İklim Değişikliği: Türkiye İçin Turizm Uyarısı

COP28 Turizm ve İklim Değişikliği Raporu’nun Türkiye ile ilgili bölümünde önemli uyarılar var. Türkiye’de ki turizm faaliyetlerinin küresel ısınma karşısında kırılgan olduğuna dikkat çekilen raporda, kısa ve orta vadede fırtına, sel, yangın ve sıcak hava dalgaları gibi aşırı olaylara, uzun vadede ise deniz seviyesindeki yükselmelere hazırlıklı olunması gerektiği dile getiriliyor.

İklim krizi ve turizm ilişkisini dünya çapında değerlendiren ilk kapsamlı çalışma olarak tanımlanan “Turizm ve İklim Değişikliği Durum Değerlendirmesi Raporu” COP 28 İklim Konferansı sırasında yayınlandı. Raporu hazırlayan uzmanlardan Doç. Dr. Cenk Demiroğlu turizm sektörünün günümüzde, doğrudan ve dolaylı olarak, küresel salımların yaklaşık yüzde 8 ila 10’undan sorumlu olduğunu aktardı.

Evrensel’den Özer Akdemir’in haberine göre; Artan iklim tehditlerinin, turizm ekonomisi ve iklim kırılganlığı nispeten yüksek olan Türkiye dahil birçok ülkede, turizme darbe vurmasının beklediğini belirten Demiroğlu, turizmi olumsuz etkilemesi beklenen en önemli unsurlar arasında aşırı sıcaklar ve artan yangınların olduğunu kaydetti.

Dünyanın en turistik 100 şehrinde riskli derecede sıcak günlerin 1950’lerden bu yana neredeyse yüzde 20 arttığını ifade eden Demiroğlu, bu artışın 2050’lere kadar ise yüzde 13 ila 18 daha artması beklendiğini dile getirdi.

Demiroğlu raporda yer alan önemli başlıklardan bazıları ile ilgili aktardığı notlar şöyle:

“İklim değişikliği nedeniyle deniz suyu seviyelerinde yaşanacak artış, özellikle kıyı turizmi açısından ciddi bir tehlike. Dünya Mirası Listesi’ndeki birçok yapı, deniz kıyısında yer alıyor. Listedeki 340 alanın analizi, bunların yarısından fazlasının yüzyıl sonunda kısmen veya tamamen sular altında kalma riski bulunduğunu ortaya koyuyor. Çalışmaya göre, Türkiye’deki kıyısal miras alanlarının ise yüzde 10’a kadar batma tehlikesi altında olduğu söylenebilir.

Kayak turizmi, alçak rakımlı bölgelerdeki ısınma ve kar yağışındaki azalmadan olumsuz etkileniyor; ileri seviyelerde karlama yapılan bölgelerde dahi kayak sezonu kısalıyor. Raporun bulgularına göre, 2050 yılında küresel ısınmanın kaç derece gerçekleşeceğine bağlı olarak, kayak sezonundaki ortalama kısalma yüzde 15 ile 22 arasında değişecek. Kayak sezonunun 2080 yılında bugüne kıyasla yüzde 20 ile 42 daha kısa olacağı tahmin ediliyor.

Maddi kayıpları sınırlandırmak için karlama uygulamalarının giderek daha fazla öne çıkacağı söylenebilir. Bugün dünyadaki altı bine yakın kayak alanının üçte birinde karlama yapılıyor. İklim değişikliğinin kar sezonu üzerindeki olumsuz etkisi arttıkça, bu tekniğin de yayılması bekleniyor.

Turizm salımlarının eşit olmayan dağılımı ve iklim tehlikelerinin potansiyel etkileri, iklim adaleti açısından da önemli sonuçlar doğuruyor. Turizm – ve özellikle uzun mesafe, uluslararası seyahatlerle ilgili yapılan çalışmalar, dünya nüfusunun yüzde 90’ının her sene uçağa binmediğini gösteriyor.

Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi’nin yeni bir raporuna göre, 2010 ve 2019 yılları arasında turizm kaynaklı salımlar yüzde 2,5 arttı. Böylelikle, küresel salımların yüzde 1,3’lük artışını geride bırakmış oldu.

Küresel turizm salımları ağırlıklı olarak yüksek gelirli dış pazarlarda yoğunlaşıyor. Örneğin uluslararası uçuşların yüzde 50’si Avrupa’ya varıyor. Az gelişmiş ülkeler için ise bu oran – küresel nüfusun yüzde 12’sini oluşturmalarına rağmen – yalnızca yüzde 1,7.

Hava yolculuğu ve kruvaziyer turizmi de 2030 salım azaltma hedeflerine ulaşamayacak. Hava yolculuğu, küresel turizmin ciddi salım azaltımlarını gerçekleştirebilmesi konusunda en zorlu bileşen olmaya devam ediyor. 2019 yılı verilerine göre, yolculukların yalnızca dörtte biri hava yoluyla gerçekleşse de, hava ulaşımı tüm turizm ulaşım salımlarının dörtte üçünden sorumlu.”

Paylaşın

COP28 Ülkeleri ‘Geçiş’ İçin İlk İklim Anlaşmasını Kabul Etti

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında Dubai’de bir araya gelen devletler, fosil yakıtlardan uzaklaşma çağrısı yapan anlaşmayı onayladı.

Haber Merkezi / Anlaşma metninde konferans katılımcılarının birçoğunun talep ettiği gibi, ülkelere enerji sistemlerinde fosil yakıtların kullanımından uzaklaşmaları çağrısında bulunuluyor. Metin, sıcaklık artışlarını 1.5C ile sınırlandırılması için derin, hızlı ve sürekli azaltımlara ihtiyaç olduğunu kabul ediyor.

Henüz taslak halindeki anlaşma özellikle “enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve hakkaniyetli bir şekilde uzaklaşılması… böylece bilime uygun olarak 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşılması” çağrısında bulunuyor.

Ayrıca 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesinin küresel olarak üç katına çıkarılması, kömürün azaltılmasına yönelik çabaların hızlandırılması ve karbondan arındırılması zor endüstrileri temizleyebilecek karbon yakalama ve depolama gibi teknolojilerin hızlandırılması çağrısı yapıyor.

Daha önceki hiçbir iklim zirvesinde ülkeler petrol, gaz ve kömürden uzaklaşmak konusunda anlaşmaya varamamıştı. Fosil yakıtlar, iklim değişikliğinin akla gelen ilk sebeplerden biri olsa da bugüne kadarki iklim konferanslarının anlaşma metinlerinde nadiren bahsedildi.

COP28 kapsamında 100’den fazla ülke petrol, gaz ve kömür kullanımının “aşamalı olarak kaldırılması” yönünde güçlü bir dil kullanılması için yoğun lobi faaliyetleri yürüttü.

Ancak bu ülkeler, dünyanın belirli yakıtların kullanımını tamamen bitirmeden emisyonları azaltabileceğini savunan Suudi Arabistan liderliğindeki OPEC grubu ülkelerinin güçlü muhalefetiyle karşılaştı. Taraflar arasındaki mücadele, çarşamba günü zirvenin uzatmalara gitmesine neden oldu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bütçesine ait petrol şirketi ADNOC’un da başkanı olan COP28 Başkanı Sultan Ahmet El Cebir, 200’den fazla ülkenin üzerinde anlaşmasının sonuç bildirgesinin 1,5 derece küresel ile sınırlandırılması hedefini tutturabilmek için “tarihi bir önlem paketi” olduğunu belirtti.

“Bu uygun, dengeli ve iklim önlemlerini hızlandırma yönünde tarihi bir paket. Bu bir BAE uzlaşması” diyen Cabbar, ilk kez bir BM İklim Konferansı’nda fosil yakıtlara ilişkin karar alındığını söyledi.

BM Genel Sekreteri Antoio Guterres de BM ülkelerinin fosil yakıtlardan uzaklaşmanın uyumlulukla karşılandığını ifade etti. Guterres, “Bilimimizin küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması hedefine fosil yakıtları terk etmeden ulaşamayacağımız söylüyor. Ancak, COP28’de giderek büyüyen genişleyen bir destek tarafından da kabul edildi” dedi.

Avrupa Komisyonu’nun İklim Kriziyle Mücadeleden Sorumlu Üyesi Wopke Hoekstra, anlaşma taslak halindeyken basın mensuplarına yaptığı açıklamada anlaşmanın “gerçekten önemli olabileceğini” söyledi.

Hoekstra, bir COP metninde ilk kez fosil yakıtlardan bahsedildiğine atıfta bulunarak, “30 yıldır ilk defa fosil yakıtların sonunun başlangıcına ulaşabiliriz” dedi. Hoekstra, planın, küresel ısınmayı hayati önem taşıyan 1,5C hedefiyle sınırlandırma amacını güvence altına alma yönünde “çok önemli bir adımı” temsil ettiğini söyledi.

Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide anlaşmayla ilgili “Dünya ilk kez fosil yakıtlardan uzaklaşılması gerektiği konusunda bu kadar net bir metin etrafında birleşiyor. Bu durum, odadaki fil gibiydi. Meseleye nihayet doğrudan değinildi.” diye konuştu.

Uluslararası İklim Eylem Ağı (CAN) konuyla ilgili basın açıklamasında, sivil toplumun çalışmalarının katkısıyla ilk kez fosil yakıt çağının bitişine dair bir işaret verildiğini vurguladı.

CAN, buna karşın, “fosil yakıtlardan uzaklaşma yolu en başından risk altında çünkü bu enerji geçişinin nasıl fonlanacağı ve tarihsel sorumluluğu olanların küresel Güney’deki kırılgan insanlar ve ülkeler için adalet ve eşitliği güvence altına almakta neleri üstleneceği üzerinde bir uzlaşı yok” uyarısında bulundu.

Açıklamada, “Finansman eksikliği ve anlaşmada yer alan yanlış çözüm boşlukları, fosil yakıt endüstrisine fosil yakıtlardan tam anlamıyla uzaklaşmayı engellemek için açık kapı olamaz.” ifadeleri yer aldı.

Paylaşın