Her 11 Dakikada 1 Kadın Katledildi

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre her 11 dakikada bir kadın veya kız çocuğu en yakın çevresinden gördüğü şiddet sonucu hayatını kaybetti. Konuya ilişkin yapılan değerlendirmede, kadına yönelik şiddette bir azalma gözlemlenmediği vurgulandı.

Merkezi Viyana’da bulunan Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suçlarla Mücadele Örgütü (UNODC), kadınlar ve kız çocukları için en tehlikeli yerin kendi evleri olduğu yönündeki tespitini tekrarladı. Kadına yönelik şiddetle mücadele günü vesilesiyle yapılan açıklamada, geçen yıl öldürülen tahminen 81 bin kadından 47 binin partneri veya akrabası tarafından katledildiği bildirildi. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre her 11 dakikada bir kadın veya kız çocuğu en yakın çevresinden gördüğü şiddet sonucu hayatını kaybetti.

BM Uyuşturucu ve Suçlarla Mücadele Örgütü’nün (UNODC) Başkanı Ghada Waly, geçen senelerde şiddette azalma kaydedilen alanlar olduğunu ancak kadına yönelik şiddette bir azalma gözlemlemediklerini de vurguladı. BM’nin yaptığı araştırmalara dayanan verilere göre, dünya çapında şiddet sonucu hayatını kaybedenlerin geneline bakıldığında yüzde 80’inin erkek olduğu, ilişkide veya aile içinde yaşanan şiddette hayatını kaybedenlerin ise yüzde 60’ının kadın olduğunu vurgulandı.

En tehlikeli yer Afrika

Aile veya partnerin uyguladığı şiddet sonucu ölüm tehlikesinin en yüksek olduğu yerin Afrika ülkeleri olduğu belirtilirken, en düşük riskin Avrupa ve Asya’da olduğu haber verildi. UNODC, istatistiki verilerini 95 ülkeden alınan sayıların analizine dayandırıyor.

Kurum, henüz korona pandemisinin etkisinin tamemen analiz edilemediğini, Batı ülkelerinde geçen yıl öldürülen kadın ve kız çocuklarının sayısında hafif bir artış tepit edildiyse de bundaki değişimin bölgesel olarak farklılık göstermesinin yanı sıra benzer dalgalanmaların önceki senelerde de görüldüğünü belirterek, kesin ve net tespitin henüz yapılamadığına işaret edildi.

Uzmanlar, kadın ve kız çocuklarına yönelik istatistiklere yansıyan şiddetin mutlak rakamlar anlamına gelmeyeceğini, ihbar ve suç duyurusu yapılan ülkelerde diğerlerine göre daha çok şiddet yaşandığı sonucuna varılmayacağını belirtiyor. Nitekim kadınların ve kız çocuklarının ihbar ve suç duyurusu için, bulunduğu ülkede nasıl bir koruma sağlandığına dair hukuki düzenlemelerin, sosyal çevresi ve refah seviyesinin ve başka faktörlerin de belirleyici olabildiği vurgulanıyor.

Avrupa Birliği Eşitlik Komiseri Helena Dalli de, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, hem Avrupa Birliği’ne (AB) hem de henüz İstanbul Sözleşmesi’ni onaylamamış olan Birlik üyelerine çağrıda bulundu ve sözleşmenin Avrupa Birliği Komisyonu’nun önceliklerinden olduğunu vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacılarından olan Türkiye, 20 Mart 2021’de Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile sözleşmeden çekilmiş, 1 Temmuz’da da söz konusu adım yürürlüğe girmişti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Ekim’de 22 Kadın Erkekler Tarafından Öldürüldü

Ekim ayında da 22 kadın ile en az 2 çocuk erkekler tarafından öldürüldü. Ekim’de 49 çocuk istismar edilirken, 280 kadın taciz edildi. 79 kadın seks işçiliğine zorlanırken, en az 53 kadına da şiddet uyguladı.

Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre; erkekler Ekim’de en az 22 kadını öldürdü, dokuz kadına tecavüz etti.

Ekim 2021‘de en az 13 kadının ölümü, Edirne (1), Zonguldak (1), Samsun (1), Batman (1), Zonguldak (1), Aydın (1), Kayseri (2), İstanbul (3), Erzincan (1), Isparta (1), basına şüpheli olarak yansıdı.

Adana’da bir kadın kendisini sistematik olarak darp eden kocasını öldürdü ve meşru müdafaa hakkını kullandı.

Erkekler, Maraş ve Ankara’da bir kadın erkeklerce “öldürülmekle” tehdit etti. İstanbul’da bir kadının ölümü basına “faili belirlenmemiş cinayet” olarak yansıdı. Iğdır’da bir kadının intihara sürüklendiği iddia edildi.

Erkekler, Ekim’de en az 22 kadını öldürdü; geçen yıl bu sayı 23 idi. Erkeklerin öldürdüğü kadınlardan biri transtı. Bir kadın da Kırgızistan yurttaşıydı.

Erkeklerin 10 adını öldürme “bahanesi” basına yansımadı. Erkekler, altı kadını “barışmak istemediği”, “boşanmak istediği” için öldürdü.

Erkekler, bir kadını “çocuklarının kavgasına karıştığı” için bir kadını “çok konuştuğu” için iki kadını “kıskandığı”, bir kadını “sevgilisi olmayı kabul etmediği”, bir kadını da “kocasıyla husumetli olduğu” için öldürdü.

15 kadını kocası, sevgilisi, eski kocası öldürdü. Bir kadını komşusu, bir kadını kocasının arkadaşı, bir kadını akrabası, bir kadını oğlu, bir kadını da arkadaşı öldürdü. İki kadını öldüren erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Erkekler, 13 kadını ev içinde, dokuz kadını düğün salonu, market, park gibi ev dışı alanlarda öldürdü. Erkekler, 12 kadını ateşli silahlarla, altı kadını kesici aletle, bir kadını balkondan atarak, bir kadının kafasını taşla ezerek, iki kadını darp ederek öldürdü.

Çocuk cinayeti

Ekim’de erkekler en az iki çocuğu öldürdü. Geçen yıl aynı ay da bu sayı dörttü. Bir çocuğu babası, bir çocuğu amcası öldürdü.

Cinsel Saldırı /Tecavüz

Erkekler, Ekim’de en az dokuz kadına tecavüz etti. Geçen yıl aynı ay erkeklerin tecavüz ettiği kadın sayısı yedi idi.

Bir kadına gardiyanlar, bir damadı, altı kadına cinsel saldırıda bulunan iki erkeğin kim olduğu bilgisi basına yansımadı. Bir kadına da zabıtalar tecavüz etti. Erkekler, bir kadına ev içinde, bir kadına hapishanede, altı kadına araç, işyeri, otobüs gibi ev dışı alanlarda tecavüz etti.

Taciz

Ekim 2021’de erkekler en az 280 kadını taciz etti. Bu sayı geçen yıl aynı ay 7 idi. Tacizlerden en az 270’i sosyal medyadaydı. 276 kadın kendisini taciz eden altı erkeği tanımıyordu. İki kadını oyuncu, bir kadını doktor, bir kadını da hastane çalışanı erkek taciz etti.

Erkekler, 270 kadını sözlü, 10 kadını da fiziki olarak taciz etti. Erkekler, on kadını hastane, market, iş yeri gibi ev dışı alanlarda, 270 kadını da sosyal medya ortamında taciz etti.

Çocuk İstismarı

Erkekler, Ekim’de 2021’de en az 49 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti. Geçen yıl aynı ay bu sayı 25 idi. En az 19 çocuğu etüt öğretmeni ve öğretmeni, sekiz çocuğu tekvando öğretmeni, bir çocuğu kuzeni, bir çocuğu imam, bir çocuğu kaptan, bir çocuğu okul çalışanı bir çocuğu da patronu istismar etti.

Dokuz çocuğu istismar eden yedi erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. İki çocuğu istismar eden erkek uzman çavuştu. Erkekler, iki çocuğu ev içinde, 47 çocuğu iş yeri, tekne, okul, sokak gibi ev dışı alanlarda istismar etti.

Şiddet/Yaralama

Erkekler, Ekim’de en az 53 kadına şiddet uyguladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı, 80 idi. Erkeklerin şiddet uyguladığı sekiz kadın “ağır” hasta olarak hastaneye kaldırıldı. Erkekler en az beş kadına “koruma kararını” ihlal ederek şiddet uyguladı.

Erkekler en az üç kadına sistematik olarak işkence etti. En az 45 kadını kocası, sevgilisi, eski koca ve sevgilisi yaraladı. İki kadını arkadaşı, bir kadını babası, bir kadını abisi yaraladı. Dört kadına şiddet uygulayan erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Erkekler, dokuz kadına “ayrılmak istediği, barışmak istemediği”, bir kadını “kedisini öldürdüğü”,  altı kadını da “kıskandığı” için şiddet uyguladı. Erkeklerin 37 kadına şiddet uygulama “bahanesi” basına yansımadı.

Erkekler, 40 kadını darp ederek, iki kadını araçla ezmeye çalışarak, bir kadını kafasını taşla ezerek, üç kadını kesici aletlerle, yedi kadını ateşli silahlarla yaraladı.

Erkekler, 20 kadını araba, iş yeri, otobüs, ormanlık alan gibi ev dışı alanlarda, 28 kadını ev içinde yaraladı. Erkeklerin, beş kadını nerede yaraladığı bilgisi basına yansımadı.

Seks İşçiliğine Zorlama

Erkekler Ekim’de en az 79 kadını seks işçiliğine zorladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı, 49 idi. Seks işçiliğine zorlanan 62 kadın Türkiye vatandaşı değildi. Seks işçiliğine zorlananlar arasında çocuklar da vardı.

Paylaşın

Ağustos Ayında 31 Kadın Erkekler Tarafından Öldürüldü

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Ağustos 2021 Raporu’nu göre geçen ay 31 kadın öldürüldü, 21 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Kadınların 19’u ateşli silahlarla, 9’u kesici aletlerle, 3’ü boğularak öldürüldü. 

Haber Merkezi / Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, her ay yayınladığı kadın cinayetleri raporunun Ağustos ayı verilerini paylaştı. Rapora göre bir ay içinde 31 kadın erkekler tarafından katledildi, 21 kadını ise ölümü şüpheli.

Ağustos ayında öldürülen 31 kadının 6’sı evli olduğu erkek, 5’i akrabası, 4’ü eskiden evli olduğu erkek, 4’ü babası, 3’ü tanıdık, 3’ü oğlu, 1’i evlenme teklifini reddettiği erkek, 1’i birlikte olduğu erkek, 1’i kardeşi, 1’i tanımadığı bir erkek, 1’i konuşma isteğini reddettiği erkek tarafından öldürülmüştür. 1 kadının ise fail ile olan yakınlığı bilinmemektedir.

Kadınlar en çok evlerinde öldürüldü

Kadınların 22’si evinde, 3’ü ıssız yerde, 2’si sokak ortasında, 1’i arazide, 1’i işyerinde, 1’i minibüste, 1’i evin dışında bulunan tuvalette öldürülmüştür. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 80’i evlerinde öldürüldü. 19’u ateşli silahlarla, 9’u kesici aletlerle, 3’ü boğularak öldürüldü.

İllere göre Ağustos ayının kadın cinayetleri;

Ağustos ayında öldürülen kadınların isimleri;

Paylaşın

HDP, Artan Kadın Cinayetlerini TBMM’ye Taşıdı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin sebep ve sonuçları ile derhal alınacak önlemlerin tespiti için ‘Meclis Araştırması’ talep ettiği önergeyi TBMM Başkanlığına sundu.

Haber Merkezi / HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının yürürlüğe girmesi sonucu kadına yönelik şiddet, istismar, taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerine dair vakalarda görülen artışın sebep ve sonuçları ile derhal alınması gereken önlemlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını talep etti. TBMM Başkanlığına verilen önergede şu ifadeler yer aldı:

“Kadına yönelik eril şiddetin ve dolayısıyla kadın kırımına varan cinayetlerin giderek artması ülkenin en yakıcı ve yıkıcı sorunların başında gelmektedir. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının yürürlüğe girmesi sonucu kadına yönelik şiddet, istismar, taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerine dair vakalarda görülen artış meselenin derinlikli ve çözüm alıcı nitelikte ele alınmasını gerekli kılmıştır. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin sebep ve sonuçları ile derhal alınacak önlemlerin tespiti amacı ile Anayasa’nın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

Önergenin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi;

Ülke gündeminin değişmeyen ve başat meselesi haline gelen kadın cinayetleri, bilhassa İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile birlikte dikkate değer bir artış göstermiştir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının alındığı ilk andan itibaren sosyal medyada, eril şiddeti öven mekanizmaların harekete geçtiği gözlemlenmiş olup gelinen aşamada mevcut yargının pratiklerinden beslenen zihniyetin şiddete meyyali açıkça ortaya çıkmış durumdadır.

Sadece geçtiğimiz hafta içerisinde kamuoyuna yansıyan kadın cinayetleri meselenin toplumsal boyutlarını ortaya koymaktadır. Üniversite öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu’nun maruz kaldığı cinsel şiddet ve akabinde canavarca hisle öldürülmesine giden süreç kadınların toplumda can güvenliklerinin olmadığının altını çizmektedir. Yine 2 kişinin tecavüzüne uğradığına dair şikayetleri sonuçsuz kalan Edanur Kaplan’ı intihara götüren süreç de bundan ayrı tutulamaz. Tıpkı İpek Er’i intihara götüren sürecin, yargı ve emniyet gereğini yapmadığı müddetçe devam edeceği artık şüphe götürmemektedir. Antalya’da Ali Alataş’ın boşandığı eşi Gülcan Kılınç ile annesi Gülizar Kılıç’ı silahla vurmasındaki motivasyon da benzer şekilde yargının pek çok kadın cinayetinde gösterdiği tutumdur.

“Kadın ölümleri yalnızca bir sayıdan ibaret değildir”

Geçtiğimiz yılın verilerine göre erkekler en az 284 kadını öldürmüş, 265 çocuk istismara maruz bırakılmış ve en az 255 kadın da şüpheli şekilde yaşamını yitirmiştir. Yalnızca temmuz ayı içerisinde en az 24 kadın öldürülmüş, son bir haftada ise en az 11 kadın cinayeti kayıtlara geçmiştir. Bahse konu kadın ölümlerinin yalnızca bir sayıdan ibaret değildir. Bu ölümler büyük bir toplumsal kırılmaya işaret etmekte, kadınların can güvenliklerinin olmadığını açıklamaktadır. Kadın cinayetlerinin önlenmesi kuşkusuz yargı mekanizmalarının etkin bir soruşturma ve caydırıcı cezai yaptırımları uygulaması ile mümkün olacaktır. Nitekim dünyada eril şiddetin en çok görüldüğü ülkelerde, kadın cinayetlerinin etkin soruşturulmasını ve gerekli cezai yaptırımların uygulanmasını öngören düzenlemeler meselenin ciddi oranda çözümünü sağlamıştır. Türkiye’de ise kadın mücadelesinin en önemli kazanımı olan İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı, yargı mekanizmaları ile emniyet birimlerini kadına yönelik şiddet noktasında iyice etkisiz bırakmıştır. Yani dünya örneklerinin tersine bir yaklaşım söz konusu olup bu, aynı zamanda kadın cinayetlerini meşru gören bakış açısının hakimiyetine olanak sağlamaktadır.

“Alınacak tedbirlerin tespit edilmesi hayati önemdedir”

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının beraberinde büyük bir toplumsal kırılmayı getirmesinin kaçınılmaz olacağı ifade edilmesine rağmen bu karardan geri adım atılmamış, karara dair yapılan idari başvuruların sonuçsuz bırakılması da umut kırıcı olmuştu. Nitekim gelinen fazda bu öngörü gerçekleşmiş, eğitim durumu, sosyo-ekonomik şartları ne olursa olsun kadınların şiddetin mağduru olduğu elim örnekler birbiri ardına yaşanmıştır. Hatırlatmakta ve hatırlamakta yarar olacağı üzere İstanbul Sözleşmesi, aile içi şiddet de dahil olmak üzere, kadınları aşırı biçimde etkileyen kadınlara yönelik her türlü şiddet biçimi için geçerli olup taraf devletlere; ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik), taciz amaçlı takip, tecavüz dahil, cinsel şiddet, cinsel taciz, zorla evlendirme, kadınların sünnet edilmesi, kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama şeklindeki davranışlara yönelik cezai veya başka bir hukuki yaptırım öngörmeyi zorunlu kılmaktadιr. Türkiye Sözleşme’den çekilerek bu tür ağır yaptırım içeren suçları meşru göreceğini ilan etmiş, yaşanan cinayetlerin artışı da bunun bir zihniyet sorunu olduğunu ortaya çıkarmıştır.

İzah etmiş olduğumuz hususlar doğrultusunda yürütme makamında olanların konuya ilişkin sorumluklarını yerine getirme zaruretleri acil bir mesele olarak önlerinde durmaktadır. Bununla beraber, parlamentonun da bu konuda önemli bir sorumluluğu söz konusu olup bu çatı altında meselenin çok boyutlu bir biçimde tartışılması ve alınacak tedbirlerin tespit edilmesi hayati önemdedir.

Paylaşın