Veysel Öngören kimdir? Hayatı, Eserleri

1931 yılında Diyarbakır’ın Bismil İlçesine bağlı Hacikan (Uzundere) Köyü’nde dünyaya gelen Veysel Öngören, 30 Eylül 1998 yılında doğduğu köyde vefat etti ve orada toprağa verildi. Fatma Hanım ile madenci Bedrettin Öngören’in oğludur. Karikatürist-yazar Ferit Öngören ile yazar, yönetmen, oyuncu Vasıf Öngören’in ağabeyidir.

Haber Merkezi / 1934 yılında merkezi hükümetle Dersim aşiretleri arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu yaşanan olayların Güneydoğu’ya doğru yayılması üzerine Hacikan Köyünün ağası Öngören ailesi de Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine gönderildi. O nedenle de Veysel Öngören memleketinde başladığı ilköğrenimini Kütahya Tavşanlı’da, ortaöğrenimini ise 1949’da Afyon Lisesinde tamamladı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne başlayan Öngören, buradaki öğrenimini yarıda bırakarak Diyarbakır’a, doğduğu köye geri geldi.

Burada yedi yıl yaşadıktan sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe bölümünü okudu. Vatan gazetesi ve TRT Dış Haberler Servisinde çalıştı. Kardeşi Vasıf Öngören’in kurduğu Ankara Birliği Sahnesinin müdürlüğünü yaptı. Ömrünün son yıllarında Diyarbakır Belediyesinde tiyatro çalışmaları yaptı ve köyünde çiftçilik yaparak yaşamını sürdürdü.

İlk şiiri 1950’de Tavşanlı’da yayımlanan Filiz adlı bir dergide çıktı. Daha sonra edebiyat sorunlarına ilişkin yazılarını Yarın, Bilim ve Sanat, Ulus, Yeni Ufuklar, Türkiye Yazıları, Yeni Düşün, Yelken gibi dergi ve gazetelerde; şiir ve denemelerini ise Dost, Ankara Birliği, Türk Dili, Sanat Rehberi, Su gibi dergilerde yayımladı. Şiirlerinde sosyal gerçekçi hassasiyeti yansıtan Öngören’in şiir anlayışı Ahmed Arif, Enver Gökçe, Hasan Hüseyin gibi şairlere yakın bulundu. Yöresel deyişlerden de yararlandığı şiirlerini gözlemlerinden kaynaklanan zengin bir duyarlılıkla işledi. İlk şiir kitabı Remo ve Salo 1979 yılında yayımlanan Veysel Öngören, beş şiir kitabının yanı sıra edebiyat sorunlarını irdeleyen yazıları ile dikkat çekti.

Edebiyat incelemelerini Şiir ve Yenilik (1997) adlı kitapta yayımladı. Türk şiiri hakkında oldukça iyi bilen şair, şiir sanatı üzerine de özgün yorumlar yapmıştır: “Şiirimizde yapı sorunlarıyla ilgili kimi çalışmalar görüldü. Uğraş, kuşkusuz şiirin tekniğindeki olgunluktan kaynaklanıyordu. Şiir tekniğinin gelişmesi şairi tehdit etmeye, şairi tekniğiyle kendi arasında bir çözüm bulmaya zorladı. (…) Şiirin teknik baskısı önünde duyulan çaresizlik, düşülen tembellik, 1960 ozanlarının açtığı yolda şiirin ve gerçekliğin önünü adım adım tıkıyor. Yeni ozanlarda görülen kıpırdanmanın verdiği umut, bu olguyu açığa vurmada, şiire ve gerçekliğe ait bir yararı düşündürüyor. Şiir ‘kuşakları ardından koşturan öncü geyik’ ise Marksist öğreti adına şiire uygulanan bu baskıyı kırma işi şiirin tekniğini yenerek onu kullanılabilir kılma noktasında yeni ozanlarca geliştirilmelidir” görüşlerini ileri sürmüştür.

Hüseyin Atabaş gerek Veysel Öngören’in yaşamı gerek şiiri üzerine şöyle tespitlerde bulunmuştur: “Veysel Öngören bir güzel adamdı. Diyarbakırlı idi ama Ankara sokakları onun kahkahaları ile şenlendi yıllarca. O Ankara’yı çok sevmişti, Ankara da onu. Diyarbakır’da ‘ağaydı’, ‘şeyhti’ ama bunlar onun hiç mi hiç umurunda olmadı. O, Nusret Hızır’ın Dil Tarih’te öğrencisi olmaktan onur duyuyordu. Öncü geyiğin ardındaki şiir avcısı olmanın keyfinin çıkarıyordu. Ve Ankara, onun için hep Dil Tarihli yıllarının Ankara’sıydı. Enver Gökçe kuşağından bir şiir tavrı olan Veysel Öngören’in ömrü, ‘Remtelebe’nin destanını yazmakla, ‘Koca Ülke’nin şiirine tutunmakla geçti”. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın