Birleşmiş Milletler Duyurdu: Türkiye, En Çok Sığınmacının Yaşadığı Ülke

3 milyon 600 bin Suriyeli, 318 bin de başka ülkelerden olmak üzere Türkiye‘de yaklaşık 4 milyon sığınmacı yaşıyor. Bunlar resmi rakamlar, gerçek rakamın çok daha yüksek olduğu iddia ediliyor.

Suriyeliler dışında en çok sığınmacı gelen ülkelerin başını Afganistan ve Irak çekiyor. 11 ili etkileyen ağır 6 Şubat depremleri sonrasında sığınmacılar konusunda Türkiye’nin daha fazla uluslararası desteğe ihtiyacı var.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Cenevre’deki merkezinden bugün yapılan açıklamaya göre, Türkiye bu yıl da dünya çapında en çok sığınmacı barındıran ülke sıralamasında birinci oldu. Bu yılki sıralamayla Türkiye dokuz yıldır en çok sığınmacı alan ülke sıralamasında başı çekiyor.

UNHCR’den yapılan açıklamada, 3 milyon 600 bin Suriyeli, 318 bin de başka ülkelerden olmak üzere Türkiye‘de yaklaşık 4 milyon sığınmacı yaşıyor. Bunlar resmi rakamlar, gerçek rakamın çok daha yüksek olduğu iddia ediliyor. Suriyeliler dışında en çok sığınmacı gelen ülkelerin başını Afganistan ve Irak çekiyor.

UNHCR’den yapılan açıklamada, 11 ili etkileyen ağır 6 Şubat depremleri sonrasında sığınmacılar konusunda Türkiye’nin daha fazla uluslararası desteğe ihtiyacı var. Açıklamada, “UNHCR, mültecilerin öncelikle çadır ve ayakta kalmaları için gerekli en temel ihtiyaçlarına yönelik malzemeleri karşılıyor” vurgusu yapıldı.

UNHCR’e göre Türkiye’nin sığınmacılara yönelik çalışmaları için 469 milyon euroya ihtiyacı var. Şimdiye kadar ise bunun sadece yüzde 9’u karşılandı.

Paylaşın

Depremlerin Vurduğu Suriye’de 5 Milyondan Fazla İnsan Evsiz Kaldı

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddatindeki depremler Türkiye’de olduğu gibi Suriye’de de büyük yıkıma neden oldu. Birleşmiş Milletler (BM) tahminlerine göre, depremler Suriye’de 5 milyondan fazla kişinin evsiz kalmasına yol açtı.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Suriye’deki temsilcisi Sivanka Dhanapala, ülke genelinde depremlerden etkilenen tahmini 5 milyon 370 bin kişinin barınma yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi.

Sivanka Dhanapala, “Bu çok büyük bir rakam ve zaten kitlesel yerinden edilmeden muzdarip olan bir nüfusu vuruyor” diye ekledi.

Dhanapala, iç savaş halindeki Suriye için deprem felaketini “kriz içinde kriz” olarak nitelendirdi. Ülkenin son dönemde ekonomik kriz ve Korona pandemisinden de ağır etkilendiğini hatırlatan Dhanapala, kışın ortasında yaşanmasının ağırlaştırdığı koşullara da dikkat çekti.

Yardımlar depremzedelere ulaştırılamıyor

Türkiye’de 10 ili etkileyen ve ağır kayıplara yol açan depremler Suriye’yi de vurmuştu. Ülkede hayatın kaybedenlerin sayısı 3 bin 550’yi aşarken, yaralı sayısı 5 bin 276 olarak açıklandı.

Suriye’ye uygulanan yaptırımlar nedeniyle yardımların ülkeye ulaştırılmasında ise sıkıntı yaşanıyor. ABD Hazine Bakanlığı, Perşembe günü yaptığı açıklamada, ülkeye yapılacak deprem yardımlarıyla ilgili işlemlere yönelik 180 günlük bir yaptırım muafiyeti için lisans yayımlandığını bildirdi.

ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo, “Uluslararası müttefikler ve insani yardım partnerleri (depremden) etkilenenlere yardım etmek için harekete geçerken Suriye’deki ABD yaptırımlarının Suriyeliler için hayat kurtarıcı çabaların önünde durmayacağını vurgulamak isterim” ifadelerini kullanmıştı.

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ise, ABD’nin bu hamlesini “yanıltıcı” olarak nitelendirerek ABD’yi “tek taraflı zorlayıcı önlemlere, düşmanca uygulamalara ve uluslararası hukuk ihlallerine son vermeye” çağırmıştı.

Dışişleri Bakanlığı, resmi haber ajansı SANA’ya yaptığı açıklamada ülkelere ve uluslararası kuruluşlara çağrıda bulunarak, “Suriye halkına uygulanan insanlık ve etik dışı yasa dışı ablukanın koşulsuz olarak kaldırılmasını talep etmelerini” istemişti.

Devlet Başkanı Beşar Esad da ulaşmayan yardımlardan Batı’yı sorumlu tutarken, Esad’a da depremleri araçsallaştırarak uluslararası izolasyondan kurtulmaya çalışma eleştirileri geliyor.

Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi, yardımların önümüzdeki hafta ülkenin kuzeybatısında muhaliflerin kontrolündeki bölgeye Türkiye üzerinden birden fazla sınır kapısından ulaştırılması için BM’ye onay verilip verilmeyeceğini masaya yatıracak.

Paylaşın

15 Milyonu Aşkın Suriyeli İnsani Yardıma Muhtaç

2022 yılında 15 milyon 300 bin Suriyelinin insani yardıma muhtaç durumda olduğu bildirildi. Bu bir önceki yıla göre yardıma muhtaç insan sayısının yüzde 5 artığını gösteriyor. Ülke içinde yerinden edilmiş 6,8 milyon Suriyelinin olduğu tahmin ediyor.

Haber Merkezi / On yılı aşkın süredir devam eden çatışmalar, Suriye’yi dünyanın en karmaşık acil durumlarından biriyle karşı karşıya bıraktı. Nüfusun üçte ikisi, kötüleşen ekonomik kriz, devam eden yerel düşmanlıklar, kitlesel yerinden edilme ve harap olmuş kamu altyapısı nedeniyle yardıma ihtiyaç duyuyor.

Dondurucu soğuklar ve şiddetli yağmurlarla birlikte sert kış ayları, yakıt kıtlığı ve ısınma araçlarının yeterli oranda olmaması, işleri daha da kötüleştiriyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), 2022 yılında 15,3 milyon Suriyelinin insani yardıma muhtaç durumda olduğunu duyurdu. Bu, bir önceki yıla göre yardıma muhtaç insan sayısının yüzde 5 artığını gösteriyor.

UNHCR’nin açıkladığı rakamlar ülkedeki kötüleşen koşulların açık bir kanıtı durumunda.

UNHCR, 236 bin kişiye battaniye ve kalın giysiler gibi kışlık erzak sağladığını bildirdi. 2022 yılında yardım ulaştırılanların yüzde 14’ü, Rakka kırsalı ve Deyrizor gibi daha önce teşkilatın yetki alanı dışında kalan bölgelerde.

Daha önce basına yansıyan haberler, Rakka ve Deyrizor kırsalında bulunan düzinelerce derme çatma kampta yaşayanların içinde bulunduğu kötü duruma dikkat çekmişti.

UNHCR, şu anda kuzeydoğu Suriye de dahil olmak üzere ülkede ülke içinde yerinden edilmiş 6,8 milyon Suriyeli olduğunu tahmin ediyor.

UNHCR ayrıca, yurtdışında yaşayan Suriyelilerin ‘gönüllü geri dönüşlerine’ ilişkin rakamlar da verdi. Buna göre 2022 yılında 50.966 kişi Suriye’ye geri döndü. Bunların 33.932’si (veya üçte ikisi) Türkiye’den döndü.

Paylaşın

BM: Yerinden Edilenlerin Sayısı 100 Milyonu Aştı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) verilerine göre, dünyada evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek seviyeye ulaşarak, 100 milyonu aştı.

İsviçre’nin Cenevre kentinde Perşembe günü açıklanan Küresel Eğilimler Raporu’nda Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile Afrika ülkelerinden Afganistan’a kadar dünyanın farklı bölgelerindeki acil durum ve krizler nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısının Mayıs 2022 itibarıyla 100 milyonu aştığı belirtildi. Rapora göre, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en hızlı ve en büyük zorla yerinden edilme krizlerinden birine neden oldu.

Rapora göre 2021 yılı sonu itibarıyla savaş, şiddet, zulüm ve insan hakları ihlalleri nedeniyle yerinden edilmiş insanların sayısı bir önceki yıla göre yüzde 8 artarak 89 milyon 300 bine ulaştı.

Bunun 27 milyon 100 binin mülteci statüsünde olduğu, 53 milyon 200 bininin yaşadıkları ülke içinde yerlerinden edildiği, 4 milyon 600 binin iltica başvurusunda bulunduğu ve 4 milyon 400 bin Venezuelalının da ülke dışında yerinden edildiği ifade edildi.

Sığınmacı sayısının en yüksek olduğu ülke Türkiye

Rapora göre, yaklaşık 3 milyon 800 bin sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye bu konuda dünyada ilk sırada yer alıyor. Türkiye’yi 1 milyon 500 bin civarında sığınmacı barındıran Uganda ve yine aynı sayıda sığınmacıyı ağırlayan Pakistan takip ediyor. Almanya’da ise 1 milyon 300 bin civarında sığınmacı yaşıyor. Kolombiya ise yerinden edilmiş 1 milyon 800 bin kadar Venezuelalıya ev sahipliği yapıyor.

2021 sonu itibarıyla ülkeleri dışında yerinden edilenler arasında ilk sırayı 6 milyon 800 bin ile Suriyeliler alıyor. Bunu 4 milyon 600 bin ile Venezuela, 2 milyon 700 bin Afganistan, 2 milyon 400 bin ile Güney Sudan ve 1 milyon 200 bin ile Myanmar’dan gelenler takip ediyor.

Grandi: Sayılar 10 yıldır her sene artıyor

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, yerinden edilenlerin sayısının son 10 yıldır her sene arttığına dikkat çekerek “Bu insanlık trajedisine karşı harekete geçmek, çatışmalara çözüm bulmak, bunun kalıcı olmasını sağlamak için ya uluslararası toplum bir araya gelir ya da bu korkunç eğilim devam eder” şeklinde konuştu.

Ukrayna’da savaşın başlamasının ardından ülkelerinden kaçan Ukraynalılara yönelik uluslararası ilginin “olumlu” olduğunu belirten Grandi, benzer bir tutumun dünyanın bütün krizleri için de gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Dünyanın diğer bölgelerindeki insanlara yardım etmek için maddi kaynağa ihtiyaç duyulduğunu belirten Grandi, Batı ve Doğu Afrika’daki, Ortadoğu’daki durum ile Myanmar’ı terk etmek zorunda kalan Rohingyalılara ve Güney Amerika ülkelerine kaçan Venezuelalılara işaret etti.

Artan eşitsizliğin çatışmaları körüklediğini ifade eden Grandi, kötü yönetimlerin birçok bölgede gelişmeyi engellediğini, iklim krizinin kaynaklar için mücadeleyi artırdığını kaydetti. Grandi, bunun yanı sıra hızla artan gıda fiyatlarının da çok daha fazla insanın evlerini terk etmesine yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu.

BM Mülteci Örgütü’nün raporunda, 2021 yılında ülkeleri içinde yerinden edilmiş 5,3 milyon kişi ve yaklaşık 430 bin mülteci dahil olmak üzere 5 milyon 700 bin yerinden edilmiş kişinin kendi bölgelerine veya menşe ülkelerine geri döndüğü kaydedildi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

7 Milyonu Aşkın Ukraynalı 44 Farklı Ülkeye Sığındı

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Ukraynalı mültecilerin durumuna ilişkin verileri güncelledi. Ukrayna’daki savaşın bugün dünyanın en büyük mülteci krizlerinden birine neden olduğu, milyonlarca mültecinin komşu ülkelere sığındığı, çok daha fazlasının da ülke içinde yerinden edildiği belirtildi.

UNHCR, savaşın başladığı 24 Şubat’tan bu yana 44 farklı ülkeye 7,3 milyon Ukraynalı mültecinin sığındığını, bazı bölgelerde Rus ordusunun etkisini kaybetmesiyle 2,3 milyon Ukraynalı mültecinin de ülkelerine geri döndüğünü kaydetti.

BM Mülteciler Yüksek Komiser Yardımcısı Raouf Mazou, Ukraynalı mültecilerin sığındığı ülkelerden veri alma ve analiz kapasitesini daha güçlendirdiklerini belirterek, “Veri toplama ve analiz kapasitesini arttırmamız etkili bir insani müdahale sağlamak, kritik ihtiyaçları karşılamak, geleceği daha iyi planlamak için çok önemli” dedi.

Avrupa’daki 4,8 milyon Ukraynalı mülteciden 3,2 milyonunun, “Geçici Koruma Statüsü” veya benzeri ulusal koruma planlarına kayıtlı olduğu kaydedildi.

Ukrayna’daki güvenlik durumu kırılgan olmaya devam etse de komşu ülkelerle sınır hareketinin karşılıklı olarak sürdüğü de ifade edildi. Bazı Ukraynalı mültecilerin ülkelerindeki son durumu değerlendirmek, mülklerini kontrol etmek, aile üyelerini ziyaret etmek veya ailelerini göç ettikleri ülkelere getirmeye yardımcı olmak için Ukrayna’ya geri döndükleri, bazılarınınsa ülkelerine temelli geri dönme niyeti taşıdığı belirtildi.

“Akdeniz’de ölüm ve kayıplar arttı”

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin dikkat çektiği diğer bir konu da Akdeniz yoluyla denizden Avrupa’ya sığınmak isteyen mülteci ve göçmenlerin sayısı 2015 yılına göre azalmış olsa da ölüm ve kayıp sayısının artması oldu.

2015’te bir milyondan fazla mülteci ve göçmenin Akdeniz’i geçerek Avrupa’ya ulaştığı ve bunun bir rekor olduğu belirtilirken, 2018’de 141 bin 500, 2019’da 123 bin 700, 2020’de 95 bin 800, 2021 yılında 123 bin kişinin Avrupa ülkelerine sığındığı kaydedildi. 2020’de bin 881, 2019’da bin 510 ve 2018’de 2 bin 277’den fazla kişinin denizde ya boğulduğu ya da kayıp olarak kayıtlara geçtiği ifade edildi.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: 100 Milyondan Fazla İnsan Yerinden Edildi

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, dünya çapında yerinden edilmiş insanların sayısında önemli bir artışa neden olurken, dünya çapında yerinden edilenlerin sayısı 100 milyonu aştı. Bunların yaklaşık 53,2 milyonu yaşadığı ülke içinde zorunlu göç etmek sorunda kaldı. 

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden (UNHCR) Pazartesi günü yapılan açıklamada, “Çatışmalardan, şiddetten, insan hakları ihlallerinden ve zulümden kaçmak zorunda kalan insan sayısı tarihte ilk kez 100 milyonu aştı” denildi. Açıklamada söz konusu sayının dünya nüfusunun yüzde birinden fazlasını oluşturduğuna da dikkat çekildi.

Gelişmeyi, “Asla kırılmaması gereken bir rekordu” sözleriyle değerlendiren Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi şöyle konuştu: Bu, yıkıcı çatışmaları çözmek ve önlemek, zulmü sona erdirmek ve masum insanları kaçmaya zorlayan sebeplerle mücadele etmek için bir uyarı çağrısı olmalı.

Ukrayna savaşı mültecilerin sayısını körükledi

BM verilerine göre 2021 yılı sonuna kadar dünya çapında yerinden edilmiş insan sayısı 90 milyona çıkarken, Etiyopya, Burkina Faso, Myanmar, Nijerya, Afganistan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki çatışmalar büyük ölçüde bu artışın nedeni olarak gösterildi. Yapılan açıklamada Ukrayna’daki savaşın da etkisiyle sayının hızla arttığı ifade edildi.

Grandi, Ukrayna’da bu yıl 8 milyon insanın ülke içinde, 6 milyondan fazla insanın da ülke sınırları dışına kaçmak zorunda kaldığına işaret ederek, Ukrayna’daki savaştan kaçanların durumlarına yönelik uluslararası tepkiyi ise son derece olumlu olarak nitelendirdi.

Uluslararası toplumun duygusal tepkisinin canlı olduğunu belirten Yüksek Komiser, dünyadaki tüm krizler için benzer bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Ancak salt insani yardımla yetinilmemesi gerektiğne de vurgu yapan Grandi, “Sonuçta insani yardım bir yanıt değil. Her şeyden önce, masum insanların kendi ülkelerindeki akut tehlike ile tehlikeli kaçış ve sürgün arasında seçim yapmak zorunda kalmaması için barış ve istikrara ihtiyacımız var” diye konuştu.

Dünya çapında yerinden edilen 100 milyon insandan yaklaşık 53,2 milyonu yaşadığı ülke içinde zorunlu göç etmek sorunda kaldı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, 16 Haziran’da mülteci ve göçle ilgili yıllık Küresel Eğilimler Raporunu yayımlayacak.

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 6,5 Milyona Yaklaştı

Birleşmiş Milletler’e (BM) göre Rusya’nın işgali nedeniyle Ukrayna’yı terk edenler 6,4 milyonu geçerken, Ukrayna’nın doğusundaki Luhansk bölgesinde şiddetli çatışmaların yaşandığı aktarıldı.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Alman Welt am Sonntag gazetesine yaptığı açıklamaya göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin başladığı 24 Şubat tarihinden bu yana 6 milyon 400 binden fazla insan Ukrayna’yı terk etmek durumunda kaldı. Bu insanlardan 3,4 milyonu komşu Polonya’ya sığınırken, 943 bini Romanya’ya, 888 bini Rusya’ya ve 627 bini de Macaristan’a gitti.

Komşu olmayan ülkelere giden Ukraynalıların sayısında Almanya, Çekya ve İtalya’nın başı çektiği kaydedildi. Alman İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 700 binden fazla Ukraynalı sığınmacı savaşın başlamasından bu yana ülkeye giriş yaparken, ilgili ülkelerden yapılan açıklamalara göre bu rakam Çekya için 348 bin ve İtalya için 118 bin olarak belirlendi.

UNHCR aynı zamanda yurt dışından Ukrayna’ya 1,9 milyon kişinin girdiğini açıkladı. Kurum, bu rakamın kalıcı olarak ülkelerine dönenlerle birlikte geçici olarak dönenleri de kapsadığını belirtti.

Ukrayna’nın doğusunda çatışmalar

Öte yandan, Ukrayna’nın doğusunda yer alan Luhansk bölgesindeki Syevyerodonetsk ve Lısıçansk şehirlerinde ağır çatışmaların devam ettiği ifade edildi. Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı tarafından Pazar günü yapılan açıklamada, Ukrayna birliklerinin mevzilerinin bölgedeki tüm cephe hattı boyunca Rus topçuları tarafından bombalandığı belirtildi.

Açıklamada, Rus birliklerinin Syevyerodonetsk’in kuzeyi, doğusu ve güneyindeki kasabalara saldırdığı ancak bu kasabaları ele geçiremediği bilgisi paylaşıldı. Lısıçansk’tan Donetsk bölgesindeki Bahmut’a giden yolun güneyindeki köylerde de çatışmaların aynı derecede şiddetli geçtiği aktarıldı.

Rus ordusu günlerdir Donetsk bölgesinden, Syevyerodonetsk ve Lısıçansk çevresindeki Ukraynalı gruplara ikmali kesmeye çalışıyor. Ukrayna kaynaklarına göre, önceki gün bu iki şehir arasından akan nehrin üzerindeki bir köprü Rus birlikleri tarafından imha edildi.

Rusya Savunma Bakanlığı, son 24 saat içinde Donbas’taki beş silah deposu da dahil olmak üzere yaklaşık 40 hedefe havadan saldırı düzenlendiğini açıkladı. Ayrıca ülke çapında 580’den fazla hedefe roket ve topçu ateşi açıldığı da aktarıldı.

Rus hava saldırıları yoğunlaşıyor

Ukrayna’dan yapılan açıklamaya göre, Rusya, Ukrayna genelinde hava saldırılarını yoğunlaştırıyor. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı Pazar günü yaptığı açıklamada, Rus ordusunun “tüm bölgede füze ve hava saldırılarını” sürdürdüğünü ve bunların “yoğunluğunu artırdığını” söyledi. Açıklamada, Moskova’nın hava kuvvetlerini ülkedeki “önemli altyapıyı yok etmek için” giderek daha fazla kullanmakla itham etti.

Ukrayna parlamentosu da halihazırda var olan sıkı yönetimi ve genel seferberliği 90 gün daha uzattı. 23 Ağustos’a kadar geçerli olacak sıkı yönetim ve seferberliği, Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başladığı 24 Şubat günü ilan etmişti.

Paylaşın

2050’ye Kadar 1,2 Milyar İnsan ‘İklim Mültecisi’ Olabilir

İklim değişikliği sebebiyle büyük kitlesel nüfus hareketleri bekleniyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) göre, 2008’den beri yaklaşık 21,5 milyon insan sel, fırtına, orman yangınları ve aşırı sıcaklıklar gibi iklim değişikliğine bağlı afetler nedeniyle zorla yerinden edildi.

İklim değişikliği tehdidi küresel olarak artarken, yaşam koşulları yeryüzündeki tüm canlılar için daha da tehlikeli hale geliyor. Uluslararası Çevre Ortaklığı’na (IEP) göre iklim değişikliği ve afetler nedeniyle 2050 yılına kadar küresel olarak 1,2 milyar insanın göçe sürükleneceği tahmin ediliyor.

Kasım 2020’de Honduras, Guatemala ve El Salvador’u vuran kasırgalarda, insanlar sağanak yağışlar ve toprak kaymaları nedeniyle evlerini ve geçim kaynaklarını kaybetti. Bu bölgedeki insanlar sınırı geçerek Meksika’ya akın etti ve ardından da Amerika Birleşik Devletleri’ne yöneldi.

İklim mültecileri kimdir?

Görece yeni bir kavram olan iklim mülteciliğine dair merak edilen soruları Avukat Arif Ali Cangı, bianet’ten Tuğçe Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

“İklim mültecisi” olarak tanımlanan insanların uluslararası hukuk tarafından tanınan bir statüleri olmadığına değinen Cangı, şunları kaydetti:

“İklim mültecisi kavramı, iklim değişikliği ve çevre felaketleri nedeniyle yurdunu terk etmek zorunda olan insanları tanımlıyor. Ancak hukuksal bir güvence olması açısından hâlâ iklim değişikliği nedeniyle göç etmek zorunda kalanların uluslararası hukukça tanınan bir statüleri yok. Kavramın doğrudan çevresel tahribatla ilişkisi kurularak uluslararası gündeme girmesi, 1985 BM Çevre Programı’nda (UNEP) Essam El-Hinnawi’nin bir yazısı ile oldu.

El-Hinnawi, iklim mültecilerini, ‘Varlığını tehlikeye atan veya yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen belirgin bir çevresel bozulma (doğal süreçler ve/veya insanlar tarafından tetiklenen) nedeniyle geçici veya kalıcı olarak geleneksel yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalan insanlar,’ olarak tanımladı.”

Mültecilik statüsüne dair bilgi veren Cangı, şunları ekledi: “Zorunlu olarak ülkelerinden göç eden insanların yurttaşlık durumunu tesis eden mültecilik statüsü, 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Ek Protokol düzenledi.

Cenevre Sözleşmesi ve ek protokolüne göre ‘ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen, yahut zulüm korkusu nedeniyle ülkesine geri dönmek istemeyen kişi’ olarak tanımlanmaktadır.”

Sığınma hakkı tanınmaması ciddi bir hukuki sorun

İklim değişikliği nedeniyle göçe zorlananlara mülteci statüsü verilmemesinin ciddi bir hukuksal sorun olduğuna işaret eden Cangı, ülkelerin iklim krizine yönelik politikalarında samimiler ise bu konuda da adım atmaları gerektiğini söylüyor. Cangı, devamında ise şu ifadeleri kullandı;

“İklimsel ve ekolojik yıkımları yaşamak zorunda kalan insanların yaşam hakkı tehdit altında olduğu için iklim değişikliğinin ve çevresel yıkımların insanların yaşamlarına kast eden bir zulüm olduğu aşikâr. İklim değişikliği zulümse, zulmün faili kimlerdir? Buna yol açanlar, dönemsel kârları için dünyayı yaşanmaz hale getirenler, bu politikaların uygulayıcılarıdır.

Bir yandan iklim krizinin varlığını kabul edip, önlemek için niyetler, taahhütlerde bulunup, diğer yandan önlenmemesi sonucunda sağlıklı yaşamaları mümkün olmayan ve yurtlarından göçmek zorunda kalan insanlara sığınma hakkı tanınmaması, günümüz yöneticilerinin ayıbıdır.”

İklimin değil, düzenin değişmesi gerekiyor

Cangı, iklimi değil sistemi değiştirmenin gerekliliğine dikkat çekerek ise şunları kaydetti:

“Bu yaklaşım aynı zamanda iklim krizini önlemeye yönelik sözlerin, niyetlerin koca koca yalanlardan ibaret olduğunu gösteriyor. Yapılması gereken iklim krizini önleyecek adımlar atmak, örneğin öncelikle fosil yakıt endüstrisinden vazgeçmek ve ne pahasına olursa olsun büyüme, kalkınma çılgınlığına son vermek olmalıdır.

İnsanın doğanın bir parçası olduğunu kabul edip, tüm yaşamımızın doğaya uyumlu hale getirilmesinden başka yol yok. Bu da ciddi bir zihniyet ve politikalar değişikliğini, kapitalist endüstriyalizm düzen değişikliğini gerektiriyor.”

Paylaşın

Ukrayna’da 13 Milyon İnsan Yerlerinden Edildi

Birleşmiş Millet Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) bugün Cenevre’de yaptığı açıklamaya göre, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açtığı 24 Şubat’tan bu yana yaklaşık 13 milyon Ukraynalı yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı.

BM’ye göre bunlardan 7 milyon 700 bini Ukrayna toprakları içinde kaldı, gerisi yurt dışına çıktı. Ukrayna’yı terk eden 5 milyondan fazla kişinin çoğunun kadın, çocuk ve yaşlılardan oluştuğu bildirildi. Bunlar arasında bir yetişkinin eşlik etmediği çocuklar ve gençler bulunduğu da haber veriliyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Ukrayna’da kalanların en çok tibbi malzeme, ilaç ve nakit paraya gereksinimleri olduğunu vurguladı ve gıda ile hijyenik malzemenin eksikliğine dikkat çekti.

UNHCR yetkilileri, sığınmacı konumuna düşen Ukraynalıların insan kaçakçılarına, onlara kötü muamele yapan suç çetelerine ve onları sömürmeyi amaçlayan kadın ve çocuk tacirlerine karşı korunmaya muhtaç olduklarının altını çizdiler.

En fazla göç Mart ayında kaydedildi

UNHCR’in verilerine göre, Nisan ayında Ukrayna’dan ayrılanların sayısı 1 milyonu geçti. Mart ayında ise bu rakam 3 milyon 400 bin olarak açıklanmıştı.

Ülkesinden ayrılanların üçte ikisinin Polonya’ya sığındığı bildiriliyor. Bazılarının oradan da başka ülkelere doğru devam ettiği de kaydediliyor.

Polonya makamları, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açtığı 24 Şubat’tan bu yana kendi sınırlarından Ukrayna’ya giriş yapan kişi sayısının da 779 bin olduğunu açıkladı.

Savaştan önce Ukrayna hükümetinin denetiminde olan ülkedeki nüfusun 37 milyon olduğu bildiriliyor. Bu 37 milyona Rusya’nın ilhak ettiği Kırım ile ayrılıkçı Rus milislerin bulunduğu Doğu Ukrayna’daki bölgelerdeki nüfus dahil değil.

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı İki Milyonu Aştı

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Rusya’nın işgali sonrasında Ukrayna’yı terk edenlerin sayısının 2 milyon 100 ile 2 milyon 200 bin arasında olduğunu açıkladı.

Haber Merkezi / UNHCR’den yapılan açıklamada henüz sürecin sonunun görünmediği belirtildi. Ukraynalı sığınmacıların büyük çoğunluğunun Polonya’da olduğu belirtiliyor.

UNHCR Başkanı Filippo Grandi sığınmacıların Avrupa ülkelerine dağıtılmasındansa şu anda yapılması gerekenin sınırlarda gelenlere yardımcı olmak olduğunu belirtti. Grandi sığınmacı krizinde Moldova’nın özellikle kırılgan olduğunu belirtti.

Rusya ile Ukrayna arasındaki ateşkes 12 saat sürecek

Rusya ile Ukrayna gün boyunca ateşkes ve tahliye koridorları oluşturulması konusunda mutabık kaldı. Ukrayna Başbakan Yardımcısı İrina Vereşçuk ateşkesin sabah 9’dan akşam 9’a kadar yoğun çatışmalara sahne olan altı bölgede süreceğini söyledi.

Vereşçuk bu bölgeler arasında başkent Kiev, güneydeki Zaporijya ve Ukrayna’nın kuzeydoğusundaki bazı bölgeleri saydı. Başkent yakınlarında bulunan İrpin ve Buşa’dan siviller Kiev’e nakledilecek.

“Ukrayna hükümetini ‘devirmeye’ çalışmıyoruz”

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Ukrayna’da niyetlerinin hükümeti devirmek olmadığını açıkladı. Rus ordusunun misyonunun “mevcut hükümeti devirmek” olmadığını belirten Zaharova, Rusya ile Ukrayna heyetlerinin işgalin başlamasından bu yana üç kez bir araya geldiğini hatırlatarak, bu müzakerelerde kısmen ilerleme sağlandığını ifade etti.

Zaharova ayrıca, yaklaşık 140 bin Ukraynalının Rusya’ya kaçtığı bilgisini paylaştı. Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk’ta sivillerin tahliyesine Rusya’nın işgali başlamadan önce start verilmişti.

Ukrayna iktidar partisinden, Türkiye ve ABD’nin güvenlik garantörü olması teklifi

Ukrayna’da iktidarda olan Halkın Hizmetkarları Partisi, ülkenin egemenliğinin korunması yeni güvenlik garantilerini gündeme getirdi. Partiden yapılan açıklamada, Türkiye olası garantör ülkeler arasında sayıldı.

“NATO, en azından gelecek 15 yıl Ukrayna’yı almaya hazır olmayacak, bunu açıkça belli etti” denilen açıklamada, Ukrayna’nın güvenliğinin zemini sağlam bir anlaşma ile garanti altına alınması gerektiği vurgulandı.

Türkiye’nin yanında ABD ve komşu bazı ülkelerin, garantör olarak askeri, ekonomik ve siyasi alanda Ukrayna’yı koruyabileceği kaydedildi.

Parti açıklamasında Rusya’nın da bu garantilere imza atması ve Ukrayna’nın egemenliğini yasal olarak tanıması gerekliliği vurgulandı. Açıklamada Kırım, Luhansk ve Donetsk bölgelerinin teorik olarak bile kabul edilmeyeceği ifade edildi.

Paylaşın