İçişleri Bakanlığı, DEM Parti’nin Akdeniz Belediyesi’ne Kayyım Atadı

İçişleri Bakanlığı, tutuklanan DEM Partili (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Hoşyar Sarıyıldız’ın yerine Akdeniz Kaymakamı Zeyit Şener’in görevlendirildiğini duyurdu.

Haber Merkezi / DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Akdeniz Belediyesi Eş Başkanları Nuriye Aslan, Hoşyar Sarıyıldız ve meclis üyelerinin tutuklanması ve Sarıyıldız’ın yerine kayyum atanmasına tepki gösterdi.

Tülay Hatimoğulları, sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı açıklamasında “İktidar emrindeki yargı eliyle bir kez daha halk iradesine dönük darbe gerçekleştirildiğini” kaydetti.

Kayyum atama kararı için “Türkiye tarihinin kara sayfalarına bir yenisi daha eklendi. Kayyum, halk iradesinin inkarıdır. Demokrasinin kalan kırıntılarını da süpürme zorbalığıdır. Kayyım zorbalığı kentlerin talanının şifresidir” ifadelerini kullanan Tülay Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İç barış kayyımla değil; demokrasi ve özgürlüklerle sağlanır. Biz barış umudunu büyütmeye çalışırken yapılan bu irade gaspını kabul etmiyoruz! İktidarın kayyım zorbalığına karşı demokrasiye ve birlikte yaşama inanan herkesi demokratik tavır göstermeye çağırıyoruz. Kayyımlar gidecek ve mutlaka biz kazanacağız!”

Tuncer Bakırhan ise yaptığı açıklamada “Akdeniz Belediye Eş Başkanlarımız ve meclis üyelerimiz siyasi soykırım operasyonları kapsamında rehin alındı. Akdeniz halkının iradesiyle seçilen belediyemize kayyım atandı. Akdeniz belediyemize kayyım atanması demokrasiye açık darbedir. Halkların bir arada yaşam umuduna yapılmış siyasi suikasttir. Reddediyoruz” görüşünü kaydetti.

Bakırhan açıklamasında ayrıca “Bir yandan iç barış konuşulurken diğer yandan halkların iradesinin gaspı akıl tutulmasıdır” ifadelerine yer verdi, “Bu akıl tutulmasından bir an önce vazgeçilmesi çağrısı yapıyoruz. Kayyım zorbalığına, demokrasiye dönük darbelere ve Kürt düşmanlığına karşı demokratik mücadelemizi yükselteceğimizin sözünü yineliyoruz. Zalimler ve zorbalar kaybedecek, halk kazanacak!” sözlerini kaydetti.

İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Sarıyıldız’ın, “terör örgütü propagandası yapmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “terörizmin finansmanın önlenmesi hakkında kanuna muhalefet” ve ’”2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçlarından sevk edildiği Mersin 1. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklandığı belirtildi.

Bunun üzerine, Sarıyldız’ın, Anayasa’nın 127. Maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince geçici tedbir olarak görevden uzaklaştırıldığı, Akdeniz Kaymakamı Zeyit Şener’in, Mersin Valiliğince Akdeniz Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirildiği kaydedildi.

Bakanlığın açıklamasında, haklarında aynı suçlardan soruşturma yürütülen ve çıkarıldıkları hakimlikçe tutuklanan Eş Başkan Nuriye Arslan ile Meclis üyeleri Özgür Çağlar, Hikmet Bakırhan ve Neslihan Oruç’un da geçici tedbir olarak görevden uzaklaştırıldıkları bildirildi.

2024 yılında 7 belediyeye kayyım atanmıştı

31 Mart yerel seçimlerinden sonra DEM Parti’li 5, CHP’li 2 belediyeye kayyım atanmıştı. DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış 3 Haziran’da görevden alınmış, yerine Hakkari Valisi Ali Çelik atandı.

CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer de 30 Ekim’de görevden alındı. Özer’in yerine İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy kayyım olarak görevlendirildi.

4 Kasım’da ise Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük ve Urfa’da Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan görevden alındı. Türk’ün yerine Mardin Valisi Tuncay Akkoyun, Sönük’ün yerine Batman Valisi Ekrem Canalp, Karayılan’ın yerine Halfeti Kaymakamı Hakan Başoğlu kayyım olarak atandı.

22 Kasım’da İçişleri Bakanlığı kararıyla DEM Parti’li Dersim Belediye Başkanı Cevdet Konak ve CHP’li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül görevlerinden alındı. Konak’ın yerine Tunceli Valisi Bülent Tekbiyikoglu, Sarıgül’ün yerine ise Ovacık Kaymakamı Hüseyin Şamil Sözen kayyım olarak görevlendirildi.

Paylaşın

DEM Partili Akdeniz Belediyesi’ne Kayyım Atandı; Eş Başkanlar Gözaltında

Mersin’in Akdeniz Belediyesi DEM Partili eş başkanları Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Arslan gözaltına alındı. Gözaltına alınan Sarıyıldız ve Arslan’ın yerine kayyım atandı.

Haber Merkezi / Konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yapan DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan “Akdeniz Belediye Eşbaşkanlarımız Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Arslan ile Meclis üyelerimiz siyasi kumpasla gözaltına alındı” dedi ve ekledi:

“Mersin’in huzuru yine kayyumla bozulmaya çalışılıyor. Bu irade gaspı girişimini Mersin kabul etmeyecektir. Başta Mersin’in seçilmişleri olmak üzere tüm halkımızı, Akdeniz Belediyesi’nin gasp edilmesine karşı iradesine sahip çıkmaya davet ediyoruz.”

DEM Parti, Sarıyıldız ve Aslan ile dört belediye meclis üyesinin gözaltına alınmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. “AKP iktidarı halk iradesine karşı darbeci pratiklerinden vazgeçmiyor” diyen DEM Parti, açıklamanın devamında şunları kaydetti:

“Gözaltı ve kayyım gerekçesi yapılan soruşturmanın 2024 yılına ait olduğu söyleniyor. Bu yöntemlerin tamamını iktidarın yıllardır halk iradesine karşı yürüttüğü darbe pratiklerinden gayet iyi biliyoruz. İçeride ve dışarıda Kürt düşmanlığı yürüten, halk iradesine tahammül edemeyen iktidar ne yaparsa yapsın daha büyük kaybetmeye mahkûmdur. Her yerde bu kayyımcı anlayışa karşı durmaya, halkımızın iradesini savunmaya devam edeceğiz.”

DEM Parti tarafından yapılan açıklamada dört belediye meclis üyesinin de gözaltına alındığı belirtildi.

Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “terör örgütü propagandası yapmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunu’na aykırılık” ve “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlarına yönelik soruşturma başlattığı belirtildi.

Paylaşın

Akdeniz’in Su Sıcaklığı Rekor Seviyelere Yükseldi

Dünya İklim Konseyi’nin (IPCC), dünya üzerinde iklim değişikliğinin en etkili olduğu yerler arasında gösterdiği Akdeniz’in su sıcaklığının rekor seviyelere yükseldiği bildirildi.

Temmuz ayında Akdeniz’de ortalama su sıcaklığının 28,9 dereceye çıktığı duyuruldu. 2023 yılının Temmuz ayında, 28,7 derece ile kayıt altına alınmıştı. Böylece Akdeniz’de suyun sıcaklığı iki yılda üst üste rekor kırmış oldu.

Bilim insanları Akdeniz’in su sıcaklığının rekor seviyelere yükseldiğini bildirdi. Merkezi İspanya’nın Barcelona kentinde olan Deniz Bilimleri Enstitüsü (ICM), 15 Ağustos Perşembe günü Akdeniz’de ortalama su sıcaklığının 28,9 dereceye çıktığını duyurdu.

Bugüne dek Akdeniz’de ölçülen en yüksek su sıcaklığı, 2023 yılının Temmuz ayında, 28,7 derece ile kayıt altına alınmıştı. Böylece Akdeniz’de suyun sıcaklığı iki yılda üst üste rekor kırmış oldu.

2023 yılından önce ölçülen en yüksek su sıcaklığı 2003 senesinin Ağustos ayına aitti. O dönem yapılan ölçümlerde suyun 28,2 derece olduğu tespit edilmişti.

Akdeniz suyunun sıcaklığına ilişkin güncel bilgiler, Avrupa Birliği (AB) Yeryüzü İnceleme programı Copernicus’un uydu verilerinden elde ediliyor. Ağustos ayı başından bu yana yapılan ölçümlerde, Mısır, Monaco, Korsika ve Valencia açıklarında 30 dereceyi geçen su sıcaklıkları kayıt altına alınmıştı.

ICM’de görev yapan araştırmacılardan Justino Martinez, aşırı sıcak hava periyotlarının son zamanlarda uzun süre etkili olmaya başladığını ve bunun dikkat çekici olduğunu dile getirdi.

Akdeniz’in doğusunda ekosistem büyük tehlike altında

Dünya İklim Konseyi (IPCC), Akdeniz’i dünya üzerinde iklim değişikliğinin en etkili olduğu yerler arasında gösteriyor. 80’li yıllardan bu yana Akdeniz’in ekosisteminde çok büyük değişimler olduğunu belirten Konsey, bu denizdeki biyoçeşitliliğin azaldığını ve istilacı türlerin Akdeniz’de yayıldığını vurguluyor.

IPCC’nin öngörülerine göre, küresel sıcaklık artışının, sanayileşme dönemi öncesine oranla bir buçuk dereceyi aşması halinde, Doğu Akdeniz’de avlanılan balık türlerinin ve omurgasızların yüzde 20’si yok olabilir.

Uluslararası bir araştırma ağı olan Dünya Hava Olayları İlişkilendirme Girişimi (WWA) tarafından yapılan bir çalışma, şu an Akdeniz bölgesinde yaşanan aşırı sıcak hava durumlarının, insan etkisi ile yaşanan iklim değişikliği ile doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.

Yaşanan bu iklim değişikliği sonucu, aşırı sıcak havaların hem daha uzun süre etkili olduğu hem de daha sık yaşandığı belirtiliyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

ABD’ye Ait Askeri Uçak Akdeniz’de Düştü: 5 Asker Hayatını Kaybetti

Askeri eğitim kapsamında rutin yakıt ikmali sırasında, beş askeri personeli taşıyan ABD’ye ait askeri uçağı Akdeniz’e düştü. Uçaktaki beş askeri personelin hepsinin öldürüldüğü bildirildi.

Haber Merkezi / Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri Avrupa Komutanlığı’nın (USEUCOM), bir askeri uçağın eğitim tatbikatı sırasında Akdeniz’e düşmesi sonucu beş askerin öldüğünü duyurdu.

USEUCOM açıklamasında, uçağın tipini veya nerede uçtuğuna dair bilgi paylaşmadı. Komutanlık, hayatını kaybeden askerlere ilişkin de bilgilendirme yapmadı.

ABD, İsrail ile Filistin arasında 7 Ekim’de başlayan savaşın ardından bölgede askeri varlığını artırarak Akdeniz’e iki uçak gemisi göndermişti.

USS Gerald R. Ford, savaşın hemen ardından Doğu Akdeniz’e konuşlandırılmıştı.

USS Dwight D. Eisenhower, Irak ve Suriye’deki ABD askeri üslerine artan saldırıların ardından Basra Körfezi’ne gönderilmişti.

Paylaşın

Akdeniz’de Göçmen Faciası: 41 Kişi Hayatını Kaybetti

Akdeniz’de yaşanan göçmen facialarına bir yenisi eklendi. Tunus’un Safakes kentinden yola çıkan ve göçmenleri taşıyan tekne, İtalya’nın Lampedusa Adası açıklarında alabora oldu. Olayda 41 kişi hayatını yitirdi.

Haber Merkezi / Sahil Güvenlik Ekipleri 4 göçmeni kurtardı. Kurtarılan kişiler, 45 kişiyle yola çıktıklarını ve aralarında 3 çocuk olduğunu belirtti.

Göçmen facilarında endişe verici artış

2023’ün ilk yarısında, Akdeniz’deki ana göç güzergahı üzerinde hayatını kaybeden sığınmacı sayısının, 2018-2022 arasında, her bir yılın tamamında kaydedilenden daha fazla olduğu bildirildi.

Ocak ayından bu yana, söz konusu güzergahta, çoğu boğularak bin 700’den fazla insanın yaşamını yitirdiğini ifade edildi. Libya ve Tunus’tan denize açılarak, genelde İtalya ve kısmen de Malta’ya doğru olan güzergah, Akdeniz üzerindeki merkezi rota olarak adlandırılıyor.

Genelde açık deniz için uygun olmayan botlarla yapılan ve çoğunlukla insan kaçakçıları tarafından organize edilen bu geçişler, söz konusu insan tacirlerine büyük paralar kazandırıyor. Açık denizde mahsur kalan sığınmacı ve göçmenleri kurtarmaya yönelik halihazırda kamusal bir görev misyonu bulunmuyor.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından, Akdeniz’de yaşanan ölümcül sığınmacı botu facialarında, “endişe verici” oranda artış yaşandığı dile getirildi.

IOM Sözcüsü Safa Msehli, Protestan haber ajansı epd’ye yaptığı açıklamada, 2023’ün ilk yarısında, Akdeniz’deki ana göç güzergahı üzerinde hayatını kaybeden sığınmacı sayısının, 2018-2022 arasında, her bir yılın tamamında kaydedilenden daha fazla olduğunu bildirdi.

Ocak ayından bu yana, söz konusu güzergahta, çoğu boğularak bin 700’den fazla insanın yaşamını yitirdiğini ifade eden Msehli, bu rakamın 2018’in tamamında bin 314, 2020’de ise bin olduğunu aktardı.

Göç uzmanı Msehli, yaşanan bu ölümcül trajedilerin toplumsal algıda “normalleşmemesi” gerektiği uyarısında da bulunarak, yaşanan bu olaylara kamuoyunun alışması gibi bir tehlike ile karşı karşıya olunduğunu belirtti. Safa Msehli, “algılardaki bu normalleşmeden, koruma arayan insanları şeytanlaştıran popülist siyasetçilerin sorumlu olduğunu” da dile getirdi.

Tehlikeli yolculuğu göze almanın sebepleri

Geçerli uluslararası hukuka göre devletlerin, açık denizde mahsur kalan insanları kurtarmak zorunda olduğunu vurgulayan IOM Sözcüsü, bu kurtarma çalışmalarının sürüncemede bırakılmasının kesinlikle kabul edilemez olduğunu bildirdi.

Tehlikeli Akdeniz rotası üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışan insanların çoğunun, savaş, şiddet, baskı ve ağır yoksullukla yüzleşmiş insanlar olduklarını ifade eden Safa Msehli, iklim değişikliği ve onun yarattığı ağır sonuçların da, giderek artan sayıda insanı, yaşadığı toprakları terk etmeye zorladığını aktardı.

Libya ve Tunus’tan denize açılarak, genelde İtalya ve kısmen de Malta’ya doğru olan güzergah, Akdeniz üzerindeki merkezi rota olarak adlandırılıyor.

Genelde açık deniz için uygun olmayan botlarla yapılan ve çoğunlukla insan kaçakçıları tarafından organize edilen bu geçişler, söz konusu insan tacirlerine büyük paralar kazandırıyor. Açık denizde mahsur kalan sığınmacı ve göçmenleri kurtarmaya yönelik halihazırda kamusal bir görev misyonu bulunmuyor.

Paylaşın

Akdeniz’de 5,3 Ton Kokain Ele Geçirildi: Geminin Nihai Varış Noktası Türkiye

İtalya’nın Sicilya adası açıklarında 5,3 ton ağırlığında kokaine el geçirildi. Operasyonda iki Tunus, bir İtaya, bir Arnavutluk ve bir Fransa vatandaşı olmak üzere beş kişi gözaltına alındı.

Palau bandıralı ticari geminin, yükünü boşalttıktan sonraki varış noktasının Türkiye olduğunun tespit edildiği açıklandı. Mali polisin açıklamasında, ticari geminin kalkış ve varış limanları belirtilmezken, Albay Gianluca Angelini, geminin nihai varış noktasının Türkiye olarak göründüğünü söyledi.

İtalyalı yetkililer, Sicilya açıklarında gemiler arasında transfer edilen 5,3 ton ağırlığında kokaine el koydu. İtalya’nın mali polis teşkilatı Guardia di Finanza, ele geçirilen kokainin tahmin edilen piyasa değerinin 850 milyon euro (25,4 milyar TL) olduğunu açıkladı.

Reuters’ın haberine göre, İtalya mali polisi, olayla bağlantılı olarak beş kişiyi de gözaltına aldı. Polisin açıklamasına göre, polis, Güney Amerika’dan gelen bir gemiyi takip ediyordu. Gemiye 19 Temmuz Çarşamba günü sabah saatlerinde baskın yapıldı. Bir keşif uçağı, baskın öncesinde söz konusu geminin güvertesinden Sicilya Boğazı’na paketler atıldığını, paketlerin daha sonra bekleyen bir balıkçı teknesi tarafından alınacağını tespit etti.

İtalya polisi, ardından balıkçı teknesini durdurdu ve teknede gizlenmiş kokain paketlerini ele geçirdi. Operasyon sırasında iki Tunus, bir İtaya, bir Arnavutluk ve bir Fransa vatandaşı olmak üzere beş kişi gözaltına alındı. Sicilya Bölge Başkanı Renato Schifani, operasyonu ‘uyuşturucu kaçakçılığına darbe’ olarak nitelendirerek memnuniyetini dile getirdi.

“Geminin nihai varış noktası Türkiye”

Öte yandan, BBC Türkçe’den Övgü Pınar’ın haberine göre, polis yetkilileri, Palau bandıralı ticari geminin, yükünü boşalttıktan sonraki varış noktasının Türkiye olduğunun tespit edildiğini açıkladı. Mali polisin açıklamasında, ticari geminin kalkış ve varış limanları belirtilmezken, BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Albay Gianluca Angelini, geminin nihai varış noktasının Türkiye olarak göründüğünü söyledi.

Balıkçı teknesinin, İtalya’nın güneyindeki Calabria kıyılarından hareket ettiği tespit edildi. Albay Angelini, ‘Plutus’ isimli geminin Güney Amerika’dan, muhtemelen Venezuela ya da Trinidad’dan denize açıldığını belirtti. Geminin 15 kişilik mürettebatı arasında, Türkiye, Azerbaycan ve Ukrayna uyruklu kişilerin olduğu açıklandı.

Nisan ayında da İtalya polisi doğu Sicilya açıklarında yaklaşık 2 ton kokain ele geçirmiş, uyuşturucunun daha sonra başka bir gemi tarafından teslim alınacağı değerlendirilmişti.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Akdeniz’deki Sığınmacı Facialarında “Endişe Verici” Artış

2023’ün ilk yarısında, Akdeniz’deki ana göç güzergahı üzerinde hayatını kaybeden sığınmacı sayısının, 2018-2022 arasında, her bir yılın tamamında kaydedilenden daha fazla olduğunu bildirildi.

Ocak ayından bu yana, söz konusu güzergahta, çoğu boğularak bin 700’den fazla insanın yaşamını yitirdiğini ifade edildi. Libya ve Tunus’tan denize açılarak, genelde İtalya ve kısmen de Malta’ya doğru olan güzergah, Akdeniz üzerindeki merkezi rota olarak adlandırılıyor.

Genelde açık deniz için uygun olmayan botlarla yapılan ve çoğunlukla insan kaçakçıları tarafından organize edilen bu geçişler, söz konusu insan tacirlerine büyük paralar kazandırıyor. Açık denizde mahsur kalan sığınmacı ve göçmenleri kurtarmaya yönelik halihazırda kamusal bir görev misyonu bulunmuyor.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından, Akdeniz’de yaşanan ölümcül sığınmacı botu facialarında, “endişe verici” oranda artış yaşandığı dile getirildi.

IOM Sözcüsü Safa Msehli, Protestan haber ajansı epd’ye yaptığı açıklamada, 2023’ün ilk yarısında, Akdeniz’deki ana göç güzergahı üzerinde hayatını kaybeden sığınmacı sayısının, 2018-2022 arasında, her bir yılın tamamında kaydedilenden daha fazla olduğunu bildirdi.

Ocak ayından bu yana, söz konusu güzergahta, çoğu boğularak bin 700’den fazla insanın yaşamını yitirdiğini ifade eden Msehli, bu rakamın 2018’in tamamında bin 314, 2020’de ise bin olduğunu aktardı.

Göç uzmanı Msehli, yaşanan bu ölümcül trajedilerin toplumsal algıda “normalleşmemesi” gerektiği uyarısında da bulunarak, yaşanan bu olaylara kamuoyunun alışması gibi bir tehlike ile karşı karşıya olunduğunu belirtti. Safa Msehli, “algılardaki bu normalleşmeden, koruma arayan insanları şeytanlaştıran popülist siyasetçilerin sorumlu olduğunu” da dile getirdi.

Tehlikeli yolculuğu göze almanın sebepleri

Geçerli uluslararası hukuka göre devletlerin, açık denizde mahsur kalan insanları kurtarmak zorunda olduğunu vurgulayan IOM Sözcüsü, bu kurtarma çalışmalarının sürüncemede bırakılmasının kesinlikle kabul edilemez olduğunu bildirdi.

Tehlikeli Akdeniz rotası üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışan insanların çoğunun, savaş, şiddet, baskı ve ağır yoksullukla yüzleşmiş insanlar olduklarını ifade eden Safa Msehli, iklim değişikliği ve onun yarattığı ağır sonuçların da, giderek artan sayıda insanı, yaşadığı toprakları terk etmeye zorladığını aktardı.

Libya ve Tunus’tan denize açılarak, genelde İtalya ve kısmen de Malta’ya doğru olan güzergah, Akdeniz üzerindeki merkezi rota olarak adlandırılıyor.

Genelde açık deniz için uygun olmayan botlarla yapılan ve çoğunlukla insan kaçakçıları tarafından organize edilen bu geçişler, söz konusu insan tacirlerine büyük paralar kazandırıyor. Açık denizde mahsur kalan sığınmacı ve göçmenleri kurtarmaya yönelik halihazırda kamusal bir görev misyonu bulunmuyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Tunus Açıklarında Göçmen Tekneleri Battı: En Az 29 Ölü

Tunus Sahil Güvenliği, Akdeniz üzerinden İtalya’ya ulaşmak isteyen göçmenleri taşıyan üç teknenin alabora olması sonucu en az 29 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

Tunus son dönemde Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden Avrupa’da daha iyi bir hayat umuduyla Avrupa kıyılarına ulaşmaya çalışan göçmenlerin izlediği rotada Afrika’dan ayrılma noktası olarak Libya’nın yerini almış durumda.

Avrupa’ya ulaşmak için Afrika ülkelerinden yola çıkan göçmenlerin rotaları üzerinde bulunan Tunus kıyılarında son günlerde üst üste çok sayıda tekne alabora oldu.

Göçmen teknelerinin sayısının arttığı Sfaks kıyılarında son dört günde 5 tekne battı. Bu teknelerde bulunan göçmenlerden 67’si kaybolurken 29’unun cansız bedenine ulaşıldı.

Sfaks kıyılarında tekneleri alabora olan 5 kişi de Mahdia açıklarında sahil güvenlik ekipleri tarafından kurtarıldı.

Tunus sahil güvenlik ekipleri, sadece son dört günde İtalya’ya doğru yola çıkan 80 tekneyi durdurduklarını ve 3 binden fazla göçmeni gözetim altına aldıklarını açıkladı.

İtalya sahil güvenlik ekipleri de perşembe günü yaptıkları iki operasyonda 750 kişiyi kurtardıklarını duyurmuştu.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre bu yıl İtalya’ya Tunus’tan 12 bin sığınmacı düzensiz geçiş yaptı. Geçen yıl aynı dönemde bu rakam bin 300 düzeyindeydi.

Aynı dönemde Tunus sahil güvenliği 14 bin göçmeni taşıyan onlarca teknenin denize açılmasına engel oldu. Geçen yıl bu sayının yaklaşık 3 bin olduğu kaydedildi.

İtalya’dan ekonomik yardım çağrısı

İtalya sahil güvenlik yetkilileri ise son iki kurtarma operasyonunda İtalya açıklarında 750 göçmenlerin kurtardıklarını duyurdu.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni Tunus’un finansal istikrarı göçmenlerin Avrupa’nın artan sığınmacı akını riski altında olduğunu söyledi. Meloni, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve bazı ülkelere Tunus’a yardım çağrısında bulundu.

Paylaşın

İtalya Açıklarında Göçmen Faciası: En Az 58 Ölü

İtalya’nın Crotone kentine bağlı Steccato di Cutro beldesi açıklarında bu sabah yaklaşık 250 düzensiz göçmeni taşıyan tekne kıyıya yakın bir noktada ortadan ikiye ayrılarak battı. Faciada ilk belirlemelere göre 58 kişi öldü.

Haber Merkezi / İtalya Sahil Güvenlik’ten yapılan açıklamada 80 kişi sağ olarak kurtarıldığı duyuruldu. Kurtarılan 80 göçmenden 20’si de Crotone kentindeki hastaneye kaldırıldı.

İtalyan basınında yer alan haberlere göre can kaybının 100’ü geçmesinden endişe ediliyor.

Yerel bir hükümet yetkilisi olan Manuela Curra, Reuters haber ajansına teknenin İzmir’den üç veya dört gün önce ayrıldığını söyledi.

İtalyan yetkililere göre gemidekilerin çoğu Afganistan, Pakistan, Somali ve İran’dandı. İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, birçoğunun “çok zor koşullardan” kaçtığını söyledi.

Gümrük polisi, hayatta kalan bir kişinin göçmen kaçakçılığı suçlamasıyla tutuklandığını söyledi.

Geçen yıl seçilen ve göçmenlerin İtalya’ya gelişini durdurmak da taahhütlerinden biri olan Başbakanı Giorgia Meloni, yaptığı yazılı açıklamada, “İnsan kaçakçıları tarafından yaşamları yarım bırakılan çok sayıdaki insan için derin üzüntü duyuyorum. Sadece 20 metre uzunluğundaki tekneyi olumsuz hava koşullarında 200 kadar kişiyle denize indirmek suçtur” ifadelerini kullandı.

Meloni, ölenlerin üzerinden spekülasyon yapılmaması gerektiğini belirterek, “Hükümet, göçmen teknelerinin kalkış noktalarından hareket etmelerini, dolayısıyla bu trajedileri önlemeye kararlıdır ve menşe devletlerden en üst düzeyde işbirliği talep ederek bunu yapmaya devam edecektir.” değerlendirmesini yaptı.

İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi de yaşananın büyük bir trajedi olduğunu, düzensiz göçmen teknelerinin hareket etmesini önlemeye yönelik her türlü girişime devam etmelerinin esas olduğunu belirtti.

İtalya’nın eski Ekonomi Bakanı Carlo Calenda, denizde zor durumda kalan insanların “ne pahasına olursa olsun” kurtarılması gerektiğini söylerken, “yasadışı göç yollarının kapatılması gerektiğini” de sözlerine ekledi.

Meloni’nin sağcı hükümeti, göçmenlerin İtalya kıyılarına ulaşmasını durdurma sözü verdi ve son birkaç gün içinde kurtarma kurallarını sıkılaştıran yeni bir yasa çıkardı.

İzleme gruplarına göre, 2014’ten bu yana Akdeniz’in orta kesiminde 20.000’den fazla insan denizde öldü veya kayboldu.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula van der Leyen, olaydan “derin üzüntü duyduğunu” belirterek, “masum göçmenlerin hayatını kaybetmesinin bir trajedi olduğunu” sözlerine ekledi.

Paylaşın

İstilacı Balıklar, Akdeniz’de Biyoçeşitliliği Tehdit Ediyor

Akdeniz’e Süveyş kanalı yoluyla Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e gelen balık türlerinin yeni yaşam alanlarında yırtıcı tür konumuna gelerek biyoçeşitliliği tehdit ediyor ve yerli türler üzerinde baskı oluşturuyor.

Akdeniz’de en hızlı yayılan istilacı balık türlerinden birisi aslan balığı, Akdeniz’de yayılım gösteren başka bir istilacı balık türü ise balon balığı.

İklim değişikliği ve insan aktivitelerinin denizlerdeki en önemli çıktılarından bir tanesi de Akdeniz’e Süveyş kanalı yoluyla gelen istilacı balık türleri. Özellikle son yıllarda Akdeniz’de yerli olarak bulunmadığı halde deniz suyu sıcaklığının artmasıyla bölge ekosistemine uyum sağlayan bu türler Uluslararası Doğayı Koruma Birliğine göre geldikleri yeni yaşam alanlarında yırtıcı tür konumuna gelerek biyoçeşitliliği tehdit ediyor ve yerli türler üzerinde baskı oluşturuyor.

DW Türkçe’den Sevilay Nur Saraçlar’a konuşan Akdeniz Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya, istilacı türlerin kontrol edilemez artışının ardında iki farklı nedenin olduğunu söylüyor. Kızılkaya, öncelikli olarak Akdeniz’de istilacı balıklar ile rekabet edebilecek balık türü sayısının aşırı avlanma nedeniyle azaldığını belirtiyor:

“Denizlerde balıkçılığa kapalı olan koruma alanlarında Sinarit Orfoz gibi avcı balık sayılarının dengeye ulaştığını görüyoruz dolayısıyla bu alanlarda istilacı ve yerli türlerin popülasyonlarında bir denge sağlanıyor fakat koruma alanları dışında istilacı türlerle rekabet edecek yeterli avcı balık bulunmuyor.”

Diğer yandan ise Akdeniz’deki yerel türlerin Kızıldeniz’in tropikal ikliminde milyonlarca yılda rekabetçi biyolojik mekanizmalar geliştireren istilacı türler karşısında güçsüz kaldıklarını dile getiren Kızılkaya, istilacıların yerli türler karşısındaki durumunu bu yüzyıla ait bir ordunun bundan iki bin sene önceki bir orduyla savaşmasına benzetiyor.

Hangi istilacı balıklar Akdeniz’e geliyor?

Akdeniz’de en hızlı yayılan istilacı balık türlerinden birisi aslan balığı, 2018 ile 2020 yılları arasında av kısıtlamasının olduğu Kıbrıs sularında yüzde 400 artış gösteren bu balık türü avcılık kısıtlamasının bulunmadığı sularda ise yüzde 64 oranında azalma gösterdi. Aslan balığı sayısının artışının ardındaki en önemli nedenlerden biri de bu balığı avlayabilecek neredeyse başka bir balık türünün olmaması.

Akdeniz’de yayılım gösteren başka bir istilacı balık türü ise balon balığı. Aslan balığının aksine balon balığı oldukça zehirli bir tür bu nedenle tüketilmesi tercih edilmiyor. 2020 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Akdeniz’de balon balığı sayısının azaltılması için başlatılan balon balığı avlama projesi ile balıkçıların yakaladıkları balon balıklarına karşılık ödeme yapılarak Akdeniz’deki popülasyonları azaltılmaya çalışıldı.

Balon balığını cüzdana dönüştürüyor

Antalya’nın Alanya ilçesinde yaşayan elektrik mühendisi Mehmet Özata proje ile yakalanıp bertaraf edilen bu balıkların nasıl değerlendirilebileceğini balıkların derilerinden ürünler yapmakta bulmuş:

“Balon balığı bir tehlike gördüğünde şişerek normal büyüklüğünün 5-6 katına çıkıyor. Ben de bu balıkların derilerinin sağlam olabileceği düşüncesiyle harekete geçerek derilerin işlenmesi için bir formül geliştirdim. Geliştirdiğim bu formül ile derileri işleyerek ekibimle birlikte çanta, cüzdan ve anahtarlık gibi ürün denemeleri yaptık.”

Balon ve Aslan Balıklarının Yayılım Alanlarının ve Olası Mücadele Yöntemlerinin Araştırılması Projesi (Bayoma) dahilinde Akdeniz su ürünleri Enstitüsü ile çalışan Özata derilerin teminini Enstitü aracılığıyla sağladıklarını belirtiyor.

Balon balıkları ile çalışmanın zahmetli bir iş olduğunu vurgulayan Özata, balıkların yapısındaki zehrin protein yapılı olmaması sebebiyle ekibinin altı ay boyunca balıkların derilerini nasıl yüzebilecekleri üzerinde çalıştıklarını ve devam eden bir yıl da deri işleme formülü üzerinde çalıştıklarını belirtiyor.

Balon balığı derilerini kullanarak yaptığı ürünleri Marasion ismiyle markalaştıran Özata ileride ürünlerin satışlarını yapabileceklerini fakat şimdilik sosyal sorumluluk projeleriyle balon balığı derilerinden ürünler ürettiklerini dile getiriyor.

“Akdeniz Kızıldenizleşiyor”

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Akdeniz’de binin üzerinde yabancı tür olduğuna dikkat çekiyor. Öztürk bu türlerin 600 kadarının Türkiye sularında bulunduğunu belirtiyor. Her yabancı türün istilacı tür olarak değerlendirilemeyeceğinin altını çizen Öztürk Süveyş kanalı aracılığıyla Akdeniz’e ulaşan bazı türlerin biyoçeşitliliğe tehdit oluşturmadığını fakat denizlerde giderek artan bu yabancı türlerin Akdeniz’i adeta Kızıldeniz’e dönüştürdüğünü ifade ediyor.

Kızıldeniz ve Hint Okyanusundan Akdeniz’e gelen balık türlerinin sayısının artacağına dikkat çeken Öztürk Akdeniz’de biyoçeşitliliğin korunmasında oluşturulacak eylem planlarının önemine dikkat çekiyor.

Lezzetli İstilacılar Projesi

Akdeniz ve Ege bölgesinde yerli balıklar üzerinde av baskısının azaltılması ve sürdürülebilir balıkçılığın desteklenmesi için çalışmalar yürüten Akdeniz Koruma Derneği restoran şefleriyle çalışarak istilacı balıkların restoran menülerine dahil edilmesinde önemli bir rol oynuyor.

Derneğin yönetim kurulu başkanı Zafer Kızılkaya, 2015 yılında Akdeniz’de ilk kez görülmeye başlanan Kılkuyruk mercan balığının ve diğer istilacı balıkların tanıtılması için Lezzetli İstilacılar Projesi kapsamında balık tadım festivali düzenlediklerini belirtti. Bu proje ile kılkuyruk mercan, lokum balığı, paşa barbunu ve sokar balığının tüketiciye tanıtıldığını dile getiren Kızılkaya, tadım festivali sonrasında özellikle kılkuyruk mercan balığına talebin arttığını belirtti.

Derneğin son projesi yeni balıklar ile aslan ve asker balıklarının restoranların menülerine girmesini sağladıklarını ifade eden Kızılkaya, Antalya’nın Kaş ilçesinde pek çok restoranın özellikle aslan balığını müşterilerine sunduğunu söyledi:

“Aslan balığı şimdiye kadar balıkçıların fazlaca yakaladığı fakat istemediği bir balık türüydü bir ekonomik değeri yoktu. Aslan balığının tanıtılması için yaptığımız çalışmalar sonrasında bu balığa olan talep arttı. Artık balıkçılar yeni ağ tasarımları yaparak aslan balığını yakalamayı hedefliyor.”

Paylaşın