaşılacaktır. ABD ve İngiltere’nin müştereken Yemen’e saldırması, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki mezalimleri sadece mazlumların değil, aslında insan haklarının, insanlık onurunun, bölgesel huzur ve istikrarın hiçe sayılmasıdır.

Dünyanın en yoksul ülkelerine saldırmak, suçsuz günahsız insanları gelişmiş füzelerle vurmak yalnızca vandallık değil, bunun yanında acizlik ve korkaklıktır. Bize göre hakim uluslararası sistem çöküş aşamasına geçmiş, bağlayıcılığını ve inandırıcılığını tamamen yitirmiştir. 21.yüzyılda soykırım suçu işleyen İsrail’in Lahey’deki yargılanması yeni gelişmeleri tetikleme ihtimali taşımakla birlikte, bu terör devletine destek veren ABD’nin de gittikçe irtifa ve itibar kaybettiği açıktır. İnancım odur ki, İsrail ve ABD günü geldiğinde damla damla akıttıkları kanların hesabını muhakkak vereceklerdir.

Bize göre bilhassa Amerikalılar, ABD’ye sahip çıkmalı, böyle gelse de, böyle gitmeyeceğini bariz olarak görmelidirler. Tarihin hiçbir döneminde zulümle ayakta kalmış, kan dökerek, can alarak, sömürerek, yağmalayarak varlığını sürdürebilmiş bir devlete tesadüf edilmemiştir. Amerikan vatandaşları hem kendi gelecekleri hem de dünyanın geleceği açısından ABD’yi adil, insani, vicdani ve hukuki rotaya çekmekle mesuldürler. ABD sözde müttefik bir ülkedir. Ancak Türkiye’ye karşı yapmadığı kötülük, oynamadığı oyun, tezgahlamadığı saldırı, saçmadığı nifak son 74 yıldır neredeyse kalmamıştır. Bugün ABD’yi sorgulamak demek bir yönüyle terörizmi sorgulamak demektir.

Bugün ABD’yi sorgulamak demek darbeler tarihiyle yüzleşmek demektir. Ekonomik krizlerin altına bakınız, karşınıza çıkacak husumet yüz bellidir. ABD’nin PKK/YPG’yle ilişki ve irtibatının saklanacak bir yönü de kalmamıştır. Kaldı ki devletimizin arşivleri PKK ile Avrupa, PKK ile ABD arasındaki ilişkileri doğrulayacak, sağlamasını yapacak bilgi ve belgelerle doludur. Türkiye hiç kuşkusuz bu alçak ilişkileri görmezden gelmeyecek, içten içe ve adına sözde dost dediği müttefikler tarafından altının oyulmasına seyirci kalmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, her zaman milletimizin huzur ve güvenliğine musallat olan PKK terör örgütü ile etkili ve anlayacakları yöntemlerle mücadeleyi savunmuştur.

Bu konuda hükümetlerin ihtiyacı olan her desteği vermeye hazır olduğunu da her ortamda açıklamıştır. Terörle ve bölücülükle mücadelede ne gerekiyorsa; siyasi, sosyal, ekonomik bütün tedbirlerin alınmasının gereğinden ısrarla bahsetmiştir. Elbette terör son bulmalı, şiddet ortadan kalkmalı, vatandaşlarımız huzur, emniyet ve sukunet bulmalıdır. Bunun aksini savunmak ve söylemek mümkün değildir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine inancımız ve güvenimiz tamdır.

Bilinmelidir ki, dağda, bayırda, sınır hattında mücadele ettiğimiz hainlerin siyasi cephesi olan DEM’cilerin Türkiye Büyük Millet Meclis’inde bulunmaları adalet ve hukuk garabeti, siyaset ve demokrasi ayıbıdır. Devlet gaflete düşmez, devlet ihanete göz yummaz, devlet hukuk içinde meşru mücadelesinden asla taviz vermez. Türkiye Cumhuriyeti, sınır içi güvenliği sağladığı gibi, sınır ötesi güvenliği de temine muktedirdir.

Sayın Cumhurbaşkanımız başkanlığında toplanan güvenlik toplantısında alınan kararları desteklemekle birlikte, Irak’ın kuzeyindeki dağlık bölgeyi içine alacak şekilde, bu ülkeyle koordineli ve karşılıklı uzlaşmayla, Süresi belirlenmiş ve derinliğine 60 km’ye kadar inen, Buradan Hatay’a kadar uzanacak “Türkiye’nin Güvenlik ve Geleceği İçin Huzur Hattı” kurulmalı, bu hattın içine sinek bile sokulmamalıdır.

Can Atalay kararın derhal okunmasını istiyoruz

Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamanın gerekçesi olmaz diyen Bay Zühtü’ye sormak isterim ki, acaba şehitlerimizin dökülen kanlarının gerekçesini, feryat figan eden analarımızın gözyaşlarını izah edecek yürek sende ve senin gibi düşünen diğer mahkeme üyelerinde var mıdır? Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin, biz aziz vatanın derdindeyiz. Sen ve senin gibileri PKK hukukunun kafesindesiniz, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin var oluş ve istiklal hukukunun peşindeyiz. Yani anlayacağınız geceyle gündüz gibi ayrıyız.

Mahkum Can Atalay’la ilgili kararın da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde derhal okunmasını istiyoruz. Altını çizerek açıklıyorum, önümüzdeki yeni sürecin bir sonucu olarak;  ayrıntılı bir bölücülükle mücadele stratejisi hazırlanmalı, mutlaka uygulanmalıdır. PKK’nın maşası mihrakların, devlete, Anayasaya ve kanunlara meydan okuyarak sürdürdükleri provokasyonların hukuk düzeni içinde karşılığını bulması acil bir konu olarak artık önümüzdedir. Teröristler bugün sadece dağlarda aranmamalıdır. Sözcüleri ve temsilcileri vasıtasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmişlerdir ve onlara karşı devlet vakarı hukuk sınırları içinde kesinlikle devreye girmelidir.

Paylaşın

Bahçeli’den “Hilafet Bayrağı” Tepkisi: Ey Cahiller, Ey Kendini Bilmezler

Partisinin Siyaset ve Liderlik Okulu’nun Sertifika Töreni’nde konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Milli ve manevi değerlerimizin istismar edilmesini provoke edenler laçka tipler, layüsel asalaklardır. Kervanımızı yağmalamak için sürekli pusu attıklarını biliyoruz” dedi ve ekledi:

“30 Aralık Cumartesi günü Anıtkabir’de bağıran bir sapığın provokasyonu ile yılın ilk günü Galata’da düzenlenen yürüyüşte ‘Hilafet bayrağı açtığı’ iddiasıyla saldıran meczubun hadisesi tesadüf değildir. Ey cahiller, ey kendini bilmezler, hilafet bayrağı diye bir şey var mıdır? Korku tacirliğine soyunanlar, yabancı istihbarat örgütlerinin sızmalarıdır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Siyaset ve Liderlik Okulu’nun Sertifika Töreni’nde konuştu.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; MHP Lideri Bahçeli, “Hayat boyu öğrenmeye inanıyorum. Öğrenmenin yaşı öğretmenin sınırı yoktur. Öğrenmeye kapalı olmak cehalete kucak açmakla eş anlamlıdır. Bugün sivrilen en büyük tehdit cehalettir. Bilmeyene ve bilmediğini bilmeyen aptaldır, ona dikkat edelim. Bilmeyen ve bilmediğini bilen basittir ona öğretelim. Bilen ve bildiğini bilen bilgedir onu takip edelim. Descartes’in dediği gibi var olmanın şartı, var olmanın şuuruna ermektir” ifadelerini kullandı.

Devlet Bahçeli, “Milli ve manevi değerlerimizin istismar edilmesini provoke edenler laçka tipler, layüsel asalaklardır. Kervanımızı yağmalamak için sürekli pusu attıklarını biliyoruz” dedi.

MHP Lideri Bahçeli, “30 Aralık Cumartesi günü Anıtkabir’de bağıran bir sapığın provokasyonu ile yılın ilk günü Galata’da düzenlenen yürüyüşte ‘Hilafet bayrağı açtığı’ iddiasıyla saldıran meczubun hadisesi tesadüf değildir. Ey cahiller, ey kendini bilmezler, hilafet bayrağı diye bir şey var mıdır? Korku tacirliğine soyunanlar, yabancı istihbarat örgütlerinin sızmalarıdır” diye konuştu.

“Devlete ve millete karşı siyaset yapılamaz”

“Türkiye Cumhuriyeti’nin rejim sorunu yoktur, olması düşünülemez” diyen Bahçeli, “Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Milli Marşı İstiklal marşıdır. Başkenti Ankara’dır. Hilavet tartışmasını istismar edenlerin hepsi birden hastalıklıdır. Aklı rehin alınmış neye hizmet ettikleri belirgin olan, partimizin sembolü olan 3 hilali kullananların hangi faaliyette olduğu görülmektedir. Devlete ve millete karşı siyaset yapılamaz. Yapılırsa siyasetle değil ihanetle anılacaktır.”

Bahçeli şöyle devam etti: “Türk futbolunda olmayan şey futboldur. TFF süreci yönetemediği gibi, FB ve GS yönetimi süreci yönetememiştir. Süper Kupa finalinin oynanması için niçin Riyad’ın çekildiği kadar protokole neden uyulmadığı bir muammadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye demektir, istiklal, istikbal demektir, biz demektir.”

AYM’nin TİP Milletvekili Can Atalay ile ilgili verdiği kararı değerlendiren Bahçeli şöyle konuştu: “Türkiye’de diktatörlük olsaydı, Can Atalay davasıyla ilgili devlete meydan okuyanlar, bölücüleri destekleyenler, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek için vızır vızır ortalıkta gezenler nasıl tutunacaklardı.

Diktatörlük olsaydı, cezaevindeki bir terörist Türk Devleti’ne nasıl ‘işgalci’ diyecekti. Anayasa Mahkemesi milletimizin gasp edilen haklarını nasıl savunacak? Bütün dayatmalara ve baskılara direnerek Türk adaletinin onurunu müdafaa eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin şerefli hakimlerini de yürekten kutluyor ve aldıkları bu kararı destekliyoruz.”

Paylaşın

Bahçeli: Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin İlelebet Banisidir

Riyad’daki Süper Kupa krizine dair açıklama yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin ortak değeri, onur simgesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet banisidir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Onun muazzam bir mücadeleyle inşa ve ihya ettiği kalıcı eserleri ve emanetleri daha güçlü bir şekilde yaşatılacak, istismarcılara elbette fırsat tanınmayacaktır. Aziz Atatürk Türk milletine ve Türk tarihine mal olmuş yüksek bir şahsiyettir. Onun adı ve anıları üzerinden kamplaşma üretmeye gayret edenler 2024 yılında da hayal kırıklığına uğrayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, milli ve üniter bir devlettir.”

Bahçeli, açıklamasının devamında, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü her türlü siyasi mütalaa ve mülahazanın önünde ve üstündedir. Nihai hüküm 29 Ekim 1923 tarihinde verilmiş, 29 Ekim 2023 tarihinde de teyit edilmiştir. Bu karardan geri dönüş diye bir şey söz konusu değildir. Bu nedenle makûs ve menhus emel sahipleri karanlık hesaplarını tekrar gözden geçirmek durumundadır. Aksi halde ödenecek bedellerin ağırlığı da doğrudan doğruya artacaktır.” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabından yeni yıl mesajı yayınladı. Bahçeli, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümü olan, Türk tarihinde muhkem ve müstesna bir mevkii bulunan 2023 yılını bugün itibariyle noktalıyor; taze umutlarla, tertemiz heyecanlarla yeni bir yıla giriyoruz. Geride kalan 365 günlük sürede acı-tatlı pek çok hadise vuku buldu. Yeri geldi felaketlerle sınandık, yeri geldi yeni yüzyılın kutlu hedefleriyle sıçradık. Yeri geldi kara kampanyalarla uğraştık, yeri geldi zillet ve zulmetin oyunlarını akamete uğrattık.

Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti nice zorluk ve çetin engelleri aşarak bugünlere ulaştı. Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi, devletimizin kurucu ilke ve esasları çok şükür hiçbir sapma göstermeden, hiçbir yara almadan, hiçbir tahrip ve tahrik kapanına sıkışmadan 100 yıl öncenin ilham ve iradesiyle yeni bir Türk yüzyılının temelini oluşturdu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin ortak değeri, onur simgesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet banisidir. Onun muazzam bir mücadeleyle inşa ve ihya ettiği kalıcı eserleri ve emanetleri daha güçlü bir şekilde yaşatılacak, istismarcılara elbette fırsat tanınmayacaktır. Aziz Atatürk Türk milletine ve Türk tarihine mal olmuş yüksek bir şahsiyettir. Onun adı ve anıları üzerinden kamplaşma üretmeye gayret edenler 2024 yılında da hayal kırıklığına uğrayacaktır.

“Türkiye Cumhuriyeti, milli ve üniter bir devlettir”

Türkiye Cumhuriyeti, milli ve üniter bir devlettir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü her türlü siyasi mütalaa ve mülahazanın önünde ve üstündedir. Nihai hüküm 29 Ekim 1923 tarihinde verilmiş, 29 Ekim 2023 tarihinde de teyit edilmiştir. Bu karardan geri dönüş diye bir şey söz konusu değildir. Bu nedenle makûs ve menhus emel sahipleri karanlık hesaplarını tekrar gözden geçirmek durumundadır. Aksi halde ödenecek bedellerin ağırlığı da doğrudan doğruya artacaktır.

Hayatın her alanına provokasyon yatırımı yapan, milli ve manevi hassasiyetlerimizi kanatmak pahasına kaşıyan, bilhassa Türk sporunu kirli amaç ve arzularına alet etmek için sürekli faal halde bulunan kim ya da kimler varsa, bu kapsamda hangi çevreler hamle üstüne hamle peşinde koşuyorsa, bilinmesini özellikle isterim ki, alayının karşısında sapasağlam durmaya 2024 yılında da azimle devam edeceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle, gerek depremde, gerek terörle mücadelede, gerek Gazze’de, gerekse de her türlü hastalık ve afet sonucunda hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, başımız sağ olsun diyorum. Aziz milletimizin, Türk-İslam aleminin, barış, huzur ve istikrara susamış tüm insanlığın yeni yılını kutluyor, Türk ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşünün 2024 yılında hız ve derinlik kazanmasını gönülden diliyorum.”

Paylaşın