Ahmet Altan Kimdir? Hayatı, Eserleri

1950 yılında Ankara’da dünyaya gelen Ahmet Altan, ortaöğrenimini değişik okullarda devam etti. Bir süre Robert Kolej’e devam ettikten sonra TED Ankara Koleji’nde yatılı olarak okuyan Ahmet Altan, liseyi 1970 yılında İstanbul Kültür Koleji’nde tamamladı.

Ahmet Altan, 18 yaşında, henüz lise öğrencisiyken evlendi. 1972 yılında bir kızı, 1980 yılında bir oğlu oldu. Bir süre Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne devam eden Altan, 1981 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu ve gazeteciliğe başladı.

Gazeteciliğe Hürriyet gazetesinde gece muhabiri olarak başladı. Aynı gazetede şef muhabir, haber şefi, dış haberler editörü, köşe yazarı olarak çalıştı. Güneş, Milliyet ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Milliyet gazetesinde çalıştığı dönemde, gazetede Kürtler’in çoğunluğu oluşturduğu kurgusal bir “Kürdiye” ülkesinden bahseden yazısı nedeniyle gazetedeki işine son verildi.

2007 yılında Taraf gazetesinin kurucuları arasında yer alan Ahmet Altan, Alev Er ile birlikte gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Daha sonra Alev Er’in ayrılmasıyla bu görevi tek başına yürüttü. Kum Saati başlıklı köşesinde yazılar yazdı. Eylül 2008’de Ermeni Kırımı’nın kurbanlarına adadığı bir köşe yazısı nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesine istinâden Türklüğe hakaret etmekle suçlandı.

Taraf gazetesi 2009 yılında Leipzig Bankası Medya Vakfı tarafından verilen dünyanın prestijli basın ödüllerinden biri olan Özgürlük ve Medyanın Geleceği Ödülü’ne, 2011’de de Hrant Dink Vakfı tarafından özgür ve adil bir dünya için çalışan, ilham ve umut ışığı kişilere verilen Hrant Dink Barış Ödülü’ne layık görüldü. Altan, Aralık 2012’de Yasemin Çongar ile birlikte Taraf gazetesindeki görevinden istifa etti.

Taraf’taki yazılarına son vermesinin ardından 2015’e dek roman yazdı. 7 Ekim 2015’te gazeteciliğe geri döndü ve Haberdar’da yazmaya başladı. Doksanlı yılların ortalarında Neşe Düzel ile birlikte Star TV’de Kırmızı Koltuk isimli tartışma programını hazırladı ve sundu.

Dört Mevsim Sonbahar romanı gayr-ı meşru çarpık cinsel ilişkiler ve trajik ölümler romanıdır. Roman yazarı, onun babası ve Halit’in ortak sevgilisi Zeynep adında bir kadın var. Halit, Zeynep ve İnci ile aşk ilişkisi içindedir. İnci, hem Halit’le hem başkasıyla ilişki içinde. Yani dostluk, vefa, evlilik, nikâh gibi değerler yok ve herkes herkesle çok kirli, serbest bir cinsel ilişki yaşıyor. Roman kişilerinin hepsi trajik biçimde ölüyor.

Sudaki İz adlı romanında 12 Eylül 1980 öncesi solcularını merkeze alır. Fazıla, kocası Bülent’le çocukluk aşkı Ömer arasında karmaşık cinsel ilişkiler içindedir. Yalnızlığın Özel Tarihi’nde kadın merkezli duygusallık ön plana çıkarılmış. Tarih ve cinsellik iç içe olmuş. Mutsuz insanların arayışlarıyla dolu hayatını anlattı. Romanda hayatı cinsellik açısından algılayan tiplere yer vermiş. İttihatçı Hüsrev Bey adında bir dede, sevgisiz, mutsuz ve yalnızdır.

Torunu Nemin de yalnızdır. Hüsrev Beye tutkun deliliğin eşiğine gelmiş yaşlı kız Müberra da yalnız ve mutsuzdur. 40 yaşlarında zengin, konak kızı ve bir sürü sevgilisi olan bencil Nermin hayatı cinsellikle özdeşleştirmiş. Konağın esas sahibi Müberra hiç evlenmemiş, hayata hep cinsellik açısından bakıyor. Eğilimli olduğu dini bile bastırılmış cinselliği açısından yorumlar. Teşkilat-ı Mahsusacı Hüsrev Bey de katil, bencil olarak sunulmuş.

Tehlikeli Masallar’da, erkek merkezli duygusal yapı ön plandadır. Eski vazgeçilemez sevgiliyle, yeni sevgili arasında kalan yalnız bir kişinin hikâyesine yer verdi. Aşk ve kadın karşısında tedirgin ver kırılgan erkek tipine yer verdi. İsyan Günlerinde Aşk romanında 31 Mart Vakası sıralarında ortaya çıkan olayları, isyanları, kargaşa ortamını, aşkları anlatır. 31 Mart’ta dincilerin hepsinin ayaklanmadığını, sadece İstanbul’da birkaç tabur askerin ayaklandığını anlatır.

Ayrıca askerin kendi içinde de bir ayaklanma ve çözülme yaşadığını, subayların “alaylılar” ve “mektepliler” olarak ikiye bölündüğünü vurgular. 31 Mart ayaklanmasına karşı çıkan gerçek dindarlar da olduğunu belirtir. Bunun bir gerici ayaklanması değil, asker ayaklanması olduğunu dile getirir. 31 Martın dinî motiflerle süslü bir askerî ayaklanma olduğu görüşündedir.

Kılıç Yarası Gibi romanında aşk, kadınların esrarengiz dünyası ve kadın kişilikleri üzerinde durur. İkinci Abdülhamit Dönemi, paşaların kendi aralarındaki çatışmaları, çetecilik faaliyetleri, Balkan ayaklanması, İttihat ve Terakki Partisi gibi unsurlar yer alır. Aldatmak romanında aldatmanın herkesin hayatında bir tohum olarak var olduğu iddia adilir. Ölmek Kolaydır Sevmekten, 1912-1913 yıllarındaki Balkan Savaşları ortamını, İstanbul’da yayılan karamsarlık, ümitsizlik, korku havasını, İttihat ve Terakki hükümetinin uygulamalarını bir aile hatırası üzerinden değişik yönleriyle anlatır.

Ahmet Altan’ın eserleri: Roman: Dört Mevsim Sonbahar, Sudaki İz, Yalnızlığın Özel Tarihi, Tehlikeli Masallar, Kılıç Yarası Gibi, İsyan Günlerinde Aşk, Aldatmak, En Uzun Gece, Son Oyun, Ölmek Kolaydır Sevmekten, Hayat Hanım.

Deneme: Gece Yarısı Şarkıları, Karanlıkta Sabah Kuşları, Kristal Denizaltı, Ve Kırar Göğsüne Bastırırken, İçimizde Bir Yer, Bir Hayat Bir Hayata Değer, Yabani Manolyalar, Dünyayı Bir Daha Görmeyeceğim.

Paylaşın