Dünya Kupası Elemeleri: Türkiye’den Tarihi Galibiyet

2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda Bulgaristan ile Türkiye, Vasil Levski Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Türkiye, karşılaşmadan 6-1 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Türkiye’ye galibiyeti getiren golleri 11. dakikada Arda Güler, 49. dakikada Victor Popov, 51 ve 56. dakikalarda Kenan Yıldız,  65. dakikada Zeki Çelik ve 90+3. dakikada İrfan Can Kahvesi, Bulgaristan’ın tek golünü ise 13. dakikada Radoslav Kirilov kaydetti.

Türkiye, bu galibiyet ile puanını 6’ya çıkardı ve grupta 2. sıraya yükseldi. Bulgaristan ise 0 puanda kaldı. Grupta lider olan İspanya’nın 9, 3. sırada yer alan Gürcistan’ın ise 3 puanı bulunuyor.

Türkiye, ilk maçında deplasmanda Gürcistan’ı 3-2 yenmiş, ikinci maçında ise İspanya’ya 6-0 mağlup olmuştu.

Türkiye ile Gürcistan, 14 Ekim Salı günü saat 21:45’te Kocaeli Stadyumu’nda karşı karşıya gelecek.

Grubun bir diğer maçında Gürcistan’ı ağırlayan İspanya, Pino ve Oyarzabal’ın golleriyle maçtan 2-0 galip ayrıldı.

11. dakikada Hakan Çalhanoğlu’nun pasıyla Bulgaristan ceza sahasına giren Arda Güler, plase vuruşuyla fileleri havalandırdı. 0-1

13. dakikada sağ kanattan hızlı gelişen atakta Despodov’un penaltı noktası önüne yaptığı ortaya Krilov’un gelişine vuruşunda Zeki Çelik’e de çarpan top filelere gitti. 1-1.

51. dakikada Arda Güler’in pasını ceza sahasında iyi kontrol eden Kenan Yıldız, açısını düzeltip vurdu ve meşin yuvarlak ağlarla buluştu. 1-3.

56. dakikada Hakan Çalhanoğlu’nun sol kanata iyi pasını kontrol eden Kenan Yıldız rakibini geçip ceza sahasına girdi, ayak içiyle köşeyi gördü ve topu ağlara yolladı: 1-4

65. dakikada Arda Güler’in sağ kanattan kullandığı kornerde ön direkte Zeki Çelik topa kafayı vurdu ve fileleri havalandırdı. 1-5

90+3. dakikada gelişen atakta Oğuz Aydın ceza sahasına girdi, altı pas içindeki İrfan Can Kahveci’ye pasını gönderdi, İrfan kayarak topa dokundu ve meşin yuvarlağı ağlara yolladı. 1-6

Paylaşın

Avrupa Birliği, Türkiye Sınırındaki Personel Sayısını Üç Katına Çıkaracak

20 Mart itibarıyla Türkiye – Bulgaristan sınırlardaki Avrupa Birliği’nin (AB) sınır koruma ajansı Frontex’in personel sayısı üç katına çıkarılacak. Bulgaristan’da görevlendirilecek yeni memurlar arasında insan haklarının gözetilmesine yönelik uzmanlar da bulunacak.

2007 yılında AB’ye üye olan Romanya ve Bulgaristan, geçen eylül ayına kadar yolsuzluk ve organize suçlar nedeniyle Avrupa Birliği’nin (AB) tarafından özel gözetim altında tutuluyordu.

Avrupa Birliği’nin (AB) sınır koruma ajansı Frontex, Bulgaristan’ın Türkiye ve Sırbistan sınırında görev yapan personel sayısını üç katına çıkarmayı planlıyor.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Ajans Direktörü Hans Leijtens, Türkiye-Bulgaristan sınır kapısı Kapitan Andreevo’da yaptığı açıklamada, 20 Mart’tan itibaren Bulgaristan’da 500 ila 600 Frontex memurunun daha görevlendirileceğini söyledi.

Bulgar haber ajansı BTA, Leijtens’in daha önce Bulgaristan İçişleri Bakanı Kalin Stoyanov’la Bulgaristan’ın Türkiye sınırındaki önlemleri incelediğini bildirdi.

Frontex’in “yalnızca sınırları değil, Avrupa’nın değerlerini de koruduğunu” belirten Leijtens, Bulgaristan’da görevlendirilecek yeni memurlar arasında insan haklarının gözetilmesine yönelik uzmanların da bulunacağını söyledi.

Ajansa sık sık AB sınırlarında sığınmacılara karşı insan hakları ihlallerinde bulunma ve uluslararası anlaşmalara aykırı olan geri itme uyguylamalarına göz yumma suçlaması yöneltiliyor.

Bulgaristan’ın Türkiye’yle 259 kilometrelik kara sınırı 2017’den bu yana sınır boyunca inşa edilen tel çitle korunuyor ve termal kameralarla gözleniyor. Bu önlemlere rağmen insan kaçakçılarının yardımıyla sınırdan sık sık düzensiz geçişler oluyor.

AB’nin en yoksul ülkesi Bulgaristan’da kayıt altına alınmak istemeyen sığınmacılar genellikle iltica başvurusunda bulunmak üzere Sırbistan üzerinden Orta ve Batı Avrupa ülkelerine geçiyorlar.

Bulgaristan’ın AB’nin dış sınırlarının korunmasında “oldukça önemli bir rol oynadığını” vurgulayan Frontex Diröktörü, bu ülkenin Schengen bölgesine katılımına da “tam destek verdiğini” söyledi.

Bulgaristan’ın Mart ayında serbest dolaşım bölgesine katılımı öngörülüyor. İlk etapta yalnızca hava ve deniz iç sınır kontrollerinin kaldırılması planlanırken Sofya, kara kontrollerinin kaldırılmasını da talep ediyor.

2007 yılında AB’ye üye olan Romanya ve Bulgaristan, geçen Eylül ayına kadar yolsuzluk ve organize suçlar nedeniyle Birlik tarafından özel gözetim altında tutuluyordu.

Paylaşın

Geçmiş Ve Şimdiki Zamanın Kendine Özgü Karışımı: Nessebar

Bulgaristan’ın en çok ziyaret edilen sahil kasabalarından biri olan Nessebar, geçmiş ile modern zamanının kendine özgü bir karışımı. Arkeolojik bulgular Nessebar’ın Tunç Çağı’ndan beri yerleşim alanı olduğunu gösteriyor.

Haber Merkezi / Kuruluş aşamasında Mesambria olarak bilinen şehir, kurucusu Melsas’ın Şehri anlamına gelir. Yunanlılar bölgeyi egemenlik altına aldıktan sonra birçok tapınak, okul ve tiyatro inşa ettiler. Bu dönem, sürekli büyüyen şehrin etrafına devasa duvarların örüldüğü zaman.

Romalılar şehri M.Ö. 72’de fethettiler ve şehrin adını Messemvria olarak değiştirdiler. Roma İmparatorluğu Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etikten sonra Messemvria’da birçok kilise inşa edildi.

Şehir, ilk olarak 812 yılında Krum Han’ın yönetimi altında Bulgaristan’ın bir parçası olmuş ve o dönemde adı Nessebar olarak değiştirildi.

Nessebar’ı 14. yüzyılda egemenlik altına alan Osmanlılar döneminde de şehir gelişimini sürdürdü. Şehirde bu dönemde karakteristik ahşap cephelere sahip birçok ev inşa edildi.

Bu ev tipinin güzel örneklerini bugün Eski Nessebar’da ve şehrin simgelerinden biri olan yel değirmenlerinde görebilirsiniz.

Eski Nessebar sokaklarında dolaşırsanız 12. ve 13. yüzyıldan kalma pek çok kilisenin kalıntılarını görebilirsiniz: Aziz Stephan, Aziz, Vaftizci Yahya ve Aziz Paraskeva gibi…

Nessebar, 1956 yılında mimari ve arkeolojik koruma alanı ilan edildi, 1983 yılında ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi.

Paylaşın

Avrupa’nın Son Pandasının Bulgaristan’da Yaşadığı Ortaya Çıktı

Pandaların Avrupa’yı en son ne zaman dolaştığını yakın zamanda bir müze koleksiyonunda yeniden keşfedilen bir çift diş ortaya çıkardı. Fosiller yıllarca incelenmeyi beklemişti.

Araştırmacılar, yaklaşık 40 yıldır depoda tutulan dişleri incelediklerinde, fosillerin daha önce hiç görülmemiş, Avrupalı bir panda türüne ait olduğunu keşfetti.

Modern dev pandaların yakın akrabası olduğu tespit edilen yeni tür, kıtada yaklaşık 6 milyon yıl önce yaşadı ve muhtemelen Avrupa’nın son pandasıydı.

Bir üst köpek dişi ve bir üst azı dişinden oluşan iki parça fosil, ilk olarak 1970’lerin sonlarında Bulgaristan’ın kuzeybatısındaki bir bölgeden çıkarılmıştı.

Sonunda Sofya’daki Bulgaristan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’ne verilen fosiller yıllarca incelenmeyi beklemişti.

Araştırmacılar yakın zamanda dişleri inceledi ve bunların eski bir Avrupa pandasına ait olduğunu fark etti. Ancak fosiller, daha önce Avrupa’da tespit edilen panda türlerine ait diğer dişlere benzemiyordu.

Çoğu Avrupa panda türünün modern dev pandalardan (Ailuropoda melanoleuca) daha küçük dişleri vardı. Yani muhtemelen günümüz kuzenlerinden çok daha küçüklerdi.

Ancak Agriarctos nikolovi diye adlandırılan yeni türün dişleri, Avrupa pandaları için çok daha büyüktü ve büyük olasılıkla günümüz dev pandalara benzer boyuttaydı.

Dişler ayrıca, bazıları 10 milyon yıldan daha eski olan diğer Avrupalı panda fosillerinden çok daha yakın bir zamana tarihlendi. Bu da A. nikolovi’nin muhtemelen kıtada yaşayan son panda türü olduğunu gösteriyor.

Bulgaristan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nden paleontolog Nikolai Spassov, “Bu keşif, antik doğa hakkında hâlâ ne kadar az şey bildiğimizi gösteriyor” dedi.

Paleontolojideki tarihi keşiflerin bugün bile beklenmedik sonuçlara yol açabileceğini ortaya koyuyor.

Spassov, A. nikolovi’yle dev pandalar arasındaki boyut benzerliklerine rağmen, yeni tanımlanan türün “modern cinsin doğrudan atası olmadığını” ama bunların yakın akraba olduğunu söyledi.

Dişlerin ilk bulunduğu bölge, bir zamanlar bataklık ormanıydı. Bu, A. nikolovi’nin modern pandalardan çok daha çeşitli bir beslenme düzenine sahip olduğunu gösteriyor.

Araştırma ekibine göre bu hayvanlar, modern pandaların çok sevdiği bambu gibi yalnızca tek bir bitki türüyle kısıtlı kalmamıştı. Bunun yerine bir dizi yumuşak bitki örtüsüyle ziyafet çekiyordu.

Journal of Vertebrate Paleontology adlı hakemli bilimsel dergide yayımlanan araştırmada A. nikolovi’nin iklim değişikliği nedeniyle yaşam alanları ve beslenme düzenleri etkilediği için yok olmuş olabileceği ifade edildi.

Araştırmacılar, A. nikolovi’nin yaklaşık 6 milyon yıl önce ortaya çıkan bir olay karşısında özellikle savunmasız kaldığını belirtti: Akdeniz’in neredeyse tamamen kuruduğu ve karasal ekosistemlerin ciddi etkilendiği “Messinian tuzluluk krizi”.

Ekibe göre eski panda türünün yaşadığı bataklık ormanları muhtemelen bu olay nedeniyle çok daha kuru ve sıcak hale geldi. Bu da bitkilerin büyümesini zorlaştırdı ve pandaları aç bıraktı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Eşsiz Duvar Resimleriyle Ünlü “İvanovo Kaya Kiliseleri”

1979 yılında UNESCO dünya miras listesine eklenen İvanovo Kaya Kiliseleri, Bulgaristan’ın Kuzey-Doğu bölgesinde, Rusenski Lom Nehri’nin vadisinde yer alan şapeller, manastırlar ve odalardan oluşan bir komplekstir.

Haber Merkezi / Kompleksin tamamı, İkinci Bulgar Devleti (1185-1396) ile Bulgaristan’ın Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethi (14. yüzyılın sonları) arasında inşa edilmiştir.

O dönemde kilise sayısı yaklaşık 40 iken, günümüzde 300’e ulaşmıştır. Manastır kompleksi, ününü altı tapınakta korunan fresklere borçludur.

Manastır, 2. Bulgar İmparatorluğu döneminde, önemli bir manevi ve eğitim merkezi olarak yeniden kurulmuştur. Kiliselerdeki duvar yazıtları önemli tarihi olaylar hakkında bilgi vermektedir.

Manastır, 14. yüzyılda Ortodoks Hıristiyanlığında mistik bir eğilim merkezi haline gelmiştir.

Kilisedeki freskler “St. Mary” dünyaca ünlüdür. Balkan Yarımadası’ndaki Paleologus Sanatının en önemli örnekleri arasındadır.

Freskler, kiliselerin Unesco’nun küresel kültürel miras listesine dahil edilmelerinin en önemli nedenleri arasındadır.

Burayı ziyaret edenler, Leonardo Da Vinci’nin yaptığı Son Akşam Yemeği’nin 150 yıl önce boyanmış arketip görüntüsünü görebilirler.

İvanovo Kaya Kiliseleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde aktifliğini korudu, ancak sonra kademeli olarak düşüşe geçti.

Tarihi komplek, Ruse şehrine 22 km uzaklıktadır, ve araba ile 30 dakika kadar sürer; park yeri vardır.

Komplekse ulaşmak için kayadan yapılmış birkaç merdiven çıkmanız gerekiyor. Ziyarete açık olan tek kiliseye ulaşmanız yaklaşık 10-15 dakikanızı alacaktır.

 

Paylaşın