Türkiye Varlık Fonu’ndan Bir İlk: 100 Milyon Dolarlık Murabaha

Türkiye Varlık Fonu, BAE’den 100 milyon dolarlık İslami finansman sağladı. TVF’nin bu ilk uluslararası İslami finansman anlaşması, 3 yıl vadesi ile fonlama kaynaklarını çeşitlendirme stratejisinin önemli bir parçasını oluşturuyor.

Konuya ilişkin açıklama yapan Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Arda Ermut, “TVF adına ilk kez gerçekleştirdiğimiz bu işlem, finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşmeyi destekleme misyonumuz ile sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzun bir parçası olarak öne çıkıyor” dedi.

Sözcü’nün Reuters’tan aktardığına göre; Türkiye Varlık Fonu (TVF) ilk uluslararası İslami finansman işlemi olan ve Sharjah Islamic Bank ile imzaladığı Murabaha finansmanı ile 100 milyon dolar kaynak sağladı.

Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) Sharjah Islamic Bank (SIB) ile imzaladığı 100 milyon dolar değerindeki İslami finansman anlaşmasında, Doğan Yatırım Bankası finansal danışman ve koordinatör olarak yer aldı. İşlem, Sharjah Islamic Bank tarafından dünyada bir varlık fonuna sağlanan ilk karşılıklı murabaha finansmanı olma niteliği taşıyor.

TVF’nin bu ilk uluslararası İslami finansman anlaşması, 3 yıl vadesi ile fonlama kaynaklarını çeşitlendirme stratejisinin önemli bir parçasını oluşturuyor.

Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Arda Ermut, “TVF adına ilk kez gerçekleştirdiğimiz bu işlem, finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşmeyi destekleme misyonumuz ile sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzun bir parçası olarak öne çıkıyor” dedi.

Paylaşın

Türkiye Varlık Fonu, Beş Yıl Vadeli Borçlanma İçin Bankalara Yetki Verdi

Devlete ait varlıkları etkin bir şekilde yönetmek için 26 Ağustos 2016’da kurulan Türkiye Varlık Fonu (TVF), beş yıl vadeli dolar cinsi tahvil ihracı için bankalara yetki verdi.

Varlık fonu, genellikle tek bir kaynağa dayalı olarak oluşturulan ve devletin fazla tasarruflarını değerlendirmek için kullanılan büyük yatırım fonlarını ifade ediyor. Özellikle enerji ihraç eden ülkeler, bu fonları petrol veya doğal gaz gelirleriyle finanse ediyor.

Türkiye Varlık Fonu (TVF), 5 yıl vadeli dolar cinsi eurobond satışına yönelik olarak 5 Şubat itibarıyla yatırımcı toplantıları düzenlemeleri için BBVA, J.P. Morgan ve Standard Chartered’ı ortak küresel koordinatörler ve BofA Securities, Emirates NBD Capital, ICBC, ING, QNB Capital ve Societe Generale’i de ortak talep toplayıcılar olarak yetkilendirdi.

Bloomberg’in haberine göre, yatırımcı toplantılarını, piyasa koşullarına bağlı olarak, 5 yıllık, ABD doları cinsi, öncelikli teminatsız Reg S gösterge tahvil ihracının takip etmesi bekleniyor.

Habere göre hedef piyasa yalnızca uygun karşı taraflar ve profesyonel müşteriler olarak belirlendi. Türkiye Varlık Fonu 2020 yılında eurobond ihracını erteleme kararı almıştı.

Varlık Fonu Nedir? Nasıl Çalışır?

Varlık fonu, genellikle tek bir kaynağa dayalı olarak oluşturulan ve devletin fazla tasarruflarını değerlendirmek için kullanılan büyük yatırım fonlarını ifade ediyor. Özellikle enerji ihraç eden ülkeler, bu fonları petrol veya doğal gaz gelirleriyle finanse ediyor.

Varlık fonları elde ettikleri geliri uluslararası finansal varlıklara, hisse senetlerine, tahvillere, gayrimenkule veya diğer yatırımlara dönüştürerek çeşitlendirme ve uzun vadeli kazanç elde etme hedeflerini takip ediyor. Amacı ekonominin istikrarını ve gelecek kuşakların refahını artırmak olan varlık fonları, merkez bankası rezervlerinden farklı değerlendiriliyor ve yatırım getirileri odaklı işletiliyor.

Varlık Fonu Ne İşe Yarar?

Varlık fonlarının genel amaç ve hedefleri aşağıdaki gibi sıralanıyor:

Varlık fonları, genellikle bir ülkenin ekonomik büyümesini teşvik etmek amacıyla oluşturuluyor ve ekonomiyi canlandırmak için yatırım yaparak büyümeyi teşvik ediyor.
Devlete ait olan kamu varlıklarını etkili bir şekilde yönetmekle birlikte kamu şirketlerinin hisselerini veya mülkiyetini kontrol edebiliyor.
Gelecek nesiller için birikim yapmayı amaçlıyor.

Stratejik yatırımlara olanak tanıyarak ülkenin küresel alandaki rekabet avantajını artırıyor. Özellikle altyapı projelerine yapılan yatırımlarla ülke ekonomisine değer katıyor.
Finansal piyasalara likidite sağlayabiliyor ve piyasa istikrarına katkı sunuyor.
Belirli bir amaç doğrultusunda varlık portföylerini yönetiyor ve genellikle uzun döneme yayılan yatırım stratejilerini benimsiyor. Böylece uzun vadeli ekonomik büyümeye katkıda bulunuyor.

Paylaşın

Türkiye Varlık Fonu’nun Borcu 2 Trilyon 302 Milyar TL’ye Yükseldi

Türkiye Varlık Fonu’nun 2021 yılına ait denetim raporu TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Denetim raporunda, fonun 2019’da 950 milyar TL ve 2020’de 1 trilyon 586 milyar TL olan borcunun yüzde 45 artışla 2 trilyon 302 milyar TL’ye yükseldiği ifade edildi.

Raporda, TVF bünyesindeki kuruluşlara ait denetimlerin, “gizlilik” nedeniyle yeterli düzeyde gerçekleştirilemediği de kaydedildi ve “olumlu görüş” yerine “sınırlı olumlu görüş” bildirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu ve kamunun en önemli kuruluşlarını bünyesine alan Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) ait denetim raporu, gecikmeli olarak TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

Birgün’den Hüseyin Şimşek‘in aktardığına göre, raporda, Halk Bankası, BOTAŞ, PTT, Ziraat Bankası, ÇAYKUR, Türk Şeker gibi kamunun gelir getirici çok sayıda kurumunun bağlı olduğu TVF’nin, her geçen yıl daha çok borçlandığı vurgulandı.

2021 yılına ait denetim raporunda, fonun 2019’da 950 milyar TL ve 2020’de 1 trilyon 586 milyar TL olan borcunun yüzde 45 artışla 2 trilyon 302 milyar TL’ye yükseldiği ifade edildi. Raporda, TVF bünyesindeki kuruluşlara ait denetimlerin, “gizlilik” nedeniyle yeterli düzeyde gerçekleştirilemediği de kaydedildi ve “olumlu görüş” yerine “sınırlı olumlu görüş” bildirildi.

Finans sektörü borcun temel kaynağı

TVF 2021 denetim raporuna göre, borçlanmanın en çok arttığı kalem, “finans sektörü faaliyetlerinden kaynaklanan borçlar” oldu. 2020’de 1 trilyon 367 milyar TL olan bu borç kalemi, ertesi yıl 1 trilyon 955 milyar TL’ye yükseldi. Çok sayıda alım, satım faaliyeti bulunan fonun “ticari borç”ları ise 29 milyar TL’den 80 milyar TL’ye yükseldi.

TCMB’de sermaye 111 milyar TL azaldı

TVF’ye bağlı kuruluşların ve alt işletmelerinin Merkez Bankası (TCMB) hesaplarında bulunan sermayelerindeki erime de raporda vurgulanan hususlar arasında yer aldı. Buna göre, Merkez Bankası’nda 2020’de 38 milyar TL tutarında eriyen fon sermayesi, 2021’de 111 milyar TL birden eksildi. Fonun 2020’de 63 milyar TL olan faiz gideri ise bir yıl sonra 125 milyar TL’ye yükseldi.

İşletme faaliyetlerinden kaynaklanan nakit giriş ve çıkışı kaleminde de dikkati çekici değişimler ortaya çıktı. Rapora göre, 2020’de işletme faaliyetleri sayesinde 10 milyar TL gelir elde eden fon, 2021’de aynı işlemler nedeniyle 161 milyon TL zarar etti.

Kredi zarar karşılığı 7 milyar TL’ye dayandı

Önemli kamu bankalarını bünyesinde bulunduran fonun, bir yıllık “beklenen kredi zarar karşılığı” da arttı. 2020 yılı için 6 milyar 89 milyon TL olarak belirlenen kredi zarar karşılığı, 2021’de 6 milyar 856 milyon TL’ye yükseldi.

Fona bağlı finans kuruluşlarının, “faiz, prim, komisyon ve diğer giderleri” kalemindeki tutarlar da raporda yer aldı. 2021’de bu giderlerin tümü 184 milyar TL olarak hesaplandı. Öne çıkan harcamalar arasından, mevduata ödenen faiz 83 milyar TL, para piyasası işlemlerine ödenen faiz 35 milyar TL, ticari zarar 18 milyar TL, kredilere ödenen faiz 1 milyar 891 milyon TL, verilen ücret ve komisyonlar 3 milyar 977 milyon TL oldu.

Milyarların akıbeti öğrenilemedi

Bağımsız denetim sonucunda TVF’ye “olumlu görüş” yerine “sınırlı olumlu görüş” verildi. Raporda bu durumun gerekçeleri şöyle sıralandı:

Bağlı ortaklığı Turkish Energy Company (TEC)’e ait finansal tablolar gizlilik unsuru taşıması sebebiyle bağımsız denetimden geçmemiştir. 2 milyar 448 milyon TL tutarında net zarara ilişkin herhangi bir denetim kanıtı elde edilememiştir.

BOTAŞ’ın 4 milyar 439 milyon TL tutarındaki ‘ilişkili olmayan taraflardan uzun vadeli diğer alacakları’ üzerinde, gizlilik unsuru taşıması sebebiyle, tarafımızca yeterli ve uygun denetim kanıtı elde edilememiştir.

PTT’nin 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla devam etmekte olan hukuki davalarının önemli bir bölümüne ilişkin ilgili dava karşılığının tamlığına yönelik yeterli ve uygun denetim kanıtı elde edilememiştir. Ayrıca PTT’nin konsolide finansal tablolarda yer alan 154 milyon TL, 3 milyar 886 milyon TL ve 1 milyar 365 milyon TL tutarlarındaki sırasıyla ticari alacaklar, ticari borçlar ve hasılat tutarlarına ilişkin yeterli ve uygun denetim kanıtları elde edilememiştir.

Türk Şeker ve Türk Tarım’ın mali tabloları bağımsız denetimden geçmemiştir.

ABD New York Güney Bölge Mahkemesi nezdinde İran yaptırımlarının ihlal edilmesi ile ilgili Halk Bankası’na açılan ceza ve hukuk davalarına ilişkin herhangi bir ceza, tazminat, yaptırım veya önlem uygulanmadığını belirtmiş ve finansal durum tablosunda buna ilişkin herhangi bir karşılık ayırmamıştır. Davalar sonucunda Halk Bankası’nın finansal durumunu olumsuz yönde etkileyebilecek bir karar alınması konusu belirsizliğini korumaktadır.

Paylaşın

Fitch, Türkiye Varlık Fonu’nun Kredi Notunu B+’dan B’ye Düşürdü

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunun ardından Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) kredi notunu da düşürerek B artıdan B’ye çevirdi. Görünümün de negatif olduğu belirtildi.

Fitch, yaptığı açıklamada TVF’nin Uzun vadeli Yabancı Para ve Uzun vadeli Türk Lirası görünümünü B artıdan B2’ye düşürdüğünü duyurdu. Kurum, TVF’nin Yabancı Para ve Uzun vadeli Türk Lirası görünümünü 18 Şubat’ta BB eksiden B artıya düşürmüştü.

Fitch, Türk hükümetine kredi sağlayan TVF’nin ülkesel değerlendirmeyle eşitleme kararını, fonun devletle sıkı bağlantısı bulunan ve devlet tarafından desteklenen bir teşvik olmasına bağladı.

Türkiye’nin kredi notunu 8 Temmuz’da B artıdan B’ye düşüren Fitch, TVF’nin notunu da aynı seviyeye indirdi.

Türkiye hükûmeti tarafından 2016 yılında “sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek” amacıyla kurulan TVF devletin sahipliği ve yönetimi altında çeşitli finansal varlıklara yatırım yaparak şirketlerin gelirini artırmayı hedefliyor.

Türkiye Varlık Fonu ne zaman kuruldu?

Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 26 Ağustos 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Türkiye Varlık Fonu’nun amacı nedir?

Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek üzere Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kuruldu.

Türkiye Varlık Fonu’nun kaynağı ne?

Türkiye Varlık Fonu’nun kaynakları, Özelleştirme Yüksek Kurulunca özelleştirme kapsam ve programında bulunan ve fona devrine karar verilen kuruluş ve varlıklarla Özelleştirme Fonu’ndan fona aktarılmasına karar verilen nakit fazlasından oluşuyor. Gerçekleştirilen faaliyetler neticesinde elde edilen, tescile tabi olabilen diğer her türlü değer, ilgili siciline veya kütüğüne Türkiye Varlık Fonu adına tescil edildi.

Paylaşın

Türk Telekom’un Çoğunluk Hissesi Artık Varlık Fonu’nun

Türkiye Varlık Fonu (TVF) 2005’te özelleştirilen Türk Telekom’un çoğunluk hisselerini satın aldı. TVV ile LYY Telekomünikasyon AŞ arasında, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil eden paylarını satın almak için Pay Satın Alım Sözleşmesi imzalandı.

LYY Telekomünikasyon AŞ, 2018 yılında Levent Yapılandırma Yönetimi AŞ olarak Türk Telekom’un yönetimini üstlenmesi amacıyla özel amaçlı ortak girişim şirketi olarak kurulmuştu.

Türk Telekom tarafından Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada bu hisselerin karşılığı olarak LYY’ye 1 milyar 650 milyon dolar ödeneceği belirtildi. Düzenleyici kurumların onayına bağlı olan anlaşma kapsamında LYY’ye 2021 temettü tutarı da ödenecek.

Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Arda Ermut konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Türkiye Varlık Fonu olarak ülkemizin teknolojik alt yapısını daha da güçlendirme çalışmalarına odaklanırken, dijitalleşme sürecine katkı vererek telekomünikasyon sektörüne ilave değer katacağımıza inanıyoruz” dedi.

1994 yılında kurulan Türk Telekom, mobil, internet, telefon ve televizyon alanlarında hizmet veren bir şirket. Türk Telekom 2005’te özelleştirilmiş ve 2008’de halka arz edilmişti.

Türk Telekom’un hisselerinin yüzde 55’i LYY Telekomünikasyon A.Ş.’ye, %25’i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ve %5’i Türkiye Varlık Fonu’na aitti. Geriye kalan yüzde 15’lik hissesi ise halka arz edilmiş durumda.

Türk Telekom hisseleri Mayıs 2008 itibarıyla Borsa İstanbul’da (BİST) işlem görmekte. Türk Telekom, geçtiğimiz yıllarda ödeyemediği borçlarıyla gündeme gelmişti.

En büyük özelleştirmeydi

2005 yılında özelleştirildiğinde Türk Telekom, Türkiye tarihinin en büyük ve en önemli özelleştirmelerinden biri olarak görülüyordu. 2018 yılında Türk Telekom’un en büyük hissedarının borcunu ödeyememesi dolayısıyla ortaya çıkan düğüm, şirketin hisselerinin devredilmesiyle çözülmüştü.

2005 yılında Türk Telekom’un özelleştirilmesi kapsamında şirketin yüzde 55 hissesi, Lübnanlı Hariri ailesine ait olan Saudi Oger’e bağlı Oger Telecom’un bu amaçla kurduğu Ojer Telekomünikasyon AŞ olan OTAŞ’a geçmişti. 6 milyar 550 milyon dolara gerçekleşen devir, o dönem cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesi olmuştu.

Borç yüzünden kurulan şirkete devredildi

OTAŞ, 2013 yılında sahibi olduğu Türk Telekom hisselerini ödemek amacıyla, Türk bankaları ağırlıklı bir konsorsiyumdan 4,75 milyar dolar tutarında kredi aldı. Fakat 2016 yılının Eylül ayında bu kredi kapsamında yapması gereken 290 milyon dolar tutarındaki ödemeyi yapamadı ve daha sonraki iki ödemesini de kaçırdı.

OTAŞ’ın hisseleri 2018’de özel amaçlı ortak girişim şirketine (SPV – Special Purpose Vehicle) devredildi. Levent Yapılandırma Yönetimi AŞ olarak adlandırılan bu şirket, OTAŞ’a kredi veren bankalar olarak Türkiye İş Bankası, Garanti Bankası ve Akbank tarafından kurulmuş oldu.

Bu şirkete Akbank tarafından yüzde 35,5, Garanti Bankası tarafından yüzde 22 ve İş Bankası tarafından yüzde 11 oranlarında iştirak etti. 2029 yılında ise Türk Telekom hisselerini satışa çıkaran bankalar, şirketin yüzde 55 hissesinin devredildiği Levent Yapılandırma’nın ticaret unvanını LYY Telekomünikasyon olarak değiştirdi.

Üç banka, LYY’nin sermayesinin tamamının ortak alacaklarından karşılanmak üzere, 3,98 milyar TL tutarında ayni olarak artırılmasına karar verildiğini duyurdu.

Paylaşın

CHP’den Türk Telekom’un Kamulaştırılması Teklifi İçin Araştırma Talebi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Varlık Fonu’nun yeniden kamulaştırmayı planladığı Türk Telekom için TBMM’de araştırma komisyonu kurulmasını istedi. CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç tarafından hazırlanan araştırma önergesi TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

Önergenin gerekçesinde, Türk Telekom’un yüzde 55 hissesinin 2005 yılından bu yana Hariri Ailesi’ne ait Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’de olduğu belirtildi.

Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) hazırladığı rapora dikkat çekilden gerekçede “Ojer Telekom, 2006-2015 döneminde Türk Telekom üzerinden 5.7 milyar dolar kâr elde ederek, bu geliri Türkiye’den kaçırmıştır. Yıllarca yeniden yapılandırılan borçlar, Ojer Telekom’un Türkiye’yi terk etmesiyle bankaların sırtına kalmıştır. Kamu adına Türk Telekom’un yönetimine getirilen Yiğit Bulut, Efkan Ala, İsmet Yılmaz, İbrahim Şahin, Süleyman Karaman, Fahri Kasırga, Fuat Oktay, İbrahim Eren, Habip Soluk gibi isimler, süreci izlemekle yetinmiş, denetim görevlerini yerine getirmemiştir” denildi.

CHP, gerekçede dikkat çekilen noktalar şöyle:

“Türk Telekom, 2020 faaliyet raporuna ‘Türkiye’nin fiber dönüşümüne öncülük ederek ülkenin tamamında yüksek kalitede ve hızda internet erişimi sağlamak’ hedefi koyarken, Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü’nün Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı ‘…Türk Telekom’un özellikle fiber altyapıdaki dominant pozisyonu nedeniyle orada hâkim bir durum var ve bankalar 2026’da imtiyazın bir kısmı, faaliyetlerin önemli bir kısmını içeren bu imtiyaz biteceği için de kendi bakış açıları açısından bu yatırımı yapmayı mantıklı bulmadıkları için devamlı Türk Telekom sektöründe aslında o hepimizin eleştiri ya da şikâyet etmek durumunda kaldığı -internet yavaşlığı olsun, diğer konular olsun-durumu ortaya çıkıyor!’ şeklindeki açıklama; bu hedefin kağıt üzerinde kaldığının ve gerekli yatırımların yapılmadığının itirafı niteliğindedir.

Faturası halka

Türk Telekom’u devraldıktan sonra, borcu borçla döndürerek, kurumdan 5.7 milyar dolar gelir elde eden Hariri Ailesi, Aralık 2018’de yönetimden ayrılırken, Türk Telekom’daki yüzde 55 hissesi de ödenmeyen milyarlarca dolarlık kredilerin karşılığı olarak bankalara geçmiştir. Bankalar asıl faaliyet alanları olmamasına karşın Türk Telekom’a özel uygulama ile şirket kurarak, AKP iktidarıyla birlikte 3 yıldır Türk Telekom’u işletmektedir. Bugün Varlık Fonu’nun Türk Telekom’u yeniden kamulaştırmak için harekete geçmiştir ve kamuoyuna yansıyan haberlere göre, Varlık Fonu, Türk Telekom’un yüzde 55 hissesini alabilmek için bu hisselere sahip bankalarla kredi pazarlığı yapmaktadır. Bu da Türk Telekom özelleştirmesinden sonra kamulaştırılmasının da millete bir fatura çıkaracağının işaretidir. Millete bir fatura yüklenecekse, öncelikle bu konu TBMM’de ele alınmalıdır.

17 yılı araştırın

Bu nedenlerle; Varlık Fonu tarafından yeniden kamulaştırılması planlanan Türk Telekom’un özelleştirildiği 2005 yılından bugüne kadar geçen 17 yıllık zamanda, hem iletişim altyapısı hem de mali olarak ortaya çıkan kamu zararının boyutlarının incelenmesi, yönetici olarak atanan kamu görevlilerinin sorumluluklarının ortaya konulması, yeniden kamulaştırmanın milletin sırtına yükleyeceği faturanın ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekli görülmektedir.”

Paylaşın