TÜSİAD YİK Başkanı Hakkında Soruşturma Başlatıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında re’sen soruşturma başlattı.

Haber Merkezi / Başsavcılıktan konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında 13/02/2025 tarihinde dernek genel kurulunda yapmış olduğu konuşmada bir kısım soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı, kamu barışını bozmaya elverişli nitelikli sözleri nedeniyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeği aykırı bilgiyi alenen yayma suçlarından Cumhuriyet Başsavcılığımızca resen soruşturma başlatılmıştır ” ifadelerine yer verdi.

YİK Başkanı Ömer Mehmet Ömer Arif Aras ne demişti?

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras, İstanbul’da düzenlenen Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Genel Kurul toplantısında, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirmişti. “Kamunun da özel sektör şirketleri ve vatandaşlarımız gibi eşit düzeyde kemer sıkması şart” diyen Aras, enflasyonla mücadele için 2025 yılında kamuda yapılacak tasarrufun daha etkin olmasını beklediklerini söylerken, “Devletin bütçe disiplinine uyması, kamu harcamalarını kontrol etmesi ve kamuda tasarrufu arttırması şart” sözlerini kaydetmişti.

Aras, belediyelere yönelik artan baskılara dikkat çekmiş, “Yerel seçimlerde politik gücün barış içinde el değiştirmesi, ülkemizde demokrasinin gücünü tekrar tüm dünyaya göstermiş oldu ancak seçimler sonrasında seçilmişlerin görevden alınarak atanmışların göreve getirilmesi demokrasimizi zedeledi” demişti.

Ömer Aras ayrıca ekonomide hayata geçirilmesi gereken iki ana yapısal reformun önemine vurgu yaparak bunları şöyle sıralamıştı: “Birincisi, insana değer katan eğitim ve liyakat. İkincisi, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı. Hedefimiz, bu reformların yarattığı güven ortamıyla beslenen ekonomik kalkınma olmalıdır. Bu iki reformu hakkıyla gerçekleştirebilirsek diğer tüm reformlar kolaylıkla yapılabilecektir.

Dünya ile rekabet edebilmemiz için özel sektörde ve kamu bürokrasisinde iyi eğitilmiş yüksek vasıflara sahip ve liyakate uygun atanmış insanlar olması şart. Ayrıca bilimde, sanatta, sporda, tüm alanlarda ileri gitmek için her şeyden önce nitelikli insan gerekiyor. İyi yetişmiş insanlar hukukun üstünlüğünün ve adil yargının olduğu bir ortamda çalıştığı takdirde ekonomi başta olmak üzere her konuda başarının yolu açılacaktır. Bu konuda toplumsal fikir birliğine ihtiyacımız var.”

İçinde bulunulan sürecin dünya için olduğu kadar Türkiye için de önemli bir kavşak olduğunu kaydeden Ömer Aras, ekonomik ve siyasi gelişmelerin hem büyük fırsatlar hem de büyük riskler yarattığına dikkat çekerek şu mesajları vermişti:

“Bu süreci mutlaka çok iyi yönetmeliyiz. Türkiye’mizin, dünyada sözü geçen, bölgesinde istikrarın teminatı olan, ekonomisi istikrarlı, demokrasisi sağlam, hukuk devleti ilkeleri yerleşmiş, toplumu huzurlu bir ülke olması yönünde el birliği ile çalışmalıyız. Bunu ancak hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının yarattığı güven ortamında iyi yetişmiş, liyakatla göreve gelmiş insanlar ve eşitlikçi bir yaklaşımla yapabiliriz. Bunu yaptığımız taktirde en önemli yapısal reformu gerçekleştirmiş olacağız. Bizi yönetenlere iyi niyetle önerilerimizi aktarmak görevimizdir. Hepimiz bu doğrultuda üstümüze düşeni yerine getirmeliyiz.”

YİK Başkanı ayrıca toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, kalkınmanın tüm boyutlarını negatif etkilediğine işaret etmişti. Aras, “Kadınların ekonomik, siyasi ve toplumsal hayatta erkeklerle eşit şekilde temsil edilmesi ekonomik kalkınma, adaletsizlikle mücadele ve toplumsal refah yaratarak ilerlemenin olmazsa olmaz koşuludur” diye konuşmuştu.

Yılmaz Tunç TÜSİAD’ı hedef almıştı

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yöneticisi Ömer Aras ve Orhan Turan’ın iktidara yönelik eleştirilerine yanıt vermişti. Yılmaz Tunç, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubu, milli iradenin üzerinde değildir. Demokratik sistemimizin temel taşlarından biri, kuvvetler ayrılığı ve yargının bağımsızlığıdır. Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir.

Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklaması elbette demokratik bir hak olmakla birlikte, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Demokrasi sadece belli çevrelerin değil, topyekûn milletin ve devletin ortak emanetidir. Türkiye eski Türkiye değildir.

Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.”

Paylaşın

TÜSİAD: Toplumsal Adaleti Tesis Etmemiz Gerekiyor

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplandı. TÜSİAD Toplantıda konuşan YİK Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, gündeme dair gelişmeleri değerlendirirken, laiklik, çoğulcu demokrasi ve hukuk vurgusu yaptılar.

Haber Merkezi / YİK Başkanı Özilhan, toplantıdaki konuşmasında, “Toplumsal adaleti tesis etmemiz gerekiyor ve başta Merkez Bankası olmamak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığı tartışma dışı olmalı” ifadelerini kullanırken, TÜSİAD Başkanı Kaslowski ise, “Kadınların birçok gelişmiş ülkeden daha önce siyasi haklarını elde ettiği Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kabul edilebilir değil” dedi.

Konuşmasında, “Bereketsiz ve dengesiz ekonomik büyüme, mahşerin dört atlısı arasında yer alıyor” ifadelerini kullanan Özilhan’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“Dünyadaki jeopolitik riskler artıyor. Türkiye’nin yüzde 60’ı çölleşmeyle karşı karşıya. Su rezervleri tarihsel olarak en düşük seviyelerine iniyor… Kuraklık tarımı ve çiftçileri olumsuz etkiliyor.

Şu anki ekonomik modeli tamamen değiştirmemiz, karbon nötr bir ekonomi olmayı hedeflememiz gerekiyor… Toplumsal adaleti tesis etmemiz gerekiyor.

Başta Merkez Bankası olmamak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığı tartışma dışı olmalı… Hukukun üstünlüğü, katılımcı demokrasi ve kuvvetler ayrılığı hayati önemde.

Cari açık ve bütçe açığına beceri açığı, bilgi açığı, liyakatlı kadro açığı ve yönetişim açığı da ekleniyor. Düşen sadece TL’nin değeri değil, su rezervlerimiz, birbirimize güvenimiz, ihracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı, mutluluk ve huzurumuz da geriliyor. Sadece makroekonomik dengesizlikleri değil, bölgesel kalkınma farklılıklarını ve gelir dağılımı bozukluklarını da gidermek istiyoruz.

Faiz ve enflasyonun yanı sıra emisyonları, hava, su ve toprak kirliliğini de azaltmak gerekiyor. Üretimin, tüketimin, yatırımların artmasına ihtiyaç duyduğumuz kadar, hak ve özgürlük alanlarının genişlemesine de ihtiyaç duyuyoruz.”

“Kurumsuzlaşma, dış sermayenin gelmemesinin en önemli nedeni”

TÜSİAD Başkanı Kaslowski’nin konuşmasından öne çıkan bölümler ise şöyle:

“Meclis’te kabul edilmesini memnuniyetle karşıladığımız Paris Anlaşması kriterilerine bir an önce uyum sağlamalıyız, aksi durumda çevresel tehditlerle baş edemeyiz.

Kurumsuzlaşma, dış sermayenin gelmemesinin en önemli nedeni.

Toplumların refahını belirleyen maddi olmayan kaynaklarıdır. İleri ülkelerin gerisinde kalmamak için raporumuzda ısrarla altını çizdiğimiz şu üç unsurun yer aldığı seferberlik içine girmemiz lazım. Bu üç unsur İnsani gelişme yetkinleşme, bilim teknoloji ve inovasyon, siyasi ekonomik toplumsal kurum ve kurumlar. Bu üç unsur bir bütünlük arz eder.

Kadınların birçok gelişmiş ülkeden daha önce siyasi haklarını elde ettiği Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kabul edilebilir değil.”

Paylaşın