Yoksul Sayısında Patlama: Sosyal Yardım Alanlar 5 Yılda 7 Katına Çıktı

2023 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 4 milyon 989 bin 456 hane, yani 19 milyon 957 bin 824 kişi sosyal yardımdan yararlanıyor. Böylelikle ülke nüfusunun 4’te 1’i sosyal yardımlarla ayakta duruyor.

2018’de sosyal yardımlara 43 milyar lira ödenirken, 2019’da bu tutar 55 milyar, 2020’de 69 milyar, 2021’de 97.8 milyar lira oldu. 2022’de 151.9 milyar, 2023’te ise 305.9 milyar TL’ye yükseldi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2023 yılı faaliyet raporu yayınlandı. Rapora göre son beş yılda sosyal yardım alan kişi sayısında patlama oldu. 2018’de sosyal yardımlara 43 milyar lira ödenirken, beşinci yılın sonunda rakam yedi katına çıktı.

2019’da bu tutar 55 milyar, 2020’de 69 milyar, 2021’de 97.8 milyar lira oldu. 2022’de 151.9 milyar, 2023’te ise 305.9 milyar TL’ye yükseldi.

Sosyal yardım alan hane sayısı da 2018’de 3 milyon 494 bin 932 oldu. 2021’de ise 4 milyon 419 bin 286 hane sosyal yardım aldı.

Sözcü’de yer alan habere göre; 2023 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 4 milyon 989 bin 456 hane, yani 19 milyon 957 bin 824 kişi sosyal yardımdan yararlanıyor. Böylelikle ülke nüfusunun 4’te 1’i sosyal yardımlarla ayakta duruyor.

2023’de gıda yardımı yapılan 957 bin 164 hane ve burada yaşayan 3 milyon 509 bin 427 kişi vardı. 1.21 milyar TL gıda yardımı yapıldı. Bu sayı 2022’de 3 milyon 472 bin 939 kişi ve 936 bin 683 haneye çıktı.

Yoksul vatandaşlara yapılan elektrik tüketim desteğinde de artış oldu. 2019’da 1 milyon 343 bin 109 hane elektrik yardımı aldı. Bu sayı 2020’de 1 milyon 659 bin 448 haneye çıktı. 2021 yılında 1 milyon 792 bin 200 oldu.

2022’de ise hane sayısı 2 milyon 719 bin 745’e yükseldi. 2023 sonu itibarıyla 4 milyon 378 bin 839 haneye elektrik desteği verildi ve 8,67 milyar lira kaynak aktarıldı.

Paylaşın

ABD’den Türkiye’ye F-35 Şartı: S-400

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü, S-400 konusu çözülürse ve çözüldüğünde, ABD’nin F-35 programı konusunda Türkiye ile yapılacak bir görüşmeyi memnuniyetle karşılayacağını belirtti; ancak bu konuda yapacakları yeni bir açıklamanın olmadığını da belirtti.

2019 yılında Rusya’dan S-400 sistemi satın alan Türkiye, Rusya ile kapsamlı savunma işbirliği yapan ülkelere yaptırım öngören ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında yaptırım uygulanan ilk NATO ülkesi olmuştu.

VOA Türkçe’den Begüm Dönmez Ersöz’ün haberine göre; ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 füze savunma sistemi konusunda duruşlarının değişmediğini vurgulayarak, “S-400 sorununu çözersek ve çözdüğümüz zaman, ABD Türkiye ile F-35 konusunda bir görüşmeyi memnuniyetle karşılar” açıklaması yaptı.

Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk Perşembe günü bakanlıkta düzenlenen basın toplantısında, Türkiye’nin ABD üretimi savaş uçağı programından çıkarılması ile ilgili, “F-35 için ödediğimiz parayı geri alabileceğimizi düşünüyoruz. Bu konuda da görüşmeler devam etmektedir” demişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü VOA Türkçe’nin bu açıklamaya ve Türkiye’nin F-35 programına dönüş olasılığına ilişkin sorusu üzerine yaptığı açıklamada, Rus S-400 sisteminin NATO teçhizatı ile uyumlu olmadığını ve bu sistemin NATO teknolojisinin güvenliğini tehdit ettiğini vurguladı.

Amerikalı sözcü sistemin Türkiye’nin NATO müttefiki olarak taahhütleriyle uyumlu olmadığının altını çizerek, Türkiye’ye S-400 sistemini muhafaza etmemesi çağrısını yineledi.

Sözcü, S-400 konusu çözülürse ve çözüldüğünde, ABD’nin F-35 programı konusunda Türkiye ile yapılacak bir görüşmeyi memnuniyetle karşılayacağını belirtti; ancak bu konuda yapacakları yeni bir açıklamanın olmadığını da belirtti.

ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Victoria Nuland Ocak ayında Türkiye ziyareti sırasında verdiği bir röportajda F-35 sorusunu yanıtlarken, CAATSA yaptırımlarının Türkiye hükümetinin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alma kararıyla bağlantılı olduğunu hatırlatmıştı.

Nuland, “S-400 sorununu aşabilirsek ki aşmak istiyoruz, ABD Türkiye’yi yeniden F-35 ailesine almaktan memnun olur. Ancak önce bu diğer konuyu halletmemiz ve bu konuyu hallederken aynı zamanda Türkiye’nin güçlü bir hava savunma sisteminin olmasını sağlamak gerekir” ifadelerini kullanmıştı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Nuland’ın bu açıklamasının ardından Ocak ayı sonunda Beyaz Saray’da düzenlenen günlük basın toplantısında, VOA’nın sorusu üzerine, “S-400 kullanımının F-35’lerle uyumlu olmadığı konusundaki görüşümüz değişmedi. Bu konuda görüşmeler hala devam ediyor. Türkiye bu konudaki kaygılarımızı giderebilirse, o zaman F-35 programına geri dönüş konusunda hareket olabilir” demişti.

Türkiye, kurucu ortaklarından olduğu F-35 programından Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının ardından çıkarılmıştı. Amerikalı yetkililer S-400’lerin beşinci nesil savaş uçağı olan F-35’ler için güvenlik riski oluşturduğunu belirtmişti.

2019 yılında Rusya’dan S-400 sistemi satın alan Türkiye, Rusya ile kapsamlı savunma işbirliği yapan ülkelere yaptırım öngören ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında yaptırım uygulanan ilk NATO ülkesi olmuştu.

Paylaşın

İnsani Gelişme Endeksi: Türkiye, 45. Sırada

Yoksulluk, eşitsizlik gibi adaletsizlikler ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda lider kuruluş olan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) İnsani Gelişme Raporu’nda Türkiye, 193 ülke arasında 45’inci sırada yer aldı.

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, “Dünyadaki zengin ülkelerin çoğu gibi, Türkiye de kendisini pandeminin etkilerinden güçlü bir şekilde kurtarmayı başardı. Ancak bu cesaret verici ilerleme, dünya çapında milyonlarca insanı geride kalma riskiyle tehdit eden, yeniden derinleşen eşitsizliklerin gölgesinde kalıyor” dedi.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) bugün açıkladığı 2023-2024 İnsani Gelişme Raporu’nda (İGR) yer alan İnsani Gelişme Endeksi’nde (İGE) Türkiye, 193 ülke arasında 45’inci sırada yer alıyor.

Türkiye, 2022 verilerine göre üst üste dördüncü kez “çok yüksek insani gelişme” kategorisinde (dört kategoriden en yükseği) yer aldı. Sıralama en yüksek refah düzeyindeki ülkeler için iyi haberler sunarken, insani gelişme sonuçlarında endişe verici bir farklılık olduğunu da gösteriyor. Daha yoksul ülkeler pandemi nedeniyle kaybettikleri zemini geri kazanamıyor.

İGE, pandemi nedeniyle meydana gelen iki yıllık gerilemenin ardından küresel ölçekte rekor seviyelere çıktı. Ancak, ortalamada elde edilen bu başarı, derinleşen eşitsizlikleri gizliyor. Dünyadaki en yoksul ülkelerin yarısının İGE performansı, pandemi öncesi seviyelerinin altında kaldı.

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, “Dünyadaki zengin ülkelerin çoğu gibi, Türkiye de kendisini pandeminin etkilerinden güçlü bir şekilde kurtarmayı başardı. Ancak bu cesaret verici ilerleme, dünya çapında milyonlarca insanı geride kalma riskiyle tehdit eden, yeniden derinleşen eşitsizliklerin gölgesinde kalıyor” dedi.

Türkiye İGE’nin üç boyutunun tümünde ilerleme kaydetti: 1990 ve 2022 yılları arasında doğuşta beklenen  yaşam süresi 10,8 yıl, ortalama öğrenim süresi 4,4 yıl, beklenen öğrenim süresi ise 10,8 yıl arttı. Aynı dönemde, ülkede kişi başına düşen gayri safi milli gelir ise yüzde 154,3 yükseldi.

Ancak İGE eşitsizliklere uyarlandığında, Türkiye’nin sırası düşüyor. Ülkede genel olarak erkekler, kadınlara göre daha yüksek insani gelişme seviyelerine sahip. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri hesaba katıldığında, Türkiye’nin sırası 166 ülke arasında 66’ya geriliyor.

Ulusal istatistiklere ve 2022’de bildirilen verilere dayanan yeni sıralama, Şubat 2023 depremlerinin etkisini yansıtmıyor. Felaketin yol açtığı büyük can kaybına ve hasarın büyük boyutuna rağmen (UNDP’nin desteğiyle hazırlanan bir hükümet değerlendirmesine göre, toplam hasar ve kayıplar 103,6 milyar ABD doları veya 2023’teki tahmini GSYİH’nın yüzde 9’u olarak tahmin ediliyor), depremlerin ülkenin İGE sıralamasını etkilemesi beklenmiyor.

Rapordan öne çıkanlar

2023 yılında Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi 38 ülkenin tamamı, 2019 yılındaki seviyelerine kıyasla daha yüksek İnsani Gelişme Endeksi (İGE) puanları elde etti. 2020’de ve/veya 2021’de İGE’lerinde düşüş yaşayan 35 en az gelişmiş ülkenin (EAGÜ) yarısından fazlası (18 ülke) henüz 2019’daki insani gelişme seviyelerine ulaşamadı.

Gelişmekte olan bölgelerin hiçbiri, 2019 öncesindeki eğilime göre öngörülen İGE seviyelerine ulaşamadı. Daha düşük İGE seviyelerine doğru bir gidişat olduğu gözlemleniyor. Bu durum, gelecekte insani gelişme konusunda kaydedilmesi öngörülen ilerleme karşısında kalıcı engeller ortaya çıkabileceğine işaret ediyor.

İnsani gelişme konusundaki kayıpların etkisi Afganistan ve Ukrayna’da net bir şekilde görülüyor. Afganistan’ın İGE’si şaşırtıcı bir şekilde 10 yıl önceki seviyesine dönerken, Ukrayna’nın İGE’si 2004’ten bu yana görülen en düşük seviyeye geriledi.

Raporda, popülist hükümetlere sahip ülkelerin GSYİH büyüme oranlarının daha düşük olduğunu gösteren araştırmalara yer verildi. Popülist bir hükümet göreve geldikten 15 yıl sonra, kişi başı GSYİH’nin popülist olmayan bir hükümet senaryosuna kıyasla yüzde 10 daha düşük olduğu tespit edildi.

TCEE (Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi) toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini üreme sağlığı, güçlenme ve işgücü piyasası olmak üzere üç temel boyutta ölçüyor. Üreme sağlığı, anne ölüm oranı ve ergen doğurganlık oranı ile güçlenme, her bir cinsiyet için parlamentoda sahip olunan sandalye sayısı ve en azından bir süre ortaöğrenim görmüş nüfus oranları ile, işgücü piyasasına katılım ise kadın ve erkeklerin işgücüne katılım oranları ile ölçülüyor. 2022 yılında Türkiye, 0,259 TCEE değeri ile 166 ülke arasında 63. sırada yer aldı.

TCNE (Toplumsal Cinsiyet Normları Endeksi), toplumsal inançların toplumsal cinsiyet eşitliği üzerindeki etkisini siyasi, eğitimsel, ekonomik ve bedensel dokunulmazlık olmak üzere dört boyutta değerlendiriyor.

91 ülkeden verilerle hazırlanıyor ve Dünya Değerler Anketinin 5’inci (2005-2009), 6’ncı (2010-2014), ve 7’nci (2017-2022) dalgaları ile 12 Ocak 2023 tarihli bilgileri yansıtan en son güncellemesini kapsıyor. Temel TCNE, en az bir önyargıya sahip kişilerin yüzdesini ölçer. TCNE değeri 0 ile 1 arasında değişir. TCNE değerinin daha yüksek olması toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesi karşısında güçlü önyargılar olduğunu gösterir.

UNDP Hakkında

UNDP, Birleşmiş Milletler’in yoksulluk ve eşitsizlik gibi adaletsizliklerle ve iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki lider kuruluşudur. Geniş uzman ağımız ve 170 ülkedeki ortaklarımızla birlikte çalışarak, devletlerin insanlar ve dünya için entegre ve kalıcı çözümler üretmelerine yardımcı oluyoruz. Daha fazla bilgi için undp.org adresini ziyaret edebilir veya @UNDP adlı sosyal medya hesabımız üzerinden bizi takip edebilirsiniz.

İnsani Gelişme Raporu Ofisi Hakkında

İnsani Gelişme Raporu Ofisi’nin (İGRO) misyonu insani gelişmeyi ilerletmektir. Amaç, fırsatların, seçeneklerin ve özgürlük kapsamının genişletilmesine katkıda bulunmaktır. Bu amaca yönelik olarak İGRO, yenilikçi fikirleri teşvik etmek, uygulamaya yönelik politika değişikliklerini savunmak ve insani gelişme önünde engel teşkil eden politika ve yaklaşımlara yapıcı bir şekilde meydan okumak suretiyle çalışmalarını sürdürüyor.

İGRO, değişim yaratmaya yönelik çabaları doğrultusunda, yazma ve araştırma, veri analizi ve sunumu, ulusal ve bölgesel analize destek, sosyal yardım ve savunuculuk çalışmaları yoluyla çeşitli kişi ve kurumlarla birlikte çalışıyor.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

HSCB, Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Beklentisini Yüzde 49,4’e Yükseltti

Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSCB, Türkiye için 2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 47,9’dan yüzde 49,4 seviyesine yükseltti. 2025 enflasyon beklentisi ise yüzde 29 seviyesinde kaldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son enflasyon raporunda 2024 yıl sonu beklentisi yüzde 36 olarak belirlenmişti.

Seçimlerden sonra politikada büyük bir değişiklik öngörmeyen Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSBC, Türkiye ile ilgili enflasyon beklentisini revize etti.

Bloomberg HT’de yer alan habere göre, HSBC CEEMEA Ekonomisti Melis Metiner’in hazırladığı 14 Mart tarihli notuna göre banka 2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 47,9’dan yüzde 49,4 seviyesine yükseltti. 2025 enflasyon beklentisi ise yüzde 29 seviyesinde kaldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son enflasyon raporunda 2024 yıl sonu beklentisi yüzde 36 olarak belirlenmişti.

HSBC, 2024 yılına ilişkin politika faiziyle ilgili beklentisini yüzde 45’te tutarken, artış olasılığına da dikkat çekti. Banka, enflasyon tahminleri dikkate alındığında faiz indirimlerinin ancak 2025 yılının ilk çeyreğinde yapılabilmesi için alan olduğunu belirtti.

Ekonomide yumuşak inişin öncelik olmaya devam edeceğini öngören HSBC, “Bu da dengesizliklerin yavaş düzeleceği anlamına geliyor. Daha fazla sıkılaştırma ekonominin daha hızlı bir şekilde soğutulmasına yardımcı olacaktır, ancak daha kademeli bir yaklaşım beklemeye devam ediyoruz” dedi.

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı almıştı.

Para Politikası Kurulu (PPK) beklenti anketine katılan ekonomistler, politika faizinin bugünkü toplantıda yüzde 45’te sabit bırakılacağını öngörüyordu.

Geçen yıl Mayıs ayındaki seçimler öncesi Türkiye’de politika faizi yüzde 8,50’ydi. Seçimler sonrası ise Haziran ayından bu yana parasal sıkılaşma politikalarının sonucu olarak Merkez Bankası politika faizini 3650 baz puan yükseltti.

TCMB’nin uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var.

Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Paylaşın

Türkiye, Kişi Başına Düşen Milli Gelirde 20 Sene Önceki Sırada

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre 2023 yılında Türkiye kişi başına düşen milli gelir sıralamasında dünyada 69. sırada. Türkiye, 2022 yılında ise 78. sıradaydı.

Önemli bir yükseliş gibi görünse de, Türkiye’nin 2003 yılında da dünyada 69. sırada olduğu göz önüne alındığında son 20 yılda aynı basamakta kaldığı sonucu çıkıyor. Bu, Türkiye’de milli gelir yükselirken diğer ülkelerde de yükseldiği anlamına geliyor.

2023 yılında dolar bazında kişi başına milli gelirin en yüksek olduğu ülke 135 bin 605 dolar ile Lüksemburg. Bu miktar ABD’de 80 bin 412 dolar; Almanya’da 52 bin 824 dolar. IMF tahminine göre 2028 yılında Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 17 bin 333 dolara yükselecek. Dünyadaki sıralaması ise 68. olacak.

Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir ilk kez 13 bin doları aştı. TÜİK’e göre kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) 2023 yılında 13 bin 110 Amerikan doları oldu. 2020 yılında kişi başına milli gelir 8 bin 600 dolardı. Böylece son 3 senede kişi başına düşen milli gelir dolar bazında yüzde 52 artmış oldu.

Bu artışa rağmen Türkiye bu alanda dünyada 69. sırada bulunuyor. 2003 yılında da Türkiye 69. sıradaydı. İktisatçılar da sığınmacılar ve dolar enflasyonu dikkate alındığında son 10 yılda dolar bazında kişi başına milli gelirin yüzde 20’den fazla düştüğünü belirtiyor.

TÜİK verilerine göre AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında kişi başına milli gelir 3 bin 608 dolardı. 2008 yılında bu miktar ilk kez 10 bin dolar barajını aşarak 11 bin 18 dolar gerçekleşti. 2013 yılında kişi başına milli gelir 12 bin 582 dolar ile en yüksek seviyeye çıktı.

Bu tarihten sonra kademeli olarak düşen milli gelir 2020’da 8 bin 600 dolara kadar geriledi. 2013-2020 arasında kişi başına milli gelir dolar bazında hep düştü. 2022’de tekrar 10 bin sınırını aşarak 2023’te tüm zamanların rekoru kırıldı.

Öte yandan Türkiye’de dolar bazında kişi başına milli gelirin bu kadar yükselmesi Türkiye’nin dünyadaki sıralamasının da bu kadar yükseldiği anlamına gelmiyor. Diğer ülkelerde aynı dönemde milli gelirin nasıl değiştiği ve dünya sıralamasında Türkiye’nin durumuna bakmak gerekiyor.

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) verilerine göre 2000 yılında Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir dolar bazında Bulgaristan ve Romanya’nın iki katından fazlaydı. Macaristan’dan ise biraz düşüktü. 2003 yılında Türkiye’de bu değer 4 bin 685 dolar iken Bulgaristan’da 2 bin 711 dolar, Romanya’da 2 bin 672 dolar, Macaristan’da ise 8 bin 409’du.

2023 yılında ise Türkiye’de 13 bin 384 dolar olurken Bulgaristan’da 16 bin 87 dolar, Romanya’da ise 18 bin 413 dolara yükseldi. Macaristan’da ise ilk kez 20 bin dolar barajı aşılarak 21 bin 76 dolar oldu.

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre 2023 yılında Türkiye kişi başına düşen milli gelir sıralamasında dünyada 69. sırada. Türkiye, 2022 yılında ise 78. sıradaydı.

Önemli bir yükseliş gibi görünse de, Türkiye’nin 2003 yılında da dünyada 69. sırada olduğu göz önüne alındığında son 20 yılda aynı basamakta kaldığı sonucu çıkıyor. Bu, Türkiye’de milli gelir yükselirken diğer ülkelerde de yükseldiği anlamına geliyor.

2023 yılında dolar bazında kişi başına milli gelirin en yüksek olduğu ülke 135 bin 605 dolar ile Lüksemburg. Bu miktar ABD’de 80 bin 412 dolar; Almanya’da 52 bin 824 dolar. IMF tahminine göre 2028 yılında Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 17 bin 333 dolara yükselecek. Dünyadaki sıralaması ise 68. olacak.

“Göçmenlerin durumu ve dolar enflasyonu”

Öte yandan, çok sayıda ekonomist ve uzman Türkiye’de kişi başına milli gelirin 13 bin doları aşmasına temkinli yaklaşıyor.

İktisatçı Mahfi Eğilmez’e göre milyonlarca göçmen ülkedeki gayri safi yurtiçi hasılaya katkı sağlıyor. Ancak kişi başına gelirde onlar nüfusta sayılmadığı için Türk vatandaşlarının “geliri olduğundan fazla görünüyor”.

Ekonomist Emre Akçakmak da dolar bazında kişi başına milli gelirin son 10 yılda aslında düştüğünü belirtiyor. Geçici korunma statüsündeki nüfus eklenip yıllık GSYH ortalama ABD enflasyonuna göre düzeltildiğinde oldukça farklı bir sonuç ortaya çıkıyor.

Akçakmak, 2013’te 12 bin 500 dolar olan kişi başı milli gelirin 2023’te karşılaştırılabilir anlamda 9 bin 600 dolar oluyor. Bu da son 10 yılda dolar bazında kişi başına milli gelirin yüzde 23 azalması demek.

TÜİK eski Başkanı Birol Aydın da sığınmacı sayısının kademeli olarak arttırarak yaptığı hesapta bu son 10 yıldaki düşüşü yüzde 26 olarak hesapladı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

IMF’in En Mutlu Ülkeler Listesi: Türkiye 106. Sırada

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) en mutlu ülkeler sıralamasının ilk üçünde Finlandiya, Danimarka ve İzlanda, son üçünde ise Sierra Leone, Lübnan ve Afganistan yer aldı. Türkiye ise listede kendisine 106. sırada yer buldu.

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) internet sitesinde 2023 Mutluluk Raporu’na dayandırılan ‘Para Mutluluğu Satın Alır Mı’ isimli bir rapor yayımlandı. Mutluluk listesinde genellikle gelişmiş ülkelerin üst sıralarda olduğu ancak istisnaların da bulunduğu gözlemlendi.

Birgün’ün aktardığına göre; IMF, Birleşmiş Milletler’in yayımladığı Mutluluk Raporu ile ülkelerdeki kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) arasındaki ilişkiyi sorguladı.

Genellikle kişi başına düşen GSYİH miktarı yüksek ülkelerin mutluluk listesinde de önde olduğu görülürken istisnalar da göze çarptı. Örneğin Singapur, kişi başına düşen GSYİH sıralamasında 2. olmasına rağmen mutluluk sıralamasında ilk 20’ye giremedi.

Dünyadaki en mutlu 10 ülke şöyle:

1- Finlandiya (7,80)
2- Danimarka (7,59)
3- İzlanda (7,53)
4- İsrail (7,47)
5- İsveç (7.40)

6- Hollanda (7,40)
7- Norveç (7.32)
8- Lüksemburg (7,23)
9- Yeni Zelanda (7,12)
10- Avusturya (7,10)

Türkiye, bu listede 4,61 puanla 106. sırada yer aldı.

En mutsuz üç ülke ise savaş ve kaosun sürdüğü ülkeler. O ülkeler şöyle:

135- Sierra Leone (3,14)
136- Lübnan (2,39)
137- Afganistan (1,86)

Paylaşın

AİHM, Türkiye’yi Bir Kez Daha Mahkum Etti: Adil Yargılanma Hakkı İhlal Edildi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6/1. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine hükmetti.

31 Aralık 2023 itibarıyla AİHM gündemine 46 Avrupa ülkesinden taşınmış ve sonuçlanmayı bekleyen toplam 68 bin 450 dava başvurusu bulunuyor. Bunların 23 bin 400’ü Türkiye’ye karşı başvurulardan oluşmakta, bu da AİHM’nin toplam iş yükünün yüzde 34,2’sine tekabül ediyor.

2023 yılında Türkiye hakkında açıklanan 78 karardan 72’sinde AİHS’nin en az bir maddesinin ihlâline hükmedildi, üç davada ihlâl bulunmazken diğer üç dava dostane çözümle sonuçlandı. Türkiye hakkındaki ihlâl kararlarında AİHS’nin adil yargılanma hakkına ilişkin altıncı maddesi (17 ihlâl), özgürlük ve güvenlik hakkına ilişkin beşinci maddesi (16 ihlâl) ve özel ve aile hayatına saygıya ilişkin sekizinci maddesi (15 ihlâl) başı çekti.

Müebbet hapsin yanı sıra toplam 20 yıl 10 ay 5 gün hapse mahkum edilen Orhan Şahin’in AİHM’e yaptığı başvuru sonuçlandı. AİHM, Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/1. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

AİHM, “başvurucunun (Şahin) talep etmesi halinde Sözleşme’nin 6. maddesinin gereklerine uygun olarak yeniden yargılanmasının en uygun telafi yolu olduğuna” kanaat getirdi, bu sebeple manevi tazminat talebini reddetti.

AİHM’in kararında, Doğubayazıt Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Şahin’i “Devletin birliğini ve ülkenin toprak bütünlüğünü bozmak”, “tehlikeli maddelerin yasadışı olarak bulundurulması” ve “kamu görevlisini öldürmeye teşebbüs” suçlarından mahkum ederken esas olarak bir kişinin ifadesine dayandığını belirtti.

Kararda, Doğubayazıt Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinin, kararına esas aldığı A.Y. isimli kişinin ifadesini ise mahkemede dinlemediği belirtildi: “Sanık avukatlarının, A.Y.’nin mahkemede dinlenmesi talebi ise reddedildi. Dolayısıyla, davayı nihai olarak karara bağlayan yargıcın huzurunda, sanığa, tanıklarla yüzleşme olanağı verilmedi.”

Türkiye, Şahin’e 1000 Euro mahkeme masrafı ödeyecek.

Ne olmuştu?

Dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Doğubayazıt Şubesi, yetkililerin gerilla cenazelerinin definine yönelik tutumunu protesto etmek üzere 16 Aralık 2011’de esnafa dükkanlarını kapatma çağrısı yaptı. Ertesi gün de Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu bazı BDP milletvekillerinin katıldığı bir gösteri düzenlendi.

Demirtaş’ın konuşmasından kısa bir süre sonra A.Y., Doğubayazıt Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesinde bulunan polis memurlarına atmak amacıyla el yapımı patlayıcının fitilini ateşledi, bomba aniden patladı ve parmakları yaralandı. A.Y. hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.

A.Y. 20 Aralık 2011’de verdiği ifadesinde, BDP’nin Doğubayazıt şubesinde E.O. tarafından kendisine “bomba yapımı dersi” verildiğini ileri sürdü. A.Y. kendisine bombayı E.E. isimli kişinin verdiğini, bu sırada yanlarında Orhan Şahin’in de olduğunu söyledi. Bombayı E.E., F.A. ve Şahin’in tehditleriyle atmak zorunda kaldığını ekledi.

Orhan Şahin, 29 Aralık 2011’de evine düzenlenen baskınla gözaltına alındı, A.Y.’yi tanıdığını inkar etti. Olay günü sadece gösteriye katıldığını söyledi ve bomba yapımı konusunda eğitim aldığı veya A.Y.’ye bomba atması için talimat verdiği iddialarını reddetti. Ayrıca E.E. ve F.A.’yı tanımadığını söyledi. Mahkemedeki ifadesinin ardından “örgüt üyeliği” şüphesiyle tutuklandı.

Erzurum Cumhuriyet Savcılığı, 17 Şubat 2012’de hazırladığı iddianamesinde Şahin’e, “Devletin birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vermek”, “kamu görevlisini öldürmeye teşebbüs”, “silahlı terör örgütüne üyelik” ve “tehlikeli maddelerin hukuka aykırı olarak bulundurulması” suçlamalarını yöneltti.

İddianamede delil olarak Şahin’in gösteriye katıldığına dair video görüntüleri ile A.Y.’nin ifadeleri yer aldı. Dosyada yer alan polis tutanağında da Şahin’in polise taş atan grup içerisinde bulunduğu ileri sürüldü.

Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında A.Y., mahkemeyi, beyanlarını sanıklarla paylaşarak hayatını tehlikeye atmakla suçladı, “ifadelerinin sanıklara iletileceğini bilseydi asla ifade vermeyeceğini” söyledi.

Mahkemedeki ifadesinde de önce E.E. ve F.A.’nın kendisine bombayı teslim ettiği sırada Şahin’in orada bulunmadığını belirtti. Ardından ifadesini değiştirerek Şahin’in olay yerinde bulunduğunu ve bombanın kendisine teslim edildiğine tanık olduğunu ancak konuşmadığını, herhangi bir tartışmaya girmediğini söyledi.

Orhan Şahin ise duruşmadaki beyanında sanıkları tanımadığını, dosyadaki videoda bulunan kişinin kendisi olmadığını söyledi. Avukatı da Şahin’in bombalama sırasında olay yerinde olmadığını, saldırıda yer almadığını belirtti.

Mahkemelerde yapılan değişiklik sonrası dosyanın taşındaığı Doğubayazıt Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Aralık 2014’te Şahin’i “Devletin birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar verme suçundan” ömür boyu hapse mahkum etti. Şahin ayrıca, “kamu görevlisini bombalayarak öldürmeye teşebbüs” suçundan on altı yıl sekiz ay, “tehlikeli maddeyi kanuna aykırı olarak bulundurmak” suçundan dört yıl iki ay beş gün hapse mahkum edildi. Kararın gerekçesi, A.Y.’nin polise verdiği ilk ifadesine dayandırıldı.

Yargıtay’ın kararı onamasının ardından Şahin Anayasa Mahkemesine başvurdu. Anayasa Mahkemesi, 9 Ocak 2017’deki kararında, mahkumiyetin, A.Y.’nin ifadelerinin yanı sıra bombalama girişimi sonrasında düzenlenen polis tutanağı ve olayın video kayıtlarına dayandığını belirterek başvuruyu kabul edilemez buldu. Şahin de AİHM’e başvurdu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 40

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye için enflasyonun 2024 yılında ortalama yüzde 58 ve yıl sonunda ise yüzde 40 olacağı tahminini paylaştı.

Fitch Ratings, açıklamasında ayrıca, “Enflasyon beklentileri hafifledi ve dış likidite riskleri azaldı; bu durum, daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansımasıdır” ifadesine yer verdi.

Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu ise “B”den “B+”ya yükseltti, not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkardı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Cuma günü yaptığı açıklamada, Türkiye’nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu B’den B+’ya yükseltildiği, not görünümünü de “durağan”dan “pozitif”e çevirdiğini açıkladı.

Açıklamada, söz konusu not artırımında, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında uygulanan sıkılaşma önlemleri dahil politikaların etkinliği ile makroekonomik ve dış kırılganlıklardaki azalmanın etkili olduğu belirtildi.

Kuruluşun açıklamasında, enflasyon beklentisinin hafiflediği ve dış likidite risklerinin azaldığı da kaydedildi. Bu durumun daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansıması olduğu da belirtildi.

Kuruluş, Türkiye’de ekonominin bu yıl yüzde 2,8 oranında büyümesinin beklendiğini da hatırlatırken, bunun gelecek yıl yüzde 3,1’e çıkabileceğini de belirtti. Fitch’e göre, 31 Mart’ta düzenlenecek yerel seçimler sonrasında ülkede politika değişikliği beklenmiyor.

Fitch’in Türkiye’ye dair bir sonraki kredi derecelendirme değerlendirmesini Eylül ayında yapması bekleniyor. Fitch, son olarak 8 Eylül 2023’te Türkiye’nin kredi notunu ‘B’ olarak teyit etmiş, not görünümünü de ‘negatif’ten ‘durağan’a yükseltmişti.

Fitch, enflasyonun 2024 için ortalama yüzde 58, yıl sonu enflasyonunun ise yüzde 40 olmasını tahmin ettiklerini aktardı. TÜİK verilerine göre Şubat ayında enflasyon yüzde 67 olarak gerçekleşmişti.

Bakan Şimşek’ten açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in açıklaması ardından sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı yorumda, “Uyguladığımız programın somut sonuçları ülke kredi notumuza da yansıdı” dedi.

Bakan Mehmet Şimşek, “Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, bu başarıya kayıtsız kalmayarak kredi notumuzu bir kademe yükseltirken, görünümümüzü pozitife çevirdi. Pozitif görünüm önümüzdeki dönemde not artışının süreceğine işaret ediyor” dedi.

Bakan Şimşek, “12 yıl sonra gelen bu not artışında, Türkiye’nin uluslararası normlara uyan, kural bazlı ve öngörülebilir politikalarının etkili olduğunu” belirterek, “Makro-finansal istikrarın daha da güçlenmesiyle böyle olumlu gelişmeler artarak devam edecek. Yılın ikinci yarısında dezenflasyon, daralan cari açık ve bütçe disiplini sayesinde makro finansal istikrar daha da pekişecek ve kredi notumuz yükselecektir” ifadelerini kullandı.

Timothy Ash: Hak Edildi

Merkezi Londra’da bulunan BlueBay portföy yönetimi şirketinin gelişmekte olan piyasalar masasından stratejist Timothy Ash, not artırımının seçimlerden bu yana görülen politika düzenlemesi açısından “hak edildiğini” ifade etti.

Ash, hayalkırıklığına uğratan son enflasyon verisi ile TL ve rezervler üzerindeki olumsuz baskı yüzünden piyasaların son birkaç haftadır Türkiye ile ilgili olarak gergin olduğunu, bu yüzden Fitch’in açıklamasının “ilginç bir zamanlamaya” sahip olduğunu belirtti.

Paylaşın

Fitch Ratings, Türkiye’nin Not Görünümünü Pozitife Çıkardı

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkarırken, kredi notunu da “B”den “B+”ya yükseltti.

Fitch Ratings, 2023’ün ikinci yarısından bu yana uygulanan para politikasının not yükseltmede etkili olduğunu belirterek, “Yükseltme makroekonomik ve dış kırılganlıkları azaltma, para politikasındaki sıkılaştırmada beklenenden daha fazla önden yüklenme de dahil olmak üzere, uygulanan politikaların dayanıklılığına ve etkinliğine olan güvenin artışını yansıtıyor” dedi.

Fitch açıklamasında ayrıca “Enflasyon beklentileri hafifledi ve dış likidite riskleri azaldı; bu durum, daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansımasıdır” ifadesine yer verdi.

Fitch Ratings ayrıca enflasyonun 2024’te ortalama yüzde 58 ve yıl sonunda yüzde 40 olacağı tahminini de paylaştı.

Büyüme rakamların da ise 2024’ün ilk çeyreğinden sonra yurt içi talep ve özel tüketim üzerinde daha güçlü bir etki yaratan sıkı politikaların, görece zayıf dış taleple birleştiği senaryoda bu yıl yüzde 2,8’e düşebileceği belirtildi. 2025 beklentisi ise yüzde 3,1 oldu.

Kredi derecelendirme kuruluşu ayrıca 31 Mart yerel seçimlerin sonuçlarının ekonomide politika değişikliğine yol açmayacağı öngörüsünde bulundu ve “Temel senaryomuz, yerel seçimlerin sonucunun politika değişikliğine yol açmayacağını varsayıyor. Dünya Bankası tarafından ölçülen yönetişim göstergeleri son 10 yılda sürekli olarak zayıflamış ve ‘B’ ve ‘BB’ emsallerine göre bir zayıflığı temsil etmektedir. Değişken bölgesel ortam ve aktif ve bağımsız bir dış politika sürdürme çabaları jeopolitik zorlukları da beraberinde getiriyor ancak bunların yakın vadede notu etkilemesi beklenmiyor” ifadelerine yer verildi.

Fitch son olarak 8 Eylül 2023’te ülke görünümünü negatiften durağana çekmişti. Türkiye’ye ilişkin bir sonraki değerlendirmenin 6 Eylül’de yapılması planlanıyor.

Mehmet Şimşek: Uyguladığımız programın somut sonuçları

Fitch’in Türkiye’ye dair yaptığı son olumlu değerlendirmeye Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten açıklama geldi. Bakan, “Uyguladığımız programın somut sonuçları ülke kredi notumuza da yansıdı” dedi. Sosyal paylaşım platformu X’ten yaptığı açıklamada Bakan Şimşek şöyle devam etti:

“Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, bu başarıya kayıtsız kalmayarak kredi notumuzu bir kademe yükseltirken, görünümümüzü pozitife çevirdi. Pozitif görünüm önümüzdeki dönemde not artışının süreceğine işaret ediyor. 12 yıl sonra gelen bu not artışında, Türkiye’nin uluslararası normlara uyan, kural bazlı ve öngörülebilir politikaları etkili oldu.

Makro-finansal istikrarın daha da güçlenmesiyle böyle olumlu gelişmeler artarak devam edecek. Yılın ikinci yarısında dezenflasyon, daralan cari açık ve bütçe disiplini sayesinde makro finansal istikrar daha da pekişecek ve kredi notumuz yükselecektir.”

Timothy Ash: Bu not hak edildi

Merkezi Londra’da bulunan Bluebay Varlık Yönetimi Gelişen Piyasalar Kıdemli Stratejisti Timothy Ash, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu yükseltmesine ilişkin değerlendirmede bulundu. Fitch Ratings’in Türkiye’nin kredi notunu yükseltmesinin seçimlerden bu yana görülen politika düzenlemesi açısından “hak edildiğini” kaydetti. Ash,

Not artırımının seçimlerden bu yana görülen politika düzenlemesi açısından “hak edildiğini” ifade eden Ash, enflasyon verisi ile lira ve rezervler üzerindeki baskı nedeniyle piyasaların son birkaç haftadır Türkiye çevresinde gergin olduğu göz önüne alındığında “zamanlamanın ilginç” olduğunu belirtti.

Paylaşın

Gıda Fiyatları Dünyada Yüzde 10.5 Düşerken, Türkiye’de Yüzde 71.03 Arttı

Küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre; Türkiye’de gıda fiyatlarında artış sürerken, dünyada gerilemeye devam ediyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen, tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi ocak ayında 118,2 seviyesinden şubat ayında 117,3’e düştü.

Buna göre küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Gıda fiyatları endeksi böylece Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyede gerçekleşti.

Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

FAO verilerine göre alt endekslerdeki değişimler ise şöyle oldu: Tahıl fiyatları endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 5,0 azaldı. Tahıl fiyatları yıllık bazda ise yüzde 22,4 geriledi.

Bitkisel yağ fiyatı endeksi, şubatta bir önceki aya göre yüzde 1,3, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 azaldı. Süt ürünleri fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,1 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,4 azaldı.

Et fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,8 artmış, bir yıl öncesine göre ise yüzde 0,8 azaldı. Şeker fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,2 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5 artış gösterdi.

Paylaşın