Trump, İsrail’in Gazze’yi ABD’ye Teslim Edeceği Sözlerini Tekrarladı

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail’in çatışmaların sona ermesinin ardından Gazze Şeridi’ni ABD’ye devredeceğini ve orada ABD askerine ihtiyaç duyulmayacağını söyledi.

Haber Merkezi / Trump’ın önerisini memnuniyetle karşıladıklarını belirten İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, “Başkan Trump’ın Gazze nüfusunun büyük bir bölümünün dünyanın çeşitli yerlerine taşınmasını sağlayabilecek cesur planını memnuniyetle karşılıyorum” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social isimli sosyal medya platformu üzerinden Gazze Şeridi’ne yönelik yeni bir açıklama yaptı. Trump, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Gazze Şeridi, çatışmaların sona ermesiyle İsrail tarafından ABD’ye devredilecek. Filistinliler, bölgede yeni ve modern evlere sahip çok daha güvenli ve güzel topluluklara yerleştirilecek.

ABD, dünyanın dört bir yanından harika ekiplerle çalışarak, türünün dünya üzerindeki en büyük ve en muhteşem gelişmelerinden biri olacak olan şeyin inşasına yavaş ve dikkatli bir şekilde başlayacak.”

Trump’ın önerisini memnuniyetle karşıladıklarını belirten İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, “Başkan Trump’ın Gazze nüfusunun büyük bir bölümünün dünyanın çeşitli yerlerine taşınmasını sağlayabilecek cesur planını memnuniyetle karşılıyorum” dedi.

Salı günü Oval Ofis’te İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu ağırlayan Başkan Donald Trump, Filistinliler’in başka yerlere yerleştirilmesinin ardından, ABD’nin Gazze Şeridi’ni devralacağını söylemiş; Amerikan askerinin süreçte görev alması ihtimalini yok saymamıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, açıklamasında, “ABD Gazze Şeridi’ni devralacak ve biz de orada bir iş yapacağız. Burayı sahipleneceğiz ve sahadaki tüm tehlikeli, patlamamış bombaların ve diğer silahların etkisiz hale getirilmesinden sorumlu olacağız. Yıkıntıları temizleyip bölge halkı için sınırsız sayıda iş ve konut sağlayacak bir ekonomik kalkınma yaratacağız” demişti.

Donald Trump ayrıca “Konuştuğum herkes ABD’nin bu toprak parçasına sahip olması, gerçekten muhteşem bir alanda muhteşem olacak bir yeri geliştirmesi ve binlerce istihdam yaratması fikrini çok seviyor” ifadelerini kullanmıştı. Trump, “Gerekirse bunu yaparız. O toprak parçasını devralacağız ve geliştireceğiz” demişti.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt Çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında, Başkan Trump’ın bölgede Amerikan askerinin görev almasını taahhüt etmediğini belirtmişti.

Sözcü Leavitt, Ortadoğu sorunu konusunda senelerdir aynı kişilerin aynı çözümlerde ısrarcı olduğunu ancak Başkan Trump’ın Salı günü gündeme getirdiği teklifin kalıpların dışında bir fikir olduğunu kaydetmişti.

Başkan Trump’ın ABD’nin bölgede istikrarın sağlanması için Gazze’nin yeniden inşasında rol oynaması gerektiğine inandığını ve Gazze’nin yeniden yapılandırılması için Trump yönetiminin bölgedeki ortaklarıyla çalışacağını söyleyen Leavitt, “Bu Gazze’ye asker gönderilmesi anlamına gelmiyor” demişti.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da Trump’ın Gazze Şeridi ile ilgili açıklamalarını başlangıçta desteklemişti. Trump’ın hamlesinin “düşmanca olmadığını” belirten Rubio, Çarşamba günü yaptığı açıklamada da “Bence, yeniden inşa etme ve yeniden inşa için sorumluluk alma teklifi çok cömertçeydi” diye konuşmuştu.

Trump’ın sadece “devreye girerek, molozları kaldırmayı ve yıkım alanını temizlemeyi” teklif ettiğini kaydeden ABD’li Bakan, “Bu süre zarfında bölgedeki insanlar orada yaşayamazlar” diye eklemişti. Rubio, Trump’ın evlerin ve işyerlerinin yeniden inşasını desteklemek istediğini belirterek, “Böylece insanlar daha sonra geri taşınabilecekler” diye konuşmuştu.

Paylaşın

Trump, Gazze’de Etnik Temizlik Yapılması Gerektiğini Söyledi

ABD Başkanı Donald Trump, Filistinlilerin Gazze’yi terk etmekten başka “alternatifleri olmadığını” belirterek, bölgede etnik temizlik yapılması gerektiğini söyledi.

Donald Trump, Gazze’de yaşayan yaklaşık 2 milyon Filistinlinin başka bir yere yerleşmesinden sonra bölgeyi ekonomik olarak geliştireceklerini belirtti. Trump, “Birleşik Devletler Gazze Şeridi’ni devralacak ve onunla da bir iş yapacağız” dedi.

ABD Başkanı “Orayı sahipleneceğiz ve oradaki tüm tehlikeli patlamamış bombaların ve diğer silahların sökülmesinden sorumlu olacağız” diye konuştu.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da ortak basın açıklaması yaptı.  Trump, “ABD Gazze Şeridi’ni devralacak ve biz de orada bir iş yapacağız. Buranın sahibi olacağız ve sahadaki tüm tehlikeli, patlamamış bombaların ve diğer silahların etkisiz hale getirilmesinden sorumlu olacağız” diye konuştu.

Donald Trump, “Eğer gerekiyorsa, bunu yapacağız, bu toprak parçasını devralacağız, geliştireceğiz, binlerce ve binlerce istihdam yaratacağız. Bu, tüm Ortadoğu’nun çok gurur duyabileceği bir şey olacak” ifadesini kullandı.

Bir gazetecinin, Gazze’de kimlerin yaşayacağını sorması üzerine Donald Trump, burasının “dünya insanlarının” bir evi olabileceğini söyledi.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da, Donald Trump’ın “yeni fikirlerle kalıpların dışında düşündüğünü” ve “geleneksel düşünceleri delmek istediğini” belirtti.

Donald Trump, ABD’nin Gazze topraklarını nasıl ve hangi yetkiyle sahip olacağına ilişkin bir soruya doğrudan yanıt vermedi. “Uzun vadeli bir sahiplik durumu görüyorum ve bunun Ortadoğu’nun o kısmına büyük bir istikrar getireceğini düşünüyorum” diyen Trump, bölge liderleriyle bu konuyu görüştüğünü ve onların da bu düşünceyi desteklediğini söyledi.

“Bu konuyu aylar boyunca çok yakından inceledim” diyen Trump, Gazze’yi ziyaret etmeyi vadetti ancak tarih vermedi. Trump daha önce de Ürdün, Mısır ve diğer Arap devletlerine Gazzeliler’i kabul etmeleri çağrısını yinelemiş ve Filistinliler’in, İsrail ile Hamas militanları arasında yaklaşık 16 ay süren yıkıcı savaşın ardından “yeniden inşa edilmesi gereken bölgeyi terketmekten başka seçenekleri” olmadığını kaydetmişti.

Ancak Trump, bu kez Filistinlilerin “daimi olarak” yeniden yerleştirilmesini destekleyeceğini söyleyerek, Arap liderlerin kararlılıkla reddettiği önceki önerilerinin ötesine geçti.

İkinci başkanlık döneminin ikinci haftasında olan Trump, Netanyahu’yu Gazze ateşkesinin geleceğini, İran’a karşı stratejileri ve İsrail’le Suudi Arabistan arasındaki normalleşme anlaşmasının yenilenmesi konusundaki umutlarını görüşmek üzere Beyaz Saray’da ağırladı.

Netanyahu gelmeden kısa bir süre önce de konuşan Trump Gazze için “Tam bir yıkım alanı” dedi. Trump, “Eğer doğru bölgeyi bulabilirsek ve bölgede bol miktarda para ile onlara gerçekten güzel yerler inşa edebilirsek, bence bu Gazze’ye geri dönmeleri için çok daha iyi olur” diye konuştu.

Trump, Filistinli ve Arap liderlerin, yaptığı bu öneriye tepkisi sorulduğunda ise “(Filistinlilerin) nasıl (Gazze’de) kalmak isteyebileceklerini bilmiyorum” dedi.

Trump, Netanyahu Oval Ofis’te yanındayken de benzer ifadeler kullandı ancak Filistinliler’in “güzel evlerde, mutlu olabilecekleri, vurulmayacakları ve öldürülmeyecekleri” yerler için Gazze’den temelli ayrılmalarını önerdi, “Gazze’ye geri dönmek istemezler” diye konuştu.

Görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında önerisini yineleyen Trump, Gazze Şeridi’ni uzun zamandır “ölüm ve yıkımın sembolü” olarak tanımladı ve buradaki Filistinliler’in başka ülkelerdeki “çeşitli bölgelere” yerleştirilmesi gerektiğini söyledi. ABD’nin Gazze Şeridi’ni devralacağını, “alanı düzleştireceğini” ve ekonomik kalkınma yaratacağını sözlerine ekleyen Trump, daha fazla ayrıntı vermedi.

Yeniden yerleştirme sürecinin nasıl uygulanabileceğine dair herhangi bir ayrıntı vermemiş olsa da Trump’ın önerisi, İsrail’de aşırı sağın talepleriyle paralel ve eski Başkan Joe Biden’ın Filistinlilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesine karşı verdiği taahhütle çelişiyor.

Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Sami Ebu Zuhri, Trump’ın Gazzeliler’e yönelik tahliye çağrılarını “topraklarından kovulma” olarak nitelendirerek kınadı. Zuhri, “Biz bu açıklamaları bölgede kaos ve gerginlik yaratma gerekçesi olarak görüyoruz çünkü Gazze halkı bu tür planların geçmesine izin vermeyecek” diye konuştu.

Başkan Donald Trump, Filistinliler’in başka yerlere yerleştirilmesinin ardından ABD’nin Gazze Şeridi’ni devralacağını ve bölgeyi ekonomik olarak geliştireceğini söyledi. Trump, ABD’nin İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin on yıllardır izlediği politikada köklü bir değişikliğe işaret eden bu planını, Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile ortak basın toplantısında açıkladı.

Trump, Washington’da ağırladığı ilk yabancı lider olan Netanyahu ile görüşmesi öncesinde de, Gazze’deki Filistinliler’in komşu ülkelere yerleştirilmesi önerisini gündeme getirmiş ve kırılgan bir ateşkesin ilk aşamasının devrede olduğu bölgeyi “yıkım alanı” olarak nitelendirmişti.

Görüşmenin ardından İsrail Başbakanı ile kameralar karşısına geçen Trump, “ABD Gazze Şeridi’ni devralacak ve biz de orada bir iş yapacağız. Buranın sahibi olacağız ve sahadaki tüm tehlikeli, patlamamış bombaların ve diğer silahların etkisiz hale getirilmesinden sorumlu olacağız” diye konuştu.

Trump, “Eğer gerekiyorsa, bunu yapacağız, bu toprak parçasını devralacağız, geliştireceğiz, binlerce ve binlerce istihdam yaratacağız. Bu, tüm Ortadoğu’nun çok gurur duyabileceği bir şey olacak” ifadesini kullandı.

Bir gazetecinin, Gazze’de kimlerin yaşayacağını sorması üzerine Trump, burasının “dünya insanlarının” bir evi olabileceğini söyledi. Trump, ABD’nin bölgeyi, Filistinliler dahil “dünyanın insanlarının” yaşayacağı “Ortadoğu’nun Rivierası” na döndürebileceğini söyledi.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da, Trump’ın “yeni fikirlerle kalıpların dışında düşündüğünü” ve “geleneksel düşünceleri delmek istediğini” belirtti.

Donald Trump, ABD’nin Gazze topraklarını nasıl ve hangi yetkiyle sahip olacağına ilişkin bir soruya doğrudan yanıt vermedi. “Uzun vadeli bir sahiplik durumu görüyorum ve bunun Ortadoğu’nun o kısmına büyük bir istikrar getireceğini düşünüyorum” diyen Trump, bölge liderleriyle bu konuyu görüştüğünü ve onların da bu düşünceyi desteklediğini söyledi.

“Bu konuyu aylar boyunca çok yakından inceledim” diyen Trump, Gazze’yi ziyaret etmeyi vadetti ancak tarih vermedi. Trump daha önce de Ürdün, Mısır ve diğer Arap devletlerine Gazzeliler’i kabul etmeleri çağrısını yinelemiş ve Filistinliler’in, İsrail ile Hamas militanları arasında yaklaşık 16 ay süren yıkıcı savaşın ardından “yeniden inşa edilmesi gereken bölgeyi terketmekten başka seçenekleri” olmadığını kaydetmişti.

Ancak Trump, bu kez Filistinlilerin “daimi olarak” yeniden yerleştirilmesini destekleyeceğini söyleyerek, Arap liderlerin kararlılıkla reddettiği önceki önerilerinin ötesine geçti.

ABD askerleri Gazze’ye mi konuşlandırılacak?

Trump ayrıca, Gazze’nin yeniden inşasına destek için ABD askerlerinin konuşlandırılması seçeneğini de dışlamadığını söyledi.

Bölgenin yeniden inşasında “uzun vadeli” bir ABD sahipliği öngördüğünü kaydeden Trump, oluşabilecek herhangi bir güvenlik boşluğunu doldurmak için Amerikan askerlerinin konuşlandırılması olasılığı hakkında, “Ne gerekiyorsa yapacağız” ifadesini kullandı.

İkinci başkanlık döneminin ikinci haftasında olan Trump, Netanyahu’yu Gazze ateşkesinin geleceğini, İran’a karşı stratejileri ve İsrail’le Suudi Arabistan arasındaki normalleşme anlaşmasının yenilenmesi konusundaki umutlarını görüşmek üzere Beyaz Saray’da ağırladı.

Netanyahu gelmeden kısa bir süre önce de konuşan Trump Gazze için “Tam bir yıkım alanı” dedi. Trump, “Eğer doğru bölgeyi bulabilirsek ve bölgede bol miktarda para ile onlara gerçekten güzel yerler inşa edebilirsek, bence bu Gazze’ye geri dönmeleri için çok daha iyi olur” diye konuştu.

Trump, Filistinli ve Arap liderlerin, yaptığı bu öneriye tepkisi sorulduğunda ise “(Filistinlilerin) nasıl (Gazze’de) kalmak isteyebileceklerini bilmiyorum” dedi.

Trump, Netanyahu Oval Ofis’te yanındayken de benzer ifadeler kullandı ancak Filistinliler’in “güzel evlerde, mutlu olabilecekleri, vurulmayacakları ve öldürülmeyecekleri” yerler için Gazze’den temelli ayrılmalarını önerdi, “Gazze’ye geri dönmek istemezler” diye konuştu.

Görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında önerisini yineleyen Trump, Gazze Şeridi’ni uzun zamandır “ölüm ve yıkımın sembolü” olarak tanımladı ve buradaki Filistinliler’in başka ülkelerdeki “çeşitli bölgelere” yerleştirilmesi gerektiğini söyledi. ABD’nin Gazze Şeridi’ni devralacağını, “alanı düzleştireceğini” ve ekonomik kalkınma yaratacağını sözlerine ekleyen Trump, daha fazla ayrıntı vermedi.

Yeniden yerleştirme sürecinin nasıl uygulanabileceğine dair herhangi bir ayrıntı vermemiş olsa da Trump’ın önerisi, İsrail’de aşırı sağın talepleriyle paralel ve eski Başkan Joe Biden’ın Filistinlilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesine karşı verdiği taahhütle çelişiyor.

Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Sami Ebu Zuhri, Trump’ın Gazzeliler’e yönelik tahliye çağrılarını “topraklarından kovulma” olarak nitelendirerek kınadı. Zuhri, “Biz bu açıklamaları bölgede kaos ve gerginlik yaratma gerekçesi olarak görüyoruz çünkü Gazze halkı bu tür planların geçmesine izin vermeyecek” diye konuştu.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Donald Trump’a Hodri Meydan

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, “Avrupa, güçlü bir ekonomik bölge olarak kendi politikalarını şekillendirebilir ve gümrük politikalarına yine gümrük politikalarıyla karşılık verebilir. Bunu yapmamız gerekirse, yaparız” dedi.

Polonya Başbakanı Donald Tusk, ABD ile bir ticaret savaşı yaşanmasına karşı olduğunu söyledi. Böylesi bir yolun hatalı olacağını kaydeden Tusk, “Polonya, kesinlikle temkinli bir yaklaşım sergileyecek ülkelerden biri olacaktır” ifadelerini kullandı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, “Eğer ABD bir ticaret savaşı başlatırsa, gülen taraf Çin olur. Biz birbirimize çok bağlıyız. Bizim Amerika’ya, Amerika’nın da bize ihtiyacı var. Gümrük vergileri maliyetleri artırır, maliyetler ve müşteriler için iyi değildir” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Meksika, Kanada ve Çin’e karşı yarın uygulamaya koyacağı, yakında da Avrupa Birliği’nden (AB) ithal edilen ürünlere uygulamayı planladığı gümrük vergisi uygulamalarına ilişkin Brüksel’de bir araya gelen AB liderleri Washington ile olası bir “ticaret savaşı” karşısında alınacak tutum hakkında görüş alışverişinde bulundu.

Gayriresmî AB zirvesi için Brüksel’de bulunan AB devlet ve hükümet başkanları, ABD ile ticareti olumsuz yönde etkileyecek girişimlerden kaçınılacağının altını çizerken, olası bir gerginlik durumunda ise Avrupa’nın kendi çıkarlarını koruyabilecek kapasitede olduğunu vurguladı.

Trump, Kanada ve Meksika’dan ithal edilen mallara yüzde 25, Çin’den yapılan ithalata yüzde 10 oranında ek gümrük vergisi getirilmesine karar vermişti. AB’ye de “kesinlikle” gümrük vergisi uygulanacağını belirten ABD Başkanı, İngiltere’nin ise “sınırı aştığını” ancak Londra ile Washington arasındaki bu konunun “halledilebileceğini” söylemişti.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Brüksel’de yaptığı açıklamada, “Uzlaşmanın ön koşulu, kendi gücünüzün farkında olmaktır. Avrupa harekete geçebilir” ifadelerini kullandı. Scholz, “Avrupa, güçlü bir ekonomik bölge olarak kendi politikalarını şekillendirebilir ve gümrük politikalarına yine gümrük politikalarıyla karşılık verebilir. Bunu yapmamız gerekirse, yaparız” dedi.

Polonya Başbakanı Donald Tusk da benzer bir tutum sergileyerek ABD ile bir ticaret savaşı yaşanmasına karşı olduğunu söyledi. Böylesi bir yolun hatalı olacağını kaydeden Tusk, “Polonya, kesinlikle temkinli bir yaklaşım sergileyecek ülkelerden biri olacaktır” ifadelerini kullandı. Polonya lideri AB ve ABD arasında bir gümrük vergisi uygulanmasının ve ticaret savaşının tamamen yanlış bir politika olacağının da altını çizdi.

“Avrupa gücünü göstermeli”

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Avrupa ekonomisine yönelik herhangi bir saldırının, AB’nin daha güçlü ve birlik içinde bir tavır almasını sağlayacağını dile getirdi. “ABD’nin son adımları, Avrupa’nın birlikte hareket etmesini teşvik edecektir” diyen Macron, Avrupa’nın kendi çıkarlarını korumaya kararlı olduğunu dile getirdi.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo ise AB’nin ABD ile doğrudan müzakerelere devam etmesi gerektiğini söyledi. Orpo ayrıca Rusya’nın, Avrupa için “gerçek bir tehdit olmaya devam ettiğini” belirterek, AB’nin hem ekonomi hem de güvenlik politikalarında dikkatli olması gerektiğini sözlerine ekledi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da Brüksel’de gazetecilere açıklama yaptı. Trump’ın gümrük vergilerine ilişkin kararları ve açıklamaları ile ilgili soru üzerine Kallas, “Bu sözleri dikkatle dinledik ve elbette kendi tarafımızda da hazırlık yapıyoruz. Açık olan bir şey var ki, ticaret savaşlarının kazananı olmaz. Eğer ABD bir ticaret savaşı başlatırsa, gülen taraf Çin olur. Biz birbirimize çok bağlıyız. Bizim Amerika’ya, Amerika’nın da bize ihtiyacı var. Gümrük vergileri maliyetleri artırır, maliyetler ve müşteriler için iyi değildir” diye konuştu.

Kallas ayrıca, “Avrupa’nın savunma alanında birlikte daha fazlasını yapması ve yeni girişimlerin nasıl finanse edilebileceğine bakması” gerektiğini ifade etti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Trump’tan İş Dünyasına Gümrük Vergileri Tehdidi

Beyaz Saray’dan Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na video konferansı yoluyla bağlanan ABD Başkanı Donald Trump, “Gelin üretiminizi Amerika’da yapın ve biz size dünyadaki en düşük vergileri uygulayalım” dedi ve ekledi:

“Ama şayet ürününüzü Amerika’da üretmezseniz, o zaman işte çok basit: Farklı oranlarda gümrük vergisi ödemek zorunda olacaksınız… Bu gümrük vergileri, ekonomimizi güçlendirmek ve borcumuzu ödemek için milyarlarca hatta trilyonlarca doları bizim hazinemize yönlendirecek.”

Donald Trump, Rusya – Ukrayna savaşının yol açtığı “büyük çaplı can kayıplarından” yakınırken, bu savaşın sona ermesini sağlamak için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakında görüşmek istediğini açıkladı.

Trump, Ukrayna savaşını sona erdirme çabalarına Çin’den katkı beklediklerini duyurdu.

ABD Başkanı, Çin ile ülkesi arasındaki ilişkileri “çok iyi” olarak nitelendirirken, Pekin yönetiminin Rusya’nın Ukrayna’daki savaşını sona erdirmeye yardımcı olabileceğini umduğunu, Çin’in bu konuda ciddi bir ağırlığı bulunduğunu da sözlerine ekledi.

Trump, “Umarım birlikte iş birliği yapıp bu savaşı sona erdirebiliriz” dedi.

Donald Trump, Davos konuşmasında bir kez daha AB’yi hedef aldı. AB’ye “Bize çok ama çok adaletsiz ve çok kötü davranıyorlar” sözleriyle sitem eden ABD Başkanı, ABD’ye milyonlarca otomobil gönderen AB’yi ABD’den tarım ürünleri ve otomobil almamakla suçladı.

Trump, “Yapıcı olmaya çalışıyorum, çünkü Avrupa’yı seviyorum” demekle birlikte yapıcı olmakta güçlük çektiğini kaydetti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump Dünya Ekonomik Forumu’nun yapıldığı Davos’taki katılımcılara video konferans aracılığıyla seslendi. Trump iş dünyası liderlerine ürünlerini ABD’de üretmemeleri halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacakları uyarısında bulundu.

İş dünyası liderleri daha önce kapsamlı ithalat vergileri getireceğini ve yeni uygulamanın 1 Şubat’tan itibaren başlayabileceğini söyleyen Trump’ın gümrük vergilerine ilişkin somut planlarını merakla bekliyordu.

Pazartesi günü başkanlık görevini devralan Donald Trump, İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda ilk kez küresel iş dünyası liderlerine ve siyasi liderlere seslendi.

ABD Başkanı Donald Trump Davos’taki katılımcılara hitaben yaptığı konuşmada, yeni gümrük vergileri getirme uyarısında bulunduğu Kanada ve Avrupa Birliği’ni eleştirdi; ABD’nin ticaret açığından bu ülkelerin ithalat politikalarını sorumlu tuttu.

Trump’ın gündeminde görevi devralmadan önce ABD’nin 51. eyaleti olmasını gündeme getirdiği Kanada da vardı. Başkan Trump, “Kanada dahil diğer ülkelerden saygı talep edeceğiz. Kanada ile çok büyük bir açığımız var. Bu artık olmayacak. Her zaman eyalet olabilirsiniz ve eğer eyalet olursanız, açığımız olmaz, size gümrük vergisi uygulamak zorunda kalmayız” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı, şirketlerin gümrük vergileriyle karşı karşıya kalmak istemiyorlarsa ürünlerini ABD’de yapmaları gerektiğini söyledi; “Dünyadaki her şirkete mesajım çok basit. Gelin ürünlerinizi Amerika’da yapın ve biz de size dünya üzerindeki en düşük vergileri uygulayalım. Ama ürünlerinizi Amerika’da yapmazsanız o zaman gümrük vergisi ödemek zorunda kalacaksınız” dedi.

“Putin’le yakın zamanda görüşmeyi istiyorum”

Başkan Trump, Ukrayna ile savaşın sonlandırılmasını sağlamak için Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le yakın zamanda görüşmeyi istediğini söyledi.

Rusya işgali altındaki Ukrayna’da yaklaşık 3 yıldır devam eden savaş için, “Bu savaşı sona erdirmek zorundayız” dedi; ABD’nin bir barış anlaşmasının sağlanmasına yönelik çabalarının olduğunu söyledi ancak ayrıntı vermedi.

Ukrayna topraklarının bir kısmı, 2022 yılı Şubat ayından bu yana Rusya işgali altında. Bu hafta başında Donald Trump, Moskova’nın savaş konusunda bir anlaşmaya varmaması halinde yüksekdüzeyde yaptırım ve ithalat ürünlerine gümrük vergisi getirme tehdidinde bulunmuştu.

Başkan Trump nükleer silahların azaltılması konusunda da çalışmak istediğini; Rusya ve Çin’in kendi silah kabiliyetlerini azaltmasını destekleyebileceklerini söyledi.

Rusya Cumhurbaşkanı Putin Ukrayna’ya karşı savaşta nükleer silah kullanma tehdidinde bulunmuştu.

Rus lider nükleer güçlerini bir süredir modernize ediyor ve ABD ile Rusya arasında silahların sınırlandırılması anlaşması New START’ın yerine yeni bir anlaşmaya varılmasına yönelik Washington’la görüşmeleri reddetmişti.

ABD’li yetkililer Kasım ayında Putin’in 2023 yılında anlaşmayı askıya almış olmasına rağmen anlaşma kapsamında belirlenen sınırlar dahilinde kaldığını belirtmişti.

ABD Başkanı Donald Trump küresel petrol fiyatlarını, faiz oranlarını ve vergileri düşürmek istediğini söyledi; ülkeleri ürünlerini yurtdışında üretmeleri halinde gümrük vergisiyle karşı karşıya kalacakları konusunda uyardı.

Başkan Trump Suudi Arabistan ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nden (OPEC) petrolün maliyetini düşürmelerini isteyeceğini belirtti; aynı zamanda Riyad’dan 600 milyar dolarlık ABD yatırım paketi miktarının 1 trilyon dolara çıkarılmasını talep edeceğini söyledi.

Başkan Trump’ın açıklamalarının ardından petrol fiyatlarında yüzde 1’den fazla bir düşüş yaşandı.

ABD Başkanı Trump yabancı liderlerle ilk telefon görüşmesini de Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la gerçekleştirdi.

Beyaz Saray’dan görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada iki liderin Ortadoğu’ya istikrarın getirilmesi, bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi ve terörle mücadeleye yönelik çabaları görüştüğü belirtildi.

Açıklamaya göre Başkan Trump ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan’ın önümüzdeki dört yıl boyuncaki ekonomik amaçları ve planlarının yanısıra ABD ve Suudi Arabistan’ın karşılıklı refahını arttırmaya yönelik ticaret ve diğer fırsatları ele aldıkları kaydedildi.

ABD’yi yapay zeka, kripto para ve fosil yakıt merkezi haline getirmek istediğini belirten Başkan Trump, Avrupa Birliği’nin vergilendirme düzeyine de yüklendi.

Başkan Trump, “ABD dünya üzerindeki her ülkeden daha fazla petrol ve gaz miktarına sahip. Bunu kullanacağız. Bu tüm mal ve hizmetlerin maliyetini azaltmakla kalmayacak aynı zamanda ABD’yi bir imalat süper gücü haline getirecek” diye konuştu.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Donald Trump, ABD – Meksika Sınırını Göçmenlere Kapattı

ABD Başkanı Donald Trump, Meksika sınırından göçmenlerin girişini askıya alan bir başkanlık kararnamesi imzaladı. Sınırı güvence altına almak için yaklaşık bin 500 asker gönderildi.

Haber Merkezi / Trump, göreve başlama konuşmasında güney sınırında ulusal acil durum ilan edeceğini, yasadışı girişleri durduracağını ve ABD’ye yasadışı giren milyonlarca kişiyi sınır dışı edeceğini duyurmuştu.

Reuters’ın haberine göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, Meksika sınırından göçmenlerin girişini askıya alan bir başkanlık kararnamesi imzaladı.

Associated Press’in haberine göre, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Trump’ın emriyle ABD – Meksika sınırını güvence altına almak için yaklaşık bin 500 asker gönderdi.

CNN, ABD yetkililerinin Meksika sınırına binlerce ek asker konuşlandırılması emrini verdiğini bildirdi.

Donald Trump, göreve başlama konuşmasında güney sınırında ulusal acil durum ilan edeceğini, yasadışı girişleri durduracağını ve ABD’ye yasadışı giren milyonlarca kişiyi sınır dışı edeceğini duyurmuştu.

Trump, yasa dışı girişleri durdurmak için sınıra binlerce ABD askeri göndereceğini belirterek, sınırdan geçenlere terörist muamelesi yapacağını vurgulamıştı.

ABD’de göreve yeni gelen bir başkanın bir dizi “başkanlık kararnamesi” imzalaması alışılmış, bilenen bir uygulama.

Bu kararnameler, Başkan’a Kongre’nin harekete geçmesine gerek kalmadan yetki kullanma imkanı verir. Ancak başkanlık kararnameleri ile yapılabileceklerin de sınırları mevcut.

Paylaşın

Dünya, İkinci Donald Trump Dönemine Hazır Mı?

Liderler, Beyaz Saray’a dönen, dünya düzenini bozma veya en azından sarsma potansiyeline sahip Donald Trump’ın bundan sonra ne yapacağını tahmin etmeye çalışıyorlar.

Kurtuluş Aladağ / ABD’nin 47. başkanı seçilen Donald Trump, Kongre’de düzenlenen yemin töreni ile resmen göreve başladı. Trump, kendisinin göreve gelmesiyle birlikte ABD’nin gerileme döneminin artık sona ereceğini, bugünden itibaren “Amerika’nın altın çağının” başladığını savundu.

Trump, Beyaz Saray’daki ilk gününde ABD’yi Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) çekme sürecini başlattı. Trump benzer bir adımı ilk döneminde de atmış ama son karar, halefi Joe Biden tarafından geri alınmıştı.

Bilim insanları, ABD’nin DSÖ’den çekilmesiyle beraber AIDS, sıtma ve tüberküloz gibi bulaşıcı hastalıklarla mücadelede şimdiye dek elde edilen kazanımların kaybedileceği, yeni salgın hastalıkların dünyayı tehdit edeceği endişesi taşıyor.

DSÖ’nün en büyük bağışçılarından ABD’nin ayrılığı DSÖ’yü mali açıdan zor bir duruma düşürecektir. ABD, aynı zamanda halk sağlığı alanında uzmanlaşmış yüzlerce personel de yolluyordu.

Trump, ilk gününde Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararnamesini de imzaladı. Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi dönemdekine kıyasla 2 derecenin altında tutulmasını, tercihen 1,5 derecenin hedeflenmesini öngörüyor.

Donald Trump’ın, seçim döneminde, göç, ticaret, iklim değişikliği ve vergilerle ilgili söyledikleri ABD’nin küresel sorunlardan geri çekileceği şeklinde yorumlanıyordu.

Trump, ABD’nin NATO, Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü veya İklim Zirvesi gibi uluslararası hukuk, düzenleme veya örgütlerde hiçbir avantajının olmadığını sık sık belirtiyordu.

ABD’nin Yeni Başkanı, yıllardır ABD’deki her türlü sorunun kaynağının Çin olduğunu ifade ediyor ve Çin’i yalnızca kendisinin yenebileceği bir düşman olarak tarif ediyor.

Çin, birinci Donald Trump yönetiminin son döneminde varılan ticaret anlaşmasının şartlarına uymadığı için ikinci Trump döneminde yeni tarifelerle karşı karşıya kalacak gibi görünüyor.

Çin ile ABD arasındaki bir diğer önemli konu da Tayvan. Trump, Tayvan’ı Çin’e karşı yapacağı hamleler için bir piyon olarak görebilir, Trump’ın alacağı kararlar hem Tayvan hem de Uzak Doğu için tehlikeli olabilir.

Çin, ABD için güçlü bir rakipse Rusya, tarihsel bir sorun. Trump, başkanlık kampanyası sırasında ve hatta seçimi kazandıktan sonra bile, Ukrayna’daki çatışmaya derhal son verme sözü vermişti. Donald Trump, sık sık Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile olan samimi ilişkisine atıfta bulunmuştu.

ABD Yeni Başkanı’nın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’ye ilk mesajı, Moskova ile müzakere etmesi olacaktır. Rusya şu anda Ukrayna topraklarının neredeyse yüzde yirmisini kontrol ediyor.

Donald Trump’ın ABD’nin Ukrayna’ya desteğini çekmesinin beklenmedik sonuçları olabilir. Vladimir Putin, Ukrayna’da istediğini elde etmesi durumunda, Trump, istemeden de olsa daha çok kutuplu bir dünyanın oluşmasına zemin hazırlayabilir.

ABD Başkanı Trump, siyasi hedefleriyle uyumlu olup olmadıklarını belirlemek için tüm dış kalkınma yardımı programlarını 90 gün boyunca askıya aldı. Dikkatler, bu kararın Ukrayna için ne gibi sonuçları olabileceğine çevrildi.

Hem Çin hem de Rusya kilit güç merkezleri olarak görülebilir ve gelişmekte olan ülkeler BRICS ((Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) ve ŞİÖ (Şanghay İşbirliği Örgütü) gibi çok örgütlenmeler aracılığıyla teknolojik ve ekonomik tavizler elde edebilirler.

Rusya Devlet Başkanı Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Trump’ın resmen görevden gelmesinden sonra bir görüşme gerçekleştirdi. İki lider, görüşmede Rusya ile Çin’in ilişkilerini gelişmeye devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Trump ayrıca geçen hafta eski Başkan Joe Biden tarafından imzalanan ve Küba’yı terörü destekleyen devletler listesinden çıkaran kararnameyi de geri çevirdi.

Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, Trump’ın bu hamlesini “kibirlilik ve gerçeği hiçe sayma” olarak nitelendirdi.

Ticaret konusunda Trump, aralarında Çin ve ABD – Meksika – Kanada Anlaşması’nın da bulunduğu bir dizi ticaret anlaşmasının gözden geçirilmesini isteyen bir kararname yayınladı.

Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk gününde verdiği kararlar, seçim kampanyası sırasında verdiği vaatlerle örtüşüyor, ama bundan sonra hangi kararları alacağı ise bilinmiyor.

Dünyanın, ilk döneminde olduğundan daha öngörülemez ve yasaları çiğnemeye daha yatkın bir liderle, nasıl başa çıkacağı da belirsizliğini koruyor.

Paylaşın

Donald Trump, Resmen ABD’nin 47. Başkanı

ABD’nin 47. başkanı seçilen Donald Trump, Kongre’de düzenlenen yemin töreni ile resmen göreve başladı. Tören, soğuk nedeniyle, 1985’te Ronald Reagan’ın yemin töreninden sonra ilk kez kapalı mekanda yapıldı.

Haber Merkezi / Yemin törenini Başyargıç John Roberts yönetirken, Trump, “Amerika Birleşik Devletleri başkanlığı görevini sadakatle yerine getireceğine” ve “elinden gelenin en iyisini yaparak Anayasayı koruyacağına, savunacağına ve kollayacağına” söz vererek yeminini gerçekleştirdi.

Donald Trump’ın yemin törenine eski ABD başkanları Barack Obama, George W. Bush ve Bill Clinton da katıldı. İki eski First Lady Laura Bush ve Hillary Clinton da törendeki yerlerini aldılar, ancak Michelle Obama açılış törenine katılmadı.

Törende Amazon kurucusu ve sahibi Jeff Bezos, Apple CEO’su Tim Cook, Google CEO’su Sundar Pichai, Meta CEO’su Mark Zuckerberg gibi teknoloji dünyasının en etkili isimlerinden bazıları da yer aldı.

Ayinden kısa bir süre sonra ABD Başkanı Joe Biden ve First Lady Jill Biden, Donald Trump ve eşi Melania Trump’ı Beyaz Saray’da karşıladı. İlk kez bir araya gelen çiftler Kongre Binasına doğru yola çıkmadan önce birlikte çay içtiler.

Donald Trump, Kongre Binası’ndaki konuşmasında “Bugünden itibaren ülkemiz gelişecek ve tüm dünyada yeniden saygı görecek. Her ulusun gıpta ettiği bir ülke olacağız ve artık kendimizden faydalanılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

“En önemli önceliğimiz gururlu, müreffeh ve özgür bir ulus yaratmak olacak” diyen Trump, “Amerika yakında her zamankinden daha büyük, daha güçlü ve çok daha istisnai olacak” ifadesini kullandı.

“Şu andan itibaren Amerika’nın geriye gidişi sona eriyor” diyen Trump, “Bir değişim dalgası ülkeyi kasıp kavuruyor. Güneş ışığı tüm dünyayı aydınlatıyor ve Amerika bu fırsatı daha önce hiç olmadığı kadar iyi değerlendirme şansına sahip. Ancak öncelikle karşı karşıya olduğumuz zorluklar konusunda dürüst olmalıyız. Bol miktarda bulunsalar da dünyanın şu anda ABD’de tanık olduğu bu büyük ivme tarafından yok edilecekler” diye konuştu.

Trump, “Bugün biraraya geldiğimizde hükümetimiz bir güven kriziyle karşı karşıyadır. Uzun yıllar boyunca radikal ve yozlaşmış bir kurum vatandaşlarımızdan güç ve zenginlik elde etti” diye ekledi.

Donald Trump kimdir?

Donald Trump, 14 Haziran 1946’da New York’un Queens ilçesinde doğdu. Büyükbabasının 19’uncu yüzyılın sonlarında Almanya’nın Kallstadt kasabasından ABD’ye göç ettiği biliniyor.

Prestijli Wharton İşletme Okulu’nda eğitim gören Trump, 1986’da ekonomi alanında lisans diplomasıyla mezun oldu. 1970’ler ve 1980’ler boyunca “Trump Organization” adlı aile şirketini büyüttü, Trump Tower gibi önemli yapılar inşa etti. Birçoğu sonradan iflas etmiş oteller, kumarhaneler işletti.

Ayrıca “The Apprentice” adlı televizyon şovunun sunuculuğunu yaptı. 2004 yılında yayınlanmaya başlayan programda yarışmacılar Trump’ın şirketlerinde bir yıllık sözleşme kazanmak için mücadele ediyordu.

Trump, 2005 yılında Slovenyalı eski model Melania Knavs ile evlendi. Çiftin Barron adlı bir oğulları var. Daha öncesinde oyuncu Marla Maples ile evliydi. Marla Maples kızları Tiffany’yi Kaliforniya’da tek başına büyüttü. Trump’ın ilk eşi Ivana Zelnickova ile ise üç çocukları var.

Paylaşın

ABD’nin Seçilmiş Başkanı Trump’ın Çin Planı Ortaya Çıktı

Cuma günü Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşen ABD’nin seçilmiş devlet başkanı Donald Trump’ın Pekin’e gitmek istediğini danışmanlarına söylediği aktarıldı.

Bir yandan 20 Ocak’ta başkanlık yemini etmeye hazırlanan Donald Trump diğer taraftan da yeni döneminde neler yapacağını planlıyor.

Çin merkezli Bytedance’in sahip olduğu sosyal medya uygulaması TikTok’un ABD’de yasaklanması ve Çin’den gelen ürünlere uygulanan gümrük vergisinin yüzde 60’a varan oranlarda artırılması gündemdeyken ABD’nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Trump’ın Pekin’e gitmek istediğini danışmanlarına söylediğini aktardı.

Trump ilk döneminde görevde bir yılını doldurmadan Asya devini ziyaret etmişti. Yeni döneminde de ilk yüz gün içinde Çin’e gitmek istediği haberde bildirildi.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, cuma günü telefonla Trump’la görüşmüştü. İkilinin ticaret, fentanil, TikTok gibi pek çok konuyu ele aldığı ifade edilirken Trump kendi kurduğu sosyal medya platformu Truth Social’da yaptığı paylaşımda, görüşmenin her iki ülke açısından da olumlu geçtiğini belirtmişti:

Beklentim, birlikte çok sayıda problemi çözmek ve buna derhal başlamayı umuyorum. Ticarette dengeyi sağlama, fentanil, TikTok ve diğer birçok konuyu tartıştık. Devlet Başkanı Şi ve ben dünyayı daha barışçı ve güvenli hale getirmek için mümkün olan her şeyi yapacağız.

Çin Dışişleri Bakanlığı da Şi Cinping’in “İki ülke arasında kapsamlı ortak çıkarlar ve geniş bir işbirliği alanı göz önüne alındığında, Çin ve Amerika dost ve ortak olabilir, birbirinin başarısına katkı sağlayabilir, hem iki ülkenin hem de dünyanın yararına ortak refahı ilerletebilir” ifadelerini kullandığını bildirmişti.

Tayvan sorununun Çin’in egemenliği ve toprak bütünlüğüyle ilgili olduğunu savunan Şi, ABD’nin soruna bu hassasiyetle yaklaşması gerektiğini öne sürmüştü.

Çin Dışişleri, ikilinin görüşmede Ukrayna krizi, İsrail-Filistin çatışması ve karşılıklı ilgi konusu diğer uluslararası ve bölgesel meselelerde de görüş alışverişinde bulunduğunu ve düzenli temaslar için stratejik iletişim kanalı oluşturulmasında anlaştığını da duyurmuştu.

Telefon görüşmesinde liderlerin Trump’ın muhtemel ziyaretini ele alıp almadığı henüz bilinmiyor. Trump’ın yemin töreninde Çin’i davet edilen Şi Cinping yerine Devlet Başkanı Yardımcısı Han Cıng temsil edecek.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

ABD’nin Seçilmiş Başkanı Trump: Suriye’de Anahtar Türkiye’nin Elinde

Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan ABD’nin yeniden seçilen başkanı Donald Trump, silahlı grupların Beşar Esad hükümetini devirdiği Suriye’de neler olacağının anahtarının Türkiye’nin elinde olduğunu söyledi.

53 yıldır devam eden Esad ailesinin Suriye’deki iktidarının devrilmesinin arkasında Türkiye’nin olduğunu belirten Trump, “Erdoğan çok zeki biri. Bunu binlerce yıldır istiyordu ve başardı. Kimse gerçekten kazananın kim olduğunu bilmiyor ama bence Türkiye kazandı,” ifadelerini kullandı.

Donald Trump, 1000. günün geride kaldığı Ukrayna – Rusya savaşı hakkında ise, “Ukrayna’daki kıyım durmalı. Putin ve Zelenskiy ile konuşacağız. Zelenskiy anlaşmaya hazır olmalı” diye konuştu.

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Başkanı seçilen Donald Trump, Florida’da düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Trump, isyancıların bu ayın başında Beşar Esad hükümetini devirdiği Suriye’de neler olacağının anahtarının Türkiye’nin elinde olduğunu söyledi.

Trump, Suriye’nin eski Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın Ankara destekli isyancılar tarafından devrilmesini Türkiye’nin “dostane olmayan bir şekilde yönetimi ele geçirmesi” olarak nitelendirdi.

Trump, Florida’daki konutunda gazetecilere, “Türkiye’nin çok akıllı olduğunu düşünüyorum. Türkiye, çok fazla can kaybı olmadan, dostane olmayan bir el koyma gerçekleştirdi. Esat’ın çocuklara yaptıkları göz önünde bulundurulduğunda onun bir kasap olduğunu söyleyebilirim” dedi.

Esad’ın devrilmesinden bu yana Washington ve Ankara, Suriye’de IŞİD militanlarının yeniden canlanmasına karşı koymak için görüşmelerde bulundu. Washington, IŞİD’e karşı bir önlem olarak doğu Suriye’de tahmini 900 asker bulunduruyor.

Trump, bu askerler konusunda ne yapacağı sorulduğunda belirsiz bir yanıt verdi. Trump, Türkiye ordusunun gücüne işaret ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan ilişkilerini vurguladı.

“Türkiye’nin büyük bir güç olduğunu ve Erdoğan’la çok iyi anlaştığını” söyleyen Trump, Türkiye’nin büyük bir askeri gücü olduğunun, Türk ordusunun savaşla yıpranmadığının altını çizdi ve Erdoğan’ın çok güçlü bir ordu kurduğunu sözlerine ekledi.

Suriye’de Esad rejiminin çöküşünün arkasında Türkiye’nin olduğunu belirten Trump, “Bunun arkasında Türkiye var. (Erdoğan) Çok akıllı bir adam. Bunu binlerce yıldır istiyorlardı ve Erdoğan da aldı ve içeri giren insanlar Türkiye tarafından kontrol ediliyor, bu da bir mesele değil” şeklinde konuştu.

“Kimse gerçekten finali kimin yaptığını bilmiyor, ben Türkiye olduğuna inanıyorum. Bence Türkiye çok akıllı” ifadesini kullanan Trump, “(Erdoğan) Çok akıllı bir adam ve çok sert ama Türkiye çok fazla can kaybı olmadan hasmane bir ele geçirme yaptı” dedi.

Trump, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’den Beşar Esad’ı teslim etmesini isteyip istemeyeceğine ilişkin soruyaysa “Bunu düşünmedim, bence hayatımıza devam etmeliyiz ve ne olacağını görmeliyiz. Ama şu anda Suriye’de çok fazla belirsizlik var, kimse Suriye’de ne olacağını bilmiyor” diyerek yanıt verdi.

Donald Trump, Suriye’de kilidin anahtarını Türkiye’nin elinde tutacağını söyleyerek, “Bunu herhangi bir kişiden duyduğunuzu sanmıyorum ama tahmin etmede epey başarılıyımdır” ifadesini kullandı.

Esad: Uygun bir zamanda detayları paylaşacağım

Öte yandan Suriye’de 8 Aralık Pazar sabahı muhalif militanların başkent Şam’a ulaşmasıyla ülkeyi terk eden Devlet Başkanı Beşar Esad, Telegram hesabı üzerinden son gelişmelere ilişkin kaleme aldığı bir mektubu yayınladı.

İddia edilenin aksine, 7 Aralık Cumartesi akşamı değil, silahlı grupların Şam’da kontrolü ele geçirdiği 8 Aralık Pazar günü sabahı ülkeyi terk ettiğini belirten Esad, “uygun bir zamanda detayları paylaşacağını” ifade etti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Beşar Esad’ın 7 Aralık Cumartesi akşamı Rusya ve İran’dan aldığı bir telefon sonucu Suriye’yi terk ettiğini iddia etmişti. Fidan, “Ruslar ve İranlılar baktılar, bunun bir anlamı yok. Çünkü üstüne yatırım yaptıkları adam yatırım yapılacak bir adam değildi” demişti.

Esad, söz konusu iddialara cevaben, “Öncelikle, Suriye’den ayrılışım ne planlanmış bir şekilde gerçekleşti ne de iddia edildiği gibi çatışmaların son saatlerinde oldu. Aksine, 8 Aralık Pazar sabahının erken saatlerine kadar Şam’da kalarak görevlerimi sürdürdüm” diye yazdı.

Ne olmuştu?

Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş, HTŞ ve diğer silahlı grupların son 12 günlük operasyonunun ardından Esad ailesinin 54, Baas Partisi’nin 61 yıllık iktidarının bitişiyle sonuçlandı.

Ülkenin kuzeybatısında, İdlib’de konumlanmış ve yaklaşık 4 milyonluk bir nüfusu idare ettiği belirtilen HTŞ tarafı, 27 Kasım Çarşamba günü sabahı Türkiye’nin de desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) yardımıyla, Şam’daki Suriye hükümetine ve ordusuna karşı “Saldırganlığı Caydırma – Rad’ul Udvan” operasyonunu başlattı.

Hızla ilerleyen muhalifler 28 Kasım’da Halep’i Şam’a bağlayan otoyolu kesti, aynı gün 46. Alay Üssü’nü ve en az 8 köyü ele geçirdi.

29-30 Kasım tarihlerinde ülkenin en büyük ikinci kenti Halep, silahlı grupların elindeydi. Bu gelişme sonrası Rus ve Suriyeli savaş uçakları, 2016’dan bu yana ilk kez, 2024’te silahlı grupların ele geçirdiği düşünülen mevzileri bombaladı. HTŞ’nin kontrolündeki silahlı grupların 4 Aralık’ta Hama, 7 Aralık’ta Humus ve 8 Aralık’ta Esad’ın ülkeyi yönettiği Şam’ı ele geçirdi.

Bu gelişmelerden sonra Esad, Rusya’nın “insani gerekçelerle” tanıdığı sığınma hakkı kapsamında ailesiyle beraber Moskova’ya uçtu. HTŞ lideri Colani veya gerçek adıyla Ahmed Hüseyin el-Şara ise aynı gün Suriye devlet televizyonunda Esad’ı devirdiklerini açıkladı.

(Kaynaklar: VOA Türkçe, Euronews Türkçe)

Paylaşın

ABD, Suriye’den Çekilirse Ne Olur?

Eski Başkan Donald Trump, ABD’nin (Amerika Birleşik Devletleri) 47. Başkanı olarak Beyaz Saray’a dönüyor. Gözler, Donald Trump ve kabinesinin dış politikayı nasıl şekillendireceğine çevrildi.

Türkiye’nin Donald Trump’ın ikinci döneminden en büyük beklentisi ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) desteğini kesmesi ve askerlerini Suriye’nin kuzeyinden çekmesi. SDG’nin omurgasını Ankara’nın “terör örgütü” olarak nitelendirdiği Halkın Savunma Birlikleri (YPG) oluşturuyor.

Trump 2018 yılında çekilme kararı almış ancak ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) direnişini aşamamıştı. Türkiye, Trump’ın bu kez süreci tamamlayabileceği düşüncesinde.

2017-2021 arası başkanlık yapan Donald Trump’ın dört sene aradan sonra Beyaz Saray’a yeniden dönecek olması, Türkiye gibi ABD ile hem ikili hem de bölgesel açıdan yakın ilişkileri olan ülkelerde işbirliğinin nasıl gelişeceğine ilişkin öngörü ve beklentilerin sıkça dillendirilmesine neden oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkanlık seçimlerini kazanması nedeniyle telefonla arayıp kutladığı Donald Trump ile çalışmaya hazır olduğunu belirtirken, Ankara’nın Washington’dan beklentilerini de saklamadı. Türkiye’nin en ciddi beklentisi, Suriye’nin kuzeyindeki Amerikan askeri varlığının sonlandırılması.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüşmesinin ardından Türk basınına yaptığı açıklamada, “yeni dönemde” Trump ile temas içinde kalacaklarını ve Orta Doğu’daki gelişmeleri şekillendirmeye çalışacaklarını kaydetti. Erdoğan, “Örneğin Suriye’den ABD askerlerinin çekilmesi konusunu değerlendireceğiz. PKK/PYD/YPG terör örgütüne verdikleri desteği sonlandırmaları nasıl olacak?” dedi.

Suriye’de 2014’ten bu yana asker bulunduran ABD, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile mücadelede SDG ile ortaklık yapıyor. Amerikan basınında çıkan haberlerde bölgedeki mevcut asker sayısının 900 kadar olduğu, bu askerlerin birkaç farklı Amerikan üssünde barındıkları kaydediliyor.

Trump’ın, Mayıs 2017’de Pentagon’a, YPG’ye silah ve askeri ekipman sağlama talimatı vermesiyle ortaklığın şekli ve kapsamı daha da arttı. Türkiye, ABD’ye yönelttiği eleştirilerde, verilen zırhlı araçlar ve sofistike silahlar sonucu YPG’nin küçük ölçekli bir devletin sahip olacağı askeri güce sahip olduğunu, bunu da Kuzey Suriye’de kendi yönetimini kurmak için kullandığını vurguluyor.

Ankara’daki diplomatik kaynaklara göre, Erdoğan’ın ABD ile Suriye’den çekilme konusunun görüşüleceğine ilişkin açıklaması zeminsiz değil. Diplomatik kaynaklar, Washington’da ABD’nin Suriye politikasının son dönemde yeniden masaya yatırıldığını, 2025-2026 döneminde çekilmeyi içeren bir sürecin yaşanabileceğini belirtiyorlar.

Suriye konusunda Ankara-Washington hattında en son üst düzey görüşme, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Vekili John Bass’ın Eylül ayında Ankara’ya yaptığı ziyaret kapsamında oldu. Bass, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yanı sıra Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ve diğer yetkililerle bir araya geldi.

Kaynaklar, ABD’nin henüz resmi olarak çekilme gibi bir gündeminin olmadığını ancak Ankara’ya sorunun işbirliği temelinde çözülmesi gerektiği mesajının verildiğini kaydettiler. Mevcut yönetimin başlattığı bu gözden geçirmenin Trump’ın iş başına gelmesinin ardından devam edeceği, Ankara ile Washington’un bir çerçevede uzlaşabilecekleri Ankara’da yapılan değerlendirmeler arasında.

ABD’de başkanlık yarışından Trump lehine çekilen ve yeni yönetimde aktif rol alması beklenen Robert Kennedy Jr. de geçen hafta Amerikan basınına, Trump’ın Kuzey Suriye’deki Amerikan askerlerinin bölgeden çekilmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi.

Kennedy’e göre Trump, Amerikan askerlerinin Türkiye ve Kürt güçleri arasında çıkacak bir çatışmada arada kalmasından kaygı duyuyor ve geri çekilmeleri gerektiğini düşünüyor. Aslında Trump, ilk dönem başkanlığı sırasında da Suriye’den askerleri çekme konusunda karar almış ancak bunu yaşama geçirememişti.

Trump, Aralık 2018’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı bir telefon görüşmesi sonrası, ABD’nin Kuzey Suriye’de IŞİD’i yendiğini ve artık askerlerin geri dönebileceklerini açıklamıştı. Pentagon, ani ve sürpriz olarak gördüğü bu kararı uygulamamış, asker sayısını azaltmakla yetinmişti.

Diplomatik kaynaklar, Trump’ın ilk dönemine göre kurumlar üzerindeki kontrolünün daha arttığı bir süreçte ABD başkanlığı yapacağını hatırlatıyor ve başta CENTCOM (Merkezi Kuvvetler Komutanlığı) olmak üzere askerin çekilme yönünde alınacak bir karara karşı çıkamayacaklarını iddia ediyor.

Buna karşın diplomatik kaynaklar, ABD’nin ancak Türkiye ile kapsamlı bir anlaşma sonucunda bölgedeki varlığını sonlandırabileceğini; Türk hükümetinden IŞİD ile mücadeleye devam ederken, YPG ve bölgedeki diğer Kürt grupların güvenliği açısından taahhütler isteyebileceğini vurguluyorlar.

Türkiye ile ABD ve diğer Batılı güçler arasında ele alınması gereken bir diğer konunun da SDG tarafından oluşturulan cezaevlerinde tutulan 5 bin kadar tutuklu IŞİD üyesinin akıbeti olduğu kaydediliyor. Aileleriyle birlikte sayıları 50 bini bulan bu grupların nasıl kontrol edileceği IŞİD karşıtı koalisyonunda yer alan ülkelerin bir süredir tartıştıkları bir konu.

ABD’nin Suriye’deki askeri varlığının diğer bir amacı da aynı ülke topraklarında askeri güç bulunduran Rusya ve İran’ı dengelemek olduğu kaydediliyor. Amerikan askerlerinin çekilmesinin etkilerinin ne olacağı, boşluğun Suriye rejimi tarafından mı yoksa Türkiye ve ona bağlı gruplar tarafından mı doldurulacağı da tartışılan konular arasında.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın