Erdoğan, Üç Büyük Şehirdeki Erzurumluları Uyardı

Erzurum’da halka hitap eden Erdoğan, “31 Mart’ı milli irade bayramı haline getirmeye hazır mıyız? Bunun için çok çalışacağız, daha fazla koşturacağız. Biz insanlarımıza ve şehirlerimizi bu güne kadar hep eser ve siyaset hizmetiyle gösterdik” dedi ve ekledi:

“Erzurum’a 173 milyar liralık kamu yatırımı yaptık. Erzurum depreme dayanıklı olacak. Bunun için bakanlıklarımızı harekete geçirdik. Hizmetlerin hız kesmeden devam etmesi için sizden güçlü bir destek bekliyoruz.”

Erdoğan, konuşmasının devamında, “Tek parti kalıntısı zihniyet terör örgütü uzantılarıyla el ele vererek bekliyor. İstanbul’daki, Ankara’daki, İzmir’deki Erzurumlu kardeşlerimizi arayacaksınız değil mi? Onları ‘sakın bir yanlışlık olmasın’ diye uyaracaksınız değil mi?” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçimler kapsamında partisinin Erzurum’da düzenlediği mitingde açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

“Her hanım kardeşimizin bir Nene Hatun yüreği taşıyan Erzurum için ne desek azdır. 14-28 Mayıs seçimlerinde milletvekilliğinde yüzde 67, Cumhurbaşkanlığında yüzde 74 oranında verdiğiniz destek için şükranlarımı sunuyorum. Seçim sonuçlarına bakarak anlıyoruz ki dadaş yine farkını, vefasını, sevdasını gösterdi.

Asırlarca ata yurtlarından gelen milyonlarca insanımızın girip kapısı Erzurum olmuştur. Ermeni çetelerin yaptıklarına karşı canını dişine takan Erzurumlunun hikayesi birer destan olarak anlatılacaktır… 31 Mart’ı milli irade bayramı haline getirmeye hazır mıyız? Bunun için çok çalışacağız, daha fazla koşturacağız.

Biz insanlarımıza ve şehirlerimize olan sevgimizi eser ve hizmetlerle göstermiş olan bir partiyiz. Erzurum’a 21 yılda 173 milyar liralık kamu yatırımı yaptık… 31 Mart’tan sonra büyükşehir ve ilçe belediyelerimizle çok daha fazlasını yapmak istiyoruz. Çok daha fazla yatırım yapacağız. Hizmetlerin devam etmesi için çok güçlü destek bekliyoruz.

AK Parti ve Cumhur İttifakı kökü Peygamber efendimize uzanan medeniyet davasının bugünkü temsilcileridir. Bu dava öyle büyük bir mirastır ki onu ancak layıkıyla taşıyabilecekler üstlenebilir. Birilerince bu kutlu davanın meze yapılmasına gönlümüz razı gelmez. Üzüntümüz davasına katkıda bulunmak yerine pazarlıkta el yükseltmek için kaybettirmek anlayışıyla altılı masalara oturanlarıdır.

Özgürlük ortamı birileri tarafından altın tepside sunulmadı. Darbeden terör saldırılarına, sokak olaylarından partimizin kapatılma davasına kadar nice badireler atlattık. 15 Temmuz’da 253 şehidimiz istiklal ve istikbalimize sahip çıktı. Kazanımlarımızın birilerini rahatsız ettiğini herkes görebiliyor.

Tek parti kalıntısı zihniyet terör örgütü uzantılarıyla el ele vererek bekliyor. İstanbul’daki, Ankara’daki, İzmir’deki Erzurumlu kardeşlerimizi arayacaksınız değil mi? Onları ‘sakın bir yanlışlık olmasın’ diye uyaracaksınız değil mi?”

Paylaşın

Erzurum Olayları: Uzman Çavuş Akif Keleş Gözaltına Alındı; Sözleşmesi Feshedildi

Erzurum’da İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik taşlı saldırı soruşturması kapsamında Erzurum Merkez Komutanlığı’nda görevli Piyade Uzman Çavuş Akif Keleş gözaltına alındı.

Haber Merkezi / Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) konuya ilişkin açıklama geldi.

MSB’den yapılan açıklamada, “7 Mayıs 2023’te Erzurum’da yaşanan olaylara karıştığı gerekçesiyle Erzurum Merkez Komutanlığı’nda görevli Piyade Uzman Çavuş Akif Keleş gözaltına alınmıştır” ifadelerine yer verildi.

MSB’nin açıklamasında, “Uzman Çavuş hakkında derhal idari tahkikat başlatılmış, yapılan tahkikat sonucunda sözleşmesi feshedilmiştir” denildi.

Öte yandan taşlı saldırıyla ilgili gözaltına alınan 15 kişi serbest bırakıldı.

İmamoğlu’nun 7 Mayıs akşamı Erzurum Kent Meydanı’nda otobüs üzerinden halka hitabı sırasında yaklaşık 100-200 kişilik bir grup otobüsün arka kısmında toplanmış ve buradan otobüsün üzerindekilere ve toplananlara taşlı saldırıda bulunmuştu. Otobüsün camları kırılırken, 17 kişi de atılan taş ve pet şişeler sonucunda yaralandı.

Erzurum İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, kamera kayıtlarında yaptıkları inceleme sonucunda 16 kişiyi tespit etti. Dün sabah saatlerinde 15 şüpheli gözaltına alındı. Emniyette ifadeleri alınan şüpheliler daha sonra adliyeye sevk edildi. Bir kişi savcılık ifadesinin ardından serbest bırakılırken 14 şüpheli mahkemeye sevk edildi. Mahkeme 14 şüpheliyi adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Bir kişinin aranması devam ederken, olaya karışanların tespitinin sürdüğü öğrenildi.

“Sorumlu, Saray’da oturan kişidir”

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir televizyon kanalında katıldığı programda Erzurum’daki saldırıyla ilgili de açıklamalarda bulundu.

“Elinde Türk bayrağı olan 7-8 yaşındaki bir çocuğa kim hangi gerekçeyle taş atar? Hangi vicdan sahibi buna ‘evet’ der” diyen Kılıçdaroğlu “O meydanda sadece Türk bayrakları vardı. Elinde Türk bayrağı dalgalandıran insanlara terörist diye saldırıyorsunuz. Aklın alacağı şey mi bu? Provokasyon. Kimlerin yaptığını da kimlerin teşvik ettiğini de biliyoruz” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu “Elinde taş olan kişiler, bir anlamda bunu güvenlik güçlerinin gözetiminde yapıyorlar. Fotoğraflar var. Ellerinde taş, atıyorlar. Niye atıyorsun kardeşim, hangi gerekçe ile atıyorsun? Temel sorumlusu kimdir? Bütün bu olayların temel sorumlusu, Saray’da oturan kişidir” dedi.

“Taş atanları değil, onlara taşı attıranları ben istiyorum. Taş atanlar; cebine para koymuşlardır, ‘taş at, sana para vereceğiz’ demişlerdir. Kim onlara ‘taş atın’ diye talimat verdi? Bana asıl onlar lazım. Perdenin arkasında kimler var?” diyen Kılıçdaroğlu “Polise ‘dokunma’ talimatını kim verdi? Bize bunlar lazım” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Erzurum Olayları; AK Parti Sözcüsü Çelik: Prensip Olarak Şiddete Karşıyız

Erzurum’da İBB Başkanı İmamoğlu’na yönelik saldırıyla ilgili olarak konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Prensip olarak biz siyasete dönük her türlü şiddete karşıyız. Siyasetin özgürce yapılabilmesi parti olarak dikkat ettiğimiz bir konu” dedi.

İBB Başkanı İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hedef alan sözlerini de “Yakışıksız bir beyan.” olarak nitelendiren Sözcü Çelik, şiddeti maruz görmeyeceklerini de belirtti.

Ömer Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitingi sırasında bir grup tarafından taşlı saldırıya uğraması olayında kapsamlı bir soruşturma açılacağını belirtti.

NTV’de Funda Görey’in sorularını yanıtlayan Çelik’in açıklamaları şöyle:

“Dikkatli bir şekilde takip ettik. Prensip olarak biz siyasete dönük her türlü şiddete karşıyız. Siyasetin özgürce yapılabilmesi parti olarak dikkat ettiğimiz bir konu. Siyasete ve siyasetçiye dönük herhangi bir şiddetin maruz görülmesi söz konusu olamaz. Bu olaydan önce uyarılar yapılıyor. Burası miting alanı değil, miting alanı öbür taraf diye yönlendiriliyor. Erzurum bir barış şehri. Kapsamlı bir soruşturma yapılacaktır.

İBB Başkanı en ufak bir olayda Cumhurbaşkanımızı hedef alan açıklamalar yapıyor. Yakışıksız bir beyan. Fiziki şiddete karşı olduğumuz gibi sözel manipülasyona ve provakatif söyleme de karşı olmak zorundayız. Miting alanının güvenlik tedbiriyle esnaf ziyaretisinin güvenlik tedbiri bunlar birbirinden farklı şeyler. Kurallı siyaset yapacağız. Türkiye’nin her yerinde herkes miting yapıyor. Güvenlik tedbiri alınıyor. Tabiki de alınacak. Hiçbir şekilde şiddeti maruz göremeyiz. Topyekün reddederiz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘seçim gecesi sokağa çıkmayın’ açıklamasını da değerlendiren Çelik şu ifadeleri kullandı:

“Bunlar bir tecrübesizlik ve sorumsuzluk. Vatandaşımız kaybetmez, herkes kazanır. Sandığın iktidarı belirleme gücü kazanıyor. “O gece çıkmayın, bir takım provakasyonlar olacak” demek başlı başına provakatif söylem. Her zamanki gibi seçimlerde kaybedenler ve kazananlar olacak. Biz birinci turda bu işi bitireceğiz. Hiçbir vatandaşımız kaybetmeyecek. Ondan sonra önümüze bakacağız.”

Ne olmuştu?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaptığı mitingde, otobüs üzerinde konuştuğu sırada bir grubun taşlı saldırısına uğramıştı. İmamoğlu, saldırının ‘tertipli’ bir olay olduğunu söylemişti.

Olay sonrası otobüsün içinden mikrofonla bir süre konuşan İmamoğlu, polis ekiplerine tepki göstermiş ve “Bunu seyreden polisler, biz de sizi seyrediyoruz. Bu şehrin valisi, emniyet müdürü biz de sizi seyrediyoruz. Hiç sorun yok. Aldatılmış gençler olabilir. Aldatılmış yöneticiler olabilir. Burada yaralanan vatandaşlar var, siz seyrediyorsunuz polisler. Erzurum Valisi, Erzurum Belediye Başkanı… Hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım. İnsanları tahrik ediyorsunuz” demişti.

Ekrem İmamoğlu daha sonra paylaştığı bir video ile de yaşananlara tepkisini ortaya koydu. İktidar mensuplarına seslenen İmamoğlu, “Yanlış yoldasınız, millete zarar veriyorsunuz” diye uyarmıştı.

Atılan taşlar nedeniyle bazı katılımcılar yaralanmıştı. İmamoğlu ve beraberindeki heyeti taşıyan otobüste hasar meydana geldi. İmamoğlu’nun otobüsü alandan ayrılırken polis de kalabalığa TOMA’larla su sıkmıştı.

 

Paylaşın

Erzurum Olayları; Bakan Bozdağ: Gözaltılar Var

Erzurum’da İBB Başkanı İmamoğlu’na yönelik saldırıyla ilgili olarak konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Erzurum’daki olayla ilgili tahkikat başlatıldı, gözaltına alınanlar var” dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde yaşadığı taşlı saldırıyla ilgili konuştu.

A Haber’de konuşan Bekir Bozdağ, “Olaydan dolayı üzüntümü ifade etmek isterim. Demokratik bir rekabetin devam etmesi bizim arzumuzdur. Yaralanan hemşerilerime geçmiş olsun diyorum. Olayda sorumluluğu olduğu değerlendirilen kişilerle ilgili gözaltı kararları verilmiş durumda.

Süreç takip ediliyor. Hukuk işleyecektir, yargı hukuk çerçevesinde kararını verecektir. Şu an gözaltında olanlar var. Kanunun suç olarak tanımladığı eylem varsa hukuk harekete geçer ve gereğini yapar.” değerlendirmesinde bulundu.

Miting yapılacak alanların her zaman belli olduğunu belirten Bozdağ, “Sayın İmamoğlu’nun bu konuda farklı bir alana çıktığını görüyoruz. Esnaf ziyareti yapmak istediğinizde istediğiniz gibi yaparsınız ama mitinge dönüşünce zafiyetler oluşabilir. Sizin yaptığınız işe göre güvenlik güçleri tedbir alırlar. Bu olayların üzücü olduğu gibi sayın İmamoğlu’nun valiyle konuşması da üzücüdür.

Bir hakaret dili yok ama üslupta sıkıntı var. Devletin valilerine üstten bakan, onları aşağılayan bir biçimde davranmayı doğru görmem. Taş atma olayı nasıl yanlışsa bu da aynı derecede yanlıştır. İkisini de kabul etmem. Allah vermesin bunlara bir güç geçtiğinde neler yapacağına dair bir fikir de veriyor insanlara.” diye konuştu.

Ne olmuştu?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaptığı mitingde, otobüs üzerinde konuştuğu sırada bir grubun taşlı saldırısına uğramıştı. İmamoğlu, saldırının ‘tertipli’ bir olay olduğunu söylemişti.

Olay sonrası otobüsün içinden mikrofonla bir süre konuşan İmamoğlu, polis ekiplerine tepki göstermiş ve “Bunu seyreden polisler, biz de sizi seyrediyoruz. Bu şehrin valisi, emniyet müdürü biz de sizi seyrediyoruz. Hiç sorun yok. Aldatılmış gençler olabilir. Aldatılmış yöneticiler olabilir. Burada yaralanan vatandaşlar var, siz seyrediyorsunuz polisler. Erzurum Valisi, Erzurum Belediye Başkanı… Hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım. İnsanları tahrik ediyorsunuz” demişti.

Ekrem İmamoğlu daha sonra paylaştığı bir video ile de yaşananlara tepkisini ortaya koydu. İktidar mensuplarına seslenen İmamoğlu, “Yanlış yoldasınız, millete zarar veriyorsunuz” diye uyarmıştı.

Atılan taşlar nedeniyle bazı katılımcılar yaralanmıştı. İmamoğlu ve beraberindeki heyeti taşıyan otobüste hasar meydana geldi. İmamoğlu’nun otobüsü alandan ayrılırken polis de kalabalığa TOMA’larla su sıkmıştı.

Paylaşın

Erzurum Olayları; İbrahim Kalın: Kabul Edilebilir Değil

Erzurum’da İBB Başkanı İmamoğlu’na yönelik saldırıyla ilgili olarak konuşan İbrahim Kalın, “Bu kadar herkesin çok motive olduğu, kitlesini sahaya sürdüğü bir ortamda böyle bir hadisenin yaşanması üzüntü verici. Ben herkese geçmiş olsun diliyorum öncelikle” dedi ve ekledi:

“En son belediye başkanı ve İçişleri Bakanı ile yaptığım görüşmede söylenen, bir esnaf ziyareti başka bir şeye dönüşmüş. Sokakların içerisinde hoparlörle konuşma şeklinde bir tür miting gibi bir şeye dönüşünce bir grup taşlarla saldırmaya başlamış. Bu kabul edilebilir bir şey değil”

“Taşlarla saldırılması vs. Asla böyle bir şey söz konusu olamaz. Bunu bir defa bütün Erzurumlulara teşmil etmek de büyük haksızlık olur. Erzurumlular provoke ettiler, şöyle böyle denmesi de yakışıksız. Bu doğru bir şey değil” ifadeleri kullanan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bununla ilgili şu anda duruma bakılıyor. Birkaç kişi de yaralanmış. Bu konuda da üzüntümüzü ifade edeyim. Çocuk yaralanmış benim gördüğüm. Tam olayı aydınlatmak için Valilik bununla ilgili bir çalışma yapıyor. Bir suç unsuru varsa da bununla ilgili gerekli hukuki işlem yapılır”. Şimdi kasti olarak birisini yaralamak amacıyla. Bunu kim yapmış, nereden nasıl yapmış.”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde yaşadığı taşlı saldırıyla ilgili konuştu. Habertürk yayınına katılan Kalın’ın açıklamaları söyle:

“Konuyu akşamüstü takip ettim. Üzücü bir takım hadiseler yaşanmış. Biz o sırada İstanbul mitingi sonrası oradan ayrılıyorduk. O vesileyle ben belediye başkanımızla görüştüm. İçişleri bakanımız ile görüştüm. Valinin yaptığı açıklamayı da gönderdiler ona da baktım. Öncelikle şunu söyleyeyim, seçim sürecine giderken herkesin can ve mal güvenliği bizim birinci önceliğimizdir.

Hangi partiden, hangi gruptan, hangi bölgeden olursa olsun. Erzurum’da böyle bir hadisenin yaşanması bu arada ilk defa oluyor. Bu seçim süreci boyunca. Bu kadar herkesin çok motive olduğu, kitlesini sahaya sürdüğü bir ortamda böyle bir hadisenin yaşanması üzüntü verici. Ben herkese geçmiş olsun diliyorum öncelikle.

Fakat şimdi birkaç unsur var. Fotoğrafa da bakmak lazım. Biz evvelsi gün Erzurum’daydık ve miting yapılacak yerler İl Seçim Kurulları tarafından belirleniyor. Herkes istediği yerde miting yapamıyor. Belli yerler tahsis ediliyor. Biz de gittik. Bize tahsis edilen yerde miting yaptık. Daha önce biz Gar Meydanı’nda yapardık. Diğer siyasi partiler de Gar Meydanı’nda yapardı. Şehrin merkezinde.

Bu yıl Erzurum Belediyesi bir miting alanı belirlemiş. İl Seçim Kurulu da miting alanı olarak bütün başvuran siyasi partilere burayı gösteriyor. Bizde gittik mitingimizi orada yaptık. Bizden başka miting yapan oldu mu bilmiyorum. Bugünkü hadisede ise bu miting alanı yerine şehrin içinde bir başka yerde miting yapma talebi gitmiş Sayın İmamoğlu tarafından. Belediye burası miting alanı değil. Fiili bir durum yaratarak burada bir hoparlör ile bir miting yapmak izinsiz gösteriye girer. Buna rağmen otobüsler, özel olarak getirildi kondu diyor da.

Oradaki yetkililerin söylediği böyle özel bir şey yok. Miting alanı olarak belirlenen bir yer var. Burayı tercih etmediler. Bunun yerine bu bir esnaf ziyareti olacak demişler. Başvuru böyle yapılmış. Valiliğin yaptığı açıklamaya da bakarsanız. Esnaf ziyareti şeklinde planlanmış. Bir esnaf ziyareti dendiği zaman bu yürüyerek olur, arabayla olur. Ona göre tedbir alıyor doğal olarak kolluk kuvvetleri. Miting dediğinizde ona göre tedbir alıyor. Birçok polis görevlendirilmiş. TOMA araçları falan bir olay falan olması durumunda.

En son belediye başkanı ve İçişleri Bakanı ile yaptığım görüşmede, söylenen bir esnaf ziyareti başka bir şeye dönüşmüş. Sokakların içerisinde hoparlörle konuşma şeklinde bir tür miting gibi bir şeye dönüşünce bir grup taşlarla saldırmaya başlamış. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Taşlarla saldırılması vs. Asla böyle bir şey söz konusu olamaz. Bunu bir defa bütün Erzurumlulara teşmil etmek de büyük haksızlık olur. Erzurumlular provoke ettiler, şöyle böyle denmesi de yakışıksız. Bu doğru bir şey değil. Bununla ilgili şu anda duruma bakılıyor. Birkaç kişi de yaralanmış. Bu konuda da üzüntümüzü ifade edeyim.

Çocuk yaralanmış benim gördüğüm. Tam olayı aydınlatmak için Valilik bununla ilgili bir çalışma yapıyor. Bir suç unsuru varsa da bununla ilgili gerekli hukuki işlem yapılır. Şimdi kasti olarak birisini yaralamak amacıyla. Bunu kim yapmış, nereden nasıl yapmış. Bunları araştıracak kastettiğim bu. Tabii dediğim gibi bir kere biz 14 Mayıs seçimlerine giderken bu kadar bir demokrasi şöleni içerisinde herkesin seçimlerini, gösterilerini, mesajlarını demokratik bir ortamda verdiği süreçte, bu tür olayların yaşanmasını biz asla arzu etmeyiz. Onu bir kez daha ifade etmek isterim.”

Paylaşın

Erzurum’da İBB Başkanı İmamoğlu’nun Mitingine Taşlı Saldırı

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaptığı mitingde, otobüs üzerinde konuştuğu sırada bir grubun taşlı saldırısına uğradı. İmamoğlu, saldırının ‘tertipli’ bir olay olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Olay sonrası otobüsün içinden mikrofonla bir süre konuşan İmamoğlu, polis ekiplerine tepki gösterdi ve “Bunu seyreden polisler, biz de sizi seyrediyoruz. Bu şehrin valisi, emniyet müdürü biz de sizi seyrediyoruz. Hiç sorun yok. Aldatılmış gençler olabilir. Aldatılmış yöneticiler olabilir. Burada yaralanan vatandaşlar var, siz seyrediyorsunuz polisler. Erzurum Valisi, Erzurum Belediye Başkanı… Hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım. İnsanları tahrik ediyorsunuz” dedi.

Ekrem İmamoğlu daha sonra paylaştığı bir video ile de yaşananlara tepkisini ortaya koydu. İktidar mensuplarına seslenen İmamoğlu, “Yanlış yoldasınız, millete zarar veriyorsunuz” diye uyardı.

Atılan taşlar nedeniyle bazı katılımcılar yaralandı. İmamoğlu ve beraberindeki heyeti taşıyan otobüste hasar meydana geldi. İmamoğlu’nun otobüsü alandan ayrılırken polis de kalabalığa TOMA’larla su sıktı.

Saldırının ardından İmamoğlu’nun Erzurum Valisi Okay Memiş’e tepki gösterdiği görüntüler ortaya çıktı. Telefonda Vali Memiş’e “Erzurum adına kınıyorum, dadaş adına kınıyorum. Bana ‘tedbirleri aldım ama üzgünüm’ derseniz bunları söylerim size. Ama ‘Tedbir alamadım, gereğini yapacağım’ derseniz…” ifadelerini kullandı. Vali Memiş’in “Ağır konuşuyorsun” demesi üzerine İmamoğlu “Ağır mı konuşuyorum! Sen dua et ben böyle konuşuyorum!” karşılığı verdi.

Vali ve belediye başkanından açıklama

Erzurum Valisi Okay Memiş de, İmamoğlu’nun mitingindeki saldırıya ilişkin olarak “Bugün Havuzbaşı Kent Meydanı, resmi olarak ilan edilmiş miting alanı değildi. Eğer resmi alan olarak ilan edilen bir miting alanı olmuş olsaydı, birçok daha fazla güvenlik tedbiri alıp bunu sağlayabilirdik.” dedi.

Vali Memiş, Valilik’te düzenlediği basın toplantısında, İmamoğlu’nun kente ziyaretinin bir “miting” olarak değil, “esnaf ziyareti” olarak programlandığını savundu.

AK Partili Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, CHP il başkanlığının kamuoyunu yanılttığını savundu.

Sekmen, “Cumhuriyet Halk Partisi, İl Seçim Kurulu tarafından belirlenen miting alanını dolduramayacağını anladığından sağı solu karalayarak ‘Miting yapmamıza izin verilmiyor’ imajını oluşturmaktadır. Miting alanı müsaittir ve ilgili makamlardan izin alınarak isteyen parti miting yapabilir.” mesajını sosyal medya hesabından paylaştı.

Paylaşın

HDP’li Buldan: Zulüm İttifakını Sandığın Dibine Gömeceğiz

Erzurum Hınıs’ta konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Gittiğimiz her yerde bir oy Yeşil Sol’a, bir oy da faşizmi göndermeye. Çünkü bu ülkede faşizmi uygulayanlar belli, Kürtleri inkar edenler belli, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını tanımayanlar belli. Kadın cinayetlerini, kadına yönelik şiddeti, kadına yönelik baskıyı yapanlar belli. Kadınların emeğini, gençlerin geleceğini ve hayallerini çalan bir iktidar var. Bu zulüm ittifakını hep birlikte 14 Mayıs’ta sandığın dibine gömeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Erzurum Hınıs’ta Sırrı Sakık ve Yeşil Sol Parti milletvekili adayları ile birlikte düzenlenen mitinge katıldı. Erzurum Milletvekili Adayı Meral Danış Beştaş’ın telefon bağlantısıyla halka seslendiği mitingde konuşan Buldan, şunları söyledi:

“Gelê me yê hêja, delal û bi rûmet, dayikên hêja ciwanên xurt, ez we hemuyan slav dikim. Hun bi xêr hatin, ser seran ser çavan hatin. Bugün burada olmaktan, Hınıs halkıyla, bir bütün olarak Erzurum halkıyla, Şeyh Said’in torunlarıyla, Kürtlerle, Alevilerle bir araya gelmekten büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Bu kadim topraklarda bin yıllardır zulme, baskıya ve şiddete boyun eğmeyen, Şeyh Said’in torunlarını örnek alan halkımıza binlerce selam olsun!

Sizlerin bu coşkulu, kararlı ve iradeli duruşu karşısında saygıyla eğiliyorum. Sevgili halkımız, gittiğimiz her yerde aynı coşku var. Yaptığımız bütün mitinglerde aynı kararlılık var, aynı dik duruş var. İnsanlar artık kararını vermiş. Erzurum da kararını vermiş. Yeşil Sol Parti’yi Türkiye’nin her yerinde birinci yapmak için halkımız kararını vermiş. Ege’den Marmara’ya, Doğu’dan Batı’ya, Serhat’tan Amed’e, Botan’dan Karadeniz’e kadar her yerde Yeşil Sol’un bayrakları dalgalanıyor. Her yerde Yeşil Sol’un adayları coşkuyla karşılanıyor.

Çünkü değişimi, dönüşümü, adaleti, barışı, huzuru ve refahı Yeşil Sol olarak Türkiye’nin her yerine yayacağız. Güçlü bir temsiliyetle Meclis’e gireceğiz. Yeşil Sol Parti’nin 100 vekille Meclis’te temsiliyeti artık kaçınılmaz. Çünkü bu hava bunu gösteriyor. Çünkü bu atmosfer bunu gösteriyor. Kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla; Türk’üyle, Kürt’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle öteki olanlar, baskıya ve şiddete maruz kalanlar kararını vermiş; Yeşil Sol’u 100’ün üzerinde vekille parlamentoya gönderecek.

“Bir oy Yeşil Sol’a, bir oy da faşizmi göndermeye”

Gittiğimiz her yerde bir oy Yeşil Sol’a, bir oy da faşizmi göndermeye. Çünkü bu ülkede faşizmi uygulayanlar belli, Kürtleri inkar edenler belli, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını tanımayanlar belli. Kadın cinayetlerini, kadına yönelik şiddeti, kadına yönelik baskıyı yapanlar belli. Kadınların emeğini, gençlerin geleceğini ve hayallerini çalan bir iktidar var. Bu zulüm ittifakını hep birlikte 14 Mayıs’ta sandığın dibine gömeceğiz.

Erzurum’dayız, Hınıs ilçesindeyiz, buradaki gençlerin çoğunun işsiz olduğunu biliyoruz. Buradaki gençler batıya iş bulmak için gidiyorlar. Hınıs’ın da Tekman’ın da Karaçoban’ın da Karayazı’nın da gençleri doğdukları topraklarda iş bulamıyorlar. O yüzden de karın doyurma pahasına batıya iş bulmaya gidiyorlar. Erzurum halkı bunu hak ediyor mu, hayır. Erzurum’daki genç arkadaşlarım- ben de genç olduğum için böyle söylüyorum- sizler bunu hak etmiyorsunuz.

AKP hükümetinin gençler ve Erzurum halkına reva gördüğü bu yaşamı değiştirmek ve 14 Mayıs’ta onları Erzurum’da bir tabela partisi haline getirmek genç yoldaşlarımın görevidir. İsmi Adalet ve Kalkınma Partisi olabilir ama buna aldanmayın, isminde adalet olanın bütün adaletsizleri getirdiğini biliyoruz. İsminde kalkındırma var ama yandaşlarını ve 5’li Çeteleri kalkındıran bir partidir AKP, Erzurum halkının ne yaşadığını bilmez ve düşünmez. AKP hükümeti Erzurum’da insanlar aç mı, yoksul mu, sefalet mi yaşıyor bilmez.

Saray’ın penceresinden Erzurum halkı görünmez. Her seçim döneminde yalanlarını ve vaatlerini görüyoruz. Her seçimde yeni yalanlarla Türkiye halklarının önüne çıkan, oy isteyen AKP’nin uydurduğu yeni bir yalan var. Cudi’de petrol bulmuşlar, yalan! Bu yalanı bir kez daha uydurdular. Asıl rezerv kaynakları nerede biliyor musunuz, o sarayın altında. Milyarlarca dolara yaptırılan sarayın altında esas kaynaklar. 14 Mayıs tarihinde o sarayın ampulleri sönecek, bütün Türkiye’nin mutfağında tencereler kaynayacak. Buna emin olabilirsiniz.

Şimdi esnafın, işçinin, çiftçinin gırtlağına kadar borçlu olduğunu biliyoruz. Hınıs’ta esnaf siftah bile yapmadan akşam evine gidiyor. Herkesi borçlu yaptılar; kendilerine, devlete ve bankalara borçlu yaptılar. Borç yükünden dolayı insanlar kredi kartlarına yüklenmeye çalışıyor. Yoksulluk, sefalet, borç. Bu halk, sizler bunu hak etmiyorsunuz. Halkımızın refah içinde adalet, barış ve huzurla yaşayabileceği bir ortamı hazırlamak için yollara çıktık, yürüyoruz. Bugün bu alanlarda konuşma yapıyor olabiliriz ama esas konuşmayı sizler 14 Mayıs’ta yapacaksınız.

Söz, karar, mühür sizin; Yeşil Sol Parti sizin. Ben inanıyorum ki, Erzurum halkı kendi adaylarına ve partisine sahip çıkacak. Şimdi buranın birinci sıra adayı Meral Danış Beştaş çok talihsiz bir trafik kazası geçirdi. O kazayı geçirmemiş olsaydı bugün burada olacaktı. Seçim tarihine kadar bu çalışmayı bizzat kendisi yapacaktı. Mevcut koşullarından dolayı gelemedi. Şuna inanıyorum; Meral Danış Beştaş’ı kendi sesiniz, sözünüz ve iradeniz olarak TBMM’ye göndereceksiniz.

Sadece Meral’i de değil, çünkü Erzurum’a bir milletvekili yetmez. Biraz önce aday arkadaşlarımız sahnedeydi. Hepsini tanıyorsunuz. 14 Mayıs’a kadar daha fazla ve güçlü çalışmak ve bu ilde Yeşil Sol Parti’yi güçlü bir temsiliyetle Meclis’e göndermek sizin sorumluluğunuzdadır. Size hem inanıyorum hem de güveniyorum. Başaracağınızı da biliyorum. Bize en güzel müjdeyi siz vereceksiniz. Rehavete kapılırsak boş alanları başkaları doldurur.

Gece gündüz demeden kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, Kürt’üyle, Alevi’siyle kapı kapı dolaşacağız, her eli tutacağız, her yüreğe dokunacağız ve herkesi ikna edeceğiz. Yeşil Sol’u tanımayanlara Yeşil Sol’u anlatacağız. Bu zulmün, bu barbarlığın, tek adam rejiminin bitmesi için, Ali Rıza amcanın hakkı için Erzurum kendi iradesine sahip çıkacak. Bu zulüm sadece Ali Rıza amcaya değil bütün Kürt halkına yapılan bir zulümdür. Şeyh Said döneminden kalan, bugün onun torunlarına ve çocuklarına yapılan zulümdür.

“Bu ülke çatışmalara ve savaşa dur diyecek güce sahiptir”

Bu ülke artık bu zulümlere, baskılara, şiddete, çatışmalara ve savaşa dur diyecek güce sahiptir. Bunun için sizlerin yapacağı tercih önemlidir. Siz ya aydınlığı ya karanlığı, ya savaş politikalarını ya barış politikalarını, ya demokrasiyi ya faşizmi seçeceksiniz. Ama ben inanıyorum; Türkiye’nin her yerinde barış rüzgarları, demokrasi rüzgarları esiyor. Bu ülkeye refahın gelmesi için başlayan bu hava parlamentoya yerleşecek.

Burada sabırla bizi beklediniz, biz de sabırla 14 Mayıs’ta Erzurum’da alacağımız oyları bekleyeceğiz. Hepinize geldiğiniz için, katıldığınız için, bizi bu şekilde karşıladığınız için sonsuz teşekkür ediyoruz. Hepimizin yolu açık olsun. Mutlaka kazanacağımıza, başaracağımıza yürekten inanıyoruz. An serkeftin an serkeftin, an azadî an azadî.”

Paylaşın

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Uçar: Yine Kaybettireceğiz

Erzurum’un Karaçoban’da partisinin seçim bürosu açılışında konuşan Çiğdem Kılıçgün Uçar, Çözüm Sürecinden söz ediyorlar. Masayı deviren ve buzdolabına kaldıran, Sayın Öcalan’ın mutabakatını kabul etmeyen siz değil misiniz? Bu savaş iktidarın kendi iktidarı için yürüttüğü bir savaştır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu savaşa karşı bir irade ortaya koymak gerekiyor. Biz bunu ortaya koyacağımızın sözünü veriyoruz. Demokratik bir Türkiye’nin kurucusu olmaya var mısınız? Cumhuriyeti demokratik hale getirmeye var mısınız? Biz de hazırız, bunu kadınlarla ve gençlerle yapacağız. 2015 Haziran’ında olduğu gibi onlara yine kaybettireceğiz ve hatta o dönem elde ettiğimiz başarının üzerine çıkacağız.”

Yeşil Sol Parti, Erzurum’un Karaçoban İlçesinde DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş ve Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın katılımıyla seçim bürosu açtı. Açılışta konuşan Uçar, şunları söyledi:

“Biz kadim bir mücadelenin yürütücüleriyiz. Bugün adımız Yeşil Sol ama kadim bir mücadeleden geliyoruz. Halkımız her türlü saldırılara cevabını vermiş bir halktır. 14 Mayıs’ta da halkımız bunun en iyi cevabını verecektir. Karşısında olduğumuz iktidarın “Doğru zaman doğru adam” sloganı var. Yani sadece o var.

Ama bizim beyannamemizde herkes var, halkımız var. Demokratik Cumhuriyeti inşa edeceğiz. Biz bu iktidarı, insanlar enkaz altındayken Kızılay’ın sattığı çadırlardan tanıyoruz; savaş politikalarından ve tecritten tanıyoruz. Onlar saraylardayken açlık sınırı altında yaşayan insanlardan tanıyoruz.

Kürtçe ile ilgili yasakları kaldırdıklarını söylüyorlar. 2014 yılında Kürtçe konuştuğu için 50 insan saldırıya uğradı, 5 insan hayatını kaybetti. Kürtçe gazeteler yasaklandı. Kurdi-Der kapatıldı, müziğe yasaklar getirildi. Daha düne kadar tek dil diyen siz değil miydiniz? O zaman bu seçimde bunları tekleterek göndermek gerekiyor” dedi.

7 Haziran’da olduğu gibi onlara yine kaybettireceğiz

Çözüm Sürecinden söz ediyorlar. Masayı deviren ve buzdolabına kaldıran, Sayın Öcalan’ın mutabakatını kabul etmeyen siz değil misiniz? Bu savaş iktidarın kendi iktidarı için yürüttüğü bir savaştır. Bu savaşa karşı bir irade ortaya koymak gerekiyor.

Biz bunu ortaya koyacağımızın sözünü veriyoruz. Demokratik bir Türkiye’nin kurucusu olmaya var mısınız? Cumhuriyeti demokratik hale getirmeye var mısınız? Biz de hazırız, bunu kadınlarla ve gençlerle yapacağız. 2015 Haziran’ında olduğu gibi onlara yine kaybettireceğiz ve hatta o dönem elde ettiğimiz başarının üzerine çıkacağız.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Ceplerini Dolduruyorlar, O Ceplerin Hepsini Dikeceğim

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) tatile girmesinin ardından, grup toplantılarını her hafta bir ilde yapma kararı alan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP9 Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk durağı Erzurum oldu.

Milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri ve parti yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, Erzurum’un sürekli kan kaybettiğini 81 il içinde gelişmişlik sıralamasında 62. Sırada yer aldığını belirterek, iktidar olduklarında kentin, bölgenin hayvancılık ve tarım merkezi olmasına dönük projesini açıkladı.

Çiftçilerin bankalara ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi faizlerini sıfırlayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın canlı hayvandan, buğday, arpaya kadar her şeyi ithal ettiğini belirterek, “Komisyon da alıyorlar, cephelerini de dolduruyorlar. O ceplerin hepsini dikeceğim” dedi.

Proje ile bölgede 750 bin kişiye istihdam olanağı sağlayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, iktidara yakın müteahhitleri hedef alarak, “Eğer büyüyeceksek hep beraber büyüyeceğiz, Erzurum da, Kars da, Van da büyüyecek. Her yerin ekonomik durumuna göre coğrafi koşullarına göre öngörülen yatırımları yapacaksınız. Bu 5 yıl içinde 1 milyar dolarlık yatırım demektir. 1 milyar lira Türkiye Cumhuriyeti için büyük para değil. 5’li çetenin bir köprüsüne 35 milyar dolar garanti veriyorlar. Ben o paraların tamamını söke söke alacağım, Yok öyle Londra’daki mahkemelere gidecekler, mahkeme görülecek. Mahkemeyi ister Londra’ya ister Papua Yeni Gine’ye götür, ben o paraları söke söke alacağım.” ifadelerini kullandı.

İktidar olduklarında bütün haksızlıkların önüne geçeceklerini ve haksızlık yapanların “burnundan fitil fitil getireceğini” belirten Kılıçdaroğlu, bir kez daha partisine katılım çağrısı yaparak, “Gelir dağılımında hak hukuk adalet istiyorsanız, bize katılacaksınız,. Canlı hayvan eti ithal eden bir iktidardan kurtulmak istiyoruz, kendimiz üretelim, kendimiz işleyelim, diyorsanız. Bize katılacaksınız. 5’li çetelere devletin geliri peşkeş çekildi dönemi bitsin, diyorsanız bize katılacaksınız. Ey Bay Kemal bu 128 milyar doları hortumlayanlardan hesap sor diyorsanız bize katılacaksınız, EYT’liyseniz bu sorun çözülsün diyorsanız bize katılacaksınız.” dedi.

Erzurum’daki toplantıdan son derece memnun kaldığını belirten Kılıçdaroğlu’nu konuşmasından satırbaşları şöyle:

“TBMM tatile girdi ama ülkenin dertleri devam ediyor. Dertler; artarak devam ediyor, azalarak değil. Ve tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Bu ülkenin kuruluşunda harcımız var. Bu ülkenin kuruluşunda; şehitlerin kanları var, gazilerimiz var, atalarımız var, babalarımız var. ‘Meclis tatile girdi, oturalım, Türkiye’nin sorunlarını seyredelim’ böyle bir düşüncemiz yok. O zaman karar aldık. Bir şey yapmamız lazım, bir yerden başlamamız lazım. Nereden başlayalım? Hepimizin aklına bir tek kent geldi. Erzurum’dan başlayalım. Erzurum tarihi şehir mi? Tarihi şehir. Kadım şehir mi? Kadim şehir. Dadaşların kenti. Bu kadim şehrimiz Milli Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç noktası mıydı? Evet, başlangıç noktasıydı. Mustafa Kemal Atatürk Erzurum milletvekili miydi? Evet, Erzurum, milletvekiliydi. Erzurum’un hem bizim tarihimizde hem CHP tarihinde özel bir yeri var.

“İğneyi önce kendimize batıracağız”

Peki şu soru şu, madem bu kadar önemli, madem tarihsel açıdan bu kadar derinlikli olan bir kent, neden CHP’ye sempati göstermedi, neden bir tek milletvekili bile uzun süredir CHP’den çıkarmadı? Önemli bir soru. Bu sorunun cevabını sizleri ben vereyim. Bu işin sorumlusu bu işin kabahati; Erzurumlular değil, CHP’de. İğneyi önce kendimize batıracağız. Gelmedik, sofranıza oturmadık, çayınızı kahvenizi içmedik. Ankara’da tumturaklı nutuklar attık. ‘Erzurumlu bize oy verecek.’ Niye oy versin kardeşim? Yani oturur derdini dinle. Bunları yapmadık. O nedenle Erzurum’a aynı zamanda Erzurumlular ile kucaklaşmaya ve helalleşmeye geldik. Bunu da bütün Erzurumluların bilmesini isterim.

Cumhuriyetin ilk kez dile getirildiği bir kentimiz. Durumumuz pek parlak değil yani Türkiye’nin durumu pek parlak değil. Yeni bir mücadeleyi başlatmak zorundayız. Neden yeni bir mücadele? Bu da önemli bir soru. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti asla bir kişiye teslim edilmedi. Bir kişiye bir devletin teslim edilmesi o devlet için bir felakettir. Örnek. Çanakkale’nin her karışında binlerce şehidimizin, gazimizin acısı gözyaşı kanı var değil mi? Çanakkale’yi, bu ülkenin vatandaşları geçilmez kıldılar. Milli irade uydu. Ama ne oldu? Sonra bir dönem dönüştü, bir dönem değişti. Bir kişi çıktın dedi ki, ‘o gemileri serbest bırakın gelsinler.’ 1918.

O mücadeleyi verdiğimiz, ‘Çanakkale geçilmez’ dediğimiz Çanakkale’den; o savaştığımız bütün gemiler, yol gemilerin içindeki askerler, yani düşman askerleri, Çanakkaye’ye geldiler. Dolmabahçe Sarayı’nın önünde demirlediler. Bir kişinin iradesi ve hani biz Çanakkale Savaşı vermiştik, hani Çanakkale geçilmezdi, hani gazilerimiz, şehitlerimiz vardı. Dönemin padişahı dedi ki, ‘bırakın Çanakkale Savaşını herkes gelsin’ ve geldiler ve Dolmabahçe önünde demirlediler. O zaman Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk geldi, Haydarpaşa’ya indi. Şunu söyledi. ‘Geldikleri gibi gideceklerdir.’ Erzurum’a geldi. Erzurum sıradan bir kongre değildir. Erzurum Kongresi, milli iradenin ilk kez çok açık ve net bir şekilde telaffuz edildiğini kongredir.

Milli iradeye dayanan bir millet meclisinin meydana getirilmesini ve gücünü milli iradeden alacak bir hükümetin kurulmasını kongre çalışmalarının ilk hedefi olarak gösterdi. Manda ve himayenin kabul edilmeyeceğini karar altına aldı. Manda ve himaye kabul edilemez. Biz hiçbir bayrağın altında bizim bayrağımızı dışında hiçbir bayrağın altındaki duramayız. Mandayı ve himaye kabul edemeyiz. Şunu söylüyor, Gazi Mustafa Kemal, ‘Kuvayi Milliye’yi tek kuvvet olarak tanımak ve milli iradeyi hâkim kılmak esastır.’ Şimdi milli iradenin bir kişiye teslim edildiğini görüyoruz. Ağır mücadeleler verdik milli irade için. Parlamento toplandı, daha dün olağanüstü toplantıya çağırdı. Sağlık çalışanlarının sorunlarını çözmek için oturduk.

Bütün sağlık çalışanlarının dernekleriyle konuştuk, sağlıkta şiddetin nasıl engelleriz diye. Onların görüşlerini aldık. Grup başkanvekillerimiz, parlamentoyu davet etti. Gelin sorunu çözelim. Neden? Sorunların çözüm adresi TBMM. Sakın unutmayın. O sıradan bir meclis değildir. Milli Kurtuluş savaşını yöneten bir meclis. Gelmediler katılmadılar. Niye gelmiyorsunuz? Sorun var, çözülmesi gerekiyor mu? Çözülmesi gerekiyor. Çözüm adresi neresi? TBMM. Niye gelmiyorsun? O zaman gelmediniz ama gün olacak, hepsi gelecekler. Gün olacak bu Meclis’in önünde kayıtsız şartsız hakimiyetin millette olduğu çok güçlü bir şekilde seslendirecek. Bunu Millet İttifakı olarak yapacağız. Millet ittifakı olarak yapacağız.

Her kesimin sorunları var. Bir sorunlar yumağı ile karşı karşıyayız. Evde sorun var. Bu sorunları aşmak zorundayız.  Aile olarak, birey olarak bir de Türkiye olarak yaşadığımız sorunlar var. Bütün komşularımızla kavgalıyız. Niye kavgalıyız? Ömrü savaş meydanlarında geçen bir kişi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk barışın ne kadar değerli olduğunu görmüş. Bütün hayatı savaş meydanlarında geçmiş. ‘Barıştan daha değerli bir şey yoktur’ demiş. Bütün komşularımıza niye kavga ediyoruz? Hangi gerekçeyle?

Erzurumlu kardeşlerim unutmayın. Suriye’de namaz kalacaklardı değil mi? Ne oldu? Onlar Suriye’ye gitmeden. 3 milyon 600 bin Suriyeli geldi. Niçin kardeşim? Neden oldu bu? Erzurumlu kardeşim bunu sorgulayacak. Bugün sokakta esnaf gezisi yaparken ‘Suriyelileri gönderecek misiniz’ dedi. Hiç kimse endişe etmesin hiç kimse. Hiç kimseyi ırkçılık yapmadan, kimsenin onuruyla oynamadan, onları kendi ülkelerine Allah nasip ederse, sizlerin takdiriyle davul zurnayla göndereceğiz. Davulla zurnayla göndereceğiz.

14 bin taşeron işçiye sesleniyorum. Meraklanmayın. Bu kardeşiniz, yani birilerinin deyimiyle bu ‘Bay Kemal’, sizin hakkınızı teslim edeceğim.

Bakın, Erzurumlu kardeşlerim. 30 Eylül 2017, devleti yöneten kişi televizyonda konuşuyor diyor ki ‘Erzurum neden ülkemizin ilk 10 şehrine girmez’ diyor. Güzel bir laf değil mi? Doğunun Paris’i olarak biliniyordu. Rahmetli babam Patnos’ta görev yaparken, ben üniversiteye giderken; gelir önce Erzurum’da bir gece yatardık. Sonra buradan trenle veya otobüsle Ankara’ya giderdim. Erzurum bütün doğunun özlemle görmek istediği bir kenttir. Mağazaları bütün doğuda güneydoğuda konuşulurdu. Erzurum’un misafirperverliğini hepimiz biliriz. Tarımın hayvancılığın başkenti olarak bilinirdi. İş adamları buralarda büyüyemiyorlar, gelişemiyor.

Burada altyapı yetersizliği. İnterneti olmayan binlerce çocuk var. Erzurum, kişi başına gelirde sürekli kan kaybediyor. Sürekli gelir düşüyor sürekli. Bakın bu konuda da vereyim. 2018’de 5.655 dolardan 5.176 dolara düşmüş durumda. Kan kaybediyor Erzurum. 19 yılda yüzde 64 daraldı Erzurum. Tarla alanı söylüyorum, 668 bin tondan 308 bin tona düştü ekilen. Tarlalardan elde edilenden yüzde 28 azalma görüyoruz. Son bir yılda kredi borcu yaklaşık 7.4 milyar arttı. Yaklaşık 19 milyardan 26 milyara çıktı. Gelir düzeyi düşük, ciddi bir yoksulluk var. Sağlık, sosyal güvenlik primlerinin ödemiyorlar. Her dört gençten birisi de işsiz.

Şeker fabrikamız vardı. Özelleştirildi. Önce söz verdiler dediler ki ‘hiçbir işçinin işine son verilmeyecek’ sonra o işçilerin işine son verdiler. Şu anda çok dar bir kadro şeker fabrikasında çalışıyor. Erzurum ve Erzincan şeker fabrikaları birini alana diğerini diğeri bedava kampanyası ile elimizden kaydı gitti diyorlar. 34 yıl sonra Türkiye, şeker ithal etmek zorunda kaldı. Bu fabrikalar buradayken, şeker pancarı ekilirken, işçiler çalışırken; neden bu hale getirdiniz? Neden oradaki işçilerin işine son verdiniz?

“Kredilerin faizlerini ilk bir haftada sıfırlayacağız”

Allah nasip eder iktidara geldiğimizde göreceksiniz. Çiftçilerin, tarım kredi kooperatiflerinden veya bankalardan çektikleri kredilerin faizlerini ilk bir haftada sıfırlayacağız. Tarımın önemini bilmezler. Biz biliriz. Onlar tarımın stratejik sektör olduğunu bilmezler. Biz biliriz. Neden? Çünkü araban olmayabilir, mobilyan olmayabilir, buzdolabın olmayabilir ama sen eşin çoluğun çocuğun günde iki sefer ya ekmek yemek zorundasın.

Canlı hayvandan ete kadar dışarıdan getiriyorlar. Buğdaydan arpaya kadar dışarıdan getiriyorlar. Yulafta mısıra kadar dışarıdan getiriyorlar. Türkiye’de toprak mı yok, çiftçi mi yok, üreten mi yok? Hepsi var dışarıdan getiriyorlar, komisyonu alıyorlar, defterleri dolduruyorlar. Bu milletin alın teriyle çiftçinin, emekçinin alın terini birilerine çaldırmayacağım. Herkesin aklına hukukunu teslim edeceğiz. Kim yönetiyorsa kim alın teri döküyorsa, oy versin veya vermesin, başımın üstünde yeri vardır.

Hiçbir çiftçi zarar etmeyecek. Geçmişte hatırlarsınız değil mi? Toprak Mahsulleri Ofisi’nin üstüne yazardı, ‘ofis çiftçinin kara gün dostudur.’ Şimdi nerede onlar? Yine öyle yapacağız. O ofisler çiftçinin kara gün dostu olacak. Hiçbir çiftçi eksikliğinden ötürü zarar görmeyecek. 21. maddesi var Tarım Kanunu diyor ki, ‘her yıl milli gelirinin yüzde 1’i oranında çiftçiye destek.’ Hiç verilmedi. Çiftçinin bu AK Parti hükümetlerinden 273 milyar lira alacağı var.

Ben biliyorum beşi çeteleri, hiç meraktan mı onu da halledeceğim. Çiftçinin üretim araçları ve hayvanları asla haczedilemeyecek, kanun çıkaracağız. Ne demek? Traktörü haczedilir mi? Çiftçi tarlayı nasıl sürecek? Çiftçiye traktör de kullanmak üzere mazot vereceğiz. ÖTV ve KDV olmayacak. Mazot pahalı olabilir sen arabanı kullanmazsın, belediye otobüsüne binersin veya taksiye binersin veya yürüyerek gidersin. Traktörü ne yapacağız? Tarlayı sürmesi lazım. Çiftçinin ucuz kredi artı mazot alması lazım ve ona düşük bedelle mazotu vereceğiz. Yine köylerde kırsalda nasıl öğretmen varsa; nasıl köyün imamı varsa ziraat mühendisi de olacak, veterineri de olacak, ziraat teknisyeni de olacak. Bunların tamamı kamu görevlisi olacak ve size hizmet edecek.  Sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Onlar bu işten yararlanacaktır.

“Ortak projeler ve ortak hedeflere kilitlenmesi lazım”

Erzurum için ne yapacağız? Bu bölge için ne yapacağız? Havza bazlı planlama yapmamız lazım. Erzurum coğrafi olarak da tarihi olarak da çok önemli bir yerde. İl toprak büyüklüğü açısından Türkiye’de dokuzuncu büyük il. Dolayısıyla bu bölgenin özel ekonomi bölgesi olarak ilan edilmesi lazım. Ortak projeler ve ortak hedeflere kilitlenmesi lazım. Erzurum dışında Kars, Iğdır, Ağrı, Tunceli, Bitlis, Van, Muş ve Bingöl’ün bu bölgede havza bazlı tarım ve hayvancılığın merkezi olması lazım. Bu bölge, özel yatırım alanlarıyla özel yatırım alanlarıyla teşvik edilmesi lazım. Küçük ve büyükbaş hayvan ücretsiz olarak dağıtılacak her yıl. Tarım ve hayvancılığın gelişmesi için et işleme tesisleri, deri işleme tesisleri, yem fabrikaları, tarım aletleri, tarımsal ürün paketleme tesisleri, tarım ilaçları, karbon sıvı gübre ve tekstil üretimi de bu bölgede olacak. Bu dediğim 9 ilde bunların tamamı olacak ve merkezi de.

Hedef, 30 milyar dolarlık Ortadoğu et borsasının ana merkezi olmak. 30 milyar bir merkez olacak burası şimdi. Erzurum da büyüyecek. Kars da büyüyecek, Van da büyüyecek. 85 milyonun hakkını hukukunu koruyacağız. Her yerin ekonomik durumuna göre coğrafi koşullarına göre öngörülen yatırımları yapacaksınız.

Bu söylediğim beş yıl içinde 1 milyar dolarlık yatırım demektir. Bu bölgeye yapılacak 1 milyar dolarlık yatırım demektir. Diyeceksiniz ki ya ‘1 milyar doları nereden bulacağız?’ Türkiye Cumhuriyeti Devleti için 1 milyar dolarlık para, çok büyük bir para değil. Beşli çetelerin bir köprüsüne kaç lira garanti veriyorlar biliyor musunuz? 35 milyar dolar bir köprü. Ben o paraların tamamını söke söke alacağım siz meraklanmayın. Londra’daki mahkemelere gidecekler. Orada davalar görülecek. Ya mahkemeyi ister Londra’ya götürür ister Papua Yeni Gine’ye götür ister Kongo’ya götür, ister Japonya’ya götür. Ben o paraları söke söke alacağım sizden bu milletin hakkını hukukunu alacağım.

“Bunlar beşli çeteye hizmet ediyorlar”

Sizin meşhur bir barajımız vardı. Alvar barajı. ‘Yapacağız, yapacağız.’ Yapamadılar, yapamazlar. Bunlar beşli çeteye hizmet ediyorlar. Bu kardeşiniz ise halka hizmet edecek, beşli çeteye değil. Beşli çeteye aracı koyuyor ‘acaba Bay Kemal bizim ile görüşür mü?’ Yemezler. Görüşmem ben milletimle görüşürüz, halkımla görüşürüm.

Bütçenin altı ayı, yani şimdiki bütçenin ilk altı ayından rakamlar. Tarımsal destekler için verdikleri para 21 milyar lira. Esnaf ve çiftçilere kredi toplam 29 milyar lira. Tefecilere, 134 milyar lira. Diyor ya ‘ben faize karşıyım.’  Faize karşı değil, bakmayın siz öyle. Faize karşı değilim, faizcilere hizmet eden bir siyasal iktidar var. Desinler ki çıksın ‘Bay Kemal doğruyu söylemiyor, Bay Kemal 134 milyar dedi bu rakam yanlıştır.’ 134 milyar değil, şu kadar liradır desin. Diyebilir mi? Diyemez efendim diyemez. Kime hizmet ediyorsun sen çiftçiye mi, esnafa mı, emekliye mi, apartman görevlisinin işçiye mi işsize mi? Tefecilere hizmet ediyorlar. Allah’tan korkan adam, fakiri fukarayı düşünür. Allah’tan korkan adan, sizi düşünür ya. 21. yüzyıl Türkiye’sinde çocuk yatağa aç giriyor, anne işsiz, baba işsiz, çocuk işsiz, evlat işsiz böyle bir tablo olur mu ya? Öğrenci internete ulaşamıyor. İnternet nedir Allah aşkına ya? Eğitim sistemi iflas etmiş zaten.

Hiç kimse endişe etmesin. Bütün haksızlıkların önüne geçeceğim. Hiç endişe etmeyin. Haksızlık yapanların burnundan fitil fitil getireceğim. Bu Bay Kemal kardeşimiz fitil fitil getirecek. Hiç endişe etmeyin.

“Hak, hukuk, adalet istiyorsanız bize katılacaksınız”

Bunları yapmamı istiyor musunuz? O zaman bu memlekette, adliyede, gelir dağılımında; hak, hukuk, adalet istiyorsanız bize katılacaksınız. Hiç bu işin lafı yok. Bize katılacaksınız. Hayvan yemini bile ithal eden, canlı hayvanı eti bile ithal ede bir iktidardan kurtulmak istiyoruz, kendimiz üretelim, kendi hayvanınızı kendimiz üretelim, kendi toprağımızı, kendimizi işleyelim alın terimizle kazanalım diyorsanız; bize katılacaksınız. Çiftçilerin, esnafın tarım kredi kooperatifinden veya bankalardan aldıkları kredilerin faizleri silinsin diyorsanız bize katılacaksınız. Beşli çetelere, devletin geliri peşkeş çekildi. Beşli çetelerin dönemi bitsin, memlekette hak hukuk olsun, hiçbir çocuk yatağa aç girmesin diyorsanız bize katılacaksınız. Bu işin şakası yok. 128 milyar doları götürdüler.

128 milyar dolar nereye gitti ey Bay Kemal hortumlayanlardan hesap sor diyorsanız bize katılacaksın. Emeklilikte yaşa takılanlar, bu sorun çözülsün diyorsanız bize katılacaksınız. Ataması yapılmayan öğretmenler, ataması yapılmayan sağlıkçılar, hak ve hukuk içinde yapılmasını istiyorsanız bize katılacaksınız. Askeri öğrenciler hapishanelerde sürüm sürüm sürünüyor, haksızlık diz boyu ama uyuşturucu baronuysa dışarıda. Adaleti sağlamak istiyorsanız ve uyuşturucu belasından bu ülke kurtulsun istiyorsanız bize katılacaksınız Emeklilere öyle 1100 lira değil, uyduruk para değil birer maaş ikramiye ödensin diyorsanız bize katılacaksınız.

Herkesin yaşam tarzına, kimliğine, inancına saygılıyım. Bir çocuk yatağa aç giriyorsa, gözüme uyku girmemeli. Bunu yapacağız. Kimse unutmasın. Geliyor gelmekte olan.”

Paylaşın

Kur’an Kursu’ndaki Cinsel İstismara 119 Yıl Hapis Cezası

Erzurum’da Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı yatılı kuran kursunda sekiz çocuğa cinsel istismarda bulunmakla suçlanan belletmen, ilk duruşmada 119 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Diyanet’in davaya katılma talebini de reddetti.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre, Erzurum’un Palandöken ilçesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Hacı Bahattin Evgi Diyanet Erkek Yatılı Kuran Kursu’nda 2021 Mayıs-Ekim ayları arasında yaşları 12’den küçük sekiz çocuğa cinsel istismarda bulunmakla suçlanan belletmen Hakan Aslankafa, beş ay sonra bugün hakim karşısına çıktı.

Tutuklu sanığın hazır bulundurulduğu Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma, suçun mağdurlarının çocuk olması nedeniyle kapalı yapıldı. Mağdur çocukların aileleri de duruşmada yer aldı.

Duruşmaya Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Erinç Sağkan ile Erzurum Baro Başkanı Talat Göğebakan, Ardahan Baro Başkanı Murat Yolcu ile İstanbul, Ankara ve İzmir’in arasında bulunduğu bazı baroların kadın ve çocuk hakları merkezi üyesi avukatlar da katıldı.

Çocukların avukatlığını üstlenen Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Genel Başkanı Avukat Müjde Tozbey Erden, duruşmada çocukların aynı tramvayı yaşamamaları için tekrar mahkemeye çağrılmamasını ve daha önce alınan ifade kayıtlarının izlenmesini talep etti. Mahkeme bu talebi yerinde gördü. Duruşmada, çocukların soruşturma aşamasında alınan ifadelerinin görüntüleri izletildi.

Diyanet’in ve baroların davaya katılma talebi kabul edilmedi

Diğer yandan Diyanet İşleri Başkanlığı avukatı da davaya katılma talebinde bulundu. Ancak mahkeme, suçtan zarar görmediği gerekçesiyle talebi reddetti. Avukat kararın ardından salondan çıkarıldı. TBB ve diğer baro başkanlarının davaya taraf olma talepleri de yine mahkeme tarafından reddedildi.

Tutuklu Hakan Aslankafa, savunmasında çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunduğunu itiraf etti. Çocuklara cinsel istismarın yanı sıra şiddet uyguladığını ifade eden sanık, çocukların olayı ailelerine anlatmaları halinde öldüreceğini söyleyerek tehdit ettiğini söyledi.

Mahkeme heyeti, 9 saat süren duruşma sonucunda sanığı nitelikli cinsel istismar ve çocukları hürriyetinden yoksun kılma suçlarından 119 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.

Ali Erbaş’a tepki

Kararın ardından avukatlar ve müşteki aileler adliye önünde açıklama yaptı. Avukat Müjde Tozbey Erden, bu kararın ilk olduğunu, diğer davaları takip edeceklerini söyledi. Mağdur bir çocuğun annesi ise Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a tepki gösterirken, “Ben aslında çok şey söylemek istiyorum. Sayın demeyeceğim, Ali Erbaş, bu senin onuruna yakışacak şeylerdir. Bravo sana, seni alkışlıyorum. Senin kurumun mu senin onurun mu incinmiş? Allah seni kurumunla beraber kahrı perişan etsin. Dine esas zarar veren sensin” söyleminde bulundu.

Yurt yöneticileri ve belletmenler de yargılanacak

Öte yandan Erzurum’daki sekiz çocuğa yönelik cinsel istismar davasının yanında iki ayrı dava daha açılmış durumda. Cinsel istismara ve şiddete göz yummakla suçlanan yurt yöneticileri bu nedenle sanık olarak yargılanacak. Olaya ilişkin üçüncü dava ise aynı yurtta 14 çocuğa şiddet uyguladığı iddia edilen diğer belletmenlere yönelik açıldı.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı, Avukat Müjde Tozbey Erden, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, şunları dile getirdi:

“Aylarca uygulanan cinsel istismar sırasında belletmen tarafından kameralar duvara döndürülmüştü. Yurt yöneticilerinin hiçbiri, bu kameraların neden çalışmadığını ya da neden duvara dönük olduğu sorgulamamış. Ve hem cinsel istismara devam edilmiş hem diğer öğretmenlerin çocuklara yönelik fiziksel şiddetlerinin sürdürülmesine de göz yumulmuş. Yani çocuklara başlarında oklavalar kırmaları, ellerinde ateşler yakmaları, vücutlarını morartacak düzeyde dövmeleri, kanatmaları da dava konusu olacak.”

“Bu dernekler denetlenmeli”

Avukat Tozbey Erden, Karaman’da Ensar Vakfı ve KAİMDER’e bağlı yurtlarda yaşları 8 ila 10 arasında değişen on çocuğa cinsel istismarda bulunulması olayına dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Ensar Vakfı, hepimiz için bir örnekti. Bunun gibi dini duyguların suistimal edilerek, dini eğitim verileceği söylenerek çocuklarımız maalesef cinsel istismara maruz kalıyor. Oysa bu dernekler, hiçbir denetime tabi değiller ve eğitim uzmanı değiller. İşte bizler buna karşı çıkıp çocuklarımızın çağdaş, laik ve bilimsel eğitiminde ısrarcı olmalıyız.”

Paylaşın