Türkiye, Demokrasi Zirvesi’ne Neden Davet Edilmedi? Beyaz Saray’dan Açıklama

NATO üyeleri Türkiye ve Macaristan’ın Demokrasi Zirvesi’ne neden davet edilmediği ile ilgili soruyu yanıtlayan Beyaz Saray sözcülerinden John Kirby, davetli listesi ile ilgili kararların, ülkelerin demokratik kurumları, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve medya özgürlüğünü destekleme iradesine göre alındığını söyledi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, günlük basın toplantısında resmen yarın başlayacak olan Demokrasi Zirvesi ile ilgili bilgi verdi.

John Kirby, ‘’Zirve ABD ve NATO’nun, özellikle Ukrayna konusunda birlik olunmasını istediği bir döneme denk geliyor. Acaba bu iki müttefikin davet edilmemesinin bir nedeni var mı ve NATO birliğinin önemi göz önünde bulundurulduğunda olası tepkileri konusunda bir endişe mevcut mu?’’ sorusunu yanıtladı.

VOA Türkçe’den Dilge Timoçin’in aktardığına göre Kirby, iki NATO müttefikiyle ilişkileri ilerletme ve güçlendirme konusunda son derece kararlı olduklarını, ortak kaygı ve menfaatleri ilgilendiren pek çok farklı konuda birlikte çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

Ancak aynı zamanda demokratik kurumları, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve medya özgürlüğünü desteklemeye kararlı olduklarını vurgulayan Kirby, ‘’Ülkelerin zirve listesine eklenip eklenmemesine ilişkin kararlar tüm bunlar göz önünde bulundurularak alındı. 2023’te yeni davet edilen ülkeler, zirvenin temalarını destekleme konusunda açık bir siyasi irade sergilemektedir’’ dedi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Demokrasi ve İnsan Hakları Direktörü Robert Berschinski, geçen haftaki zirve brifinginde, “Türkiye, ABD’nin önemli bir NATO müttefiki ve son derece önemli bir ortağı olmaya devam ediyor. Ancak Türkiye’nin ikinci Demokrasi Zirvesi’ne davet edilmediğini sizin için teyit edebilirim’’ ifadelerini kullanılmıştı.

Türkiye gibi 2021’deki zirveye davet edilmeyen Macaristan da Başbakan Viktor Orban yönetiminde demokratik gerilemelerin yanısıra Rusya ile olan yakın ilişkileri nedeniyle, Avrupa Birliği ve NATO’dan uzaklaşmış durumda.

Bazı yorumculara göre Batı’nın Rusya’ya karşı stratejisini desteklemek için iki ülkeye de ihtiyaç duyan Washington’un buna rağmen davette bulunmaması, Türkiye ve Macaristan’daki demokratik gerilemenin derecesine ilişkin artan endişeyi yansıtıyor.

Paylaşın

Beyaz Saray: Çin Rusya’ya Silah Sağlarsa Büyük Bedeli Olur

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan, Amerikan CNN televizyonuna yaptığı açıklamada, “Pekin kendi kararlarını kendi vermek zorunda ama silah desteği sağlamayı seçerse bunun Çin’e büyük bedeli olur” dedi.

Sullivan, Amerikalı yetkililerin özel olarak Çinli yetkilileri bu bedelin ne olabileceği konusunda uyardığını söyledi ama bu görüşmelerle ilgili ayrıntı vermedi.

ABD İstihbarat Servisi CIA Direktörü William Burns de Amerika’nın Çin’in Rusya’ya silah desteğini değerlendirdiğinden emin olduğunu belirtti. Burns bu açıklamasını Amerikan CBS televizyonuna yaptı.

CIA Direktörü, “Çin liderliğinin öldürücü silah sağlamayı değerlendirdiğine eminiz. Ayrıca bu konuda nihai bir karar verildiğini de görmüyoruz ve silah nakiyesinin yapıldığına dair kanıt da görmüyoruz” dedi.

Geçtiğimiz hafta Dışişleri Bakanı Antony Blinken Çin’i böyle bir adımı atmayı değerlendirmekle suçlamış, bazı üst düzey Amerikalı yetkililer de bunun ciddi sonuçları olacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.

Burns de bunun çok riskli ve mantıklı olmayan bir hareket olacağını kaydetti.

Pekin ise Amerika’nın suçlamalarını reddediyor. Çin’e göre Amerika Ukrayna’daki savaşın boyutunu arttırıyor, Pekin’in barış ve diyalogdan yana olduğunu kaydediyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin, Çin’in değil Amerika’nın savaş alanına silahlar yığdığını belirtmiş ve Washington’ın Pekin’e ne yapması gerektiğini söyleyecek konumda olmadığını kaydetmişti.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping de geçtiğimiz günlerde barış önerisi gündeme getirmiş, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski de Xi Jinping’le görüşebileceğinin mesajını vermişti.

Başkan Joe Biden da Çin’in Rusya’ya silah desteği sağlaması durumunda Amerika’nın karşılık vereceğini söylemişti.

Paylaşın

Beyaz Saray: Biden, Türkiye’nin F-16 Çabasını Destekliyor

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, dün (5 Temmuz) günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Jean-Pierre’e sorulan sorular arasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’ın 29-30 Haziran’da İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesindeki açıklamaları da vardı.

Biden’ın burada yaptığı açıklamada “Türkiye’ye F-16 savaş uçaklarının satışını desteklediği” yönündeki ifadesinin kendi partisi Demokrat Parti’den bazı Kongre üyelerinin eleştirisiyle karşılaştığı hatırlatılan Jean-Pierre, Beyaz Saray’ın bu duruma tepkisini şu sözlerle ifade etti:

Bu konuda çok netiz. F-16 ve Türkiye ile ilgili muhabbet bir süredir devam ediyor. Bu konu hakkında aylar önce konuştuk. Dolayısıyla, gerçekten yeni bir şey yok. Başkan [Joe Biden] bu çabayı destekliyor. Dolayısıyla, bunda gerçekten yeni bir şey yok.

Erdoğan ve Biden ne demişti?

Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Haziran’da NATO Zirvesine katılmak üzere Madrid’e gitmeden önce havalimanında düzenlediği basın toplantısında ABD Başkanı Joe Biden ile de görüşeceğini açıklamıştı.

Erdoğan, hemen ardından F-16’lara değinerek, “Bu arada Amerika’yla olan en önemli görüşmemiz F-16 meselesiydi. F-16 meselesi de şu anda hâlâ masada, orada da yine bir oyalama taktiği gidiyor” demişti.

NATO Zirvesi sonrasında Biden ve Erdoğan’ın ayrı ayrı düzenlediği basın toplantılarında da konu tekrar gündeme geldi.

Bir gazetecinin Joe Biden’a “Erdoğan’ın yeni F-16 talepleriyle alakalı hangi isteklerini kabul ettiniz” diye sorması üzerine Biden, “Aralık ayından bu yana pozisyonumu değiştirmedim” yanıtını verdi:

“Tabii ki bu F-16 jetlerinin modernizasyonu konusunu çözmemiz gerekiyor, bunu yapmamak bizim çıkarımıza değil. Ben pozisyonumu değiştirmediğimi onlara söyledim. Aralık’tan bu yana bunu söylüyorum. Bunun için Kongre’nin onayı lazım ve bu onayı alabileceğimizi düşünüyorum.”

Benzer bir soruya yanıt veren Erdoğan ise özetle şöyle dedi:

“Sayın Başkan elinden gelen adımları atacağını söyledi. Tabii sadece olay Demokratlarla bitmiyor bir de Cumhuriyetçiler var.

“Benim de geçen hafta geniş bir ekibim Amerika’daydı. Orada gerek Cumhuriyetçiler gerek Demokratlarla görüşmeleri yaptılar.

“Biz de Sayın Biden’la yaptığımız görüşmeden sonra heyetlerimizi gerekirse yine göndereceğiz. Orada Cumhuriyetçilerle de görüşmeler yapmak suretiyle onların da desteğini almamız halinde inanıyorum ki Sayın Biden’ın bu konudaki samimi gayretleri ciddi bir destek bulacaktır. Onun için de gecikmeden hemen bir heyeti ayrıca Amerika’ya göndereceğiz.”

Paylaşın

Beyaz Saray’a İlk Siyah Sözcü: Karine Jean-Pierre

ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki’nin 13 Mayıs’ta görevden ayrılacağını ve yerine geçecek isim olarak da Karine Jean-Pierre’i seçtiğini açıkladı. Jean-Pierre, Beyaz Saray’ın ilk siyah kadın ve eşcinsel sözcüsü olacak.

Joe Biden yaptığı yazılı açıklamada, Jean-Pierre’in “bu zor görev için gereken deneyim, yetenek ve dürüstlüğe sahip olduğunu” vurgulayarak, yeni sözcünün “Amerikan halkı adına Biden-Harris yönetiminin çalışmalarıyla ilgili iletişim faaliyetlerini yürütmede öncü rol oynamaya devam edeceğini” belirtti.

Biden açıklamasında, “Jen Psaki Beyaz Saray Brifing Odası’na ahlak, saygı ve görgüyü getirmede standart oluşturdu” dedi. Biden, “çıtayı yükselttiği, Amerikan halkıyla doğrudan ve dürüst biçimde iletişim kurduğu ve bunları yaparken de espri anlayışını koruduğu” için Psaki’ye teşekkür etti.

Psaki de geçmişte Obama’nın iletişim direktörü ve Dışişleri Bakanlığı sözcüsü görevlerini üstlenmişti. Jen Psaki, eski Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump yönetimi sırasındaki çalkantılı dönemin ardından medyayla ilişkileri düzeltmek amacıyla Biden tarafından Beyaz Saray sözcüsü olarak atanmıştı.

Psaki, Beyaz Saray’daki gelişmeleri hızlı şekilde iletmek ve gazetecilerin sorularına enerjik ve çabuk yanıtlar vermesiyle tanındı. Sözcüler, Beyaz Saray muhabirleri için günlük bilgilendirme toplantıları yapıyor. Şimdiki sözcü Psaki’nin MSNBC Televizyonu’nda çalışacağı belirtiliyor.

Psaki, Twitter mesajında halefini “Ahlaki değerleri olan olağanüstü bir kadın” diye tanımladı, “Kürsüye getireceği tarz, ışıltı ve zarafeti görmek için sabırsızlanıyorum” dedi.

Daha önce sol eğilimli MSNBC’de analist olarak görev yapan Karine Jean-Pierre, 20 yıllık bir gazetecilik deneyimine sahip. Karayipler’deki Fransız adası Martinique’de doğan ve New York’ta büyüyen Jean-Pierre Obama döneminde kilit bir konumda siyasi direktörlük yapıyordu.

Jean-Pierre, 2016 başkanlık seçiminde MoveOn adlı sivil toplum kuruluşunun ulusal sözcüsydü. Karine Jean-Pierre, Beyaz Saray basın ekibine dahil olmadan önce Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in özel kalem müdürlüğünü yürüttü. Jean-Pierre, Biden ve üst düzey danışmanları tarafından saygı gören bir isim olarak tanınıyor.

Paylaşın

Beyaz Saray Sözcüsü: Trump, Türkiye’ye çok öfkeli

Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, Rahip Brunson’un serbest bırakılmamasından dolayı ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’ye çok öfkeli olduğunu söyledi.

“Başkan Trump’ın rahip Brunson, elçilik çalışanları ve diğer Amerikan vatandaşlarının serbest bırakılmamasından dolayı hayal kırıklığına uğradığı” belirten Sözcü Sanders, Türkiye’de tutuklu bulunan diğer ABD vatandaşlarının da serbest bırakılmadığına dikkat çekti.

“Türkiye’ye doğru şeyi yapmaları ve bu bireyleri serbest bırakmaları konusunda çağrılarımızı sürdüreceğiz” diyen Sanders, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç ile Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği görüşmesine de değindi.

Beyaz Saray Sözcüsü, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın görüşmede Büyükelçi Serdar Kılıç’a konuyla ilgili endişelerini anlattığını bildirdi.

Paylaşın