8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle açıklamalarda bulunan Erdoğan, “CHP kadın düşmanı bir partidir. CHP kadınların fikirlerini özgürce ifade etmesine tahammülü olmayan baskıcı, nobran, faşist bir siyasi teşekküldür” dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü İftar Programı’na katıldı. Başkan Erdoğan, programın ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Şehitlerimizin kahraman annelerine ve eşlerine mahçup olmayacak, terör belasını defetmek için çalışmaya devam edeceğiz. Terörün karanlık ve kanlı gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden çekildiği, kardeşliğin egemen olduğu huzurlu, güvenli, müreffeh günlerini inşallah hep beraber göreceğiz.
Kadınlar Günü’nde milletimizin istiklal ve istikbali uğruna can veren tüm kadın şehitlerimizi kemal-i edeple yâd ediyorum. Başta rahmetli anneciğim olmak üzere ebedi aleme göçmüş tüm annelere Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. Değerli eşimin ve sevgili kızlarımın da kadınlar gününü tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Bizim inanç ve medeniyet değerlerimize ailenin omurgasıdır. Nene Hatunlar, Halime Çavuşlar, Şerife Bacılar, Kara Fatmalar, Binbaşı Ayşeler, tabii şimdi artık tuğgenerallerimiz de var. Ve daha niceleri kimi zaman cephe gerisinde kimi zaman en ön safta bu millet için canlarını ortaya koydular. Kadınlar zor zamanlarda sergiledikleri dirayetli tavırlarla, yetiştirdikleri yürekli evlatlarla, evlerimizde huzurun, vatanımızda dirliğin, milletimizin fertleri arasında birliğin teminatı oldular.
Ne 15 asırlık İslam tarihinin ne de binlerce yıllık Türk tarihinin kadınları dışlayarak yazılması mümkün değildir. Hz. Hatice validemiz ve Hz. Ayşe annelerimiz İslam medeniyetinin kutup yıldızı olarak isimlerini mümin gönüllere nakşetmişlerdir. Osman Gazi’nin muhterem eşi Bala Hatun’u nasıl unutabiliriz. Orhan Gazi’nin kıymetli refikası Nilüfer Hatun’dan nasıl esirgeyebiliriz.
Batıda kadın hakları gündemde bile yokken bizde 1843 yılından itibaren kadınlar resmi olarak da çalışma hayatında yer almaya başlamışlardır. Kadınlara devlet memuriyetinde görev alma hakkı 1913 yılında verilmiştir. 1917’de yayınlanan kararname başka önemli hamledir. Batı’dan bile önce kadınlar ülkemizde 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Her ne kadar bu hakkın kullanımından özellikle darbe dönemlerinde çeşitli engellerle karşılaşılsa da yasal olarak bu imkana sahip olunmuştur. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kadınların her alanda önlerini açmaya, haklarını teslim etmeye çalıştık. Son 22 yılda kadınlarla ilgili attığımız adımları kısaca hatırlatmak istiyorum. 2023’de aile mahkemelerini kurduk. Yeni iş kanunuyla cinsiyet bazlı ayrımcılığa son verdik. 2004’de kadın erkek eşitliğini güvence altına aldık.
2005’te belediyeler kanunu kapsamında nüfusu 50 bini geçen belediyelere kadın ve çocuklar için konukevleri açma zorunluğunu getirdik. Aile İçi Şiddetle Mücadelede Ulusal Eylem Planı’nı devreye aldık. Kadınlarımıza doğum, sağlık ve emeklilik konularında yeni haklar tanıdık. Eğitimde, iş hayatında, karar alma mekanizmalarında fırsat eşitliğini tam ve gerçek anlamda sağlanmak üzere bir utanç vesikası olan başörtüsü yasağını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdık.
2012’de ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunu ülkemiz hukuk sistemine kazandırdık. 2013’de şiddet mağduru kadınlara yönelik çeşitli düzenlemeler yaptık. Kadınların ağır ve tehlikeli işlerde çalışmasının önüne geçtik. Cinsel suçların cezalarını önemli ölçüde artırdık. 2016’da Gelir Vergisi Kanunu’nda düzenlemelerde doğum, ebeveynlik, evlat edinme haklarını genişlettik. Kadının Güçlendirilmesi Strateji Belgesi Eylem Planı’nı uyguladık KADES’i devreye koyduk. Aile içi şiddetle mücadele ihtisas mahkemelerini kurduk. 2022’de kadına yönelik suçların cezasını artırdık.
Caydırıcılığı güçlendirdik. Şiddet önleme ve izleme merkezleri, kadın konuk evleri ve şiddetle mücadele irtibat noktaları ile kadına karşı şiddetle mücadeledeki kurumsal kapasitemizi önemli oranda artırdık. Kadın kooperatiflerini güçlendirerek hanım kardeşlerimizin el emeği göz nuru ürünlerini yerel sektörlerden uluslararası alana taşıyoruz. Eğitim ve finansman programları ile kadın girişimciliğini destekliyoruz. Kadına yönelik şiddeti siyaset üstü anlayışla ele alıyor, sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi yürütüyoruz.
Muhalefetin özellikle ana muhalefet partisinin İstanbul Sözleşmesi ile ilgili iddialarının hiçbir temeli bulunmuyor. İşte bugün Kadıköy Belediye Meclis üyesi AK Partili bayan arkadaşımızın sözünü kestiler, hakaret ettiler, meclis başkanı aynı zamanda kalkıp, aynen Amerika’da olduğu gibi ‘Şu kadını atın dışarı’ diyebildi.
6284 sayılı kanun şiddetle mücadele konusunda ihtiyaç duyulan her türlü imkanı, yaptırımı, cezayı zaten en güçlü şekilde barındırıyor. Biz sözleşme değil kanun yaşatır diyoruz. Meclis kürsüsünden ahkam kesenlere şunu tavsiye ediyoruz; şayet gerçekten kadına yönelik şiddetle mücadele etmek istiyorsanız parti teşkilatlarınızı ve yönettiğiniz belediyeleri içten içe çökerten taciz, ahlaksız iddialara bir bakın.
“CHP kadın düşmanı bir partidir”
Kadınları mağdur eden yasakların kalkmaması için mahkeme mahkeme dolaşan ana muhalefet partisi genel başkanı kadın düşmanı arıyorsa önce aynaya baksın, partisinin kötü sicili ile yüzleşsin, yıllarca mağduriyetine sebep oldukları başörtülü kadınlardan özür dilesin. Dün az önce ifade ettiğim gibi Meclis üyesi hanım kardeşimize yönelik sergilenen küstahlık ve faşizm 28 Şubat zihniyetinin CHP’de halen devam ettiğini bir kez daha göstermiştir.
Kadınlara had bildirme edepsizliği CHP geleneğidir. Aradan geçen onca süreye rağmen hiç değişmemiştir. CHP kadın düşmanı bir partidir. CHP kadınların fikirlerini özgürce ifade etmesine tahammülü olmayan baskıcı, nobran, faşist bir siyasi teşekküldür. CHP bu zihniyetten ne kadar erken kurtulursa, rezillikleri ne kadar kısa sürede temizlerlerse hem ülkemiz hem de kadınlarımız için büyük iyilik yapmış olurlar.
Aslında grup kürsüsünde kurduğu cümlenin daha buharı tutarken bizzat kendi belediye başkanı tarafından tekzip yiyen bir şahsa ne dersek boş. Lideri olduğu partide sözünün değeri olmayan bir genel başkanın millete itibarının olması zaten mümkün değil. Sayın Özel siyasette kendini geliştirmek yerine belediye başkanlarını aklamaya mesai harcarsa daha çok kendini gülünç duruma düşürür. Kadın konusunda bilindik ezberleri tekrarlayanlara daha fazla sözü israf olarak görüyor onları hezeyan, ayak oyunlarıyla, koltuk kavgalarıyla baş başa bırakıyoruz.
“Konya’da sahipsiz köpeklerin saldırısı…”
Biz doğru bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz. Dün akşam Konya’da sahipsiz köpeklerin saldırısı sonucu vefat eden 2 yaşındaki Rana evladımıza Allah’tan rahmet diliyor, kederli ailesine, özellikle acılı annesine babasına Rabbimden sabır niyaz ediyorum. Muhalefetin ve çeteleşmiş kimi yapıların tüm engellerine rağmen başıboş köpek sorununu çözmek amacıyla Ağustos ayında çıkarmanın uygulamasının temini için kararlı adımlar atıyoruz.
Çözüm noktasında muhalif iktidar fark etmeksizin tüm yönetimlerin el birliği ili çalışması gerekiyor. Maalesef muhalefette yasaya karşı çalışması hala devam ediyor. Hepimizin yüreğini dağlayan d çünkü olayla ilgili başsavcılığımız soruşturma başlatmış ayrıca mülkiye müfettişlerimiz görevlendirilmiştir. Rana yavrumuza yüce Allah’tan rahmet ailesine başsağlığı diliyorum.”