CHP Lideri Özel’den ‘Tasfiye’ Açıklaması: Söz Konusu Değil

Tasfiye iddialarına ilişkin değerlendirmede bulunan CHP Lideri Özgür Özel, “Battal Başkan, uzun süredir yaptığı göreve aday gösterilmemesinin verdiği üzüntüyle – ki bunu anlıyorum – meseleyi nesnel ve tarafsız değil, öznel bir yerden değerlendirmiş” dedi.

“Ne Alevinin ne Kürt’ün tasfiye olduğu yok” diyen Özel  “Kendisi “Ben aday gösterilmedim” deyip bunun üzerinden değerlendirme yapmış. Birkaç gün sonra o değerlendirmelerden pişmanlık duyacağını düşünüyorum. Üzüntüsüne veriyoruz. Sonuçta değişim olması lazım” diye konuştu.

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İstanbul Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, dördüncü kez aday gösterilmeyince partisinden istifa etmişti. CHP’nin kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlerin tasfiye edildiğini ileri süren Battal İlgezdi’nin iddialarına CHP Genel Başkanı Özgür Özel yanıt verdi.

Sözce yazarı İsmail Saymaz’a konuşan Özel, Battal Başkan, uzun süredir yaptığı göreve aday gösterilmemesinin verdiği üzüntüyle – ki bunu anlıyorum – meseleyi nesnel ve tarafsız değil, öznel bir yerden değerlendirmiş” dedi.

“Ne Alevinin ne Kürt’ün tasfiye olduğu yok” diyen Özel “Kendisi “Ben aday gösterilmedim” deyip bunun üzerinden değerlendirme yapmış. Birkaç gün sonra o değerlendirmelerden pişmanlık duyacağını düşünüyorum. Üzüntüsüne veriyoruz. Sonuçta değişim olması lazım” diye konuştu. Özel şunları söyledi:

İstanbul’da Kemal Bey’i destekleyen Bora Balcıoğlu, ankette önde çıktığı için aday gösterildi. Gülizar Emecan, Bahçelievler’in adayı, kongrede karşımızdaydı. Battal Bey’in aday gösterilmediği gün aday gösterilen 10 kişiden dördü kurultayda karşımızdaki isimdi. Bir tasfiye söz konusu değil. Bu iddiaları, yayınlanan aday listeleri yalanlıyor.

Hatta bana şöyle eleştiriler geliyor: “Siyaset bu kadar objektifliği kaldırmaz. Kendine yakın isimleri koymalıydın bazı yerlere. Kılıçdaroğlu’na yakın ve kongrede yanında durmayanları görevlendiriyorsun” diyorlar. Böyle eleştiriler alıyorum.

Özel, “İstanbul’da neredeyse bütün muhalif partiler aday çıkardı. İyi Parti, Saadet, Zafer Partisi… Ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

İstanbul’a talan ve rant geri dönmesin diye düşünen herkesin son derece stratejik oy kullanması ve çok sayıda adaylaşmayı kimin ve neyin körüklediğine dikkatle bakması gerekir. Büyükşehirleri parsel parsel satan ve kupon arsaları Arap şeyhlerine veren AKP belediyeciliği geri gelmesin diye büyük bir ittifaka ihtiyaç var. Bu ittifakın adı İstanbul İttifakı ve Türkiye İttifakı olacak. Ben seçmenin ferasetine ve öngörüsüne güveniyorum. Onlar büyük planı görüyor.

CHP Genel Başkanı Özel, “Başak Demirtaş’ın aday adaylığı hakkındaki yorumunuz nedir?” sorusunu ise “Tüm adaylıklar gibi o da demokratik bir hakkın kullanılmasına yönelik yaklaşımdır. Bir yorumum yok” diye yanıtladı.

Paylaşın

İcra Dosya Sayısı 23 Milyon 289 Bine Yükseldi

Borcunu ödeyemediği için icralık duruma düşen vatandaşların sayısı her geçen gün artıyor. Bugüne kadar açılan ve icra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı 26 Ocak tarihi itibariyle 23 milyon 289 bine yükseldi.

Her dosyasının 1 kişi üzerinden açıldığı düşünüldüğünde, Türkiye’de her 4 kişiden birinin icralık durumda olduğu ortaya çıktı.

UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) üzerinden elde edilen verilere göre günde ortalama 22 bin – 25 bin arasında yeni icra dosyasının hazırlanıyor.

İcralık dosyaları araştıran ve gündeme getiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, son 1 hafta içerisinde, icra dairelerine 155 bin 829, yılbaşından bu yana ise 696 bin yeni icra dosya geldiğini, icra dosyalarındaki borcun son bir hafta içerisinde 1 milyar liradan fazla artarak 194 milyar 215 milyon liraya yükseldiğini söyledi.

Evrensel’in aktardığına göre; Gürer, 1 Ocak’tan 26 Ocak tarihine kadar icra dairelerine UYAP üzerinden gelen yeni dosya sayısının geçen yılın aynı dönemine göre 20 bin dosya artarak 696 bin 420 olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Borcunu ödeyemediği için icralık duruma düşen vatandaşların sayısı her geçen gün artıyor. Bugüne kadar açılan ve icra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı 26 Ocak tarihi itibariyle 23 milyon 289 bine kadar çıkmıştır. Her dosyasının 1 kişi üzerinden açıldığı düşünüldüğünde, ülkemizde her 4 vatandaşımızdan birinin icralık durumda olduğu ortaya çıkıyor.”

Gürer’iin açıklamalarına göre; 85 milyon nüfuslu ülkemizde sadece 1 hafta içerisinde 155 binden fazla icra dosyası geliyor. Bu günde 22 bin ila 25 bin arası yeni icra dosyası hazırlanıyor anlamına geliyor. Bankaların vadesinde tahsil edemediği için icra takibine aldığı tutar ise 5-12 Ocak tarihleri arsında 193 milyar 201 milyon lira iken, 12-19 Ocak tarihlerinde 194 milyar 215 milyon liraya ulaştı. Kredi ve kredi kartı harcamalarındaki artış da dikkat çekiyor.

Kredi karta harcamaları 1 haftada 4 milyar TL arttı

5-12 Ocak tarihleri arasında kredi ve banka kartı harcamaları 188 milyar 710 milyon iken 12-19 Ocak tarihleri arasında bu rakam 202 milyar 579 milyon TL’ye yükseldi. Kredi ve kredi karta harcamaları 1 hafta içerisinde neredeyse 4 milyar TL arttı.

Çiftçilerin bankalara olan borcu ise 568 milyar 983 milyon TL. Bu borcun 2 milyar 43 milyon TL tutarı bankalar tarafından tahsil edilemeyen kredi borcunu oluşturuyor.

Paylaşın

CHP İle DEM Parti Görüşmelerinde ‘Taban Hassasiyetleri’ Çıkmazı

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerinde seçimlere yönelik çalışmaları hız kazandı. CHP ve DEM Parti heyetleri arasında seçimlerde güç birliği gündemli görüşmeler ise devam ediyor.

CHP ve DEM Parti kurmayları da güç birliği söz konusu olunca tarafların karşılıklı bazı fedakarlıklar yapması gerektiğini söylüyor. Ancak CHP’li kurmaylar da DEM’li kurmaylar da bu fedakarlıklar gündeme geldiğinde tabanlarının hassasiyetlerine dikkat çekiyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nde (DEM Parti) liderlerin yaptığı karşılıklı ziyaretlerin ardından başlayan ‘yerelde güç birliği’ arayışlı heyetler arası görüşmeler devam ediyor. Bu görüşmeler devam ederken Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’tan gelen “İstanbul’da aday olabilirim” açıklaması pek çok soru işaretini beraberinde getirdi.

Partinin başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte aday çıkarmaya dair alacağı tutumunun perşembe ve cuma günü gerçekleşen MYK toplantısında netleşebileceği ifade edilmişti. Ancak Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, başta İstanbul olmak üzere güç birliği yapabilecekleri pek çok yerde çalışmaların devam ettiğini şu sözlerle ifade etti: “Parti olarak alacağımız pozisyonun dengeleri ne oranda nasıl değiştirebileceğinin farkındayız. Dolayısıyla böyle bir ciddiyet ve böyle bir sorumlulukla çalışıyoruz. Her şey çok büyük bir titizlik ve hassasiyetle çalışılıyor.”

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın aktardığına göre; İki parti heyetleri arasında güç birliği gündemli görüşmeler, Başak Demirtaş’ın açıklamasından sonra da devam etti. İki partinin kurmayları da güç birliği söz konusu olunca tarafların karşılıklı bazı fedakarlıklar yapması gerektiğini söylüyor. Ancak CHP’li kurmaylar da DEM’li kurmaylar da bu fedakarlıklar gündeme geldiğinde tabanlarının hassasiyetlerine dikkat çekiyor.

DEM Parti kurmayları, Başak Demirtaş’ın açıklamasından önce de tabanlarından çok yoğun bir aday çıkarma baskısı aldıklarını ifade ederken iki seçimdir CHP’ye destek vermelerinin tabanları tarafından sert bir biçimde eleştirildiğini belirtiyor ve “Bu seçimde DEM Parti’nin kazanmadığı bir senaryoyu ne biz kabul ederiz ne de seçmenimizi ikna edebiliriz” değerlendirmesini yapıyor.

DEM Parti’nin seçmeninin verdiği oyun karşılığı olarak kent yönetimlerinde temsilcilerini görme hakkı olduğunu anlatan DEM kurmayları, seçmenlerinin sürekli fedakarlık yapması, sürekli CHP’nin adaylarına oy vermesinin artık kabul edilemez olduğunu, seçmeni ikna etmek için ellerinde güçlü doneler olması gerektiğini anlatıyor. Öte yandan güç birliği sağlanması halinde destekleyecekleri adayların ve aynı zamanda parti yöneticilerinin özellikle Kürt sorunu, kayyımlar gibi konularda demokratik ilkeler çerçevesinde söylemler kurması gerektiğini kaydediyor.

CHP’li kurmaylar da güç birliği ve fedakarlıklar gündeme geldiğinde tıpkı DEM Partililer gibi kendi tabanlarının hassasiyetlerine dikkat çekiyor. CHP’nin Atatürkçü, devletçi bir seçmen kitlesi olduğunu ve bu seçmenin batıda bir kentte DEM Parti’de aktif siyaset yapan isimlere oy vermesinin çok zor olduğunu anlatan CHP yetkilileri, DEM’in İstanbul’da bir ilçede CHP tarafından desteklenmesinin kendilerini zorlayacağını ifade ediyor.

DEM Parti çalışmalarına devam ediyor

Karşılıklı bu kaygılara rağmen iki partinin heyetleri arasında görüşmeler sürüyor. Görüşmelerin bir güç birliğine evrilip evrilmeyeceğinin ilerleyen günlerde netleşeceği ifade edilirken DEM Parti’de aday çıkarma eğiliminin ağır bastığı, İstanbul’da bir aday çıkarılması halinde bu ismin Başak Demirtaş olmasına sıcak bakıldığı kaydediliyor. DEM Parti’nin ayrıca tüm batı illerinde aday olabilecek isimlere dair çalışmasını yürüttüğü de kaydedildi.

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a “Süleyman Soylu” Çağrısı

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Memleket bir suç cenneti. Yerlikaya’nın bakanlığı döneminde 126’sı kırmızı beşi mavi bültenle aranan 236 yabancı suçlu Türkiye’de yakalanmış. Bu mafya lideri, baronlar kimin zamanında geldi? Soylu’yu atayan kalem kime ait? Memleketi bu pisliğe batıran da Süleyman Soylu, onu atayan dolma kalem, üç kelime ile Recep Tayyip Erdoğan” dedi ve ekledi:

“Dedim ki ‘Ey Recep Tayyip Erdoğan, Eğer bu pislikten partinin kurumsal olarak ve senin şahsen bu pislikten sorumlu olmadığını söylemek istiyorsan getir soruşturma önergesini Süleyman Soylu hakkında imzalayalım, Meclis soruştursun. AYM bu kişiyi yargılasın. Bunu yapmıyorlar. Soylu dönemiyle hesaplaşmayı kapalı kapılar ardında, kendi yöntemleriyle yapıyorlar. Hukuk devletinde kapalı kapılar ardında hesaplaşma olmaz. Bakansa hesabı Yüce Divan’a verecek.”

Özel, konuşmasının devamında, “Erdoğan; hem uluslararası suçlular için hem de Ayhan Bora Kaplan -Erdoğan’ın önüne koyun çok duyuyor, çok biliyor da- Öbür tarafta Süleyman Soylu, Ankara’daki eğlence merkezleri ve devletimize emanet edilmiş kimsesiz çocuklar üzerinden önümüzdeki dönemde altından kalkamayacağınız, altında kalacağınız o rezaletler ortaya dökülmeden evvel ya Süleyman Soylu’nun gereğini yaparsın ya da ya da bu pislikten rezaletten bizzat sorumlusun” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM’deki grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Özel’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“Kamer Genç TBMM’nin en renkli simalarından, sözünün arkasında durmasıyla, direnci cesaretiyle, ülkeye olan, Atatürk ve inkilaplarına bağlılığıyla hepimize örnek bir milletvekiliydi. Biz ilk vekil olduğumuz yıllarda Kamer Bey’in yanında oturmak büyük bir heyecandı.

Milletin derdi ne Tayyip, ne Bahçeli’nin derdi. Milletin derdi yüksek enflasyon geçim derdi. Biz onları bir kenara bırakıyoruz. Ülke her kötü yönetiliyor bunda şüphe yok. En kötüsü mutfaktaki cüzdandaki yangın. Tayyip Erdoğan bu yılı emekliler yılı ilan etmişti, ama bu yıl emeklilerle dalga geçtiği bir yıla dönüştü. En çok rahat etmesi gereken öğretmenler, sınır boylarında bayrak dalgalansın diye görev yapan askerler, okulları temizleyen hademeler görevliler. Yıllarca bu ülkeye hizmet ettiler. Emekli oldular rahat ettirilmeleri lazım ama ettirmiyorlar. Her gün kötüye gidiyorlar. TÜİK yüzünden. Tayyip’i Üzmeme İstatistik Kurumu.

6 aylık enflasyon yüzde 37’ken, emeklilere yüzde 33 zam çıktı. Emeklinin cebinden nasıl para çalındığını görüyoruz. En düşük emekli maaşı 7 bin 500 liraydı. 2002 yılında asgari ücretin yüzde 147 lirasıydı. Olması gereken 25 bin liraydı. Bugün asgari ücret 17 bin lira. Buradan bütün emeklilere sesleniyorum; bu açlık ücretini, sefalet ücretini kabul etmeyin. Bu hafta grubumuzun üzerinde duracağı hedef 17 bin liradır. En düşük emekli maaşı bir asgari ücret olana kadar mücadele edeceğiz. Milletin derdi DEM değil, zam zam zam. Bin lira, iki bin lira seyyanen zammı kabul etmiyoruz, 7 bin liralık zammı alana kadar bütün emeklileri mücadeleye davet ediyorum

“Süleyman Soylu” çağrısı

Memleket bir suç cenneti. Yerlikaya’nın bakanlığı döneminde 126’sı kırmızı beşi mavi bültenle aranan 236 yabancı suçlu Türkiye’de yakalanmış. Bu mafya lideri, baronlar kimin zamanında geldi? Soylu’yu atayan kalem kime ait? Memleketi bu pisliğe batıran da Süleyman Soylu, onu atayan dolma kalem, üç kelime ile Recep Tayyip Erdoğan.

Dedim ki ‘Ey Recep Tayyip Erdoğan, Eğer bu pislikten partinin kurumsal olarak ve senin şahsen bu pislikten sorumlu olmadığını söylemek istiyorsan getir soruşturma önergesini Süleyman Soylu hakkında imzalayalım, Meclis soruştursun. AYM bu kişiyi yargılasın. Bunu yapmıyorlar. Soylu dönemiyle hesaplaşmayı kapalı kapılar ardında, kendi yöntemleriyle yapıyorlar. Hukuk devletinde kapalı kapılar ardında hesaplaşma olmaz. Bakansa hesabı Yüce Divan’a verecek.

Erdoğan; hem uluslararası suçlular için hem de Ayhan Bora Kaplan -Erdoğan’ın önüne koyun çok duyuyor, çok biliyor da- Öbür tarafta Süleyman Soylu, Ankara’daki eğlence merkezleri ve devletimize emanet edilmiş kimsesiz çocuklar üzerinden önümüzdeki dönemde altından kalkamayacağınız, altında kalacağınız o rezaletler ortaya dökülmeden evvel ya Süleyman Soylu’nun gereğini yaparsın ya da ya da bu pislikten rezaletten bizzat sorumlusun.

Merkez Bankası’nda bir kriz yaşanıyor. Bir süredir Gaye Hanım’ın babası, çocuğu üzerinden bir şeyler yapılıyor. İddialar doğruysa durum vahim, iddialar yalansa durum vahim. AK Parti’nin kendi iç savaşının Merkez Bankası’nda yürütmesi kabul edilemez. İsimler değişiyor, vitrin değişiyor ama anlayış değişmediği için sıkıntılar bitmiyor.

Bu kurumun itibar kaybetmesi, yurt dışında itibar kaybetmesidir. AKP’nin kendi vesayet savaşının Merkez Bankası’nda yürütüyor olması, kurumu yıpratıyor. Kendi getirdiğiniz üst düzey bürokratı kendi gazetelerinizin manşetleri, trollerinizin paylaşımları ile istifaya zorlarsanız yarın yetişmiş insan kaynağı bulamazsınız. İsimler vitrin değişiyor ama anlayış değişmediği için hiçbir şey değişmiyor. MB’yi dikkatle takip etmeye devam edeceğiz.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den DEM Parti’yle Diyalog Mesajı

Tunceli’de konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri sürecine girdiklerini ve Türkiye’nin 81 ilinde çok önemli çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Haber Merkezi / Parti olarak seçimlere motive olduklarını belirten Özel, CHP’nin adaylarının yeşili, doğayı seven, koruyan, doğaya ihanet etmeyen, kente ihanet etmeyen, kentin değerlerini savunan, kentin değerlerine sahip çıkan, yönettiği kentlere değer katan kişiler olduğunu ifade etti.

Özel, diğer siyasi partilerle yaptıkları görüşmelere değinerek, “Randevu istediler, verdik geldiler, görüştük. Seçimlerini yaptılar, tebrik ettik, hayırlısı olsun ziyaretine gittik. Şuradan ilan ediyoruz ki bizim DEM Partisiyle Tayyip Bey istemiyor diye ilişkimizi koparacak kadar seçmenine saygısız değiliz.” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ve beraberindekiler, eski CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç için Nazımiye’de düzenlenen anma programına katıldıktan sonra il merkezine geldi. Moğultay Mahallesi’ndeki CHP İl Başkanlığını ziyaret eden Özel, partililerle buluştu.

CHP Lideri Özel, burada yaptığı konuşmada, 31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlerine ilişkin şu ifadeleri kullandı: Bir yerel yönetim seçimi süreci içindeyiz. Bu seçimlere Türkiye’nin 81 ili ve bütün ilçelerde çok önemli bir iddia ile hazırlanıyoruz. Adaylarımız, örgütümüz motive, parti meclisimiz, milletvekillerimiz motive.

Her birimiz sahaya çıkmak ve bu seçimlerde CHP’nin başarılı sosyal demokrat ve sosyal belediyeciliğini, temiz belediyeciliğini, yeşili, doğayı seven, koruyan, doğaya, kente ihanet etmeyen, kentin değerlerini savunan, kentin değerlerine sahip çıkan, yönettiği kentlere değer katan belediyecilik için Türkiye’nin dört bir yanında birbirinden kıymetli adaylarımız var. Biraz önce bir tanesi belediye başkanı adayımız sizlere seslendi.

Ben buradan CHP’nin Genel Başkanı olarak adayımızı CHP’lilere, ‘Tunceli iyi yönetilsin, dürüst ve temiz yönetilsin, iyi hizmetler alsın’ diyen herkese CHP’nin bütün büyükşehir belediyeleri Tunceli Belediyesi’ne kardeş belediye olsun diye, ağabey ve kardeş gibi çalışsınlar, Tunceli bugüne kadar görmediği hizmetleri alsın diye adayımızı size emanet ediyorum.

Bir yandan da iktidar partisinin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, işi gücü bırakmış CHP ile uğraşıyor. Sürekli tutturmuş ‘DEM, DEM, DEM’ diyor. Buradan açıkça söylüyoruz, Meclis’te grubu bulunan hiçbir siyasi parti ve bu milletten oy alan hiçbir siyasi parti bizim gözümüzde şeytan değildir.

Randevu istediler, verdik, geldiler görüştük. Seçimlerini yaptılar, tebrike ve hayırlı olsun ziyaretine gittik. Şuradan ilan ediyoruz ki bizim DEM Partisi ile Tayyip Bey istemiyor diye ilişkimizi koparacak kadar seçmenine saygısız değiliz. Ama yine buradan ilan ediyoruz ki DEM Partisi gözünüzün önünde, ne ilişki kuruyorsak onu kuruyoruz.

Yani ‘Kapalı kapılar ardında konuşuyorlar, gizli anlaşmalar yapıyorlar, şunu yapıyorlar, bunu yapıyorlar…’ Bunların hepsi Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim yalanından ibarettir. DEM Parti resmi bir partidir, her parti gibi gözler önünde bir ilişki içindeyiz. Ama Recep Tayyip Erdoğan her gün DEM diyorsun da her gün zam yapıyorsun. Milletin derdi DEM değil senin yaptığın zam, zam, zam.

Paylaşın

Batık Krediler 192 Milyar Liraya Yükseldi

CHP Milletvekili Bekir Başevirgen, kötü ekonomi yönetiminin yurttaşları içinden çıkılmaz bir borç batağına soktuğunu belirterek, “Bu korkunç tablo her geçen hafta, her geçen gün daha da karanlık bir hal alıyor” dedi ve ekledi:

“Bankaların vadesinde tahsil edemediği için icra takibine aldığı batık krediler 2023 yılının son haftasında alışılmadık bir şekilde 16,3 milyar lira arttı. 191,4 milyar liraya kadar tırmanan batık krediler 5 Ocak itibariyle de 192 milyar liraya çıktı.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sol Haber’in aktardığına göre; Başevirgen, tüketicilerin bankalara olan borcundaki hızlı artışa dikkat çekti.

Bankaların bireysel kredi ve kredi kartı nedeniyle vatandaşlardan alacakları, yılın ilk haftasında 24,9 milyar lira arttı. Bu artışla 2 trilyon 753 milyar liraya çıkan tüketicilerin banka borcu, son üç haftada 125 milyar lira arttı. Bankaların zamanında tahsil edilemediği için icra takibine aldıkları vatandaşlardan olan alacakları ise 1 milyar liraya yakın artarak 46,3 milyar lirayı buldu.

Kötü ekonomi yönetiminin yurttaşları içinden çıkılmaz bir borç batağına soktuğunu söyleyen Başevirgen, “Bu korkunç tablo her geçen hafta, her geçen gün daha da karanlık bir hal alıyor. Bankaların vadesinde tahsil edemediği için icra takibine aldığı batık krediler 2023 yılının son haftasında alışılmadık bir şekilde 16,3 milyar lira arttı. 191,4 milyar liraya kadar tırmanan batık krediler 5 Ocak itibariyle de 192 milyar liraya çıktı” dedi.

“Tüketicilerin banka borcu son 3 haftada 125 milyar lira arttı”

Vatandaşların borçlarının yılın ilk haftasında da büyüdüğüne dikkat çekti: Vatandaşların bankalara olan bireysel kredi ve kredi kartı borcu da kredi faizlerindeki yükselişe rağmen büyümesini 2024 yılının ilk haftasında da sürdürdü. Bankaların bireysel kredi ve kredi kartı nedeniyle vatandaşlardan alacakları yılın ilk haftasında 24,9 milyar lira arttı. Bu artışla 2 trilyon 753 milyar liraya çıkan tüketicilerin banka borcu son üç haftada 125 milyar lira arttı.

“Yüksek faize rağmen, borçlanmadaki bu yüksek artış, yüksek enflasyon beklentisi nedeniyle vatandaşların, fiyatlar daha fazla artmadan tüketim taleplerini öne çekmeye devam ettiklerini gösteriyor. Yılın ilk haftasında tüketici kredilerinin bakiyesinde 3,6 milyar liralık, kredi kartı borç bakiyesinde ise 21,4 milyar liralık artış yaşandı. Bankaların zamanında tahsil edilemediği için icra takibine aldıkları vatandaşlardan olan alacakları ise söz konusu haftada 1 milyar liraya yakın artarak 46,3 milyar oldu”.

Yurttaşların TOKİ’ye olan borçlarındaki artışa da dikkat çeken Başevirgen, “Merkez Bankasının hazırladığı Finansal İstikrar Raporuna göre, varlık yönetim şirketlerinin kontrolünde ise 41 milyar liralık batık tüketici kredisi alacağı bulunuyor. Dolayısıyla vatandaşların faizleri ve icra masrafları hariç 86 milyar liraya yakın icralık kredi borcu bulunuyor. Vatandaşların TOKİ’ye borcu da azımsanamayacak noktaya ulaştı. Yurttaşların TOKİ’ye de 59 milyar liralık taksitli konut borcu bulunuyor” dedi.

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den “Yerel Seçimler” Mesajı

Katıldığı bir etkinlikte yerel seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan CHP Lideri Özgür Özel, partisinin yönettiği belediyelerin göç aldığını, partisinin belediyecilik anlayışını ülkenin her tarafına yaymak istediklerini ifade etti:

“Göç alan kentler, ilçeler CHP yönetiminde. İnsanların göç edip ayrılmak istediği yerleri başkaları yönetiyor. Herkesi Çankaya’ya getirebilir, herkesi Yenimahalleli yapabilir miyiz? Herkes Karşıyaka, Kadıköy’de oturabilir mi? Olmaz.

Ama 31 Mart seçimlerinde eğer CHP belediyelerine oy verirseniz, böyle halkçı belediye başkanları ve bu kadar hizmetler sizin beldenize, ilçenize, şehrinize gelebilir. Onun için de yapılması gereken CHP’nin belediyecilik anlayışına sahip olacak olan belediye başkanlarımıza Anadolu’nun dört bir yanında, 973 ilçe ve 81 ilde oy vermektir.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Abidin Paşa Köşkü Milli Mücadele Müzesi’nin açılışına katıldı. Çankaya Belediyesi’nin ev sahipliğindeki açılışa, Özgür Özel ile birlikte bir önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.

Müze için Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’e teşekkür eden Özgür Özel, CHP Genel Merkezi’nde gençlerin de müze nedeniyle heyecanlı olduğunu söyledi. Özel, “‘Oraya gideceksiniz, bütün dokümanları dijital olarak göreceksiniz, Gazi Mustafa Kemal Atatük’ün hologramı ile birlikte fotoğraf çektirebileceksiniz’ dediğimde, gözlerindeki heyecanı görmek lazımdı” dedi.

İktidarı eleştiren Özgür Özel, konuşmasına şöyle devam etti: Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkumdur’ der. Bozkırın ortasında bir Avrupa başkenti yaratmış, bir büyük vizyondan bahsediyoruz. Onun partisinde siyaset yapmanın, üye olmanın gururunu hepimiz taşıyoruz. Birileri başka bir Ankara düşlüyor. Ankara’nın köklü kurumlarını, devletin köklü kurumlarını İstanbul’a taşıyorlar, taşımayı hayal ediyorlar.

Ankara’ya burun kıvırıyorlar çünkü bu Ankara’nın Gazi’nin Ankara’sı ve onun büyük vizyonu olduğunu biliyorlar. Cumhuriyetin kurucu kadrolarına duydukları husumetle, Cumhuriyeti Cumhuriyet yapan değerlerle yaşadıkları çelişkilerle bir aşındırmanın telaşı içindeler. Ne diyorlar? ‘Biz 150 yıldır bunlarla karşı karşıyayız. Onlar 150 yıl önce genç Türklerden CHP akımıdır.

Biz bu genç Türklerin karşısındayız, o gün bugündür karşı karşıyayız’ diyorlar. Ben öyle ayırmak, kutuplaşmak ve çatışmaktan yana değilim. Ama madem ki ‘150 yıldır onlar başka tarafta’ diyorlar, evet biz 150 yıldır tek adam yerine meclisleri savunuyoruz. 150 yıldır buyruklar yerine anayasayı savunuyoruz. Biz İkinci Meşrutiyet için can vermeyi göze alanlarız.

“Herkes Karşıyaka, Kadıköy’de oturabilir mi?”

Yerel seçimlerle ilgili mesajlar da veren Özel, CHP’nin yönettiği belediyelerin göç aldığını, CHP’nin belediyecilik anlayışını ülkenin her tarafına yaymak istediklerini ifade etti: Göç alan kentler, ilçeler CHP yönetiminde. İnsanların göç edip ayrılmak istediği yerleri başkaları yönetiyor.

Herkesi Çankaya’ya getirebilir, herkesi Yenimahalleli yapabilir miyiz? Herkes Karşıyaka, Kadıköy’de oturabilir mi? Olmaz. Ama 31 Mart seçimlerinde eğer CHP belediyelerine oy verirseniz, böyle halkçı belediye başkanları ve bu kadar hizmetler sizin beldenize, ilçenize, şehrinize gelebilir. Onun için de yapılması gereken CHP’nin belediyecilik anlayışına sahip olacak olan belediye başkanlarımıza Anadolu’nun dört bir yanında, 973 ilçe ve 81 ilde oy vermektir.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Sarayı Meşrulaştırmayacağız

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Bundan sonra saraya eyvallah etmeyiz, onunla birlikte imza atıp onu meşrulaştırmayız. Herkes partisine güvensin. Saldırı ve provokasyonları korktukları içindir. Biz bu partiyi ayağa kaldırdık, bu milleti ayağa kaldıracağız. Bu milleti bir avuç zengine teslim etmeyeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis’e verilen aranın ardından partisinin ilk grup toplantısında konuşuyor. Özel’in konuşmasından satır başları şu şekilde:

“Zor ve ağır günlerden geçiyoruz. Üst üste aldığımız şehit haberleriyle bir acı yüreğimizi yakarken, aynı üs bölgesinden yeni bir şehit haberleri aldık. Biz evlerimizde rahatça uyurken bayrağımızın dalgalanması için canlarını feda ettiler. Bir ayda 23 evladımız aynı bölgede şehit oldu. Aynı ezberi tekrarlayanlar, aynı ezberi tekrar etmeye bizleri de peşlerine takmaya ve hesap sormamaya davet ettiler.

Geçici üs bölgesini koruyabileceksek orada kalınmalı, korunamayacaksa ona göre askeri karar gereği yapılır. Bir eksik varsa gidereceksiniz ki bir daha acı haberi almayalım. Dediler ki biz Meclis’e gelip bilgi vermeyiz. Kendi bildirimizi yayınladık. Onlar kınadı, biz PKK’yı lanetledik. Onlardan çok daha sert tepki gösterdik.

Onlar için doğruları savunmanın kıymeti yok onların iktidarını sarsmamanın önemi var. PKK dediğimiz halde PKK demedi dediler. Bizleri protesto etmeye kalktılar. Onların sorumluluğunu paylaşmadık. Maalesef cuma akşamı 9 eve daha ateş düştü. Sonra çıkmışlar yine bir kez daha kınama yayınlayalım.

Bugün o iki bakan gelmedikleri Meclis’e geliyorlar. Bu kez Saadet, Gelecek, Deva ve Demokrat Parti de imzalamadı, kendi bildirgelerini sunuyorlar. AK Parti, MHP, İYİ Parti birlikte imza atıyorlar. Sahada üyelerinin Cumhuriyetçi olduklarına hiç şüphe duymadığımız geçmişte birlikte olduğumuz, AK Parti ve MHP’yi eleştiren İYİ Parti’nin bunlardan ayrılıp teröre karşı kendi bildirisini imzalamasını istiyoruz. Aksi takdirde üzüleceğiz.

Meclis’e bildirgemizi sunuyoruz. Bütün bildirgeler okunsun, kim nerede belli olsun… CHP seçimden en çok oyu alma hesabıyla değil, bu ülkede herkes huzurlu yaşadığında başaracak. Anaların gözyaşının ve alın terinin rengi olmaz.

AK Parti devletin genleriyle oynadı. Devletin başı ve yürütmenin başı, bir terör saldırısı olduğunda kime telefon açmış kime açmamış o tartışılıyor. Siz eğer iktidarın sahibi olarak verilen sorumluluğu yerine getirirseniz, o zaman muhalefet partisi de bir kalp gibi hareket eder. Siz eğer şehitlerimizin geldiği gecede bazı liderlere telefon edip bazı liderleri aramamaya kalkarsanız siz her şey olmuşsunuz ama devlet insanı olamamışsındır demektir. Bazı telefonların gelmesi gelmemesinden daha kötüdür. Gelmeyen telefonla gurur duyuyorum. Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek tahayyülünde bulunmamak CHP için onurdur.

Bugün bakanlar genel kurula getirecek, biz de orada olacağız. Sadece eldeki bilgilerin bir tekrarı, milletin meclisine şeklen saygı, özde saygısızlık demektir… Sınırlarımızın ötesinde, Mehmetçiklerimizin güvenliğinin sağlanamadığı bu süreçte bu kararlar askeri olarak mı veriliyor, yoksa sivil olarak verilip askere mi dayatılıyor?

PKK ve YPG’nin birinci derece destekçisi olduğunu söylediğiniz ABD, NATO’nun en yüksek askeri gücüne sahip birinci üyesi ise ve siz ABD ile ilişkiler konusunda nasıl bir irtibat kuruyorsunuz? Hem içeriye ‘ABD PKK’yı destekliyor’ diyeceksiniz, hem F-16 pazarlıkları yapacaksınız.

Ekonomi kötüye gidiyor. Dünyada gıda fiyatları düşüyor, Türkiye’de TÜİK’e göre gıda enflasyonu yüzde 72 artmış. Seçimlerde oy talep ettiler, sahte videolar yaptılar, tehdit ettiler. Vatan, ezan, bayrak deyip aç karınlardan oy alıp iktidarı sürdürmek istediler.

CHP’nin önerisi en düşük emekli maaşının en azından asgari ücret düzeyinde olmasıdır. Emeklilerden kendisine 7 bin 500 TL’yi reva görenlere bu seçimlerde sarı kart göstermesini bekliyoruz.

“Mesele sadece Can Atalay meselesi değildir”

Bu ülkede anayasa yoksa kimsenin malının da garantisi yoktur, özgürlük de, gelecek de yoktur. O yüzden mesele sadece Can Atalay meselesi değildir. Bu ülkede devleti ortadan kaldırıp devleti bir şahsa terk etmenin bedellerini ödüyoruz.

Gerçek beka sorunu şudur; bu memleketteki her dört gençten üçü doğdukları topraklarda değil, başka ülkelerde hayal kuruyorlar. Sebebi, bu memlekette bazıları güvende, bazıları değil.

Ama güvende olanlar var. Sarayda pandemiye rağmen sazlı sözlü yemek verenler güvende. 1500 odalı sarayda ampul yakanlar, anayasayı değiştirirken iğrenç kahkahalar atanlar güvende. Pudra şekerci güvende. Ne suç işlersen işle Süleyman’ın fotoğraf listesine girersen güvendesin. Beyzade altın varaklı tahtında oturuyor güvende, ama depremzede güvende değil.

‘Bu ülkenin güvenlik sorunu var, sesinizi çıkarmayın’ diyorlar. Bu kafa şu kafa; Hitler’in propaganda bakanı ‘Alman çocuklarının tereyağına ihtiyacı yok, Alman tanklarının gres yağlarına ihtiyacı var’ diyordu. Güvenlik deyip şimdi çocukların açlığını, güvencesizliği unutanlara karşı yeni bir milliyetçilik ortaya koyuyoruz.

Resmi siyasi partiye ziyaret yaptık. Gizli anlaşma, gizli görüşme yok. Ziyarete gideriz, ziyarete gelirler, veremeyeceğimiz hiçbir hesap yok. Birilerinin kolay iktidara oturma döneminin sonuna gelindiği için onların stresi yüksek.

Onlar gibi iktidarda kalmak için değil, özde Atatürk milliyetçisiyiz. Bundan sonra saraya eyvallah etmeyiz, onunla birlikte imza atıp onu meşrulaştırmayız. Herkes partisine güvensin. Saldırı ve provokasyonları korktukları içindir. Biz bu partiyi ayağa kaldırdık, bu milleti ayağa kaldıracağız. Bu milleti bir avuç zengine teslim etmeyeceğiz.”

Paylaşın

2023 Yılında 111 Bin 576 Esnaf Kepenk Kapattı

CHP Milletvekili Bekir Başevirgen, “Verilere göre 2023 yılında toplam 111 bin 576 esnaf kepenk kapattı. Bu sayı, her ay ortalama 9 bin 298 esnafın kepenk kapattığı anlamına geliyor” dedi.

“Pandemi döneminde dahi esnaf bu kadar zor duruma düşmemişti” diyen Başevirgen, “Esnafın işyerlerini kapatması demek, işsizler ordusunun da çığ gibi büyümesi anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) verilerini paylaştı.

Sol Haber’in aktardığına göre; Bekir Başevirgen, “Verilere göre 2023 yılında toplam 111 bin 576 esnaf kepenk kapattı. Bu sayı, her ay ortalama 9 bin 298 esnafın kepenk kapattığı anlamına geliyor. 2022 yılına göre, ekmek teknesi batan esnaf sayısı 11 bin 870 arttı. Pandemi döneminde dahi esnaf bu kadar zor duruma düşmemişti” dedi.

KOBİ’lerin bankalara olan borçlarının 3 trilyon lirayı aştığına da dikkat çeken CHP’li Bekir Başevirgen, “Borcu takibe düşen KOBİ sayısı 293 binin üzerinde. Yüksek faiz, yüksek kur, elektrik, kira, vergiler, personel giderleri ve tüm girdi maliyetleri altında ezilen esnafın bu şartlar altında ayakta kalması imkansız hale geldi” açıklamasını yaptı.

“Pandemi döneminde dahi esnaf bu kadar zor duruma düşmemişti” diyen Bekir Başevirgen, “Esnafın işyerlerini kapatması demek, işsizler ordusunun da çığ gibi büyümesi anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den ‘Gezi’ Tutuklularına Selam

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tanıtım toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Burada iki büyük ailenin temsilcileri var. Birisi Cumhuriyet Halk Partisi ailesidir, diğeri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Bu iki ailenin ortak bir çocuğu var: Tayfun Kahraman. Burada Tayfun Kahraman nezdinde, Can Atalay’ı, Osman Kavala’yı, Çiğdem Mater’i selamlamak isterim” dedi ve ekledi:

“Bu insanlar her biri temsil ettikleri meslek grubu yöneticileri olarak Gezi Platformu’nda yer aldılar. Bu insanlar dönemin başbakanıyla görüşmek istediler. Gezi’de bir kişinin daha burnunun kanamaması için çaba sarf ettiler. Bunun için altı madde istediler. Ne istiyorlardı: Ağaçları kesmeyin diyorlardı. Gezi Parkı’nı kesip yerine Topçu Kışlası yapmayın, AKM’yi yıkıp yerine AVM yapmayın, gençleri nezarethaneye atmayın diyorlardı.”

Özel, konuşmasının devamında, “Bugün Gezi Parkı yerinde duruyorsa Mücella Yapıcı sayesinde, Can Atalay sayesinde, Mine Özerden sayesinde duruyor. Bugün AKM, AKM olarak duruyorsa arkadaşlarımız sayesinde duruyor. Şimdi diyorlar ki bunlar bize darbe yapmaya çalıştılar. Mahkeme salsa da salmam diyor. Her şeye ben karar veririm diyor” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tanıtım toplantısını Haliç Kongre Merkezi’nde düzenledi. İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşu ile başlayan tanıtım toplantısında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir konuşma yaptı. Özel, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Napolyon’un bana dünyayı verseniz ona başkent yaparım dediği şehirde, Fatih Sultan Mehmet’in çağ açıp çağ kapattığı şehirde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkenin ziğneti dediği şehirde beş yıldır hizmet veren Ekrem İmamoğlu’nun yeniden beş yıl hizmet vermesi için bir aradayız.

Bir ülkenin olabilmesi için o ülkenin ordusunun sınırlarını koruması ve bir sözleşmesi olması lazım. Bir sözleşmemiz var. Hepimizin üzerinde mutabık olduğu bir anayasamız yok ama ilk dört maddesinde mutabık olduğumuz bir anayasamız var. O anayasa, değiştirilene kadar hepimizi bağlıyor. Eğer siz o anayasanın bir maddesini yok sayarsanız başka birinin de başka bir maddeyi yok sayma tartışmasını kabul edersiniz.

Anayasa’nın 153’üncü maddesi Anayasa Mahkemesi’nin kararını bağlayıcı olduğunu söylerken birisinin talimatıyla beş kişi Anayasa’nın o sayfasını yırttı attı. Bu, başka birisinin Anayasa’nın 75’inci maddesini yok saymasını kabul etmek olur. Başka birisi gelir Anayasa’nın 101’inci maddesini atar. O, Cumhurbaşkanı’nın olmaması demektir. Yani birileri gelmiş devletin çivisini çıkarmaya çalışmaktadır.

Burada iki büyük ailenin temsilcileri var. Birisi Cumhuriyet Halk Partisi ailesidir, diğeri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Bu iki ailenin ortak bir çocuğu var: Tayfun Kahraman. Burada Tayfun Kahraman nezdinde, Can Atalay’ı, Osman Kavala’yı, Çiğdem Mater’i selamlamak isterim.

Bu insanlar her biri temsil ettikleri meslek grubu yöneticileri olarak Gezi Platformu’nda yer aldılar. Bu insanlar dönemin başbakanıyla görüşmek istediler. Gezi’de bir kişinin daha burnunun kanamaması için çaba sarf ettiler. Bunun için altı madde istediler.

Ne istiyorlardı: Ağaçları kesmeyin diyorlardı. Gezi Parkı’nı kesip yerine Topçu Kışlası yapmayın, AKM’yi yıkıp yerine AVM yapmayın, gençleri nezarethaneye atmayın diyorlardı. Bugün Gezi Parkı yerinde duruyorsa Mücella Yapıcı sayesinde, Can Atalay sayesinde, Mine Özerden sayesinde duruyor. Bugün AKM, AKM olarak duruyorsa arkadaşlarımız sayesinde duruyor. Şimdi diyorlar ki bunlar bize darbe yapmaya çalıştılar. Mahkeme salsa da salmam diyor. Her şeye ben karar veririm diyor.

Ama İstanbul’un iki güzide takımı 100’üncü yılın son derbisini oynayacak. Alıp onları Riyad’a götürüyorlar. Sanki bilmezmiş gibi onlar gelince Anıtkabir’e gitmiyorlar. Sanki bilmezmiş gibi senin bir adım önüne gelip ‘Merhaba asker’ diye Türkçe selamlamaktan yani Türkçe’yi saygıyla ağzına almaktan imtina eden birinin ne yapacağını bilmezmiş gibi İstanbul’un, İzmir’in Türkiye’nin hak ettiği son derbiyi götürüyor ve orada Gazi Mustafa Kemal’i utanmadan pazarlık konusu yapmaya niyetleniyorlar sonra biz çıkıp her şeyden sen sorumlusun da bu konuda neden sorumlu değilsin diye sorduğumuzda açıklama yaptırıyorlar cumhurbaşkanımızın bu konuda bir dahli yok, bunu kulüplere sorduk biz yaptık diye.

Dahlin yoksa Gezi’den de elini çek, dahlin yoksa bu milletin evlatlarından elini çek. Yok her şeyi sen biliyorsan o maçı da oraya sen götürdün, o Suudi Arabistanlıları istemeyiz, İstiklal Marşı’nı okutmayız diyecek hadsizliğin sorumlusu da sensin Recep Tayyip Erdoğan.

Biz bu ülkeye önce bağımsızlığı getiren partiyiz. Sonra bu ülkeye çok partili rejimi, parlamenter rejimi getiren partiyiz. Sonra bu ülkeye sosyal devlet anlayışını ve sosyal belediyeciliği getiren partiyiz.

Türkiye’de yerel yönetimler tarafından ilk kez ortaya konulan kentsel dönüşümden toplu konut projelerine, metrodan metrobüse, hafif raylı sistemden biyolojik arıtma tesislerine kadar bugün bir çoğu bu salonda olmayan Cumhuriyet Halk Parti’li sosyal demokrat belediye başkanlarının ve onların inanmış kadrolarının eseridir. İstanbul’da ilk metronun temeli 1991’de Nurettin Sözen tarafından, İzmir’de Yüksel Çakmur tarafından atılmıştır.”

“Bunca engele rağmen başardıklarımız bize güven ve cesaret veriyor”

Özgür Özel’den sonra kürsüye çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise şunları söyledi: “Mustafa Kemal Atatürk, 10’uncu yıl nutkunda şöyle der: Az zamanda büyük ve önemli işler yaptık. Ve ardından şöyle devam eder: Fakat asla yaptıklarımızı asla kâfi görmeyiz. Çünkü çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Hazır mıyız İstanbul

Aziz Atatürk’ten aldığımız ilhamla az zamanda büyük ve önemli işler başardık. Bunca engele rağmen başardıklarımız bize güven ve cesaret veriyor.

Sizlerin iradesiyle 2019 yılında köklü bir değişim başardık. Sizlerin desteğiyle biz başardıkça onlar 25 yılda yaptıklarını her gün ama acemice her gün hararetle bizim dört buçuk yılımızla kıyaslamak zorunda kaldılar. İnanın bu başarı hepimizin başarısıdır. Tüm inancımla söylüyorum, İstanbul olarak başarmaya devam edeceğiz.

31 Mart 2024’te sizlerin iradesiyle İstanbul’u yeniden kazanacağız. Ve Allah’ın izniyle daha büyük işler başaracağız. Çünkü engellemelere karşı bağışıklık kazandık. Hizmet ürettik tecrübe kazandık. Artık küçüldükçe küçüldü o engelleme refleksleri. Toza dönüştü görmüyoruz onları artık. Başarıya nasıl ulaşacağımızı artık çok daha iyi biliyoruz. Artık İstanbul senin. O, ‘İstanbul benim’ diyen tek kişiden kurtuldu. İstanbul 16 milyonun, İstanbul herkesin.

Bizim devraldığımız belediyede metro projeleri tamamen stop etmişti. Bazıları bir buçuk yıldır duruyordu. Bazıları 2016, 2017’de ihale edilmesine rağmen hiç başlanmamış haldeydi. İştirak şirketleri vergi borcuna batırılmış ve ihale yasaklısıydı. Bugün o parlak isimleriyle tekrar Türkiye’nin markası haline gelen iştiraklerimiz ne yazık ki İBB’nin bile ihalesine giremiyordu. Kasasında sadece altı milyon lira bırakılmış bir belediyeydi. Altı milyon lira ne demek biliyor musunuz 2019’da? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir saatlik bile gideri değildi.

Tabii enflasyon, döviz kurları ve işsizlik aldı başını gitti. Millletçe fakirleştik. Biz de İBB olarak gerçekten fakirleştik. Yürüttüğümüz her projenin bedeli dört kat beş kat bu dönemlerde artıyor oldu. İhaleler iptal edildi. Artan krizden dolayı hükumetin çıkardığı bir genelgeyle yüzde 15’in altında olan müteahhitler tek tek işleri iptal ediyorlardı. Her yürüttüğümüz projenin maliyeti artarken israfı bitirdiğimiz için biz bu zor dönemde bile onların ürettiği işlerin iki katını onların harcadıkları bütçenin yarısına bitirmeyi başardık.”

Paylaşın