Erişim Kontrol Tesisi Nedir? Çeşitleri

Erişim Kontrol Tesisi, bilgisayar sistemleri ve ağlarının bütünlüğünü ve güvenliğini korumada önemli bir bileşen görevi görür. Temel amacı, kullanıcılar, kaynaklar ve uygulamalar arasındaki bilgi akışını düzenleyerek, yalnızca yetkili kullanıcıların belirli hizmetlere ve verilere erişebilmesini sağlamaktır.

Haber Merkezi / Erişim Kontrol Tesisi, bu sayede gizli bilgilere yetkisiz erişim ve kötüye kullanım riskini en aza indirerek, kuruluşun güvenliğini ve istikrarını korur. Bu, hassas veri hacminin ve birbirine bağlı sistemlere bağımlılığın sürekli arttığı günümüzün dijital çağında hayati önem taşır.

Bu güvenlik düzeyine ulaşmak için Erişim Kontrol Tesisi, kullanıcı kimlik doğrulaması, rol tabanlı erişim kontrolü ve öznitelik tabanlı erişim kontrolü gibi çeşitli erişim kontrol mekanizmalarını bünyesinde barındırır. Bu mekanizmalar, kullanıcıların kimlik bilgilerini doğrulamak ve önceden tanımlanmış kurallara ve rollere göre uygun erişim izinleri düzeyini belirlemek için birlikte çalışır.

Bu mekanizmaları uygulayarak kuruluşlar, sistemleri ve ağları genelinde kullanıcı erişimini verimli bir şekilde yönetip kontrol edebilir ve veri korumasının en önemli öncelik olmasını sağlayabilir. Sonuç olarak, Erişim Kontrol Tesisi, potansiyel tehditleri azaltmada, hassas verileri güvence altına almada ve çok sayıda sektördeki kuruluşlar için güvenilir bir çalışma ortamı oluşturmada hayati bir rol oynar.

Erişim kontrol tesisi hakkında sıkça sorulan sorular:

Erişim Kontrol Tesisinin temel bileşenleri nelerdir?

ACF’nin temel bileşenleri Erişim Kontrol Listesi (ACL), erişim kontrol politikası ve kimlik doğrulama ve yetkilendirme mekanizmalarını içerir. ACL, her kullanıcı veya grup için izinleri tanımlarken, erişim kontrol politikası, ACL’ye göre erişim verme veya reddetme kurallarını belirler.

Erişim Kontrol Tesisinde ACL’ler Nelerdir?

Erişim Kontrol Listeleri (ACL’ler), dosyalar veya dizinler gibi belirli bir kaynakla ilişkili izinlerin bir listesidir. Listedeki her giriş, belirli bir kullanıcıya veya gruba verilen veya reddedilen izinleri belirtir. Bu, kaynaklara erişimi ayrıntılı bir düzeyde yönetmenize ve yalnızca yetkili kullanıcıların belirtilen kaynaklara erişebilmesini sağlamanıza olanak tanır.

Erişim Kontrol Tesisinin farklı türleri nelerdir?

Zorunlu Erişim Kontrolü (MAC), İsteğe Bağlı Erişim Kontrolü (DAC) ve Rol Tabanlı Erişim Kontrolü (RBAC) dahil olmak üzere çeşitli Erişim Kontrol Tesisi türleri mevcuttur. Her tür, kuruluşunuzun güvenlik gereksinimlerine ve politikalarına bağlı olarak farklı kontrol ve esneklik düzeyleri sunar.

Erişim Kontrol Tesisi erişim kontrol politikalarını nasıl uygular?

ACF, kimlik doğrulama, yetkilendirme ve erişim kontrol mekanizmalarının bir kombinasyonu aracılığıyla erişim kontrol politikalarını uygular. Kullanıcıların öncelikle kimliklerini doğrulamaları gerekir; bu genellikle bir kullanıcı adı ve parola veya diğer kimlik doğrulama yöntemleriyle yapılır. Kimlik doğrulaması tamamlandıktan sonra, kullanıcının ACL ve erişim kontrol politikasındaki izinleri ve erişim kontrol ayarları kontrol edilerek istenen kaynağa erişim izni olup olmadığı belirlenir.

Erişim Kontrol Tesisi güvenlik açısından neden önemlidir?

Erişim Kontrol Tesisi, kuruluşunuzun bilgi, kaynak ve sistemlerinin güvenliğini sağlamak için hayati önem taşır. Belirli kaynaklara kimin erişebileceğini kontrol ederek hassas bilgileri koruyabilir, yetkisiz erişimi önleyebilir ve güvenlik ihlali riskini azaltabilirsiniz. ACF’nin doğru uygulanması, veri gizliliği ve koruma yasaları da dahil olmak üzere çeşitli yasal ve düzenleyici gerekliliklere uymanıza da yardımcı olur.

Paylaşın

İnsanın Kökenine İlişkin Sıra Dışı Teoriler

İnsan nasıl var oldu? Bu, bilim insanlarını ve düşünürleri uzun zamandır meşgul eden bir sorudur. Çağlar boyu, insanın kökenine ilişkin bazıları makul, bazıları ise imkansızlık sınırını zorlayan birçok açıklama yapıldı.

Haber Merkezi / İnsanın kökenine dair sıra dışı teoriler, bilimsel açıklamaların ötesine geçen, genellikle spekülatif veya alternatif bakış açıları sunan hipotezlerdir.

Uzaylı müdahale teorisi: Bu teori, insanlığın evriminde uzaylı varlıkların rol oynadığını öne sürer. Erich von Däniken gibi yazarlar, antik uygarlıkların inşa ettiği piramitler, Stonehenge gibi yapılar ve mitolojik anlatılar gibi kanıtların, uzaylılarla temasın izleri olduğunu iddia ederler. İnsan DNA’sının uzaylılar tarafından manipüle edildiği veya insanlığın tamamen uzaydan getirildiği gibi fikirler bu teorinin parçasıdır.

Panspermia: Bu teori, hayatın Dünya’ya uzaydan, kuyruklu yıldızlar veya meteorlar aracılığıyla gelen mikroorganizmalarla ulaştığını savunur.

Simülasyon teorisi: Nick Bostrom’un popülerleştirdiği bu teori, insanlığın bir bilgisayar simülasyonu içinde yaşadığını ve gerçekliğin ileri bir medeniyet tarafından yaratılmış bir program olduğunu öne sürer. İnsanlığın kökeni, bu bağlamda bir “kod” veya sanal bir tasarım olabilir.

Kayıp uygarlıklar teorisi: Atlantis veya Mu gibi kayıp ileri uygarlıkların insanlığın kökeninde önemli bir rol oynadığına inanılır. Bu teoriye göre, bu uygarlıklar insanlığın bilgisini ve kültürünü şekillendirmiş, ancak felaketler sonucu yok olmuşlardır.

İlahi yaratılış ve alternatif mitolojiler: Çeşitli kültürlerdeki yaratılış mitleri, insanlığın tanrılar veya doğaüstü varlıklar tarafından yaratıldığını savunur. Örneğin, Sümer mitolojisinde Annunaki adlı tanrıların insanları yarattığı anlatılır. Bazı modern yorumlar, bu tanrıların aslında uzaylılar olabileceğini öne sürer.

Kuantum köken teorisi: İnsanlığın ve bilincin kökeninin kuantum fiziğiyle açıklanabileceği, evrenin bilinçli bir tasarım veya kuantum dalga fonksiyonunun çökmesiyle ortaya çıktığı öne sürülür. Bazı teorisyenler, insan bilincinin evrenin kendi kendini gözlemlemesi için bir araç olduğunu iddia eder.

Deniz kökeni teorisi: İnsan evriminin bir aşamasında, atalarımızın sucul veya yarı sucul bir yaşam tarzına uyum sağladığı öne sürülür. Bu teori, insanlarda saçsızlık, iki ayaklılık ve nefes tutma yeteneği gibi özelliklerin deniz yaşamına adaptasyonun sonucu olduğunu iddia eder.

Paylaşın

İmralı Heyeti’nden “Süreç” Yorumu: Hukuki Zemin Çok Önemli

16 önem taşıyor” dedi.

Görüşmeye ilişkin İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan ise, “Önemli bir ziyaret oldu. Sürecin geldiği aşamaları hem siyasal anlamda, hem hukuki anlamda, hem de bundan süreç açısından gidilmesi gereken yol anlamında genel bir değerlendirme yaptık” ifadelerini kullandı.

DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan ile Mithat Sancar, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüştü. Pervin Buldan ve Mithat Sancar, görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Pervin Buldan, açıklamasında, “Önemli bir ziyaret oldu. Sürecin geldiği aşamaları hem siyasal anlamda, hem hukuki anlamda, hem de bundan süreç açısından gidilmesi gereken yol anlamında genel bir değerlendirme yaptık” dedi.

Buldan, şöyle devam etti: “Komisyon aşamasına girdiğimiz bu süreçte sayın Adalet Bakanı’nın da önemli bir görevi ve rolü olacağı kanaatini taşıyoruz. Bu sürecin hukuki bir zeminde yürütülmesini önemli olduğunu ifade ettik kendisine. Kendisi de her türlü desteği şimdiye kadar sunduğunu ama bundan sonra da bu süreç içerisinde sürecin ilerlemesi açısından hukuki ve yasal zeminde yürümesi için görev üstleneceğini ifade etti. Önemli bir görüşme oldu, olumlu bir görüşme oldu.”

Mithat Sancar ise açıklamasında, “Verimli bir görüşme yaptık. Sürecin geldiği bu aşamda hukuki zemin çok önem taşıyor. Sürecin sağlam ve sağlıklı ilerlemesi ve istediğimiz barışa, hukuk devletine, demokrasiye doğru ilerlemesi için Adalet Bakanlığı özel bir konumda duruyor. Çok fazla çalışma yapılacak bundan sonra elbette” diye konuştu.

“Görüşmede Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi konuşuldu mu?” sorusuna Pervin Buldan, “Her konu konuşuldu. Detay vermeyeceğiz, soru da almayacağız aslında öyle kararlaştırmıştık ama sorabileceğiniz hemen hemen bütün konular konuşuldu” yanıtını verdi.

“Silah bırakma süreciyle ilgili bir takvim var mı?” sorusuna ilişkin Buldan, “Takvim yok ama süreç belli aşamalarda ilerleyecek. Aşama aşama gidiyor zaten. Bir silah bırakma, silah teslimi töreninden sonra yeni bir aşamaya geçilecek. Bu aşama, komisyon aşaması elbette ki. Komisyon aşamasında yapılması gereken çok şey var. Bu da tamamlandıktan sonra belki başka bir aşamaya geçilecek. Biz her aşamayı kamuoyuyla paylaşıyoruz, bundan sonra da paylaşmaya devam ederiz” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Buldan’dan Erdoğan’ın “AKP-MHP-DEM” Sözlerine Yanıt : Bu İttifak Süreç İttifakıdır

Erdoğan’ın “Şimdi AK Parti, MHP, DEM en azından üçlü olarak bu yolu beraber yürüme kararı verdik” sözlerine ilişkin konuşan DEM Partili Pervin Buldan, “Yanlış bir yere çekilmesin. Bu ittifak süreç ittifakıdır” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyesi TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Şimdi AK Parti, MHP, DEM en azından üçlü olarak bu yolu beraber yürüme kararı verdik” sözlerine ilişkin ANKA’ya konuştu:

“Yanlış bir yere çekilmesin. Bu ittifak süreç ittifakıdır. Başka bir ittifak olarak algılanmamalı kesinlikle. Herkesin çizgisi ve gittiği yol bellidir. Dolayısıyla Cumhur İttifakı’yla birlikte DEM Parti’nin süreç itibariyle ortak yol yürüyeceğinin bir mesajıydı bu. Elbette ki biz DEM Parti olarak bu sürecin tam merkezindeyiz ama çözmesi gereken de Cumhur İttifakı’dır. Dolayısıyla böyle bir birliktelik, ortaklaşma anlamlı olacaktır. Bence bunun adına süreç birlikteliği diyelim. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından verilen mesaj, bu birlikteliğin süreç itibariyle olacağının da bir sinyaliydi.”

Erdoğan ne demişti?

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye” projesine ilişkin, “Altını çizerek söylüyorum. Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyeti ile de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız” dedi. Bu hafta için DEM Parti’den Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, “Oturduk, konuştuk. Beraber birlikte bu yürüyüş için neler yapabiliriz bunları konuştuk. Demek oluyormuş. Daha güzel şeyler olacak” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, “Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM biz en azından üçlü olarak bu yolu beraber yürümeye kararı verdik… Şunu herkes bilsin ki artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musafaha edeceğiz. Kucaklaşacağız. Konuşacağız. Birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz” diye konuştu. Erdoğan, “Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşimin meselesi de unutmayın bizim meselemizdir” diyen Erdoğan, onlarla da süreci görüştüklerini, onların da “çok mutlu” olduğunu söyledi.

Paylaşın

Beyin Şekeri Metabolizması Alzheimer’ın Anahtarı Olabilir Mi?

Alzheimer, ilerleyici bir nörodejeneratif bozukluk olup, genellikle yaşlılarda görülen en yaygın demans türüdür. Alzheimer, beyinde beta – amiloid plakları ve tau protein yumaklarının birikmesiyle karakterizedir. Bu, nöron kaybına ve sinaptik bağlantıların bozulmasına yol açar.

Haber Merkezi / Alzheimer’ın başlıca belirtileri hafıza kaybı, bilişsel gerileme, dil ve problem çözme becerilerinde zorluk, davranış değişiklikleridir. Hastalık ilerledikçe günlük yaşam aktivitelerini bağımsız sürdürme yeteneği kaybolur. Alzheimer’ın kesin tedavisi yoktur, ancak bazı ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri semptomları hafifletebilir veya ilerlemeyi yavaşlatabilir.

Beyin şekeri metabolizmasının Alzheimer hastalığında önemli bir rol oynayabileceği hipotezi, son yıllarda bilimsel araştırmalarda dikkat çeken bir konudur. Alzheimer, beyinde beta – amiloid plakları ve tau protein yumakları birikimiyle karakterize edilirken, enerji metabolizmasındaki bozuklukların da hastalığın gelişiminde kritik olabileceği düşünülüyor. Özellikle glikoz metabolizması, beynin enerji ihtiyacını karşılamada temel bir rol oynar ve bu süreçteki aksaklıklar, nöronal işlev kaybına katkıda bulunabilir.

Beyin, enerji ihtiyacının büyük kısmını glikozdan sağlar. Alzheimer hastalarında, beyin bölgelerinde (özellikle hipokampus ve kortekste) glikoz kullanımında azalma gözlemlenmektedir. Bu durum, “beyin hipometabolizması” olarak adlandırılıyor ve hastalığın erken evrelerinde bile tespit edilebiliyor (örneğin, PET taramalarıyla). Bu metabolik bozukluk, beta – amiloid birikiminden önce ortaya çıkabiliyor, bu da glikoz metabolizmasının hastalığın bir sonucu değil, potansiyel bir nedeni olabileceğini düşündürüyor.

Alzheimer bazen “Tip 3 diyabet” olarak adlandırılıyor çünkü beyindeki insülin direnci, glikoz kullanımını bozarak nörodejenerasyona katkıda bulunabilir. İnsülin sinyal yolaklarındaki bozukluklar, beta – amiloid ve tau patolojilerini artırabilir. Diyabet hastalarında Alzheimer riskinin daha yüksek olması, bu bağlantıyı destekliyor.

Glikoz metabolizması, mitokondrilerde enerji üretimine (ATP) bağlıdır. Alzheimer hastalarında mitokondriyel disfonksiyon, oksidatif stres ve enerji eksikliği, nöronal hasarı hızlandırabilir. Bu durum, beyin hücrelerinin enerji açlığına yol açarak sinaptik işlev kaybına ve bilişsel gerilemeye katkıda bulunabilir.

Paylaşın

DEM Partili Pervin Buldan: Tarihi Bir Sürecin Eşiğindeyiz

DEM Partili Pervin Buldan, PKK’nin silah bırakma kararına ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin geleceği açısından demokratik bir Türkiye ve eşit yurttaşlık açısından bence alınan karar çok önemli” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti’nde yer alan Pervin Buldan, PKK’nın silah bırakma kararına ilişkin Habertürk’e açıklamalarda bulundu. Pervin Buldan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Bir kez daha tarih, tarihi bir güne tanıklık etti. O yüzden bu tarihi dönemde, bu tarihi süreçte elbette ki alınan bu karar hem Türkiye, hem Türkiye halkları hem de özellikle Kürt halkı için hayırlı olsun. Uzun süredir aslında tartışılan, konuşulan, beklenen, birkaç sefer belki denenen ama olmayan; fakat bu son 5-6 aylık süreç içerisinde artık barışın elzem olduğu görüşünün ortaya çıkmasıyla birlikte PKK’nin kendisini feshetmesi, çalışmalarını sonlandırması ve Türkiye’nin geleceği açısından demokratik bir Türkiye ve eşit yurttaşlık açısından bence alınan karar çok önemli. Hepimize hayırlı olsun diyorum.”

Buldan, PKK’nin fesih kararının barışa giden yolda sadece bir adım olduğunun altını çizerek, esas olanın barış sürecinin önündeki engellerin kaldırılması olduğunu söyledi. Barışın bir bütün olarak inşa edilmesi gerektiğini belirtti:

“Bu süreç demokratikleşme süreci. Barışa katkı sunacak. Barış sadece alınan bir kararla, PKK’nin kendisini feshetmesiyle, çalışmalarını sonlandırmasıyla oluşan bir şey değil. Barış aynı zamanda o yoldaki dikenleri toplamak, o yoldaki engelleri kaldırmak… Bu engeller kaldırıldığı andan itibaren zaten bir kucaklaşma olacak, barış daha fazla taçlanacak. Dolayısıyla hem parlamentonun hem devletin hem de toplumun, şimdi bu anlamda yeni bir çalışma sistemiyle barışı inşa etmesi gerekiyor.”

Açıklamasında, yeni dönemin temel başlığının demokratikleşme olduğunu vurgulayan Buldan, sürecin ancak bu şekilde kalıcılaşabileceğine dikkat çekti: “Tabii bir mücadele süreci bizi bekliyor. Nedir bu mücadele süreci? Demokratikleşme adına yapılacak olan mücadeledir. Şimdi barışın önündeki engellerin kalkması gerekiyor ve bir yol temizliğine ihtiyaç var. Bu yol temizliği elbette ki Kürt halkının, Türkiye halklarının beklediği, arzu ettiği, yıllardır süren hukuksuzlukların, adaletsizliklerin, inkârın, bütün bunların bertaraf edilebileceği bir Türkiye’ye ihtiyaç var. Bu mücadelede hepimiz bundan sonra bunun için çalışacağız.”

“Yeni bir inşa sürecindeyiz”

Buldan, Türkiye halklarının eşit yurttaşlık talebinin ancak yeni bir siyasal mimariyle karşılanabileceğini belirterek, toplumun tüm kesimlerine çağrıda bulundu: “Türkiye’nin demokratikleşmesi için hepimiz çalışacağız. Türkiye halklarının eşit yurttaşlık konusundaki beklentilerini, arzularını giderebilecek yeni bir inşaya ihtiyaç var. Bu inşayı hep birlikte gerçekleştirmek için de yeniden bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyayız.”

Buldan, sürecin tüm aktörlerce sahiplenilmesi gerektiğini vurgularken, özellikle yasama organı ve hükümete çağrıda bulundu: “Biz sadece mücadele derken kendi cephemizden böylesi bir mücadeleyi kastetmiyoruz. Meclis’in yapması gerekenler var. İktidarın, devletin yapması gerekenler var, toplumun yapması gerekenler var. Bütün bunları birlikte ifade etmek istiyorum. Meclis’te yapılması gerekenlerin hemen yapılması, toplumun kendi üzerine düşeni hiç zaman kaybetmeden yerine getirmesi gerekiyor.”

Pervin Buldan, açıklamasını şu umut dolu ifadelerle tamamladı: “Gerçekten gelinen aşamada Türkiye’nin geleceği açısından huzurun, barışın, demokrasinin yerleşebileceği bir Türkiye’yi artık göreceğiz diye umut ediyorum. Şimdi bunun için çalışacağız. Herkesin bu görev ve sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor.”

PKK silah bırakma kararını açıkladı

5-7 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen kongre kararlarını duyuran PKK, örgütsel yapının feshedildiğini ve silahlı mücadele yönteminin sona erdirildiğini açıkladı.

Bildirgede, “PKK 12. Kongresi, pratikleşme süreci Önder Apo tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı” ifadelerine yer verildi.

Paylaşın

DEM Parti Heyeti’nden Abdullah Öcalan’la Görüşme Sonrası İlk Açıklama

Pervin Buldan, DEM Parti Heyeti’nin İmralı Cezaevi’nde hükümlü bulunan Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Öcalan’la verimli bir görüşme yaptık” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti’nde yer alan Van Milletvekili Pervin Buldan ile Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Faik Özgür Erol, İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan ile görüştü. Pervin Buldan, görüşmenin ardından DEM Parti Meclis Başkanvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in tedavi gördüğü hastane önünde basın açıklaması yaptı.

Buldan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Bugün sabah saatlerinde İmralı adasınsa Sayın Öcalan ile görüşmek üzere yola çıktık. Sayın Öcalan’ın avukatı Özgür Erol beyle birlikte yaklaşık 2 buçuk saatlik görüşmenin ardından geri döndük. Görüşmenin oldukça verimli geçtiğini özellikle ifade etmek isterim. Yaptığımız görüşmede elbette ki ilk konu sevgili Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumu oldu.

Kendisi de konuyu yakından takip ettiğini, Sırrı bey ile ilgili tüm haberleri izlediğini, dinlediğini ve en kısa zamanda sağlığına kavuşmasını umut ettiğini belirtmek isterim. Süreç ile ilgili umudunu koruduğunu ve çalışmalarını sürdürdüğünün altını da önemle çizdi. Sevgili Sırrı Süreyya Önder’e hitaben bir mesaj verdi bize. Ben de bu mesajını sizlerin aracılığıyla kamuoyuna paylaşmak istiyorum.”

“Büyük barış çabasını topluma yansıtan…”

Buldan, Öcalan’ın Önder’e geçmiş olsun dileklerini ilettiğini ve süreci yakından takip ettiğini belirterek, görüşme sırasında Öcalan’ın Önder’e yönelik bir mesaj paylaştığını aktardı.

Pervin Buldan’ın okuduğu, Abdullah Öcalan’ın Sırrı Süreyya Önder’e gönderdiği mesaj şu şekilde: “Sırrı Süreyya Önder’e yaşadığı rahatsızlık nedeniyle şifa diliyorum; ailesine ve tüm dostlarına, sevenlerine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Sırrı Süreyya Önder ile 12 yıllık mesaimiz var. Onun taşıdığı büyük önem şudur: Adıyamanlı ve Türkmen kökenli ideal biri olarak Baba İshak geleneğini temsil ediyor. Büyük barış çabasını topluma yansıtan, toplumsal ön yargıları şahsında kırabilen biridir. Bunu da yaptı. Ön yargıları toplumda kırdı, Meclis’te kırdı, sokakta kırdı.

Onun şahsında hayata geçen, Anadolu genleri ve kültürü dediğimiz şeydir. Barış dediğimiz şey de Anadolu genlerini, Türkmen geleneğini yaşanılır kılmaktır. Önder böyle biridir ve gerçek Türkmenlik özü budur: En iyi barış kimliği, en iyi barış kültürü. ‘Israrla düşmanlaştıralım, bu biçimde siyaset yapalım’ anlayışının tam zıddıdır.

Önder’in olumsuzluklarla baş etme, onları yönetebilme kültürü önemlidir; ortaya çıkan olumsuzlukları derinleşmeden olumluya dönüştürebiliyor. Herkesin Önder’in kaldığı hastaneye gittiğini, onun anısına bağlılığını beyan ettiğini görüyorum. Bağlılığın gereği, onun barış çabasını pratikleştirmekten geçer. Bir kez daha kendisine, ailesine, sevenlerine, tüm topluma geçmiş olsun dileklerimi sunuyor; bir an evvel iyileşerek en coşkulu, en güçlü haliyle aramızda olmasını diliyorum.”

Paylaşın

Abdullah Öcalan: Devlet Bahçeli Değiştiyse Herkes Değişir

DEM Partili Pervin Buldan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Bu ülkede Devlet Bahçeli değiştiyse herkes değişir” dediğini aktardı. Buldan, Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması ve özgür çalışma koşullarının sağlanması gerektiğini de söyledi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti Üyesi Buldan, İtalya’nın başkenti Roma’da dün başlayan “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm Uluslararası Konferansı”na katıldı.

Buldan, 29 Ekim 2024’te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti milletvekilleriyle Meclis’te tokalaşmasının ardından başlayan sürece dair açıklamalarda bulundu.

Artı Gerçek’te yer alan habere göre, Buldan şu ana kadar yapılan görüşmelerin satır başlarını şöyle özetledi: “Siyasi heyet olarak üç görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmelerde Sayın Öcalan’ın vurguladığı üç temel kavram vardı: barış, Türk ve Kürt ittifakı, Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesi. Bu üç kavram üzerine yoğunlaştık.

Öcalan, ilk görüşmede, “50 yıl boyunca süren isyanın sebepleri, Kürt halkının inkarı, dilinin ve kimliğinin yasaklanmasıydı. Ancak son 20-25 yıldır bu sorunun silah ve çatışma yoluyla çözülemeyeceği kanaatine vardım” dedi.

“Türkler ve Kürtler arasında bir birlikteliğin sağlanabilmesi için geçmişin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.”

Buldan, yaptıkları görüşmelerde barışın önündeki engellerin kaldırılmasının önemli olduğu mesajını verdiklerinde Öcalan’ın oldukça mutlu olduğunu belirtti ve şunları ekledi: “Sayın Öcalan, ‘Kürtler kendilerini sevdiği kadar Türkleri de sevmeli, çünkü biz kardeşiz’ dedi.”

27 Şubat Çağrısı metninin devlet yetkilileriyle ortak bir mutabakatla yazıldığını vurgulayan Buldan, “Bu, sadece Sayın Öcalan’ın yazdığı bir metin değil” şeklinde konuştu.

Öcalan’ın “Bu ülkede Devlet Bahçeli değiştiyse, herkes değişir” sözünü aktaran Buldan, her görüşmenin oldukça olumlu bir atmosferde geçtiğini ve herkesin sürece katkı sunma isteğini dile getirdiğini belirtti.

Buldan, Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması ve özgür çalışma koşullarının sağlanması gerektiğini vurguladı. Bunun için yasal hazırlıkların hızla hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

Ayrıca, 10 yıl önceki ilk müzakerelerde Öcalan’ın mevcut koşullar altında çalışamayacağını belirttiğini hatırlatarak, “O dönemde İmralı’daki odası biraz daha genişletildi. Ancak diğer üç kişi hala 12 metrekarelik odalarda kalıyor. Bu koşullar, Sayın Öcalan’ın süreci verimli şekilde yürütebilmesi için yeterli değil” dedi.

Paylaşın

Erdoğan, DEM Partili Buldan Ve Önder İle Görüştü

Erdoğan, DEM Parti’nin İmralı heyetinde yer alan Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’i Beştepe’de kabul etti. Görüşmede, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala ve MİT Başkanı İbrahim Kalın da yer aldı.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) İmralı heyetinde yer alan Van Milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.

Basına kapalı gerçekleştirilen görüşmede, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın da yer aldı.

Saat 13.30’da başlayan görüşme yaklaşık bir saat 25 dakika sürdü.

Görüşmenin ardından yapılan ilk açıklamada Sırrı Süreyya Önder, “çok pozitif bir görüşme oldu, çok daha umutluyuz” ifadesini kullandı. Önder, detaylı açıklamanın yazılı olarak gerçekleştirileceğini söyledi.

Görüşme öncesinde basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan Önder ve Buldan, sürece dair Erdoğan ile görüş alışverişi yapacaklarını söyledi.

Önder, şu ifadeleri kullandı: “Pervin Başkanımız ile sürecin geldiği noktayı Sayın Cumhurbaşkanına arz edeceğiz ve kendisini bilgilendireceğiz. Bundan sonrasına ilişkin hem kendi görüş ve önerilerimizi hem de bizler kendi önerilerimizi paylaşacağız. İnanıyoruz ki, demokratik siyaset alanı ve barışa dair faaliyetler çok daha hızlı, seri ve nitelikli adımlarla devam edecektir.”

“Tarihi bir görüşme diyebilir miyiz?” sorusuna yanıt veren Önder, “Böyle büyük, iddialı kavramlar kullanmıyoruz. O halkın kendi takdiri. Biz bugüne kadar süreci büyük bir irade ve kararlılıkla bu noktaya getirdik. Gayet korunaklı davrandık, herkes de böyle davrandı. Bunun için de tüm ülkeye minnettarız” dedi.

Buldan, “önemli bir görüşme” olarak nitelendirdiği toplantı için şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanı ilk defa bu konuyla alakalı bizimle bir görüş alışverişinde bulunacak. Nelerin yapılması gerektiğine dair görüşlerini ifade edecek. Biz de yaptığımız tüm görüşmelerle ilgili kendisini bilgilendireceğiz. Hepimize hayırlı olsun ve barışa vesile olsun.”

Pervin Buldan, görüşmenin ardından yazılı bir açıklama yapabileceklerini de sözlerine ekledi.

Erdoğan’ın 13 yıl sonra ilk teması

Bu arada bugünkü görüşme Erdoğan’ın eskiden Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), şimdi ise DEM Parti ismini alan çizgideki Kürt siyaseti temsilcileri ile uzun bir aradan sonraki ilk görüşmesi olacak.

Erdoğan en son başbakanlığı döneminde 12 Haziran 2012 tarihinde BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak ile bir araya gelmişti. Söz konusu görüşme o dönemde bir Türk jetinin Suriye tarafından vurularak düşürülmesi üzerine Erdoğan’ın TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerle görüş alışverişinde bulunması kapsamında gerçekleşmişti.

Erdoğan’ın o dönemde terörle mücadele konusundaki görüşme taleplerine uzun bir süre yanıt vermeyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Suriye konusundaki bu davete olumlu yanıt vermişti.

PKK kongresini ne zaman toplayabilir?

PKK’nın Abdullah Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda silah bırakma ve kendisini feshetmesi için kongresini toplama takvimi ise henüz net değil.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli 20 Mart’ta yaptığı açıklamada, PKK’ya 4 Mayıs’ta Muş’un Malazgirt ilçesinde kongresini toplaması çağrısı yapmıştı. Ancak PKK net bir kongre tarihi açıklamadı.

DEM Partililer, Bahçeli’nin Malazgirt çağrısının daha çok “simgesel” olduğunu düşünüyor.

Bir DEM Parti yöneticisi şu görüşü dile getirdi: “Bahçeli, simgelerle konuşmayı seviyor. Aslında burada iki tarafa da mesaj veriyor. PKK’ya ‘elinizi çabuk tutun’ diyor. Devlete de, ‘Kongreyi Malazgirt’te bile yaptırırım’ mesajı veriyor. Haziran ayında her şey sonuçlanır, süreç tamamlanır.”

DEM Parti TBMM Grup Başkanvekili Sezai Temelli de hafta başında TBMM’de yaptığı basın toplantısında iktidarın 27 Şubat’tan yana “adeta bir donma hali” yaşadığını söyleyerek, şöyle konuşmuştu:

“Sürekli aynı şeyi duyuyoruz iktidardan; ‘Kongrelerini yapsın PKK, silah bıraksın.’ Peki kongreyi nasıl yapacaklar? Güvenliği, hukuku, kongrenin yapılma koşullarının konuşulması, kongreye sayın Öcalan’ın nasıl katılacağı, hangi iletişimle orada bulunacağı… Bunlarla ilgili hiçbir şey konuşulmuyor.”

DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan Meclis’te haftalık grup toplantısında yaptığı açıklamada “beklenen adımlar konusunda bir rehavet ve rahatlık” bulunduğunu söyleyerek, şunları kaydetmişti:

“Bir bekleme durumu söz konusu. Türkiye’nin en temel meselesi tartışılıyor ama bir bekleme durumu var. Bekleyerek dünyanın neresine barış gelmiş acaba bilen var mı?”

Paylaşın

Demirtaş Ve Mızraklı’dan Yeni Sürece Destek

DEM Partili Pervin Buldan’ın Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı’ya yaptığı ziyaret sonrası, DEM Parti’den yapılan açıklamada, Demirtaş ve Mızraklı’nın yeni süreci destekledikleri ifade edildi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti.

DEM Partiden yapılan açıklamada, “Buldan, çözüm arayışlarına ilişkin gelinen son aşama konusunda Demirtaş ve Mızraklı’yı bilgilendirmiş, bir kez daha görüş ve önerilerini almıştır” denildi. Açıklamanın devamında ise “Demirtaş ve Mızraklı bütün güçleriyle sürece destek vermeye devam edeceklerini belirterek, halkımıza selam ve sevgilerini iletmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Yeni Süreç

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı sonrası DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 28 Aralık 2025’te İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmüştü. Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye ilişkin yazılı açıklama yapmıştı. Buldan ve Önder’in yazılı açıklamasında Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına yer verilmişti.

Abdullah Öcalan, açıklamasında, “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” demişti. Öcalan, “Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım” ifadelerini kullanmıştı.

Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Ahmet Türk’ten oluşan DEM Parti heyeti, yılbaşından sonra siyasi partilerle temasa başlamıştı. 2 Ocak’ta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüşen DEM Parti heyeti, daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmişti.

Heyet, 6 Ocak’ta AKP TBMM Grubu ile görüşmüştü. DEM Parti heyeti 7 Ocak’ta CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile bir araya gelmişti. Heyet ayrıca Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Yeniden Refah Partisi ve DEVA Partisi ile görüşmüştü. DEM Parti heyeti ayrıca eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı da ziyaret etmişti.

DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den oluşan heyetin ikinci görüşmesi 22 Ocak’ta gerçekleşmişti. Görüşme 4 saat sürmüştü. İmralı Heyeti, PKK lideri Abdullah Öcalan’la yaptığı ikinci görüşme sonrası, “Öcalan’ın sürece ilişkin çalışmalarını sürdürdüğüne” ilişkin kısa bir açıklama yapmıştı.

Paylaşın