İmamoğlu: Bu Seçimi İlk Turda Kazanacağız, İkinci Tur Yok

Tokat’ta halka seslenen İBB Başkanı İmamoğlu, “Hilelere başvurdular, seçimi elimizden almaya kalktılar. Onları yuhalamayın. Onlar iyi bir demokrasi tokadı yediler, hâlâ kendilerine gelemediler. Oraya vekaleten atanan kişi gelecek diye ta Beylikdüzü’nden astığım portreyi kaldırdılar. O portrede Mustafa Kemal Atatürk köylü ile konuşuyor. O köylü Tokatlı Turhallı” dedi.

Haber Merkezi / İmamoğlu, konuşmasının devamında, “Bu seçimi ilk turda kazanacağız. İkinci tur yok. Milletçe sevdiğimiz bir söz var: Bugünün işini yarına bırakmayacaksın. Millet İttifakı olarak sandıklarda oy patlaması yapacağız. İstanbul’da nasıl hep birlikte sandığa koştuk, sandığa sahip çıktık. Türkiye’de de aynısını yapacağız. Milletçe kazanacağız. 86 milyon insan kazanacak” ifadelerini kullandı.

İBB Başkanı İmamoğlu, konuşmasını, “Ben Mustafa Kemal Atatürk’ten ilham aldım. Milletimin gözüne onun gibi bakıyorum. Memleketimin hiçbir insanı yoklukla sınanmasın. Hiçbir evladımız yatağa aç girmesin. Ramazan ayında dua ederiz. Ramazana layık olmaya gayret ederiz” sözleriyle devam ettirdi.

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Merzifon ve Amasya’nın ardından Tokat’a gitti. Tokat’ta halka seslenen İmamoğlu’nun açıklamasından satır başları şöyle:

“Hilelere başvurdular, seçimi elimizden almaya kalktılar. Onları yuhalamayın. Onlar iyi bir demokrasi tokadı yediler, hala kendilerine gelemediler.

Oraya vekaleten atanan kişi gelecek diye ta Beylikdüzü’nden astığım portreyi kaldırdılar. O portrede Mustafa Kemal Atatürk köylü ile konuşuyor. O köylü Tokat’lı Turhallı. Ben Mustafa Kemal Atatürk’ten ilham aldım. Milletimin gözüne onun gibi bakıyorum.

Memleketimin hiçbir insanı yoklukla sınanmasın. Hiçbir evladımız yatağa aç girmesin. Ramazan ayında dua ederiz. Ramazan’a layık olmaya gayret ederiz. Tokat tarım şehri. Tokat Türkiye’nin en fazla göç veren şehirlerinden. Tokat bunu hak etmiyor. Hep birlikte çiftçimizi var edeceğiz.

Halkçı, demokrat, çiftçisini düşünen Millet İttifakı geliyor. 100 bin öğretmen atamasını göreve geldiğimizde hemen yapacağız. Şehirlerimizde ayrım yapmayacağız. Memleketten partizanlığı kaldıracağız.

14 Mayıs’ta biz hanımefendilere anneler günü hediyesi vermeye geliyoruz. Sevgili gençler bu ülkede emek, liyakat zinciri maalesef yerinden kopmuştur. O partiye üye olmamışsa işe girebilir mi o gençler? Biz bu düzeni ortadan kaldıracağız.

Bu ülkenin gençleri hayallerini bu ülkede, Tokat’ta, Zile’de, Erbaa’da kuracak. Gençleri özgür bırakmalısınız. Gençleri üretime davet etmek için onları iyi meslek sahibi yapacak fırsatlar vermelisiniz. Biz gençlerimizin yüzünü güldürecek, mutlu, umutlu edecek bir dönemi getiriyoruz.

Hak, hukuk, adaletin bütün zincirlerini kıran anlayışa karşı diyoruz ki: Güçlü bir demokrasi getireceğiz, halkımızla birlikte konuşacağız, halkımızla birlikte üreteceğiz, ülkenin zenginliğini 86 milyon insanla paylaşacağız. Bunların dönemi bir avuç insanla paylaşma dönemi.

‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır’ demişti. ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ demişti. Son zamanlarda ilk kez doğruyu gördü. Bu seçimi kazanacağız. Bu seçimi ilk turda kazanacağız. İkinci tur yok. Milletçe sevdiğimiz bir söz var: Bugünün işini yarına bırakmayacaksın.

‘Oy patlaması yapacağız’

Millet İttifakı olarak sandıklarda oy patlaması yapacağız. İstanbul’da nasıl hep birlikte sandığa koştuk, sandığa sahip çıktık. Türkiye’de de aynısını yapacağız. Milletçe kazanacağız. 86 milyon insan kazanacak. Bunların kazanma dönemi bitti. Kazananlar kulübü değişti. Bir avuç insanın kazanma kulübü vardı. Şimdi 86 milyonun kazanma vakti geldi.

Tokat’la ilgili bir söz vardı: Sen sırtını Tokatlıya yasla başka bir şey düşünme. Tokatlılar sözünün eri, vatansever insanlardır. Doğru karar vereceğiz, asla bölünmeyeceğiz, ayrışmayacağız. Hedefimiz tek; bugünün işini yarına bırakmayacağız.

15 Mayıs sabahı çok önemli. Size söz veriyorum; 15 Mayıs sabahı kalktığınızda hava size başka güzel gelecek, yüzünüz gülecek, artık televizyonlarda saat başı konuşan yüzü asık bir insan görmeyeceksiniz. 15 Mayıs sabahı itibariyle her gün vatanı ve milleti için çok çalışan bir heyeti göreceksiniz.”

Paylaşın

İmamoğlu: Sorunların Hepsini Sen Yarattın Nasıl Çözeceksin?

Amasya’nın Merzifon ilçesinde konuşan İBB Başkanı İmamoğlu, “Bu memleketi ekonomik olarak çökerttiler. Bu sorunları yaratan, büyüten, memleketimizin her insanına adaletsizliği ve hukuksuzluğu yaşatan, partizanlığı devletimizin her kurumuna tabiri caizse sokan bu akıl diyor ki ‘ben çözeceğim’, sen sorunların hepsini yarattın nasıl çözeceksin?” dedi ve ekledi:

“İnanmayın bunlara. İnanacağınız tek şey var; milletin ittifakı. Bizi güçlü yapan farklılıklarımız. Bugün ortaya gelen Millet İttifakı da zenginliğin ittifakıdır. Cumhurbaşkanı adayımız, 13’üncü Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener’in birlikte neler başarabileceğini ben çok iyi biliyorum. İstanbul’daki başarımızdan biliyorum.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Amasya’nın Merzifon ilçesinde Halk Buluşması programına katıldı. İmamoğlu, konuşmasında şunları söyledi:

“Zaman hızla akıyor önümüzde çok az zaman var, çok az zamanda çok büyük işler başarmak zorundayız. Memleketimiz, milletimiz için başarmak zorundayız. 86 milyon insanımız için başaracağız. Türkiye’de siyasete ahlak, dinamizm gelsin; siyasetten bencillik, kibir gitsin, partizanlık devletimizin bütün kurumlarından uzaklaşsın diye yola çıktık. Millet İttifakı, aynı şu meydanda olduğu gibi herkesi kapsayacak. Biz herkesin elin sıkmaya geliyoruz, herkesle konuşacağız; ‘benden değilsen yoksun’ asla demeyeceğiz, ‘derdin ne’ diyeceğiz.

Memleketimizi yöneten akıl, şahıslar, cumhurbaşkanı İstanbul’a gelip İstanbul Belediye Başkanı’na laf atmaz. Gerek yok, milletin oyu ile seçilmiş bir kişi cumhurbaşkanı olduktan sonra 86 milyonun cumhurbaşkanı olmalı. Her şehre gittiğinde çözüm aramalı. Neymiş ‘çivi bile çakmamış’ diyor bana; bak bak bak… Ben de diyorum ki bir gün beni davet et anlatayım.

Sorun yok anlatırım ama bir gün bile yetmez hizmetlerimi anlatmaya. Sorun şurada; 25 yıl yönettiler doğru, özellikle son 15 yılında çok sıkıntılı işler yaptılar İstanbul’da. 25 yıl yöneten anlayış şöyle bir psikolojiye bürünmüş; biz seçimi kazanınca zannettiler ki malını mülkünü aldık. İstanbul’u kendi malı mülkü zanneden bir yönetici grubu var. İstanbul bizim malımız mülkümüz değil 16 milyon insanın. Bu akıldan vazgeçmedikleri sürece bunlardan bize fayda yok. 14 Mayıs’ta 86 milyon insan onlara güle güle, bay bay diyecek, hadi evinize dinlenmeye…

“Memleketi ekonomik olarak çökerttiler”

86 milyon insanımızla bu ülkenin sahibi olduğunu hissettirdiği bir dönemi başlatacağız. Gençler iyi ki varsınız o kadar güveniyorum ki size. Bu memlekette çaba, emek gösteren, çalışan herkes, ‘hakkımı alacağım’ duygusunu her gence vereceğiz. O zaman hiçbir gencimiz hayallerinden, memleketinden vazgeçmeyecek. Sevgili hanımefendiler, doya doya çocuklarınıza, evinizdeki insanlarınıza bayramlık hediyelerinizi alabilecek durumda mısınız?

Bu memleketi ekonomik olarak çökerttiler. Bu sorunları yaratan, büyüten, memleketimizin her insanına adaletsizliği ve hukuksuzluğu yaşatan, partizanlığı devletimizin her kurumuna tabiri caizse sokan bu akıl diyor ki ‘ben çözeceğim’, sen sorunların hepsini yarattın nasıl çözeceksin? İnanmayın bunlara. İnanacağınız tek şey var; milletin ittifakı. Bizi güçlü yapan farklılıklarımız. Bugün ortaya gelen Millet İttifakı da zenginliğin ittifakıdır.

Cumhurbaşkanı adayımız, 13’üncü Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener’in birlikte neler başarabileceğini ben çok iyi biliyorum. İstanbul’daki başarımızdan biliyorum. Bütün ekonomik sorunlarınızı çözecek büyük bir kadroya dönüştü 6 siyasi partilerin liderleri, ekipleri.

Esas kadromuz hepinizin evlatları, şu enerjisi yüksek, kalbi temiz gençlerimiz. Gençlerimizi biz oy deposu olarak görmüyoruz. Ben onlardan çok besleniyorum. Gençler bana ne diyor biliyor musunuz? ‘Başkanım adalet istiyoruz…’ Gençler, bana adil ol gerisini ben hallederim, diyor. Bölünmeyeceğiz, birliğini gücünü milletçe milletimize göstereceğiz. 14 Mayıs’a az kaldı.

Bu işi hep birlikte başaracağız, herkesin gönlünü kazanacağız, konuşacağız, derdini dinleyeceğiz vatandaşımızın. Bu memleketin kurtuluşa bir araya gelmeye ekonomide, eğitimde, sağlıkta iyileşmeye, adalete, gençlerin geleceğe umutla bakmaya ihtiyacı var.

Fırça atar gibi konuşan siyasetçilerden bıktık deyin, suratı asık değil yüzü güleç insanlar istiyoruz deyin. Milleti işaretle bile bölen değil birleştiren, bu sürece ihtiyacımız var diye yola çıktık, bunları anlatın. Hazırız biz, bu milleti ayağa kaldıracağız hep beraber. Kimsenin kalbini kırmayacağız. Biz bu seçimi sadece bize oy verenler için değil bütün bir millet için kazanacağız. 15 Mayıs’ta her şey çok güzel olacak.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Bizim Milliyetçiliğimizi Saraydakiler Değil Bütün Dünya Bilecek

Trabzon’da kalabalığa seslenen Kılıçdaroğlu, “Bay Kemal’in sözü var; o dolarla ihalelerin tamamını Türk Lirası’na çevireceğim. Bizim milliyetçiliğimizi Saraydakiler değil bütün dünya bilecek. Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen getireceğiz” dedi ve ekledi:

“Trabzon bir dünya şehri, Trabzon’un görkemli bir tarihi var. Yeşili ve mavisi ile bütün dünyanın ilgisini çeken bir kent. Ama Trabzonlunun geliri bin 300 dolar düştü. Mustafa Kemal’in hayalini 100 yıl sonra gerçekleştireceğiz demir yolunu Gürcistan’a kadar gerçekleştireceğiz. Sadece Trabzon değil bütün Karadeniz görecek. Sanıyorlar ki Ekrem İmamoğlu’nu yeriz. Sakın böyle bir şey yapmayın! Ekrem İmamoğlu büyük lokmadır, size yedirmeyeceğiz. Kul hakkı yiyen taraftan olmayan. Türkiye nasıl şahlanacak, bütün dünya görecek.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu Trabzon’da mitinge katıldı. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu, mitingde konuşma yaptılar.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

“AFAD’ın dediği kadar var… Bir fırtına var. Ekrem başkan İstanbul’u gerçekten de hem Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hem Fatih Sultan Mehmet’in öngördüğü İstanbul yapacak Aynı zamanda cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görevini yapacak. Önündeki tüm bürokratik engelleri kaldıracak. Bu ülkede kavgadan bıkmadık mı? 85 milyonu kucaklaştıracağım. Bir arada olacağız ve güzel Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.

Emeklilere Ramazan Bayramı ve Kurban bayramında verilecek ikramiye asgari ücret kadar olsun dedik. 8500 TL… Eksik verdiler. Cumhurbaşkanı seçildiğimde önümüzdeki bayram emeklilerin hesabında 15 bin TL yatacak. Göreceksiniz… Diyecekler ki parayı nereden bulacaksın. Söz söz. Bay Kemal o paranın tamamını bulacak. 5’li çeteye, uyuşturucu baronuna para var, milyon dolarlar dönüyor, 5 yerden 6 yerden maaş alana para var… Emekliye gelince para yok! Para var, alacağım, vereceğim. 418 milyar dolarlık bir hortum var. O paranın tamamını alacağım ve bu milletin cebine koyacağım.

“Kim ne götürdüyse kuruşu kuruşuna biliyorum”

Kim ne götürdüyse kuruşu kuruşuna biliyorum… İktidara gelirsek 1 ay içinde esnafın pandemi döneminde çektiği kredilerin faizini sileceğiz. Esnaf rahat nefes alacak. Stopaj vergisini sıfırlayacağız. Zincir mağazalardan en çok esnaf şikayet ediyor. Sana söz o beladan kurtaracağım esnafı. Benim cumhurbaşkanı adayı olmama engel olmak istediler.

Gençler üniversite sınavına gireceksiniz, üniversiteye gidiyorsunuz, kazanıyorsunuz ama sözlü sınavda hakkınız yeniliyor, torpili olanlar yukarı; ama sizin hakkınız yeniliyor. Söz verdim o torpili kaldıracağım.

İktidar olmanın yolu çalışmaktan geçer, beraber olmaktan geçer, kul hakkı yememekten geçer. Bütün Trabzonlu kardeşlerime sesleniyorum. Biz beraberiz. Altı lider beraberiz. Altı lideri bir araya getiren demokrasidir, yolsuzlukla mücadeledir. Altı Masa’yı bir araya getiren bu ülkede adaletin artık olmamasıdır. Biz bir araya geldik. Bu ülkeye adaleti getireceğiz. Kadın haklarını getireceğiz, gençlerin isteklerini yapacağız. Saray’a değil halka çalışacağız. Trabzon’da güçlü milliyetçi damarın olduğunu biliyorum Kimse unutmasın, gerçek milliyetçi arıyorsanız o da biziz. Allah nasip eder cumhurbaşkanlığına geldiğimizde Süleyman Şah Türbesi’ni alacağım, vatan toprağına getireceğim.

Yandaşlara euro veya dolarla ihale yapıyorlar. Ne yapıyorlarsa yabancı parayla. Hani Türk Lirası vardı. Hani milliyetçiydik? Bunların milliyetçiliğini gördünüz mü? Bay Kemal’in sözü var o dolarlı ihalelerin tamamını Türk Lirası’na çevireceğim. Bizim milliyetçiliğimizi Saraydakiler değil, tüm dünya bilecek. Ne diyordu rahmetli Ecevit, “Bizim milliyetçiliğimiz Akdeniz sularındadır” diyordu. Ne ezen ne ezilen hakça insanca hakça bir düzen diyordu Ecevit. Bu düzeni getireceğiz.

Umutlarınızı kaybettiğinizi biliyorum. Şunu unutmayın. Sizin hayalleriniz Bay Kemal’in hedefi olacak. O hayallerin tamamını gerçekleştireceğim. Trabzon bir dünya şehri aslında. Görkemli tarihi var. Ama Trabzon’un geliri 1300 dolar düştü. Bunu çözmemiz lazım. Mustafa Kemal Atatürk’ün demiryolu hayali var. 100 yıl önce söyledi. Demiryolunu Gürcistan’dan geçirerek bunu hayata geçireceğiz.

Her seçim döneminde 2023’te bitireceğiz dediler, şimdi 2053 diyorlar. Türkiye’ye söz Trabzon’a söz bunu bitireceğiz. Hafif raylı sistem konusunda sorun var. 10 Trabzonlu var, 4’ü bakan. 10 Trabzonlu hafif raylı sistemi yapamıyor. (Ekrem İmamoğlu’na ithafen) Ama bir Trabzonlu 10 büyük Metro inşaatını yapıyor Bütün engellemelere rağmen yapıyor. Dedim ‘Ekrem İmamoğlu büyük lokmadır, size yedirmeyiz.’

Geçmişte hangi partiye oy verdiyseniz başımın üstü. Siyaset geçicidir, devlet bakidir. Devletin yeniden ayağa kalkması lazım. Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde haksızlık olur, kargaşa olur. Devleti yeniden inşa edeceğiz.

Sandık başına giderken elinizi vicdanınıza koyun. Kul hakkı yiyene asla prim vermeyin. Geleceğiz, bütün dünya görecek. Türkiye nasıl şahlanır tüm dünya görecek.

Her tarafımız deniz. Düşünebiliyor musunuz bir yolcu gemisi bile yok. Denizden vapur geldiğinde asfalt mı var? Allah’ın denizi. Gemiyi yapacaksınız. Yolcu gelecek. Turist gelecek. Trabzon, Karadeniz 12 ay turist ağırlayacak. Bu imkan var ama bu siyaset bunu görmüyor.

Karadenizli kadının çalışkanlığını tüm Türkiye biliyor. Kırsalda çalışan tüm kadınların gençlerin sosyal güvenlik primini devlet ödeyecek. Kırsalda çalışan kadınlar emeklilik hakkına kavuşacak.

Gençleri korumazsanız, kadına yönelik şiddet konusunda sessiz kalırsanız bunu affetmez Bay Kemal. Kadına şiddettin pazarlığı olmaz. Kadın başımızın üstündedir. Sevgili peygamberiniz “Cennet kadının ayakları altındadır” dedi. Biz buna inanıyoruz.

“Biz salı toplantılarını halkla beraber yapalım” dedik… “Çadır olsun orada yapalım” dedik. Engel çıkardılar. Sağ olsunlar böyle fırtınanın doğmasına sebep oldular. Rahmetli babam derdi ki ‘oğlum sen doğru dur eğri belasını bulur.’

Bir şeyi unutmayın. Kul hakkı yiyenlere oy vermeyin. Ekrem başkanımız cumhurbaşkanı yardımcısı olacak. Göreceksiniz. Mansur Yavaş cumhurbaşkanı yardımcısı olacak. Altılı masa liderleriyle birlik içinde çalışıyoruz. Biz iktidara geldiğimizde neyi ne zaman nasıl yapacağımızı biliyoruz. Karşı taraf neyi nasıl yapacağını biliyor mu? Biz hazırız. Elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Haktan, hukuktan, evlatlarınızdan, ormanlarınızdan yana oyunuzu kullanın.”

“Bir avuç insanın kazanma dönemi bitti”

Sahneye Kılıçdaroğlu’ndan önce çıkan Ekrem İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Ben bugün her karış toprağına basan bir hemşeriniz olarak Trabzon’un meydanında coşmaya geldim. Benim için bu güzel meydanın anıları var. Bugün buradayım ama yalnız gelmedi. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile geldim.

Ben çocuklara diyorum ki bu şekilde para dağıtandan para alınmaz. Parayı göstermek ayıptır. Milletin cebinde gösterecek para bırakmadılar. Bu iktidar sabah kalkıyor İmamoğlu, akşam yatıyorlar İmamoğlu.  Ben 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na buradan teşekkür ediyorum. Beni İstanbul’a aday yaptığı için teşekkür ediyorum kendisine. Belki de ilk kez İstanbul’da Trabzonlu bir belediye başkanı var.

2019 seçimlerinden sonra ne dediler İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder dediler. İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır dediler onu da biz demedik. Seni gidi seni o günden anladın seçimi kaybedeceğini. Kaybedecekler çünkü bir avuç insanın kazanma dönemi bitti. 86 milyon kazanacak. Ayrışmak yok, birleşe birleşe kazacağız. Her şey çok güzel olacak diyoruz. Bugün Karadeniz’de Trabzon’da fırtına var. 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu fırtınamız var.”

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu: Bu Saatten Sonra Erdoğan’ın Kabusuyum

İBB Başkanı İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için kâbusa dönüştüğünü söyledi. İmamoğlu, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla verilen ceza ve iktidarın açıklamalarına ilişkin ise, “‘Mertçe mücadele edeceğiz’ deniyorsa, istinaf bunu bozsun” dedi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla aldığı hapis ve siyasi yasak cezası verilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, konuya ilişkin yeni açıklamalarda bulundu.

Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in haberine göre dün gazeteyi ziyaret eden İmamoğlu, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Mahkeme kararı sonrası iktidardan gelen açıklamaları değerlendiren İmamoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da mesaj gönderdi.

“‘Mertçe mücadele edeceğiz’ deniyorsa, istinaf bunu bozsun” diyen İmamoğlu, “Mahkeme olayı, kurdukları kumpas sürecine aldanmayan 6’lı masa, Kılıçdaroğlu ve Akşener, gösterilen uyumlu bakış onları iyice alabora etti. Her akşam beni rüyasında gördüğünü düşünüyordum ama bu saatten sonra onun için kabusa döndü” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, HDP eski Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın “İçinde bulunduğumuz kritik döneme yetki veya koltuk paylaşımı olarak bakmak, tarihi fırsatı heba etmektir” sözleri ile muhalefete uyarıda bulunduğu açıklamasını da değerlendirdi.

“Diline, yüreğine sağlık. Sürecin sekteye uğratılması, yapılan bu müdahale Türkiye’nin önünü tıkıyor, umutları kırıyor. Ama Türkiye’ye yapılan bir müdahale” diyen İmamoğlu, “Bu kararın altına imza atan hakimin, savcının ve onun gibilerin eşleri çocukları için de kazanmak zorundayız. İleride onların da bir hukuksuzlukla karşı karşıya kalmamaları için, bu ülkenin tüm çocukları için kazanmak zorundayız” diye konuştu.

“Size verilen cezanın ardından Erdoğan ‘Bizansvari taht oyunları’, MHP lideri Devlet Bahçeli ise ‘Saraçhane kumpası’ ifadelerini kullandı. Yorumunuz nedir?

Şantaj, kumpas, tuzak denilen şeyler mahkeme sürecinin içinde dolu dolu var. Atanan hâkimin adil davranma gayreti üzerine sürülmesi, yeni heyetin getirilmesi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanının siyasi bir yol haritası çizmesi, bir bakanın “Şöyle alırım, böyle almam” demesine kadar içinde kumpas, tuzak, şantaj hepsi var. Böyle sıfatlar masanın gündeminde yalnızca ‘bunları bertaraf etme düşüncesi’ olarak var.

Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na sizinle ilgili ‘başka ebeveynler arıyor’ ifadelerine ne dersiniz?

Herkesin ebeveyni belli. Bunu da hakeret kabul edebilirim ama gündemime dahi almıyorum. Genel başkanımızın baba oğul ilişkisi ifadelerinden gurur ve onur duyuyorum. Yarın da abla kardeş ilişkisine takılabilir. Çünkü muhalefetteki bu dayanışma, işbirliği en zor anda bile ayakta kalabilmesi onların akıllarını karıştırdı. Böyle sataşmalara devam edecekler.

Kılıçdaroğlu ve Akşener’in grup toplantıları eleştirileri boşa çıkarmadı mı? 

Erdoğan, ‘Ben burayı neden karıştıramadım’ şaşkınlığı yaşıyor. Bugünkü konuşmasından o anlaşılıyor. Tam amacıma vardım derken biri, ‘Baba, oğul’ dedi. Biri, ‘Abla kardeş’ ilişkisini ortaya koydu. Erdoğan şimdi vahlanıyordur.

Size verilen cezayla ilgili birçok senaryo çiziliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Mülk edinme duygusuna sahip iktidar mensupları var. Benzerini ülke için yaşatıyorlar. İstanbul için “Kazansanız da vermeyiz” duygusunu yaşattılar. Ne oldu millet farkı 806 bin oya çıkarttı. Bunu mülk edindiklerini düşündükleri için kabul edemiyorlar. Gelinen noktada “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” diyen anlayış bu korkuyu kapısında hissediyor. Bu korku yüzünden ana aktör gördüğü insanları da kumpas, şantaj duygularıyla bertaraf etmeye çalışıyor. Onları şaşırtacak derecede cesur ve onlardan birkaç kat daha yetenekli bir Karadenizli olduğumu unutuyor. Bu saatten sonra cumhurbaşkanına tek tavsiyem şudur; sahayı mertlikle dizayn etsinler.

Seçim sırasında da namertlik olabilir mi?

Her şey olabilir. Ben değil, YSK başkanı söylüyor. ‘Mertçe mücadele edeceğiz’ deniyorsa, istinaf bunu bozsun. Namertlik düşünceleri için de tedbir aldık, bunu da bilsin. Nasıl İstanbul seçimlerinde tedbir aldıysak Türkiye seçiminde de daha güçlü bir anlayışla tedbirimizi alacağız. Mahkeme olayı, kurdukları kumpas sürecine aldanmayan Altılı Masa, Kılıçdaroğlu ve Akşener, gösterilen uyumlu bakış onları iyice alabora etti. Her akşam beni rüyasında gördüğünü düşünüyordum ama bu saatten sonra onun için kabusa döndü.

Karar İmamaoğlu’nun mu Türkiye’nin mi önünü tıkıyor?

Demokrasiye yapılan her müdahale Türkiye’nin önünü tıkar. Bunu başarısız kılmamız gerek. Öyle yaparsak Türkiye’nin önü açılır. Hukuksuz biçimde verilen tüm kararlar için geçerli bu. Arkadaşlarımız içeride, Demirtaş içeride şu an. Aileleri kötü durumda.

Peki kimle kazanır Altılı Masa?

Her CHP’linin doğal adayı kendi genel başkanıdır. Benim de genel başkanım var. Kemal Kılıçdaroğlu. Özü budur. Mesele şu; gösterilen işbirliği ve birliktelik. O zaman her şeyin çok güzel gideceğini hissediyorum.

Demirtaş’ın açıklamasını nasıl buluyorsunuz?

Diline, yüreğine sağlık. Sürecin sekteye uğratılması, yapılan bu müdahale Türkiye’nin önünü tıkıyor, umutları kırıyor. Ama Türkiye’ye yapılan bir müdahale. Bu kararın altına imza atan hakimin, savcının ve onun gibilerin eşleri çocukları için de kazanmak zorundayız. İleride onların da bir hukuksuzlukla karşı karşıya kalmamaları için, bu ülkenin tüm çocukları için kazanmak zorundayız.

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu: Kılıçdaroğlu Adaydır

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına yanıt veren İBB Başkanı İmamoğlu, “Tek başına bir oyun izlemeye alıştığınız için takım oyunundan uzaklaştınız. Hiç anlamıyorsunuz. Ben takım oyuncusuyum diyorum, beni daha evden sahaya giderken yolda sakatlamaya çalışıyorlar diyorum. Her CHP’linin ailesinin lideri olan Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu adayıdır” dedi.

Haber Merkezi / Ekrem İmamoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı, bizim büyük muhalefet cephesinden insan eksiltmeye çalışmasın. Elindeki devlet gücünü kullanarak insanları sindirme kavramından uzaklaşsınlar. Bu işin yanlış olduğunu, istinaftan dönmesinin şart olduğunu çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bunu yaparsa kendisine yakışanı yapmış olur. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım, devam etsin. Biz daha çok sarılacağız birbirimize” ifadelerini kullandı.

Demirtaş’ın muhalefete çağrısını da değerlendiren İmamoğlu, “Kendilerine (Selahattin Demirtaş’a) geçmiş olsun diyorum. İnşallah bu süreç onu da çoluğuna çocuğuna, ailesine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp içeride yatan benim kardeşim Tayfun’u da Can’ı da evlerine ailelerine kavuşturacak. Bu seçim mücadelesi kişisel mücadele alanı değil. Bu seçimi milletimiz için, 85 milyon için kazanacağız. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocuklarının mağdur olmamaları için kazanacağız. Çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, AK Parti grup toplantısında kendisine yönelik konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına yanıt verdi. İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Sayın Kılıçdaroğlu bizim ailemizin lideri. Ona bir laf edildiyse bizim de cevap verme hakkımız vardır. Kendi ailesi içinde birliği ve bütünlüğü kaybetmiş ki o alanda bile bizi kıskanıyor. Kıskançlığı o kadar büyümüş ki Sayın Cumhurbaşkanı’nın, gözü hiçbir şey görmüyor diyebilirim. Biz çok sıkı bağlara sahibiz. Hem CHP Ailesi olarak, Genel Başkan’ın aramızdaki ilişkiyi baba-oğul ilişkisi olarak tariflemesi muhteşem bir duygu.

Bunu bir tek babam kıskanır diye düşündüm. Am kıskanmaz, babam da gurur duyar. Fakar görüyorum ki kıskançlık duygusu Sayın Cumhurbaşkanımda yüksek. Buradan çağrıda bulunmak istiyorum; İstanbul’u devraldık kıskançlığınız tavan yaptı. Her hamlemizde kıskançlığınız büyüyor. Saldırılarınız hukuk eliyle derece yükseltti. Bunların hiçbiri bizi korkutmaz.

Kendilerine şunu tavsiye ediyorum, ben neredeyim şu anda? Kasımpaşa’dayım. Tersanemizin 567’nci yılını kutladık. Kasımpaşa yiğit delikanlıların olduğu bir semttir. Mertçe mücadele için hayatını ortaya koyan insanlar vardır, böyle bir namı vardır. Ben buradan hem bir Kasımpaşalı olarak hem de hemşeri sayılırız, mertçe mücadeleye davet ediyorum Sayın Cumhurbaşkanını.

Bizim büyük muhalefet cephesinden insan eksiltmeye çalışmasın. Elindeki devlet gücünü kullanarak insanları sindirme kavramından uzaklaşsınlar. Bu işin yanlış olduğunu, istinaftan dönmesinin şart olduğunu çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bunu yaparsa kendisine yakışanı yapmış olur. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım, devam etsin. Biz daha çok sarılacağız birbirimize.

Düşünsenize, tekil şahıs kipini kullanıyor; ‘Alırım.” ‘Görevden alırım’, ‘Yaparım, ederim…’ Yahu gidip çay içecek kahvehane bulamayacak İçişleri Bakanı. Ne Gaziosmanpaşa’da bulabilecek ne de Of’ta bulabilecek. Bu kibirli, bu hani haddini aşan, makamı… Bakın biz makama geldik değil mi? Ben, makama bir şeyler katmaya gayret ediyorum. İstanbullulara hizmet etmeye gayret ediyorum. Onlar ise, makamdan güç alan şahsiyetler. YSK Başkanı, İçişleri Bakanı… Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakın, en az konuşan makamlardır. Çünkü bunlar gerçekten kutsaldır. Çok önemlidir.

İçişleri Bakanı’nın yönetimi hattına bakın; güvenliğiniz, 7/24 yaşam koşullarınızın emanet edildiği alanlardır. Saygı, minnet duyuyorum, jandarmamızın önünde, polisimizin önünde, şehitlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyorum. Ama bu dil, o alana yakışmayan bir dil. Yani benim peşimden MOBESE’leri izleyen bir göz, başka ne der işte? ‘Alırım’ der, ‘Yaparım’ der, ‘Ederim’ der. Böyle bir akıl. Ben MOBESE işini bıraktım zannetmezsin. Ben, MOBESE meselesini hayatta var olduğum sürece takip edeceğim. Çünkü, bugün yaptıkları da aslında bir nevi MOBESE sürecinin basına aktarılması gibi bir süreç.

YSK Başkanı; işine bak. Başka konularda ‘Cevaba lüzum yoktur’ demecini veriyorsun, ama bu mesele olunca… Bu arada gazeteciyi tebrik ediyorum, güzel bir habercilik örneği göstermiş ve sorumsuz bir dilin ortaya çıkmasını sağlamış. Görevini yap. Sürecine odaklan. Geçmiş seçimde ne oldu? YSK’ya siyasi baskı uygulandı. Siyasi baskı, siyasi erk, ‘Bu seçimi iptal dilmelidir’ dedi. ‘Hırsızlar var’ dendi. Yani ne güzel ikili, bak sıraladınız. İçişleri Bakanı, ‘700’e yakın terörist tespit ettik’ dedi sandıklarda.

Ne oldu üç senenin sonrasında? Davalar açıldı. Yargılanan 40 küsur kişi oldu. Bir tane suçlu yok, beraat. Bu karar, bu insanlara zulüm. Bu insanlara ikinci bir seçim yaptırmak, bu ayıbı işletmek, milyonlarca, on milyonlarca, yüz milyonlarca liranın harcanmasına sebep olmak… Yani hiç oturup düşünmüyorlar mı? Kafasını ellerinin arasına alıp, hiç mi vicdan muhasebesi yapmıyorsunuz? Hala çıkıp yön vermeye, dizayn etmeye çalışıyorsunuz, talimatla. Bugünün anahtar kelimesi iki tane. Bana baksınlar, İstiklal Marşı’nın o ilk kelimesini, ‘Korkma’yı unutmasınlar. Bir de Ankara’ya baksınlar, beklentimi ifade ediyorum; mertlik. Bu kadar.

Kendilerine (Selahattin Demirtaş’a) geçmiş olsun diyorum. İnşallah bu süreç onu da çoluğuna çocuğuna, ailesine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp içeride yatan benim kardeşim Tayfun’u da Can’ı da evlerine ailelerine kavuşturacak. Bu seçim mücadelesi kişisel mücadele alanı değil. Bu seçimi milletimiz için, 85 milyon için kazanacağız. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocuklarının mağdur olmamaları için kazanacağız. Çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık.

Tek başına bir oyun izlemeye alıştığınız için takım oyunundan uzaklaştınız. Hiç anlamıyorsunuz. Ben takım oyuncusuyum diyorum, beni daha evden sahaya giderken yolda sakatlamaya çalışıyorlar diyorum. Her CHP’linin ailesinin lideri olan Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu adayıdır.

Erdoğan ne demişti?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “CHP’nin başındaki zat, birbirilerinin neredeyse gözünü oyma noktasına geldiği şahısla ilgili dün çıkmış ne diyor, ‘biz baba-oğul gibiyiz’. Bunları duyunca biz de içimizden ‘Bay Kemal oğluna sahip çık. O kendisine başka ebeveynler arama peşinde’ demekten duramadık” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu: Muhalefet Kazanacak Adayı Belirlemeli

2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası alan ve kesinleşmesi halinde siyasi yasaklı olacak olan İBB Başkanı İmamoğlu, “Muhalefetten korkuyorlar. Ben eminim ki, bu kararı aldırmadan önce uzun uzun türlü senaryo üzerine çalışmış, CHP’nin ve 6’lı masanın bu karardan sonra hangi hamleleri yapabileceğine ilişkin farklı senaryolar üzerine kafa yormuşlardır. Her birine yönelik de karşı hamle planlamışlardır. Kesin eminim” dedi ve ekledi:

“Ben ise şunu görüyorum. Muhalefetin adayı kim olursa olsun iktidarı korkutuyor. Kaybetme korkusu yaşıyorlar. Ben muhalefetin kazanacak adayı belirlemesini istiyorum. Kim olur ona liderler karar verecek ama kazanacak biri olmalı. Bizim tarafın belirlediği adayın kazanmasını benden fazla kimse isteyemez. Çünkü bugün iktidara rağmen İstanbul’da iyi işler yapıyoruz.

Yarın iktidar biz olursak, ben de İstanbul’da tarih yazarım. İstanbul’un efsane belediye başkanı olurum. Bakın iddialı konuşuyorum, İstanbul’un değil, dünyanın en başarılı belediye başkanı olurum. İstanbul’da tarih yazmak için benim şahsi olarak en istediğim şey bizim İstanbul’u kazanmamız. Kazanacak adayı bulup çıkarmamız. Mevcut görevim dolayısı ile bunu benden fazla kimse isteyemez…”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Saraçhane çağrısını sosyal medyadan öğrendiğini söylemesi hakkında,”Kendisini o an arayıp böyle bir miting düzenleyeceğimizi söylemedik ama mahkumiyet kararı çıkması halinde Saraçhane’de toplanacağımız çok önceden belliydi” dedi.

Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı’ya konuşan İmamoğlu, “Ben şunu merak ediyorum. İktidar, daha doğrusu Sayın Cumhurbaşkanı bu kararla ilgili ne düşünüyor, bunu net biçimde söylesin. Bu kararı doğru mu buluyor yanlış mı! Bu karara katılıyor mu, yoksa bu kararın karşısında mı! Bilmek hakkımız. Yargı kararları hakkında konuşmuyorum diyemez çünkü en üst yargı kararları ile ilgili olarak dahi fikirlerini hiç sakınmadan söyledi. Yine söylesin” dedi ve “Çünkü bunu ben değil, toplum merak ediyor” diye de ekledi.

İmamoğlu “Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp fikrini açıkça paylaşsın. ‘Evet bu karar doğrudur’ da diyebilir, ‘Bu karar yanlıştır ve istinaftan dönmelidir’ de diyebilir. Ama net olsun. Top çevirmesin” ifadelerini kullandı ve “mertçe bir mücadele istediğini, cumhurbaşkanı da mertçe mücadele istiyorsa bunu söylemesi çağnısı yaptı.

‘Takımın sahaya çıkartabileceği bir oyuncuyum’

İmamoğlu, Altaylı’nın “Yani mertçe bir mücadele derken kendinizi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında rakip olarak mı görüyorsunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi;

“Fatih Bey, ben tek başıma kendimi rakip olarak görmüyorum elbette. Ama Erdoğan’ın karşısındaki rakip takımın bir oyuncusuyum. Teknik direktör beni oyunu sokar veya sokmaz. Ona ben karar vermeyeceğim. Ama oyuna girme ihtimali olan bir oyuncuyum. Ve işin güzeli bugün bizim takımda oyuna girmeye ve sonucu değiştirmeye aday, o kapasitede pek çok oyuncu var artık. Dün sayamazdınız bu oyuncuları bugün ise pek çok oyuncumuz var rakibe gol atabilecek. Bu zenginlik artık muhalefet tarafında var. Tek seçeneğe mahkum olan iktidar tarafı artık, muhalefet değil. Benim söylemek istediğim ise şu. Rakibin oyuna girme ve skoru değiştirme gücüne sahip oyuncularından biri maç öncesi yolda, maça gelirken ve üstelik oyuna girip girmeyeceği bile belli değilken sakatlamasınlar. Yolda otomobille çarpıp oyun dışı bırakmayı içlerine sindiriyorlar mı, sindiremiyorlar mı bunu söylesinler! Rakibin bir oyuncusunu, saha dışında sakatlayıp oyun dışı bırakmayı doğru buluyorlar mı, bulmuyorlar mı bunu açıkça halka anlatsınlar. Mertçe bir mücadele istiyorlar mı, istemiyorlar mı ben bunu merak ediyorum. Tam fikirlerini duymak istiyorum… Yoksa tabii ki, kendimi aday görmek gibi bir hadsizlik içinde değilim. Ama takımın sahaya çıkarabileceği bir oyuncusuyum. Bu net.”

Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Saraçhane mitingini sosyal medyadan duyduğu yönündeki sözleri sorulduğunda ise “Kendisini o an arayıp böyle bir miting düzenleyeceğimizi söylemedik ama mahkeme kararının açıklanacağı gün Saraçhane’de toplanacağımız çok önceden belliydi” yanıtını verdi.

İmamoğlu “Nereden belliydi?” sorusuna da “dava sürecinde, son 7 aydır partinin bu konu ile ilgili görevlendirdiği parti yöneticisi arkadaşlarla beraber çalıştıklarını, her detayı aylardır ele aldıklarını ve tüm seçenekleri değerlendirdiklerini” vurguladı.

İmamoğlu şöyle devam etti;

“Açıkçası biz iktidarın tavrından ve son hakim değişikliğinden anlamıştık ki, niyet kötü ve siyasi sonuçları olan bir ceza gelecek. Beni oyun dışına çıkarmak, İstanbullunun iradesini elinden almak isteyecekler. Bu seçeneği değerlendirirken de, eğer böyle bir ihtimal ortaya çıkarsa Saraçhane’de toplanmayı, millete böyle bir adres göstermeyi, tepkimizi Saraçhane Meydanı’nda ortaya koymayı çok önceden konuşmuştuk. Bu yüzden de karar günü, özellikle de hukukçularımız mahkeme heyetinin uzun bir görüşme için çekilmesinden sonra bu ihtimali güçlü görmeye başladılar ve bunu da bana söylediler. Ben de bunun üzerine daha önceden konuşulup, üzerinde mutabık kaldığımız Saraçhane’de toplanma fikrini sosyal medya üzerinden duyurdum. Zaten CHP’liler de bir yerde tepkilerini göstermek istiyorlardı. Mahkeme önüne mi gidelim, nereye gidelim diye soruyorlardı. Onlara bir adres göstermek lazımdı ve ben de daha önceden üzerinde mutabık kalınmış bir adresi gösterdim. Doğru, Sayın Genel Başkanı arayıp yeniden bilgilendirmedik. Çünkü bir mahkumiyet kararı çıkması halinde burada toplanma kararı çok önceden zaten alınmıştı.”

Ekrem İmamoğlu kararla birlikte cumhurbaşkanı adaylığının daha ön plana çıkıp çıkmadığı, kararı kendi lehine bir fırsat olarak görüp görmediği konusunda da “Bu kararı benim adaylığımı güçlendiren bir karar olarak değil, iktidarın korkusunun ne kadar büyük olduğunu gösteren bir karar olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.

‘Muhalefet kazanacak adayı belirlemeli’

İmamoğlu, Altaylı “Sizden korkusunu mu?” diye sorunca da şu yanıtı verdi;

“Yo kendimi kast etmiyorum. Muhalefetten korkuyorlar. Ben eminim ki, bu kararı aldırmadan önce uzun uzun türlü senaryo üzerine çalışmış, CHP’nin ve 6’lı masanın bu karardan sonra hangi hamleleri yapabileceğine ilişkin farklı senaryolar üzerine kafa yormuşlardır. Her birine yönelik de karşı hamle planlamışlardır. Kesin eminim. Ben ise şunu görüyorum. Muhalefetin adayı kim olursa olsun iktidarı korkutuyor. Kaybetme korkusu yaşıyorlar. Ben muhalefetin kazanacak adayı belirlemesini istiyorum. Kim olur ona liderler karar verecek ama kazanacak biri olmalı. Bizim tarafın belirlediği adayın kazanmasını benden fazla kimse isteyemez. Çünkü bugün iktidara rağmen İstanbul’da iyi işler yapıyoruz. Yarın iktidar biz olursak, ben de İstanbul’da tarih yazarım. İstanbul’un efsane belediye başkanı olurum. Bakın iddialı konuşuyorum, İstanbul’un değil, dünyanın en başarılı belediye başkanı olurum. İstanbul’da tarih yazmak için benim şahsi olarak en istediğim şey bizim İstanbul’u kazanmamız. Kazanacak adayı bulup çıkarmamız. Mevcut görevim dolayısı ile bunu benden fazla kimse isteyemez…”

‘Duygusal bir ortam oldu’

Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti lideri Meral Akşener ile kucaklaşma görüntüsünü de şu sözlerle açıkladı;

“Mahkeme kararını bekliyorduk odada. Meral Hanım, eşim, ben, birkaç arkadaşımız daha. Bir ara eşim duygusallaştı. Gözleri doldu. Ben de ‘Yapma. Bunların hepsine hazırlıklı olarak bu işteyiz’ dedim. O da ben görmeyeyim diye arkama geçti duvara yaslandı. Tabii Meral Hanım görüyor. O sırada karar geldi ve bana yazılı olarak ilettiler. Okudum. Duygusal bir ortam oldu. Meral Hanım bizi teselli eder gibi, gelip sarıldı. Siyaseten bir büyüğümüz, bir ablamız, tecrübeli bir lider olarak bizi kucakladı. Ben de azami saygı ile onun bu sıcak davranışına, özellikle eşime vermek istediği ‘Yalnız değilsiniz” mesajına karşılık verdim. Bundan bile anlam çıkardılar. Gülüyormuşum. Tebessüm ediyordum doğru. Ne yapacaktım. Bize karşı verilen bu karardan ötürü oturup ağlamamamı bekliyorlardı…”

‘Burası CHP, biat yok, fikir tartışması var’

İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile aralarındaki tartışma iddialarını da doğruladı;

“Elbette sorun var. Burası CHP. Biat yok. Fikir tartışması var. Burada farklı düşüncelerin tartışılması ve bir sonuca ulaşılması geleneği var. Canan Kaftancıoğlu ile bazı konularda farklı düşünüyoruz ve bunu da birbirimize söylüyoruz. Bu medeni bir tavırdır. Canan Hanım da çok net bir insandır. Fikir ayrılıklarımız olduğu bir gerçektir ama bunun detayı parti içi konudur. Ancak söylendiği, iddia edildiği gibi durum yoktur, olamaz da. Daha fazlasını konuşmaya da gerek yoktur. Canan hanım, Saraçhane’de durduğu yerle gereken mesajı zaten vermiştir. Fikir ayrılıklarımızın olması hedefimizin aynı olduğu gerçeğini değiştirmez.”

Paylaşın

Muhalefet Liderlerinden ‘Ekrem İmamoğlu’ Kararına Tepki

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı verilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na muhalefetteki siyasi parti liderlerinden tam destek geldi. 

Karar sonrası Saraçhane’deki İBB binasının önünde bir konuşma yapan İmamoğlu, yine Saraçhane’de toplanacaklarını, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere altılı masa liderlerinin de buluşmaya destek vereceğini duyurdu. İmamoğlu, İstanbulluları da Saraçhane’ye davet etti.

İmamoğlu, “Yarın yine burada olacağız. Dertleşeceğiz. Başta CHP Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, kıymetli İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Altılı Masa’nın diğer siyasi parti liderleriyle birlikte olacağız” dedi. İmamoğlu konuşması sırasında CHP liderinin yarın Saraçhane’de olacağı konusunda birden fazla kez vurgu yaptı.

Mahkumiyet kararının açıklanmasından sonra İmamoğlu ile birlikte Saraçhane’de bir konuşma yapan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener İmamoğlu’na tam destek verdi.

Akşener, “Dünün korkakları nasıl kaçarak gittilerse, bugünün korkakları da kaçarak gidecekler. İradenize güvenin. Birinci turda, 2019, 31 Mart’ı hatırlayın. Ne yaptılar? Haksızlık yaptılar. Ne oldu 800 bin fark attınız. Korkunun ecele faydası yok. Bugün burada bir irade var. Bugün bu irade bir mahkeme kurdu. Bugün başkana verilen cezanın karşılığı bir mahkeme kurdu. Asıl mahkeme burası. Saraçhane’de kurulan mahkeme. Şimdi, çok korkuyorlar, yarın altı genel başkan olarak burada olacağız ve bu haksızlığın karşısında duracağız. Bu millet hiçbir zaman istibdata boyun eğmedir, ne diyoruz; kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet” dedi.

İmamoğlu’na Meral Akşener’in yanı sıra CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ile CHP’li ve İYİ Partili milletvekilleri eşlik etti. İBB binası önüne toplanan kalabalık da uzun süre “Her şey çok güzel olacak”, “Hak, hukuk, adalet”, “Ekrem başkan” sloganları attı. Mahkeme kararının Saraçhane’de anons edilmesiyle meydan yuhalama sesleri ile doldu.

Kılıçdaroğlu video mesaj yoluyla destek verdi

Karar duruşmasının gerçekleşeceği gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Almanya’da olması ise kamuoyunun tepkisini çekti.

Kılıçdaroğlu, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda bulunarak İmamoğlu’na destek çıktı. Kılıçdaroğlu ilk paylaşımında “Beraat dışında verilecek her karar Saray talimatının ve kumpasın itirafı olacaktır” dedi. Karardan sonra yaptığı paylaşımda ise “Herkesin şunu çok iyi bilmesini isterim ki, bu ülkede artık darbeci de Saraydır, yasakçı da Saraydır! Öyle de muamele göreceklerdir” sözlerini sarf etti.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Twitter hesabından “İstanbullular belediye başkanını sandıkla göreve getirdi. Göstermelik yargı oyunlarıyla halk iradesini yok edemezsiniz” paylaşımını yaptı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Tamer Karamollaoğlu da paylaşımında “İBB Başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu, hakkında verilen karar vicdani ve hukuki değildir! Adalet mekanizmasını siyasetin elinde adeta bir kılıç gibi kullanan bu anlayış kaybetmeye mahkumdur! Millet iradesini görmezden gelenler dün kaybetmiştir, bugün ve yarın da kaybedecektir!” ifadelerini kullandı.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da Saraçhane’de olacaklarını duyurdu. Uysal, “Bir hikaye başladığı yerde -Saraçhane’de- hukuk katledilerek bitiyor; Türkiye üstündeki kara örtüyü #Milliİrade ‘ye sahip çıkarak kaldıracaktır! Yarın İstanbul’da #YeterSözMilletin diye haykıracağız!!!” paylaşımını yaptı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da İstanbul’a doğru yola çıktığını açıkladı. Davutoğlu, “Millet iradesine ipotek konulamaz Sn. Erdoğan bunu en iyi sen bilirsin. İstanbul Belediye Başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu’na destek vermek ve onu bu göreve seçen İstanbullu seçmenin iradesine sahip çıkmak için programlarımı iptal ettim, İstanbul’a geliyorum” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’dan da İmamoğlu’na destek geldi. Sancar, “Ekrem İmamoğlu’ya verilen ceza, kayyım darbesiyle başlatılan siyasi kumpas sürecinin bir devamıdır. Kumpaslarla, yargı darbesiyle siyaseti ve ülkenin geleceğini şekillendiremeyeceksiniz! Ortak demokrasi mücadelesiyle bu dönemi kesinlikle sona erdireceğiz” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Sn İmamoğlu hakkındaki karar hukuki değil, siyasidir. Halk iradesini yansıtan seçim sonuçlarını kayyım ve yargı darbesiyle, kumpaslarla ortadan kaldırma döneminiz kesinlikle bitecektir. Halkın iradesi karşısında yenileceksiniz!” dedi.

HDP eski Eş Başkanı Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ekrem İmamoğlu’na verilen cezayı Erdoğan’a verilen cezaya benzetti. Demirtaş “Halkın iradesine bu kaçıncı ‘yargı’ darbesi. Bütün hukuksuzluklar er geç halkın kararına çarpıp döner. Oldu olacak, Ekrem Bey’i Pınarhisar Cezaevine de koyun ki akıbeti aynı olsun” diye yazdı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin “Saray’dan gelen talimatla verilen ve milyonlarca İstanbullu yurttaşımızın iradesini çiğneyen yargı kararı yok hükmündedir.

İstanbullu yurttaşlarımız iradesini ve hakkını korumaktan vazgeçmeyecek, Saray’ın ve onun yargısının suçlarını affetmeyecek” açıklamasını alıntılayarak, “Milyonlarca yurttaşın iradesine kimse karşı koyamaz. Ne yaparsan yap seni yeneceğiz @RTErdogan. Ülkemizi bu karanlıktan mutlaka kurtaracağız” diye tepki gösterdi.

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu’na Hapis Cezası Ve Siyasi Yasak Kararı

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. Bu karar aynı zamanda siyasi yasak anlamına da gelmekte.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, bir basın açıklamasında YSK Başkanı Sadi Güven ve kurul üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada karar verildi. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi, İmamoğlu’nu 2 yıl 7 ay 15 gün hapse mahkum etti.

Reddi hakim talebine ret

İstanbul Kartal’daki Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 11.30’da başlayan duruşmaya Ekrem İmamoğlu katılmadı.

Duruşmada söz alan Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, 11 Kasım’daki duruşmada yaptıkları reddi hakim talebinin geri çevrildiğini hatırlatarak karara itiraz ettiklerini belirtti.

Polat dosyanın yeniden nöbetçi ağır ceza mahkemesine gönderilerek ret konusunda karar verilmesini talep etti.

Mahkeme, Polat’ın reddi hakim talebine ilişkin diğer mahkemeler tarafından verilen kararın kesin olduğunu, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına hükmetti.

Polat daha sonra Durmuş Tezcan, Murat Önok, Hasan Sınar’ın hazırladığı bir uzman mütalaasısunduklarını belirterek bu mütalaaların değerlendirilmesini istedi. “Üç hocamızın uzman tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum” diye konuştu.

Polat ayrıca “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘İBB Başkanı dava konusu ifadesiyle şahsımın yani İçişleri Bakanını kastettiğini söylemiş yanı sıra hakareti bana yöneltmiş ben de kendisinden şikayetçiyim’ demiştir. Bu CD’nin çözümünü ve Soylu’nun tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum” dedi.

Ongun: YSK’ye değil Soylu’ya

Ardından Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun tanık olarak ifade verdi. Ongun olayın olduğu gün Ekrem İmamoğlu’nun yanında olduğunu belirterek “Bir toplantı esnasında çok sayıda gazeteci ‘İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamada İBB Başkanı’na ahmak dediğini’ mesaj olarak gönderdiler” diye konuştu.

Gazetecilerin bu konuda Ekrem İmamoğlu’nun Süleyman Soylu’ya yanıt vermek isteyip istemediğini sorduklarını kaydeden Ongun “Ben konuyu başkanımıza sordum. Kendisine ‘Yaptığınız konuşma nedeniyle ilgili size ahmak demiş’ dedim. O da ‘Bu çok yakışıksız bir ifade, ona yanıt verelim’ dedi. Ben gazeteci arkadaşları arayıp davet ettim. Başkanımız da verdiği yanıtta ‘Ben lafa bakarım….’ diye devam eden cümleyi kurmuştur. Ben kendisine ‘Acaba sayın bakana çok mu ağır konuştunuz’ diye sordum. O da ‘Az bile konuştum’ dedi. Seçimlerim iptal edildiği 6 Mayıs günü bile Ekrem İmamoğlu’ndan YSK üyeleri hakkında herhangi bir olumsuz söz duymadım. Bütün açıklamalar siyasi kişilere ilişkindir” diye devam etti.

Necati Özkan: Gazeteler Soylu’dan gördü

Ekrem İmamoğlu’nun siyasi danışmanı Necati Özkan da tanık olarak verdiği ifadede “İmamoğlu konuşmasında ‘Ben lafa bakarım’ diye giriş yaparak eleştiriyi kendisine (Süleyman Soylu’ya) iade etti. Ertesi gün bütün gazetelerde başlıklar ‘Ekrem İmamoğlu Süleyman Soylu’ya cevap verdi’ şeklindeydi. Basın böyle anladı, Ekrem bey böyle davrandı, bu dava nasıl oldu anlayamadık” dedi.

Soylu’nun videosu izlendi

Daha sonra duruşmada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun davaya ilişkin konuşmasının yer aldığı video izlendi.

İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, “Tam da bu nedenle Süleyman Soylu’nun dinlenmesini istiyorum. Burada manipülasyon var. Biz kendisi hakkında dava açmadık. Müvekkilimiz kamu görevlisidir, kamu görevlisine ahmak diyen şahsa karşı bu bir hakaret ise savcılığın re’sen harekete geçmesi gerekmektedir” diye konuştu.

Savcı mütalaayı tekrar etti

Beyanların ardından söz alan duruşma savcısı daha önce verdiği mütalaayı tekrar etti.

İmamoğlu’nun “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme şekilde hakaret” suçundan 4 yıl 1 aya kadar hapis ile cezalandırılmasını istedi.

İmamoğlu’nun avukatları, esas hakkındaki mütalaaya ilişkin ayrıntılı savunma yapmak süre istedi.

Ancak mahkeme bundan önceki iki celsede için süre verildiğini belirterek esas hakkındaki savunmanın hazırlanması için bunun yeterli olduğunu söyledi ve süre talebini reddetti.

Ardından mahkeme son savunmalar için duruşmaya 16.00’a kadar ara verdi. 16.00’da tekrar başlayan duruşmanın ardından son mahkeme son beyanları dinledi. Ardından karar için bir ara daha verdi.

Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi. Ayrıca siyasi yasak anlamına gelen 53. maddenin uygulanmasına karar verildi.

Paylaşın

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Yargılandığı Dava Ertelendi

Yüksek Seçim Kurulu (YSK)  üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla 4 yıl bir aya kadar hapis cezası ile yargılanan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun davası ertelendi.

Haber Merkezi / İBB Başkanı İmamoğlu’nun, 31 Mart 2019 tarihindeki seçimlerin iptal edilmesinin ardından dönemin YSK Başkanı Sadi Güven ve üyelere hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davanın duruşması bugün görüldü.

Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada İmamoğlu için 4 yıl bir aya kadar hapis cezası istenirken, bugünkü duruşmada davanın 11 Kasım tarihine ertelenmesine karar verildi.

Duruşmayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, İYİ Parti İBB Grup Başkvanvekili İbrahim Özkan, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, çok sayıda partili, sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcisi duruşmayı izledi. İmamoğlu davaya katılmadı.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş’ın davaları öncesi Anadolu Adliyesi’ne girişlerin engellendiğini duyurdu. Kaftancıoğlu, “Korkmayın, biz halkız ve haklıyız ve elbette kazanacağız. 16 milyon kazanacak, 85 milyon kazanacak” dedi.

Davanın önceki duruşmasında İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, YSK üyelerinin şikayetçi olmadığına dair dilekçe sunmuş ve savcılık yeni bir mütalaa sunmak için süre talep etmişti. İBB Başkanı İmamoğlu’nun avukatları davada reddi hakim talebinde de bulunmuş ancak bu talep reddedilmişti.

Dava öncesi toplanmalar yasaklandı

İstanbul Anadolu Adliyesi’nde görülecek dava öncesi Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün talebi ve kaymakamlığın onayı ile ilçe genelinde her türlü toplanma, basın açıklaması ve gösteri yürüyüşü yasaklandı. Kararda, “kamu düzeni ve kamunun esenliğinin bozulması ihtimali” gerekçe olarak gösterildi.

Yasak kararı ile birlikte adliye çevresi yüzlerce polis tarafından abluka altına alınırken, yurttaşların adliyeye girişlerine ve adliye çevrelerinde bulunmalarına müsaade edilmedi.

Ne olmuştu?

İBB Başkanı İmamoğlu’nun, 13 bin oy fark ile kazandığı 31 Mart 2019 seçimlerinin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında YSK Başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla iddianame hazırlanmıştı.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede o dönem Yüksek Seçim Kurulu’nda çalışan Emekli YSK Başkanı Sadi Güven’in de aralarında olduğu 11 kişinin mağdur olduğu belirtilmişti.

İddianamede, İmamoğlu’nun “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret” suçundan 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapsi ile seçme ve seçilme haklarından mahrumiyeti istenmişti.

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu: Yağmacılıkla Karşı Karşıyayız

İBB Başkanı İmamoğlu, “Plancı arkadaşlarımız yoğun bir çalışmayla, imar oyunlarıyla İstanbul’a monte edilen 130 projenin ve kente yaptığı etkinin röntgenini çekti. Gördük ki çok katmanlı bir adaletsizlik ve adeta yağmacılıkla karşı karşıyayız” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, katıldığı bir televizyon programında yaptığı ’85 milyar dolarlık imar rantı’ açıklamasını detaylandırdı.

Cumhuriyet’ten Dilan Ayırkan’a konuşan İmamoğlu, şunları söyledi: “Bir, hediye imar tadilatlarıyla birilerinin cepleri doldurulmuş. İki, İstanbul hepimize ait olan kamu arazilerini kaybetmiş; bu alanlarda kamunun vermesi gereken eğitim, sağlık, kültür gibi hizmetlerden tüm İstanbullular mahrum bırakılmış. Üç, deprem ve diğer afetler için kullanılabilecek alanlar rezidanslara, otellere dönüşmüş. Dört, bunlar da yetmemiş, bu keyfi imar haklarından doğan yapılaşmayı yaşanılır hale getirmek için gerekli fiziki ve sosyal altyapıyı da belediyeler ve kamu kurumları yüklenmiş. Beş, gelişigüzel yoğunluklar ulaşım başta olmak üzere mevcut altyapıyı sıkıntıya sokmuş.”

“Bu tür imar hediyelerini üst üste ve yan yana koyduğumuzda toplamda Beyoğlu ilçemiz büyüklüğünde bir alandan söz ediyorum. Bu imar hediyelerinin mali büyüklüğü ise 85 milyar dolara tekabül ediyor” diyen İmamoğlu, “Bu hesaba Kanal İstanbul ve çevresinde imara açtıkları Yenişehir Projesi, Esenler’de imara açılan askeri alan gibi alanlar dahil değil” ifadelerini kullandı.

Vizyon-2050 strateji belgesi

Öte yandan İmamoğlu, İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) tanıttığı Vizyon-2050 strateji belgesini anlattı. 2050 vizyonunu daha yeşil, daha adil, daha yaşanılabilir bir İstanbul hayaliyle oluşturduklarını belirten İmamoğlu, hedeflerinin ise ‘adil bir kent’ oluşturmak olduğunu söyledi. İmamoğlu, “Bugün her beş vatandaşımızdan birinin yoksul olduğu bir İstanbul’u adil bir kente dönüştüreceğiz. İstanbul yaşamın her alanında adil bir kent olmalıdır” diye konuştu.

Toplumsal cinsiyet eşitliği vazgeçilmez önceliklerinden biri olacağını söyleyen İmamoğlu, “2021 yılında İstanbul’da 100 binin üzerinde kadın iş bulma ümidi olmaması nedeni ile işgücüne katılmamış. 2050 yılına geldiğimizde İstanbul’daki işsizlik oranını yüzde 5’in altına indirmek ve kadınların işgücüne katılım oranını yüzde 70’in üzerine çıkarmak vazgeçilmez hedeflerimizdir. Kadınların kentin yönetimine, üretimine ve paylaşımına katılımının önünü açacağız” değerlendirmesini yaptı.

‘İstanbul’a dair resmi kurumlarca açıklanan göçmen verileri kentin gerçeğini yansıtmıyor’

“Kontrolsüz, öngörüsüz ve plansız bir şekilde işletilen sınır politikası sebebiyle İstanbul çok büyük bir demografik dönüşümden geçti” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti: “İstanbul’a dair resmi kurumlarca açıklanan göçmen verileri kentin gerçeğini yansıtmıyor. Bu şehirde iki buçuk milyona yakın göçmen yaşadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Tutarlı ve planlı bir göç politikasının uygulanmaması İstanbul’da konut piyasasını da işgücü piyasasını da tersyüz etti. İstanbul, Türkiye’de her statüden yabancıların dörtte birini barındırıyor. Nitelikli bir uyum politikasını hayata geçireceğiz. Kişiselleştirilmiş İstanbul Kart’lar ile İstanbul’daki sağlıklı göçmen verisine ulaşacağız. Burada konaklama hakkı almış kadınların, çocukların, yoksulların insanca yaşaması için elimizden geleni yapıyoruz fakat düzensiz ve kayıtsız göçmenlere dair muhakkak yönetimsel bir karar vermek gerekiyor.”

Konut politikasına da değinen İmamoğlu, “İstanbullular yaşayacak ev bulamazken, plansızca yapılmış kullanılmayan, boş tutulan konut sayısı günden güne çoğalıyor. Öncelikle ‘İstanbul Konut Ofisi’nin kurumsal yapılandırmasını tamamlayarak hızla ilçeler bazında veriye dayalı, gerçek ihtiyaca yönelik bir konut politikasını hayata geçireceğiz” dedi. İmamoğlu, “Çalışmalarımızı yaptık, toplam konut stoku içerisinde sosyal konut ve sosyal kiralık konut oranını yüzde 25’in üzerine çıkaracağız” ifadelerini kullandı.

Paylaşın