Kobani Soruşturması: Eski HDP Milletvekili Hüda Kaya Tutukladı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Kobanî soruşturması kapsamında İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alın eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Hüda Kaya tutuklandı.

Hüda Kaya’nın avukatı Zilan Leventoğlu, konuya ilişkin açıklama yaptı. Kaya’nın gözaltına alınmasının haksız, hukuksuz ve keyfi olduğunu savunan Zilan Leventoğlu, şunları söyledi:

“Aylardır ulaşılabilir olmasına ve ikametinde olmasına rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kaçaklık karar verilmiştir.

Hüda Kaya hakkında 27 Eylül’de hukuksuz bir şekilde kaçak kararı alınması akabinde, tarafımızca bu karara itiraz edilmiş, kaçak olmadığı, ikametinde ulaşılabilir olduğu, telefonlarının açık olduğu, her zaman ifadeye hazır olduğu hem sözlü hem yazılı olarak defalarca belirtilmiş olmasına ve yakın tarihlerde İstanbul Cumhuriyet savcılığına gidip ifade vermiş olmasına rağmen, yine kendisinin savcılık kalemi ile görüşüp gerekirse Ankara’ya gelebileceğini, ifade için hazır olduğunu kaçaklık kararının kaldırılması gerektiğini söylemesine rağmen kaçaklık kararı kaldırılmamış, Hüda Kaya’nın ifade vermek istemesi keyfi şekilde engellenmiştir.

Sonuç olarak bugün müvekkilimiz Hüda Kaya saatlerdir havalimanında olmasına, pasaport işlemlerinin sorunsuzca gerçekleşmesine rağmen uçağın kalkmasına 10 dakika kala yine tamamen keyfi bir şekilde çıkışınız mümkün değil denilerek gözaltına alınmıştır.”

Ardından Artı Gerçek’e konuşan Zilan Leventoğlu, gözaltı kararının Kobani Davası dosyasından verildiğini söyledi. Leventoğlu, gözaltına alınış şeklini eleştirdi:

Hüda Kaya Kobani soruşturmasından dolayı alındı. Yakalama kararı o dosyada verildi. Daha önce ulaşılabilir olmasına rağmen kaçaklık kararı verilmişti. Biz de hem yazılı hem sözlü olarak defalarca kez kaçaklık kararına itiraz ettik. ‘Kendisi buradadır’ dedik. Hatta adresini dahi söyledik. Savcı her defasında asla bizimle muhatap olmadı.

Hüda Hanım 2-3 kez, ‘İfade vermek istiyorum, gerekirse Ankara’ya da ifade vermeye gelirim. Yakında yurtdışı seyahatim’ dedi. Hüda Hanımın yurtdışına gideceği biliniyordu. Geçen haftalarda İstanbul Savcılığı’na ifade vermeye gitmişti. Ulaşılabilir olduğu, Türkiye’de olduğu biliniyordu. Havalimanına da 4 saat öncesinden gitti, herhangi bir ifade alma işlemine karşı. Uçağa 10 dakika kala hukuksuzca gözaltına alındı.”

Hüda Kaya Kimdir?

9 Ekim 1960 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Hüda Kaya, uzun yıllar Ürdün, Sudan, Pakistan, İran, Keşmir, Lübnan ile Filistin mülteci kamplarında çalışmalarda bulundu. Bunun yanında Kardelen Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin kurulmasında büyük rol oynadı.

Uluslararası Müslüman Kadınlar Birliği’ne de üye olan Kaya, üç dönem Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) İstanbul milletvekili seçildi. Ayrıca Demokratik İslam Kongresi Şura Girişimi Üyeliği de yapmaktadır.

Paylaşın

HEDEP Eş Genel Başkanı Hatimoğulları: Belediyelerimizi Kayyımlardan Geri Alacağız

31 Mart 2024’ye yapılması planlanan yerel seçimlera dair konuşan HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Belediyelerimizi kayyımlardan geri alacağız. Belediyelerimize yeni belediyeler ekleyeceğiz. Sadece kaybettirme üzerine kurulacak bir siyaset bizim için yeterli olmayacaktır. Bizler birlikte yönetmeye talibiz” dedi ve ekledi:

“Amed, Mardin, Van ve İstanbul’da kadın atölyelerimiz gerçekleşecek. Bu atölyelerimizde nasıl bir yerel yönetim modeli stratejisi izleyeceğimizi kadınlar birlikte kararlaştıracağız. Daha sonra yapacağımız konferansımızda esas stratejimizi belirleyecek ve kamuoyuna gerekli bilgilendirmeyi yapacağız.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Kadın Meclisi, bugün Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi’nde toplandı.

Toplantı öncesi güncel gelişmelere dair açıklamalarda bulunan HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, 15 Ekim’de Ankara’da gerçekleşen olağan kongrede emeği geçen ve önceki dönem görev yapan tüm kadın siyasetçilere teşekkür etti.

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, Hatimoğulları, konuşmasında İsrail’in Filistin’e ve Türkiye’nin Rojava’ya saldırılarına, PKK lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrite, Kürt kentlerindeki belediyelere atanan kayyımlara, kadın cinayetlerine ve Agrobay Seracılık önünde direnen kadın tarım işçilerine dikkat çekti.

“Gazze’ye dönük saldırıları kabul etmek mümkün değil”

Hatimoğulları’nın konuşmasından satır başları şöyle: “İsrail’in saldırı nedeniyle 2 milyon kişi daracık bir alanda yaşam mücadelesi veriyor. Gazze’ye dönük saldırıları kabul etmek mümkün değil. Bu savaşta kadınların ruhu ve bedenleri paramparça ediliyor. Rojava’da ise elektrik santralleri, hastaneler, yakıt istasyonları, okullar yani bütün sivil alanlar bombalandı. 5 milyon insan hedeflendi bu sivil saldırılarda.

İsrail, Gazze’de yaşayan Filistinlileri, Mısır kabul etmezse şayet Necef Çölü’ne sürmek istiyor. Türkiye’deki iktidar buna karşı çıkarken, aynısını Efrin’de gerçekleştirdi. Efrin’e kara harekâtı düzenleyerek, Efrin’de yaşayan Kürt halkını ve diğer halkları Efrin’den sürüp oradaki büyük demografik değişim üzerine çalıştılar.

Şimdi bu projeyi bütün Rojava üzerinden sürmek istiyorlar. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Ortadoğu’nun kaynayan iki büyük yarası var; biri Kürt sorunu biri Filistin sorunu. Bu iki sorun ulus-devlet anlayışının dışında demokratik bir zeminde çözülmediği sürece, ne yazık ki bölgenin rahat bir nefes almasına imkân yok.

“Barış mücadelesinin önünü daha fazla açmamız gerekiyor”

Sayın Abdullah Öcalan üzerinde 24 yıldır İmralı Cezaevi’nde devam eden bir tecrit var. Son 32 aydır ne ailesiyle ne de avukatlarıyla görüştürülüyor. Bu dünyanın hiçbir yerinde, otoriter rejimlerin en koyu şekilde hüküm sürdüğü dönemlerde bile, görülmemiş bir tablodur.

Kürt sorununun ve bölgedeki haklar sorunun çözümünde Sayın Öcalan’ın fikriyatının önemini bir kez daha vurguluyorum. Tecridin bir an önce ortadan kaldırılması ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması, başta Kürt halkı olmak üzere bölge haklarının talebidir. Biz Türkiyeli kadınlar Kürt kadın hareketi ile el ele vererek, barış mücadelesinin önünü daha fazla açmamız gerekiyor.

Kadın cinayetleri

Türkiye’de iktidar kadınların başına savaştan da büyük felaketler örmeye devam ediyor. Kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçtiler. Eş başkanlık ve eşit temsiliyet ilkesini suç sayarak kadınların iradesine kayyım atadılar. Sadece 2023 yılının son 9 ayı içinde 323 kadın erkekler tarafından katledildi.

Evde bakım hizmeti, hasta bakımı, ev işleri boynumuza asılmış zincirlerdir. Bu zincirlere boyun eğmek zorunda değiliz. Görünen ve görünmeyen emek sandığınız kadar sessiz kalmayacak. ‘Emeğime sahip çıkıyorum’ sesleri evlerden, tarlalardan, fabrikalardan, atölyelerden yükselecek.

“Bizler birlikte yönetmeye talibiz”

Belediyelerimizi kayyımlardan geri alacağız. Belediyelerimize yeni belediyeler ekleyeceğiz. Sadece kaybettirme üzerine kurulacak bir siyaset bizim için yeterli olmayacaktır. Bizler birlikte yönetmeye talibiz.

Amed, Mardin, Van ve İstanbul’da kadın atölyelerimiz gerçekleşecek. Bu atölyelerimizde nasıl bir yerel yönetim modeli stratejisi izleyeceğimizi kadınlar birlikte kararlaştıracağız. Daha sonra yapacağımız konferansımızda esas stratejimizi belirleyecek ve kamuoyuna gerekli bilgilendirmeyi yapacağız.”

Paylaşın

Meclis’te HDP Milletvekili Kalmadı: Sancar Ve Buldan YSP’ye Geçti

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın Yeşil Sol Parti’ye (YSP) geçişiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) HDP milletvekili kalmadı. Yeşil Sol Parti’nin milletvekili sayısı ise 57’ye yükseldi.

HDP’nin eş genel başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan 14 Mayıs seçimlerine Yeşil Sol Parti listelerinden katılmışlardı.

Anayasa Mahkemesi’nde devam eden kapatma davasının yarattığı risk nedeniyle 14 Mayıs seçimlerine Yeşil Sol Parti listeleriyle giren Halkların Demokratik Partisi (HDP), 27 Ağustos’ta gerçekleştirdiği kongresinin ardından çalışmalarının tümünü yeni partiye devretti.

Alınan bu kararla birlikte HDP, aktif siyasete bir nevi ara vermiş oldu. HDP’yi Meclis’te temsil eden iki milletvekili; partinin eş genel başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan da bu kararın ardından Yeşil Sol Parti’ye geçti. Bu geçişle birlikte Meclis’te HDP milletvekili kalmadı.

HDP’nin hiç milletvekili kalmadı

HDP’nin eş genel başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan 14 Mayıs seçimlerine Yeşil Sol Parti listelerinden katıldı. Yeşil Sol Parti’den seçilen 57 milletvekili arasında bulunan iki eş genel başkan ittifak yasası doğrultusunda kayıtlarını HDP Milletvekili olarak yaptırdı.

HDP’nin Meclis’teki varlığını sürdürmek ve kapatma davası sonuçlanana kadar partinin Eş Genel Başkan düzeyinde temsiliyetini sağlamak adına alınan bu karar sonucu Meclis’te 55 Yeşil Sol Parti, 2 HDP milletvekili görev almış oldu.

Gazete Duvar’dan Ceran Bayar‘ın haberine göre; HDP’nin 27 Ağustos kongresinde aldığı ‘partinin çalışmalarının tümünü Yeşil Sol Parti’ye devretmesi’ kararıyla birlikte HDP’nin Eş Genel Başkanları Buldan ve Sancar da istifa ederek Yeşil Sol Parti’ye geçti.

Meclis kayıtlarındaki milletvekili sandalye dağılımı bu istifalarla birlikte değişmiş oldu. Yeşil Sol Parti’nin 55 olan milletvekili sayısı 57’ye çıkarken HDP’nin hiç milletvekili kalmadı.

Paylaşın

Yeşil Sol Parti: Akşener’in Söylediklerinin Bir Kıymeti Yok

Halkların Demokratik Partisi (HDP) – Yeşil Sol Parti (YSP) İYİ Parti Lideri Akşener’e tepkili. 2019 seçimlerinde aday çıkarmayarak İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bazı büyükşehirlerin muhalefet tarafından kazanılmasına katkı yapan partide seçimlerin kaybedilmesinde en büyük sorumluluğun Akşener’de olduğu söyleniyor.

HDP – YSP’de “Akşener’in gerekli özeleştiriyi vermeden söylediklerinin bir kıymeti yok” deniliyor. Hatta, Akşener’in yaptığı konuşma için, “Gelecek dönem muhalefetin ortaklaşması bu konuşmayla bombalanmıştır” sözleri de sarf ediliyor.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in seçimden sonra “tefekkür sessizliğini bozuyorum” dediği Afyon Kocatepe konuşmasının yankıları sürüyor.

Millet İttifakı’nın tüm ortaklarına sert eleştiriler yönelten Akşener’in nasıl bir yerel seçim stratejisi oluşturacağı merak konusuydu. İYİ Parti olarak kendi kadrolarıyla milletin huzuruna çıkacaklarını söyleyen Akşener iş birliğine ise tamamen kapıları kapatmadı, “Yerel özellikler ve talepler doğrultusunda elbette iş birlikleri olabilir” dedi. İstanbul-Ankara için “Günü geldiğinde bakılır” diyen Akşener’in bir koşulu da “hür ve millî siyaset anlayışı” doğrultusunda HDP-Yeşil Sol’a koyduğu mesafeydi.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya‘nın haberine göre; Akşener’in yerel seçimlere yönelik açıklaması partide farklı yorumlara neden oldu. Millet İttifakı’nın 2019 Yerel Seçimleri’nde kazandığına dikkat çeken bazı partililer, önümüzdeki seçimlerde başta İstanbul, Ankara ve Antalya olmak üzere bazı illeri kaybetmemek için iş birliğinin şart olduğu görüşünü dile getirmeye devam etti.

Parti içinde bir başka kesimse 3. yol tartışmalarında da geçen “Hür ve milli İYİ Parti”nin inşası için yerel seçimlerin feda edilebileceği görüşünü savunmayı sürdürüyor. Bu görüşü savunanlar 2019 ve 2023 seçimlerinde kurulmak zorunda kalınan ittifaklar nedeniyle parti kimliğinin oturtulamadığını belirterek “Ayaklarımızın üzerinde durmalıyız. Asıl olan genel seçim, 2028’i kazanmak için gerekirse yerel seçim feda edilebilir” değerlendirmesini sürdürüyor.

Akşener’in açıklaması sonrası gözler CHP ve HDP-Yeşil Sol Parti’ye çevrildi. CHP, Akşener’in açıklamasına temkinli yaklaşırken kongre süreci tamamlanmadan somut bir adım atılmayacağı görüşünde.

Benzer şekilde kongre sürecinde olan HDP-Yeşil Sol Parti ise Akşener’e tepkili. 2019 seçimlerinde aday çıkarmayarak İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bazı büyükşehirlerin muhalefet tarafından kazanılmasına katkı yapan partide seçimlerin kaybedilmesinde en büyük sorumluluğun Akşener’de olduğu söyleniyor, “Akşener’in gerekli özeleştiriyi vermeden söylediklerinin bir kıymeti yok” deniliyor. Hatta, Akşener’in yaptığı konuşma için, “Gelecek dönem muhalefetin ortaklaşması bu konuşmayla bombalanmıştır” sözleri de sarf ediliyor.

HDP’nin seçim değerlendirmesi sonrası başta eş başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın görevini bıraktığına dikkat çekilen partide, “Biz ciddi bir seçim değerlendirmesi yaptık. Bunun bedelini de ödüyoruz. Eş başkanlarımız görevini bıraktı. Parti yönetiminde kapsamlı bir değişim olacak. CHP, İYİ Parti’de gördüğümüz ise koltuklarına yapışmış siyasetçiler” eleştirisi getiriliyor.

Kapatma davası nedeniyle seçimlere Yeşil Sol Parti çatısı altında giren HDP hafta sonu yapılan kongreyle tüm çalışmalarını Yeşil Sol Parti’ye devretti. Eylül ayı sonu ya da kasım ayı başında yapılacak Yeşil Sol Parti kongresinde de partinin eş başkanları yenilenecek, kadroları değişecek.

Yeşil Sol Parti’nin HDP fikriyatını devam ettireceği ama yeni dönemin stratejisi gereği daha yerel siyaset yapacağı kaydediliyor. Seçim sonrası partiye gelen en önemli eleştirinin “Ankara siyasetine sıkışmak” olduğunu kaydeden parti kurmaylarına göre Yeşil Sol Parti yeni dönemde “Ankara odaklı siyaset”ten çıkacak, çalışmalarında yerel siyaset belirleyici olacak.

Bu bakış yerel seçimlerde alınacak tutumun da işareti. Hem batı hem de doğuda yerel dinamiklerle karar verilip hareket edilecek. İstanbul ve Ankara gibi iki büyük şehir için de toptancı bir yaklaşım içinde olmayacaklarını söyleyen HDP-Yeşil Sol Partililerin net bir kırmızı çizgisi var, o da “Bizi görmeyen siyasetle hiçbir şekilde ittifak geliştirmeyiz” tutumu. Mayıs seçiminin önemli derslerinden birinin de bu olduğunu kaydeden partililer “Arka kapı tamamen kapalı. Ön kapı ise herkese açık. Kim gelirse dinleriz, konuşuruz” diyor.

İYİ Parti’de olduğu gibi HDP-Yeşil Sol Parti’de de yerel seçimlere kendi adayları ile katılma eğilimi yüksek. İstanbul, Ankara dahil tüm iller için baskı düzeyinde böyle bir talep geldiği ifade ediliyor ama seçim yaklaşırken ortaya çıkacak gelişmelere göre yeni tutumlara da kapı kapatılmıyor.

Ancak HDP-Yeşil Sol’un yerel seçimler açısından en önemli gündemi kayyım atanan belediyelerini geri almak. İktidarın HDP-Yeşil Sol Parti’nin büyükşehirlerdeki tutumuna göre kayyım yaklaşımını esnetebileceğini düşünenler var ama “Dolmabahçe mutabakatını imzalayıp sonra tanımayanlara nasıl güvenilir” deniliyor.

Parti içinde bazı isimlerse iktidarın “kayyım politikası”nı yeni dönem politikaları, uluslararası gelişmeler nedeniyle değiştireceği görüşünde. Bugünkü siyasi konjonktürde iktidarın kayyım atamaları için zemin bulamayacağını düşünen bazı partililer yeni vali ve emniyet müdürü atamalarını, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Barzani ile temaslarını da bunun işaretleri olarak okuyor.

Ancak bu analizlere karşın iktidara güvenmenin zor olduğunu kaydeden HDP-Yeşil Sol Partili siyasetçiler yerel seçim için, “Biz, bizim olanı tescil edelim. Mücadele bitmez. Bu memlekette ne darbeler ne çatışmalar ne gerilimler oldu ama mücadele hiç bırakılmadı” diyor.

Seçimlerin ardından iç muhasebe ile yerel seçim hazırlığını eş zamanlı yürütmeye çalışan muhalefet partilerinin tartışmaları ekim sonu kasım ayı başına kadar sürecek görünüyor.

Paylaşın

Sultan Özcan Ve Cahit Kırkazak, HDP Eş Genel Başkanları Oldu

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) yeni Eş Genel Başkanları Sultan Özcan ve Cahit Kırkazak oldu. Sultan Özcan, “HDP bir fikirdir ve bu fikir toplumsal yaşamın can suyu olarak engelleri aşarak kendine yeni yollar açma kudretindedir” dedi.

Cahit Kırkazak, “Bizim özgür ve yeni yaşam çizgimize saldıranlar şunu bilsin ki bunu başaramayacaksınız. Bizden korkmaya devam edin.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 4’üncü Olağanüstü Kongresi, Dünya Ticaret Merkezi’nde gerçekleştirildi. HDP’nin 904 delegesinden yeterli çoğunluğun oy kullandığı seçimde, HDP’nin yeni Eş Genel Başkanları Sultan Özcan ve Cahit Kırkazak oldu. Kongrede HDP’nin Parti Meclisi (PM) ve yetkili organları da belirlendi.

PM asıl üyeleri: Adem Demirağaç, Ahmet Yaşaroğlu, Aydın Çetinkaya, Ayfer Demirel, Ayşe Yılmaz, Besra Aslan, Cevdet Bakın, Fatma Yılmaz, Gülistan Ataş, Gülsüm Ağaoğlu, Gültekin Koçdemir, Gülten Akdağ, Gülüstan Önver, Hatice Akdağ, Hüsnü Kuran, İsmet Kaya, Kahraman Oğuz, Kamile Koç, Kayhan Yüksel, Kıymet Temel, Kıznaz Türkeli, Mahmut Çavlı, Mahmut Emin Avcı, Mehmet Yalçın, Mehmet Zarif Kesiciler, Mustafa Erbek, Müge Yamanyılmaz Koşar, Nurettin Sönmez, Peruze Demir, Resul Sadak, Sait Bıçakcı, Salih Mevali, Sevgül Yalçın, Songül Köse, Şengül Acı, Türkan Konukcu, Ubeydullah Özmen, Ufuk Özel, Zehra Vezan Karabulut.

PM yedek üyeleri: Nilüfer Yeşiltepe, Aydın Kaya, Cahit Doğan, Melek Yerkan, Zekiye Özkan, Şenel Öztürk, İmam Özçelik, Çetin Çiftçi, Hazime Deniz, Mehmet Ağa Benli, Güher Urkun, İsmail Ağan, Selami Özyaşar, Sait Kılıç, Zabit Vurdu.

Disiplin kurulu üyeleri: Adalet Aydın Sözkesen, Ayhan Akgül, Berfin Kaya, Bilal Algünerhan, Celal Soğuk, Şevkiye Müge Caner, Yüksel Yıldırım.

Uzlaşma kurulu asıl üyeleri: Ayşe Etiz, Emine Ecer, Numan Hasanoğlu.

Sultan Özcan ve Cahit Kırkazak seçim öncesi salona kısa birer konuşma yaptı. Özcan ve Kırkazak şunları söyledi:

Sultan Özcan: HDP’nin kuruluşunda yer almaktan ve 11 yıldır kesintisiz olarak çeşitli kurullarında görev almaktan gurur duyuyorum. Mutfağından tüm yürüyüş biçimlerine, deryada bir damla olmaya özen gösterip Türkiye halklarına layık olmaya gayret gösterdim.

HDP’nin eş genel başkanı olma görevini bir onur nişanesi olarak taşımaya, onun varoluşunu ve felsefesini korumaya, büyük insanlık yürüyüşünün bir parçası olmaya sizlerin huzurunda söz veriyorum. Onurla ve aşkla bağlı olduğum bu yürüyüşte bizim payımıza düşen her ne varsa umuda yolculuğumuzun bu evresinde sizlere layık olmaya gayret edeceğiz. ‘HDP bir fikriyattır kapatılamaz’, ‘HDP bir bina, bir kapı değil’ dedik HDP’yi kuşatanlara.

Çünkü HDP bir fikirdir ve bu fikir toplumsal yaşamın can suyu olarak engelleri aşarak kendine yeni yollar açma kudretindedir. Bu kudretini Mezopotamya’nın, Anadolu’nun ve Trakya’nın bütün devrimci demokratik değerlerinden ve mücadele birikiminden alır. HDP’nin yeni yolunda Yeşil Sol Parti ile mücadelesini sürdüreceğini ve bütün barikatları aşacağını buradan paylaşıyoruz.

Cahit Kırkazak da konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “HDP’de mücadeleye başlarken birbirimize, Kürdistan halkına, Türkiye halklarına ve tarihe söz verdik. Bu sözümüz barış yolunda can veren barış annelerinin taleplerini hayata geçirmekti ve sözümüz hala geçerli.

Bu mücadeleyi mutlaka başarıya götüreceğiz. Halkımıza da çağrımızdır, bize omuz verin, el verin. Hep birlikte yeni yaşamı, özgür yaşamı kuralım. Bizim özgür ve yeni yaşam çizgimize saldıranlar şunu bilsin ki bunu başaramayacaksınız. Bizden korkmaya devam edin.”

Paylaşın

Halkların Demokratik Partisi, Siyasi Mücadeleyi Yeşil Sol Parti’ye Devrediyor

11 yılı aşkın siyasi hayatında önemli dönüm noktaları, pek çok seçim, kritik dönemeçler ve yargılamalar yaşayan HDP’nin Pazar günü yapacağı kongre ile siyasi mücadelesini YSP’ye devretmesi bekleniyor.

Öte yandan son yerel seçimlerin ardından kazandığı 50’ye yakın belediyeye kayyum atanan HDP ve YSP’de Mart 2024 yerel seçimlerinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair değerlendirmeler de sürüyor.

İktidarın kazanılan belediyelere yine kayyum ataması ihtimaline karşı ne gibi adımlar atılabileceği tartışılırken, parti içinde herhangi bir ittifak yapılacaksa şeffaf bir biçimde yapılması gerektiği görüşü ağır basıyor.

2024 yerel seçim stratejisinin detaylarını YSP’nin Eylül’deki kongresiyle oluşacak yeni yönetimin kesinleştirmesi bekleniyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Pazar günü yapacağı kongre ile yeni eş başkanlarını belirlerken tüzel kişiliğini sürdürmesi, siyasi alandaki mücadelesini ise seçimlere çatısı altında girdiği Yeşil Sol Parti’ye (YSP) devretmesi bekleniyor.

2012 yılında kurulan ve kapatma davası süren HDP, 11 yılı aşkın siyasi hayatında önemli dönüm noktaları, pek çok seçim, kritik dönemeçler ve yargılamalar yaşadı.

HDP, 14 Mayıs’taki milletvekili seçimlerine hakkındaki kapatma davası nedeniyle Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altında Yeşil Sol Parti listelerinden girmişti. Ancak seçimde beklediği başarıyı yakalayamayan HDP’nin 2018 yılında yüzde 11,7 olan oy oranı bu seçimde yüzde 8,8’e kadar gerilemişti. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) YSP 55 sandalye kazanmıştı.

HDP’nin eş başkanları Pervin Buldan ile Mithat Sancar partide kalmış, HDP de böylelikle Meclis’te iki sandalye ile temsil edilmeye devam etmişti.

Seçimlerde Cumhur İttifakı’nın gerek parlamentoda yüksek bir temsiliyete ulaşması gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması muhalefetteki partileri iç muhasebeye ve bazen de yenilenme süreçlerine yöneltirken, HDP ile YSP de bir öz eleştiri dönemi yaşıyor.

Parti kurulları ile organlarını toplayarak çeşitli kararlar alan iki parti kongre süreçleriyle gerek eş başkanları gerekse yönetimdeki kadroları değiştirmeyi ve yerel seçimlere yenilenmiş olarak gitmeyi planlıyor.

Kapatma davası henüz sonuçlanmadığı için HDP’nin parti olarak kurumsal kimliğini şimdilik koruması, dava sonucu belli olana kadar faaliyetlere sembolik olarak devam etmesi bekleniyor.

Pazar günü yapılacak kongrede partinin eş başkanları da belirlenecek. Kulislere ilk yansıyan bilgilere göre HDP yönetiminde STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonu Eş Sözcülüğü görevini sürdüren Selma Özcan ile Kobani Davası’nın avukatlarından, YSP üyesi Cahit Kırkazak en güçlü adaylar arasında.

Özcan, DW Türkçe’ye yaptığı kısa açıklamada, HDP’nin tüzel kişiliği ile devam edeceğini ancak mücadele mirasını YSP ile sürdüreceğini belirterek, bu nedenle HDP için şu anda yapılan “soğutma, uyutma” yorumlarının durumu tam olarak karşılamadığını belirtti.

Özcan, “HDP tüzel kişiliği ile kendi varoluşunu devam ettirecek. Ama bir mücadele örgütü olarak hem Meclis’te hem de halk düzeyinde yoluna YSP ile devam edecek” dedi.

Eylül’de yapılacak Yeşil Sol Parti kongresinde ise HDP yönetiminin YSP’ye taşınma kararının büyük olasılıkla onaylanması planlanıyor.

Pazar günü yapılacak kongrede, eş başkanların yanı sıra HDP Parti Meclisi ve Merkez Disiplin Kurulu için de seçim yapılacak. Buldan ile Sancar yeniden eş başkanlığa aday olmayacaklarını daha önce açıklamışlardı.

Kongre öncesi süreçte HDP birkaç ay boyunca bölge toplantıları, halk toplantıları ve konferanslar düzenleyerek seçmenlerin gerek partiye gerekse yerel seçimlere yönelik nabzını tutmuştu.

Yeşil Sol Parti’nin kongresinde tüzük ve isim değişikliği yapılmasına kesin gözle bakılırken, YSP isminin halkta tam karşılık bulmadığı ve seçim sonuçlarında bunun da etkisinin olduğu belirtiliyor.

YSP’nin kongresinden önce geleneksel olarak yapıldığı şekilde alınacak kararların belirleneceği konferanslar gerçekleştirilecek. Bu kapsamda kadın konferansının 7-8 Eylül, karma konferansın ise 9-10 Eylül günlerinde yapılması planlanıyor.

Yerel seçimlerde ne yapılacak?

Öte yandan son yerel seçimlerin ardından kazandığı 50’ye yakın belediyeye kayyum atanan HDP ve YSP’de Mart 2024 yerel seçimlerinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair değerlendirmeler de sürüyor.

İktidarın kazanılan belediyelere yine kayyum ataması ihtimaline karşı ne gibi adımlar atılabileceği tartışılırken, parti içinde herhangi bir ittifak yapılacaksa şeffaf bir biçimde yapılması gerektiği görüşü ağır basıyor.

HDP’nin 2019’daki yerel seçimlerde kendi adayını çıkarmama kararı Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerde CHP’nin kazanmasında önemli etkenlerden biri olmuştu. Ancak 2024 seçimlerindeki HDP/YSP’nin yol haritası henüz kesinleşmiş değil.

YSP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç seçimlerin ardından verdiği demeçte her seçimin kendi konjonktürü ve koşulları olduğunu söyleyerek, 2019 döneminin kapandığını ve yeni bir döneme girildiğini belirtmişti. Oluç, “2019’da değiliz, bunu net olarak söyleyebilirim. Bu dönemin ihtiyaçları neyse onlar tartışılacak, konuşulacak ve ona uygun taktikler geliştirilecek” demişti.

2024 yerel seçim stratejisinin detaylarını YSP’nin Eylül’deki kongresiyle oluşacak yeni yönetimin kesinleştirmesi bekleniyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları Belli Oldu

Halkların Demokratik Partisi’nde (HDP) seçimlerin ardından yeniden eş genel başkan adayı olmayacaklarını açıklayan Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın yerine Sultan Özcan ve Cahit Kırkazak eş genel başkan olarak görev alacak.

Sultan Özcan, son olarak HDP MYK’sında STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonu Eş Sözcülüğü görevini yürütüyordu. Cahit Kırkazak da Yeşil Sol Parti’nin MYK üyesi olarak görev yapıyordu.

Kapatılma riskine karşı tüm çalışmalarını Yeşil Sol Parti’ye devredecek olan HDP, bu devir kararını hafta sonu Ankara’da gerçekleşecek kongrede alacak. Kongrede Eş Genel Başkan seçimi de yapılacak.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar‘ın aktardığına göre; Seçimlerin ardından yeniden eş genel başkan adayı olmayacaklarını açıklayan Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın yerine Sultan Özcan ve Cahit Kırkazak gelecek.

Uzun yıllardır HDP’nin çeşitli kademelerinde görev alan Sultan Özcan, son olarak HDP MYK’sında STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonu Eş Sözcülüğü görevini yürütüyordu. Kobanê Davası’nın avukatlarından olan Cahit Kırkazak da Yeşil Sol Parti’nin MYK üyesi olarak görev yapıyordu.

Sultan Özcan kimdir?

Sultan Özcan, 1965 yılında Kayseri’nin Develi ilçesinde doğdu. Küçük yaşta ailesiyle birlikte Adana’ya giden Özcan, 1985 yılında Çukurova Üniversitesinde devlet memuru olarak çalışmaya başladı. 12 yıllık memuriyet hayatından sonra özel sektörde çeşitli alanlarda çalıştı .Özcan, çeşitli sendika ve dernek yönetimlerinde bulundu.

7 Haziran 2015 Genel Seçimleri Halkların Demokratik Partisi 25. Dönem milletvekili adayıdır.

Cahit Kırkazak kimdir?

Kobani Davası’nın avukatlarından olan Cahit Kırkazak da Yeşil Sol Parti’nin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi olarak görev yapıyordu.

Paylaşın

Halkların Demokratik Partisi Aktif Siyasetten Çekiliyor Mu?

14 Mayıs’ta yapılan seçimlere Yeşil Sol Parti (YSP) çatısı altında giren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Pazar günü yapacağı kongreyle yeni eş genel başkanlarını belirleyecek, parti yetkili kurullarında da daralmaya gidecek.

Halen 100 asil ve 50 yedek üyeden oluşan PM’nin üye sayısı ile Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) üye sayısının azaltılması planlanıyor. Kongrede şekillenecek yeni yönetim yapısıyla HDP kurumsal kimliğini koruyacak ancak aktif bir siyasi çalışma içinde olmayacak.

HDP’nin temsil ettiği siyasi anlayışın YSP’de sürdürüleceğini söyleyen HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Kurumsal kimliğimiz değişebilir ama fikriyatımız ve devraldığımız mücadele geleneği esaslarına göre yeni dönemi inşa etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Anayasa Mahkemesi’nde hakkındaki kapatma davası süren Halkların Demokratik Partisi (HDP), Pazar günü yapacağı kongreyle yeni eş genel başkanlarını belirleyecek, parti yetkili kurullarında da daralmaya gidecek.

HDP’lilerin milletvekili seçimlerine çatısı altında girdiği Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) de Eylül’ün ayı sonuna doğru olağanüstü kongresini yaparak, yeni yönetimini belirleyecek.

Seçimler sonrasında da HDP Eş Başkanlığı görevini sürdüren Pervin Buldan ve Mithat Sancar, yeniden eşbaşkanlığa aday olmayacağı ve Yeşil Sol Parti’ye (YSP) geçecekleri için, HDP kongre sonrası Meclis’te de temsil edilmeyecek.

Eylül sonunda yapılacak YSP Kongresi’nde ise parti yönetiminin yanı sıra isim değişikliği de gündemde olacak. HDP ve YSP’de arka arkaya yapılacak olan olağanüstü kongreler için hazırlıklar sürüyor.

27 Ağustos Pazar yapılacak olan HDP kongresinde, eşbaşkanların yanısıra Parti Meclisi ve Merkez Disiplin Kurulu seçimi yapılacak. Bir başka değişiklik ise partinin yetkili kurullarının daraltılması olacak.

Halen 100 asil ve 50 yedek üyeden oluşan PM’nin üye sayısı ile Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) üye sayısının azaltılması planlanıyor. Kongrede şekillenecek yeni yönetim yapısıyla HDP kurumsal kimliğini koruyacak ancak aktif bir siyasi çalışma içinde olmayacak.

Peki bu HDP’nin bir anlamda siyaset sahnesinden çekilmesi anlamına mı geliyor? Parti hakkında kapatma kararı çıkmaması halinde, yeniden HDP çatısı altına dönülebilir mi?

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın‘ın sorularını yanıtlayan HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin bir fikriyatı temsil ettiğine dikkat çekti, “Bu mücadele fikriyatı Türkiye siyasi sahnesinden asla çekilemez” dedi.

Partinin kurumsal kimliğini devam ettirmesi için kongreye gidildiğine işaret eden Günay, partinin program ve tüzüğüyle yoluna devam edeceğini söyledi.

HDP’nin temsil ettiği siyasi anlayışın YSP’de sürdürüleceğine dikkat çeken Günay, “Kurumsal kimliğimiz değişebilir ama fikriyatımız ve devraldığımız mücadele geleneği esaslarına göre yeni dönemi inşa etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Parti kulislerinde, Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararı vermemesi halinde yeniden HDP çatısına dönülmesi de seçenek olarak görülüyor. Şimdiden bu konuyu konuşmak için erken olduğuna söyleyen Ebru Günay ise “Hele bir kapatmama kararı çıksın, ona göre bakarız” dedi.

Eşbaşkanlar değişecek

HDP kongresinin ardından YSP yaklaşık bir ay sonra olağanüstü kongresini yaparak yeni yönetimini belirleyecek, aktif siyasi çalışma alanı da bu parti olacak. YSP’nin kongresinde parti isminin yanı sıra tüzük ve eş genel başkanlıklarda da değişim söz konusu olacak.

Şimdiye kadar sadece eski Antalya Milletvekili Kemal Bülbül adaylığını ilan etmekle birlikte HDP geleneğinden gelen siyasi partilerde eş başkanların parti kurullarında ve Mutabakat Komisyonu’nda tartışılarak belirlendiği biliniyor.

HDP’de olduğu gibi YSP’nin yeni eş başkanlarının parlamentoda güçlü temsil olanağı ve dokunulmazlık faktörü nedeniyle milletvekilleri arasından belirlenmesi bekleniyor.

Partinin isim değişikliği ve tüzük değişikliği önerilerinin tartışılacağı kadın konferansı 7-8 Eylül, karma konferans ise 9-10 Eylül’de gerçekleştirilecek. Konferansta alınacak kararlar ise kongrenin oyuna sunulacak.

YSP Batman Milletvekili ve HDP MYK üyesi Rüştü Tiryaki, Eylül ayı sonunda yapılacak kongrede parti isim değişikliğinin de gündem maddelerinden biri olacağını söyledi.

İsim değişikliği taleplerinin parti toplantılarında gündeme geldiğini vurgulayan Tiryaki, “Yeşil Sol, partinin alışılmış isimleri arasında değil, yoksa ne yeşil ne sol kavramına karşı olunduğu için değil. Ama daha alışılmış isimleri tercih ediyorlar. Bunlara ilişkin de çalışmalarımız sürüyor. Adının değişmesi gündemlerden birisi olabilir” bilgisini paylaştı.

Tiryaki, partililerin daha çok geçmişte HDP çizgisinde siyaset yapan siyasi partileri çağrıştıran, içinde “halk” geçen isim önerilerini gündeme getirdiğini, bunların konferans ve kurullarda tartışıldığını belirtti.

Yerel seçim çalışmalarına kongre sonrasında ağırlık verilecek

Kongrelerin tamamlanmasının ardından YSP seçim çalışmalarına hız verecek. 2019’daki yerel seçimlerinde stratejisini “AKP’ye kaybettirmek” üzerine kuran ve Türkiye’nin batısındaki illerde aday çıkarmayan parti, bu yılki cumhurbaşkanlığı seçiminde de Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermişti.

Parti yönetiminin yerel seçim çalışmalarına kongre sonrasında ağırlık vermesi ve stratejisini buna göre şekillendirmesi bekleniyor.

Parti tabanından, Doğu ve Güneydoğu’da kayyum atanan belediyelerin yeniden kazanılması, tüm seçim çevrelerinde partinin kendi adaylarıyla yarışması, eğer ittifak yapılacaksa da açık şeffaf bir ittifak yapılması taleplerinin dile getirildiği belirtiliyor.

Mehmet Rüştü Tiryaki, 2019’da stratejinin AKP-MHP ittifakının seçimleri kaybettirilmesi üzerine kurulduğunu, bu nedenle de muhalefetin üzerinde anlaştığı adayları desteklediklerini hatırlattı, henüz yeni seçim stratejisinin netleşmediğini söyledi.

Tüm Türkiye genelinde aday çıkarma ya da bazı yerlerde ittifak yapma seçeneklerinin gündemde olup olmadığına ilişkin soru üzerine ise Tiryaki, kongre sonrasını işaret etti:

“Biz, iddialı olduğumuz, güçlü olduğumuz, örgütümüz olan her yerde seçime girecek gibi çalışmalarımızı sürdürüyoruz; bunun dışında bir karar almış değiliz. Aslında şu anda hiçbir siyasi partide de alınmış bir karar yok. Millet İttifakı’nın da Cumhur İttifakı’nın da açıkladığı bir karar yok. Bir karar aldığımızda da, her zaman olduğu gibi bunu kamuoyuyla paylaşırız.”

Paylaşın

HDP Ve YSP’nin “Yerel Seçimler” Stratejisi Netleşmeye Başladı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve seçimlere çatısı altında girdiği Yeşil Sol Parti (YSP) yaklaşan yerel seçimler için teknik çalışmalarına başlamış olsa da seçime ilişkin siyasi tartışmaların kongre sonrasında başlayacağı ifade ediliyor. Ancak parti yöneticileri halk buluşmalarında yerel seçimlere ilişkin aldıkları iki net mesaj olduğunu ifade ediyor.

Bunlardan ilki kayyım atanan belediyelerin yeniden kazanılması, tekrar kayyım atanması riskine rağmen bir saatliğine bile olsa yerellerde seçimin kazanılması ve gerekli siyasi mesajın verilmesi. İkincisi ise 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi şeffaf olmayan, koşulsuz bir ittifakın kurulmaması. HDP yöneticileri halk buluşmalarında aldıkları bu mesajların hayata geçeceği bir yerel seçim stratejisi örüleceğini ifade ediyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Yeşil Sol Parti (YSP), şu günlerde yaklaşan kongrelere yoğunlaşmış durumda. HDP 27 Ağustos’ta olağanüstü kongresini gerçekleştirerek çalışmalarını Yeşil Sol Parti’ye devredecek. Kapatma riskine karşı atılacak bu adım sonrasında HDP’nin kurumsal kimliği korunacak ancak çalışmaları askıya alınacak. Yeşil Sol Parti ise eylül ayında gerçekleşecek kongre ile HDP’den çalışmaları devralacak, ismi, tüzüğü ve eş genel başkanları değişecek.

Yeşil Sol Parti’nin kongresinden önce kongrede onaylanacak kararların alınacağı konferanslar gerçekleşecek. Kadın konferansı 7-8 Eylül, karma konferans 9-10 Eylül tarihlerinde Ankara’da yapılacak. Yaz boyunca gerçekleşen halk buluşmaları ve çalıştaylarda gelen eleştiri ve öneriler doğrultusunda hazırlanan raporlar bu konferanslarda tartışılarak karar önerilerine dönüştürülecek. Partinin isim değişikliğini de kapsayan tüzük değişiklikleri bu karar önerileri aracılığıyla kongreye taşınacak ve kongrede onaylanacak.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar‘ın haberine göre; Partinin ismi konusundaki müzakereler de sürüyor. Yaz boyunca yapılan toplantılarda alınan isim önerileri arasından seçilen isim alternatifleri kurulacak teknik tüzük ve isim komisyonunca değerlendirilerek konferansta tartışmaya açılacak. Alınacak karar önerisi kongrenin onayına sunulacak. Örgütlerden ve seçmenden HDP ve öncülü siyasi partilerin isimlerini çağrıştıran, Türkiye sol ve sosyalist hareketlerine de uzak olmayan isimlerin tercih edilmesi önerisi geldiği belirtilirken Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, Halkların Eşitlik Partisi, Demokratik Halklar Partisi gibi isimlerin tartışıldığı öğrenildi.

Kongrede bu kararların onaylanmasının yanı sıra parti meclisi ve eş genel başkan seçimi de yapılacak. Blok liste ile gidilmesine kesin gözüyle bakılan kongrede çok adaylı bir eş genel başkanlık yarışının olması beklenmiyor. Partinin siyasi teamüllerine göre eş genel başkan adayları il, ilçe örgütlerinden, parti kurullarından ve seçmenlerden gelen öneriler arasından seçilecek. Aday olarak önerilen isimler kurulacak geniş bir komisyon tarafından yapılacak değerlendirme sonucu tam mutabakatla belirlenecek. Tek bir kişinin bile şerhi olan isimler aday olamayacak.

“Kongreye tüm konu başlıklarında tam mutabakatla gidilecek”

Blok listede yer alacak parti meclisi üyeleri de il ve ilçe örgütlerinden gelen öneriler ve geniş bir mutabakatla belirlenecek. Parti yönetiminde yüzde 80’e varan değişiklik gerçekleşmesi beklenirken tüzük değişikliği, parti meclisi üyeleri, eş genel başkanlar gibi konulardaki tüm tartışmalar kongre öncesinde düzenlenen toplantı ve konferanslarla tüketilecek ve kongreye tüm konu başlıklarında tam mutabakatla gidilecek.

Partinin seçim komisyonu yaklaşan yerel seçim için teknik çalışmalarına başlamış olsa da seçime ilişkin siyasi tartışmaların kongre sonrasında başlayacağı ifade ediliyor. Ancak parti yöneticileri halk buluşmalarında yerel seçimlere ilişkin aldıkları iki net mesaj olduğunu ifade ediyor. Bunlardan ilki kayyım atanan belediyelerin yeniden kazanılması, tekrar kayyım atanması riskine rağmen bir saatliğine bile olsa yerellerde seçimin kazanılması ve gerekli siyasi mesajın verilmesi. İkincisi ise 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi şeffaf olmayan, koşulsuz bir ittifakın kurulmaması. HDP yöneticileri halk buluşmalarında aldıkları bu mesajların hayata geçeceği bir yerel seçim stratejisi örüleceğini ifade ediyor.

Paylaşın

HDP’li Sancar: Yağmacı Bir Düzenin Bütün Unsurları Tek Tek Hayata Geçiriliyor

Partisinin genel merkezinde düzenlenen toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Bizler bir yandan seçim sonrası değerlendirme faaliyetlerini sürdürürken, öte yandan ülke gündeminin bütün sorunlarıyla ilgilenmeye ve bütün mücadele alanlarında var olmaya gayret ettik. Seçimlerden sonra ülkenin yangın yerine dönüşeceği, yangının daha da artacağı, çöküşün yaygınlaşacağı uyarısını yapmıştık ve çağrılarımızı zamanında yine halkla, kamuoyuyla, seçmenle paylaşmıştık” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Nitekim seçim sonrası yaşadığımız bütün olaylar bu öngörülerimizin ne kadar doğru olduğu ortaya koydu. Ekonomi bir büyük buhranın içinde. Ekonomideki durumu kriz diye geçiştirmek, sanki bundan herkes aynı şekilde etkileniyormuş gibi bir yanılsama yaratmaya yöneliktir. Oysa ortada bir çöküş var ve bu çöküşün altında kalan büyük halk kesimleridir, emekçilerdir, yoksullardır. Yani halkın yüzde 95’idir. Bir avuç sermayedarın varlığına daha fazla varlık kattığı, servetini büyüttüğü bir süreçten ülkenin ve halkın tümünün aynı şekilde etkilendiğini iddia etmek halkla alay etmektir.

Enflasyon oranları ortada, kira artışları ortada, gıda sorunu ortada. İnsanlar barınamıyor, beslenemiyor ve hayatlarını asgari insani şartlara göre yürütemiyor. Emek sömürüsü aldı başını gidiyor. İlkel birikim anlayışıyla bir kapitalist düzen işletiliyor. Yani yağmacı bir düzenin bütün unsurları tek tek hayata geçiriliyor. Her alanda hayata geçiriliyor. Yağmacılık emek sömürüsünde zaten zirve yapıyor ama aynı zamanda doğanın bu ilkel birikim modeline göre talanı da bu iktidarın son sürat yürüttüğü bir politikadır.”

Sancar, konuşmasının devamında, “Örnekler canlı; bir yanda Akbelen’de orman kıyımı, öte yanda Cudi’de ormanların yok edilmesi, diğer yanda Dikmece’de acele kamulaştırmayla doğa varlıklarının ve zeytinliklerin talanı. Bütün bunların amacı yağmacı, ranta dayalı, soyguncu bu ilkel birikim modelini sürdürmektedir. Sadece ekonomi alanında değil adalet alanında da aynı talancılık devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM), Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlığında partinin Ankara’daki genel merkezinde olağanüstü kongre gündemiyle toplandı. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, toplantı açılışında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Sancar’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Tarihsel bir dönemeçte Parti Meclisimizi topluyoruz ve bu toplantıda yine tarihsel önemde kararlar almak üzere tartışmalar yürüteceğiz. Seçimlerden sonra halkımıza söz verdiğimiz gibi değerlendirme, muhasebe, eleştiri-özeleştiri sürecini elimizden gelen en yaygın biçimiyle yürütmeye çalıştık. Bu süreç devam etmektedir. Bunun sonunda konferanslar ve kongreler toplanacaktır.

Kongreler diyorum çünkü hem HDP’nin hem de Yeşil Sol Parti’nin kongreleri gündemimizdedir. Bizler bir yandan seçim sonrası değerlendirme faaliyetlerini sürdürürken, öte yandan ülke gündeminin bütün sorunlarıyla ilgilenmeye ve bütün mücadele alanlarında var olmaya gayret ettik. Seçimlerden sonra ülkenin yangın yerine dönüşeceği, yangının daha da artacağı, çöküşün yaygınlaşacağı uyarısını yapmıştık ve çağrılarımızı zamanında yine halkla, kamuoyuyla, seçmenle paylaşmıştık.

“Ekonomik kriz değil büyük buhran”

Nitekim seçim sonrası yaşadığımız bütün olaylar bu öngörülerimizin ne kadar doğru olduğu ortaya koydu. Ekonomi bir büyük buhranın içinde. Ekonomideki durumu kriz diye geçiştirmek, sanki bundan herkes aynı şekilde etkileniyormuş gibi bir yanılsama yaratmaya yöneliktir. Oysa ortada bir çöküş var ve bu çöküşün altında kalan büyük halk kesimleridir, emekçilerdir, yoksullardır. Yani halkın yüzde 95’idir. Bir avuç sermayedarın varlığına daha fazla varlık kattığı, servetini büyüttüğü bir süreçten ülkenin ve halkın tümünün aynı şekilde etkilendiğini iddia etmek halkla alay etmektir.

Enflasyon oranları ortada, kira artışları ortada, gıda sorunu ortada. İnsanlar barınamıyor, beslenemiyor ve hayatlarını asgari insani şartlara göre yürütemiyor. Emek sömürüsü aldı başını gidiyor. İlkel birikim anlayışıyla bir kapitalist düzen işletiliyor. Yani yağmacı bir düzenin bütün unsurları tek tek hayata geçiriliyor. Her alanda hayata geçiriliyor. Yağmacılık emek sömürüsünde zaten zirve yapıyor ama aynı zamanda doğanın bu ilkel birikim modeline göre talanı da bu iktidarın son sürat yürüttüğü bir politikadır.

Örnekler canlı; bir yanda Akbelen’de orman kıyımı, öte yanda Cudi’de ormanların yok edilmesi, diğer yanda Dikmece’de acele kamulaştırmayla doğa varlıklarının ve zeytinliklerin talanı. Bütün bunların amacı yağmacı, ranta dayalı, soyguncu bu ilkel birikim modelini sürdürmektedir. Sadece ekonomi alanında değil adalet alanında da aynı talancılık devam ediyor.

Kobani Kumpas Davası hiçbir kural tanıma kaygısı güdülmeden yürütülüyor. Orada yargılanan arkadaşlarımıza isnat edilen suçlamalara bakıldığında, amacın hiç de hukuksal bir süreç yürütmek olmadığını açıkça görebilirsiniz. IŞİD zihniyetinin ve yenilgisinin intikamı bu dava ile alınmak isteniyor. IŞİD’e karşı direnişin hesabı sorulmak isteniyor. O dönem IŞİD’in bölgede yayılmasını durduran direniş ile demokratik siyaset alanında yeni dönemin barış huzur, demokrasi ve özgürlük temelinde kurulması temelindeki çabalar suçlanıyor.

Partimize, yoldaşlarımıza yöneltilen suçlamalara baktığınızda bunu görebilirsiniz. Hiçbir temeli yok. Tarihte rastladığımız skandal davalardan daha beter bir hukuksuzluk pervasızca yürütülüyor. Ama orada sanık sandalyesine oturtulan arkadaşlarımız bütün bu gerçekleri geri adım atmadan, en ufak bir tereddüt göstermeden dile getirmeye de devam ediyorlar. Bizler de burada bu oyunları, bu kumpasları boşa çıkarmanın mücadelesini durmadan ve yılmadan sürdürüyoruz. Sürdürmeye de kararlıyız. İktidar bütün imkanlarıyla Kobanî Kumpas Davasına yükleniyor. En son Diyanet İşleri Başkanlığını devreye soktu. Müdahillik dilekçesi adı altında neredeyse IŞİD zihniyetinin devamı olan ifadeler bütününü mahkemeye sundular. Saldırılarını ideolojik ve politik düzeyde bu dava üzerinden yürütüyor iktidar.

Aynı hukuksuzluğu Anayasa Mahkemesinin kararlarını yok sayma cüretkarlığında, Cumartesi Annelerinin haklı meşru direnişine karşı gösterilen uygulamalarda da görüyoruz. Cumartesi Anneleri AYM kararına rağmen her hafta cumartesi günü haklarını kullanmak üzere toplandıklarında polis tarafından engelleniyorlar, gözaltına alınıyorlar. Halkın temsilcilerine bile toplanma imkanı tanımayan açık bir hukuksuzluk, bir despotik yönetim söz konudur. Bütün alanlarda devam eden adaletsiz, yağmacı, talancı, savaşa dayalı düzenle bir yandan da toplumu teslim almaya çalışıyorlar.

Seçimlerden sonra mağlubiyet duygusunu hezimet algısına dönüştürmek için toplumsal muhalefet saflarına yönelik propagandayı ve çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor bu iktidar. Amaç toplumu, muhalefeti, toplumsal muhalif güçleri; yeni, adil, özgür bir yaşam isteyen çevreleri çaresizlik duygusuna sürüklemektir. Bütün toplumsal değişim, özgürlük ve adalet taleplerinin teslimiyetle sonuçlanmasını hedefliyorlar.

Topluma bir mağlubiyet ve hezimet duygusu yerleştirmeye çalışıyorlar. Bunun ötesine geçerek çaresizliği yerleştirmeye çalışıyorlar. Son adım olarak da teslimiyet tuzağına bütün toplumsal muhalefet güçlerini düşürmek istiyorlar. Bizler bu tuzakların ve operasyonları farkındayız. Kendi değerlendirme süreçlerimizi yürütürken Akbelen’den Cudi’ye, emekçilerin grevlerinden Cumartesi Annelerinin adalet mücadelesine kadar her yerde var olmak için bütün gücümüzle çalışıyoruz.

“Toplumsal mücadelenin öncülüğünü sürdüreceğiz”

Bizler buradayız. Yürüttüğümüz değerlendirme, muhasebe, eleştiri-özeleştiri süreci bütün bu adaletsizliklere karşı daha güçlü bir şekilde toplumsal muhalefetin öncülüğünü üstlenecek bir güç birikimini ileriye taşımak içindir. Hiç kimsenin bu konuda en ufak bir karamsarlığa kapılmaya hakkı yok. Umutsuzluk ise asla ve asla buralarda yer bulmamalı. Tam tersine umut mücadeleden doğar, mücadele inançtan beslenir. Biz hedeflerimize ve ilkelerimize inanıyoruz. Onun için mücadelemizi sürdürüyoruz. Mücadele büyüdükçe de bu umut hem kendi saflarımızda hem de toplumda değişim bekleyen bütün çoğunlukta karşılığını mutlaka bulacak ve büyüyecektir.

Biliyorsunuz seçim süreci HDP’ye yönelik her türlü kuşatmanın yürütüldüğü bir oyunlar ve operasyonlar bütünü olarak gerçekleşti. Kapatma davası HDP’yi ve demokratik siyaseti tasfiye etmenin bir aracıydı, bir hamlesiydi. Aynı zamanda seçimlerde halkı seçeneksiz bırakma planlarının bir parçasıydı. HDP’yi savunacağız diye yola çıktık, HDP’yi yaşatacağız dedik. Bunun içi hukuksal, toplumsal ve siyasal mücadelemizi sürdüreceğiz dedik ve öyle yaptık.

Ama halkı seçimlerde seçeneksiz bırakmamak ve iktidarın oyunlarını boşa çıkarmak da bizlerin tarihsel bir göreviydi. O nedenle kapatma ihtimaline karşı bileşenimiz olan Yeşil Sol Parti seçimlere hazırlandı ve bizler de Yeşil Sol Parti çatısı altında seçimlere girdik. Seçimlerde istediğimiz sonuçları alamasak da buradayız. Parlamentoda 3’üncü büyük partiyiz. Bütün engellemelere, hilelere ve manipülasyonlara rağmen bir güç olarak büyüme imkanlarını halkımız bizlerden esirgemedi. O nedenle halkımıza minnettarız, halkımıza şükranlarımızı sunuyoruz.

Hem verdiği destek için hem de bizlere yaptığı uyarılar için halkımıza minnettarız. Derin bir sağduyu orada kendisini göstermiştir. Adresin ne olduğu konusunda bir tereddüt yoktur. Umudun ve değişimin adresi burasıdır; HDP fikriyatı ve siyasi birikimidir, HDP’nin mücadele tecrübesidir. Şimdi bizler bunu yeni yapılanma ile birlikte en yüksek noktaya çıkarma sorumluluğu ve göreviyle karşı karşıyayız. HDP bu ülkenin umudunu oluşturan fikriyatın sembolüdür.

HDP kendisinden önceki mücadele tecrübesini devralmış bir büyük bedeller ve inançlar kümesidir. HDP aynı zamanda bu siyasi birikimi geleceğe aydınlık bir ülke yaratma amacıyla taşıyacak temel aktördür. Fikriyatı, tecrübesi ve birikimiyle aydınlığa çıkaracak olan adrestir. Seçime girmedik. Seçime iktidarın oyunlarını boşa çıkarmak için başka bir yöntemle girdik. Şimdi HDP olarak bizler varlığımızı koruyacağız ama birikimimizi aktardığımız Yeşil Sol Parti’yi hem toplumsal mücadelenin bütün alanlarında hem de parlamentoda en etkili güç haline getirmek için elimizden gelen bütün çabayı harcayacağız.

Biz bu fikriyatı bizden önceki partilerden ve mücadeleden aldık. Bu birikimi geçmişin bedellerle yüklü güçlü mücadelesinden aldık. Şimdi bunu Yeşil Sol Parti’de devam ettirecek yöntemleri de hep birlikte tartışacağız. Ana gündemimiz HDP’nin olağanüstü kongre kararı alması olacaktır. Bunu sizlerle tartışacağız. Olağanüstü kongremizi toplayacağız. Daha doğrusu toplamayı tartışacağız. PM’nin kararı burada belirleyici olacaktır.

Bu tartışmalardan sonra HDP kurumsal varlığını devam ettirecek şekilde birikimini Yeşil Sol’a aktarmanın yöntemlerini tartışacaktır. PM bu açıdan gerçekten tarihi bir toplantı gerçekleştirmektedir. Ve çok önemli bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyadır. Bütün bunları sonuç alıcı bir biçimde masaya yatıracağız, hep birlikte tartışacağız. Hedefimiz topluma dayatılan çaresizlik ve teslimiyet seçeneklerini boşa çıkaracak yöntemler geliştirmek ve mücadeleyi büyütmektir.

“Toplumsal değişim isteyenler mücadeleye ve öncülüğe davet ediyor; buna varız”

Mücadelenin kurumsal adresi değil ruhunun ve birikimin yaşadığı yer önemlidir. Yeter ki bu ruhu, bu fikriyatı, bu birikimi hakkıyla hayata geçirelim. Bunu yapacağımızdan da şüphemiz yok.

Bugün bu hedefler çerçevesinde yöntemleri ve planlamamızı değerlendireceğiz, kararlarımızı alacağız ve en güçlü şekilde yolumuza devam edeceğiz. Bu toplantının başarılı geçeceğine inancım tamdır. Geleceğin umut ve özgürlük üzerine kurulması için bizi bekleyen bütün ezilenler, Kürt halkının özgürlük mücadelesi, doğa savunucularının ve ekoloji çevrelerinin doğayı ve yaşamı savunma mücadelesi, kadınların eşitlik, özgürlük ve hak mücadelesi, gençlerin aydınlık bir gelecekte yaşama mücadelesi… Bütün bunlar bizleri davet ediyor.

Emekçiler bizleri davet ediyor. Mücadele bizleri davet ediyor. Çaresizlik ve teslimiyeti boşa çıkaracak öncülere bir davettir. Biz bu daveti kabul ediyoruz. Bu davet başımız gözümüz üstünedir. Bu davetin gereklerini yerine getirecek kararları buradan alacağımızı halkımıza duyurmak istiyorum. Parti Meclisimiz bu davetin gereklerini yerine getirecek kararları enine boyuna yürüteceği tartışmaların sonucunda alacaktır. Her alanda mücadele daveti büyüyor. Bu davetin yöneldiği adres de bizleriz. Bizler bu davetin hakkını yerine getirmekle sorumluyuz. Yolumuz açık olsun.”

Paylaşın