NATO Üyeliği: Fransa’dan Türkiye ve Macaristan’a “İsveç” Çağrısı

Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta gelecek ay yapılacak NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) zirvesi öncesi Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması yönünde Batılı ülkelerden mesajlar gelmeye devam ediyor. 

Son olarak, Türkiye ve Macaristan’a çağrıda bulunan Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, İsveç’in NATO’ya üyelik başvurusunu onaylamanın zamanı geldiğini belirtti. Colonna, “Artık daha fazla bekleyemeyiz.” diye konuştu.

NATO’nun kurulma temelleri ve gerekçelerini hep birlikte yeniden hatırlamak gerektiğini ifade eden Catherine Colonna, İsveç’in üyeliğinin yalnızca Baltık bölgesinin değil, Ukrayna’daki savaş sürdüğü sürece bütün Avrupa’nın güvenlik ve istikrarını güçlendireceğini kaydetti.

Colonna, adım atmanın herkesin çıkarına olduğunu vurgulayarak “Tersine, bu katılımı geciktirmek, nedenini anlamadığımız bir zorluk yaratacaktır.” dedi.

Türkiye, Finlandiya, İsveç ve NATO heyetlerinin yer aldığı üçlü mutabakat kapsamında oluşturulan Daimi Ortak Mekanizma’nın dördüncü toplantısı Ankara’da yapılmıştı.

Toplantıya NATO heyeti başkanı olarak NATO Genel Sekreter Kabine Şefi Stian Jenssen, İsveç heyeti başkanı olarak İsveç Dışişleri Başkanlığı Devlet Sekreteri Büyükelçi Jan Knutsson ve Finalndiya heyeti başkanı olarak da Finlandiya Dışişleri Bakanlığı Daimi Devlet Sekreteri Jukka Salovara katılmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ziyareti dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada, 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın Vilnius kentinde yapılacak NATO Liderler Zirvesi’nde çok farklı bir şey beklenmemesi gerektiği mesajı vermiş; “Her şeyden önce İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” demişti.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’i İstanbul’da ağırladığını hatırlatan Erdoğan, ”Kendisine söylediğimiz şey şu oldu; ‘Eğer bizim İsveç’in beklentilerine illa cevap vermemizi bekliyorsanız, her şeyden önce İsveç bu terör örgütünün yaptıklarını bir defa yok etmesi lazım’. Bunları Stoltenberg’e ifade ederken, tam o esnada maalesef yine İsveç’te teröristler caddelerde gösteri yapıyorlardı. Biz bu tablo içerisinde bu işe olumlu yaklaşamayız” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğine henüz onay vermedi. Bir ülkenin NATO’ya katılabilmesi için oy birliği, yani mevcut 31 üye ülkenin tümünün onayı gerekiyor.

Ankara, Stockholm’den terör örgütlerine yönelik daha sert tutum takınmasını isterken, İsveç’te yeni terörle mücadele yasasının 1 Haziran’da yürürlüğe girmesiyle son dönemde bazı adımlar atıldığı görülüyor.

Örneğin, bu ay başında İsveç’te bir Türk hakkında, PKK için para toplamak ve silahlı suç işlemek şüphesiyle suç duyurusunda bulunulduğu basına yansıdı.

Türkiye, Finlandiya’nın NATO üyeliğine ise Mart ayında onay vermişti. ABD’den İsveç’in de bir an önce NATO üyesi olması gerektiğine dair son mesaj dün Beyaz Saray’dan geldi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean Pierre, İsveç’in Türkiye ile daha önce varılan mutabakat kapsamında yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve 1 Haziran’da yeni terörle mücadele yasasının yürürlüğe girdiğini vurgulamıştı.

İsveç’in katılımının NATO’yu daha da güçlendireceğinin bir kez daha altını çizen Beyaz Saray Sözcüsü, “İsveç’in bir an önce NATO üyesi olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi ve bu konuda umutlu olduklarını söylemişti.

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean Pierre, Türkiye’yi İsveç’in NATO üyeliği başvurusunu onaylamaya teşvik ettiklerini ve bunu geciktirmeden yapması gerektiği konusunda net olduklarını ifade etmişti.

İsveç’in güçlü, kabiliyetli bir savunma ortağı olduğunu ve NATO’nun değerlerini paylaşan bir ortak olarak İttifak’ı güçlendirerek Avrupa’nın da güvenliğine katkıda bulunacağını belirten Beyaz Saray sözcüsü, “İsveç’in en yakın zamanda ve gecikmeden NATO üyesi olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda kamuoyu önünde açıkça konuşmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.

Beyaz Saray sözcüsü, konunun Temmuz’daki NATO Zirvesi’ne kadar çözülmeme ihtimalinin olup olmadığının sorulması üzerine, “Çözüleceği konusunda hala umutluyuz. Bir takvim veremem. Ancak ne kadar erken o kadar iyi. Gecikme olmadan. Bu konuda açık konuşmaya devam edeceğiz. Türkiye’ye bunu iletmeyi sürdüreceğiz. Ancak paylaşacağım bir takvim yok” demişti.

Paylaşın

G7’den Ukrayna’ya Tam Destek; Rusya’ya Yeni Yaptırımlar

Japonya, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada’dan oluşan G7’nin liderleri Japonya’nın Hiroşima kentinde yapılan zirvede, küresel siyasi meseleleri ele aldılar.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin de davet edildiği zirvenin gündem maddeleri arasında Ukrayna Savaşı, Moskova’ya yönelik yaklaşımlar, Çin’in nüfuz iddialarına Batı’nın vereceği tepki ve küresel ekonomik konular oldu.

G7 Zirvesi’nde liderler Ukrayna’ya “gerektiği sürece tam destek” vereceklerini belirtirken, ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya ABD yapımı F-16 savaş uçağı tedarik etme onayı verdi. G7 liderleriyle görüşen Biden’ın, Ukraynalı pilotlara yönelik ortak eğitim programlarına ABD’nin de destek verdiğini söylediği açıklandı.

Rusya’nın “savaş makinesine” darbe

G7 liderleri, Rusya’ya ve Rusya’nın saldırı savaşına destek verenlere yönelik yaptırımları artırma konusunda mutabakata varırken, Moskova’ya yönelik mevcut yaptırımlardaki boşlukların kapatılmasına da karar verildi.

Zirvede, Rusya’yı “savaşı destekleyecek teknoloji, endüstriyel ekipman ve hizmetlerden” mahrum bırakmak istendiği belirtildi. G7 liderleri Rusya’nın milyar dolarlık ham elmas ticaretine de kısıtlamalar getirilmesi yönünde irade beyan etti.

Elmas ticareti, elmas üretiminde dünyada ilk sırada bulunan Rusya’nın önemli gelir kaynaklarından. Devlete ait elmas madenciliği şirketi Alrosa’nın 2021 yılında elde ettiği gelirin yaklaşık 4 milyar euro civarında olduğu biliniyor.

Çin risklerini en aza indirmek

Zirveyi takip eden uzmanlar, ABD ile Avrupa ülkelerinin küresel ticaretteki farklı çıkarları sebebiyle Çin konusunda ortak bir duruş sergilemelerinin zor olduğunu belirtiyor.

Liderler, ekonomik bir “ayrışma” olmaması, ancak tedarik zincirleri çeşitlendirilerek dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’e bağımlılık risklerinin azaltılması konusunda anlaştı.

G7 ülkeleri, hızla silahlanan Çin’in Asya-Pasifik bölgesindeki “askerileştirme faaliyetlerine” karşı uyarıda bulunurken, Pekin’den de Rusya’ya askerlerini Ukrayna’dan bir an önce çekmesi için baskı yapmasını talep etti.

Nükleer silahsızlanmaya yönelik ilk açıklama

G7, 1945 yılında ABD’nin atom bombası saldırısıyla yerle bir olan Hiroşima’da ilk kez nükleer silahsızlanmaya ilişkin kendi deklarasyonunu yayınladı. Bildiride Çin’in hızla büyüyen nükleer cephaneliğinden duyulan endişe dile getirildi.

Ayrıca Moskova’nın Ukrayna savaşında nükleer silah kullanma tehdidini ve Belarus’ta konuşlandırılacağı duyurulan nükleer silahları “tehlikeli ve kabul edilemez” olduğu ifade edildi. G7 liderleri Kuzey Kore’ye de nükleer silahlardan tamamen vazgeçmesi çağrısında bulundu.

İklim politikaları

G7 ülkeleri, küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması amacıyla, yeni araç kayıtlarında elektrikli araçların payının 2035 yılına kadar yüzde 100’e çıkarılmasını hedeflediklerini belirtti.

Ayrıca gaz sektöründe devlet destekli yatırımlara belirli koşullar altında ve Rus kaynaklarına bağımlılığı sona erdirmek için “geçici bir önlem olarak” izin verilebileceği belirtildi. Ancak G7’nin iklim politikasındaki genel hedefin “en geç 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşmak” olarak kaldığı vurgulandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

G7 Zirvesi Öncesi ABD’den Rusya’ya Yeni Yaptırım Sinyali

ABD Başkanı Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan G7 deklarasyonuna bağlı olarak bir yaptırım paketi açıklayacaklarını söyledi. Sullivan zirve deklarasyonunun mevcut cezai tedbirlerin uygulanmasına odaklanacağını belirtti.

Sullivan, Rusyaya yönelik “yaptırımların uygulanması” ve “bunların baypas edilmesi için kurulan ağların işlevsiz hale getirilmesi ve boşlukların kapatılması” konularının ele alınacağını, böylece yaptırımların etkisinin gelecek aylarda artırılacağını söyledi.

Japonya’nın Hiroşima kentinde Cuma ile Pazar günleri arasında yapılacak G7 zirvesi öncesinde ABD hükümeti Rusya’ya yeni bir yaptırım paketi açıklayacağının sinyalini verdi.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan G7 deklarasyonuna bağlı olarak bir yaptırım paketi açıklayacaklarını söyledi. Sullivan zirve deklarasyonunun mevcut cezai tedbirlerin uygulanmasına odaklanacağını belirtti.

Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby geçen günlerde yaptığı açıklamada Rusya ile İran arasındaki silah ticaretlerine dahil olanlara yeni yaptırımlar getireceklerini söylemişti. ABD İran’ın Moskova’nın askeri destekçileri arasında olduğuna ve Rusya’ya geniş bir kapsamda SİHA sağladığına inanıyor.

G7 zirvesinde başlıca gündem maddeleri arasında Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş geliyor. Sullivan Hiroşima’daki görüşmelerde Rusyaya yönelik “yaptırımların uygulanması” ve “bunların baypas edilmesi için kurulan ağların işlevsiz hale getirilmesi ve boşlukların kapatılması” konularının ele alınacağını, böylece yaptırımların etkisinin gelecek aylarda artırılacağını söyledi. Sullivan Rusya’ya genel bir ithalat yasağının getirilmesinin ise düşünülmediğini belirtti.

Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD’den oluşan G7’nin zirvesine Avrupa Birliği temsilcileri de katılım gösteriyor. Japonya’nın ev sahipliğinde düzenlenen zirveye katılmak için liderler bugün Hiroşima’ya gidiyor.

Üç gün süren zirvede Rusya’ya yönelik yaptırımların yanı sıra Çin’in “ekonomik baskısına” karşı önlemler de ele alınacak. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin de G7 ülkelerinin liderlerine videokonferans yöntemiyle hitap etmesi bekleniyor.

Paylaşın

France 24: Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın İktidarını Tehdit Ediyor

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, dünya basını da seçimlere ve muhtemel sonuçlarına ilişkin değerlendirmeler yayınlamaya devam ediyor.

Son olarak Fransa’nın kamu yayımcısı France 24’ün sitesinde yayımlanan analizde “yumuşak dilli reformcu” diye nitelenen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarını tehlikeye soktuğu yazıldı.

“Kemal Kılıçdaroğlu: Yumuşak dilli Türk reformcu, Erdoğan’ın iktidarını tehdit ediyor” başlıklı haberde, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde aday olana dek uluslararası arenada pek tanınmayan CHP liderinin yıllardır Türk siyasetinin önde gelen isimlerden biri olduğu belirtildi.

Analizde, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’na dair şu değerlendirmeler yapıldı:

20 yıllık iktidarının ardından Erdoğan, seçimler için kampanya yürütürken iktidarına karşı şimdiye kadar gördüğü en ciddi meydan okumayla karşı karşıya. Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, CHP’nin laikliğini ve milliyetçiliğini ılımlılaştırmakla kalmayıp, muhalefetteki başlıca 6 partiyi de kendi adaylığı altında birleştirmeyi başardı.

Haberde, Türkiye’deki seçimlerle ilgili France 24’ün televizyon kanalında 8 Mart’ta yapılan tartışma programından yorumlara da yer verildi.

Programa Fransa Uluslararası ve Stratejik İşler Enstitüsü’nün yardımcı direktörü Didier Billion, ülkenin tanınmış gazetelerinden Le Monde’un eski Türkiye muhabiri Marc Semo ve France 24’ün İstanbul muhabiri Ludovic de Foucaud katılmıştı.

Haberde, Billion’un “Erdoğan yıllardır Türk siyasetinde çok kutuplaştırıcı bir figür olarak yer aldı. Seçmenlerin çoğu artık ortalığın sakinleşmesini istiyor” değerlendirmesine yer verildi.

Semo’nunsa Kılıçdaroğlu’nun bu talebi karşılayabilecek bir aday olduğu yorumu aktarılırken, “Hem kişilik hem de yürüttüğü siyaset açısından Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın antitezi” sözleri öne çıkarıldı.

Haberde, 2010’de CHP’nin lideri olarak seçildikten sonra Kılıçdaroğlu’nun partinin Kemalist damarını ılımlılaştırarak, partiyi milyonlarca muhafazakara hitap edecek şekilde dönüştürdüğü değerlendirmesi de yapıldı.

Analizde, Kılıçdaroğlu’nun siyasi kariyerindeki dönüm noktasının 2017’de Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiği Adalet Yürüyüşü olduğu belirtildi. CHP lideri yürüyüş kararını, partinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun 2017’de “MİT tırları” davasında 25 yıl hapis cezasına çarptırılmasının ardından almıştı. Berberoğlu’nun vekilliği 2020’de düşürülmüş, daha sonra AYM’nin durdurma kararıyla 2021’de tekrar milletvekili olmuştu.

2019’daki yerel seçimlerde Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın kazandığı başarılarla Kılıçdaroğlu’nun da Erdoğan’a karşı tonunu sertleştirdiği ifade edildi.

CHP liderinin geçen yıl peş peşe gelen elektrik zamlarına protesto olarak faturasını ödemediği ve elektriğinin kesildiği de hatırlatıldı.

Kılıçdaroğlu’nun 19 Nisan’da yayımladığı “Alevi” videosuyla “Türk siyasetindeki tabuları yıktığı” değerlendirmesi de yapıldı.

Ayrıca Le Monde’dan Semo’nun Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kazanması durumunda bunun “dini ve etnik azınlıkların baskı altında yaşadığı bir ülkede büyük bir sembolik an olacağı ve Türkiye’deki tüm azınlıkların onda kendilerinden bir şeyler gördüğü” yorumu da aktarıldı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

G7’de Moskova’ya Yardım Edenlere “Yüksek Bir Bedel” Ödetme Sözü

Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7, Rusya’ya yönelik sert yaptırımların arttırılması ve uygulanması konusunda kararlı olduklarını duyurdu.

G7’i oluşturan ülkelerin liderlerinin gelecek ay Japonya’nın Hiroşima kentinde düzenlenecek zirvede bir araya gelmesi bekleniyor.

Japonya’da yapılan dışişleri bakanları toplantısında, Moskova’ya yardım edenlere “yüksek bir bedel” ödetme sözü verildi.

G7’nin uyarısı, Çin Savunma Bakanı’nın Rusya ile ilişkilerde “yeni bir dönemi” işaret ederek siyasi ve güvenlik işbirliğini derinleştirme sözü vermesinden bir gün sonra geldi.

Birçok ülkenin Rusya ile ticari bağlarını korumak istemesi ve Batı’nın eylemlerine şüpheyle yaklaşması nedeniyle Moskova’ya karşı uygulanan yaptırımların etkisiz kaldığı eleştirisi yapılıyor.

Dışişleri Bakanları yayınladıkları bildiride, üçüncü ülkelerin yaptırımları delmesini engellemek için çabalarını iki katına çıkarma sözünü verdiğini duyurdu.

Açıklamada,”Rusya’ya yönelik yaptırımların yoğunlaştırılması, koordine edilmesi ve tam olarak uygulanması konusundaki kararlılığımızı sürdürüyoruz” denildi. Ayrıca Ukrayna’nın kendini savunması için “ne kadar sürerse sürsün” destek verileceği belirtildi.

Bildiride, “Rusya’nın sivillere ve kritik sivil altyapıya yönelik saldırıları gibi savaş suçları ve diğer zulümlerin cezasız kalması söz konusu değil” ifadesine yer verildi.

Uzmanlar, yaptırımların Rusya ekonomisini felce uğrattığını ifade ederken, IMF Şubat ayında, Rusya’nın 2023 yılında resesyona girmeyeceğini öngörmüştü.

Toplantıda Rusya’nın Belarus’a nükleer silah yerleştirme tehdidi “kabul edilemez” ve “sorumsuz nükleer retorik” olarak değerlendirildi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın taktik nükleer silahlarının Belarus’ta konuşlandırılacağını söylemişti. AB’nin dış politika şefi Joserp Borrel, Moskova’nın bu hamlesini “Avrupa güvenliğine yönelik bir tehdit” olduğunu kaydetti.

G7’nin toplantısında, Tayvan’a yönelik tehditlere devam eden Çin ve nükleer denemelere devam eden Kuzey Kore eleştirildi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Fransa’da “Asuri-Keldani Soykırımı” Kararı; Türkiye’den Tepki

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Asuri ve Keldanilere “soykırım” yapıldığına dair Fransız Senatosu’nda geniş oy çoğunluğuyla kabul edilen, ancak hukuksal planda bağlayıcılığı olmayan karara Türkiye’den tepki gecikmedi.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tanju Bilgiç, konu hakkındaki bir soruya, “Türkiye’nin kimseden tarih dersi almaya ihtiyacı yoktur. Hukuki ve tarihi temelden yoksun bu basiretsiz teşebbüsün Fransa Senatosu’nun itibarsızlığını pekiştirmekten başka bir sonucu ya da ciddiye alınacak bir yönü bulunmamaktadır. Fransa Senatosu, başkalarına tarih dersi vermek yerine, kendi tarihine bakmalıdır” yanıtını verdi.

DW Türkçe’den Kayhan Karaca’nın haberine göre, Fransız parlamentosu 1915-1918 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan Asuriler ve Keldanileri hedef aldığını belirttiği katliamların Fransa tarafından “soykırım” olarak tanınması için yasal girişim başlattı. Fransız hükümeti girişimi şimdilik desteklemiyor.

Girişim ilk olarak parlamentonun üst kanadı olan Senato’da gündeme geldi. Senato’da çoğunluğu oluşturan sağ eğilimli Cumhuriyetçiler (LR) partisine mensup 76 senatör tarafından sunulan “1915-1918 döneminde Asuri ve Keldanilere Yönelik Soykırımın Tanınması” başlıklı karar tasarısı 8 Şubat’ta genel kurulda tartışıldı. Türkiye’deki yıkıcı deprem felaketine rağmen oturumun ertelenmesine gerek görülmedi. Tasarı oturum sonunda 2’ye karşı 300 oyla kabul edildi.

Tasarıda Fransız hükümetine, “1915-1918 yılları arasında Osmanlı makamları tarafından 250 binden fazla Asuri ve Keldaniye yönelik kitlesel imhayı, sürgünü ve kültürel mirasının ortadan kaldırılmasını soykırım olarak tanıması,” “bu soykırımı açıkça kınaması” ve “her yıl 24 Nisan gününü Ermeni soykırımını ve Asuri-Keldani soykırımını anma günü ilan etmesi” çağrısında bulunuluyor.

“Fransa’nın Doğu Hristiyanları yükümlülüğü”

Karar tasarısının mimarı olan LR grubu üyesi Marsilya senatörü Valérie Boyer, oylama öncesi genel kurulda yaptığı konuşmada, 1915-1918 döneminde Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan “2,5 milyon Hristiyan’ın fiziksel, kültürel ve dinsel soykırım kurbanı olduğunu” savundu.

Fransa’nın, Kanuni Sultan Süleyman ile Fransa Kralı 1. François arasında imzalanan kapitülasyonlardan bu yana “Doğu Hristiyanlarını koruma rolü olduğunu” dile getiren Boyer, “Fransa bu tarihi ve manevi yükümlülüğüne sadık kalmalıdır” dedi. Boyer konuşmasında, Doğu Hristiyanlarının 1915-1918 döneminde Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşadıkları ile IŞİD’in bugün Irak ve Suriye’deki eylemleri arasında paralellik de kurdu.

Valérie Boyer, Nicolas Sarkozy’nin cumhurbaşkanlığı döneminde gündeme gelen ve “Ermeni soykırımını inkârın cezalandırılmasını” öngören yasal girişimlerin de öncülüğünü yapmıştı.

Fransız hükümeti “soykırım” kararına karşı

Oturumda söz alan Dış Ticaret Bakanı Ollivier Becht ise Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve hükümetinin tasarıyı desteklemedikleri mesajı verdi. Tarihin tarihçilere bırakılması gerektiğini belirten Fransız Bakan, “Bir soykırımı tanımak için Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Hakkında Sözleşme ve uluslararası mahkemelerin tüzükleriyle oluşan uluslararası bir organ temelinde hukuksal bir karar gerektiğini” söyledi.

1915 olayları ile IŞİD kurbanları arasındaki paralelliğe de karşı çıkan Fransız Bakan, “1915’de kurbanların tamamı Hristiyan’dı. Oysa IŞİD’in kurbanlarının çoğunu Müslümanlar oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Senato’daki oturumdan bir gün önce Paris’te Fransa Asuri-Keldani Koordinasyon Komitesi’nin yıllık yemeği düzenlendi. Fransız hükümetinin Enerji Bakanı Agnes Pannier-Runacher tarafından temsil edildiği yemeğe eski Cumhurbaşkanı François Hollande ve eski başbakanlar François Fillon ve Bernard Cazeneuve de katıldı.

Ankara tepki gösterdi

Senato’da geniş oy çoğunluğuyla kabul edilen, ancak hukuksal planda bağlayıcılığı olmayan karara Ankara’dan tepki gecikmedi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tanju Bilgiç, konu hakkındaki bir soruya, “Türkiye’nin kimseden tarih dersi almaya ihtiyacı yoktur. Hukuki ve tarihi temelden yoksun bu basiretsiz teşebbüsün Fransa Senatosu’nun itibarsızlığını pekiştirmekten başka bir sonucu ya da ciddiye alınacak bir yönü bulunmamaktadır. Fransa Senatosu, başkalarına tarih dersi vermek yerine, kendi tarihine bakmalıdır” yanıtını verdi.

Meclis gündemine geliyor

Senato’nun kararı sonrası benzer bir girişim şimdi de Fransız Ulusal Meclisi’nde gündeme getiriliyor. Meclis’teki girişimin arkasında da LR mensubu parlamenterler var. Ancak LR Senato’da olduğu gibi Meclis’te çoğunluğa sahip değil. LR bu nedenle “Asuri-Keldani soykırımı” tezine ilişkin olarak Meclis’e bir karar tasarısı, bir de yasa teklifi sundu. Karar tasarısı Senato’daki karar metni ile tamamen aynı ifade ve tezleri içeriyor.

Yasa teklifi ise iki maddeden oluşuyor. İlk maddede “Fransa, Birinci Dünya Savaşı sırasında Asuri ve Keldaniler’e yönelik soykırımı açıkça tanır” ifadeleri kullanılıyor. İkinci maddede ise “Fransa her yıl 24 Nisan’da Birinci Dünya Savaşı’ndaki Asuri soykırımının kurbanlarını anar” önerisine yer veriliyor.

Karar tasarısı ve yasa teklifinin Meclis genel kurul gündemine ne zaman geleceği henüz belli değil. Hükümetin Senato’da olduğu gibi karar tasarısına karşı çıkması bekleniyor. Karar tasarısı kabul edilse dahi, son söz hükümet ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a ait.

Yasa teklifi için durum daha karmaşık. Teklif Meclis’ten geçerse Senato’ya gidecek. Yasalaşması için burada da kabul edilmesi gerekiyor. Senato’nun, konuyu ilk gündeme getiren ve ilk kararı alan yasama organı olarak yasa teklifini de kabul edeceği tahmininde bulunuluyor.

Yasalaşırsa Anayasa Konseyi’nden dönebilir

Parlamentonun bu şekilde oylayacağı yasaya Cumhurbaşkanı, Başbakan, yasama organlarının başkanlarından biri ya da 60 milletvekili veya senatör tarafından “Anayasaya aykırılık” temelinde Anayasa Konseyi önünde itiraz edilebiliyor.

Benzer bir senaryo Şubat 2012’de yaşanmış, “Ermeni soykırımını inkârın cezalandırılması” konusunda Fransız parlamentosu tarafından oylanan yasa, bir grup parlamenterin itirazı üzerine Anayasa Konseyi tarafından “ifade özgürlüğüne aykırı olduğu” gerekçesiyle iptal edilmişti. Anayasa Konseyi’nin iptal kararı öncesi Paris-Ankara hattında siyasi ve diplomatik ilişkiler kopma noktasına gelmişti.

Paylaşın

Macron’dan Erdoğan’a “Rusya Yaptırımları” Uyarısı

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, “Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya uygulanan Batı yaptırımlarının Türkiye üzerinden delinmesine karşı mücadele etmesini” talep etti.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir videokonferans görüşmesi gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada Erdoğan’ın Macron ile video konferans görüşmesi gerçekleştirdiği ve Macron’un görüşmede Türkiye’de yaşanan depremler nedeniyle geçmiş olsun dileklerini ilettiği belirtilmişti.

Açıklamada, Erdoğan’ın da Macron’a Fransa’nın sergilediği destek ve dayanışma için teşekkür ettiği kaydedilmiş ve “Görüşmede Türkiye-Fransa ilişkilerine dair hususlar da ele alındı” açıklamasıyla yetinilmişti.

Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Macron’un bugün Ukrayna savaşının birinci yıldönümü vesilesiyle gerçekleşen video konferans görüşmesinde Erdoğan’a yaptırımların delinmesine karşı mücadele vurgusu yaptığı belirtildi.

Macron’un, “Rusya’yı Ukrayna’ya saldırıları sona erdirmeye zorlamak için, üzerindeki baskı ve izolasyonun artırılması gerektiği” mesajı verdiği kaydedildi.

Açıklamada, Macron’un Erdoğan’dan, “Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya uygulanan Batı yaptırımlarının Türkiye üzerinden delinmesine karşı mücadele etmesini” talep ettiği de belirtildi.

Erdoğan-Putin görüşmesi

Erdoğan, öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiş, Erdoğan’ın “Rusya-Ukrayna savaşında daha fazla can kaybı ve yıkım yaşanmadan adil bir barış tesis edilmesi gerektiğini belirttiği” kaydedilmişti.

Açıklamada “Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da varılan mutabakatın tekrar canlandırılmasını samimiyetle istediklerini, bu konuda her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını ifade etti” denildi.

Paylaşın

Fransa Cumhurbaşkanı Macron: Rusya Yenilmeli Ama Ezilmemeli

Ukrayna – Rusya arasındaki savaşa ilişkin verdiği karışık mesajlar nedeniyle eleştirisine maruz kalan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya’nın Ukrayna ile olan savaşında yenilmesini istediğini ancak “ezilmesini” istemediğini söyledi.

Emmanuel Macron, ayrıca her iki tarafın da çatışmada tam olarak galip gelemeyeceğini öngördü.

Münih Güvenlik Konferansı’ndan döndükten sonra çeşitli basın kuruluşlarına açıklama yapan Macron, müttefiklerin Ukrayna’ya desteklerini arttırması çağrısında bulundu ve savaşın uzun sürme olasılığına karşı Fransa’nın hazırlıklı olduğunu belirtti.

Macron, Le Journal du Dimanche (JDD) gazetesine verdiği demeçte savaşı Rus topraklarına taşımaya karşı olduğunu yineledi.

Macron, “Bazılarının yaptığı gibi, Rusya’ya kendi topraklarında saldırarak Rusya’yı tamamen yenilgiye uğratmayı hedeflememiz gerektiğini düşünmüyorum. Bu gözlemciler her şeyden önce Rusya’yı ezmek istiyorlar. Bu hiçbir zaman Fransa’nın pozisyonu olmadı ve bizim pozisyonumuz da olmayacak.” diye konuştu.

“Her iki taraf da tam olarak galip gelemeyecek”

Fransız gazeteleri JDD ve Le Figaro ile yayın kuruluşu France Inter’e de demeç veren Macron “Rusya’nın Ukrayna’da yenilmesini ve Ukrayna’nın konumunu koruyabilmesini istiyorum” dedi.

“Sonunda bunun askeri olarak sonuçlanmayacağına inanıyorum” diyen Macron, her iki tarafın da çatışmada tam olarak galip gelemeyeceğini öngördü.

Macron’un Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşa ilişkin politikası konusunda verdiği karışık mesajlar nedeniyle Paris bazı NATO müttefiklerinin eleştirisine maruz kalıyor ve bazı çevreler tarafından Batı ittifakının zayıf halkası olarak görülüyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Fransa’da 1 Milyondan Fazla Kişi “Emeklilik Reformunu” Protesto Etti

Fransa’da başta başkent Paris olmak üzere Lille, Toulouse, Nice, Nantes, Rennes gibi kentler de 1 milyondan fazla kişi emeklilik yaşının 62’den 64’e yükseltilmesini öngören yasal düzenlemeyi protesto etti.

Ellerinde “Daha az çalışmak, daha çok yaşamak”, “Metro, iş, tabut” ve 61 yaşındaki Fransa Başbakanı Elisabeth Borne’yi kastederek “Elisabeth için de 60 yaşta emeklilik istiyoruz” pankartları taşıyan gruptakiler, hükümetin emeklilik reformundan vazgeçmesini talep etti.

Fransa’da emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmayı amaçlayan ’emeklilik reformuna’ karşı ülke genelindeki gösterilere 1 milyondan fazla kişi katıldı. Hükümetin ’emeklilik reformuna’ karşı ülke genelinde eğitim, toplu taşıma, havacılık, enerji ve kamu sektörü çalışanları greve gitti.

Başkent Paris, Lille, Toulouse, Nice, Nantes, Rennes gibi kentler de dahil 300’den fazla noktada gösteri düzenlendi. Paris’te İtalya Meydanı’nda toplanan yurttaşlar, buradan hep birlikte sloganlar atarak Vauban Meydanı’na yürüdü.

Ellerinde “Daha az çalışmak, daha çok yaşamak”, “Metro, iş, tabut” ve 61 yaşındaki Fransa Başbakanı Elisabeth Borne’yi kastederek “Elisabeth için de 60 yaşta emeklilik istiyoruz” pankartları taşıyan gruptakiler, hükümetin emeklilik reformundan vazgeçmesini talep etti.

Paris’teki gösteride polis ve bazı göstericiler arasında gerginlik yaşandı. Polis göstericilere karşı biber gazı ve cop kullandı. Göstericilerden polise şişe ve taş atanlar oldu. Gruptakiler güzergahtaki çöpleri yaktı.

Paris Belediyesi de emeklilik reformu karşıtı toplumsal hareketle dayanışma için kapalı kaldı.

Auvergne-Rhone-Alpes ve Rhone Valiliği’nce Twitter’dan yapılan paylaşımda, Lyon kentindeki gösteride Fransa ve Avrupa Birliği (AB) bayraklarına zarar verilmesi kınanarak, “Bu eylemler Cumhuriyet ilkelerine aykırı” denildi.

Fransa’nın en büyük işçi sendikası olan Genel İş Sendikası (CGT), başkent Paris’teki gösteriye 500 bin kişinin, ülke genelindeki gösterilere ise toplam 2,8 milyon kişinin katıldığını açıkladı.

Fransa basınının emniyet kaynaklarına dayandırdığı verilere göre, 87 bini Paris’te olmak üzere ülke genelindeki gösterilere toplam 1 milyon 272 bin kişi katıldı ve ​​​Paris’teki gösterilerde 30 kişi gözaltına alındı.

Ülkedeki farklı sendikalar, 7 ve 11 Şubat tarihlerinde de “emeklilik reformuna” karşı yurttaşları sokağa inmeye çağırdı.

Ne olmuştu?

Fransa Başbakanı Elisabeth Borne, 10 Ocak’ta yeni “emeklilik reformu” kapsamında emeklilik yaşının 64’e çıkaracaklarını duyurdu.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un seçim vaatleri arasında yer alan düzenlemenin içeriği hakkında bilgi veren Borne, emekliliğe ayrılma yaşının 62 olduğu ülkede 1 Eylül’den itibaren yasal emeklilik yaşının kademeli olarak her yıl 3 ay yükseltilerek 2030’da 64’e ulaşacağını aktardı.

Hükümetin planı, muhalefetin tepkisiyle karşılaştı.

2022’deki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olan Boyun Eğmeyen Fransa partili Jean-Luc Melenchon, Twitter hesabından, hükümetin duyurduğu emeklilik reformunu “ciddi sosyal gerileme” olarak değerlendirdi.

Aşırı sağcı Ulusal Birlik vekili Marine Le Pen de Twitter’da, “Fransızlar, bu haksız reformu engellemek için tüm kararlılığımıza güvenebilirler” yazdı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne Silahlı Saldırı: 3 Ölü

Fransa’nın başkenti Paris’teki Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen silahlı saldırıda üç kişi hayatını kaybederken, üç kişi de yaralandı. Savcılık, saldırının ardından 69 yaşındaki bir şüphelinin gözaltına alındığını açıkladı.

Haber Merkezi / Saldırının nedeninin henüz bilinmediği, olayla ilgili cinayet soruşturması açıldığı açıklandı.

“Bir kişi yoğun bakımda, iki kişiyse ciddi şekilde yaralandı” diyen Paris savcısı Laure Beccuau, gözaltına alınan şüphelinin de yaralı olduğunu belirtti. Beccuau, şüphelinin Fransız makamlarınca bilinen bir isim olduğunu ifade ederek olayın arkasındaki olası ırkçı unsurların araştırılacağını söyledi.

Savcı Beccuau, şüphelinin daha önce çadır kamplardaki sığınmacılara yönelik bir saldırı da gerçekleştirdiğini belirtti. Le Parisien gazetesi, şüphelinin geçen yılki saldırıyı kılıçla gerçekleştirdiğini ve olayda yaralananlar olduğunu bildirdi. Gazete, söz konusu kişinin cezaevinden bu ayın ortasında adli kontrol şartıyla çıktığını belirtti.

Saldırı için “dramatik” diyen İçişleri Bakanı Gérald Darmanin de saldırının yaşandığı sokağa gitti. Fransa hükümetinin Kürtlerin bulunduğu bölgelerin korunması için güvenlik tedbirlerinin artırılmasını istediğini açıklayan Darmanin, saldırganın yalnız hareket ettiğinin düşünüldüğünü belirtti ve saldırının nedeniyle ilgili henüz bilgi sahibi olmadıklarını söyledi.

Reuters’ın haberine göre, 10’uncu Bölge Belediye Başkanı Alexandra Cordebard gazetecilere yaptığı açıklamada, saldırının, Enghien Caddesi’ndeki bir Kürt kültür merkezinin yanı sıra Kürt merkezinin karşısındaki bir restoran ve bir kuaförü hedef aldığını kaydetti.

Saldırının ardından sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, “Kürt toplumu ve onun üzerinden tüm Parisliler, aşırı sağcı bir militan tarafından gerçekleştirilen bu saldırının hedefi oldu. Kürtler nerede yaşarlarsa yaşasınlar, barış ve güvenlik içinde yaşayabilmeliler. Paris bu karanlık saatlerde her zamankinden daha çok onların yanında” ifadelerini kullandı.

Saldırganın demir yollarından emekli Fransız vatandaşı bir kondüktör olduğu aktarılırken BFM TV, saldırganın bir yıl önce bir göçmen kampına da saldırı düzenlediği bilgisini paylaştı. 10’uncu bölgenin belediye başkanı Alexandra Cordebard da “Saldırı Kürt Toplum Merkezi’nde ve merkezinin karşısındaki bir restoran ile bir kuaförde meydana geldi” ifadelerini kullandı.

Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan bölgedeki görgü tanığı bir dükkan sahibi, “Büyük bir panik yaşandı, kendimizi içeri kitledik” dedi. Görgü tanığı, yedi ya da sekiz el silah sesi duyduğunu ve sokakta kaos yaşandığını söyledi.

Bir başka görgü tanığı da “Yaşlı, beyaz bir adamın Kürt Kültür Merkezine girip ateş açtığını gördük, daha sonra da bitişikteki kuaföre girdi” dedi.

Kürt sanatçı hayatını kaybetti

Hayatını kaybeden üç kişiden birinin Kürt şarkıcı Mîr Perwer olduğu belirlendi. 2020’de dönemin HDP Milletvekili Mehmet Ali Aslan’la birlikte Hasankeyf’te bir program yapan Mîr Perwer şunları söylemişti: “Çocukluktan beri müzikle ilgileniyorum. Üç yıldır profesyonel olarak müzik çalışmaları yapıyorum. Artık Kürtçe radyo kalmadı. Bu nedenle canlı yayın yapıyoruz. Böylece Kürt müziğini ve kültürümü tanıtmak istiyorum.”

Paylaşın