Papa Francesco, 88 Yaşında Hayatını Kaybetti

Şubat ayından bu yana sağlık sorunları yaşayan Papa Francesco’nun hayatını kaybettiği duyuruldu. Arjantinli papa olarak bilinen Francesco, 12 yıldır papalık unvanını taşıyordu.

Haber Merkezi / Vatikan Papa Francesco’nun ölüm haberini yayınladığı bir video mesajı ile duyurdu. Françesko son olarak dün Paskalya Bayramı için düzenlenen törenlerde kameralar karşısına geçmişti.

Tekerlekli sandalye ile balkona çıkarılan Francesco, kalabalığa el sallayarak, “Sevgili kardeşlerim, Paskalya Bayramınız kutlu olsun” mesajı vermişti.

Papa Francesco, Cizvit tarikatına mensup ilk papa olmasının yanı sıra, Amerika kıtasından seçilen ilk papa olarak da tarihe geçmiştir.

Asıl adı Jorge Mario Bergoglio olan Papa Francesco, 17 Aralık 1936’da Arjantin’in Buenos Aires şehrinde dünyaya gelmiştir.

Papa Francesco, sade yaşam tarzı, alçakgönüllülüğü, sosyal adalet vurgusu ve çevre konularındaki duyarlılığıyla biliniyordu.

Özellikle yoksullara ve dışlanmışlara yardım etme çağrıları, göçmen hakları ve iklim değişikliği gibi konularda yaptığı açıklamalarla dikkat çekiyordu. En bilinen yazılarından biri, çevre sorunlarını ele alan “Laudato Si'” ansiklikasıdır.

Paylaşın

Katolik Kilisesi Lideri Papa: Göçmen Ölümleri İnsanlığın Açık Yarası

Vatikan’daki Pazar duası sonrası konuşan Katolik Kilisesi Ruhani Lideri Papa Francesco, “Birkaç gün önce Akdeniz’de trajik bir tekne kazası daha meydana geldi: 41 kişi hayatını kaybetti. Onlar için dua ettim” dedi ve ekledi:

“Acı ve utançla söylemek zorundayız: bu yılın başından beri neredeyse 2 bin erkek, kadın ve çocuk Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken bu denizde öldü. Bu insanlığımızın açık yarasıdır.”

BBC Türkçe’den Övgü Pınar’ın aktardığına göre, “Dayanışma ve kardeşlik duygularıyla, bu yarayı sarmaya yönelik siyasi ve diplomatik çaba” gösterilmesi çağrısı yapan Papa, ayrıca göçmenleri kurtarmak için çalışanların kararlılığını desteklediğini de vurguladı.

İtalya’da Ekim 2022’de iktidara gelen aşırı sağ liderliğindeki koalisyon hükümeti, Akdeniz’de göçmenleri kurtarmak için çalışan sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini zorlaştırmaya çalışmakla suçlanıyor. Hükümetin, STK’ların kurtarma gemilerine en yakın limanları açmak yerine bu gemileri daha uzak limanlara yönlendirme gibi uygulamaları eleştiriliyor.

İtalya hükümetinin girişimleri üzerine Avrupa Birliği bu yaz, düzensiz göçü önlemek amacıyla Tunus ile bir anlaşmaya varmıştı. Bu yıla kadar Orta Akdeniz hattından İtalya’ya ulaşan göçmenler ağırlıkla Libya’dan denize açılıyordu. Bu yıl ise Tunus, göçmenlerin en sık kullandığı kalkış limanı haline geldi.

İtalya’ya bu yıl deniz yoluyla ulaşan göçmen sayısı, geçen yıla kıyasla iki katın üzerine çıkarak 94 bine yaklaştı. Orta Akdeniz hattını kullanarak Avrupa’ya ulaşmaya çalışan yaklaşık 2 bin göçmen de hayatını kaybetti.

Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü, Orta Akdeniz’i “dünyanın bilinen en ölümcül göç rotası” olarak tanımlıyor. Denizde hayatını kaybedenlerin yanı sıra, bu göç rotasının önceki ayağı olan Kuzey Afrika’da göçmenlerin sıklıkla kötü muameleye tabi tutulduğuna dair haberler de gündemde.

Papa Francesco da geçen hafta yaptığı bir açıklamada bu unsura da dikkat çekmiş ve göçmenlerin Kuzey Afrika’daki “lager’lerde” (toplama kampı) suiistimal edildiklerini söylemişti. Geçen Pazar günü Portekiz seyahatinden dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Papa, “Göçmenlerin sömürülmesi suçtur… Kuzey Afrika’daki lager’lerdeki göçmenlerin yaşadıkları korkunç” demişti.

Daha önce Akdeniz’in gittikçe bir mezarlığa dönüştüğü uyarısı yapan, “Mare nostrum’un (bizim denizimiz) kasvetli bir ‘mare mortuum’a (ölü deniz) dönüşmesine izin vermeyelim” diyen Papa, bu kez bu konuda şunları söyledi: Akdeniz bir mezarlık, ama en büyük mezarlık değil. En büyük mezarlık Kuzey Afrika.

Paylaşın

Papa Francesco’dan Tarihi Karar: Kadınlar İlk Kez Oy Kullanacak

Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa Francesco bir sonraki Piskoposlar Meclisi’nden itibaren kadınların da oy kullanma hakkına sahip olmasına karar verdi. Değişiklikle piskopos olmayan üyelere de oy kullanma hakkı tanındı.

Papa Francesco, daha önce de kadınların Vatikan Devlet yönetiminde üst düzeyde roller alması konusunda adımlar atmıştı.

Papa Francesco, gelecek Ekim’de yapılacak Piskoposlar Meclisi toplantısında ilk kez kadınların da oy kullanmasına karar verdi.

Dünya çapındaki piskoposlardan oluşan dini meclis (sinod) toplantısında, piskopos olmayan din insanları, sivil kişiler ve kadınlara da oy hakkı tanınacak.

Papa, Ekim’deki sinodda piskopos olmayan 70 kişinin de oy kullanmasına, bunların yarısının kadın olmasına hükmetti.

Bu kararla, yaklaşık 370 kişilik sinodda kadınlar, yüzde 10 civarında oya sahip olacak.

1960’larda tesis edilen sinod Katolik Kilisesi’nin öğretilerini, tartışmalı konuları ele alıyor ve Papa’ya tavsiyelerde bulunan bir danışma kurulu işlevi görüyor.

Geçmişteki sinodlarda aile, eşcinsellik gibi konular görüşülmüş, boşanma gibi konularda ‘’reform’’ niteliğinde kararlar alınmıştı.

Piskoposlar Meclisi’ne bugüne kadar kadınlar en fazla gözlemci olarak katılabilmişti.

Katolik Kilisesi’nde kadınların piskoposluk gibi mevkilere erişimi ise bulunmuyor. Gelecek sinodda kadınların kilise içindeki rolünün de tartışılması bekleniyor.

Papa Francesco’nun sinodu piskopos olmayan kişilere, sivillere ve kadınlara da açması, kilise için kritik karar süreçlerine yalnızca üst düzey din adamlarının değil cemaatin de dahil edilmesi girişimi olarak değerlendiriliyor.

“Devrim değil, normal değişim”

Sinodda ilk kez kadınlara oy hakkı tanınması İtalya’da ve dünya basınında tarihi bir adım olarak ilgiyle karşılandı.

La Repubblica gazetesi haberi, ‘’Papa sinoda kadın kotası getirdi’’ başlığıyla duyurdu.

Corriere della Sera bugün baş sayfasından ‘’Papa Francesco’dan dönüm noktası’’ diye yazdı.

İtalyan Katolik Kilisesi’nin gazetesi Avvenire de baş sayfadan ‘’tarihi dönüm noktası’’ ifadesini kullandı.

Bu dönüm noktasını dün gazetecilere açıklayan Sinod Baş Raportörü Kardinal Jean-Claude Hollerich ise “Bu önemli bir değişim ama devrim değil: hayatta ve tarihte değişimler normaldir’’ dedi.

Papa 2021’de de Piskoposlar Meclisi’ne müsteşar olarak ilk kez bir kadını atamıştı. Fransız rahibe Nathalie Becquart’ın oy hakkı bulunan bu pozisyona atanması o dönem, yeni adımların habercisi olarak görülüyordu.

Piskoposlar Meclisi Genel Sekreteri Kardinal Mario Grech 2021’de bu atamayla ilgili olarak, “Becquart’ın atanması ve oy hakkına sahip olmasıyla bir kapı açıldı, gelecekte bunu ne gibi adımların takip edeceğini göreceğiz” demişti.

Papa, geniş kapsamlı bir sinod toplantısı için 2021’de ilk adımı atmıştı. 2 yıllık danışma sürecinin ardından 4-29 Ekim tarihlerinde Vatikan’da Piskoposlar Meclisi’nin ilk genel kurul toplantısının yapılması ve sinodun bir yıl sonra, Ekim 2024’te sona ermesi planlanıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Papa Francesco, Putin’e ‘Yalvardı’: Ukrayna’da Savaşı Durdur

Ukrayna’daki savaşın gidişatından, nükleer saldırı tehdidinden endişe duyduğunu belirten Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francesco, “Rusya Devlet Başkanı’na bu şiddet ve ölüm sarmalını durdurması için yalvarıyorum’’ dedi.

Her haftaki Pazar duasını genellikle İncil’den alıntı ve öğretilere ayıran Papa, bugün ise yalnızca Ukrayna’ya değindi.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre, Vatikan’daki San Pietro Meydanı’nda yapılan dua öncesi Papa şunları söyledi:

“Ukrayna’daki savaşın gidişatı büyük endişe yaratacak kadar ciddi, yıkıcı ve tehdit edici bir hal almıştır… İnsanlığın bu korkunç ve akıl almaz yarası iyileşmek yerine, yayılma riskiyle daha fazla kanamaya devam ediyor.’’

İnsanlığın bir kez daha atom bombası tehdidiyle karşı karşıya olmasını ‘’absürt’’ diye niteleyen Papa, “Son günlerde uluslararası hukuk ilkelerine aykırı yeni eylemlerle ortaya çıkan vahim durumdan derin üzüntü duyuyorum. Nükleer tırmanma riski, dünya çapında kontrol edilemez ve yıkıcı sonuçlardan korkulacak kadar artıyor” dedi.

Papa, ‘’Savaşın asla bir çözüm olmadığını, sadece yıkım olduğunu anlamamız için daha ne kadar kan akması gerekiyor?’’ diye sorarak, ‘’Tanrı adına ve her yürekte yaşayan insanlık duygusu adına, derhal ateşkes çağrımı yineliyorum. Silahlar sussun’’ çağrısı yaptı.

Öncelikle Rusya lideri Vladimir Putin’e seslenen Papa şunları söyledi:

“Rusya Federasyonu Devlet Başkanı’na, kendi halkının iyiliği için de bu şiddet ve ölüm sarmalını durdurması için yalvarıyorum.

“Öte yandan, Ukrayna halkının maruz kaldığı saldırılar sonucunda çektiği büyük acılardan dolayı üzüntü duyarak, Ukrayna Devlet Başkanı’na ciddi barış önerilerine açık olması çağrısında bulunuyorum.

“Uluslararası toplumun tüm baş aktörlerine ve ulusların siyasi liderlerine, savaşa son vermek için ellerinden gelen her şeyi yapmaları ve diyalog girişimlerini teşvik edip desteklemeleri çağrısında bulunuyorum.”

Papa konuşmasında savaşı ‘hata’, ‘dehşet’ ve ‘çılgınlık’ diye niteledi ve ‘’Lütfen genç nesillerin savaşın kirli havasını değil, barışın sağlıklı havasını solumasına izin verin’’ dedi.

‘Moskova ile diyalog kanallarını açık tutmak istiyor’

Papa Francesco daha önce de Ukrayna’daki de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde süren savaş ve çatışmaların durması yönünde defalarca çağrı yapmıştı.

Ancak Ukrayna konusunda Rusya yönetimine yönelik sert ifadelerden kaçınması bazı kesimler tarafından eleştirilirken, Vatikan’a yakın kaynaklarca Moskova ile diyalog kanallarını açık tutma niyetinin göstergesi olarak yorumlanıyordu.

Papa, Ukrayna işgali başladıktan hemen sonra protokollerin dışına çıkarak Rusya’nın Vatikan Büyükelçiliği’ne gitmiş ve kaygılarını şahsen iletmişti.

İlerleyen haftalarda da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill ile görüşmek için girişimlerde bulunmuş, ancak Rusya tarafından bu görüşmelere onay gelmemişti.

Son olarak da geçen ay Papa Francesco ile Patrik Kirill’in Kazakistan’da bir araya gelmesi beklenirken Kirill bu geziye katılmaktan vazgeçmişti.

Papa Kazakistan gezisinde de, Ukrayna işgaline destek veren açıklamalar yapan Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’e gönderme olarak yorumlanan bir konuşma yapmış ve ‘şunları söylemişti:

“Şiddeti asla haklı göstermemeliyiz! Kutsalların, kutsal olmayanlar tarafından sömürülmesine izin vermemeliyiz! Tanrı barıştır ve her zaman barışa götürür, asla savaşa götürmez.”

Paylaşın