Erdoğan’dan Filistin’e Tam Destek Mesajı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşen Erdoğan, görüşmede Türkiye’nin Filistin’in haklı davasına destek vermeyi sürdüreceğini, İsrail’in durdurulması ve uluslararası kamuoyunun İsrail’e yönelik baskılarını artırması için çalışmaya devam edeceğini ifade etti.

Haber Merkezi / Erdoğan, İsrail’in Gazze’de aralarında bebeklerin de bulunduğu sivilleri katletmeye, masum Filistinlileri yerlerinden etmeye, okulları, hastaneleri, sivillerin sığındığı alanları vurmaya, insanları açlığa ve susuzluğa mahkum etmeye devam ettiğini, bazı Batılı ülkelerin tüm bunlara sessiz kalmasının ve İsrail’e yardıma devam etmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu’na hitap etmek için Türkiye’ye gelen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

İletişim Başkanlığı’ndan Erdoğan – Abbas görüşmesine ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede İsrail’in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği katliamlar, kalıcı ateşkes ve barış için atılması gereken adımlar ile güncel gelişmeler ele alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede Türkiye’nin Filistin’in haklı davasına destek vermeyi sürdüreceğini, İsrail’in durdurulması ve uluslararası kamuoyunun İsrail’e yönelik baskılarını artırması için çalışmaya devam edeceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’de aralarında bebeklerin de bulunduğu sivilleri katletmeye, masum Filistinlileri yerlerinden etmeye, okulları, hastaneleri, sivillerin sığındığı alanları vurmaya, insanları açlığa ve susuzluğa mahkum etmeye devam ettiğini, bazı Batılı ülkelerin tüm bunlara sessiz kalmasının ve İsrail’e yardıma devam etmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de acil ateşkesin sağlanması ve Filistinlilere insani yardımların kesintisiz ulaştırılması için İslam dünyası başta olmak üzere bütün ülkelerin gayretlerini artırması gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Abbas’ın yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne hitap edecek olmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.”

Paylaşın

Bahçeli’den “Bölgesel Savaş” Uyarısı

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını kınayan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Binlerce bebek, çocuk, kadın yaşlı hunharca şehit edilirken ne dünya ne de İslam ülkeleri soykırımın önüne geçen sonuç alıcı bir girişimde bulunamamaktadır. İsrail terörü, taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkansız bir sınırdadır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır. Geldiğimiz noktada öncelikle katliamı durduracak bir ateşkes rejiminin süratle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ardından Ortadoğu’da barış ve huzuru sürdürebilir kılacak adımların süratle atılması gerekmektedir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ortadoğu’da barış ve huzurun sürdürebilir kılınması için ‘Kudüs Paktı’ oluşturulması gerektiğini vurguladığı yazılı bir açıklama yaptı. Bahçeli, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Kudüs aynı zamanda dinlerin, kültürlerin, farklı kökenlerden gelen insanların asırlarca iç içe, yan yana, huzur ve sükûnetle yaşadığı barış ve kardeşlik kentidir. Hz. Adem’den, Hz.Muhammed’e nice peygamberlerin ayak bastığı, büyük medeniyetlerin barındığı, melikler, sultanlar, komutanlar, alimler ve gönül insanlarının isimlerini toprağının her köşesine kazıdığı tarihsel mirasın medar-ı iftiharıdır Kudüs.

Kudüs’ün kalbi Mescid-i Aksa, Mescid-i Aksa’nın kalbi ise Muallak Kayasıdır. Altın kubbeli Kubbetü’s Sahra ise Kudüs’ün sembolüdür. Efendimizin Recep ayının 27. gecesi Cenab-ı Allah’ın lütfu üzerine yücelerin yücesi ilahi makamlara mucizevi yükselişinin ilk adım ve anısıdır Kudüs.

Kudüs inancımızın namusu, İslam’ın nigehbanı, dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin buluşma ve kucaklaşma nirengidir. Kudüs mukaddesatımızın kemer taşı, inanç haklarımızın ebedi yadigarıdır.

Kudüs ilk kıblemiz ve ortak kaderimizdir. Mescid-i Aksa Miraç Mucizesinin kutlu yadigarıdır. Kudüs zalimlerin tasallutu altında inim inlemekte, manen feryat etmektedir. Yeryüzünün en faziletli mekanları camiler, camilerin en faziletlileri Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve kuşatılmış, hüzne boğulmuş, için için yanmış Mescid-i Aksa’dır.

7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik katliam ve saldırıları hız kesmeden sürmektedir. ABD destekli İsrail, bir soykırıma, insanlık dramına dönüşen saldırılarına devam etmektedir.

Küresel savaş uyarısı: Binlerce bebek, çocuk, kadın yaşlı hunharca şehit edilirken ne dünya ne de İslam ülkeleri soykırımın önüne geçen sonuç alıcı bir girişimde bulunamamaktadır. İsrail terörü, taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkansız bir sınırdadır.

Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır. Geldiğimiz noktada öncelikle katliamı durduracak bir ateşkes rejiminin süratle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ardından Ortadoğu’da barış ve huzuru sürdürebilir kılacak adımların süratle atılması gerekmektedir.

Bölgesel ittifak çağrısı: Bu amaçla Türkiye, Suriye, Irak, Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinin girişimiyle bir “Kudüs Paktı” oluşturulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin vicdanının sesi, ileriyi gören gözüdür. Bu itibarla, bugün Gazze’yi yerle bir eden, Kudüs’te Mescid’i Aksa’yı her gün taciz eden, Batı Şeria’daki Filistinlilere huzur yüzü göstermeyen İsrail’in durdurulması hem Türk milletinin arzusu, hem de bölgenin ve dünyanın huzuru için asgari bir zarurettir.

Bütün bunlar güçlü bir bölgesel dayanışma olmadan sağlanamayacaktır. Türkiye’nin çağrıları ve çabalarına bölge devletlerinin de samimi ve olumlu cevap vermeleri gerekmektedir.

Bu kapsamda, bugüne kadar farklı şekillerde var olan Filistin veya Kudüs temelli bölgesel diyalog ve işbirliği zeminlerinin hepsini kapsayacak biçimde daha sıkı ve güçlü bir bölgesel ittifaka ihtiyaç vardır. İslam toplumlarının bir ve beraber olması gereken, tek ses, tek nefes halinde bulunması mecburiyet arz eden bugünkü insanlık döneminde, hakkımıza sahip çıkamazsak şerefimizi kaybedeceğimiz herkes tarafından iyi bilinmelidir.

Kudüs konusu, sadece Filistinlilerin sorunu olmayıp bütün Müslümanların, aynı şekilde adalet ve hakkaniyet kaygısı taşıyan herkesin sorunudur. Kudüs, küresel barış ve huzurun anahtarıdır. Bu anahtar doğru kullanılmazsa tetiklenen kaos Ortadoğu’yu vurmakla kalmayacak, tüm dünyayı kasıp kavuracaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi inancımızın haysiyet ve davasını, mazlumların varlık ve yaşam haklarını sonuna kadar müdafaaya devam edecek, bu uğurda da taviz vermeyecektir. Zalimlere karşı safımız masumların yanıdır. Canilere ve insanlık dramına karşı tarafımız hakkın, hakikatin ve adaletin çizgisidir.

Türkiye, 1967 şartlarında başkenti doğu kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin derhal kurulmasının Ortadoğu’da kalıcı barış ve çözüm için tek seçenek olduğunu başından beri ileri sürmektedir. Türkiye Filistin davasının samimi savunucusudur. İktidarıyla muhalefetiyle aziz Türk milleti bu mücadeleyi sürdürmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkemizdeki huzur, refah ve istikrar ortamının devam ettirilmesinin bölgesel gelişmelerle yakından ilişkili olduğuna inanıyoruz. Türkiye’nin güvenlik halkasında yer aldığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinin siyasi ve ekonomik bakımdan istikrara kavuşmasına millîi güvenliğimiz açısından büyük önem atfediyoruz.

Bu çerçevede, Türkiye ile birlikte diğer İslam ülkelerinin katılımıyla oluşturulacak bir “Kudüs Paktı”nın ülkemizin güvenliği bakımından da gerekli görüyoruz. Geldiğimiz noktada bölgenin; kendi ayakları üstünde durmak, emperyalist ülkelerin çizdiği politikalara göre değil, kendi imkân ve kaynaklarını halkının geleceği için kullanma becerisini göstermek, aynı zamanda da bölge ülkelerini bir insanlık suçu olan terörün menşei ve merkezi konumu olmaktan kurtarmak, tüm bölge ülkeleri için ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Suriye’nin kaos üreten yapısına toprak bütünlüğü ve egemenliği çerçevesinde çözüm üretilmesi bölgenin istikrarı bakımından öncelikli bir zorunluluktur. Bununla birlikte, bölgede yaşayan tüm halkların huzur ve güvenliğini sağlamak, insanca yaşamanın erdeminden nasiplerini almalarını temin etmek gibi bir insani yükümlülük de vardır. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi evrensel değerlerin hiçe sayıldığı ve her gün biraz daha anlamını yitirdiği Gazze’de, İsrail’in mazlum Filistinlilere uyguladığı soykırım politikasının derhal son bulması gerekmektedir.

Tüm Dünyayı karşısına alarak katliama devam eden Netenyahu yargılanıp tutuklanmalıdır. Gazze’de gelinen nokta, 1967 şart ve sınırlarını esas alan iki devletli bir çözümün zorunlu olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

O sebeple bu sorunlu coğrafyada huzur ve barışı, istikrarı ve ekonomik kalkınmayı, paylaşma ve dayanışmayı mümkün kılacak bir adıma ihtiyaç bulunmaktadır. Bölgenin bir “huzur kuşağı” olmasını mümkün kılacak “Kudüs Paktı”nın kurulmasına Türkiye öncülük edebilecektir.

Zira, bölge ülkelerinin tüm inisiyatifi eline alarak, dayanışma ve işbirliği içerisinde bölgesel sorunları çözebiliyor olması, bölgenin geleceği açısından hayati derecede önemlidir. Bu bölgenin kaos üreten yapısının derhal sona erdirilerek dünyaya refah ve istikrar ihraç eden bir yapıya kavuşturulması acil bir ihtiyaçtır. İnanıyoruz ki bu girişim, ilgili ülkelerde de karşılık bulacak, Gazze’nin, Kudüs’ün ve bölgenin makûs talihini değiştiren tarihî bir adım olacaktır.”

Paylaşın

10 Bine Yakın Filistinli İsrail’de Tutuklu

İsrail cezaevlerinde bulunan toplam Filistinli tutuklu sayısının 10 bine yaklaştığı açıklandı. Tutuklulardan 3 bin 432’sinin idari tutuklu, 250’sinin çocuk, 86’sının da kadın olduğu aktarıldı.

Haklarındaki suçlamayı öğrenemeden İsrail cezaevlerinde tutulan aralarında kadın ve çocukların da olduğu binlerce Filistinli “idari tutuklu” bulunuyor.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti, 7 Ekim 2023 ile Ağustos 2024 arasında Batı Şeria ve Kudüs’te gözaltına alınan Filistinlilere ilişkin rapor yayımladı.

Bianet‘in aktardığı raporda, Ağustos 2024’ün başına kadar İsrail cezaevlerinde bulunan toplam tutuklu sayısının yaklaşık 9 bin 900 olduğu belirtildi.

Tutuklulardan 3 bin 432’sinin idari tutuklu, 250’sinin çocuk, 86’sının da kadın olduğu aktarılan raporda, Gazze’ye yönelik saldırılarda 1584 Filistinlinin esir alındığı bilgisine yer verilerek bu rakamın Gazze’den alıkonularak İsrail ordusunun yönettiği kamplarda bulunanları içermediği ifade edildi.

Raporda, İsrail’in 93 gazeteciyi gözaltına aldığı, bu kişilerden 6’sının kadın olduğu ve 55’inin halen cezaevinde tutulduğuna işaret edilerek, 17’sinin idari tutukluluk kapsamında olduğu açıklandı.

20 kişi yaşamını yitirdi

Raporda, “Gazze’den alıkonulduktan sonra kimlikleri açıklanan 20 kişi öldü. İşgal ordusu tarafından cezaevlerinde katledilerek henüz kimliği açıklanmayan onlarca kişi daha bulunuyor” bilgisi yer aldı. Ayrıca, İsrail’in öldürdüğü onlarca Gazzelinin cenazesine el koyarak ailelerine teslim edilmediği belirtildi.

Rapor göre, hapishanelerdeki Filistinlilere karşı baskılarını artıran İsrail, işkence ve kötü muamele yöntemlerine daha fazla başvuruyor.

İsrail, “idari tutukluluk” adını verdiği uygulamayla Filistinlileri 1 aydan 6 aya kadar alıkoyabiliyor. Askeri mahkemeler, “İsrail’in güvenliği için tehlike teşkil ettiğine” karar vererek tutukluya hangi suçla itham edildiğini açıklamadan tutukluluk süresini 5 yıla kadar uzatabiliyor.

Filistin Esirler Cemiyetinin paylaştığı verilere göre, haklarındaki suçlamayı öğrenemeden İsrail hapishanelerinde tutulan aralarında kadın ve çocukların da olduğu binlerce Filistinli “idari tutuklu” bulunuyor.

Paylaşın

Erdoğan’ın Gazze Tepkisine İsrail’den Saddam Hüseyin Benzetmeli Yanıt

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Erdoğan’ın “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız” sözlerine Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin benzetmesiyle yanıt verdi.

Haber Merkezi / İsrail Dışişleri Bakanı Katz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Erdoğan, Saddam Hüseyin’in yolundan gidiyor ve İsrail’e saldırı düzenleme tehdidinde bulunuyor. (Erdoğan) orada (Irak’ta) ne olduğunu ve bunun nasıl bittiğini hatırlamalı” dedi. Israel Katz, mesajında Erdoğan ve Saddam Hüseyin’in yan yana fotoğraflarını da paylaştı.

AK Parti Rize İl Teşkilatı’nın bir otelde düzenlenen etkinliğinde konuşan Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği noktaya dikkati çekip “çok güçlü olunması” durumunda İsrail’in Filistin’e yaptıklarını yapamayacağını söylerken “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları da ne yapalım? Atalım” dedi.

Erdoğan, konuşmasında Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas’a da tepki gösterdi. Erdoğan, Türkiye’ye davet ettikleri Abbas’ın kendilerine olumlu bir cevap vermediğini söyledi. “Davet ettiğimiz halde gelmeyen Sayın Abbas, kusura bakmasın. Önce bizden ayrıca özür dilemesi lazım” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Biz de bundan sonraki süreci ona göre işleteceğiz.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Erdoğan’ın sözlerine Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin benzetmesiyle yanıt verdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Katz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Erdoğan, Saddam Hüseyin’in yolundan gidiyor ve İsrail’e saldırı düzenleme tehdidinde bulunuyor. (Erdoğan) orada (Irak’ta) ne olduğunu ve bunun nasıl bittiğini hatırlamalı” dedi. Israel Katz, mesajında Erdoğan ve Saddam Hüseyin’in yan yana fotoğraflarını da paylaştı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise İsrailli mevkidaşı Katz’ın Erdoğan’a verdiği yanıta tepki gösterdi. Fidan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Cumhurbaşkanımız insanlık vicdanının sesi olmuştur. Bu haklı sesi bastırmak isteyen, başta İsrail olmak üzere uluslararası siyonist çevreler büyük bir telaş içindeler. Tarih bütün soykırımcılar ve destekçileri için aynı şekilde sonuçlanmıştır” dedi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı da “Soykırımcı Hitler’in sonu nasıl olduysa, soykırımcı Netanyahu’nun sonu da öyle olacak. Soykırımcı Naziler nasıl hesap verdiyse, Filistinlileri yok etmeye çalışanlar da öyle hesap verecek. İnsanlık, Filistinlilerin yanında duracak. Filistinlileri yok edemeyeceksiniz” açıklamasında bulundu.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 66 artarak 39 39 bin 324’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 241 artarak 90 bin 830’a yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Erdoğan daha önce de iki kez İsrail’e yönelik askeri nitelik taşıyan açıklamalarda bulunmuştu. 10 Kasım’da İsrail’e “Bizim sabrımızı zorlamasın” mesajını veren Erdoğan, 6 Aralık’ta ise Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrası düzenlediği basında toplantısında, “İsrail gerçek bir ordu ile karşılaşırsa akıbeti berbat olur. Çok geçmeden bu akıbet ile karşılaşmak istemiyor ise aklını başına alması gerekiyor” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Paylaşın

Gazze Şeridi’nde Her 10 Kişiden 9’u “Zorla Yerinden Edildi”

Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Ajansı (UNRWA), yaklaşık 2.3 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi’ndeki her on kişiden dokuzunun “zorla yerinden edildiğini” açıkladı.

Haber Merkezi / UNRWA, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Aileler sığınabilecekleri yerleri arıyor: aşırı kalabalık okullar, yıkılmış binalar, kumda geçici çadırlar veya çöp yığınlarının ortasında. Bu yerlerin hiçbiri güvenli değil. İnsanların gidecek hiçbir yeri kalmadı” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze’de kanalizasyon hatlarından alınan örneklerde virüs tespit edilmesinin ardından çocukların enfekte olmasını önlemek için önümüzdeki haftalarda aşı uygulanacağını söyledi.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ile ortaklaşa, bölgedeki kanalizasyonlardan aldıkları örnekler üzerinde yaptıkları çalışmada, çocuk felci hastalığı olarak da bilinen, vücutta bazı sakatlıklara ve felce yol açan polio virüse rastladı.

Geçtiğimiz çarşamba kamuoyuna duyurulan çalışma, çadır kamplarında yaşayan yerinden edilmiş on binlerce insanın yeni bir tehditle yüzleştiğini kanıtlıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve İsrail Sağlık Bakanlığı’nın araştırmalarında da, Gazze’deki kanalizasyonlardan elde edinilen örneklerde polio virüsün Tip-2 türüne tespit edildiği duyuruldu. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, farklı otoritelerin kabul ettiği gerçekliğin yeni bir yıkıma yol açabileceği uyarısında bulundu.

Bakanlığın açıklamasında, “Altyapının tahribatı nedeniyle yerinden edilmiş kişilerin hayata tutunmaya çalıştığı çadır kamplarda ve diğer yerleşim alanlarında akan atık suyun içeriğinde polio virüsün tespit edilmesi, ufuktaki sağlık felaketine işaret ediyor,” denildi.

Kamplardaki kalabalığa, kıt imkanlara, etraftaki çöplerden ötürü kirlenen su kaynaklarına atıfta bulunan Bakanlık, “Gazze’ye hijyen malzemelerinin girişine izin verilmemesinden” ötürü farklı hastalıkların görülmesinde İsrail’in “oldukça uygun bir ortam yarattığını” iddia ediyor.

Bakanlık son olarak, “Gazze’ye temiz suyun getirilebilmesi için uluslararası kamuoyundan İsrail saldırılarının bir an önce durdurulmasını” istedi.

Can kaybı 39 bin 175’e yükseldi

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 30 artarak 39 bin 175’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 146 artarak 90 bin 403’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Paylaşın

BM’den Gazze İçin Ateşkes Çağrısı: Çocuklar Açlıktan Ölüyor

İsrail’in Gazze Şeridi’nde yönelik saldırılarında 278. gün geride kalırken Birleşmiş Milletler, uluslararası topluma insani yardımın karadan ulaştırılmasına öncelik verilmesi, İsrail kuşatmasının sona erdirilmesi ve ateşkes sağlanması çağrısında bulundu.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise 38 bin 243’e, yaralananların sayısı ise 88 bin 33’e yükseldi. Ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı.

Birleşmiş Milletler (BM) uzmanlarından oluşan bir heyet, Cenevre’de yaptığı açıklamada, kıtlığın Gazze Şeridi’ne yayıldığını söyledi. Uzmanlar son günlerde, yetersiz beslenmeden altı aylık, dokuz yaşında ve 13 yaşında üç çocuğun öldüğüne dikkat çekti.

Panelin açıklamasında, “Her üç çocuk da yetersiz beslenme ve yeterli sağlık hizmetine erişememe nedeniyle öldü. Bu çocukların Gazze’nin merkezinde tedavi görmesine rağmen açlıktan ölmesi, kıtlığın Gazze’nin kuzeyinden orta ve güney Gazze’ye yayıldığına şüphe bırakmıyor” denildi.

Birleşmiş Milletler (BM) heyeti açıklamasında, uluslararası topluma insani yardımın karadan ulaştırılmasına öncelik verilmesi, İsrail kuşatmasının sona erdirilmesi ve ateşkes sağlanması çağrısında bulundu.

Öte yandan Hamas’ın ABD’nin ateşkes önerisinin önemli bir bölümünü kabul etmesinin ardından Gazzeliler arasında çatışmaların duracağına dair umutlar yeniden canlanmıştı. Ancak Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Sözcüsü John Kirby yaptığı açıklamada, iki taraf arasında hala derin anlaşmazlıklar olduğunu söyledi.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, anlaşmanın İsrail’in Hamas’ı bir tehdit unsuru olarak ortadan kaldırmak başta olmak üzere hedeflerine ulaşana kadar savaşa devam etmesini engellememesi gerektiğinde ısrar ediyor.

Arabuluculuk çabalarına yakın bir Filistinli yetkili ise bir sonraki hamleyi İsrail’in yapması gerektiğini söyledi. Yetkili yaptığı açıklamada, “Artık her şey Netanyahu’ya bağlı. Hamas pozisyonunu netleştirdi ve bir anlaşmayı mümkün kılacak kadar esneklik gösterdi, ancak İsrailliler bile her şeyin Netanyahu’ya ve onun bir anlaşma isteyip istemediğine bağlı olduğunu söylüyorlar” şeklinde konuştu.

Mısır Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ve ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı William Burns’un Gazze savaşında ateşkes sağlanması çabalarını görüştüğünü açıkladı. Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanı, Mısır’ın Gazze Şeridi’nde askeri operasyonların devam etmesini reddeden tutumunu yineledi” denildi.

ABD’li üst düzey yetkililer Hamas’ın geçen hafta verdiği tavizlerin ardından ateşkes için bölgede bulunuyordu. Ancak Hamas, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği yeni saldırının ateşkes görüşmelerini kritik bir anda tehdit ettiğini söyledi ve arabuluculara İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu dizginlemeleri çağrısında bulundu.

Mısır devletine bağlı El Kahire News’in üst düzey bir kaynağa dayandırdığı haberine göre Mısırlı bir güvenlik heyeti Doha’ya giderek “mümkün olan en kısa sürede bir ateşkes anlaşmasına varmak amacıyla Hamas ve İsrail arasındaki bakış açılarını yakınlaştırmayı hedefleyecek.”

Hamas’ın en üst düzey siyasi lideri İsmail Haniye, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına devam etmesi halinde arabulucuları “feci sonuçlara” karşı uyararak, görüşmelerin çökmesinin “tüm sorumluluğunu” Netanyahu ve ordunun taşıyacağını söyledi.

Paylaşın

Hamas’tan “Ateşkes” Açıklaması: Görüşmelerde İlerleme Yok

Beyrut’ta basın toplantısı düzenleyen Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Usame Hamdan, İsrail’le yürütülen ateşkes görüşmelerinde şu ana kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini söyledi.

Haber Merkezi / Hamdan, kendilerinin ateşkes sağlayacak pozitif bir anlaşma konusunda hazır olduklarını dile getirdi. Hamdan açıklamasında ABD yönetimini de Hamas üzerinde İsrail’in şartlarını kabul ettirmek için baskı yapmakla suçladı.

İsrail hapishanelerindeki Filistinlilere karşılık Gazze’de tutulan rehinelerin takas edilmesi ihtimaline atıfta bulunan Hamdan, “Hamas bir kez daha, kalıcı bir ateşkes, Gazze Şeridi’nden kapsamlı bir çekilme ve ciddi bir takas anlaşmasını güvence altına alacak her türlü teklife olumlu yaklaşmaya hazırdır” dedi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 69 artarak 37 bin 834’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 429 artarak 86 bin 858’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Avrupa Birliği (AB) terör örgütü olarak tanımladığı Hamas ve Filistin İslami Cihat’la (PIJ) mücadelede kapsamında üç şirket ve altı kişiye daha yaptırım kararı aldı.

Hamas’a İran’dan para transferi sağladığı tespit edilen ve kara para aklamakla suçlanan Zuheir Shamlakh, Hamas’ın “Batı Şeria’daki ajanlarını yönlendirmekten sorumlu” üst düzey siyasi ajanı Maher Rebhi Obeid ve PIJ’lilere ve PIJ’li mahkum ailelerine maddi destek sağlayan Muhjat AlQuds Vakfı’nın lideri PIJ üyesi Jamil Yusuf Ahmad Aliyan, Avrupa Konseyi’nin yaptırım kararı aldığı simlerden bazıları.

Ayrıca Zawaya, Larrycom ve Al Zavaya şirketleri de AB’nin yaptırım uyguladığı şirketler listesine alındı.

AB Konseyi, Hamas ve PIJ’yi finanse ettikleri ve şiddet eylemlerine destek oldukları gerekçesiyle yaptırım kararı aldığı kişi ve kurumların AB’deki mal varlıklarını donduracak, söz konusu kişilere AB’ye seyahat yasağı getirecek. Ayrıca üçüncü kişilerin yaptırım listesinde yer alan şirket ve kişilere doğrudan veya dolaylı yoldan ekonomik kaynak sağlaması yasaklanacak.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırının ardından Hamas’ı veya PIJ’yi destekleyen kişi ve kurumları cezalandırmak için Ocak 2024’te oluşturulan AB listesi kapsamında toplamda 12 kişi ve üç kuruluşa yaptırım uygulanıyor.

Ayrıca ABD’li yetkililer, ABD ordusunun Gazze’ye yardım götürmek için inşa ettiği iskelenin hava koşulları nedeniyle kaldırıldığını ve ABD’nin yardımlar yeniden Gazze’de halka aktarılmaya başlamadıkça iskeleyi yeniden kurmayı düşünmediklerini söyledi.

Ordu, gıda yardımının iskele aracılığıyla ulaştırılmasına yardımcı olsa da, gıdanın büyük çoğunluğu hala iskelenin yakınındaki depoda duruyor. Deponun neredeyse dolu olduğu kaydediliyor. Yardım kuruluşları, insani yardım konvoylarının saldırıya uğraması nedeniyle gıda yardımlarını Gazze’nin en çok ihtiyaç duyulan iç bölgelerine taşımakta güçlük çekiyor.

Askeri hareketlilikle ilgili olarak adlarının açıklanmaması kaydıyla konuşan bazı ABD’li yetkililer, ordunun önümüzdeki günlerde kötü hava koşulları geçtiğinde iskeleyi yeniden kurabileceğini, ancak iskelenin yeniden kurulup kurulmayacağına ilişkin nihai kararın henüz verilmediğini belirtti.

Yaklaşık dokuz aydır süren İsrail-Hamas savaşındaki çatışmalar, İsrail’in deniz yolundan çok daha elverişli olan sınır geçişlerine getirdiği kısıtlamalar ve yardım konvoylarına yapılan saldırılar gıda, ilaç ve diğer malzemelerin akışını ciddi şekilde sınırlıyor. Bu durum, Filistinliler’in yaygın bir açlıkla karşı karşıya kalmasına yol açıyor.

Paylaşın

Gazze’de Yüz Binlerce Çocuk Eğitim Haklarından Mahrum

İsrail saldırılarında harabeye dönen Gazze Şeridi’nde insani durumun giderek kötüleşirken, Birleşmiş Milletler, yarım milyonu aşkın çocuğun 8 aydır eğitim hakkından mahrum olduğunu açıkladı.

Haber Merkezi / Gazze’deki Filistin hükümeti ise, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş nedeniyle, 7 Ekim’den bu yana 800 bin öğrencinin eğitim haklarından mahrum bırakıldığını duyurdu.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Planlama Direktörü Sam Rose’un, Al Jazeera English’e yaptığı açıklama, Ajansın sosyal medya hesabından yayımlandı.

Rose, “Gazze genelinde 39 bin lise öğrencisinin üniversite sınavlarına girememesi hüznümüzü bir kat daha artırdı. Gazze’de yarım milyonu aşkın çocuk da 8 aydır eğitim hakkından mahrum. Bu çocukların, her şey bir yana eğitim imkanı bulamaması korkunç” dedi.

Gazze’deki Filistin hükümetinden önceki gün yapılan açıklamada, “İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş nedeniyle, 7 Ekim’den bu yana 800 bin öğrencinin eğitim haklarından mahrum bırakıldığı” kaydedildi. Açıklamada ayrıca Gazze’de yaklaşık 40 bin lise öğrencisinin de üniversite sınavlarına giremediği belirtildi.

Öte yandan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Avrupa Kriz Yönetimi Komiseri Janez Lenarčič ile Pazar günü akşam saatlerinde yayınladığı ortak açıklamada, Gazze’deki insani durumun giderek kötüleştiğini vurguladı ve bölgeye yardımların ulaştırılmasının “imkansız hale” geldiğini açıkladı.

“Gazze’deki kriz bir kırılma noktasına daha ulaştı. Gazze’ye anlamlı bir insani yardımın ulaştırılması neredeyse imkansız hale geldi ve sivil toplumun yapısı çözülüyor,” diyen Borrell, sivillerin açlıktan ölmek üzere olduğunu ve bölgeye gelen “sınırlı yardıma” da ulaşamadıklarını belirtti.

İsrail’in Gazze’de devam eden askeri operasyonlarına ve “kanun ve düzenin çökmesine” de değinen Borrell, yardım kuruluşlarında çalışanların “kabul edilemeyecek derecede güvensiz bir ortamda faaliyet göstermek zorunda kaldığını” da belirtti.

“Taktiksel ateşkeslerin” Gazze’deki hayatta hiçbir iyileşmeye yol açmadığını vurgulayan Borrell, ayrıca insani yardım kuruluşlarından gelen raporların da “ciddi şekilde endişe verici olduğunu” belirtti ve yardım faaliyetlerinin “herhangi bir adım atılmadığı takdirde çökme riskinde olduğunu” sözlerine ekledi.

“Bir kez daha, çatışmaya dahil olan tüm taraflara uluslararası yasal sorumluluklarını yerine getirmeleri çağrısında bulunuyoruz: sivilleri korumak, temel hizmetlere erişimlerini sağlamak, insani operasyonlar için güvenli bir ortam sağlamak ve insani yardımlara engelsiz erişim sağlamak,” diyen Borrell, rehinelerin “derhal ve koşulsuz serbest bırakılması” çağrısında da bulundu.

“AB tarafından finanse edilen önemli yardımlar da dahil olmak üzere, Mısır ve Ürdün sınırlarında insani yardım birikiyor,” diyen Borrell, bekleyen gıda maddelerinin bozulma riskine de dikkat çekti.

“Geçtiğimiz Ekim ayından bu yana Gazze’ye 56 insani hava köprüsü uçuşu düzenledik ve en sonuncusu geçen hafta tamamlandı. Yardım ulaştırmak için mümkün olan her yolu kullandık,” ifadelerini de kullanan Borrell, “Gazze’ye ve Gazze’nin iç bölgelerine erişimimiz olmadan, Gazze‘ye yardım göndermek boşunadır,” diye ekledi.

“Tüm tarafları derhal ateşkes ilan etmeye, rehineleri koşulsuz olarak serbest bırakmaya, insani yardım çalışanları dahil sivilleri korumaya ve Gazze halkına hayat kurtaran yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak için ortak eylemde bulunmaya çağırıyoruz.”

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 47 artarak 37 bin 598’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 121 artarak 86 bin 32’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Gazze’ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı. Harabeye dönüşen Gazze’nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.

Güney Afrika’nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırımla suçlanıyor. Mahkeme, Başbakan Binyamin Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 311’i karadan işgal sürecinde olmak üzere 662 askerinin öldüğünü duyurdu. 24 Kasım 2023’te başlatılan 7 günlük insani arada 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te İsrail askerleriyle Filistin topraklarını gasp eden yerleşimcilerin saldırılarında 7 Ekim’den beri 553 Filistinli hayatını kaybetti.

Paylaşın

Ermenistan Filistin’i Tanıdı; İsrail’den Tepki

Filistin’in uluslararası diplomasi sahnesindeki konumunu güçlendirecek kritik adımlar atılmaya devam ediyor. Ermenistan, Filistin devletini resmen tanıdığını açıkladı.

Haber Merkezi / Ermenistan’ın kararına tepki gösteren İsrail ise, Ermenistan’ın İsrail’deki büyükelçisi kınama amacıyla Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin el-Şeyh, Ermenistan’ın kararını memnuniyetle karşıladı. El Şeyh, “Bu, hukuk, adalet, meşruiyet ve Filistin halkımızın kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi için bir zaferdir” dedi.

Ermenistan, Filistin devletini resmen tanıdığını açıkladı. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, acil ateşkes çağrısında bulunan Birleşmiş Milletler kararlarına katıldığını ve “Gazze’deki feci insani durumun ve devam eden çatışmanın” uluslararası gündemin en önemli konularından biri olduğunu bildirdi.

Açıklamada, “İsrail-Filistin çatışmasına yönelik ‘iki devletli’ çözümü destekliyoruz” denildi ve hem Filistinliler’in hem de İsrailliler’in meşru isteklerini yerine getirebilmelerini sağlamanın tek yolunun Filistin devletinin tanıması olduğu belirtildi.

Şimdiye kadar onlarca ülke Filistin devletini tanımış olsa da hiçbir büyük Batılı ülke henüz aynı adımı atmadı. Filistinliler, özellikle Gazze’deki insani krize yönelik uluslararası öfke ortamında atılan bu adımların, mücadelelerine uluslararası meşruiyet kazandırdığına inanıyor.

Geçtiğimiz ay İspanya, İrlanda ve Norveç, Filistin devletini tanımaya karar verdiklerini açıklamıştı ve o tarihten bu yana Slovenya ile Karayip ülkesi Antigua ve Barbuda da aynı adımı attı.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin el-Şeyh, Ermenistan’ın kararını memnuniyetle karşıladı. El Şeyh, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Bu, hukuk, adalet, meşruiyet ve Filistin halkımızın kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi için bir zaferdir” dedi.

İsrail ise Ermenistan’ın kararına tepki gösterdi. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün yaptığı açıklamaya göre, Ermenistan’ın İsrail’deki büyükelçisi kınama amacıyla Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Ermenistan’ın Filistin devletini tanıması Türkiye tarafından ise memnuniyetle karşılandı. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“İspanya, İrlanda, Norveç ve Slovenya gibi ülkelerin ardından Ermenistan’ın da Filistin Devleti’ni tanıma kararı almasından memnuniyet duyuyoruz. Daha önce de hep vurguladığımız gibi, Filistin’in tanınması, uluslararası hukukun, adaletin ve vicdanın gereğidir. Türkiye olarak, daha fazla ülkenin Filistin’i tanıması yönünde çaba harcamayı sürdüreceğiz.”

Filistin’i tanıyan ülkeler

15 Kasım 1988’de, birinci İntifada’nın ilk yıllarında, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Lideri Yaser Arafat, Filistin’i başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet olarak ilân etti. Bunu sürgünde olduğu Cezayir’de yaptı ve Cezayir, Filistin’i resmen tanıyan ilk ülke oldu. Türkiye de Filistin’i tanıyan ilk ülkelerden.

Mayıs 2024 itibarıyla Birleşmiş Milletler’in 194 üyesinden 145’i Filistin’i devlet olarak tanıyor. İspanya, Norveç ve İrlanda, mayıs ayında yaptıkları ortak açıklamayla Filistin devletini tanıyacaklarını duyurdu.

Orta Doğu, Afrika ve Asya’nın çoğu Filistin devletini tanıyor; ancak ABD, Kanada, Avustralya, Japonya, Güney Kore ve birçok Batı Avrupa ülkesi, Filistin’i tanımıyor.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: Gazze’de Altyapının Yüzde 67’si Yıkıldı

Hamas’ın başlattığı İsrail – Filistin savaşının 158. günü geride kalırken, Gazze Şeridi’ndeki su ve temizlik tesisleri ile altyapının yaklaşık yüzde 67’si İsrail saldırılarında yıkıldı.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), sosyal medya hesabından, Gazze’deki duruma ilişkin açıklama yaptı.

Açıklamada, İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı ve yaklaşık 9 aydır süren saldırıları altında Gazze Şeridi’ndeki su ve temizlik tesisleri ile altyapının yaklaşık yüzde 67’sinin yıkıldığı veya hasar gördüğü belirtildi.

Bulaşıcı hastalıkların yayılmaya devam ettiği ve sıcaklıkların yükseldiği vurgulanan açıklamada, hijyen eksikliği ve susuzluğun Gazze’deki insanların sağlığını tehdit ettiğine dikkat çekildi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 24 artarak 37 bin 396’ya yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 71 artarak 85 bin 523’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Dairesi (OHCHR), İsrail güçlerinin Gazze’deki savaş sırasında savaş hukukunun temel ilkelerini defalarca ihlal etmiş ve Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarında siviller ile savaşçılar arasında ayrım yapmamış olabileceğini kaydetti.

OHCHR, İsrail’in yüksek sayıda can kaybına ve sivil altyapının tahrip edilmesine neden olan altı saldırısını değerlendirdiği raporunda, İsrail güçlerinin “ayrım, orantılılık ve saldırıda tedbir ilkelerini sistematik olarak ihlal etmiş olabileceğini” belirtti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, “Sivillerin zarar görmesini önleyecek ya da en azından, en aza indirecek savaş araç ve yöntemlerinin seçilmesi gerekliliği, İsrail’in bombalama kampanyasında sürekli olarak ihlal edilmiş gibi görünüyor” dedi.

İsrail’in Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği, olası savaş hukuku ihlallerine ilişkin raporu, “olgusal, yasal ve metodolojik açıdan kusurlu” olarak nitelendirdi. İsrail diplomatik misyonu, “OHCHR en iyi ihtimalle kısmi bir olgusal tabloya sahip olduğundan, yasal sonuçlara ulaşmaya yönelik her türlü girişim, doğası gereği kusurludur” dedi.

Raporda, 7 Ekim ve 2 Aralık tarihleri arasında düzenlenen ve BM İnsan Hakları Dairesi’nin bu saldırılarda kullanılan silah türlerini, araçları ve yöntemleri değerlendirebildiği altı operasyonun ayrıntıları yer alıyor.

Paylaşın