Kılıçdaroğlu’ndan “Siyasetin Hala İçindeyim” Mesajı

“Tekrar genel başkan adayı olacak mısınız?” sorusuna yanıt veren Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben parlamentoya girdiğimde genel başkan olma düşüncem yoktu. Delegeler istediği için oldum” dedi ve ekledi:

“Delegeler derse ki ‘Gelmen lazım arkadaş’, görev verirlerse o zaman düşünürüm. Genel başkanlığın sorumluluğu fazladır, kolay değildir. Genel başkan tartışmalarının dışında kalmak istiyorum. Partinin delegeleri vardır. Parti kendi geleceğini belirleyecektir.”

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ekol TV’de Armağan Çağlayan’a gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Özel bir suçlama getirmek istemiyorum. Ama 6 lider beraber yola çıktıysa ve oy birliği ile karar alacağız diye konuştuysak, liderlerin sözlerini tutması gerekiyordu. Ama bu olmadı. Anketler kazanacağımızı söylüyordu. Ama süreç benim de düşünmediğim şekilde ciddi bir sürece uğradı.

Çok büyük saldırılara muhatap oldum. Ama saldırılara karşı “Ne derseniz deyin biz buradayız” mesajı vermek istedim. Benim kişisel kararımdı. Reklamcıların değil.

Biz muhalefetiz. Ne demek normalleşme? Gerekirse masaya elinizi vuracaksınız. Biz gidip Erdoğan’a yalvardık mı? Emekliye ikramiyeyi mücadele ederek aldık. Biz gidip de Erdoğan’a “Beyefendi 3600 ek gösterge verir misiniz?” diye ricada mı bulunduk? EYT’liler için ricada mı bulunduk? STK ayrı ana muhalefet partisi ayrıdır.

Yasalar bizi muhalefet partisi olarak tanımlıyor. Neyin yumuşaması? ülke ateş çemberinde değil mi? Buyrun bakın. Emekliye sorun “Geçinebiliyor mu?” diye. İnsanın hakkını arama mücadelesi bir hak mücadelesidir. Bu mücadeleyi verirseniz siz siyasal olarak görevinizi yapmış olursunuz. Yaptıracaksın, siyaset budur. Rica ederek değil.

Onların evlatları askerlik yapmadı, benim evladım gitti yaptı. Ama ben vatan hainiyim onlara göre. AK Parti’li seçmenlerimize seslenmek istiyorum. Adaletin gelmesini ne zamana kadar bekleyeceksiniz?

Fakirin boğazını sıkarak, işçinin, çiftçinin boğazını sıkarak önlem alıyorsunuz. Bu üreticinin üretmemesi demektir. Bursa’da domates üreticileri eylem yapıyorsa bu ne demektir? Sözleşme olmasına rağmen domates üreticisi malını satamıyor. İktidar kanadından ses çıkıyor mu? Hayır. Mercimekten buğdaya kadar dışardan geliyor. Bunların yatacak yeri var mı?

Doğrudan Erdoğan’dan gelen görüşme talebi yok. Ama olursa kabul etmeyeceğimi söyledim. Bu teklif birisi aracılığı ile geldi. Doğru bulmadım ve görüşmeyeceğimi ifade ettim… Bu süreçte o kadar çok yalan haberle karşılaştım ki. Bu insanlar bu yalan haberleri nasıl bu kadar uydurabiliyor? Çürüme başlayınca toplumun her kesimine yansıyor. Devletteki çürüme Türkiye’nin büyümesinin önündeki en büyük engeldir.

Düşünün 2 milyon dolarlık yolsuzluktan söz ediliyordu. Meclis Genel Kuruluna girerken kahramanlar gibi duruyor. Ya insanda utanma olur. Ar damarı çatlayınca böyle olur.

Yolsuzluk yapanların en üstünde tutulduğu bir sürece girdik. Hatta bir ilahiyatçı devletin yüzde 10 alabileceğini söylüyor. Kim daha çok çalarsa ona “Oh malı götürdü” deniyor. Bunları yaratan iktidardır. Dini alet ederek buraya kadar getirdi. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Yolsuzluk, hırsızlık yaptığınız zaman “Helal olsun malı götürdü” şeklinde yorumlanıyor. Türkiye’nin burdan çıkması lazım. Çıkmazsa önümüzde büyük felaket var demektir.

Alt gelir grubundan toplanan paralar üst gruptaki bir avuç zengine gidiyor. “Nas var, faiz verdirmem” diyen adam şimdi dünyanın en yüksek faizini veriyor. Bunlarda din iman yok. Bunlar bir avuç çeteye çalışıyor. Devleti soyulacak organ gibi görürseniz olmaz. Kemal Tahir “Devlet Ana” der. Devlet, topluma hizmet eden organdır. Bunlar mal varlıklarının tamamını da yurt dışına götürüyor. Bu devleti soyduran zat sarayda oturan adam. Sarayda keyfi yerinde. Açlığı, yoksulluğu unuttu. Orada öyle bir şey yok.

Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret etmek, yazmak çok kolay, ‘Şunun bunun adamı’ demek çok kolay. Kılıçdaroğlu kimden bir kuruş aldı mı? Çoluğu çocuğa ile bu ülkede ne yaptı? Ben hiçbir zaman birilerine güzelleme de yapmadım. Doğruysa doğru deriz. Ben herkesi gayet iyi bilirim.

Dünyanın hangi parlamentosunda rüşvetçileri koruyan yasa çıkar? Bizden çıktı. Yolsuzluğa kol kanat geren bir parlamento vatandaşın hakkını korur mu? Hırsızın hakkını koruyorsunuz, çöp toplayan vatandaşın hakkını korumuyorsunuz. Sonra “Gazi Meclisi” diyorsunuz. Hayır değilsiniz.

Darbe hukukundan arınmayan bir devlet gerçek anlamda bir demokrasiyi yaşatamaz. 15 Temmuz’da da sivil darbe oldu. Her 15 Temmuz’da 10’ar dakika konuşma yapardık. Ama Erdoğan benim konuşmamı istemedi. Çünkü gerçekleri anlatıyordum. 15 Temmuz’un gerçekleri henüz aydınlatılmadı.

Devletin sahte videolar üretmesi ne demektir? Başkaları veya bir parti yapabilir. Ama bunu devlet yaparsa olmaz. Devletin organları bunu yaparsa olmaz. Erdoğan, “Montaj” vs diye geçiştiriyor. “Burada yasa dışılık var” deyip üzerine gitmiyor. Çünkü talimatı veren o.

Ona bir şey diyen olunca herkese talimat veriyor. Savcı, hakim herkes seferber olup insanlar gece evinden alınıyor. Bir kişi sahte videolar yaparak Cumhurbaşkanı olursa ne olur? Ahlaki açıdan meşruiyeti yoksa o konumda da meşruiyeti yoktur… Saray ve şürekasının ahlaki nerede? Beyefendinin görevi ahlakı yozlaştırmak. Bunu biliyoruz. Sahtekarlık yapıldığını kendisi de söylüyor. Allah söyletiyor.

Tekrar aday olacak mı?

Ben parlamentoya girdiğimde genel başkan olma düşüncem yoktu. Delegeler istediği için oldum. Delegeler derse ki ‘Gelmen lazım arkadaş’, görev verirlerse o zaman düşünürüm. Genel başkanlığın sorumluluğu fazladır, kolay değildir. Genel başkan tartışmalarının dışında kalmak istiyorum. Partinin delegeleri vardır. Parti kendi geleceğini belirleyecektir.”

Paylaşın

CHP’de Seçimli Kurultay İddiası: Amaç Kılıçdaroğlu’nu Yıpratmak

CHP’nin eylül ayında yapacağı tüzük kurultayının önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve yakınındaki partililer tarafından seçimli kurultaya dönüşmesi için hazırlık yapıldığı iddiaları geçtiğimiz haftanın öne çıkan tartışmalarından biri oldu.

Kılıçdaroğlu’na yakın kaynaklar bu iddiayı reddederken bir partili, “Böyle bir girişim de böyle bir düşünce de yok. Yeni parti yönetiminin bir kredisi vardır. Bu kredi bitmemiştir. Bize düşen bu süreçte eksik, yanlış gördüğümüz konularda uyarmaktır. Bu da partili kimliğin gereğidir. Ancak kimi kanallardan sürekli gerçek dışı iddialar gündeme getiriliyor. Burada amaç ancak Kılıçdaroğlu’nu yıpratmak olabilir. Bu doğru bir tutum değil” dedi.

CHP 6-9 Eylül’de tüzük kurultayına hazırlanıyor. “Değişim” iddiasıyla göreve gelen yeni yönetim, önseçim ve dönem sınırlaması vaadinde bulunmuştu. Parti içi muhalifler yeni yönetimin bu iki konuda “samimiyet testine gireceğini” belirtiyor.

Kulislerde genel başkana verilen merkez yoklaması ile milletvekili belirleme hakkının tamamen kaldırılmayacağı ama biraz daha sınırlanabileceği konuşuluyor. Uzun dönem görev yapan yöneticilerin de 3 dönemle sınırlanabileceği, genel başkan için bunun belki biraz daha fazla olabileceği ifade ediliyor. Muhaliflere göre ise bir dönem MYK ve Parti Meclis’inde görev yapmış isimlerin mutlaka önseçime gireceği bir düzenleme yapılması gerekiyor.

Yine Gölge Kabine’de görev yapanların kesinlikle milletvekili adayı olmaması gerektiği savunuluyor. Tüzük kurultayıyla ilgili parti kulislerinde konuşulan bir başka öneri ise Önder Sav’ın ardından kaldırılan güçlü genel sekreterliğe yeniden geri dönülmesi. Bazı partililer bu konuda bir öneri getirilebileceğini söylüyor.

CHP’nin eylül ayında yapacağı tüzük kurultayının önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve yakınındaki partililer tarafından seçimli kurultaya dönüşmesi için hazırlık yapıldığı iddiaları geçtiğimiz haftanın öne çıkan tartışmalarından biri oldu.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Kılıçdaroğlu’na yakın kaynaklar bu iddiayı reddederken bir partili, “Böyle bir girişim de böyle bir düşünce de yok. Yeni parti yönetiminin bir kredisi vardır. Bu kredi bitmemiştir. Bize düşen bu süreçte eksik, yanlış gördüğümüz konularda uyarmaktır. Bu da partili kimliğin gereğidir. Ancak kimi kanallardan sürekli gerçek dışı iddialar gündeme getiriliyor. Burada amaç ancak Kılıçdaroğlu’nu yıpratmak olabilir. Bu doğru bir tutum değil” dedi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’na ‘2 Yıl 4 Aya Kadar’ Hapis Talebi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yedinci genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep edildi.

Kemal Kılıçdaroğlu,14 Mayıs 2023’te yapılan 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalkmıştı.

Cumhuriyet’ten Fahrettin Öztürk’ün haberine göre; Kılıçdaroğlu’nun, 17-25 Aralık operasyonları nedeniyle hakkında Meclis soruşturması açılan eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, Kılıçdaroğlu’nun, ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Kemal Kılıçdaroğlu katılmazken, avukatı Celal Çelik, rahatsızlığı nedeniyle mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Kılıçdaroğlu’nu, duruşmaya vekaletname ile katılan avukat Beyza Köroğlu temsil etti.

Esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, şikayetçi Erdoğan Bayraktar’ın avukatı tarafından, şikayetten vazgeçtiklerine dair dilekçe sunulduğunu, ancak Kılıçdaroğlu’na yöneltilen suçlamanın Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında resen takip edilen suçlar kapsamında kaldığını belirtti.

Mütalaada, Kılıçdaroğlu’nun olay tarihinde basın mensuplarının bulunduğu ortamda Bayraktar’a yönelik kullandığı ‘Hırsızlar’ sözünün farklı anlamlar ifade ettiği, düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında kalmadığı belirtildi.

Savcı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kullandığı sözlerin, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçunu oluşturduğunu öne sürerek, Kılıçdaroğlu’nun 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Köroğlu, esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamak için süre istedi. Mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun avukatlarının mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre vererek, duruşmayı 30 Mayıs’a erteledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Davanın geçmişi

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 23 Şubat 2018 tarihinde görülen duruşmada mahkeme, Kılıçdaroğlu hakkında, “Anayasa’nın 83’üncü maddesi gereğince, sarf ettiği sözleri daha önce meclis çalışmalarında ve CHP Grup toplantılarında söylemiş olması nedeniyle, meclis çalışmalarında söylenen sözler ve ileri sürülen düşünceleri meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmasının, o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine meclisçe yasaklanması şartına bağlanmış olması nedeniyle” davanın düşürülmesine karar vermişti.

Bayraktar’ın avukatı, düşme kararını İstinaf’a taşımış, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi, 8 Nisan 2021 tarihinde düşme kararını bozarak, dosyayı yerel mahkemeye göndermişti. Yerel mahkeme, 27. dönem milletvekili olan ve yasama dokunulmazlığı bulunan Kılıçdaroğlu hakkında yargılamanın durdurulmasına hükmetmişti.

Kılıçdaroğlu, 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalktı. Bunun üzerine dosyadaki durma kararı bozularak dava yeniden açıldı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a “Alternatifsiz Değilsiniz” Yanıtı

“Alternatifsiz değilsiniz” sözleriyle CHP seçmenine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanıt veren Kemal Kılıçdaroğlu, “85 milyon vatandaşımıza sesleniyorum” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “5’li çeteler eliyle hayatınızı çalmış, ahlaksızlığı, yolsuzluğu kurumsallaştırmış, faiz lobilerine ülkeyi teslim etmiş, vatan sevgisi olmayan, iktidarını sahte ve montaj videolara borçlu olan Erdoğan’a mecbur değilsiniz! Umutsuz olmayın.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP seçmenine seslenen AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sosyal hesabından yayınladığı mesajla cevap verdi. Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Sen CHP’lilere seslenmişsin Recep Tayyip Erdoğan, ben ise;

Açlık sınırının altındaki asgari ücretliye,
Atanamayan öğretmenlere,
Geçinemeyen, torununa mahçup bakan emekliye,
Umutsuz gençlerimize,
Mutsuz anne babalara,
Ürünü harmanda kalan çiftçimize,
Geçinemeyen memurumuza, işçimize esnafımıza…

85 milyon vatandaşımıza sesleniyorum;
5’li çeteler eliyle hayatınızı çalmış, ahlaksızlığı, yolsuzluğu kurumsallaştırmış, faiz lobilerine ülkeyi teslim etmiş, vatan sevgisi olmayan, iktidarını sahte ve montaj videolara borçlu olan Erdoğan’a mecbur değilsiniz! Umutsuz olmayın…”

Erdoğan ne demişti?

Sosyal medya hesabından CHP seçmenine seslenen Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı:

“CHP’li kardeşlerimizin, partilerine ve siyaset kurumuna yönelik umutlarını giderek kaybettiklerini üzülerek görüyoruz. Buradan siyasi parti fark etmeksizin tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum Başta CHP olmak üzere muhalefete bakıp da asla umutsuzluğa kapılmayın. Alternatifsiz değilsiniz.

AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak hiçbir vatandaşımızın kendini dışlanmış, ötelenmiş, yok sayılmış hissetmesine gönlümüz razı değildir. Şayet siyasetten beklentiniz hizmet ve eser görmekse hiç uzağa gitmenize gerek yok, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak biz buradayız. “Gerçek Belediyecilik” vizyonumuz, güçlü kadromuz ve projelerimizle sizin için varız, hazırız. Sizin kaygılarınızı istismar edenlere…

“Bizim istediğimiz adaya tıpış tıpış oy vereceksiniz” dayatmasında bulunanlara… Fikrinize, taleplerinize, hassasiyetlerinize saygı göstermeyenlere… “Belediye başkanı olarak kimi görmek istersiniz” sorusunu bile millete değil de yapay zekâya soranlara, gelin bu seçimde hep birlikte esaslı bir ders verelim.

Şahsi ikballeri için kapalı kapılar ardında bölücü örgütün uzantılarıyla demlenenlere… Size rağmen siyaset yapan kibir abidelerine hür iradenizin hiç kimsenin tapulu mülkü olmadığını, gelin 31 Mart’ta hep beraber gösterelim.”

Paylaşın

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan “Siyaseti Bırakmadım” Çıkışı

CHP’nin yedinci genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Siyaseti bırakmadım. Her gün vatandaşlarla, ziyarete gelenlerle görüşüyorum. Belli konularda daha derinlikli düşünmeye zamanım var” dedi.

Eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Serbestiyet’ten Hilal Köylü‘ye açıklamalarda bulundu.

6 Şubat depremlerinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a duyduğu öfkeyi anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Ülkeyi 22 yıldır yöneten siyasal iktidar; askerleri, deprem olduğunda sahaya anında yollamadı. Depremin ilk üç-dört saatinde seyyar hastaneler, mutfaklar kurulabilirdi, yapılmadı. İnsanların soğuktan ölmesine göz yumuldu. Neden? Türkiye’de sorumluluk taşıyan bir hükümet yok.

Erdoğan; depremi de, sorumluluğunu da görmezden geliyor. Beşli çeteye hizmet eden Erdoğan, ülkeyi dilediği gibi yönetiyor. Şimdi de çıkıp; merkezi hükümetle yerel yönetimin bir olmadığı kentlere hizmetin gitmeyeceğini söylüyor. Halka –Bana oy verirseniz, size hizmet ederim. Oy vermezseniz, gözümün önünde ölseniz de, seyrederim- mesajı veriyor.

Vatandaşın hayatı Erdoğan’ın umurunda değil. Erdoğan, şaşırtmıyor. Vatandaşını ve ülkesini işte bu derece sevmiyor. Bir zamanlar hakaret ettiğinin (Mısır Cumhurbaşkanı Sisi) ayağına gidip, üç-beş kuruş koparma planı yapıyor. Aslında Erdoğan hakkında konuşmak bile benim ağırıma gidiyor. ”

“Siyaseti bırakmadım”

Siyaseti bırakmadığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: “Siyaseti bırakmadım. Her gün vatandaşlarla, ziyarete gelenlerle görüşüyorum. Belli konularda daha derinlikli düşünmeye zamanım var.

15-20 günde bir felsefeciler ve sosyologların da aralarında olduğu bir akademisyen grubuyla Türkiye’nin ve dünyanın sorunlarını konuşuyoruz, değerlendiriyoruz. Gazetelere makaleler yazıyorum, analizler yapıyorum. Çocuklarla, torunlarla zaten hep beraberiz. Selvi Hanım’la da tiyatroya gittik bir-iki kez.”

Paylaşın

“‘Akşener, Alevi-Kürt Bir Cumhurbaşkanı Seçtirir Miyim?’ Demiş” İddiası

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, hakkında dikkat çeken bir iddia ortaya atıldı. İddiada, Akşener’in, “Sizce ben Alevi-Kürt bir Cumhurbaşkanı seçtirir miyim? Siyasi çizgim buna izin verir mi! Asla!” dediği ifade edildi.

halktv.com yazarı Ayşenur Arslan, “Sizce Ben Alevi-Kürt Bir Cumhurbaşkanı Seçtirir Miyim?” başlıklı yazısında, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, hakkında dikkat çeken iddialarda bulundu. Ayşenur Arslan’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:

Son iki yazım, beklediğimin ötesinde yankı getirdi. İlkinde “Erdoğan’a kazandırma cephesi” ve oyun planlarını yazmıştım. Yazı üzerine arayanların anlattıklarıyla da “Meral Akşener’in Kılıçdaroğlu’na kazandırmama kararı ve TAYYİP ABİSİ hakkında düşündüklerini” kaleme almıştım.
O yazı üzerine yine telefonlarım susmadı.

İçlerinden biri -yine adı bende saklı- öyle şeyler anlattı ki, onları yazmak da şart oldu.
Telefondaki kişi şahsen tanıdığım bir isim değil, önce onu belirteyim. Ama yakasında AKP rozetiyle Meclis’e giden önemli bir siyasetçi. Epeydir o cepheden uzak olsa da anlaşılan siyasetten kopmamış. Belki de bu nedenle 2023 seçimine 2 ay kadar kala Akşener’i ziyarete gitmiş.

O görüşmede Meral Akşener -not aldım- şöyle demiş:
“Sizce ben Alevi-Kürt bir Cumhurbaşkanı seçtirir miyim? Siyasi çizgim buna izin verir mi! Asla!”
Ziyaretçisi “Peki aklınızda başka bir isim var mı” diye sormuş. Akşener de güzel güzel anlatmış:
“İlhan (Kesici) Abi olabilir. Ama o da Abdullah Gül gibi yemeği önüne hazır ister. Bir de Hikmet (Çetin) Bey düşünülebilir. Her halükarda Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey’in olmayacağı kesin.”

Neden yazdım bunu?
Uzun yıllardır sahnelenen oyunun sonuna geldik. Birazdan perde kapanacak.
Adı bende saklı olanların ya da bugüne kadar gölgelerden hiç çıkmayanların.. Tanıdıklarımın tanımadıklarımın artık öne çıkma zamanı geldi. KONUŞUN.. ANLATIN.. BU ÜLKE ELDEN GİDERKEN VE BUNA KARŞI ÇABALAMAKTAN BAŞKA SUÇU OLMAYANLAR HAPİSLERDE ÇÜRÜTÜLÜRKEN SUSMAYIN!

Akşener’in, -zaten bildiğimiz üzere- Bahçeli’nin, -tam aksini iddia ederken perde arkasında başka politikalar güden- Erdoğan’ın Alevi düşmanı olup olmadığını anlayalım. Kürtler’e aslında ne gözle baktıklarını bilelim.
Ve gelecekte bizi / ülkemizi nelerin beklediğini fark edelim.

Akit Gazetesi geçenlerde CHP’ye kin kusan manşetinde “Ülkenin asli unsuru dindarlar” diyordu. Kastedilen elbette “her dinin inananı” değil, biliyoruz. Akit ve “benzerleri için asli unsur “Sünni müslümanlar”.
Kutuplaşma, “siyasi tutumların merkezden uzaklaşıp aşırı uçlara doğru ayrışması” ise, bunun bu ülkede hangi fay hatları üzerinde yürüyeceğini biliyoruz, değil mi!

Akit, iktidar ve destekçilerinin bilinçaltını dışa vurmuş.
Eğer kendinizi sünni müslüman olarak tanımlamıyorsanız..
Dahası, o çizginin iktidar tarafından makbul görülen bir tarikat veya cemaatine mensup değilseniz..
Dolayısıyla muhtemelen oyunuzu Reis’e vermiyorsanız..
Ülkenin asli unsuru değilsiniz. ÖTEKİSİNİZ!

Erdoğan.. Bahçeli.. Erbakan’ı, Destici’si, Oğan’ı ile ortakları.. Ve artık fark ediyoruz ki Akşener.. GELECEĞİMİZ İÇİN PUSLU BİR PLANI UYGULAMAYA SOKTULAR. Bunu açığa çıkaracak, komploları ifşa edecek her ses çok değerli. O nedenle “KONUŞUN” diyorum.

Belli ki Akşener kapalı kapıların arkasında rahat rahat konuşmuş. Her ziyaretçisine Kılıçdaroğlu ve Aleviler-Kürtler hakkındaki düşüncelerini sakınmadan anlatmış.
Bunları, şimdi değilse ne zaman öğreneceğiz?

Yazının tamamı için TIKLAYIN

İYİ Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Kürşad Zorlu, Ayşenur Arslan’ın Meral Akşener hakkındaki iddialarına da yanıt verdi. Ayşenur Arslan, Akşener’in 2 ay önce bir siyasetçi ile görüşmesinde Kılıçdaroğlu’nu kastederek “Sizce ben Alevi-Kürt bir Cumhurbaşkanı seçtirir miyim? Siyasi çizgim buna izin verir mi! Asla!” dediğini, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ise ‘abi’ diyerek bahsettiğini öne sürmüştü. Zorlu, iddialarla ilgili hukuki sürecin başlatıldığını vurgulayarak şöyle konuştu:

“Bu yazıyı yazan kişinin yanlış hatırlamıyorsam sözlerini çarpıtması neticesinde televizyon programı durdurulmuştu. Bir defa şunu söyleyeyim; çok çirkin. Bu iddiaları kesinlikle reddediyoruz. Bakın ben operasyon siyaseti demiştim. Operasyon siyasetinin yanında bir de yakın geçmişte, propagandist gazetecilik eklendi.

Bu şekilde kadro tamamlandı. Ancak biz bu konuda kararlıyız… Bütün bu tutarı adımları İYİ Parti atıyorken, üçüncü yolu açma irademizden dolayı bize acımasızca saldıran propagandist gazetecilik anlayışı milletimizce de dikkatle takip ediliyor. Ama biz bunlardan çekinmiyor ve korkmuyoruz.”

Paylaşın

Özdağ, Kılıçdaroğlu İle Yaptıkları 4 Maddelik “Gizli Protokolü” Yayımladı

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2. turu öncesi eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yapılan gizli protokolü sosyal medya hesabından yayınladı.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu ile Özdağ arasında yapılan protokolde, Zafer Partisi’ne İçişleri Bakanlığı dahil 3 bakanlığın verileceği, Güvenlik, Adalet ve Ekonomi bürokrasisi ile müsteşarlıkların verileceği dikkat çeken ayrıntılar oldu.

Hükümetin Oluşturulması ve Görev Bölümü başlıklı protokolde şu maddeler yer aldı: AKP hükümeti döneminde tamamen tahrip edilen devlet düzen ve kurumlarının, yeniden düzenlenmesinde aşağıdaki görev bölümü kapsamında işbirliği yapılacaktır. Bu kapsamda;

1) İçişleri Bakanlığı ve iki Bakanlık olmak üzere toplam üç Bakanlık,

2) Güvenlik, Adalet ve Ekonomi bürokrasisi öncelikli olmak üzere, görüş birliği sağlanan Bakan Yardımcılıkları (Müsteşarlıklar) Zafer Partisine tahsis edilecektir.

3) Zafer Partisine tahsis edilen makamlar ve bağlıları konusundaki atamalarda Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ ile birlikte karar alınacaktır.

4) Zafer Partisince deruhte edilen Bakanlıkların teşkilat yapıları, görevlendirme esasları 14 Mayıs 2023 seçimlerinden önce olduğu gibi değiştirilmeden devam ettirilecektir.

Özdağ’dan Özer’e yanıt

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ CHP’nin yeni lideri Özgür Özel’in, “Zafer Partisi’yle yapılan gizli protokolün bazı Kürt seçmenleri ciddi şekilde rahatsız ettiğini ve bunun bize bir maliyet yüklediğini de kendi kulaklarımla duydum. Diyarbakır’da, ‘Değişim olmazsa oy vermeyeceğiz, gizli protokole çok kızıyoruz’ diye bir sürü Kürt seçmen yüzüme söyledi” ifadelerine yanıt verdi.

Ümit Özdağ, “Öyle gözüküyor ki CHP liderliği geçmiş hatalardan ders çıkarmak yerine yeni vahim hatalar ile yeni bir başarısızlığa doğru yelken açmaktadır. Bir CHP milletvekilinin ‘Atatürkçülüğü ve laikliği Zafer Partisine kaptırdık’ diyerek itiraf ermek zorunda kaldığı gibi artık Atatürk’ün partisi Zafer Partisi’dir ve Türk milliyetçiliği Zafer Partisi’nde temsil edilmektedir. Altını çizerek vurguluyoruz, Türk milletini cepheleştiren, bölücülere taviz veren CHP ve AKP politikaları artık Türk siyasetinde Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerinden, büyük Atatürk’ten, sığınmacıların vatanlarına dönmesinden taviz vermeyen Zafer Partisi olduğu gerçeği ile her platformda karşı karşıya kalacaktır” dedi.

Ne olmuştu?

14 Mayıs’ta yapılan seçimler 28 Mayıs’taki ikinci tura kalmıştı. İkinci turda adaylar Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ ile görüşmüştü. Sinan Oğan Erdoğan’a desteğini açıklarken Özdağ, Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı almıştı. Özdağ ve Kılıçdaroğlu’nun anlaşması sonrası kamuoyunda ‘Özdağ’a İçişleri Bakanlığı verilecek’ iddiaları gündeme gelmişti.

Ümit Özdağ verdiği bir söyleşide anlaşma sürecine ilişkin, “Söz vermek değil, yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Millî İstihbarat Teşkilatı konusunda Kemal Bey’le mutabık kaldık” ifadelerini kullanmıştı.

Özdağ, “MİT Başkanlığı da Zafer Partisi’ne verilecekti. Ama o sözlü anlaşmaydı. Bakanlıklar yazılı mutabakatta vardı. Ben İçişleri Bakanı olacaktım. Kemal Bey, zerre kadar oy faydası olmayan altılı masadaki ortaklarının İçişleri Bakanlığı’nın Zafer Partisi’ne verilmesine tepki göstereceğini bildiği için benim bu konuda anlayışlı davranmamı rica etti. ‘Bunu çok vurgulamayın’ dedi. Ben de kabul ettim. Kılıçdaroğlu bu seçimi kazanabilirdi eğer ortakları engellemeseydi” demişti.

Paylaşın

Eski CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Çirkin İftiraları Üzülerek Takip Ediyorum

Eski CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Gerek sosyal medya gerekse televizyon programlarında partimizi ve delegelerimizi yıpratmak için parti kültürümüzle asla bağdaşmayan çirkin iftiraları üzülerek takip ediyorum” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Muhakkak ki bu kumpaslara yeltenen art niyetli gruplar olmuştur ya da olacaktır. Ama partimizi ve delegelerimizi kimsenin yıpratmasına asla izin vermem.”

Eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından “Partimize yönelik iftiralar üzerine…” notuyla bir video paylaştı. Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Sevgili Cumhuriyet Halk Partisi ailem, kurultayımızdan sonraki süreç üzerine birkaç şey söylemek istiyorum.

Gerek sosyal medya gerekse televizyon programlarında partimizi ve delegelerimizi yıpratmak için parti kültürümüzle asla bağdaşmayan çirkin iftiraları üzülerek takip ediyorum.

Muhakkak ki bu kumpaslara yeltenen art niyetli gruplar olmuştur ya da olacaktır. Ama partimizi ve delegelerimizi kimsenin yıpratmasına asla izin vermem. Güzel günlerde görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan “Özgür Özel” Açıklaması: Başarılı Olmasını Temenni Ediyorum

CHP’de genel başkanlık yarışını kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu, “Moralim gayet iyi… Herkese selam ve sevgilerimi iletiyorum. Gün boyunca ziyarete gelen dostlarımız ve partililerimizle görüştük, süreci değerlendirdik. Türkiye’de demokrasinin işlediği tek kurum CHP’dir” dedi ve ekledi:

“Tüm kurumların CHP’deki demokrasiyi örnek alması gerekir. Kurultayda çeşitli tartışmaların olması doğaldır. Ancak bunlar artık geride kalmıştır. Başta genel başkanımız Özgür Özel olmak üzere göreve yeni seçilen tüm arkadaşlarımızın başarılı olmasını temenni ediyorum.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay sonrası ilk açıklamasını tv100.com yazarı Barış Yarkadaş’a yaptı. Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Moralim gayet iyi… Herkese selam ve sevgilerimi iletiyorum. Gün boyunca ziyarete gelen dostlarımız ve partililerimizle görüştük, süreci değerlendirdik. Türkiye’de demokrasinin işlediği tek kurum CHP’dir. Tüm kurumların CHP’deki demokrasiyi örnek alması gerekir. Kurultayda çeşitli tartışmaların olması doğaldır. Ancak bunlar artık geride kalmıştır. Başta genel başkanımız Özgür Özel olmak üzere göreve yeni seçilen tüm arkadaşlarımızın başarılı olmasını temenni ediyorum.”

Genel başkan seçiminde neler yaşandı?

Partinin 38. Kurultayı Ankara’da toplandı. Geçtiğimiz mayıs ayında kaybedilen genel seçimler sonrası parti içinde yükselen ‘değişim’ sloganlarıyla kurultay sürecine gelinirken 81 ilden 1.367 delege, yeni genel başkan ve parti meclisi üyelerini seçmek üzere bir araya geldi.

Ana muhalefet partisinde kurultayın ilk günü genel başkanlık, yarın (Pazar günü) ise 60 üyeli Parti Meclisi (PM) ve 15 üyeli Yüksek Disiplin Kurulu üyelikleri için seçimi yapılıyor.

Ankara Spor Salonu’nda saat 10:00 itibarıyla başlayan olağan kurultayın sloganı ‘İkinci Yüzyılda Demokrasi ve Birlik’ olarak belirlendi. Divan Başkanlığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen kurultay öncesi, CHP Genel Başkanlığına adaylık için parti lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grup Başkanı Özgür Özel, eski PM üyesi Örsan Öymen ve eski milletvekili İlhan Cihaner imza topladı.

İlhan Cihaner, kurultay sabahı sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak adaylıktan çekildiğini duyurdu. Cihaner, çirkin bir ortam yaratıldığını savunduğu mesajında ‘Bu anti demokratik, siyasetsiz ve kişilere indirgenmiş yarışın parçası olmayı reddediyoruz’ ifadelerini kullandı.

Kurultay’ın ilerleyen saatlerinde eski milletvekili İlhan Cihaner’in ardından bir diğer aday eski PM üyesi Örsan Kunter Öymen de çekildiğini açıkladı. Cihaner ve Öymen’in çekilmesiyle birlikte, partide liderlik koltuğu yarışı Kılıçdaroğlu ile Özel arasında geçti.

Kılıçdaroğlu, ‘6’lı masa ittifakı’ eleştirilerine yanıt verdi

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Kurultayında yaptığı konuşmada seçim sürecindeki ‘6’lı masa ittifakı’ eleştirilerine yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, ‘Yolu doğru olanın yükü ağır olur, hançerle beraber yükümüz ağırdı. Beni asıl üzen sırtımdaki yük değil sırtımdaki hançerlerdi. Seçim bitti, kazanamadık’ dedi.

Kılıçdaroğlu’nun öne çıkan açıklamaları şöyle: “Sevgili örgütüm; biliyorum sizleri zaman zaman üzdüm ama asla utandıracak bir şey yapmadım.

100 yıllık bir tarih her siyasal partiye nasip olan bir tarih değildir. 100 yıllık tarih içerisinde genel başkanlarımız tutuklandı, hapse girdi. Yılmadık. Şimdi 100. yılımızı kutluyoruz. Türkiye’de hiçbir partiye nasip olmayacak tarihi beraber yaşıyoruz.

CHP’yi 100 yıl yaşatan gerçek kuruluşunun savaş meydanlarında Kuvayi Milliye’ciler tarafından gerçekleştirilmesidir. Biz sıradan bir parti değiliz. Biz Kuvayi Milliyecilerin partisiyiz. Biz Atatürk’ün partisiyiz. Biz hiçbir evladımızın yatağa aç girmememesi için mücadele eden bir partiyiz. Biz herkesin inancına, herkesin kimliğine, yaşam tarzına saygı duyan bir partiyiz.

100 yılı yaşatanın örgütlerimiz olduğunu kimsenin unutmaması gerekir. Örgütlerimiz, 100 yıllık mirası yaşatanlardır. Bu salon diğer partilerin kurultaylarına benzemez. Bu salonda 5’li çeteler, oligarklar, uyuşturucu baronları yok. Bundan sonra da asla olamayacaktır. Bu salonda mafya bozuntuları, rüşvetçiler yok. Bundan sonra da olmayacaktır.”

“Türkiye fiilen yarı açık cezaevine dönmüş durumdadır: Osman Kavala’ya, Selahattin Demirtaş’a selam olsun…”
“Bizim kurultaylarımız her türlü düşüncenin özgürce sorgulandığı kurultaylardır. Bu aynı zamanda aydınlanmanın güvencesini ve sürekliliğini gösteririr. Onların kurultayları ise haber değeri olmayan kurultaylardır. 3 temel noktayı ifade edeyim. Partinin yükünü taşıyan örgütlerdir. Örgütler 100 yıllık birkiminin temel taşlarıdır. Ben dahil hiç kimse; ben dahil, kendisini partisinin üzerinde göremez.

7 madde halinde ülkenin içinde bulunduğu tabloyu ilginize sunacağım;

1. bugün içinde bulundğumuz koşullarda anayasa fiilen askıya alınmıştır.

2. saray devleti çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıyadır.

3. yoksulluğu yaymak ve derinleştirmek, milyonları yardıma muhta hale getirmek Saray’ın politikası haline gelmiştir. Yoksulluk bir anlamda kabullenerek sürdürülebilir bir kültür haline dönüştürülmüştür. Türkiye’yi öyle bir noktaya getirdiler ki yasa dışı zenginleşme hayranlıkla izlenir hale geldi.

4. Türkiye fiilen yarı açık cezaevine dönmüş durumdadır. Gazeteciler görevlerini yapamaz haldedirler. Bu kurultayımızda şu anda tutuklu olan Tolga Şardan’a, Can Atalay’a, Osman Kavala’ya, Selahattin Demirtaş’a, Tayfun Kahraman’a, Çiğdem Mater’e, Emine Mine Özerden’e, Yiğit Ali Ekmekçi’ye, Hakan Altınay’a ve Barış Pehlivan’a selam gönderiyoruz. Selam olsun size demokrasi kahramanları.

5. İktidarda kalmak için her türlü hile ve sahtekarlığı yapmak Saray’ın politikası haline gelmiştir. Bir kan denizine dönüşen Filistin’de bile Türkiye’nin sözü geçmemektedir.

7. Türkiye, para karşılığı yanlış dış politikalar sonucu sığınmacı deposu haline dönüştürülmüştür.

Bu 7 madde tablonun bir yüzüdür. Saray’ın ahlaki ve siyasi meşruiyetinin artık sorgulanması gerekir.”

“Halka yeni bir seçenek sunmalıyız”

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, 38. Olağan Kurultayı’nda açıklamalarda bulunarak, “Şimdi önümüzde iki yol var: Ya topluma yeni bir umut, yeni bir heyecan, yeni bir inanç vereceğiz; ya da 2023 seçimleri sonrasında ortaya çıkan büyük umutsuzluk dalgası yayılarak devam edecek” dedi.

Çelik şunları söyledi: “İktidarın tek alternatifi biziz. Yüz yıllık köklerimizden aldığımız güçle, birikimimizle bu karanlığı dağıtacak güç biziz. Toplum bizden umut bekliyor, tarihin sarkacı yön değiştiriyor. Tarih bizi göreve çağırıyor.

Biz size yeni bir yol, yeni bi umut yeni, bir başlangıç vaadediyoruz. Toplum ve ülkemiz Cumhuriyet Halk Partisi’nden büyük bir değişime öncülük etmesini bekliyoruz.

İstanbul’un sokaklarında dolaştığımda gözlerimin içine bakan insanlarımızın bizden umut beklediğini görüyorum. Bu umut ancak bir değişimle mümkün. Değişmeliyiz, toplumun her kesimi kucaklayacağız kaygısıyla siyasetsizleşmek yerine, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini Türkiye’nin koşullarına güncelleyerek kendimizi topluma anlatmalıyız.

İnançlara saygılı laikliği topluma anlatmalıyız. Parti içi demokrasiyi güçlendirmeliyiz. Cumhuriyet Halk Partisi kurucu değerleriden ayrılmadan sosyal demorkasiyi, eşitliği, özgürlüğü, adaleti, gelirin adil dağıtılmasını daha güçlü savunmalıyız. Halkımıza yeni bir seçenek sunmalıyız.”

“Partimiz 44 yıldır ağız tadıyla iktidar olamadı”

Kurultayda oylamaya geçilmeden önce CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel de konuşmasında dikkat çeken mesajlar verdi.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasında yaptığı “hançer” açıklamasına yanıt veren Özel, “Hiç üzerime alınmadım. CHP’de hançer olmaz ama bizim partide kılıç da olmaz” dedi ve şöyle devam etti: “Hiç üstüme alınmadım. CHP’de hançer yok, hançerleyecek de kimse yok.

En iyi siz bilirsiniz ki ne partide ne partililer de hançer olmaz ama kılıç da olmaz. Hani seçimlere iki gün kala sizin atadığınız önce Atatürk’e sonra önceki genel başkanımıza laflar eden kadını sorduğum dediğiniz Hasan Cengiz bir kılıç getirmiş. CHP’de danışmanım diyen ama profil resminde Recep Tayyip Erdoğan olup değişim diyenlere kılıç çekenlerin alnını karışlarım.”

Özgür Özel şunları söyledi: “Rize Pazar’da biri uyandı bu sabah. Isparta Yalvaç’ta, Edirne Keşan’da biri uyandı bu sabah. Tekirdağ Malkara’da Sinop Erfelek’de biri uyandı bu sabah. Konya Taşkent’te 81 ilde 973 ilçede biri uyandı bu sabah. Biri uyandı gitti partiyi açtı, televizyonu açtı, çayı demledi ve dedi ki ‘Birazdan gelir bizimkiler kurultayı izleriz’ dedi. Baba evimizde çayı demleyenlere, bacayı tüttürenlere, bayrağı sallayanlara kurultayımızdan selam olsun.

Memleketim Manisa’ya ikinci memleketim deyince kafasındaki kasveti çıkarıp başıma geçiren Ökkeş amcanın Osmaniye’sine, Ecevit’in Zonguldak’ına, sayın Genel başkanımızın Tunceli, Dersim’e, Uşak’ına, Trabzon’a, Karadeniz’e selam olsun. Güzelim Marmara’ya selam olsun. Trakya’ya selam olsun. Van’a, Mardin’e, Güney Doğu’ya selam olsun.

Memleketimin dört bir yanında altı oklu bayrağı sallayanlara, Soma’da, Zonguldak’ta, Bartın’da yerin yüzlerce metre altında çalışanlara, İzmir’de Agrobay’da direnen kadınlara, Silivri’de Bakırköy’de hepimizin yerine yatan Can Atalay’a, Tolga Şardan’a, Osman Kavala’ya, Selçuk Mızraklı’ya, Selahattin Demirtaş’a selam olsun.

Biz ülkemizi çok partili rejimle barıştıran, kaybettiği ilk seçimden sonra ‘Benim en büyük zaferimdir’ diyebilen ‘Ne ezen ne ezilen’ ve Garp Cephesi komutanı İsmet Paşa’nın partisiyiz.

38. Kurultayımızdayız. Atatürk ilk kurultay olarak toplanan 1927 kongremizin açılış konuşmasında ‘Bu CHP’nin ikinci kurultayıdır’ der. Paşa der ki ‘İlkini Sivas’ta yapmadık mı’ İşte bu ifade bizim kurultayımızı diğer bütün partilerin kurultaylarından farklılaştırır.

CHP Kurultayları sadece kendi partimiz için değil ülke siyasetini de şekillendirir, şekillendirmiştir. Biz bugün sadece partimize genel başkan seçmeye gelmedik. Yeni bir hikayeye başlamak, Türkiye siyasetini yeniden şekillendirmek için buradayız. Özellikle tarihimizdeki iki büyük kurultay memleketimizin önüne önemli hedefler koydu ve partimizi iktidar yaptı.

Burada bize ve kendinize yeni bir görev vereceksiniz. Bu görev Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında CHP’yi yeniden iktidar yapma görevidir. Partimiz, 1979’dan bu yana 44 yıldır ağız tadıyla iktidar olamadı. İyi niyetli çabalara rağmen 44 yıldır bunu yapmayı beceremedik. Aslında ikinci yüzyılın ilk kurultayındayız. Ben sizi sadece bir genel başkan, bir parti meclisi seçecek 38.

Olağan Kurultay’ın delegeleri olarak görmüyorum. Ben bugün tribünlere baktığımda, sahaya baktığımda sizlerin gözlerinin içine baktığımda parti tarihini bilen, her biri tertemiz, sosyal demokrasiyi benimsemiş, pırıl pırıl partilileri, gençleri görüyorum. 44 yıldır delegelerimizin verdiği görevi yerine getiremediğimizden hem partimiz hem ülkemiz bedeller ödedi. CHP iktidar olmadıkça ardı ardında sağ partiler ülkeyi yönettiler.

Bugüne dek değişimi başaramadığımız, iktidar olamadığımız için kuruluşunda büyük rol oynadığımız Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına çürümüş bir adalet sistemiyle, yarısı yoksulluk sınırının altında yaşayan bir nüfusla giriyoruz. CHP’nin seçim kaybının maliyeti deyince bazı arkadaşlarımız dar bir çerçeveden bakıp ‘Hepimiz oradayız, hesabı neden sadece Kemal bey ödüyor’ diyor.

Hesabı ne Kemal bey ödüyor, ne Özgür Özel. Ancak hesabı dünyanın en güzel ülkesinde yaşadığı halde dünyanın başka ülkelerinde hayal kuran gençlerimiz ödüyor. Cumhuriyet yas tutma rejimi değildir. Marifet yas tutulacak acıları bitirecek, yas tutan yaşlı gözlerin yaşını silmek. Anaları da çocukları da babaları da güldürmektir Cumhuriyet.

Sokağın sesini duymazdan gelemeyecek yüreklerimiz, umutsuzluğa kapılmayacak delegelerimiz var. Biz altı okumuzdan mahçup olmayacak, sokaktan ve meydandan korkmayacak bir parti anlayışına hızla evrilmek durumdayız. Biz kaybedilen seçim sonrası hiçbir şey olmamış gibi davranılmasına, hatta bu ağır yenilginin sorumluluğunun alınmamasına karşı çıkanlarız. Bir yolculuktayız, bu ‘Sana Söz’ deyip yola çıkıp boynunu büktüklerimizden helallik isteme yolculuğudur.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Ben Dahil Kimse, Kendini Partinin Üstünde Göremez

CHP’nin 38. Olağan Kurultay’ında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu salon diğer partilerin salonlarına benzemez. Bu salonda 5’li çeteler yok, sarayın oligarkları yok, uyuşturucu baronları yok, asla da olamayacaklardır. Bu salonda mafya bozuntuları yok, harama ekmek doğrayanlar yok, rüşvetçiler yok, bundan sonra da olmayacaktır” dedi ve ekledi:

“Bizim kurultaylarımız her türlü düşüncenin tartışıldığı kurultaylardır. Onların kurultayları ise haber değeri olmayan kurultaylarıdır. Bizim örgütümüz de diğer partilerin örgütlerine benzemez. Tartışırız ama parti disiplinini de bozmayız. Ben dahil kimse, kendini partinin üstünde asla ve asla göremez.”

CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu seçim dönemine yönelik açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“100 yıllık bir tarih herkese nasip olmaz. Kapatıldık, arşivlerimize el kondu, genel başkanlarımız tutuklandı, yılmadık, direndik ve 100’üncü yılımızı şimdi kutluyoruz. Hiçbir partiye nasip olmayacak bir tarihi beraber yaşıyoruz. CHP’yi 100 yıl yaşatan gerçek, kuruluşunun savaş meydanlarında gerçekleştirilmesidir. Sıradan bir parti değiliz. Biz Kuvayi Milliye’cilerin partisiyiz.

100 yıllık bir tarih herkese nasip olmaz. Kapatıldık, arşivlerimize el kondu, genel başkanlarımız tutuklandı, yılmadık, direndik ve 100’üncü yılımızı şimdi kutluyoruz. Hiçbir partiye nasip olmayacak bir tarihi beraber yaşıyoruz. CHP’yi 100 yıl yaşatan gerçek, kuruluşunun savaş meydanlarında gerçekleştirilmesidir. Sıradan bir parti değiliz. Biz Kuvayi Milliye’cilerin partisiyiz.

“Türkiye için mücadele ettim”

Sevgili örgütüm, biliyorum. Sizleri zaman zaman üzdüm. Ama bir şeyi bilmenizi isterim, asla ve asla sizi utandıracak hiçbir şey yapmadık. Hep sizler için ve Türkiye için mücadele ettim. Bu parti bütün kurultaylarından güçlenerek çıkmıştır. Yine güçlenerek çıkacaktır.

Türkiye’nin içinde bulunduğu tabloyu sunacağım. Bugün içinde bulunduğumuz koşullarda Anayasa fiilen askıya alınmıştır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti artık Türkiye’de işlememektedir. Saray devleti çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıyadır. Güçler ayrılığı ilkesi tümüyle gitmiştir. Yoksulluğu yaymak ve derinleştirmek ve milyonları yardıma muhtaç hale getirmek, saray devletinin politikasına dönüşmüştür. Üzülerek görüyoruz ki yoksulluk, kabullenilerek sürdürülen bir kültür haline getirilmiştir.

Türkiye fiilen yarı açık cezaevine dönüştürülmüş durumdadır. Gazeteciler görevlerini yapamaz haldedirler. Bu kurultayımızda şu anda tutuklu olan Tolga Şardan’a, Can Atalay’a, Osman Kavala’ya, Selahattin Demirtaş’a, Tayfun Kahraman’a, Emine Mine Özerden’e, Yiğit Ali Ekmekçi’ye, Hakan Altınay’a ve Barış Pehlivan’a selam gönderiyoruz. Selam olsun size demokrasi kahramanları.

Altı lider oturduk, bu tabloyu kısmen anlattım. Biz altı lider tarihin bize yüklediği sorumluluğun gereğini yapmak zorundaydık. Ülkeyi nasıl yöneteceğimizi oturduk konuştuk. Ortak mutabakat metni hazırladık. İş Cumhurbaşkanlığı adaylığının seçilmesine gelince hepinizin malumu olan masadan kalkmalar ve masaya dönmeler başladı.

Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım. Beni asıl üzen, sırtımdaki yük değildi, sırtımdaki hançerlerdi. Seçim bitti, kazanamadık. Daha nefes almadan değişim söylemleri başladı. Değişim söylemini dillendirenler uzun süre değişmeyenlerdi. Ama seçimden sonra ilk işim onları değiştirmek oldu.

“Şimdi biz sağcı mıyız, solcu muyuz?”

Bizim sağa kaydığımızı söyleyenlere sormak isterim, çöpten kağıt toplayanların yanına kim gitti? Sendikaların bile doğru dürüst sahip çıkmadığı taşeron işçilerin yanına kim gitti? Bu sağcılık mıdır solculuk mudur? Ne diyor Gazi Mustafa Kemal, “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir.” Biz onlar için mücadele ettik. Hangi siyasal parti apartman görevlilerinin sorunlarıyla ilgilendi? Temel felsefe halklılaşmak. Halkın yanında olacağız. Şimdi biz sağcı mıyız, solcu muyuz? Bu nasıl bir algıdır, nasıl bir kin ve öfkedir? Anlamakta zorluk çekiyorum.

Bay Kemal’in yol arkadaşı olmanız için başka partilerin CHP’yi dizayn etmesine izin vermeyeceksiniz. CHP’yi nasıl karıştırdıklarını çok iyi biliyorum Bu örgüt 100 yıllıktır, bu ülkenin çimentosudur. Bay Kemal’in yol arkadaşı olmak için vefalı olacaksın vefalı. Bay Kemal’in yol arkadaşı olacaksan Bay Kemal’i arkadan hançerlemeyeceksin.

13 Haziran 2023, yine grup toplantısı, “Gemiyi limana sağlam götürmek kaptanın görevidir”. Benim CHP kültüründen aldığım en büyük derslerden birisi budur, bunu söyledim. Kurultaydan 20-25 gün sonra bir tüzük kurultayı yapacağım. Değişim nasıl olur bütün dünya bunu öğrenecek.

Cinsiyet kotası getireceğim. Yüzde 50’ye var mısınız? Vekilliği 3 dönem ile sınırlayacağım. Artık her yerde ön seçim olacak. Genel sekreterlik makamını güçlendireceğiz. Parti müfettişliklerini yeniden inşa edeceğiz. Seçimlerde oyunu en çok artıran 5 ilin başkanı Parti Meclisi üyesi olacak. İnşallah ben de bir sonraki kurultayda sizlerin arasında oturup yeni genel başkanı alkışlayacağım.”

Paylaşın