Uzayın Derinliklerinden Gelen Enerji Patlaması Bilim İnsanlarını Hayrete Düşürdü

Uzayın derinliklerinden gelen ve yakın zamanda keşfedilen enerji patlaması, mesafesi ve gücüyle bilim insanlarını hayrete düşürdü. Saniyeden daha kısa bir sürede açığa çıkan enerji patlaması, Güneş’in 30 yılda yaydığı enerjiye eşdeğer miktarda.

Enerji patlaması, Dünya’ya ulaşmak için 8 milyar yıl yol katetti. Bilim insanları yeni keşfedilen patlamanın, anlaşıldığı üzere birleşme sürecindeki küçük bir galaksi grubundan geldiğini ve bunun da patlamaların nereden geldiğine dair mevcut teorileri desteklediğini söylüyor.

Dünya’ya evrenin çok derin yerlerinden gelen güçlü bir enerji patlaması (radyo patlaması) çarptı. Bugüne kadar görülenler arasında en uzaktan gelen bu hızlı radyo patlaması (fast radio burst/FRB) o kadar uzak bir mesafeden geliyor ki Dünya’ya ulaşmak için 8 milyar yıl yol katetti.

Aynı zamanda şaşırtıcı derecede güçlü olan bu patlama, türünün bugüne kadar görülmüş en enerji yüklü örneklerinden biri. Patlama Güneş’in 30 yıldan daha uzun sürede çıkardığı enerjiyi, bir saniyeden daha kısa zamanda açığa çıkardı.

Hızlı radyo patlamaları, uzaydaki bilinmeyen ama aşırı derecede şiddetli faaliyetlerden kaynaklanan yoğun, kısa enerji patlamalarıdır. Bilim insanları bunların nasıl oluştuğundan hâlâ emin değil fakat açıklamalar arasında dünya dışı teknolojiden nötron yıldızlarına kadar her şey var.

Bilim insanları yeni keşfedilen patlamanın, anlaşıldığı üzere birleşme sürecindeki küçük bir galaksi grubundan geldiğini ve bunun da patlamaların nereden geldiğine dair mevcut teorileri desteklediğini söylüyor. Ancak patlamanın yoğunluğunu açıklamanın daha zor olması, gerçekte nasıl yayıldıklarına dair anlayışımızı zorluyor.

Swinburne Teknoloji Üniversitesi’nden Ryan Shannon şöyle diyor: Bu devasa enerji patlamalarına neyin sebep olduğunu hâlâ bilmesek de bu makale hızlı radyo patlamalarının kozmosta sık rastlanan olaylar olduğunu ve bunları galaksiler arasındaki maddeyi tespit etmek ve Evren’in yapısını daha iyi anlamak için kullanabileceğimizi doğruluyor.

Patlamalar, kozmosumuzun gerçekte ne kadar ağır olduğu gibi en derin sorulardan bazılarını yanıtlamada yararlı yollar sunabilir. Halihazırda bu soruya cevap bulmaya yönelik girişimler kafa karıştırıcı sonuçlara yol açıyor.

Profesör Shannon, “Evrendeki normal madde miktarını (hepimizi meydana getiren atomları) saysak, bugün olması gerekenin yarısından fazlasının eksik olduğunu görürüz” diyor:

“Kayıp maddenin galaksiler arasındaki boşlukta saklandığını düşünüyoruz ama normal teknikleri kullanarak görmeyi imkansız hale getirecek kadar sıcak ve dağınık olabilir.

Hızlı radyo patlamaları bu iyonize maddeyi algılıyor. Patlamaların, neredeyse tamamen boş haldeki uzayda bile tüm elektronları ‘görebilmesi’ galaksiler arasında ne kadar madde olduğunu ölçmemizi sağlıyor.”

Patlama geçen yıl Japonya’daki bir teleskop kullanılarak tespit edilmişti. Araştırmacılar daha sonra bulguyu doğrulayıp daha ayrıntılı incelemek için diğer teleskopları kullandı.

Makalenin baş yazarı Stuart Ryder, “ASKAP’nin çanak dizisini kullanarak patlamanın tam olarak nereden geldiğini belirleyebildik” diyor:

“Daha sonra kaynak galaksiyi aramak için Avrupa Güney Gözlemevi’ne (ESO) ait, Şili’deki Çok Büyük Teleskop’u (VLT) kullandık ve galaksinin, bugüne kadar bulunan diğer FRB kaynaklarından daha yaşlı ve uzakta olduğunu ve muhtemelen birleşme sürecindeki küçük bir galaksi grubu içinde yer aldığını bulduk.”

Bulgular, Science adlı bilimsel dergide yayımlanan “A luminous fast radio burst that probes the Universe at redshift 1” (Kırmızıya kayma 1’de Evren’i inceleyen parlak bir hızlı radyo patlaması) başlıklı yeni bir makalede aktarıldı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Dünya, Açıklayamayan Enerjik Bir Patlamayla Vuruldu

Dünya, bilim insanlarının dahi açıklayamadığı kadar güçlü ölü bir yıldızdan veya pulsardan gelen enerji patlamasıyla vuruldu. Pulsarlar, bir yıldız öldüğünde, süpernovaya dönüşerek patlayıp arkasında küçük, ölü bir yıldız bıraktığında oluşuyor.

Patlamayı tespit eden bilim insanı Emma de Oña Wilhelmi, “Bu ölü yıldızlar neredeyse tamamen nötronlardan oluşuyor ve inanılmaz derecede yoğunlar: Bir çay kaşığı malzemenin kütlesi 5 milyar tondan fazla, yani Büyük Gize Piramidi’nin kütlesinin yaklaşık 900 katı” dedi.

Dünya, ölü bir yıldızdan gelen ve bilim insanlarının açıklayamadığı derecede enerjik bir patlamayla vuruldu.

Pulsar diye bilinen ölü bir yıldızdan kaynaklanan gama ışını patlaması, türünün şimdiye kadar görülen en yüksek enerjili örneği. Bu, görünür ışığın enerjisinin yaklaşık 10 trilyon katına, yani 20 tera-elektronvolta eşdeğer.

Bilim insanları ne tür bir senaryonun bir pulsarın bu kadar yoğun enerji yaymasına yol açabileceğini tam olarak açıklayamıyor ve buluşun arkasındaki araştırmacılar bunun “söz konusu doğal hızlandırıcıların nasıl çalıştığının yeniden düşünülmesini gerektirdiğini” söylüyor.

Bilim insanları pulsarların nasıl oluştuğunu daha iyi anlayabilme amacıyla onlardan gelen daha güçlü enerji patlamaları bulabileceklerini umuyor.

Pulsarlar, bir yıldız öldüğünde, süpernovaya dönüşerek patlayıp arkasında küçük, ölü bir yıldız bıraktığında oluşuyor. Bu kozmik nesneler, sadece 20 kilometre çapında. Ayrıca güçlü bir manyetik alanla son derece hızlı dönüyor.

Namibya’daki Yüksek Enerji Stereoskopik Sistemi gözlemevinde patlamayı tespit eden bilim insanı Emma de Oña Wilhelmi, “Bu ölü yıldızlar neredeyse tamamen nötronlardan oluşuyor ve inanılmaz derecede yoğunlar: Bir çay kaşığı malzemenin kütlesi 5 milyar tondan fazla, yani Büyük Gize Piramidi’nin kütlesinin yaklaşık 900 katı” dedi.

Pulsarlar dönerken, elektromanyetik radyasyon ışınlarını kozmik bir deniz feneri gibi dışarı fırlatıyor. Bu da örneğin Dünya gibi bir noktada duran kişinin, radyasyon atımlarının dönerek geçerken düzenli bir ritimle yanıp söndüğünü göreceği anlamına geliyor.

Radyasyonun, yıldızı çevreleyen ve onunla birlikte dönen plazma ve elektromanyetik alanlardan oluşan pulsarın manyetosferi tarafından üretilen ve dışarı atılan hızlı elektronların bir sonucu olduğu düşünülüyor. Bilim insanları elektromanyetik spektrumdaki farklı enerji bantlarını bulmak için radyasyonu araştırabilir. Bu da onu anlamalarını sağlayabilir.

Bilim insanları daha önce yeni çalışmada incelenen Vela pulsarıyla bunu yapmıştı. Sonuçta radyo bandında şimdiye kadar görülen en parlak kaynak olduğunu bulmuşlardı. Pulsarın aynı zamanda giga-elektronvoltlardaki en parlak kalıcı kaynak olduğu da tespit edilmişti. Ancak yeni araştırma, radyasyonun daha da yüksek enerji bileşenlerine sahip bir kısmı olduğunu ortaya çıkardı.

Güney Afrika’daki North-West Üniversitesi’nden ortak yazar Christo Venter, “Bu, söz konusu nesnede daha önce tespit edilen tüm radyasyondan yaklaşık 200 kat daha enerjik” dedi. Bilim insanları bunun nasıl olabileceğini tam anlamıyla bilmiyor.

Araştırmayı yöneten Fransa’daki Astropartikül ve Kozmoloji (APC) laboratuvarından Arache Djannati-Atai, “Bu sonuç pulsarlarla ilgili önceki bilgilerimize meydan okuyor ve bu doğal hızlandırıcıların nasıl çalıştığının yeniden düşünülmesini gerektiriyor” dedi ve ekledi:

“Parçacıkların manyetosferin içinde veya biraz dışında manyetik alan çizgileri boyunca hızlandırıldığını öngören geleneksel şema, gözlemlerimizi yeterince açıklayamıyor.

Belki de parçacıkların, ışık silindirinin ötesinde manyetik yeniden bağlanma adı verilen süreç yoluyla hızlanmasına tanık oluyoruz ve bu da bir şekilde dönme düzenini koruyor? Ancak bu senaryo bile böylesine aşırı radyasyonun nasıl üretildiğini açıklamakta zorluklarla karşılaşıyor.”

Bulguları açıklayan “Vela Pulsarından 20 Teraelektronvolt’a Ulaşan Bir Radyasyon Bileşeninin Keşfi” başlıklı makale 6 Ekim’de bilimsel dergi Nature Astronomy’de yayımlandı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın