Buldan: AKP’yi 14 Mayıs’ta TOGG’a Bindirip Yolcu Edeceğiz

Van’ın İpekyolu İlçesi’nde halka seslenen HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Bu ülkeyi yönetenler, bu meydana iyi baksın. Kadınların sloganlarına, dik duruşuna, kadınların özgürlük mücadelesine iyi baksın. Onların saraylarını titreten ve sallayan kadınlar gümbür gümbür geliyor. Kadınlar değiştirecek, dönüştürecek, yönetecek” dedi.

Haber Merkezi / Buldan, “Bizlere gözdağı vermek. Bizleri sindirmek, çalışmasını engellemek ve sekteye uğratmak. Ama onlar da şunu bilsin; biz bitmedik, bitmeyeceğiz. Yok olmadık, olmayacağız. Varız, var olacağız. AKP 21 yıldır bu ülkeyi yönetiyor. Ancak 18 gün sonra yok olacaklar. 18 gün sonra gidecekler, bitecekler, tıpış tıpış göndereceğiz onları.” ifadelerini kullandı.

Buldan, “Şimdi iktidarın ağzından düşürmediği milli ve yerli adayları var. Bu milli ve yerli meselesini son günlerde çok dillendiriyorlar. Sizin milli yerli bir otomobiliniz var ya TOGG, işte 14 Mayıs sabahı sizi yerli ve milli otomobilinize doldurup hepinizi yolcu edeceğiz.” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Yeşil Sol Parti kadın milletvekili adayları ile Başak Demirtaş, Yeşil Sol Parti’nin Van’da gerçekleştirdiği kadın mitingine katıldı. Mitingde konuşan Buldan, şunları söyledi:

“Merhaba gelê me yê hêja, jinên delal, dayikên bi rûmet, ciwanên xurt hun bi xêr hatin serseran serçavan hatine. Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum kadın arkadaşlarım. Hepiniz hoş geldiniz. Selam olsun sizlere, sizler gibi direnen milyonlarca kadına! Van’dan dünyanın her yerindeki kadınlara selam olsun! Selam olsun Jina Aminî’nin özgürlük mücadelesini yaşatanlara; onun bir tel saçıyla dünyayı titreten, onun mücadelesini sahiplenen bütün kadın yoldaşlarıma selam olsun!

Selam olsun adalet arayışını yürüten Cumartesi Annelerine, beyaz eşarplarıyla gece demeden gündüz demeden meydanlarda bu ülkeye barış gelsin diye çırpınan Barış Annelerine! Selam olsun Emine Şenyaşar’a. Ayrıca cezaevlerinde tutsak olan Figen Yüksekdağ’a, Gülten Kışanak’a, Sebahat Tuncel’e, Ayla Akat Ata’ya ve ismini sayamadığım yüzlerce kadın yoldaşıma buradan, Van’dan selam gönderiyorum.

Seçimlere 18 gün kaldı. Bu 18 gün nasıl geçecek diye bizler mücadele ederken, iktidar siyasi soykırım operasyonlarıyla kadınları, gençleri ve siyasetçileri gözaltına aldı. Seçimler yaklaşırken yapılan bu gözaltı operasyonunun bir kumpas operasyonu olduğunu ifade etmek isterim. Seçimlerde güvenliği sağlayacak avukatlara, çalışma yapan yönetici arkadaşlarıma, sahneye çıkıp türkülerini söyleyecek olan sanatçı arkadaşlarıma… Bütün bu yapılanlara cevabımızı elbette 14 Mayıs’ta sandıktan vereceğiz ama bugün bu meydandan da bir kez daha cevabımızı veriyoruz.

Bu operasyonları gerçekleştirenler, iktidar bu meydana iyi baksın; kadınların sloganlarına, dik duruşuna, özgürlük mücadelesine iyi baksın. Onların saraylarını titreten ve sallayan kadınlar gümbür gümbür geliyor. Bugün burada büyük bir moral ve coşkuyla kadın mitingimizi gerçekleştiriyoruz. Hakkari’de aldığımız büyük coşkuyu ve morali bugün Van’da kadınlarla birlikte tüm Türkiye’ye yaymak istiyoruz. Bu meydana iyi baksınlar, bu meydandan atılan sloganları iyi dinlesinler.

İktidarın elbette kendisine göre hesapları var ve bu hesapları operasyonlarla gerçekleştirmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bir amaçları daha var; bizlere gözdağı vermek, bizleri sindirmek, çalışmalarımızı sekteye uğratmak. Bir amaçlarının bu olduğunu biliyoruz ancak onlar da şunu bilsinler; biz bitmeyeceğiz, yok olmayacağız, varız var olacağız. Çünkü “jin jiyan azadî” sloganının yeri göğü inlettiği bir Türkiye yarattık. Bugün sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde bu sloganla kadınlar kenetleniyor, kadınlar bir araya geliyor, kadınlar direniyor ve mücadele ediyor. Sadece jin jiyan azadî değil dîsa jin dîsa jiyan diyoruz. Dîsa jin dîsa jiyan!

“Ayşe teyzenin, Fatma teyzenin tenceresi kaynamıyor”

21 yıldır AKP bu ülkeyi yönetiyor ancak 18 gün sonra yok olacaklar. 18 gün sonra gidecekler, bitecekler. Tıpış tıpış göndereceğiz onları, arkalarına bakmadan gidecekler. Bugün bu ülkede bu kadın iradesi varsa, bu kadın mücadelesi varsa, bu kadınların güçlü birlikteliği varsa bu artık AKP’nin bu ülkede siyaseten yok olduğunun, bittiğinin göstergesidir. 21 yıldır bu ülkede yaşayan her kesime ama başta kadınlara her türlü zulmü yaptılar. Kadınları açlığa, sefalete, yoksulluğa mahkum ettiler. Kadınlar artık pazara gidip alışveriş yapamıyor, markete gidip alışveriş yapamıyor.

Çocuklar okula aç gidiyor, yatağına aç gidiyor. Ayşe teyzenin, Fatma teyzenin mutfağında tenceresi kaynamıyor. İşte en büyük zulüm, kadınlara en büyük zulüm budur. Zamlarla, enflasyonla Türkiye’yi ne hale getirdiklerini en fazla kadınlar bilir. Çünkü en büyük mağduriyeti biz kadınlar yaşıyoruz. Kadınların uğradığı şiddet, yok sayıldığı ülke, kadınların emeğinin sömürüldüğü, iş güvencesinin olmadığı bir Türkiye yaratan AKP hükümetini gönderecek olan da yine biz kadınlarız, kadınların mücadelesi olacaktır.

Sevgili kadınlar seçimlerin asıl sahibi biz kadınlarız, bu ülkenin en önemli gücü biz kadınlarız. AKP-MHP ittifakı kadınların oylarını almak için meydanlara çıkmıyor ama sokaklarda geziyor, ev ev dolaşıyor ve kadınların oylarını istiyor. Peki, Vanlı kadınlar, Van’da Yeşil Sol Parti’nin 8 adayını parlamentoya göndermek için hazır mısınız? 8-0 yapmak için hazır mısınız? Ben Vanlı kadınlardan sözümü aldım, ben de size söz veriyorum ki Vanlı kadın vekiller benimle birlikte parlamentoda sizin iradeniz olacak, sesiniz olacak, renginiz olacak.

Buradan sizin huzurunuzda söz veriyoruz. Kadınlar değiştirecek, dönüştürecek, yönetecek, nokta. Kadınlar yönetecek, sevgili arkadaşlarım. Türkiye’yi yöneteceğiz, kadınlar olarak yöneteceğiz. Parlamentoda da yaşamın her alanında da kadınlar olarak biz bu ülkeyi yönetmeye adayız. Şimdi bütün Van halkının bir kez daha oylarına talip olduğumuzu belirtmek istiyorum.

AKP’nin eski il başkanı geçenlerde bir açıklama yaptı ve “ Vanlılar AKP’ye oy vermeyecek” dedi. Bunu kendileri söylüyor, kendileri açık açık ifade ediyor. Biz de diyoruz ki Vanlılar AKP’ye değil Yeşil Sol’a oy verecek ve 8 vekil çıkaracak. Van’ı Yeşil Sol’un rengine boyayacağız. Sadece Van’ı değil Diyarbakır’ı, Iğdır’ı, Kars’ı, İstanbul’u, İzmir’i, Kayseri’yi, Tekirdağ’ı, Edirne’yi, Türkiye’nin her karışını ve her kentini Yeşil Sol rengine boyayacağız.

Yeşil Sol rengi ile birlikte mor rengimizi Türkiye’nin her yerinde dalga dalga bayraklarla süsleyeceğiz. Bunları gerçekleştirebilmemiz için kadınların 14 Mayıs’a kadar çok sıkı çalışması lazım. İkna olmayan, bize oy vermeyen kesimler varsa, kadınlar bizim yerimize gidip onları ikna edecek, onlardan oy isteyecek ve Van’ın iradesine katkı sunacak, seçim iradesine katkı sunacak. Vanlı kadın arkadaşlarıma, yoldaşlarıma yürekten inanıyorum. Bunu başaracağınıza, kazanıma ortak olacağınıza yürekten inanıyorum.

“AKP’yi 14 Mayıs’ta TOGG’a bindirip yolcu edeceğiz”

Şimdi iktidarın ağzından düşürmediği milli ve yerli adayları var. Bu milli ve yerli meselesini son günlerde çok dillendiriyorlar. Van’dan onlara şunu söylemek istiyoruz; sizin milli yerli bir otomobiliniz var ya TOGG, işte 14 Mayıs sabahı sizi yerli ve milli otomobilinize doldurup hepinizi yolcu edeceğiz.

Sevgili kadınlar sizin iradenizi tanımayanları siz de tanımayın, bu kente kayyım atayanları siz de tanımayın. Sizin iradeniz olan Bekir Kaya’yı asla unutmayın, belediye eşbaşkanlarınızı asla unutmayın. İradenize öyle bir sahip çıkın ki AKP yaptıklarına bin pişman olsun. Bunu yapacağınıza da eminim. Sizlere, Van halkına güveniyoruz, hepinize çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Kazanacağımıza ve başaracağımıza yürekten inanıyorum. Bundan sonra daha sık bir araya geleceğiz.

13 Mayıs’ta yapacağımız büyük miting ile bir kez daha bir araya geleceğiz. Büyük buluşmamızı 13 Mayıs’ta Van’da gerçekleştireceğiz. Newroz alanlarını, 8 Mart alanlarını, bugün burada kadın mitingi alanımızı nasıl doldurduysak 13 Mayıs’taki mitingi de aynı kararlılıkla ve coşkuyla seçimden bir gün öncesinde gerçekleştireceğiz ve mesajlarımızı bir kez daha oradan vereceğiz. Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Bütün kadın arkadaşlarımızı tek tek kucaklıyorum. Başaracağız, başaracağız, başaracağız. An serkeftin an serkeftin. An azadî an azadî.”

Paylaşın

Buldan’dan Operasyonlara Tepki: Kaybedeceksiniz; Biz Bir Gider Bin Geliriz!

Diyarbakır merkezli yapılan operasyonlara sert tepki gösteren Buldan, “Geçmişte de kumpas yaptılar, HDP’ye kapatma davası açtılar. Kobanî Kumpas Davası açtılar ama bütün oyunlarını boşa çıkardık. Şimdi bu çalışma yapacak arkadaşlarımızı gözaltına alırlarsa, Yeşil Sol Parti kazanamaz sanıyorlar ama yanılıyorlar” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Biz bir gider bin geliriz, bin gider milyonlar olarak geliriz. Ben Van halkına bir kez daha buradan sesleniyorum. Buradaki 8 milletvekili adayımızı 14 Mayıs’ta parlamentoya göndermek için şu an listelerinden girdiğimiz Yeşil Sol Parti’nin rengini ve bayraklarını başta Van olmak üzere Türkiye’nin her yerinde dalgalandırmayı ve parlamentoya 100 vekil ile girmeyi hedeflemeliyiz. Van halkımıza bu konuda güveniyorum ve bütün aday arkadaşlarımı onlara emanet ediyorum”

Buldan, açıklamasının devamında, “Seçim gününe kadar gece gündüz çalışacağız. Her kesimi ikna ederek ve birlik ve beraberliğimizi sağlayarak bu faşizmi sona erdireceğiz, bu hukuksuzlukları bitireceğiz. Bunun için büyük bir oranla ve Van’da Yeşil Sol Parti’yi birinci parti yaparak çalışmalarımızı sürdürmek zorundayız. Tarihsel sorumluluk budur ve biz bu sorumluluğu üstlenmek zorundayız. Hepinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum, hepimizin yolu açık olsun. Mutlaka kazanacağız, mutlaka başaracağız.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Van’da büro açılışına katıldı. Açılışta bu sabah Diyarbakır merkezli yapılan seçim operasyonlarına sert tepki gösteren Buldan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Değerli halkımız, sevgili yoldaşlarım, değerli kadın arkadaşlarım, sevgili gençler hepinizi bu kararlı, coşkulu ve inançlı karşılamanızdan dolayı kutluyorum. Hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. Kimse yanlış anlamasın bu bir miting değil; bu sadece bir buluşma ve selamlaşma. Van halkının bu kararlı duruşunu kutluyorum. Ben bugün burada sizlerle bir araya gelmekten büyük bir onur duyuyorum, büyük bir gurur duyuyorum.

Van halkıyla gurur duyuyorum sevgili yoldaşlarım. Van halkının bu dirençli, coşkulu ve kararlı duruşunu özellikle selamlıyorum. Tarihsel bir süreçten geçiyoruz, tarihi fırsatlarla karşı karşıyayız. Bu tarihi süreçte bu tarihi fırsatı değerlendirmek için de Van halkının tamamının iradesine ve partisine sahip çıkmasını istiyoruz.

14 Mayıs seçimlerinde 8-0 gibi bir sürprizle halkımıza müjde vermek istiyoruz. Bu tarihi fırsatı eğer değerlendiremezsek, bir 5 yıl daha AKP’nin zulmüyle, faşizmiyle, hukuksuz uygulamalarıyla karşı karşıya kalacağımızı hiç kimse unutmasın. O yüzden 14 Mayıs bizler açısından çok önemlidir, Van açısından çok önemlidir; Kürtler, kadınlar ve gençler açısından önemlidir.

“Kürt düşmanlığı yaptılar, demokrasiyi ve hukuku tanımadılar”

Sevgili kadınlar ve gençler; çalınan umutlarımızı, yarınlarımızı geri almak için AKP’ye öyle bir ders vermeliyiz ki bu kentte bir tabela partisi haline gelsinler. Çünkü 21 yıldır bu ülkeyi hukuksuzlukla yönettiler, ayrımcılık yaptılar, Kürt düşmanlığı yaptılar. Demokrasiyi, barışı, hakkı hukuku tanımadılar. Engellemelerle, kısıtlamalarla bizleri siyasetin dışına atmaya çalıştılar ama artık korkunun ecele faydası yok: Onları göndereceğiz ve biz kazanacağız.

Bugün Diyarbakır merkezli birçok ilde yapılan gözaltılar AKP’nin kaybettiğinin göstergesidir. Seçime yakın bir süreçte seçimlerde görev yapacak olan avukatları, seçim sürecinde sahneye çıkacak olan sanatçıları, çalışma yapacak arkadaşlarımızı gözaltına almak acizliktir, korkunun göstergesidir. Ama şunu bilsinler; kaybediyorlar, kaybedecekler. Kaybettikçe saldırıyorlar ama saldırdıkça daha çok kaybedecekler. Bu gözaltıları asla kabul etmiyoruz. Gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Bu bir kumpastır, seçimlere yönelik kumpastır.

Kaybedeceksiniz; biz bir gider bin geliriz!

Geçmişte de kumpas yaptılar, HDP’ye kapatma davası açtılar. Kobanî Kumpas Davası açtılar ama bütün oyunlarını boşa çıkardık. Şimdi bu çalışma yapacak arkadaşlarımızı gözaltına alırlarsa, Yeşil Sol Parti kazanamaz sanıyorlar ama yanılıyorlar. Biz bir gider bin geliriz, bin gider milyonlar olarak geliriz. Ben Van halkına bir kez daha buradan sesleniyorum.

Buradaki 8 milletvekili adayımızı 14 Mayıs’ta parlamentoya göndermek için şu an listelerinden girdiğimiz Yeşil Sol Parti’nin rengini ve bayraklarını başta Van olmak üzere Türkiye’nin her yerinde dalgalandırmayı ve parlamentoya 100 vekil ile girmeyi hedeflemeliyiz. Van halkımıza bu konuda güveniyorum ve bütün aday arkadaşlarımı onlara emanet ediyorum. Seçim gününe kadar gece gündüz çalışacağız.

Her kesimi ikna ederek ve birlik ve beraberliğimizi sağlayarak bu faşizmi sona erdireceğiz, bu hukuksuzlukları bitireceğiz. Bunun için büyük bir oranla ve Van’da Yeşil Sol Parti’yi birinci parti yaparak çalışmalarımızı sürdürmek zorundayız. Tarihsel sorumluluk budur ve biz bu sorumluluğu üstlenmek zorundayız. Hepinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum, hepimizin yolu açık olsun. Mutlaka kazanacağız, mutlaka başaracağız.”

Paylaşın

HDP’li Buldan: AKP Bir Tabela Partisi Haline Gelecek

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Kürt sorunun çözümünün ve gelecekte çözüleceğinin teminatı, halkımızdır. Herkes bilir çözüm sürecinin bitiminde Erdoğan, ‘biz çözüm sürecini bitiriyoruz, buzdolabına koyuyoruz, derin dondurucudan çıkarmıyoruz’ dedi. Bütün bunlara rağmen Kürtlerin demokraside, adalette, hakta, hukukta, barışta ısrarını bugün bir kez daha Hakkari halkı gösterdi” dedi ve ekledi:

“Bir müjde vermek istiyorum. AKP-MHP iktidarı başta başkanlık olmak üzere parlamentoda da bir tabela partisi haline gelecek.”

“Kürt sorunun çözümünün ve gelecekte çözüleceğinin teminatı sizlersiniz, halkımızdır” diyen Buldan, “21 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar 21 yıldır yapmadıkları hukuksuzluk, haksızlık, usulsüzlük, hırsızlık kalmadı” ifadelerini kullandı.

Yeşil Sol Parti, seçim mitinglerinin startını Hakkari’de verdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ve Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın’ın katıldığı mitinge yoğun katılım sağlandı. MA’nın haberine göre, miting alanında dolaştırılan “Gayet tabi kudretlidir durumumuz” pankartı büyük alkış aldı.

“Rekor oy bekliyoruz”

Mitingte ilk olarak konuşan Başak Demirtaş, halkı selamladıktan sonra HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın mesajını okundu.

Demirtaş mesajında, “Biz Hakkari’de rekor oy bekliyoruz. Önce bu iktidarı göndereceğiz sonra yaralarımızı saracağız. Yapacağım şey; Kürt sorununu meclis çatısı altında çözmek için çabalayacağız. Bu nedenle Yeşil Sol Parti’nin en güçlü biçimde mecliste yer alması gerekiyor” dedi.

“Demokrasi 3, faşizm 0”

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, AKP ve MHP iktidarına Hakkari’den “ders verme zamanı” olduğunu söyleyerek, “Buraya gelirken arkadaşlarım bana keşke Hakkari vekil sayısı 4 olsaydı diyorlardı, 4 olsaydı dördünü de çıkarırdık diyorlardı. Şimdi hedefimiz 3, sıfır; yani demokrasi üç, faşizm sıfır. Kürt halkının dilini, kimliğini, değerlerini, iradesini her zaman için hiçe saydılar. Sizin saydığınız, sizin seçtiğiniz belediye eş başkanlarını görevden alırken, onların yerlerin kayyımları atarken, Hakkari halkının iradesini hiçe saydılar” dedi.

“AKP bir tabela partisi haline gelecek”

“Kürt sorunun çözümünün ve gelecekte çözüleceğinin teminatı, halkımızdır” diyen Buldan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Herkes bilir çözüm sürecinin bitiminde Erdoğan, ‘biz çözüm sürecini bitiriyoruz, buzdolabına koyuyoruz, derin dondurucudan çıkarmıyoruz’ dedi. Bütün bunlara rağmen Kürtlerin demokraside, adalette, hakta, hukukta, barışta ısrarını bugün bir kez daha Hakkari halkı gösterdi. Bir müjde vermek istiyorum. AKP-MHP iktidarı başta başkanlık olmak üzere parlamentoda da bir tabela partisi haline gelecek.”

“Kürt sorunun çözümünün ve gelecekte çözüleceğinin teminatı sizlersiniz, halkımızdır” diyen Buldan, “21 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar 21 yıldır yapmadıkları hukuksuzluk, haksızlık, usulsüzlük, hırsızlık kalmadı” dedi.

“Faşizm bitecek demokrasi gelecek”

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın da yaptığı konuşmada, “Buradan geleceğin yeni yüzyılını inşa etmeye çalışıyoruz.  Yıllardır yok sayılmayı bitirecek ve yeni bir bahara uyanacağız. Bizler her kimliğin, inancın olacağı bir ülke vadediyoruz ve bunu yapacağız. Bu ülkeyi demokrasiyle taçlandırmak istiyoruz. Faşizm bitecek demokrasi gelecek” diye konuştu.

Paylaşın

HDP’li Buldan: Bu İktidar Egemenliği Halktan Çalan Bir İktidardır

Partisinin İstanbul’da düzenlediği etkinlikte konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Bugün 23 Nisan. Bütün çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum. Böyle günleri bayram havasında kutlayamayan çocuklarımız, yoksulluğa ve açlığa mahkum edilen, okullara aç gönderilmek zorunda bırakılan çocuklarımız, yaşanan (deprem) felaketinde anne babalarını, yakınlarını kaybeden çocuklarımız; sizlere bunu bir kader gibi sunan iktidara sizin adınıza hesap sormaya gidiyoruz. Sizlere bunun sözünü veriyoruz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu ülkede çocuklar mutlu değil, huzurlu değil. Çocukların yarınlarına güvenle bakacağı bir dünya ve gelecek yok. Türkiye’de çocuklar istismar ediliyor, çalışmak zorunda kalıyor, mendil satmak zorunda kalıyor. Tarlalarda ve fabrikalarda çocuklarımız çalışmak zorunda kalıyor. Bu iktidarın 21 yıldır çocuklara yaşattığı budur. Biz söz veriyoruz; değiştireceğiz, dönüştüreceğiz ve çocuklarımızın hayal ettiği bir ülkeyi onlara armağan edeceğiz. Şimdiden kutlu olsun.”

Pervin Buldan, konuşmasının devamında, “Bugün aynı zamanda TBMM’nin açılış yıl dönümü. TBMM Genel Kurulunda “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diye yazar. Ama bu iktidar egemenliği halktan çalan bir iktidardır, halkın iradesini gasp eden bir iktidardır. Bu iktidar halkın geleceğini karartan bir iktidardır. O yüzden Türkiye halklarına söz veriyoruz. Yarınlarımıza, geleceğimize huzurla bakacağımız bir geleceği bizler 14 Mayıs’ta sizlere armağan edeceğiz. Söz veriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP Milletvekili Musa Piroğlu ile aralarında Sırrı Süreyya Önder, Özgül Saki, Dersim Dağ, Kezban Konukçu, Kerem Fırtına, Hakan Öztürk’ün de bulunduğu Yeşil Sol Parti İstanbul adayları Yoğurtçu Parkında yapılan Yeşil Sol Parti Bahar Şenliğine katıldı. Burada kalabalığa konuşan Buldan, şunları söyledi:

“Merhaba sevgili arkadaşlar, sevgili kadınlar, gençler ve çocuklar, hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Coşkulu ve İstanbul’a yakışır şekilde bizleri karşılamanızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız.

Bugün 23 Nisan. Bütün çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum. Böyle günleri bayram havasında kutlayamayan çocuklarımız, yoksulluğa ve açlığa mahkum edilen, okullara aç gönderilmek zorunda bırakılan çocuklarımız, yaşanan (deprem) felaketinde anne babalarını, yakınlarını kaybeden çocuklarımız; sizlere bunu bir kader gibi sunan iktidara sizin adınıza hesap sormaya gidiyoruz. Sizlere bunun sözünü veriyoruz.

Bu ülkede çocuklar mutlu değil, huzurlu değil. Çocukların yarınlarına güvenle bakacağı bir dünya ve gelecek yok. Türkiye’de çocuklar istismar ediliyor, çalışmak zorunda kalıyor, mendil satmak zorunda kalıyor. Tarlalarda ve fabrikalarda çocuklarımız çalışmak zorunda kalıyor. Bu iktidarın 21 yıldır çocuklara yaşattığı budur. Biz söz veriyoruz; değiştireceğiz, dönüştüreceğiz ve çocuklarımızın hayal ettiği bir ülkeyi onlara armağan edeceğiz. Şimdiden kutlu olsun.

“Bu iktidar egemenliği halktan çalan bir iktidardır”

Bugün aynı zamanda TBMM’nin açılış yıl dönümü. TBMM Genel Kurulunda “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diye yazar. Ama bu iktidar egemenliği halktan çalan bir iktidardır, halkın iradesini gasp eden bir iktidardır. Bu iktidar halkın geleceğini karartan bir iktidardır. O yüzden Türkiye halklarına söz veriyoruz. Yarınlarımıza, geleceğimize huzurla bakacağımız bir geleceği bizler 14 Mayıs’ta sizlere armağan edeceğiz. Söz veriyoruz.

Değiştirmek ve dönüştürmek için geliyoruz. Onların hukuksuzluklarına, haksızlıklarına, gasplarına karşı, faşizme karşı bizler Yeşil Sol olarak geliyoruz. Sevgili İstanbullular bu değişim ve dönüşümü gerçekleştirecek olanlar sizlersiniz, İstanbul’da yaşayan Amedlilerdir, Botanlılardır, Serhatlılardır. İstanbul’da yaşayan Kürtlerdir, Ermenilerdir, Süryanilerdir, Alevilerdir. İstanbul’da yaşayan ve geleceği yok edilen kadınlardır. Bizler bu ülkede yaşayan kadınlar olarak geleceğimizi ve yarınlarımızı bu seçimde kazanacağız. Bu iktidarı biz kadınlar göndereceğiz.

Şimdi 14 Mayıs’a çok az bir zaman kaldı. Yerel seçimlerde büyük bir farkla kazandığımız için öyle bir gittiler ki, İstanbul’u öyle bir terk ettiler ki arkalarına bile bakamadılar. Şimdi 14 Mayıs’ta da öyle bir fark atalım ki tıpış tıpış gitsinler, arkalarına bile bakmadan gitsinler. Bu konuda sizlere güveniyoruz, İstanbul’a güveniyoruz. Sandıklara sahip çıkacağınızdan, bu iktidarı göndereceğinizden hiçbir kuşkumuz yok.

21 yıldır bu ülkeye zulümden başka, faşizmden başka, zordan başka, hukuksuzluktan başka bir şey getirmediler. Getirdikleri şey zamlar oldu, savaş politikaları oldu, inkar ve asimilasyon oldu. Kürtlerin ve Alevilerin inkarı oldu, kadınların katliamı oldu, gençlere zulüm oldu. Ama artık onların zulmüne, zoruna, hukuksuzluğuna, adaletsizliğine karşı demokrasiyi, adaleti, barışı, huzuru mutlaka ama mutlaka sizlere armağan edeceğiz. Sizlere söz veriyoruz!

21 yıldır bu ülkeyi yönetemediklerini herkes görüyor; işçisi görüyor, esnafı görüyor, genci ve kadını görüyor. Bu ülkede yaşayan farklı inançlar ve mezhepler biliyor. Gitmemek için direniyorlar ama biz de göndermek için, kazanmak ve başarmak için direniyoruz. Her türlü kumpası önümüze koydular. Kobanî Kumpas Davasını açtılar, HDP’ye kapatma davası açtılar. Ama onlarda bu tür hamleler varken bizde de farklı hamleler var. Yeşil Sol ile parlamentoya girmeyi hedef olarak önümüze hedef koyduk. Yeşil Sol’un rengini Türkiye’nin her yerine yaymaya, Türkiye’yi yeşile boyamaya, Yeşil Sol’un bayrağını her yerde dalgalandırmaya geliyoruz.

Ben yarın Hakkari’ye gidiyorum, Colemerge gidiyorum. İlk mitingimizin startını yarın Hakkari’den vereceğiz. Hakkari’de 3-0 yapmak için gideceğiz. Ama İstanbul da bizim için oldukça önemli. Şu ana kadar aldığımız oyları 2’ye 3’e katlamamız gerekiyor ki TBMM’ye büyük bir farkla Yeşil Sol’un rengini yansıtalım. Hedefimiz 100 milletvekilinin üzerine çıkmak. Bunu başarırsak parlamentoda anahtar bir rol oynayabiliriz. Böylece bundan sonra parlamentoda hiçbir kanun bizim onayımız olmadan geçemez.

“Yeşil Sol dışında atacağınız her oy AKP’nin işine yarar”

Bazı kafa karışıklıkları yaratanlar var. Şimdi ittifak olarak seçimlere giriyoruz. Bizim de bir ittifakımız var Emek ve Özgürlük İttifakı. Başımız gözümüz üzerinde yeri var. Ancak Yeşil Sol dışında atacağınız her oy AKP’nin işine yarar. Bu böyle bilinsin, böyle algılansın. İttifak içerisinde başka partilere verilen oylar ittifaka yazılmaz. Her partinin kendi hanesine yazılır. O yüzden “hiçbir farkımız yok, bize de verirseniz kazanırız” diyenlere sakın bakmayın. Tek adresimiz Yeşil Sol’dur, başka adresimiz yoktur.

Bu ülkede toplumsal barışa ne kadar ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Öyle bir hava yarattılar ki insanlar birbirine düşman gözüyle bakıyor. Oysa bu ülkede herkes kardeştir. Türkü’yle Kürt’üyle, Alevi’siyle Sünni’siyle, Laz’ıyla Pomak’ıyla, Ermeni’siyle Süryani’siyle herkes kardeştir. Fakat bunlar koltuklarını bırakmamak adına öyle bir kutuplaşma yarattılar ki insanlar birbirinden nefret ediyor.

Bu seçime sanki savaşa giriyormuşlar gibi hazırlık yapıyorlar. Oysa seçimler demokratik bir süreç olmalıdır. İnsanlar istediği partiye kendi iradesiyle oy vermelidir. Bu iktidarın yarattığı bu havaya hiç kimse aldanmasın, hiç kimse kapılmasın. Bizler demokrasi adına ne gerekiyorsa onu yaptık, yapmaya devam edeceğiz. İki tane oy kullanacağız: bir oy faşizmi geriletmeye, diğer oy Yeşil Sol’a.

Ben İstanbul halkına güveniyorum, İstanbul halkının iradesine, ferasetine ve kararlılığına yürekten inanıyorum. Ben inanıyorum ki İstanbul’da Yeşil Sol birinci parti olacak. Sizlere başarılar diliyorum, hepimizin yolu açık olsun. An serkeftin an serkeftin. An azadî an azadî. Hepimize başarılar, yolumuz açık olsun.

Paylaşın

HDP’li Buldan: AKP-MHP Siyasi Enkazını Hep Birlikte Kaldıracağız

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Ülkenin üzerine çöken AKP-MHP siyasi enkazını hep birlikte kaldıracağımıza söz verdik, sadece kaldırmakla yetinmeyeceğiz 21 yılda bu ülkeye yaşattıkları tüm felaketelerin ve krizlerin siyasi hesabını da mutlaka soracağız.” dedi.

Haber Merkezi / Buldan, konuşmasında, hedeflerinin parlamentoda en az 100 vekil sayısına ulaşmak olduğunu söyledi ve “Buradan AKP ve MHP iktidarından bezen yeter artık diyen tüm yurttaşlarımıza bu kürsüden bir kez daha sesleniyorum; gelin size parmak sallayan, hakaret eden, hiçbir talebinizi dikkate almayan bu tehdit ve baskı düzenini bir daha geri dönmemek üzere hep birlikte sandıklara gömelim” çağrısında bulundu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Buldan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Her son aynı zamanda yeni ve güçlü bir başlangıçtır. Yeni dönemin en güçlü sözü, en güçlü grubu olarak yine burada, bu kürsüde olacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Öyle güçlü geleceğiz ki bu salonlara sığmayacağız. Sesimiz de sözümüz de bu salonlardan dışarı taşacak ve her yere ulaşacak, her yerde bizim sesimiz yankılanacak. Evet, hep buradaydık, burada olmaya devam edeceğiz. Yine buradayız.

Yeşil Sol Parti’deyiz. Buradayız. Türkiye’nin yeni ve güçlü umudu, cesareti, değişim ve çözüm gücü olan Yeşil Sol Parti’deyiz. Yeşil Sol’un ağacının köklerini daha derinlere salmak, her bir dalında çiçek açmak için geliyoruz. Ve diyoruz ki; köklü bir ağaçta dal eksik olmaz ve kökü derinde olan bir ağaç asla rüzgârlardan korkmaz! Biz de korkmuyoruz, korkmayacağız; direndik, direneceğiz; vardık, var olacağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

“Halkımızı seçeneksiz bırakmayacağımıza söz verdik ve sözümüzü tuttuk”

Bugüne dek hep söylediğimiz gibi asla umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmadık, kapılmayacağız. Karşımızdaki karanlık yapı hangi engelleri çıkarırsa çıkarsın, halkın başlattığı büyük değişim yürüyüşünün önünde hiçbir gücün duramayacağını kendilerine gösterdik. Şimdi bu hakikati herkese tarih önünde bir kez daha göstermenin ve kanıtlamanın zamanıdır.

Karşılaştığımız onca zorluk ve engel karşısında asla yılmadık, bir an bile tereddüt etmedik, vazgeçmedik. İnadına, demokratik siyaset dedik. İnadına, barış ve adalet dedik. İnadına demokrasi dedik. Demeye devam edeceğiz. Yeni yollar mutlaka vardır dedik. Türkiye halkını asla çaresiz ve seçeneksiz bırakmayacağımıza dair tarih önünde herkese söz verdik. Evet, sözümüzü tuttuk ve başardık.

“Türkiye’yi kadınların baharı ile buluşturmak için geliyoruz”

Yeni yolları ve yeni seçenekleri ittifaklarımızla, halklarımızla, emekçilerle, kadınlarla ve gençlerle hep birlikte oluşturduk. İşte oluşturduğumuz yeni yolun adı da adresi de rengi de Yeşil Sol Parti’dir. 3’üncü yolumuzu Yeşil’in ve Sol’un yoluyla birleştirdik ve Türkiye halklarının ortak değişim yoluna dönüştürdük. Şimdi bu yolu, büyük kazanımlarla buluşturmak için hep birlikte geliyoruz.

30 Mart’ta Yeşil Sol Parti’nin seçim bildirgesini Ankara’da görkemli bir toplantıyla kamuoyuna açıkladık. Yeşil Sol’la birlikte değiştirme sözü verdik Türkiye halklarına. Pazar günü de kadınların muhteşem buluşmasıyla Yeşil Sol Kadın beyannamemizi açıkladık. “Disa Jin, Disa Jiyan” dedik, kadınlarla değiştireceğiz dedik. 14 Mayıs’ta tek adam rejiminin felaket iktidarını göndermek için kadınlar olarak geliyoruz. Türkiye’yi kadınların baharıyla buluşturmak için geliyoruz.

“Kendini demokratik bir gelecekte görmek isteyen herkes seçim beyannamelerimize bakmalıdır”

Dün de Diyarbakır’da Kurdî partilerle ittifakımızın seçim beyannamesini açıkladık. Demokratik çözüm ve demokratik birlik mesajımızı Amed’den halklarımıza bir kez daha verdik. Evet, Amed’den geliyoruz, İstanbul’dan geliyoruz, Newroz meydanlarından geliyoruz! Newroz meydanlarından, 8 Mart ve 1 Mayıs meydanlarından geliyoruz ve gelmeye de milyonlar olarak devam edeceğiz.

Türkiye’nin dört bir yanından milyonların Yeşil Sol’u olarak geliyoruz! Kendisini demokratik bir gelecekte görmek isteyen herkes seçim beyannamelerimize bakmalıdır. Beyannamelerimiz, bu ülkenin demokratik geleceğinin hep birlikte omuz omuza inşa edilmesinin yollarını açan güçlü bir programdır. Yarınlara olan güçlü sözümüzdür.

“Beyannamemiz çözümün yol haritasıdır”

Beyannamemiz; ayrımcılığa uğrayan, dışlanan, yok sayılan, talepleri görmezden gelinen her inanç ve kimliğin, yaşam tarzının, bütün mazlumların özgür ve eşit yaşam teminatıdır. Güçlü ve kalıcı demokrasinin, onurlu bir barışın, gerçek adaletin, eşitliğin ve özgürlüklerin temelidir ve çözümün yol haritasıdır. Bildirgemizdeki her bir taahhüdümüz, inanın ki, demokratik Türkiye’nin yeniden kuruluş manifestosudur.

“Ülkeyi Yeşil Sol’a dönüştürmek için geliyoruz, çözüme talibiz”

Umut biziz, umut Yeşil Sol’dur. Çözüm Yeşil Sol’dur.  Sözümüz var, çözmek için geliyoruz. Kararımız var, değiştirmek için geliyoruz. Cesaretimiz var, ülkeyi Yeşil Sol’la dönüştürmek için geliyoruz. Biz çözüme talibiz. Çözümün ortağıyız. Demokrasiye, barışa, özgürlüklere hasret bu topraklarda halklarımızın özlemlerini bir bir gerçekleştirmek için geliyoruz.

Meydanlardaki, sokaklardaki, tarlalardaki, fabrikalardaki direniş ve mücadele ortaklığımızı şimdi yeni dönemin kurucu ortaklığına ve demokrasi ittifakına dönüştürmek için geliyoruz. Demokrasiyi birlikte kurmak için geliyoruz. Ama önce bu ülkenin üzerine karabasan gibi çöken bu faşizm düzeninden halklarımızı kurtarmak için geliyoruz. Kutuplaşmadan, çatışmadan, nefret siyasetinden, inanç sömürüsünden, ranttan ve savaştan beslenen AKP-MHP rejim ortaklığından bu ülkeyi hep birlikte kurtarmak için geliyoruz.

“Hiçbir yurttaşımız AKP-MHP iktidarına asla mahkûm değildir”

Türkiye’yi tekçilik ucubesinden de kayyım darbesinden de yasaklar cenderesinden de hep birlikte kurtaracağız. Tüm halkımız bilmelidir ki emek sömürüsü, kölelik düzeni, yoksulluk, açlık ve sefalet bu ülkenin kaderi asla değildir. Acıdan, gözyaşından ve yıkımdan başka bir şey getirmeyen savaş politikaları bu ülkenin kaderi asla değildir.

Adaletsizlik ve hukuksuzluk zulmü Türkiye halklarının asla kaderi değildir. Kadına karşı şiddetin, cinayetin, ayrımcılığın, eşitsizliğin kaynağı olan tekçi erkek düzeni kadınların asla kaderi değildir. Çalınan bir gelecek, yaratılan bir umutsuzluk gençlerin kaderi asla değildir. Doğal afetleri asrın felaketine dönüştüren ölümcül rant politikaları da insanlarımızın, kentlerimizin kaderi asla değildir. Hiçbir yurttaşımız AKP-MHP iktidarının kriz düzenine asla muhtaç ve mecbur değildir.

“İktidarın kara kışının ömrü sandıklardaki Yeşil Sol Baharına kadardır!”

Başka bir yol mümkündür, vardır dedik. Özgür, eşit ve demokratik bir yaşamın yollarını açmak için mücadele verdik. İşte o yolun adı 3. Yol’dur, Yeşil Sol’dur.  Ülkenin üzerine çöken AKP-MHP siyasi enkazını hep birlikte kaldıracağımıza söz verdik. Sadece kaldırmakla da yetinmeyeceğiz, 21 yılda bu ülkeye yaşattıkları tüm felaketlerin ve krizlerin siyasi hesabını da mutlaka soracağız. Herkes görecek ki Yeşil Sol Parti, bu ülkenin tarihini ve makûs talihini kesinlikle değiştirecektir. Kışın ömrü bahara kadardır. AKP-MHP iktidarının ülkeye yaşattığı kara kışın ömrü de sandıklardaki Yeşil Sol Baharı’na kadardır. Baharda bitecekler, baharda gidecekler.

Halkı tebaa olarak gören, kamu kaynaklarını babalarının parası gibi hoyratça kullanan, ülkeyi haramilerin ve 5’li çetelerin çiftliğine dönüştüren, doğayı kevgire çeviren bu arsızlık ve hırsızlık düzenine kesinlikle son vereceğiz. AKP-MHP iktidarından bıkan, yeter artık diyen, bezar olduk diyen tüm yurttaşlarımıza bu kürsüden bir kez daha sesleniyorum: Gelin, size parmak sallayan, hakaret eden, hiçbir talebinizi dikkate almayan bu tehdit ve baskı düzenini bir daha geri dönmemek üzere hep birlikte sandıklara gömelim. Gitsinler bir daha geri dönmesinler.

“Haklarımızın teslimi için güçlü bir demokrasi kurmaya geliyoruz”

Kürt’ünden Alevi’sine, Ermeni’sinden Süryani’sine, Êzidî’sine, Roman’ın dan Pomak’ına, Laz’ına kadar bu kadim toprakların her bir inancı, kimliği ve rengi bu ülkeden alacaklıdır. Demokrasi alacağımız var, barış alacağımız var, özgürlük alacağımız var. Alınteri alacağımız var. Demokratik yeni bir anayasa alacağımız var. Anadil alacağımız var. Adalet, hakikat ve yüzleşme alacağımız var. Kadınlar olarak yaşam hakkı alacağımız var. Umutları çalınan gençlerin özgür gelecek alacağı var.

İşte bu nedenle gasp edilen tüm haklarımızın teslimi ve ortak kazanımlarımızın büyütülmesi için güçlü bir demokrasiyi kurmaya geliyoruz. İkinci yüzyılında Cumhuriyeti halklarımızın demokrasi talepleriyle buluşturmak ve demokratik bir cumhuriyet yüzyılını birlikte yaratmak için yeni dönemin kapılarını açıyoruz. 4 Mayıs seçimleri bu nedenle hem kritik hem tarihi aynı zamanda çok önemlidir. Sadece bir seçim değildir; yaşayacağımız düzeni ve geleceği hep birlikte belirleyeceğimiz bir tarihtir aynı zamanda.

“Yeşil Sol’un tarih yazmakta olduğunu herkese göstereceğiz”

Evet, seçimlere az bir süre kaldı. Bugüne kadarki çalışmalarımızı ve tempomuzu zirveye taşıma zamanı geldi. Büyük bir şevkle, heyecanla ve ruhla son zamanların en büyük seçim kampanyasını yürüteceğiz. Tüm baskı ve engellemelere rağmen meydanları asla iktidar faşizmine bırakmadık. Tüm adaletsizliklere ve eşitsiz yarış ortamına rağmen seçim meydanlarında da halkımızın en güçlü sesi olmaya devam edeceğiz.

Seçimlerde de meydanı bunlara asla bırakmayacağımızın sözünü veriyoruz. Kumpaslarla, kapatma davasıyla, tuzaklarla, siyasi operasyonlarla bizleri durdurmaya çalışan faşizm düzenine karşı, gücümüzü meydanlarda ve sandıklarda en güçlü şekilde göstereceğiz. Halkın gümbür gümbür gelmekte olduğunu, Yeşil Sol’un tarih yazmakta olduğunu herkese göstereceğiz. Kadınların ve gençlerin gücünü bir kez daha meydanlarda herkese göstereceğiz.

Gece gündüz demeyeceğiz, çok çalışacağız. Yeşil Sol’u, Türkiye’nin her yerinde büyük bir umut rüzgârına hep birlikte dönüştüreceğiz. En ücra köşeye kadar gideceğiz, herkesin elini sıkacağız. Her kalbe dokunacağız. Umudu dört bir yana yayacağız. Bu bizim boynumuzun borcudur. Bu bizim bütün arkadaşlarımıza sözümüzdür. Cezaevindeki ve sürgündeki arkadaşlarımıza, kaybettiğimiz canlarımıza sözümüzdür. Tüm Türkiye halklarına sözümüzdür.

“Çözümün de demokrasinin de teminatı Yeşil Sol’un Meclis’teki varlığı olacaktır”

Seçim beyannamemizi açıklarken de söylemiştim, hedefimiz parlamentoda en az 100 vekil sayısına ulaşmaktır. Bunu başaracak gücümüz ve inancımız da kesinlikle vardır. Emek ve Özgürlük İttifakımızla, Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakımızla, kadın ve gençlik ittifakımızla Meclis’te en geniş ve güçlü temsiliyeti sağlamak için bu hedefimize kesinlikle kilitlenerek çalışacağız. Sayımızın da sesimizin de sözümüzün de güçlü olduğu bir parlamento, halkın gerçek meclisine dönüşecektir. Çözümün ve demokrasinin de teminatı Yeşil Sol’un Meclis’teki varlığı, siyasal ve sayısal gücü olacaktır.

“Gelin hep birlikte Yeşil Sol’u Meclis’in yeni 100’üne dönüştürelim”

Bir kez daha değişim isteyen, yeni bir yaşam ve gelecek talep eden herkese sesleniyorum. Gelin, hep birlikte Yeşil Sol’u Meclis’in yeni 100’üne dönüştürelim, siyaseti de geleceği de belirleyen 100’e dönüştürelim. İnanın ki yüzünü Yeşil Sol’a dönen herkes umudu görür, kendi hayalini görür, yaşamak istediği geleceği görür. Baharı görür. Sesini Yeşil Sol’la birleştiren herkes, güzel ve aydınlık bir yaşamın gelmekte olduğunu görür ve duyar. Tercihini Yeşil Sol’dan yana yapan herkes, yaşam tercihinin teminat altında olduğunu görür.

“Tarihi yeniden ve birlikte yazalım, sandıkların rengi Yeşil Sol olsun!”

O nedenle diyorum ki; gelin Yeşil Sol etrafında kenetlenelim, Cumhuriyetin ikinci ve yeni yüzyılının demokrasi yüzü, özgürlük ve barış yüzü biz olalım. İkinci yüzyılı, Kürt sorunu dâhil her sorunumuzun çözüm yüzyılı yapalım, barış yüzyılı yapalım. Halklarımızın üzerini çizmeye çalışan tekçilere, retçilere ve inkârcılara karşı gelin hep birlikte bizler de Yeşil Sol’un altını çizelim!

Tarihi yeniden ve birlikte yazalım.
Pusulamız Yeşil Sol olsun.
Sandıkların rengi Yeşil Sol olsun!
Baharın adı Yeşil Sol Baharı olsun!
Gelecek yüzyıla damgasını vuracak Türkiye baharını, demokrasi baharını birlikte başaralım. Yolunuz ve yolumuz açık olsun, yolumuz Yeşil Sol olsun! “

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri; Buldan: Kadınlar İçin Bir Rejim Oylamasıdır

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Biz kadınlar; Tam eşitlik, gerçek demokrasi için, hakikatlerin gün yüzüne çıkarılması ve tarihsel yüzleşme için, koşulsuz adalet için geliyoruz. Erkek iktidara bağlı saray yargısına karşı; tam bağımsız gerçek yargı için geliyoruz. Kadınların önlenebilir şiddet ve cinayetlerde yitirilmemesi için geliyoruz.” dedi ve ekledi:

“Kadının perdelenen emeğini görünür kılmak için, kadının emeğini ve yaşamını güvenceye almak için geliyoruz. Tüm yönetim ve temsil kademelerinde, karar mekanizmalarında eşit temsiliyet için, eş başkanlık sistemini sarsılmaz bir güvenceye kavuşturmak için geliyoruz. Kazanılmış tüm haklarımızı korumak ve geliştirmek için; 6284 nolu yasayı dokunulmaz hale getirmek, İstanbul Sözleşmesi’ni etkin bir şekilde uygulamaya koymak için geliyoruz.”

Buldan, konuşmasının devamında, “Kayyum gaspından hesap sormak, bizim olan ne varsa geri almak için geliyoruz. Tekçi erkek iktidarın yarattıkları eşitsizlikler üzerinden sürdürdükleri saltanatlarını yıkmaya, rant ve vurgun sefalarını sonlandırmaya geliyoruz. İnsanlığa karşı işlenen bütün suçlar ile birlikte faşizme, işkenceye, tecrit politikalarına son vermek için geliyoruz. Kriz, çözümsüzlük, yıkım politikalarına karşı; çözüm iddiamız, değişim gücümüz, eşit ve onurlu bir barışı kurma sözümüzle geliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Seçim Bildirgesi, çok sayıda kadının katılımı ile Ankara Hilton Otel’de açıklandı. Etkinlikte konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “gelecek kadınlarındır” diye seslendi.

Buldan özetle şunları söyledi:

“Önümüzdeki yüzyılı yeni bir anlayış, yeni bir yaşamla karşılamak üzere çıktığımız yolun kadın seçim beyannamesini açıklamak üzere bugün burada toplanmış bulunmaktayız. Uzun yıllar önce kadınlar olarak koyulduğumuz yolu bu zamanlara getirmenin, bu güçlü noktaya ulaştırmanın sonsuz gururunu ve heyecanını yaşıyoruz.

Bu güçlü ruh ve birliktelikle bugün bu noktada olmamızı sağlayan, çok renkten, çok dilden, çok inançtan kadını aynı saflarda buluşturan kıran kırana bir kadın mücadelesi tarihi vardır. Kadınların umudu her daim diri tutan kararlı duruşu vardır. Her türlü zorluğa ve engellemeye rağmen yaşamını, emeğini hiç tereddüt etmeden cömertçe bu mücadeleye katan tarihin yürekli cesur kadınları vardır.

Ben bu kıymetli emeğin sahibi olan cezaevlerindeki, sürgündeki bütün kadın yoldaşlarımızı, hiç duraksamadan hakikatlerin izini süren, kayıpların, faili meçhullerin hesabını soran, adalet arayan, barış nöbetlerinde sabahlayan bütün kadınları, kadınlara karşı işlenen her türlü suça karşı tavrını ortaya koyan, kadın hakları için meydanları alanları asla boş bırakmayan; sözün, siyasetin, müzakerenin yollarını aşındıran bütün kadın örgütlerini ve aktivistleri; iş yerinde, tarlada, köyünde, mahallesinde her türlü talana, yıkıma, sömürüye meydan okuyan kadınları en içten duygularımla selamlıyorum.

Bugün bu kürsü sizin, bu beyanname sizin, bu seçimler sizindir. Bu seçimlerde elde edeceğimiz başarı sizin, yeni yüzyıl sizin, zafer sizindir. Şimdi büyük direnişimizi; görkemli mücadelemizi büyük değişime, yeniden inşaya ulaştırma zamanıdır

Sevgili kadınlar; Kadın beyannamemiz kadınların yıllardır mücadelesini yürüttüğü kadın hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin, eşitlik ve adaletin beyannamesidir.

Beyannamemiz Deniz Poyrazların ve onun yoldaşlarının mücadele beyannamesidir. Saçlarını direniş bayrağı yapan İranlı kadınların, Urfa da adalet için direnen Emine Şenyaşar’ın, Afganistan’da imha uygulamalarına direnen kadınların ve dünyanın dört bir yanında ataerki ve faşizm zulmüne karşı direnen bütün kadınların onurlu mücadelesinde ortaklaşıyoruz. Ve onların bu iktidardaki zihniyet ortaklarına 14 Mayıs seçimlerinde kadınlar olarak meydan okuyoruz. Kadın mücadelemize karşı geliştirilen kumpaslara karşı kendi seçeneklerimizi yaratarak ilerleyişimize devam ediyoruz. O nedenle önümüzdeki seçimleri yeşil sol partisi ile karşılıyoruz. Seçimlere emek ve özgülük ittifakımızla, kadın ittifakımızla, tüm ezilenlerin güçlü ittifakıyla giriyoruz.

Evet, sevgili kadınlar; 20 yıldır iktidarı elinde tutanlar bu süre içerisinde kadınlara her türlü şiddet biçimini, sömürüyü, eşitsiz yaşamı, ağır yoksulluğu,  katliamları reva gördüler. Siyasetiyle, yargısıyla, bürokrasisi ve kirli medyasıyla kadınlara karşı her türlü suçun kapılarını sonuna kadar açtılar. Unutmayacağız, unutturmayacağız!

Bu iktidar yakın zamanda meydana gelen depremlerde hem bu ülkeye hem kadınlara yüzyılın felaketini yaşattı. Kadınları kendi yarattıkları enkazın altında bıraktılar. Canını kurtarabilenleri bir çadıra, bir yudum suya, bir plastik kaba muhtaç ettiler. Kadınları muhtaçlığa, çaresizliğe, acıya ve yasa mahkûm edenleri asla unutmayacağız, unutturmayacağız!

HDP’nin fikriyatını Yeşil Sol çatısı altında seçimlere taşıyarak geliyoruz’

Yaşattıkları bütün bu acıların, ihmallerin ve yıkımın hesabını kesinlikle soracağız. Biz kadınlar bu hesabı sormak için bir kadın partisi olan HDP’nin fikriyatını Yeşil Sol çatısı altında seçimlere taşıyarak geliyoruz. Yüzyılın felaketine karşı yüzyılın inşasını gerçekleştirmek için geliyoruz. Biz kadınlar; Tam eşitlik, gerçek demokrasi için, hakikatlerin gün yüzüne çıkarılması ve tarihsel yüzleşme için, koşulsuz adalet için geliyoruz. Erkek iktidara bağlı saray yargısına karşı; tam bağımsız gerçek yargı için geliyoruz. Kadınların önlenebilir şiddet ve cinayetlerde yitirilmemesi için geliyoruz.

Kadının perdelenen emeğini görünür kılmak için, kadının emeğini ve yaşamını güvenceye almak için geliyoruz. Tüm yönetim ve temsil kademelerinde, karar mekanizmalarında eşit temsiliyet için, eş başkanlık sistemini sarsılmaz bir güvenceye kavuşturmak için geliyoruz. Kazanılmış tüm haklarımızı korumak ve geliştirmek için; 6284 nolu yasayı dokunulmaz hale getirmek, İstanbul Sözleşmesi’ni etkin bir şekilde uygulamaya koymak için geliyoruz.

Kayyum gaspından hesap sormak, bizim olan ne varsa geri almak için geliyoruz. Tekçi erkek iktidarın yarattıkları eşitsizlikler üzerinden sürdürdükleri saltanatlarını yıkmaya, rant ve vurgun sefalarını sonlandırmaya geliyoruz. İnsanlığa karşı işlenen bütün suçlar ile birlikte faşizme, işkenceye, tecrit politikalarına son vermek için geliyoruz. Kriz, çözümsüzlük, yıkım politikalarına karşı; çözüm iddiamız, değişim gücümüz, eşit ve onurlu bir barışı kurma sözümüzle geliyoruz.

Kadınlar olarak 3. Yol’da birleşiyoruz’

Evet, sevgili kadınlar; Kadınlar değişim ve dönüşümün, yeniden inşanın kurucu gücüdür. Her zaman olduğu gibi bu seçimlere de eşit temsiliyet vaadinden fazlası ile eşit temsiliyet ile giriyoruz. Önümüzdeki dönemde siyasette en güçlü şekilde yerimizi alacak tarihsel rolümüzü oynayacağız. Kadınlar olarak 3. Yol’da birleşiyoruz.

3. Yol da yeni bir başlangıç, yeni bir yüzyıl diyoruz. Bu yol, bu güç, bu irade; yeşil solda, emek ve özgürlük ittifakımızla, kadın ittifakımızla mücadelemizi zafere ulaştıracaktır. Bu nedenle her zaman olduğundan çok daha fazla kararlılık ve azimle büyük yürüyüşümüzü devam ettirme zamanıdır. Özgürlük ağacının kökleri yeterince güçlü ve derindir. Şimdi güneşin ışığında, yeşil sol ağacının etrafında kenetlenerek zaferi kucaklamaya çok daha yakınız. Çok daha hazırız.”

Paylaşın

Yeşil Sol Parti Seçim Bildirgesi: Türkiye’yi Bu Karanlıktan Kurtaracağız

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine haftalar kala, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve seçime listelerinden gireceği Yeşil Sol Parti, Ankara’da bulunan bir otelde seçim beyannamesini açıkladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın’ın açıkladığı beyannamede “Birlikte değiştireceğiz” vurgusu yapıldı.

Beyanname kamuoyu ile paylaşılmadan önce Maraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşundu bulunuldu.

Seçim sloganı “Buradayız, birlikte değiştireceğiz” ve “Dîsa em” olan Yeşil Sol Parti, etkinlik salonuna, Kürtçe, Türkçe sloganların yer aldığı pankartlar asıldı.

Etkinliğe, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın ile Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, SODAP Sözcüsü Kezban Konukçu, SYKP Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, TÖP Sözcüler Kurulu üyeleri Perihan Koca ve Pelin Kahiloğulları, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Kürt siyasetçiler Ahmet Türk ve Sırrı Sakık, eski Devlet Bakanı Halil Ziya ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.

“Tüm ittifaklarımızla birlikte değiştirmeye geliyoruz”

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar konuşmasında şu noktalara değindi: “Kürt sorununda demokratik çözüm için, savaş ret ve inkar politikalarına karşı buradayız. Nefrete, kine, düşmanlaştırmaya karşı büyük barış için buradayız. Birlikte değiştireceğiz. Ölümün yüceltilmesine karşı yaşamı savunmak için buradayız, birlikte değiştireceğiz.

“Yeşil Solun ağacı altında buluştuk şimdi buradayız. Tüm ittifaklarımızla birlikte değiştirmeye geliyoruz. Doğayı sömüren, kadını köleleştiren gençliği esir alan bu düzeni değiştirmek için buradayız; geleceği hep birlikte, eşit, özgür bir demokratik cumhuriyet çatısı altında kurmak için buradayız, kararlıyız, gücümüz var, irademiz sağlam.”

“Türkiye’yi bu karanlıktan kurtaracağız”

Buldan ise şöyle dedi: “Bildirgemiz, Türkiye’nin demokratik çözüm programıdır. Özgürlüklerin, barışın, adaletin ve yeni bir yaşam mücadelesinin manifestosudur. Tabi ki bugünlere kolay gelmedik. Önümüze çıkarılan tüm engelleri, barajları, baskı ve kumpasları yıka yıka, direne direne, geldik. Başarıya hep beraber gideceğiz.

Evet, cumhuriyetin ikinci yüz yılına girerken tarihi bir dönemecin tam da arifesindeyiz. 14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kaldı. Seçimler, kurulacak yeni bir dönemin, yani büyük değişimin başlangıcı olacaktır. Ama aynı zamanda, 14 Mayıs, ülkeye yıllardır en büyük kötülükleri, yıkımları, karanlıkları yaşatan AKP-MHP faşizm düzeninin de biletinin kesileceği tarihi bir gün olacaktır. Evet, buradan en güçlü şekilde ifade ediyorum: AKP-MHP rejimini 14 Mayıs’ta sona erdireceğiz. Yolun sonuna geldiler. Onları kesinlikle göndereceğiz! Türkiye’yi bu karanlıktan kurtaracağız.”

“İstanbul Sözleşmesi için geliyoruz”

Ciğdem Kılıçgün Uçar şunları söyledi: “Türkiye’nin çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı, çok dilli yapısına uygun yeni bir demokratik anayasayı, toplumun anayasasını demokratik katılım ve toplumsal müzakere ile birlikte yazmak için Biz Hazırız.

İktidarların estirdiği faşizme ve kapitalist erkek egemenliğine karşı örgütlenmeyi ve dayanışmayı büyütmek için geliyoruz; eşbaşkanlık ile eşit temsiliyet ilkesi ve İstanbul Sözleşmesi için geliyoruz.”

“Temsiliyete dayalı yerel yönetimleri güçlendireceğiz”

İbrahim Akı ise şöyle konuştu: “Meclisler, kent konseyleri, platformlar, meslek kuruluşları ve demokratik kitle örgütlenmeleri ile yönetime ve karar süreçlerine katılan halkın iradesiyle demokrasiye ve eşit temsiliyete dayalı yerel yönetimleri güçlendireceğiz.

Halk iradesine ve seçim adaletine ipotek koyan ve bir yönetim biçimi haline gelen kayyım rejimine son vermek için geliyoruz.”

Ekololji, çalışma hayatı, kadın ve çocuk hakları, adalet, ekonomi gibi başlıklarda 4 bölüm ve 50 başlıktan seçim vaatlerinin yer aldığı 2023 Seçim Bildirgesinde öne çıkan noktalar şöyle:

Kürt sorununun demokratik barışçı çözümü
İkinci yüzyılda demokratik anayasa
Bağımsız ve tarafsız yargı ile herkes için adalet
Kadınlar için özgürlük ve eşitlik
Ekolojik yeni yaşam
Herkes için adil yargılanma hakkını güvence altına alacağız
KHK’leri iptal edeceğiz
Çocukların, bugünün hak sahipleri ve toplumsal özneleri olmaları için geliyoruz…
Toplumun ihtiyaçlarını esas alan demokratik ekonomi ile geliyoruz
Sendikal hak ve özgürlükler için geliyoruz

Paylaşın

HDP’li Buldan: 100 Milletvekili Hedefiyle Seçimlere Hazırlanıyoruz

Partisinin il eşbaşkanları toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimlere değinerek, “Cumhuriyetin ikinci yüzyılında 100 milletvekili şiarıyla bu seçimlere hazırlanıyoruz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Çok güçlü bir Yeşil Sol Parti’nin temsiliyeti ile farklı renklerin, kimliklerin aidiyetlerin ve mağduriyet yaşayan, yok sayılan, inkar edilen bütün kimliklerin temsil edilmesi de parlamentoya çok daha güçlü girebilmek için çalışacağız ve mücadele vereceğiz. Dolayısıyla güçlü bir partiyle parlamentoda temsil edilmenin önümüzdeki senelerde yapılacak olan yasal çalışmalara etki edeceğini bilerek ve bu anlayışla parlamentoya girmeyi hedefliyoruz.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Eşbaşkanları, seçim çalışmalarını değerlendirmek üzere toplandı. Toplantıya HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlık etti.

Toplantının açılışında konuşan Pervin Buldan şunları söyledi:

“Bugün Ramazanın ikinci günü, Ramazanın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Oruç tutan halkımızın oruçlarının kabul olmasını diliyorum. Gerçekten önemli bir tarihsel dönemden geçiyoruz. Bu tarihi dönemde sorumluluk ve yükümlülüklerimizin çok daha ağır olduğunu biliyoruz. Ancak şunu ifade etmek isterim bizim artık hayatımızın iki şekli oluştu; birincisi deprem öncesi hayatımız ikincisi deprem sonrası hayatımız. Deprem öncesini çok farklı anlatacağız. Deprem dönemini gelecek nesillere aktarırken deprem öncesi ve sonrası Türkiye diye anlacatağız.

O yüzden açıkçası ben de depremde yaşanan bu büyük felakette yaşamını yitiren bütün insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Çok büyük bir acının, çok büyük bir felaketin sonuçlarıyla karşı karşıya kaldık. Deprem felaketini çok daha büyük mağduriyetlere dönüştüren bir iktidarla karşı karşıya kaldık. Özellikle deprem bölgesinde il eş başkanlarımıza ben öncelikle teşekkür etmek istiyor ve onlara ayrıca geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Deprem bölgesindeki il eş başkanlarımız yakınlarını komşularını kaybettiler. Depremin olduğu saatten itibaren sahaya indik. Oralardaki il eş başkanlarımızın durumunu bizler de gördük, yakındır tanık olduk.

Evet, depremin sonuçları devam ediyor. Üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen yaraların sarılmadığını, acıların dinmediğini dolayısıyla ülkeyi yönetenlerin iktidarın bu anlamda sınıfta kaldığını, depremzedelerini her anlamıyla kaderleriyle baş başa bıraktıklarını ilk andan itibaren gördük. Bakanları göstermelik olarak bölgeye gönderdiler ama hala yaralar sarılmadı, birçok ihtiyacın olduğunu biliyoruz. Barınma, gıda ihtiyacı, göçten kaynaklı yaşananların getirdiği sonuçları önümüzdeki dönemlerde dayanışmayı daha da büyüterek sürdürmek gerek ve bunun farkındalığıyla hareket etmek zorundayız.

Deprem oldu bitti, insanlar yakınlarını kaybetti. Kalanlar nasıl yaşayacak nasıl barınacak, geleceklerini nasıl teminat altına alacak. Bütün bunlar elbette birer soru işareti. Bizim ve tüm Türkiye halklarının bunun üzerinde daha fazla çalışması gereken bir döneme giriyoruz. Çünkü insanların bir çoğu depremin yaşandığı yerleri terk etmek zorunda kaldı.

“HDP olarak halklarımızın yanındayız”

Hem göç eden insanlar, aynı zamanda deprem bölgesini terk etmeyen binlerce insanımız var. O yüzden bu dayanışmayı çok güçlü bir şekilde gönüllerle sivil toplum örgütleri ve HDP’nin bütün kurullarıyla deprem bölgelerinde yürüttüğü dayanışmayı daha da güçlendirmenin zamanıdır. Ama aynı zamanda gelecek dönemleri ve süreçleri de buna hazırlıklı bir şekilde yönetmeyi başarmamız gerekiyor. Depremzedelerin bize ihtiyacı var, iktidara olan öfkenin, sitemin karşısında HDP olarak bizler halkımızın yanındaydık ve dayanışmayı büyüttük.

8 Mart sürecini geçirdik. Kadın arkadaşlara özellikle teşekkür ediyorum. Yıkımdan sonra miting değil ama kadınları bir araya getirecek etkinlikler yürüyüşler gerçekleştirildi. Her yerde açıklamalara yoğun katılımlar gerçekleşti. Hatay’da 4 Mart’ta gittiğimde böylesi bir manzarayı beklemiyordum. Çok yoğun bir kadın katılımı vardı. En büyük yıkımın yaşandığı bir kent, daha doğrusu böyle bir kent kalmadı aslında oradaki kadınların 8 Mart vesilesiyle bizimle olmalarını çok anlamlı olduğunu ifade etmek istiyorum.

Dolayısıyla bundan sonraki 8 Mart’larda daha güçlü birliktelikler ve buluşmalar gerçekleştireceğiz. Hem 8 Mart’ın hem de Newroz’un yas havasında da olsa gerçekleşmesi bizlere umut veriyor. Newroz da aynı şekildeydi. Birçok yerde Newroz’da bir araya gelindi ama her şeye rağmen milyonların bir araya gelip verdiği mesajlar birlik beraberliğin önemini bizlere gösterdi. Newroz’da da 8 Mart’ta da il eş başkanlarımızın emeği büyüktür. Ben de bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Seçim dönemine girdik. Artık kaçınılmaz bir gerçekle karşı karşıyayız. Ertelenir mi gibi sorular da bitti. Seçim tarihi netleşti, ittifaklar oluştu, başvurular başladı. Biz Yeşil Sol Parti olarak seçimlere girme kararımızı açıkladık. Cumhurbaşkanlığı seçiminde daha önce hem Mithat Başkan’ın açıklamaları hem de benim Kars İl Kongresinde yapmış olduğum kendi adayımızı çıkarma konusundaki açıklamamız halkımızda büyük motivasyon yarattı.

Bu coşkuyu anlayabiliyoruz. Bu anlamda halkımızın talebinin ne kadar yerinde olduğunu biliyoruz. Seçime yaklaşırken depremden kaynaklı şartların değişmesiyle birlikte kurullarımızla yaptığımız toplantılardaki kararla bu tutumumuzda değişiklik yaptık. Umut ediyoruz ki bu yeni karar da insanlarımızda yine bir heyecan yaratmış, büyük bir coşkuya vesile olmuştur.

Çünkü biz kararlarımızı alırken, kendi başımıza almıyoruz. Bütün kurullarımızla bu kararları alıyoruz. MYK’da saatlerce yaptığımız tartışmalar, Kadın Meclimizde yaptığımız değerlendirmeler milletvekillerimizle yaptığmız değrlendirmelerle birlikte bu tutum değişikliği önümüzdeki dönemi şekillendirme, yeni yaşamı inşa ve faşizmi yok etme, iktidar gönderme açısından önemli bir karardır.

Belki isim açıklamadık ama henüz seçim çalışmaları başlamadığı için isim açıklamadık. Seçim çalışmaları başladıktan sonra Cumhurbaşkanlığı konusunda kimi destekleyeceğimizi isim olarak telaffuz etmeyi önümüzdeki günlerde gündemimize alacağız. Cumhurbaşkanlığı seçimi kadar parlamento seçimlerinin de çok önemli olduğunu biliyoruz.

“100 milletvekili ile parlamentoda olma hedefiyle seçimlere hazırlanıyoruz”

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında 100 milletvekili şiarıyla bu seçimlere hazırlanıyoruz. Çok güçlü bir Yeşil Sol Parti’nin temsiliyeti ile farklı renklerin, kimliklerin aidiyetlerin ve mağduriyet yaşayan, yok sayılan, inkar edilen bütün kimliklerin temsil edilmesi de parlamentoya çok daha güçlü girebilmek için çalışacağız ve mücadele vereceğiz. Dolayısıyla güçlü bir partiyle parlamentoda temsil edilmenin önümüzdeki senenlerde yapılcak olan yasal çalışmalara etki edeceğini bilerek ve bu anlayışla parlamentoya girmeyi hedefliyoruz.

Eşit temsiliyet meselesinde kadınların da erkekler kadar parlamentoda temsilinin sağlanması için fermuar sistemini hayata geçirmeyi önemli bir mesele olarak gördüğümüzü, bu konuda herhangi bir taviz vermeyeceğimizi kadın temsilinin partimiz açısından büyük önemde olduğunu ve listeler yapılırken buna çok büyük önem verdiğimizi belirtmek isterim.

Kısacası ben de bu dönem bütün arkadaşlarımıza büyük bir sorumluluk düştüğünü bütün il eş başkanlarımıza görev düştüğünü ifade etmek istiyorum. İçinizde aday adayları olacaktır, bu konuda kısıtlama yok ama bütün arkadaşlarımız şimdilik il eş başkanları olarak görevine devam edecektir, sizlere olan ihtiyacın büyük olduğunu belirtmek istiyorum. Yolumuz açıktır. Buna yürekten inanıyorum.”

Paylaşın

HDP’li Mithat Sancar: Temel Hedef İktidarın Gönderilmesi

Partisinin il eşbaşkanları toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimlerine değinerek, “Seçim sürecinin yoğunluğu çalışmaların ne kadar yoğun olacağı bundan önceki tecrübelerimizle de sabittir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Özellikle seçim dönemlerinde hem halka ulaşma hem desteğimizi büyütmek, gücümüzü büyütmek, bunları sağlayabilmek için sandıkları koruma hedefi önümüzde duruyor. Bu konudaki çalışmaları da yakından takip ediyoruz, sizlerin yaptıklarınızı da görüyoruz. Bundan önceki seçimlerde çalışan bütün yoldaşlarımızın birikimi şimdi sizlerin ellerindedir”

Sancar, konuşmasının devamında, “14 Mayıs’ta yapılacak seçimler tarihi bir öneme sahiptir, bunun da herkes farkındadır. Ya bu otoriter, sömürücü savaşı temel politika olarak kabul eden rejim kendini pekiştirecek ya da demokratik cumhuriyete giden yolun açıldığı yeni bir başlangıç ortaya çıkacak. İnkara, talana, sömürüye, savaşa, dayanan iktidarın gönderilmesi temel stratejik hedefimizdir. Bu konuda zaten her alanda mücadelemizi kararlılıkla yürütüyoruz. Bütün saldırılara, kuşatmalara rağmen hiçbir güç bizi yolumuzdan alıkoyamıyor.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Eşbaşkanları, seçim çalışmalarını değerlendirmek üzere toplandı. Toplantıya HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlık etti.

Toplantının açılışında konuşan Mithat Sancar şunları söyledi:

Önemli bir dönemeçte önemli bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Bunu yüz yüze gerçekleştirmek isterdik ama şartlar ve program yoğunluğu nedeniyle bir araya gelemedik. Ancak online toplantı yapma imkanını yaratabildik. Buradan bu platformdan da görüşlerimizi karşılıklı değerlendirmelerimizi paylaşmak önemlidir.

Öncelikle ben son bir ay içinde başta 8 Mart Newroz olmak üzere sahada büyük emek sarf eden değerli yoldaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Daha da önemlisi deprem sonrasında bütün birimlerimizle başta il eş başkanlarımız, yöneticilerimiz, bütün çalışanlarımızla sahada olmak ve dayanışma içinde olmak için büyük bir seferberlik gerçekleştirdi. Evet halkımız, bu düzenin yarattığı enkazın altında kalmışken ilk dayanışma hareketini başlatan ve sahaya hemen koşan arkadaşlarımız oldu.

Elbette sizler gibi bizler gibi binlerce insan alana gitti ama gittiğimiz her yerde örgütümüzün halkımızın acılarını paylaşma, yaralarını sarma konusunda büyük bir gayret gösterdiklerine tanık olduk. Bundan dolayı da sizleri hem kutluyor ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu bizim görevimizdir. Çok büyük yıkım oldu. Büyük kayıplar derin acılar yaşadık. Devlet ve iktidar ilk 3 gün de hiç bir yerde yoktu. Ne arama kurtarma çalışmaları için gerekli yardımlar yapılmıştı ne de açıkta kalan insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılayacak bir çalışmaya tanık olduk. Sahada halklarla dayanışan insanlarımızla buluşan sizler ve bizler gibi pek çok çevreden insanlar vardı.

Acımız büyüktü yıkım ağırdı. Hala devam ediyor bu yıkımın sonuçları. Öte yandan dayanışmanın büyüklüğü de acıları biraz hafifletme yaraları sarma anlamında bize teselli olduğu gibi umut da verdi. Çünkü asıl halkı ve toplumu koruyacak gücün bizzat kendi öz örgütlülüğü olduğunu halkla beraber çalışan, halk için çalışan kesimlerin ancak halkı savunabileceğini görebildik.

Bu her alanda böyledir. Ama bu depremin yarattığı yıkımın büyüklüğü karşısında dayanışmanın da muazzam büyüklükte ortaya çıkmış olması bizler için umut vericidir. Emek veren herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Depremde hayatını kaybedenlere rahmet diliyor, geride kalanlara sabır, yaralılarımıza da acilen sağlıklarına kavuşması için duygularımız onlarladır.

Aranızda deprem bölgesinde çalışan il eş başkanlarımız da var. Onların da kayıpları var biliyorum. Özellikle Pazarcık ilçe eş başkanımızın çok büyük çabalarını gördük. Kendi kayıpları olmasına rağmen gece gündüz durmadan çalıştı ama onu da maalesef kalp krizi sonucu yitirdik. Onu da saygıyla rahmetle anıyorum.

Depremde yaşanan bu büyük yıkıntının sorumlusunun iktidar olduğunu, bu düzen olduğunu her fırsatta vurguluyoruz. Depremden önce yapılanlar ve yapılmayanlar ile depremden sonra yapılanlar ve yapılmayanlar toplandığında kayıpların sorumlusunun bu düzen olduğunu herkes görüyor. Ranta, sömürüye, rüşvete, yolsuzluğa dayalı bu işleyiş kentlerimiz evlerimizi birer potansiyel yıkım mekanına dönüştürmüştür.

“Sömüreye ve ranta tahsis edilen kaynaklar ölüm getiriyor”

Yaşadığımız evlerin insanlarımıza mezar olmasının zeminini yaratmıştır. Maalesef bu durum yine dediğim gibi büyük kayıplarla ortaya çıktı. Büyük kayıplarla kendini gösterdi. Sorumlu bu talan düzeninin sahipleridir. Öte yandan depremden hemen sonra ulaşması gereken acil kurtarma çalışmalarının da gerçekleşmediğini gördük.

Yine deprem vergileriyle başka alanlardaki kaynaklarla hızlı örgütlenebilecek acil yardım ve kurtarma çalışmaları bu kaynakların başka alanlarda kullanılmasından dolayı deprem bölgesine ulaşamadı. Bu iktidar kaynakları sömürüye, yandaşa sermaye ve savaşa tahsis ediyor. Savaş ranta tahsis edilen bu kaynaklar ölüm ve yıkım getiriyor. Oysa halkın bizzat kendisinin ürettiği bu kaynakları yine insanların iyi bir yaşam sürebilmeleri, hayatlarını ve sağlıklarını koruyabilmek için kullanmak mümkün.

“Başka bir düzen mümkün”

Başka bir düzen, başka bir ülke, başka bir anlayış mümkündür. Bizler bu yeni düzenin kurulması, yeni bir başlangıç için yola çıkmış, demokratik cumhuriyeti toplumun bütün kesimlerinin eşit özgür ve refah içinde yaşayacağı bir sistem olarak kurmak için mücadele yürütüyoruz. O nedenle depremden sonra çalışmalarımızı bu şiarla diğer alanlarda yoğunlaştırarak sürdürürdük.

Bunda da yine en ağır yük sizlerin omuzlarımdaydı. 8 Mart’ı kadınlar dayanışma ruhuyla, acı ve yası paylaşma şiarıyla karşıladılar. Kadın mücadelesinin ne kadar önemli bir güç olduğunu, dönüşüm için ne kadar değerli kaynak olduğunu bizlere gösterdiler. Kadın yoldaşlarımızın bu emekçileri, mücadeleleri bizlere yol gösteriyor, onlara teşekkür ve minnet sunuyorum.

Ardından Newroz’u yas ve acıyı paylaşma ortamında karşılamak durumunda kaldık. Newroz yeni bir başlangıç diriliş, ve direniş günüdür. Başta Kürtler olmak üzere bütün Ortadoğu halklarının bu heyecanla kutladıkları bir bayramdır. Ancak bu sene bir şenlik olarak değil bu düzeni değiştirme kararlılığıyla karşıladık. Yası, acıyı paylaşma duyarlılığı ile karşıladık. Meydanlara onbinler yüzbinler milyonlar aktı.

Bu konuda sizlerin çabalarının da ne kadar önemli olduğunun farkındayız. İl, ilçe örgütlerimiz olmasa böyle canla başla çalışmasa ne depremdeki dayanışmayı ne 8 Mart’taki paylaşmayı ne de Newroz’daki o görkemli buluşmayı gerçekleştirebilirdik. Şimdi önümüzde 1 Mayıs var. Bütün bu söylediğim değerleri, kararlılığı 1 Mayıs’a taşıma sorumluluğumuz var.

1 Mayıs’tan sonra da 14 Mayıs’ta artık sandıklar kurulacak. Seçim sürecine girdik. Seçim sürecinin yoğunluğu çalışmaların ne kadar yoğun olacağı bundan önceki tecrübelerimizle de sabittir. Özellikle seçim dönemlerinde hem halka ulşama hem desteğimizi büyütmek, gücümüzü büyütmek, bunları sağlayabilmek için sandıkları koruma hedefi önümüzde duruyor. Bu konudaki çalışmaları da yakından takip ediyoruz, sizlerin yaptıklarınızı da görüyoruz. Bundan önceki seçimlerde çalışan bütün yoldaşlarımızın birikimi şimdi sizlerin ellerindedir.

14 Mayıs’ta yapılacak seçimler tarihi bir öneme sahiptir, bunun da herkes farkındadır. Ya bu otoriter, sömürücü savaşı temel politika olarak kabul eden rejim kendini pekiştirecek ya da demokratik cumhuriyete giden yolun açıldığı yeni bir başlangıç ortaya çıkacak. İnkara, talana, sömürüye, savaşa, dayanan iktidarın gönderilmesi temel stratejik hedemizidir. Bu konuda zaten her alanda mücadelemizi kararlılıkla yürütüyoruz. Bütün saldırılara, kuşatmalara rağmen hiçbir güç bizi yolumuzdan alıkoyamıyor.

İttifaklarımızı kuruyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı zaten daha önce kuruldu ve şimdi yoluna genişleyerek devam ediyor. Öte yandan Kurdi İttifaklarımızın da kuruluşu ile ilgili çalışmalar son aşamaya geldi. Hem Emek ve Özgürlük İttifakı hem Kurdi İttifak bu Demokrasi ve Özgürlük ittifakının motor gücü olacaktır. Demokratik dönüşümün belirleyici dinamiği olacaktır. Bu ittifakla aslında bizim en geniş birlikteliği demokratik demokratik güç birliği değişimi geniş çatı altında toplanıyor. Buna en başta kadın mücadelesi ve kadın hareketleri dahildir. Gençliğin büyük kararlılığı, azmi ve onların yarattığı mücadele birliği de bizim ittifakımızın belki de en temel sütununu oluşturuyor.

Bu seçimlere HDP olarak giremeyeceğimizi açıkladık fakat bütün teşkilatlarımız seçime bu ihtimalleri gözeterek hazırlanmıştır. İktidarın ve rejimin oyunlarına karşı bizler de her daim uyanık olduk, hazırlıklarımızı hiçbir dönem aksatmadık. Bu seçimlere bu büyük gücü, yarattığımız büyük dinamizmi ve değişim iradesini yansıtacağımızı ilan ettik. Kapatma davası açıldıktan kısa süre sonra bunu söyledik, halklarımızı asla seçeneksiz bırakmayacağız. Üçüncü Yolu inşa etmek için mutlaka alternatifler oluşturacağız.

“Bu seçimlere Yeşil Sol Parti çatısı altında gireceğiz”

Üçüncü Yol’un başarıya ulaşması için mutlaka seçimleri büyük toplumsal mücadelenin önemli bir parçası olarak görüp çalışmaları en ileri noktaya taşıyacağız. Bunları böyle de belirtmiştik, soru işaretleri vardı belki belli insanlarımızın ve çevrelerin zihinlerinde acaba ne olacak diye soruyorlardı ama çok büyük çoğunluk biliyordu ki geçmişten gelen o büyük mücadele birliği bugün bizlere yol gösteriyor. O birikim ve tecrübenin bize verdiği büyük güçle biz alternatifleri oluşturduk. Biz alternatiflerimizi oluşturduk, bu seçimlere Yeşil Sol Parti çatısı altında gireceğiz. Yeşil Sol Parti’nin örgütlendiği iller zaten var, İlçeler var.

Ama HDP’nin bulunduğu her yer Yeşil Sol Parti’nin gücüdür. Onun insan ve mücadele kaynağıdır. Yeşil Sol Parti’yi bu seçimlerde bütün gücümüzle ittifakların da dahil olduğu bir çerçevede en yüksek başarıya hep birlikte taşıyacağız. Bu sorumluluğun farkındayız. Bu rejimi değiştirmemiz gerekiyor. İnkar, imha, savaş ve sömürü düzenini değiştirmemiz gerekiyor.

Halklarımıza ve topluma büyük bedeller ödeten bu baskıcı ve zalim anlayışı durdurmamız gerekiyor. Bu hedeflere ulaşma konusunda güvenceyiz. Kürt sorunuda demokratik çözüm, yeni başlangıç ancak bizim öz gücümüzle olur. Bizler demokratik dönüşümün güvencesiz. Kürt sorununda demokratik çözümün asıl yine kaynak gücü olacağız. Büyük barışı demokratik çözüm üzerine inşa etmek yine bizlerin gücüyle olacaktır.

Özgür gelecek bizlerin mücadelesi ile kurulacaktır. O nedenle bütün enerjimizi bütün kaynaklarımızı bu sorumluluk bilinciyle harekete geçiriyoruz. Siz eş başkanlarımız bu mücadelenin gerçek anlamda emekçilerisiniz, gerçek rençberlerisiniz, zahmetkeşlerisiniz. Sizlerin bu emekleri bizlerin de hep birlikte yolumuzu açıyor. Sorumluluklarımızı bize her gün yeniden hatırlatıyor, değişim bizim mücadelemizden geçiyor. İkitdarı göndermek yetmiyor, yeni bir dönem başlatmak gerekiyor.

Bu yeni dönem demokratik cumhuriyet hedefiyle mücadele dönemi olacaktır. Demokratik cumhuriyete giden yolda hep birlikte başarılı olacağımıza inancımız tamdır. Hep birlikte kazanacağımızı biliyoruz. Bütün çalışmalarınız, emeklerinizi için teşekkür ederim. Bundan sonraki zorlu çalışmalar için kolaylıklar diliyorum. Ramazan ayının da hayırlara bu mücadelede hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum. Serkeftin hepimize, Türkiye halklarına ve geleceği umutla bekleyen bütün insanlarımıza.”

Paylaşın

HDP’li Buldan: En Demokrat Adayın Hangisi Olduğunu Halkımız Biliyor

“14 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu’nu mu destekleyeceksiniz?” sorusunu yanıtlayan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Dün çok kapsamlı bir değerlendirmeyle görüşümüzü açıkladı. Cumhurbaşkanı adayımızı çıkaracağımızı deprem öncesinde belirtmiştik. Ancak yaşanan depremden sonra tutumumuzda bir değişiklik yaptık. Depremin yönetilemediğini, depremin yaşandığı yerlerde hükümetin yetersizliğini gördüğümüz için tutumumuzu bir kez daha en azından mevcut koşullar altında gözden geçirdik.” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “AKP-MHP hükümetinin ülkeyi yönetemediği bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu ülkede daha demokratik, daha özgürlükçü, bütün mağduriyetlere karşılık verecek bir anlayışın yerleşmesi için deprem sonrasında bu tutumumuzu gözden geçirdiğimizi ifade ettik.”

Buldan, açıklamasının devamında, “Bir isim açıklamadık ancak biz Türkiye’de bir değişim ve dönüşümden yanayız. Biz demokrasinin kazanmasını istiyoruz. Biz Türkiye’de özgürlüklerin ve adaletin, hukukun kazanmasını istiyoruz. Dolayısıyla cumhurbaşkanı adayları içerisinde buna en uygun olan ismi destekleyeceğimizi de önümüzdeki günlerde muhtemelen isim bazında da ifade ederek kararımızı daha net bir şekilde kamuoyuyla paylaşacağız. En demokrat adayın hangisi olduğunu insanlarımız, halkımız biliyor” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında partisinin depreme yönelik tespit ve çözüm önerilerini açıkladı. Buldan, şunları söyledi:

“Büyük bir depremle on binlerce insanımız yitirdik. Halen yaraların sarılmadığı, acıların dinmediği ve felaketin kelimelerle anlatılamayacak boyutlarının olduğu bir depremdi. Önlemler alınmadığı için birçok insanımızın yaşamını yitirdiği bir deprem felaketiyle karşı karşıya kaldık. Yaşanan iki büyük depremden hemen sonra yetkili kurullarımızla deprem bölgesine gittik, deprem bölgesindeki yaraları sarmaya çalıştık ve yaşanan mağduriyetleri birebir yerinde gözlemedik.

Üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen halen aynı mağduriyetlerin yaşandığını, yaraların sarılmadığını, acıların -elbette geçemeyecek bir acı olduğunu biliyoruz ama- bir nebze de olsa hafiflemediğini görüyoruz. Bu ülkeyi yönetenler insanları kaderleriyle baş başa bıraktılar. İlk günden depremzedelerin yanında olmayanlar şimdi binalar dikmek üzere oraya gittiler. Bizler HDP olarak bütün bu yaşananları ve gözlemlerimizi bir tutum belgesiyle Türkiye kamuoyu ile paylaşmak için bugün buradayız:

6 Şubat 2023’teki iki büyük depremle ülke olarak büyük bir yıkım yaşadık. 10 ilde resmi verilere göre 50 binin üzerinde, gerçek verilere göre ise çok daha fazla insanın yaşamına mal olan; 100 binden fazla insanın yaralandığı; 20 binin üzerinde binanın ve 100 binden fazla bağımsız bölümün yıkıldığı depremlerin acısı yüreğimizi yakmaya devam ediyor.

Deprem bir doğa olayıdır ve Anadolu coğrafyasının aktif fay hatlarında sürekli yıkıcı depremler meydana gelmektedir. 1939 Erzincan, 1966 Varto, 1971 Bingöl, 1975 Lice, 1999 Marmara, 2011 Van, 2020 Elazığ depremlerinin sonuçları çok ağır olmuştur. Bu tarihsel gerçekliğe rağmen halen bu acı felaketlerin yaşanıyor olmasının nedenleri siyasal ve yönetsel yetmezlik, öngörüsüzlük ve bilimsellikten uzaklıktır.

Kaçak ve sağlam olmayan yapıların son 10 yıldaki imar afları dolayısıyla ruhsat alması ve yasal kılıfa büründürülerek işlenen kent suçları sonucunda düzensiz bir kentleşme tüm ülkeye hâkim kılınmıştır. Oy ve rant uğruna yapılmayan denetimler yaşadığımız felaketin ve yaşam hakkı ihlalinin ve kent suçlarının siyasi sorumlularına da işaret etmektedir. Son yaşanan depremle; AKP-MHP iktidarının gerekli ve yeterli deprem önlemleri almadığı, kamu kurumlarının hazırlıksız olduğu, büyük bir organizasyon ve koordinasyon sorunu yaşandığı açıkça görülmüştür.

“Kızılay şirket durumuna getirilmiştir”

Doğal afetlere müdahalede yetkili kurum olan AFAD, İçişleri Bakanlığına bağlanmış, kurumun bütçesi genel bütçenin yüzde 0,25’i oranında belirlenmiştir. Kurumun yönetim kadrosu nepotizme teslim edilmiş, personel ve ekipman eksikliği açıkça ortaya çıkmış, asli görevi afetlere acil müdahale olan bu kurum iktidarın hırsızlık ve yolsuzluk kapısı haline getirilmiştir. Kızılay da kurum yönetimi açısından liyakatsizlikle malul ve arpalık olarak kullanılan, halka yardım ulaştıran değil malzeme satan bir şirket durumuna getirilmiştir.

Bu duruma karşılık siyasi iktidar deprem bölgesinde yaşanan muazzam toplumsal dayanışmaya adeta bir kâbus gibi çökmeye çalışmıştır. Mülki amirlerin, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin yardımlarını engellemeye çalışması ibretlik bir tablo oluşturmuştur. Türkiye’nin aşırı merkeziyetçi idari yapısı da kentsel planlama süreçlerini, bilimsel ve demokratik katılım süreçlerini olumsuz etkileyen bir durumdur. İmar kanunları, yapı yönetmelikleri ve denetim mekanizmaları bilimsel ve kamusal bakış açısından uzak, vahşi piyasa koşullarına göre hazırlanmaktadır.

Deprem değil depreme karşı gerekli ve yeterli önlemleri almayan siyasi iktidar ölümlerin sorumlusudur. Sözüm ona bürokratik hantallıktan kurtulma iddiasına sahip Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin, yani tek adam yönetiminin, nasıl enkaz altında kaldığına bu toplum tanık olmuştur. Merkezi devletin hantallığı yüzünden yitirilen canlara şahit olmuştur.

Yerel yönetimlerin güçlü olduğu, anında müdahale için Ankara’dan talimatın beklenmediği bir siyasal düzen ihtiyacı bir kez daha bir zorunluluk olarak açığa çıkmıştır. Mevcut siyasi iktidar yaşanan sorunlara kalıcı çözümler bulma ehliyetini kaybetmiştir.

Atılması gereken adımlar 

Seçimlerden sonra oluşacak yeni yönetimin depreme hazırlık ve kent hakları kapsamında ilk atması gereken belli başlı adımlar şunlardır:

1 – Bina kusuruna bağlı meydana gelen yıkım ve ölümlerden inşaat, ruhsat, onay aşamasında birinci derecede sorumlu olan herkes için mevzuatta cezai yükümlülükler artırılmalı ve kesinlikle uygulanmalıdır.

2 – Afet bilinci ve kültürünün gelişmesi için ilköğretimden itibaren coğrafya ve jeoloji dersleri müfredata alınmalı; afet öncesi, afet anı ve sonrası için eğitimler verilmeli, afet esnası ve sonrasında yapılacaklara dair eğitimler ilkokul seviyesinden başlatılmalıdır.

3 – Afet dönemlerinde merkezin karar alma süreçlerini beklemeyecek, halkla beraber hareket edecek güçlü demokratik yerel yönetimlerin inşası gereklidir. Yatay örgütlenme tarzı ve merkezi kurumlarla koordineli halde hareket edecek yerel yönetimler her bir mahallede oranın ihtiyaçları doğrultusunda afet gönüllüleri örgütlenmesini hazırlamalıdır.

4 – Mevcut 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Yasa yürürlükten kaldırılarak yeni bir düzenleme yapılmalı, 3194 Sayılı İmar Yasası ve bağlı yönetmelikler de kent suçları tanımlaması kapsamında yeni mevzuata uyumlu hale getirilmelidir.

5 – Doğayla çatışmadan planlı ve sağlıklı kentleşmeye gidilmelidir. Başta imar afları olmak üzere tüm kent suçları anayasal hüküm altına alınmalı, imar ve yapı mevzuatına uygun yapılaşma, kamu yararı ve halk katılımı dikkate alınarak gerçekleştirilmeli, bilimsel içerikli imar planları şehirlerin anayasası niteliğini taşımalıdır.

6 – Kentlerde afetlerden korunmak ve zararlarından en az etkilenmek amacıyla “Afet Risk Yönetimi” anlayışı benimsenmeli, öncelikle başta deprem olmak üzere afet riski olan bölgeler tespit edilmeli ve söz konusu riskleri azaltacak önlemler ivedilikle alınmalıdır. Özellikle İstanbul başta olmak üzere tüm kentlerimizde kapsamlı Afet Yönetim Planları hazırlanmalı ve gecikmeksizin uygulama olanakları yaratılmalıdır.

7 – Gelecek 5 yıllık planlamada depreme dayanıklı ve dirençli kentler projesi ilan edilmeli ve uygulanmalıdır.

8 – Tarım alanları, nehir dere yatakları, kıyılar, fay zonları, heyelan, çığ gibi riskli alanlar imara açılmamalı, mevcut olanlar bir planlama doğrultusunda boşaltılmalıdır.

9 – Barınma hakkı anayasal bir haktır ve demokratik sosyal devletin bir görevidir. Kent planlaması, merkezi üst plan ilkeleri altında, yerel yönetimlerin bilimsel, ekolojik dengeyi dikkate alan, katılımcı, sosyo-kültürel, çevresel ve jeolojik kriterlerine göre yapılmalıdır.

10 – Kent ve mekan planlamaları, kent hakkı kavramı çerçevesinde imar kanunları ve bina ve yapı yönetmelikleri yapı denetim sistemi uzmanı kurumlar, üniversiteler, TMMOB ve benzeri STK’lar ile bilimsel gerçekler ışığında yeniden düzenlenmelidir.

11 – Afet ve Kentsel Dönüşüm Bankası kurulmalıdır.

12 – AFAD kesinlikle özerk bir kimliğe kavuşmalı, liyakat temelinde atamalar yapılmalıdır. AFAD’ın teşkilat yapısı yerel ve bölgesel düzeyde yeniden düzenlenmeli, illerde AFAD Danışma Kurulları oluşturulmalı, ilgili STK’lar ve yerel yönetimler bu kurullarda yer almalıdır.

13 – Afet anlarında halka yardım anlayışını kaybeden ve iktidarın arpalığına dönüşmüş olan Kızılay bu çarpık anlayıştan ivedilikle arındırılmalı ve yeniden yapılandırılmalıdır.

HDP olarak bir arada yaşamın sadece politik hedeflerle gerçekleşmeyeceğine ve doğal yaşamı, ekolojik dengeyi gözetmesi gerektiğine; kent yaşamının ve kültürünün sağlıklı bir biçimde gerçekleşmesi için her bireyin karar alma süreçlerine aktif katılımının zorunluluğuna inanıyoruz.

Son yaşanan depremlerde görüldüğü gibi, Türkiye halklarının muazzam bir dayanışmayla yaraları sarmaya çalışması geleceğe dair umutlarımızı yeşertmiş, açığa çıkan haklı öfke ise halkların iktidara yönelik demokratik değişim isteğini netleştirmiştir.  Artık bir canımızı bile depremlerde yitirmek istemiyoruz, siyasi ve idari sorumluluğu olanların da hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini bir kez daha önemle belirtiyoruz.

SORU: Deprem bölgesi HDP seçmenin yoğun olduğu bir bölge. Büyük göç yaşandı. Bu durum oy kullanmaya yansır mı?

Deprem illerine dönük çalışmalar yürütülüyor. Göç edenlerin nereye yerleştiğine dair çalışmalarımız ile orayı terk etmeyen vatandaşlarımız için çalışmalarımız ivedilikle yürütülüyor. İnsanlarımız nerede oy kullanmak istiyorsa onları taşıyarak oy kullanmalarını sağlayacağız.

“En demokrat adayın hangisi olduğunu insanlarımız, halkımız biliyor”

Soru: Yeşil Sol Parti ile katılacağınızı açıkladınız. Dün yaptığınız açıklamada Kılıçdaroğlu’na destek olarak algılandı. 14 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu’nu mu destekleyeceksiniz?

Dün çok kapsamlı bir değerlendirmeyle görüşümüzü açıkladı. Cumhurbaşkanı adayımızı çıkaracağımızı deprem öncesinde belirtmiştik. Ancak yaşanan depremden sonra tutumumuzda bir değişiklik yaptık. Depremin yönetilemediğini, depremin yaşandığı yerlerde hükümetin yetersizliğini gördüğümüz için tutumumuzu bir kez daha en azından mevcut koşullar altında gözden geçirdik. AKP-MHP hükümetinin ülkeyi yönetemediği bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu ülkede daha demokratik, daha özgürlükçü, bütün mağduriyetlere karşılık verecek bir anlayışın yerleşmesi için deprem sonrasında bu tutumumuzu gözden geçirdiğimizi ifade ettik.

Bir isim açıklamadık ancak biz Türkiye’de bir değişim ve dönüşümden yanayız. Biz demokrasinin kazanmasını istiyoruz. Biz Türkiye’de özgürlüklerin ve adaletin, hukukun kazanmasını istiyoruz. Dolayısıyla cumhurbaşkanı adayları içerisinde buna en uygun olan ismi destekleyeceğimizi de önümüzdeki günlerde muhtemelen isim bazında da ifade ederek kararımızı daha net bir şekilde kamuoyuyla paylaşacağız. En demokrat adayın hangisi olduğunu insanlarımız, halkımız biliyor.

Paylaşın