Uşak: Sebaste Antik Kenti

Sebaste Antik Kenti; Uşak’ın Sivaslı İlçesi, Selçikler Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Günümüzdeki ismiyle Selçikler yerleşimini, Sebaste kentine ilk defa lokalizasyon eden Hamilton’dır. Hamilton, Selçikler’deki eski caminin duvarındaki yazıtta Sebaste isminin yer aldığını görmüştür.

Ayrıca kiliseler bölgesindeki başka bir yazıtta da kentin isminin tekrar geçtiği görülmüştür. Ramsay, Sebaste kentinin lokalizasyonu için çok fazla yazıt bulunmasından dolayı Selçikler, Sivaslı ve Pınarbaşı köyü arasını kapsayan bölgede olduğunu belirtmektedir.

Sebaste kelimesi Roma İmparatoru Augustus’a (MÖ.27-MS.14) yakın olan sadık olan anlamında kullanılan Latince kelimedir. İmparator Augustus’un bu kenti Apollon kehanet merkezine danışarak MÖ. 20 yılında kurmuş olduğu ele geçen yazıttan bilinmektedir.

Fıratlı, Sivaslı ilçesinin adının “Sebaste” kelimesinin Türkçeleşmiş hali olduğunu belirtmektedir Selçikler ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarında ele geçen yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla polis, strategos (Ordu komutanı), agoranomos (Pazar alanlarının kontrol eden kişi), adlarının geçmesi buranın önemli bir kent olduğunu göstermektedir.

Ayrıca Hierokles listelerinde Sebaste, Frigya Pacatiana’nın piskoposluk merkezleri arasında gösterilmektedir. Selçikler’de bulunan çok sayıda eser Afyon, Uşak ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne götürülmüştür. Bunlar arasında İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne götürülen Zeus Adak Heykeli önemli eserler arasındadır.

Paylaşın

Uşak: Ulubey Kanyonları

Ulubey Kanyonları; Uşak’ın Ulubey İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.  ABD deki Arizona Eyaleti sınırları içersinde buluvnan Büyük Kanyon dan sonra dünyanın en büyük 2. kanyonudur.

Bugüne kadar bilinmeyen kanyon, Ulubey Çayı ve Banaz Çayı boyunca devam eden bir ana kanyon ile buna bağlanan onlarca büyük yan kanyonlardan oluşur. Ulubey çayı, bütün kanyonu adeta saklı bir cennete çevirmiştir. Ulubey’de ilin güney ve güney batı kesimlerinde jeolojik yapının özelliğinden dolayı oluşan Ulubey Kanyonu, kanyondan geçen Dokuzsele Deresi’nde meydana gelen kirlilikten dolayı turizme açılamıyor. Kanyonun, dibinden geçen Dokuzsele Deresi temizlendiğinde yamaç paraşütü ve doğa turizmine açılması planlanıyor.

Kanyonların il turizmi için büyük kazanç olduğunu belirten Ulubey Belediye eski Başkanı Hüseyin Buğdaylı, “Ulubey Kanyonu Uşak ve Ulubey için büyük önem taşımaktadır. Bu bölgenin Türk turizmine kazandırılması büyük kazanç olacaktır. Kanyonun turistlik önem kazanabilmesi için içersinden geçen Dokuzsele deresinin temizlenmesi gerekir. Uşak Karma-Deri Organize Sanayi Bölgesi’nin kimyasal atıkları bu derelere atıldığı sürece bölgede herhangi bir çalışma yapılamaz” dedi.

Ulubey Belediyesi olarak kanyonlar için şu an için herhangi bir proje düşünmediklerini ama arıtma tesislerinin açılmasından sonra bölgenin turizme kazandırılması için proje hazırlayacaklarını ifade eden Buğdaylı, “Derelerin tamamlanacak arıtma tesisi ile kirlilikten kurtulacağını biliyoruz. Derelerden temiz su akmaya başladığı taktirde kanyon eski güzelliğine kavuşacak. Ulubey Belediyesi olarak eğer dereler temizlenirse kanyonun Türk turizmine kazandırılması için gerekli çalışmayı yapacağız. Öncelikli olarak kimyasal atıkların temizlenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Kanyonda her türlü meyve ve sebze yetiştirilir. Kanyona toprak yollardan iyi bir arazi aracı ile inebilirsiniz veya belirlediğiniz bir güzergahta grup halinde yürüyüş yapabilirsiniz. Ulubey Belediye eski Başkanı Hüseyin Buğdaylı, bölgeyi koruyarak turizme kazandırmak için gayret sarfediyor. Banaz çayında sal sporları, kayalıklarda tırmanış, kanyon boyunca balonla gezinti yapılabilir. Ulubey İlçesi, Uşak merkeze 29 km mesafededir ve gün boyu toplu taşıma imkânı vardır. Uşak merkezinde konaklayabilir ya da kanyona hakim tepelerde çadır kurabilirsiniz.

Paylaşın

Uşak: Clandıras Su Kemeri

Clandıras Su Kemeri; Uşak’ın Karahanlı İlçesi, Karayakuplu Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hemen yakınında bulunan Pepouza Antik Kentine Banaz Çayından su taşımak için yaklaşık 2500 yıl önce yapılmıştır. Helenistik devir mimarisi gösteren Clandras Su Kemeri, dar ve tek kemerlidir.

Ulubey Kanyonu içerisindeki nehir boyunca kayaların yontulmasıyla oluşturulan tek/çift kanallar ile  3 km kadar devam etmektedir.

Doğal güzellikleri bozulmamış nadir yerlerden biri olan su kemeri, yanına kurulan mesire alanı, kamp alanı ve havuz sayesinde haftasonları vatandaşlar tarafından dinlenmek ve piknik yapmak için kullanılabiliyor.

İlimiz Karahallı İlçesinde bulunan Clandras Su Kemerine gitmişken burada meşhur Karahallı ciğerinin tadına bakmanızı tavsiye ederiz.

Paylaşın

Uşak: Atatürk ve Etnografya Müzesi

Atatürk ve Etnografya Müzesi; Uşak’ın Merkez İlçesi, Bozkurt Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Atatürk ve Etnografya Müzesi’ne ait bina 1890’lı yıllarda yapılmıştır. Kaftancızadeler olarak bilinen Uşak’ın ileri gelen ailelerinden birisine ait yapı Kurtuluş Savaşı’nda karargâh binası olarak kullanılmıştır.

Atatürk, Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis’i bu binada karşılamış, Başkomutan Trikopis’in silah ve kılıcını kurmayları İsmet Paşa (İsmet İnönü), Halit Akmansu, (Dadaylı Halit), Asım Paşa (Asım Gündüz) ile birlikte teslim almıştır. Başkomutan Trikopis esir olmasına rağmen, Atatürk tarafından Türk misafirperverliği ile karşılanmıştır.

1970’li yılların ortalarında kamulaştırılan yapı 1 Eylül 1978 yılında Atatürk ve Etnografya Müzesi olarak açılmıştır. 2 katlı ahşap yapının giriş katında yöresel, etnografik malzemeler, tarihi Uşak halıları ve Eşme kilimleri, eski silahlar giysiler ve diğer eserler sergilenmektedir.

Üst kat ise tamamı Atatürk Müzesi olarak düzenlenmiştir. O dönemden kalma aynalar, sehpalar, koltuklar, Atatürk’e ait yatak odası ve yine Atatürk’e ait giysiler bulunmaktadır.

Paylaşın

Uşak: Blaundus Antik Kenti

Blaundus Antik Kenti; Uşak’ın Ulubey İlçesi, Sülümenli Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

İç Ege’de yer alan ilimiz, paha biçilemeyen en önemli arkeolojik değerlerini bünyesinde barındırdığı için kültür turizmine meraklı ziyaretçiler için eşsiz güzellikler vaat ediyor. Bunlardan bir tanesi de Blaundus antik kentidir. 1. Derece sit alanı olarak tescil edilmiştir.

Blaundus; Büyük İskender’in Anadolu Seferleri’nden sonra Makedonya’dan gelenler tarafından kurulmuş, şehir halkının kendilerine Makedonyalı Blaundus adının verdiği söylenmektedir. Büyük İskender’den sonra Bergama Krallığına ardından da Roma İmparatorluğuna bağlanan kentini, Roma döneminde önemi artmıştır. Derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerinde yer alan kentin önemli yapıları arasında kale, tapınaklar, tiyatro, stadyum ve kaya mezarları bulunmaktadır.

Kentin, bazı kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Helenistik dönemde inşa edilen kuzey surlarının giriş kapısı kemeri, darphane bölümleri, idari binalar sur duvarlarının bazı bölümleri, İon tarzındaki mabet kentin ortasında yer alan ve Roma İmparatoru Claudius’un mabedi, yalnızca bir tarafında oturma kademeleri olan stadyum örnek olarak verilebilir. Kentin güney yamacında bulunan tiyatro kalıntıları ile hemen yanı başında bulunan kaya mezarları da görülmeye değer yapılardır. Şehrin simgesi ise çifte attır.

1845 li yıllarda Hamilton bu kentten geldiği bilinen bir yazıtı bulması ile antik kentin adının Blaundus olduğu kesinleşmiştir. Yazıttaki; “Blaundeon Makedonon” ibaresi antik kent hakkında açık ve net bilgiler vermektedir. Büyük İskender’in ölümü ile kent; Deokodoslar olarak da adlandırılan ve imparatorluğu aralarında paylaşma çekişmeleri yaşayan 8 generallerden Antigonos’un payına düşmüştür. Kent; M.Ö. 189 yılında Bergama Krallığı’ndan Roma İmparatorluğu hâkimiyetine geçmiştir. Roma döneminde önemli bir yerleşim alanı olan kent, M.Ö. 5 yüzyılda Uşak İli, Sivaslı İlçesi sınırları içerisinde yer alan ve aynı zamanda piskoposluk merkezi olan Sebaste Piskoposluğuna bağlanmıştır.

Blaundus Antik Kenti, üç tarafı oldukça derin ve dik vadiler ile çevrili bir yarımada benzeri bir yapı üzerinde kurulmuş bulunmaktadır. Yarımada şeklinde bir toprak parçası üzerinde kurulu olması şehrin girişinin sadece kuzeydeki kapı ile yapıldığını göstermektedir.

Tiyatro binası, şehir surlarının dışında yamaca inşa edilmiştir. Tiyatronun sahnesi tamamen yıkılmıştır. Oturma sıralarının bir kısmı sağlam kalmıştır. Surlar içerisinde kalan şehrin merkezi ise Ion düzeninde yapılmış bir tapınak ve irili ufaklı yapılar yer alır. Şehrin mezarları (nekropol) ise iki farklı alanda yer almaktadır. Birincisi; kentin kuzeyinde yer alan mezarlık ve birkaç Tümülüs, ikincisi ise kentin doğusunda yer alan vadide yer alan kaya mezarlarıdır.

Kaya mezarları 2 li, 10 lu ve 12 li tarzda yapılmıştır. Tonozlu yapıdaki kaya mezarları nişli odacıklar ve sabit lahit tipindedir. Kaya mezarlarının çoğunda beyaz sıva, sıva üzerinde ise kızıl, mavi, yeşil boyalarla yapılmış hayvan ve bitki motifleri ile bezenmiştir. Antik kentin dışında kalan alanda Ion tarzında ikinci bir tapınak ve tamamı 14 adet olan ancak bugünlerde sadece bir tanesi kemer yer almaktadır. Kemerlerlerin kesin olmamakla birlikte su kemeri olması muhtemeldir.

Paylaşın

Uşak: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Uşak’ın Merkez İlçesi, Fatih Mahallesi, Orhan Dengiz Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde, 1970 yılına kadar Müze Memurluğu olarak hizmet vermiştir. Uşak’ta bu dönemde henüz bir müze binası bulunmamaktaydı. Hizmetler Halk Egitim binasinda sürdürülmekte ve toplanılan eserler burada muhafaza altına alınmaktaydı.

1966 yılında Uşak’ta bir müze yapma fikri ortaya atılmış, aynı yıl müze sahası kamulaştırılmış, 1967 yılında başlatılan müze inşaatı 1969 yılında bitirilmiş, 1970 yılında teşhir tanzimi tamamlanarak 23 Mayıs 1970 tarihinde Uşak Müze Müdürlüğü olarak hizmete açılmıştır.

Müze teşhir salonunda Eski Tunç Çağından kalma idoller, gaga ağızlı testiler, tas baltalar bir vitrinde sergilenir. Diğer vitrindeki eserler Hellenistik ve Roma Çağı toprak kaplar ve cam eserlerdir. Teşhir salonunda açıkta sergilenen eserler genellikle Roma Dönemine ait mezar stelleri, adak stelleri ve kefaret yazıtlarıdır. Bununla birlikte Blaundus örenyerinden getirilen heykeller de aynı alanda bulunmaktadır.

Diğer bir vitrinde ise Uşak Müzesi’nin yapmış olduğu kurtarma kazılarından çıkarılan altın takılar, diademler cam kaplar ile gerek müsadere edilen, gerekse vatandaşların teslim ettiği her döneme ait sikkeler yer alır. Teşhir salonunun geriye kalan yarıya yakın kısmında ise 1960’li yılların 2. yarısında Uşak yakınlarından Amerika’ya kaçırılan ve Kültür Bakanlıği’nın açtığı dava sonucu 1993 yılında ülkemize geri getirilen ve “Karun Hazinesi” olarak adlandırılan Lidya hazineleri sergilenmektedir.

Birinci büyük vitrinde, 1966 yılında İkiztepe tümülüsünden kaçırılan gümüş ağırlıklı eserler, 2. vitrinde, 1965 yılında Toptepe tümülüsünden kaçırılan altın ağırlıklı eserler 3. vitrinde Uşak Müzesi’nin Basmacı tümülüsünde yaptığı kazıdan çıkan Lidya eserleri yer alır. Bunların dışında açıkta tümülüslerin mezar odalarındakı klineler, volütler ve mezar kapıları sergilenmektedir.

Paylaşın

Uşak: Taşyaran Vadisi

Taşyaran Vadisi; Uşak’ın Enez İlçesi, Hamamdere Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Vadinin üzerinde bulunan Hamamdere Köyüne kadar araç ile ulaşım mümkündür.

Taşyaran Vadisi, ülkemizde bir eşi bulunmayan ve görenleri şaşırtan bir doğa mucizesi. İmren Deresinin, nadir görülen sert kayaçları bin yıllardır aşındırılmasıyla oluşmuş bir güzellik. Büyük bir fay kırığı sonrasında suyun ve rüzgârın kayalarda bir nakış gibi oluşturduğu, Taşyaran Vadisi, Anadolu’nun en ilginç doğal güzelliklerinden biri.

Batı Anadolu’nun iç kesimlerindeki dağların suyuyla beslenen Gediz Nehri, Ege Denizine dökülen ikinci büyük nehir. İçinden aktığı coğrafyaya hayat kazandıran nehir, Taşyaran Vadisi’nin dahil olduğu Gediz Havzasının bu kesiminde ilginç oluşumlara imza atmış. Su, bu vadide kayaları yararak, jeolojik açıdan çok ilginç ve özel bir kanyon oluşturmuş.

Hamam Çayı olarak da bilinen İmren Deresinin, Gediz Nehri’ne karışmadan önce Menderes masifinin doğu kanadında oluşturduğu 150 metre derinliğinde 100 metre uzunluğundaki boğazda yer alan, beyazdan turuncuya ve kızıla çalan kayalıklar inanılmaz güzel. Akarsuyun binlerce yılda aşındırarak şekillendirdiği girintili çıkıntılı, dantelimsi oluşumlar heykeltıraşlara ve ressamlara ilham verecek güzelliktedir.

Akarsu böylesi sert kayaçları şekillendirmesi zor olduğundan, suyun yanında akarsuyun taşıdığı çakıl gibi malzemelerin kayalıkları aşındırdığı düşünülüyor. Bu alandaki küçük göletlerin birçoğunun içi suyun getirdiği çakıllarla dolu. Deprem faylarıyla açılmış vadinin çatlak sistemlerine giren su, güçlü akıntılar ve taşıdığı çakıl taşlarıyla adeta bir değirmen gibi öğütmüş ve binlerce yılda böyle olağanüstü şekiller yaratmıştır.

Taşyaran’ı gezdiğinizde göreceğiniz kayalıklara jeoloji biliminde Gnays deniyor. Magmatik veya tortul kayaçların başkalaşıma uğramasından dolayı meydana gelen metamorfik kayaçlar bunlar. Kilometrelerce derinlikte granit olarak oluşan bu kayaçlar zaman içinde meydana gelen büyük tektonik hareketler ve aşınmalarla yüzeye kadar çıkmayı başarmış. Metamorfizma geçirerek gnaysa dönüşmüşler.

Taşyaran Vadisinin en dar yerindeki gnaystaki pembe ortoklaz minerali, kayalıklarının manzarasını daha da ilginç kılıyor. Yosun tuttuğu dönemlerde kayalıklar rengarenk bir ressam paleti gibi görünmektedir. Kış döneminde vadi güneş almadığından akarsu buz tutuyor. Ege bölgesinde bir akarsuyun buz tuttuğunu görmek neredeyse imkânsız ama Taşyaran’da bunun keyfini çıkarabilirsiniz. Yer yer 30-40 santimetreyi bulan saydam buz kütlesinin altında yüzen balıkları rahatlıkla izleyebilisiniz.

Taşyaran Vadisi tabiat Parkı’nda piknik alanları, seyir terası, gözlem kulesi, tuvaletler, kamelyalar, büfe ve çay kahve içebileceğiniz yer var. Girişten sonra Taşyaran Vadisi’ne inmek için doğal yapıya uygun taş merdivenlerden aşağı iniyorsunuz. Vadi, yaklaşık 2 bin 500 metre uzunluğunda bir yürüyüş güzergahına sahiptir.

Paylaşın

Uşak: Akmonia Antik Kenti

Akmonia Antik Kenti; Uşak’ın Banaz İlçesi, Ahat Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Batı Anadolu’nun pek çok merkezinde olduğu gibi Uşak ve yakın çevresindeki antik kentlere dair ilk belirlemeler 19. yüzyılda bölgeyi ziyaret eden gezginler tarafından aktarılmıştır. Akmonia antik kenti ile ilgili bilinen ilk çalışmalar Johann Franz tarafından başlatılmıştır. Aynı dönemde bölgeyi ziyaret eden Hamilton ise kentin tiyatrosu, tiyatrodan daha küçük boyutlu seyirci sıraları ve sahne binasına ait kalıntıları tanımladığı Odeon benzeri yapı, tapınak kalıntısı, sur duvarları ve kulelere ait kalıntıları tanımlamıştır.

Hamilton’un ardından bölgede araştırma yapmış olan Cramer ve Ramsay gibi bir çok gezgin kentin tarihsel gelişiminin aydınlatılmasında katkıda bulunmuşlardır. 20. yüzyılın ortalarından itibaren günümüze kadar kentin neredeyse tüm yazıtlı mimari parçaları ve diğer epigrafik kalıntıları çözümlenip kaydedilmiştir.

Akmonia’da günümüze kadar süregelen incelemeler değerlendirildiğinde bilimsel araştırma ve kazıların hiçbir zaman başlatılamadığı görülmektedir. 2000 yılında kentte kaçak kazılar neticesinde tespit edilen gymnasium yapısının taban döşemesindeki mozaiklerin koruma altına alınması için Uşak Arkeoloji Müzesi tarafından bir kurtarma kazısı gerçekleştirilmiştir.

Fakat bu kazı sırasında mozaiklerin kaçırılması ve büyük ölçüde tahrip edilmesi sebebiyle kazı sonlandırılmış ve apsisli salon dışında başka bir alanda her hangi bir kazı çalışması yapılamamıştır. 2014 yılına gelindiğinde ise Uşak ve çevresinde tarafımızdan başlatılan yüzey araştırmasıyla kent yeniden gündeme gelmiştir.

Uşak İli ve İlçeleri Arkeolojik Yüzey Araştırması: Eski Yunan ve Roma Yerleşimleri’ adlı yüzey araştırması kapsamında kentin var olan buluntuları gözlenmiş, ören yerindeki incelemelerde gymnasiuma ait apsisli salona, tiyatrosuna, tapınak benzeri yapı kalıntılarına, sur duvarlarına, nekropollerine ve kentin su sistemine ait bilgiler yeniden oluşturularak güncellenmiştir.

Paylaşın

Uşak: Ulubey Kanyonu Tabiat Parkı

Ulubey Kanyonu Tabiat Parkı; Uşak’ın Ulubey İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Tabiat Parkı, 119,21 hektar alana sahiptir.

Tabiat Parkı,  ilçe şehir merkezine yakınlığı ve ulaşım kolaylığı nedeniyle günübirlik ziyaretçilerin kullandığı bir alandır.

Ulubey Kanyonu’na , Banazçayı ve Dokuzsele çayı ayrıca çok sayıda mevsimsel akışlı kuru dereler, ayrıca kanyon tabanından çıkan çok sayıda kaynak suları mevcuttur. Saha Tarihi ve Arkeoljik değerlerin yoğun olduğu bir alanda yer almaktadır.

Kanyonun oluşumu, Büyük Menderes Grabeni’nin çökmesiyle ve karstik oluşum akarsu yatağındaki aşınmalarla derinleşmiştir. Yer yer 200 m derinliğindedir.

Alanın tabanından Ulubey deresinin ve Banaz çayının geçmesi nedeni ile flora ve fauna açısından son derece zengindir. İbreli ve yapraklı türler karışım halindedir. Hakim flora türleri kızılçam, meşe türleri, payam, sumak, çitlembik, katırtırnağı, kekiktir. Ayrıca maki vejetasyonu türleri alanda yoğun olarak görülmektedir.

Alanda, yaban domuzu, kınalı keklik, yabani tavşan, şahin, atmaca, tilki, çakal, oklu kirpi, kirpi, kara kaplumbağası, kelebek türleri ve yılan türleri bulunmaktadır.

Paylaşın