Gümüş’teki ince işçilik ‘Savat’

Savat’ın Altın Devri Arapça “kara” anlamına gelen “esvad” sözcüğünden gelen Savat, gümüş üzerine sürülen siyah renkli Savat çamuru ile yapılan bir el sanatıdır.

Anayurdu Kafkasya bölgesi, Dağıstan olan Savatçılık, Osmanlı döneminde altın devrini yaşamıştır. Gümüş’teki İnce İşçilik Savat’ın siyah rengi, kurşun, gümüş, bakır, kükürt karışımından elde edilir. Savat’ın üstüne uygulanacağı gümüş eritilir, tel ya da plaka haline getirilir.

Gümüş eşyaya, kakma usulü ile desen oluşturulur. Savat çamuru, 750 derece ateşte eritilir. Hazırlanan savat çamuru, gümüş satıh üzerine sürülür. Daha sonra eşya, tesviye edilip cilalalanarak insanların beğenisine sunulur.

Savat işçiliğinin belli başlı 2 türü vardır: Ekme Savat ve Sürme Savat. Ekme Savat Gümüş eşyaların yüzeylerinde yapılan desen, motif, yazı ve resimle kuru olarak sıvanarak yapılan savat işine “Ekme Savat” denir.

Sürme Savat tozunu boraksla karıştırıp macun haline getirdikten sonra uygulanan savat işine “Sürme Savat” denilmektedir.  En güzel hediye Van’da tütün tabakaları, ağızlıklar savatlı gümüş işlemelidir. Kadınların kullandıkları gümüş takılarda da altın kaplama ve savat kullanılır.

Savatlı muskalıklar, hamayiller, gerdanlıklar, saç tokaları, saç bağları, tepelikler, bilezikler, yüzükler ve kemerler; Van’a gelen ziyaretçilerin en beğendikleri hediyelik eşyalar arasındadır. El Emeği, Göz Nuru 750 derece ateşte pişirilerek gümüşe işlenen Savat; el emeği, göz nuru bir mesleğin sabır ve estetikle buluşması, ateşte olgunlaşmasıdır.

Paylaşın

Van: Şeytan Köprüsü

Şeytan Köprüsü; Van’ın Muradiye İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. İlçe merkezine yaklaşık 5 kilometre mesafededir.

Şeytan Köprüsü, ortalama 15,5 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğinde ve yerden 17-18 metre yüksekliğindedir. Kemer yayının batı ucu doğrudan ana kayaya tutturulmuş, doğu ucu ise andezit taşlarla örülmüştür.

19. yüzyılda inşa edilen köprü, Bend-i Mahi Çayı’nın üzerine kurulmuştur. Doğu- Batı doğrultusunda uzanmaktadır Bend-i Mahi Çayı’nın batısında yer alan köylere geçit vermektedir. Mimari olarak köprü çok dar inşa edildiğinden, insanların sık sık uçurumdan düşmesine sebep olmaktadır.

Rivayete göre bir düğün alayının köprüden kanyona düşüp ölmesinden dolayı, bölge halkı arasında “Şeytan Köprüsü” adıyla anılmaya başlanmıştır. Şeytan Köprüsünden Doğayı izlemek Kuzeyden güneye doğru akan Bend-i Mahi Çayı, andezit kanyonun en dar yerini oluşturan köprünün altından tıpkı bir baraj savağından şahlanarak akan çok güçlü bir çağlayan vardır.

Ayrıca köprünün üstünden görülen müthiş doğa manzarası bu güçlü akıntıya eşlik etmektedir. Bu yüzden, Muradiye Çaldıran kara yolunun 300 metre batısında bulunan köprü, Muradiye Çağlayanı gibi yerli-yabancı turistlerin ilgi odağıdır. Bend-i Mahi çayının üstünde bir kartal yuvasını andıran Şeytan Köprüsü, sahip olduğu doğal güzelliklerle Van’ın önemli bir tarihi mirasıdır.

Paylaşın

Van: Erçek Kuş Cenneti

Erçek Kuş Cenneti; Van’ın İpekyolu İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Erçek Gölü, Van Gölü’nün doğusunda oluşmuş bir set gölüdür.

En derin yeri 40 metre; ortalama derinlik 18.45 metredir. Türkiye’de bulunan 453 kuş türünün yarısı, Erçek Gölü Havzasında varlığını sürdürmektedir. Erçek Gölü, Kılıçgaga, Büyük Cılbıt, Kara Boyunlu, Batağan, Angıt, Flamingo, Yaz Ördeği, Van Denizi Martısı gibi onlarca kuş türünün barındığı zengin bir doğal ortamdır.

Kuş Cenneti yalnız yerel türlerin değil Flamingolar gibi göçmen kuşların da önemli konaklama ve üreme alanlarındandır. Dünyanın en büyük flamingo konaklama alanlarından birine ev sahipliği yapmaktadır. Göl ulusal ve uluslararası sınıflandırılmalarda önemli kuş alanları arasında “B” sınıfı sulak alanlar içinde gösterilmektedir. Bu kategorideki sulak alanlar; genelde nesli tükenmekte olan kuşları barındırmaktadır.

Kuş gözlemcileri için bir cennet Türkiye’nin sahip olduğu tüm sulak alanların yaklaşık 1/3’ü Van Gölü Havzası ile Erçek Gölü’nden oluşmaktadır. Bu özellik kuş turizmi açısından son derece avantajlı bir konum sağlamaktadır. Özellikle biyoturizm ve ornitoturizm açısından Erçek Kuş Cenneti dünyanın önemli merkezlerinden biridir. Burada bulunan kuş gözlemevleri meraklılarına hizmet vermektedir.

Paylaşın

Van: Akçalı Travertenleri

Akçalı Travertenleri; Van’ın Başkale İlçesi, Dereiçi (Sawkan) Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Oluşumu devam eden travertenler Akçalı Traverten-leri olarak Van’ın mucizevi doğal mirasları arasındaki yerini almıştır. Akçalı Travertenleri, Pamukkale’deki doğal oluşumlara benzerliğiyle dikkat çekiyor.

Yöre halkı burada bulunan suyun şifalı olduğuna inanır ve özellikle romatizmalara iyi geldiğini iddia eder. Bu iddia bilimsel olarak kanıtlanmamışsa da, şifa için bu bölgeyi ziyaret edenler vardır. Özellikle yaşlılar burası için “Allahın hikmeti” der ve bir mucize olduğuna inanırlar.

Yazın da ziyaret edebileceğiniz bölgeyi, özellikle kışın karlar altındayken tavsiye ederiz. Büyülü atmosferi çoğrafyanın beyaza boyandığı günlerde daha etkileyici oluyor. Özellikle donan buzların oluşturduğu sarkıtlar ilginç görüntüler ortaya çıkarıyor.

Yeraltı sularında erimiş karbondioksit bulunuyorsa, geçtikleri yerlerdeki kalsiyum karbonatı (CaCO3) eritir ve bünyesine katar. Yer altı suyunun birden bire, basınçsız ortama çıkmasıyla karbondioksit uçar. Böylece bünyesinde bulunan kalsiyum karbonat kayalara yapışır ve bembeyaz bir görünümün oluşmasını sağlar.

Paylaşın

Van: Lim Manastırı

Lim Manastırı; Van Gölü’ndeki Adır Adası’nda yer almaktadır. Manastır, XI. yy.da Adır Adası’nın güneyinde inşaa edilmiştir.

Manastır, Saint Georges Kilisesi, Saint Sion Şapeli, papaz okulu, keşiş hücreleri. Misafirhane ve limandan oluşmaktadır. Bunlardan günümüze kısmen de olsa, ulaşanlar Kilise ve şapeldir. Bir el yazması kitapta 1305 yılında ı. zacharia tarafından yenilendiği belirtilen kilise; küçük ölçekte ele alınmış, serbest haç planında bir yapıdır.

Köşe duvarları üzerinde yükselen dıştan silindirik kasnaklı konik külahlı merkez kubbenin dört tarafı, haçın kollarıyla genişletilmiştir. Doğu kol, dışa taşıntısı olmayan, içten yarım daire Şeklinde bir forma sahip apsisle sonlanmıştır. Apsisin iki yanında yer alan dikdörtgen Düzenlemeli pastophorionların kuzey ve güneydeki yan kollara, birer açıklıkları bulunmaktadır.

Yapının yenilendiği dönemde batı girişine, kare düzenlemeli bir jamatun eklenmiştir. Kolları dışarıya yansıtılmış haç biçimli formlara hıristiyan mimarisinin başlangıç devrinde martyrion ve vaftiz Jıane yapıları olarak rastlanmış, daha sonra da Bizans mimarisinde kilise plan şeması olarak erken tarihli birkaç yapıda uygulanmış ancak sonraki dönemlerde devamı• görülmemiştir.

Ermeni mimarisindeki en erken örnekleri, VII. yy.a tarihlenen Kafkasya’daki Astarak, Artik ve Lmbatavank kiliseleridir.4 Adır kilisesi, Pastophorionların konumlandırılışları ve apsis düzenlemesi bakımından XI. yy’a tarihlenen Kağızman’daki Çengelli kilisesi ile benzerlik göstermektedir.

Paylaşın

Van: Meher Kapı

Meher Kapı; Van’ın Tuşba İlçesi, Akköprü Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Tuşba’nın II. başkenti olan Rusahinili’nin 600 m. batısında bulunmaktadır. Meher’in kelime manası “ aydınlatan” anlamına gelmektedir. Diğer anıtsal kaya kapılarında olduğu gibi bu kapıdan Tanrı Haldi’nin bir ışık demeti içinde çıkacağına inandığı için bu isimle anılmıştır. Bunun yanında çeşitli efsaneler arasında Hz. Ali’ye ait ganimet ve atların burada bulunduğu ve her yıl bir gün açıldığına inanılmaktadır.

Diğer bir inanış ise, bir çobanın kapının tılsımını söyledikten sonra içinde hazine bulunan kapı açılmıştır. İçeri giren çoban burada uykuya dalmış, uyandığında tılsımı unutmuş ve bir daha çıkamamıştır. Urartu krallarından İşpuini ve oğlu Menua dönemlerinde M.Ö 820–810 tarihleri arasında Tanrı Haldi adına yaptırılmıştır olan Meher Kapı, kalker kayalığın yontulması ile yapılmış nemli bir inanç merkezidir.

Ön cephesinin büyük bir özenle düzeltilmesiyle oluşturulan dikdörtgen biçimli kapının çevresi iki çerçeve ile sınırlandırılmıştır. 2.60 m. genişliğinde ve 4 m. yüksekliğindedir. Bu kapıda diğer kapılarda olduğu gibi kutsal olarak kabul edilmektedir. Cam gibi düzeltilen kapının iç yüzeyine 47 satırdan oluşan çivi yazısı yazılmıştır. Yok edilmesine tedbir olarak asıl metin yenilenmiş ve bu haliyle yazıt 94 satırdan olmuştur.

Urartular çok tanrılı bir din anlayışına sahip oldukları gibi ele geçirdikleri bölgelerin tanrılarını da kutsal saymış ve bu tanrılara inanmışlardır. Urartu Krallığına ait tüm tanrıların belli bir düzen içinde verildiği bu yazıtta, tanrılara ne zaman ve ne tür hayvanların kurban kesileceği belirtilmiştir. Bu bilgiler en iyi şekilde Meher Kapı’da karşımıza çıkmaktadır. Tanrı listesinin başında Tanrı Haldi gelir. Daha sonra Tanrı Teişeba ve son olarak da Tanrı Şivini gelmektedir.

Paylaşın

Van: Altınsaç Kilisesi

Altınsaç Kilisesi; Van’ın Gevaş İlçesi, Altınsaç Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Van Gölüne bakan bir vadinin yamacına kurulmuştur. XIII. yy.dan önceye tarihlenen kilise, 1671 de onarılarak batısına bir de jamatun eklenmiştir. Manastıra ait yapıların hepsi yıkılmış olmasına rağmen kilise günümüze oldukça Sağlam bir durumda gelmiştir. Üç nefli olarak düzenlenmiş jamatundan, geniş bir kemerle naosa açılan tonoz örtülü giriş bölümüne geçilir. Orta mekan, köşe duvarları üzerinde yükselen kemerlere oturan bir kubbe ile örtülüdür.

Kubbe dışa, yüksek kasnak üzeri piramidal külahlı olarak yansıtılmıştır. Kubbeli orta alanın iki yanında derin kollara yer verilmiştir. Yapının doğu bölümünde dışa taşıntısı olmayan, içten yarım daire biçimli apsis yer almaktadır. Apsisin kuzey ve güneyinde küçük pastophorion hücreleri bulunur. Bu bölümler, dar birer koridorla yan kollara bağlanmaktadır. Bu tip mekan düzenindeki yapıların en belirgin özelliği, oldukça kalın tutulmuş köşe duvarlarına sahip olmaları ve bu köşeleri birleştiren perde duvarların sadece araları doldurması böylece kubbeyi taşımaya yönelik hiçbir fonksiyonun bulunmayışıdır.

Naosun dört köşesini oluşturan bu duvarların son derece kalın olmasının nedeni, kubbeyi taşıyan kemerlerin oturduğu payandalarla kaynaşmasıdır. Yani iç mekan da konumlarını kaybeden payeler, yan duvarların iç kısımlarına dokununcaya kadar yaklaştırılıp birer duvar payandasına dönüştürülmüştür. Bu payandalar ile tympanon duvarları arasında dikine dikdörtgen biçiminde düzenlemeler gösteren kollar meydana gelmiştir. Bu tipteki bir yapının ihtiyacı olan şey dört yöne birden dışa taşmadan iç mekan da genişleme sağlamaktır.

Yöre mimarisinde, X.yy.dan itibaren oldukça yaygın bir şema olarak karşımıza çıkan bu yapılar, Bizans dönemindeki tek nefli şemaya sahip kiliselerden daha ferah bir iç düzenleme ile ayrılmakta bu noktada da Bizans’ın kiborion olarak tanımlanan yapılarıyla yakınlaşmaktadır. Ancak bunları kiborion olarak tanımlamak da güçtür. Van ve çevresinde dört tip plan şeması ile karşılaşılmasına rağmen yöre kiliselerinde plan çeşitliliği oldukça fazladır. Bazilika, kubbeli bazilika, merkezi ve karma plan tipe,diğer dört tip de eklendiğinde sekiz çeşit şemanın doğu Hıristiyan mimarisinde kullanıldığı görülmüştür.

Ayrıca genel değerlendirmeye girmeyen yani devamlılığı olmayan örnekler de bulunmaktadır. Bizans’ın erken döneminde olduğu gibi ilk yapılarda kullanılan bazilikal şemaya fazla ilgi gösterilmemiş, kubbeli bazilikalardan merkezi plan düzenlemesine hızlı bir geçiş yapılmıştır. Mekanı bir kubbe altında toplama ya da naosta kesintisiz bir alan yaratma düşüncesi, tetrakonkhos, çokgen veya yuvarlak (merkezi) ve tek nefli olarak tanımlanan şemaların Yöre mimarisinde çok kullanılmasına sebep olmuştur.

Özellikle tek nefliler de köşelere bitiştirilmiş ayaklar, kemer genişliğince oluşan yan kollar ile iç mekânda ana kitlenin dışına taşmadan bir genişleme yaratma imkanı bulunmuştur. Son olarak şunu söyleyebiliriz; yöre Hıristiyan mimarları, Bizans’tan aldıkları plan Şemalarını, pek çok kültürün kaynaşması olan bölgesel birtakım değişmez kuralları da mimarilerine katarak, kendilerine göre yorumlamışlardır. Malzeme, örtü düzeni, duvar Yapısı, cephe süslemesi ve hepsinden de önemlisi iitürjileri planların uygulanmasında farklılıklar doğmasına neden olmuştur.

Paylaşın

Van: İzzettin Şir Camii

İzzettin Şir Camii; Van’ın Gevaş İlçesi, Hişet Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Üzerinde inşasına ilişkin herhangi bir kitabe bulunmamasına rağmen Van ve Hakkari Hakimi İzzettin Şir tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir. Genel olarak XIV-XV yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Yapı, kare planlı bir cami ile, bunun kuzey duvarına bitişik medreseden oluşmaktadır.

Yapının batı cephesinin kuzey kesiminde yer alan bir taçkapıdan medrese avlusuna, buradan da ikinci bir kapı ile camiye geçilmektedir. Cami mihrap önü kubbeli ve iki sahınlıdır. Kuzeydeki sahınlar enine beşik tonozlarla örtülmüştür.

Kubbenin iki yanındaki bölümler, dikine beşik tonozlu mekanlar olarak değerlendirilmiştir. Kıble duvarının ortasında beş kenarlı mihrap nişi yer almaktadır. Yapıda düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır. Batı cephenin ortasındaki minare, günümüzde eklenmiştir.

Paylaşın

Van: Yedi Kilise

Yedi Kilise; Van’ın İpekyolu İlçesi, Bakraçlı Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Erek Dağı’nın eteklerinde kurulmuş olan ve Tamamı Warak Wank Manastırı olarak adlandırılan yapı, aslında anıldığı gibi yedi adet kilise olmayıp iki grup halinde beş kilise, kiliseye eklenen bir Jamatun, bir kütüphane ve bir çan kulesinden oluşmaktadır.

Manastırı teşkil eden kiliselerin en eskisi St. Sophia kilisesidir. 8. yüzyılda inşa edilmiş olup, sadece apsisi mevcuttur. İkincisi bunun kuzey duvarına bitişik inşa edilmiş ve günümüzde yıkık olan St. John Kilisesi’dir. Bu ikisi yapıların birinci grubunu teşkil etmektedir.

Günümüze kadar ulaşan ikinci grup yapıların çekirdeğini 1003-1021 tarihleri arasında inşa edilen Kutsal Meryem Ana Kilisesi oluşturmaktadır. Dıştan doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı yapı, içten dörtlü yonca yaprağı planlı olarak yapılmıştır. Merkezi planlı kilisenin kubbesi yıkılmış vaziyettedir. İç mekanı dört yöne açılmış, yarım daire planlı nişlerle, köşelere yerleştirilmiş odalar oluşturmaktadır.

Paylaşın

Van: Kaya Çelebi Camii

Kaya Çelebi Camii; Van’ın Tuşba İlçesi, Bardakçı Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Vakfiyesine göre Kaya Çelebi Zade Koçi Bey tarafından 1660 tarihinde yapımına başlanmış, ancak Koçi Bey’in idam edilmesi üzerine 1663 yılında, Cem Dedemoğlu Mehmet Bey tamamlatmıştır. 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yapmış olduğu onarımlardan sonra, ibadete açılmıştır. Cami, kare planlı ve tek kubbeli harim ile kuzeyindeki beş gözlü son cemaat yerinden oluşmaktadır.

Kuzey batı köşede minaresi bulunmaktadır. İki renkli kesme taşlarla inşa edilmiş olan caminin cepheleri, değişik formlarda pencerelerle hareketlendirilmiştir. Ayrıca kuzey cephenin ortasına camiye giriş sağlayan kapı yerleştirilmiştir.

Bu cephedeki kapı ve pencerelerde bitkisel ve geometrik süslemeler yer almaktadır. Caminin içerisinde kıble duvarına yerleştirilmiş mihrab önemlidir. Düzgün kalker taşlarıyla gerçekleştirilmiş mihrap, mukarnaslı bir bordürle çerçevelenmiş, kareye yakın dikdörtgen görünüşlüdür.

Geniş bir yüzey ortasında üç dilimli kemerle taçlandırılmış beş kenarlı ve mukarnas kavsaralı mihrap nişi bulunmaktadır. Mihrap, geometrik ve bitkisel süslemeleriyle önem taşımaktadır. Minaresi ise, kare kaideli ve silindirik gövdelidir. Şerefeden sonra kısa bir petek ve külahla son bulmaktadır. Osmanlı devrinin önemli yapılarından birini teşkil etmektedir.

Paylaşın