Emekli Ve Yaşlılar Sosyal Yardımlarla Ayakta Kalıyor!

Sosyal koruma harcamaları 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 60,2 artış göstererek 1 trilyon 291 milyar 77 milyon lira oldu. Bu harcamaların yüzde 98,2’sini 1 trilyon 267 milyar 924 milyon lira ile sosyal koruma yardımları oluşturdu.

Haber Merkezi / Sosyal koruma yardımlarında ise en büyük harcama 567 milyar 450 milyon lira ile emekli/yaşlılara yapılan harcamalar oldu. Bunu 396 milyar 993 milyon lira ile hastalık/sağlık bakımı harcamaları takip etti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Sosyal Koruma İstatistikleri 2000 – 2022 verilerini açıkladı. Buna göre; Sosyal koruma harcamaları 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 60,2 artış göstererek 1 trilyon 291 milyar 77 milyon lira oldu.

Bu harcamaların yüzde 98,2’sini 1 trilyon 267 milyar 924 milyon lira ile sosyal koruma yardımları oluşturdu. Sosyal koruma yardımlarında ise en büyük harcama 567 milyar 450 milyon lira ile emekli/yaşlılara yapılan harcamalar oldu. Bunu 396 milyar 993 milyon lira ile hastalık/sağlık bakımı harcamaları takip etti.

Sosyal koruma harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) içindeki payı 2022 yılında yüzde 8,6 oldu. Sosyal koruma yardımlarının GSYH içindeki payı ise yüzde 8,4 olarak gerçekleşti.

Risk/ihtiyaç grupları bazında bakıldığında, emekli/yaşlılara yapılan harcamaların yüzde 3,8 ile en büyük paya sahip olduğu görüldü. Bunu, yüzde 2,6 ile hastalık/sağlık bakımı harcamaları ve yüzde 1,0 ile dul/yetim harcamaları takip etti.

Şartlı yardımlar içinde en büyük payı yüzde 47,5 ile aile/çocuk yardımları oluşturdu. Bunu yüzde 20,4 ile engelli/malul yardımları ve yüzde 13,9 ile hastalık/sağlık bakımı yardımları takip etti.

Nakdi yardımlarda en büyük payı yüzde 71,2 ile emekli/yaşlılara yapılan yardımlar oluşturdu. Bunu yüzde 18,6 ile dul/yetim yardımları ve yüzde 4,5 ile aile/çocuk yardımları takip etti.

Sosyal koruma gelirlerinin yüzde 41,4’ünü devlet katkıları, %28,4’ünü işveren sosyal katkıları ve yüzde 23,1’ini koruma kapsamındaki bireyler tarafından yapılan sosyal katkılar oluşturdu.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Ekonomik Güven Endeksi 100’e Yükseldi

Ekonomik güven endeksi şubat ayında 99 iken, mart ayında yüzde 1 oranında artarak 100 değerini aldı. Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekonomik Güven Endeksi Şubat 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Ekonomik güven endeksi Şubat ayında 99,0 iken, Mart ayında yüzde 1,0 oranında artarak 100,0 değerini aldı.

Bir önceki aya göre Mart ayında tüketici güven endeksi yüzde 0,02 oranında artarak 79,4 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde 1,5 oranında artarak 103,5 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 1,5 oranında artarak 120,4 değerini aldı.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 1,0 oranında azalarak 113,3 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 3,6 oranında azalarak 88,6 değerini aldı.

Ekonomik güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir.

Endeks, mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır.

Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır. Ekonomik güven endeksinin hesaplamasında kullanılan alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanmaktadır.

Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Yaşlı Nüfusun Yüzde 21,7’si Yoksul

Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ına göre hesaplanan yoksulluk oranı, 2019 yılında Türkiye geneli için yüzde 21,3 iken 2023 yılında yüzde 21,7 oldu.

Haber Merkezi / Bu oran, yaşlı nüfus için 2019 yılında yüzde 14,2 iken 2023 yılında yüzde 21,7 oldu. Yaşlı nüfusun yoksulluğu cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde yoksulluk oranı 2019 yılında yüzde 12,1 iken 2023 yılında yüzde 20,7 oldu. Yaşlı kadınlarda yoksulluk oranı ise 2019 yılında yüzde 15,9 iken 2023 yılında yüzde 22,4 oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İstatistiklerle Yaşlılar 2023 verilerini açıkladı. Buna göre; Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişi iken son beş yılda yüzde 21,4 artarak 2023 yılında 8 milyon 722 bin 806 kişi oldu.

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2018 yılında yüzde 8,8 iken, 2023 yılında yüzde 10,2’ye yükseldi. Yaşlı nüfusun 2023 yılında yüzde 44,5’ini erkek nüfus, yüzde 55,5’ini kadın nüfus oluşturdu. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı öngörüldü.

Yaşlı nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2018 yılında yaşlı nüfusun yüzde 62,2’sinin 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,6’sının 75-84 yaş grubunda ve yüzde 9,2’sinin 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2023 yılında yüzde 64,0’ının 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,1’inin 75-84 yaş grubunda ve yüzde 7,9’unun 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görüldü. Yaşlı nüfusun yüzde 0,1’ini oluşturan 100 yaş ve üzerindeki yaşlı kişi sayısı, 2023 yılında 6 bin 609 oldu.

Türkiye nüfusunun yaş yapısı değişti

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10,0’ı geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesidir. Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösterdi.

Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” sürecinde olan Türkiye’de, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalma ile birlikte sağlık alanında kaydedilen gelişmeler, yaşam standardının, refah düzeyinin ve doğuşta beklenen yaşam süresinin artması ile nüfusun yaş yapısı şekil değiştirdi. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı artış gösterdi. Türkiye, oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hala genç bir nüfus yapısına sahip olsa da, yaşlı nüfus sayısal olarak oldukça fazladır.

Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Nüfusun yaşlanması ile ilgili bilgi veren göstergelerden biri olan ortanca yaş, 2018 yılında 32,0 iken 2023 yılında 34,0 oldu. Ortanca yaş 2023 yılında erkeklerde 33,2, kadınlarda 34,7 olarak gerçekleşti.

Nüfus projeksiyonlarına göre, 2030 yılında 35,6, 2040 yılında 38,5, 2060 yılında 42,3 ve 2080 yılında 45,0 olacağı öngörüldü.

Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı, 2018 yılında yüzde 12,9 iken bu oran 2023 yılında yüzde 15,0’a yükseldi. Nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı bağımlılık oranının 2030 yılında yüzde 19,6, 2040 yılında yüzde 25,3, 2060 yılında yüzde 37,5 ve 2080 yılında yüzde 43,6 olacağı öngörüldü.

Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre 2023 yılı için dünya nüfusunun 8 milyar 45 milyon 311 bin 448 kişi, yaşlı nüfusun ise 807 milyon 790 bin 294 kişi olduğu tahmin edildi. Bu tahminlere göre dünya nüfusunun yüzde 10,0’ını yaşlı nüfus oluşturdu. En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla yüzde 30,1 ile Japonya, yüzde 24,5 ile İtalya ve yüzde 23,6 ile Finlandiya oldu. Türkiye, 184 ülke arasında 67. sırada yer aldı.

Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il, 2023 yılında yüzde 20,0 ile Sinop oldu. Bu ili yüzde 19,5 ile Kastamonu, yüzde 18,3 ile Giresun izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise yüzde 3,5 ile Şırnak oldu. Bu ili yüzde 4,0 ile Hakkari, yüzde 4,2 ile Şanlıurfa izledi. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10,0 ve üzerinde olduğu il sayısı 2023 yılında 54 oldu.

Hayat Tabloları, 2020-2022 sonuçlarına göre, doğuşta beklenen yaşam süresi Türkiye geneli için 77,5 yıl, erkekler için 74,8 yıl ve kadınlar için 80,3 yıl oldu. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,5 yıl oldu.

Türkiye’de 65 yaşına ulaşan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 17,1 yıl oldu. Erkekler için bu sürenin 15,3 yıl, kadınlar için 18,8 yıl olduğu gözlendi. Diğer bir ifade ile 65 yaşına ulaşan kadınların erkeklerden ortalama 3,5 yıl daha fazla yaşayacağı tahmin edildi. Beklenen yaşam süresi 75 yaşında 10,3 yıl iken 85 yaşında 5,5 yıl oldu.

Türkiye’de 2023 yılında toplam 26 milyon 309 bin 332 haneden 6 milyon 458 bin 465’inde yaşlı nüfus olarak tanımlanan, 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunduğu görüldü. Diğer bir ifadeyle, hanelerin yüzde 24,5’inde en az bir yaşlı fert yaşadığı görüldü.

En az bir yaşlı fert bulunan 6 milyon 458 bin 465 hanenin 1 milyon 669 bin 270’ini tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu. Bu hanelerin yüzde 74,4’ünü yaşlı kadınlar, yüzde 25,6’sını ise yaşlı erkekler oluşturdu.

En az bir yaşlı fert bulunan haneler içinde tek kişilik yaşlı hanehalkı oranının en yüksek olduğu il, 2023 yılında yüzde 34,4 ile Balıkesir oldu. Bu ili yüzde 34,3 ile Burdur, yüzde 34,0 ile Çanakkale izledi. Bu oranın en düşük olduğu il ise yüzde 7,8 ile Hakkari oldu. Bu ili yüzde 13,5 ile Batman, yüzde 14,9 ile Van izledi.

Okuma yazma bilen yaşlı nüfus oranı 2022 yılında yüzde 86,5

Yaşlı nüfus içinde okuma yazma bilenlerin oranı 2018 yılında yüzde 81,7 iken 2022 yılında yüzde 86,5 oldu. Okuma yazma bilmeyen yaşlı nüfus oranı 2018 yılında yüzde 18,3 iken 2022 yılında yüzde 13,5 oldu. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranının, 2022 yılında yaşlı erkeklerin oranından 5,7 kat fazla olduğu görüldü. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranı yüzde 21,2 iken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 3,7 oldu.

Yaşlı nüfus eğitim durumuna göre incelendiğinde, 2018 yılında yaşlı nüfusun yüzde 45,0’ı ilkokul mezunu, yüzde 6,5’i ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu, yüzde 6,8’i lise veya dengi okul mezunu, yüzde 6,6’sı yükseköğretim mezunu iken 2022 yılında ilkokul mezunu olanların oranı yüzde 46,6, ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu olanların oranı yüzde 9,1, lise veya dengi okul mezunu olanların oranı yüzde 9,1, yükseköğretim mezunu olanların oranı ise yüzde 8,3 oldu.

Yaşlı nüfusun eğitim durumu cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu görüldü. Bitirilen tüm eğitim düzeylerinde yaşlı erkek nüfus oranının yaşlı kadın nüfus oranından daha yüksek olduğu görüldü.

Yetişkin eğitimi araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında yaygın eğitim faaliyetlerine katılan yaşlı nüfusun yüzde 28,9’u sanat ve beşeri bilimler, yüzde 28,6’sı sağlık ve refah, yüzde 12,4’ü mühendislik, imalat ve inşaat alanlarında yaygın eğitim faaliyetlerine katıldı.

Yetişkin eğitimi araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında yaygın eğitim faaliyetlerine katılan yaşlı nüfusun yüzde 86,3’ü ilgisini çeken bir konuda bilgi sahibi olmak için, yüzde 33,2’si işini daha iyi yapmak için, yüzde 24,2’si yeni insanlarla tanışmak/eğlence için yaygın eğitim faaliyetlerine katıldı.

Yaşlı nüfus yasal medeni duruma göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu görüldü. Yaşlı erkek nüfusun 2023 yılında yüzde 1,4’ünün hiç evlenmemiş, yüzde 83,7’sinin resmi nikahla evli, yüzde 3,9’unun boşanmış, yüzde 11,1’inin eşi ölmüş olduğu görülürken yaşlı kadın nüfusun yüzde 2,8’inin hiç evlenmemiş, yüzde 46,4’ünün resmi nikahla evli, yüzde 4,4’ünün boşanmış, yüzde 46,4’ünün ise eşi ölmüş olduğu görüldü.

Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ına göre hesaplanan yoksulluk oranı, 2019 yılında Türkiye geneli için yüzde 21,3 iken 2023 yılında yüzde 21,7 oldu. Bu oran, yaşlı nüfus için 2019 yılında yüzde 14,2 iken 2023 yılında yüzde 21,7 oldu.

Yaşlı nüfusun yoksulluğu cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde yoksulluk oranı 2019 yılında yüzde 12,1 iken 2023 yılında yüzde 20,7 oldu. Yaşlı kadınlarda yoksulluk oranı ise 2019 yılında yüzde 15,9 iken 2023 yılında yüzde 22,4 oldu.

Yaşlı nüfusun işgücüne katılma oranı 2023 yılında yüzde 12,2

İşgücü istatistiklerine göre, işgücüne katılma oranı 2019 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus için yüzde 53,0 iken 2023 yılında yüzde 53,3 oldu. Bu oran yaşlı nüfus için 2019 yılında yüzde 12,0 iken 2023 yılında yüzde 12,2 oldu. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, bu oran yaşlı erkek nüfusta 2023 yılında yüzde 20,0 iken yaşlı kadın nüfusta yüzde 6,1 oldu. Yaşlı nüfustaki işsizlik oranının 2019 yılında yüzde 3,1 iken 2023 yılında yüzde 2,7 olduğu görüldü.

İşgücü istatistiklerine göre, istihdam edilen yaşlı nüfusun sektörel dağılımı incelendiğinde, 2023 yılında yaşlı nüfusun yüzde 57,7’sinin tarım, yüzde 32,1’inin hizmetler, yüzde 7,3’ünün sanayi, yüzde 2,8’inin ise inşaat sektöründe yer aldığı görüldü.

Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına göre boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 2012 yılında 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusta obezite oranı yüzde 25,0 iken bu oran 2022 yılında yüzde 28,4 oldu. Yaşlı nüfusun obezite oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2012 yılında yüzde 16,2 iken bu oran 2022 yılında yüzde 18,3, yaşlı kadınlarda 2012 yılında yüzde 33,1 iken 2022 yılında yüzde 36,4 oldu.

Diğer taraftan, 2012 yılında yaşlı nüfusta normal kilolu olanların oranı yüzde 34,9 iken bu oran 2022 yılında yüzde 28,8 oldu. Normal kilolu yaşlı nüfus oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2012 yılında yüzde 39,6 iken bu oran 2022 yılında yüzde 35,8, yaşlı kadınlarda 2012 yılında yüzde 30,5 iken 2022 yılında yüzde 23,3 oldu.

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, 2022 yılında ölen yaşlıların yüzde 39,1’i dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetti. Bu hastalığı ikinci sırada yüzde 15,5 ile solunum sistemi hastalıkları, üçüncü sırada yüzde 12,7 ile iyi huylu ve kötü huylu tümörler takip etti.

Ölüm nedenleri cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arası en büyük farkın iyi huylu ve kötü huylu tümörlerde olduğu görüldü. İyi ve kötü huylu tümörler nedeniyle hayatını kaybeden yaşlı erkeklerin oranı yüzde 16,3 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 9,0 oldu.

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, Alzheimer hastalığından hayatını kaybeden yaşlıların sayısı, 2018 yılında 13 bin 859 iken 2022 yılında 11 bin 880 oldu. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2018 yılında yüzde 4,6 iken bu oran 2022 yılında yüzde 3,2 oldu.

Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı cinsiyete göre incelendiğinde, 2022 yılında Alzheimer hastalığından ölen yaşlı erkeklerin oranı yüzde 2,3 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 4,1 oldu.

Hanehalkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre, İnternet kullanan 65-74 yaş grubundaki bireylerin oranı 2018 yılında yüzde 17,0 iken bu oran 2023 yılında yüzde 40,7’ye yükseldi. İnternet kullanan yaşlı bireyler cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerin kadınlardan daha fazla İnternet kullandığı görüldü. İnternet kullanan yaşlı erkeklerin oranı 2023 yılında yüzde 49,8 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 32,7 oldu.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Genç Nüfusta İşsizlik Oranı Yüzde 17,4

15 – 24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 2,0 puan azalarak yüzde 17,4 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 14,3, kadınlarda ise yüzde 23,2 olarak tahmin edildi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre 318 bin kişi azalarak 3 milyon 264 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,0 puan azalarak yüzde 9,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,7 iken kadınlarda yüzde 12,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre 880 bin kişi artarak 31 milyon 632 bin kişi, istihdam oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 48,3 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,7 iken kadınlarda yüzde 31,3 olarak gerçekleşti.

İşgücü 2023 yılında bir önceki yıla göre 562 bin kişi artarak 34 milyon 896 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 53,3 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,2, kadınlarda ise yüzde 35,8 oldu.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 2,0 puan azalarak yüzde 17,4 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 14,3, kadınlarda ise yüzde 23,2 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin yüzde 14,8’i tarım, yüzde 21,2’si sanayi, yüzde 6,3’ü inşaat, yüzde 57,6’sı ise hizmet sektöründe yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1,1 puan, inşaat sektörünün payı 0,3 puan artarken, tarım sektörünün payı 1,0 puan, sanayi sektörünün payı 0,5 puan azaldı.

2023 yılında 4 milyon 695 bin kişi tarım sektöründe, 6 milyon 711 bin kişi sanayi sektöründe, 1 milyon 997 bin kişi inşaat sektöründe, 18 milyon 230 bin kişi hizmet sektöründe istihdam edildi. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 171 bin kişi azalırken, sanayi sektöründe 48 bin, inşaat sektöründe 151 bin, hizmet sektöründe 852 bin kişi arttı.

Atıl işgücü oranı %22,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 1,5 puan artarak yüzde 22,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,4 iken, işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,3 olarak gerçekleşti.

İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 17,2 ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) iken, işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 4,9 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu. En yüksek istihdam oranı yüzde 54,5 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise yüzde 37,5 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi’nde oldu.

En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde 59,0 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise yüzde 42,3 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi’nde oldu.

Paylaşın

Türkiye’de Yaşlıların Yüzde 64’ü Mutlu

Mutlu olduğunu beyan eden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 64,1 iken mutsuz olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 8,0 oldu. Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı yüzde 64,9 iken kadınların oranı yüzde 63,5, mutsuz olduğunu beyan eden erkeklerin oranı yüzde 7,2 iken kadınların oranı yüzde 8,6 oldu.

Haber Merkezi / Mutluluk kaynağı olarak sağlık 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 82,0 ile ilk sırada yer alırken, bunu yüzde 12,0 ile sevgi, yüzde 2,9 ile başarı ve yüzde 2,4 ile para izledi. Erkekler için yüzde 78,5 ile sağlık ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 13,3 ile sevgi, yüzde 4,0 ile başarı ve yüzde 3,2 ile para izledi. Kadınlar için yüzde 84,7 ile sağlık ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 11,0 ile sevgi, yüzde 2,0 ile başarı ve yüzde 1,8 ile para izledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Yaşlı Profili Araştırması 2023” kamuoyuyla paylaşıldı. Buna göre; Hipertansiyon, diyabet, kalp hastalığı, kanser, böbrek yetmezliği, inme-felç, hepatit, astım vb. kronik (süreğen) hastalığı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 78,7 oldu.

Kronik hastalığı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler içinde kronik hastalığının günlük faaliyetlerini; ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı yüzde 32,3, ciddi ölçüde kısıtlamadığını belirtenlerin oranı yüzde 55,2 ve kısıtlamadığını belirtenlerin oranı yüzde 12,5 oldu.

Kronik hastalığı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, kronik hastalığı olan kişilerin oranının en fazla olduğu bölgenin yüzde 83,0 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgede kronik hastalığının günlük faaliyetlerini ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı ise yüzde 46,6 oldu. Kronik hastalığı olan kişilerin oranının en az olduğu bölgenin yüzde 74,9 ile Doğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgede kronik hastalığının günlük faaliyetlerini ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı ise yüzde 30,2 oldu.

İşlevsel zorluk çeken (çok zorlanan ya da hiç yapamayan) 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler incelendiğinde, görmede zorluk çeken kişilerin oranının %10,1, duymada zorluk çekenlerin oranının yüzde 10,6, konuşmada zorluk çekenlerin oranının ise yüzde 2,2 olduğu görüldü. Yürüme, merdiven çıkma veya inmede zorluk çekenlerin oranı %27,1, bir şeyler taşıma veya tutmada zorluk çekenlerin oranı yüzde 29,7, yaşıtlarına göre öğrenme, basit dört işlem yapma, hatırlama veya dikkatini toplamada zorluk çekenlerin oranı ise yüzde 13,8 oldu.

Görmede zorluk çeken 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 8,4 iken kadınların oranı yüzde 11,4 oldu. Duymada zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 10,0 iken kadınların oranı yüzde 11,0, konuşmada zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 2,0 iken kadınların oranı yüzde 2,3 oldu.

Yürüme, merdiven çıkma veya inmede zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 18,2 iken kadınların oranı yüzde 34,3, bir şeyler taşıma veya tutmada zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 19,9 iken kadınların oranı yüzde 37,5 oldu. Yaşıtlarına göre öğrenme, basit dört işlem yapma, hatırlama veya dikkatini toplamada zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 8,7 iken kadınların oranı yüzde 18,0 oldu.

İşlevsel zorluk çeken 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, görmede zorluk çeken kişilerin oranının en yüksek olduğu bölgenin yüzde 18,4 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Duymada zorluk çeken kişilerin oranının en yüksek olduğu bölgenin yüzde 15,4 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, konuşmada zorluk çeken kişilerin oranının en yüksek olduğu bölgenin ise yüzde 4,6 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Genel sağlık durumunu iyi olarak belirten 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 32,4 iken çok iyi olarak belirtenlerin oranı yüzde 2,5 oldu. Sağlık durumunu orta olarak belirten kişilerin oranı yüzde 45,9 iken kötü olarak belirtenlerin oranı yüzde 16,9 ve çok kötü olarak belirtenlerin oranı yüzde 2,4 oldu.

Genel sağlık durumunu iyi olarak belirten 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 21,4 iken çok iyi olarak belirtenlerin oranı yüzde 1,3 oldu. Sağlık durumunu orta olarak belirten kişilerin oranı yüzde 48,7 iken kötü olarak belirtenlerin oranı yüzde 24,6 ve çok kötü olarak belirtenlerin oranı yüzde 4,1 oldu.

Engelli sağlık kurulu raporu olan 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 7,6 oldu. Bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 8,7 oldu. Engelli sağlık kurulu raporu olan 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin ve kadınların oranının yüzde 8,7 ile aynı olduğu görüldü.

Engelli sağlık kurulu raporu olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 77,6’sının kronik hastalık, yüzde 48,7’sinin ortopedik, yüzde 23,0’ının görme, yüzde 15,2’sinin işitme, yüzde 11,7,’sinin zihinsel, yüzde 10,0’ının dil ve konuşma, yüzde 7,6’sının ruhsal ve duygusal ve yüzde 1,4’ünün diğer nedenler ile engelli sağlık kurulu raporu olduğu görüldü.

Her gün veya hemen hemen her gün fiziksel aktivite, egzersiz veya spor yapan 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 21,5 oldu. Bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 18,3 oldu. Her gün veya hemen hemen her gün fiziksel aktivite, egzersiz veya spor yapan 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 25,5 iken kadınların oranı yüzde 12,5 oldu.

Hiçbir zaman fiziksel aktivite, egzersiz veya spor yapamayan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 51,4 oldu. Erkeklerin oranı yüzde 43,3 iken kadınların oranı yüzde 57,8 oldu. Hiçbir zaman fiziksel aktivite, egzersiz veya spor yapamayan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 66,2’sinin sağlık nedeniyle yapamadığı görüldü. Bu oran erkekler için yüzde 58,0, kadınlar için ise yüzde 71,1 oldu.

Her gün tütün mamulü kullanan 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 21,6 oldu. Bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 11,3 oldu. Her gün tütün mamulü kullanan 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 20,0 iken kadınların oranı yüzde 4,3 oldu.

Hiç tütün mamulü kullanmamış olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 65,6 iken bu oranın erkeklerde yüzde 37,6, kadınlarda yüzde 88,0 olduğu görüldü. Daha önce tütün mamulü kullanmış olup kullanmayı bırakan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 21,0 iken bu oranın erkeklerde yüzde 39,4, kadınlarda yüzde 6,4 olduğu görüldü.

En az bir 65 ve daha yukarı yaşta fert bulunan hanelerin yüzde 81,8’inin ev sahibi, yüzde 10,4’ünün kiracı ve yüzde 7,7’sinin lojmanda yaşadığı ya da ev sahibi olmayıp kira ödemediği görüldü. İBBS 1. Düzeye göre en az bir 65 ve daha yukarı yaşta fert bulunan haneler içinde ev sahibi olanların oranının en fazla olduğu bölgenin yüzde 91,2 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi, en az olduğu bölgenin ise yüzde 74,1 ile İstanbul olduğu görüldü.

Yalnızken kendini güvende hisseden yaşlı oranı yüzde 86,6

Evde yalnızken kendini güvende hisseden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 86,6 iken bu oran erkeklerde yüzde 91,3, kadınlarda ise yüzde 82,9 oldu. Evde yalnızken kendini güvende hissetmeyen ya da kısmen güvende hisseden kişilerin oranı yüzde 13,4 iken bu oran erkeklerde yüzde 8,7, kadınlarda ise yüzde 17,1 oldu.

İBBS 1. Düzeye göre evde yalnızken kendini güvende hisseden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranının yüzde 92,5 ile en fazla Batı Marmara Bölgesinde olduğu görüldü. Bu bölgede evde yalnızken kendini güvende hissetme oranı erkeklerde yüzde 94,9, kadınlarda ise yüzde 90,4 oldu.

Evde yalnızken kendini güvende hisseden kişilerin oranının yüzde 75,0 ile en az Güneydoğu Anadolu Bölgesinde olduğu görüldü. Bu bölgede evde yalnızken kendini güvende hissetme oranı erkeklerde yüzde 82,9, kadınlarda ise yüzde 69,2 oldu.

Son 12 ay içinde konutun içinde ya da dışında düşen 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 17,5 iken bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 24,0 oldu. Konutun içinde ya da dışında düşen 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 19,1 iken kadınların oranı yüzde 28,0 oldu.

Konutun içinde ya da dışında düşen 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 32,2 ile en fazla sokakta yürürken ya da karşıdan karşıya geçerken düştüğü görüldü. Düşen 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 29,0’ının odada ya da salonda, yüzde 17,6’sının banyo ya da tuvalette, yüzde 13,8’inin konutun dışında herhangi bir binada, yüzde 12,6’sının merdivende, yüzde 8,7’sinin ise yataktan kalkarken ya da yatağa yatarken düştüğü görüldü. Düşen kişilerin yüzde %7,4’ünün mutfakta, yüzde 6,1’inin balkonda, yüzde 4,2’sinin taşıta binerken ya da taşıttan inerken ve yüzde 1,9’unun diğer yerlerde düştüğü görüldü.

Yalnız yaşayan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 20,4 iken eşiyle yaşayan kişilerin oranı yüzde 35,8, oğlu/gelini, kızı/damadı ve torunlarıyla yaşayan kişilerin oranı yüzde 17,0, eşi ve çocuklarıyla yaşayan kişilerin oranı ise yüzde 13,1 oldu.

Yalnız yaşayan erkeklerin oranı yüzde 11,9 iken eşiyle yaşayanların oranı yüzde 46,5, eşi ve çocuklarıyla yaşayanların oranı yüzde 19,1, oğlu/gelini, kızı/damadı ve torunlarıyla yaşayanların oranı yüzde 6,2 oldu. Yalnız yaşayan kadınların oranı yüzde 27,2 iken eşiyle yaşayanların oranı yüzde 27,3, eşi ve çocuklarıyla yaşayanların oranı yüzde 8,4, oğlu/gelini, kızı/damadı ve torunlarıyla yaşayanların oyüzde ranı %25,7 oldu.

Lawton-Brody Enstrümental Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeğinde yer alan bileşenler kapsamında kişilerin günlük aktiviteleri yapabilme durumları incelendiğinde, 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 85,7’sinin telefon kullanabildiği, yüzde 55,1’inin alışverişini kendi yapabildiği, yüzde 61,1’inin yemeğini kendi hazırlayabildiği, yüzde 76,6’sının ev temizliği yapabildiği görüldü. Kişilerin yüzde 72,8’sinin çamaşır yıkayabildiği, yüzde 76,3’ünün yolculuk yapabildiği, yüzde %85,5’inin ilaçlarını kendi başına kullanabildiği, yüzde 74,0’ının parasal işlerini yapabildiği görüldü.

Erkeklerin yüzde 91,2’sinin telefon kullanabildiği, yüzde 71,7’sinin alışverişini kendi yapabildiği, yüzde 57,0’ının yemeğini kendi hazırlayabildiği, yüzde 76,7’sinin ev temizliği yapabildiği görüldü. Erkeklerin yüzde 68,0’sının çamaşır yıkayabildiği, yüzde 86,0’ının yolculuk yapabildiği, yüzde 88,5’inin ilaçlarını kendi başına kullanabildiği, yüzde 87,5’inin parasal işlerini yapabildiği görüldü.

Kadınların yüzde 81,3’ünün telefon kullanabildiği, yüzde 41,7’sinin alışverişini kendi yapabildiği, yüzde 64,3’ünün yemeğini kendi hazırlayabildiği, yüzde 76,5’inin ev temizliği yapabildiği görüldü. Kadınların yüzde 76,7’sinin çamaşır yıkayabildiği, yüzde 68,6’sının yolculuk yapabildiği, yüzde 83,3’ünün ilaçlarını kendi başına kullanabildiği, yüzde 63,2’sinin parasal işlerini yapabildiği görüldü.

KATZ Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeğinde yer alan bileşenler kapsamında kişilerin günlük aktiviteleri yapabilme durumları incelendiğinde, 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin, yüzde 86,5’inin kendi başına banyo yapabildiği, yüzde 89,5’inin kendi başına giyinebildiği, yüzde 92,1’inin kendi başına tuvaletini yapabildiği görüldü. Kişilerin yüzde 92,1’inin kendi başına yataktan kanepeye geçebildiği, yüzde 83,1’inin tuvaletini tutabildiği, yüzde 95,2’sinin yemeği kendi başına yiyebildiği görüldü.

Erkeklerin yüzde 90,9’unun kendi başına banyo yapabildiği, yüzde 92,4’ünün kendi başına giyinebildiği, yüzde 94,5’inin kendi başına tuvaletini yapabildiği görüldü. Erkeklerin, yüzde 94,5’inin kendi başına yataktan kanepeye geçebildiği, yüzde 87,0’ının tuvaletini tutabildiği, yüzde 96,2’sinin yemeği kendi başına yiyebildiği görüldü.

Kadınların yüzde 82,9’unun kendi başına banyo yapabildiği, yüzde 87,3’ünün kendi başına giyinebildiği, yüzde 90,2’sinin kendi başına tuvaletini yapabildiği görüldü. Kadınların, yüzde 90,2’sinin kendi başına yataktan kanepeye geçebildiği, yüzde 80,1’inin tuvaletini tutabildiği, yüzde 94,5’inin yemeği kendi başına yiyebildiği görüldü.

Akıllı cep telefonu kullanan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 52,7 iken tuşlu cep telefonu kullanan kişilerin oranı yüzde 32,0, bilgisayar kullananların oranı yüzde 6,0, tablet kullananların oranı yüzde 3,9 oldu. Akıllı cep telefonu kullanan erkeklerin oranı yüzde 60,8, kadınların oranı yüzde 46,2 iken tuşlu cep telefon kullanan erkeklerin oranı yüzde 31,1, kadınların oranı ise yüzde 32,6 oldu. Bilgisayar kullanan erkeklerin oranı yüzde 8,9, kadınların oranı yüzde 3,6 iken tablet kullanan erkeklerin oranı yüzde 5,1, kadınların oranı ise yüzde 2,9 oldu.

Haber ve tartışma programlarını izleyen 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 44,1 iken TV dizilerini seyredenlerin oranı yüzde 21,6, gündüz kuşağı programlarını seyreden kişilerin oranı yüzde 15,6 ve belgesel programlarını seyreden kişilerin oranı yüzde 5,1 oldu. Yarışma programlarını seyredenlerin oranı yüzde 3,5, spor programlarını seyredenlerin oranı yüzde 2,4, müzik programlarını seyredenlerin oranı yüzde 1,4, diğer programları seyredenlerin oranı yüzde 0,3 iken TV izlemeyenlerin oranı yüzde 6,1 oldu.

TV programları içinde 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin en fazla yüzde 69,0 ile haber ve tartışma programlarını, kadınların ise en fazla yüzde 32,5 ile TV dizilerini, yüzde 26,4 ile gündüz kuşağı programlarını ve yüzde 23,4 ile haber ve tartışma programlarını seyrettikleri görüldü.

Geçmişe mutlulukla bakan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 71,1 oldu. Bu oran erkekler için yüzde 74,5 iken kadınlar için yüzde 68,3 oldu. Toplumun yaşlı bireylerin deneyimlerinden faydalanması gerekir ifadesine katılan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 81,9 oldu. Bu ifadeye katılan erkeklerin oranı yüzde 84,4 iken kadınların oranı yüzde 79,9 oldu.

Acil durumda yardım isteyebileceği biri olan 65 ve daha fazla yaştaki kişilerin oranı yüzde 86,7 oldu. Bu oran erkekler için yüzde 87,7 iken kadınlar için yüzde 85,9 oldu. İleri yaş döneminde 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 54,6’sı evde bakım hizmeti/gündüzlü bakım hizmeti alarak evinde kalmayı tercih edeceğini belirtti. Bu yaş grubundaki kişilerin yüzde 24,2’si oğlunun/kızının yanında kalmayı, yüzde 5,9’u ise huzurevine gitmeyi tercih edeceğini belirtti.

İleri yaş döneminde yaşam tercihleri 65 ve daha yukarı yaştakiler için incelendiğinde, bu kişilerin yüzde 51,9’u evde bakım hizmeti/gündüzlü bakım hizmeti alarak evinde kalmayı, yüzde 29,6’sı oğlunun/kızının yanında kalmayı, yüzde 5,1’i ise huzurevine gitmeyi tercih edeceğini belirtti.

İleri yaş döneminde yaşam tercihleri incelenen 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin yüzde 55,7’si evde bakım hizmeti/gündüzlü bakım hizmeti alarak evinde kalmayı, yüzde 23,2’si oğlunun/kızının yanında kalmayı, yüzde 6,4’ü ise huzurevine gitmeyi tercih edeceğini belirtti. Kadınlarda bu oranlar sırasıyla yüzde 48,8, yüzde 34,8 ve yüzde 4,1 oldu.

İleri yaş döneminde huzurevinde kalmayı tercih eden 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 41,3’ü çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 26,5’i huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 10,6’sı bakacak kimsenin olmayacağını belirtti.

Huzurevinde kalmayı tercih eden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 39,0’ı çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 27,1’i huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 10,4’ü bakacak kimsenin olmayacağını belirtti.

Erkeklerin yüzde 39,2’si çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 27,4’ü huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 11,0’ı çocuklarının/gelininin/damadının kendisiyle birlikte yaşamak istemeyebileceğini belirtti. Kadınların yüzde 38,8’i çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 26,8’i huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 11,9’u bakacak kimsenin olmayacağını belirtti.

Son seçimlerde oy kullanan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 91,3 oldu. Bu oran erkekler için yüzde 94,3 iken kadınlar için yüzde 88,9 oldu. Torunu olup bakımıyla ilgilenen 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 9,7 iken bu oran erkekler için yüzde 8,8, kadınlar için yüzde 10,3 oldu. Torunu olup bakımıyla ilgilenen kişilerden, yüzde 64,4’ü her gün, yüzde 12,9’u hafta içi her gün, yüzde 10,6’sı bazen, yüzde 7,8’i hafta içi birkaç gün ve yüzde 4,2’si hafta sonu torun bakımıyla ilgilendi.

Erkeklerin yüzde 59,1’inin her gün, yüzde 13,6’sının hafta içi her gün ve bazen, yüzde 8,5’inin hafta içi birkaç gün ve yüzde 5,2’sinin hafta sonu torun baktığı görüldü. Kadınların yüzde 68,0’ının her gün, yüzde 12,5’inin hafta içi her gün, yüzde 8,7’sinin bazen, yüzde 7,3’ünün hafta içi birkaç gün ve yüzde 3,6’sının hafta sonu torun baktığı görüldü.

Mutlu olduğunu beyan eden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 64,1 iken mutsuz olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 8,0 oldu. Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı yüzde 64,9 iken kadınların oranı yüzde 63,5 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden erkeklerin oranı yüzde 7,2 iken kadınların oranı yüzde 8,6 oldu.

Mutluluk kaynağı olarak sağlık 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 82,0 ile ilk sırada yer alırken, bunu yüzde 12,0 ile sevgi, yüzde 2,9 ile başarı ve yüzde 2,4 ile para izledi. Erkekler için yüzde 78,5 ile sağlık ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 13,3 ile sevgi, yüzde 4,0 ile başarı ve yüzde 3,2 ile para izledi. Kadınlar için yüzde 84,7 ile sağlık ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 11,0 ile sevgi, yüzde 2,0 ile başarı ve yüzde 1,8 ile para izledi.

Ücretsiz ulaşım hakkından faydalanan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 38,2 iken bu oran erkekler için yüzde 42,9, kadınlar için yüzde 34,4 oldu.

Evde bakım desteğine ihtiyacı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 16,4 iken 65-74 yaş grubundaki kişilerin oranı yüzde 10,5, 75 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 26,9 oldu. Evde bakım desteğine ihtiyaç duyan 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 12,3 iken kadınlarda bu oran yüzde 19,6 oldu.

Son 12 ay içinde evde bakım desteği almış 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 2,5 iken 65-74 yaş grubundaki kişilerin oranı yüzde 1,1, 75 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 5,1 oldu. Evde bakım desteği almış 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı %1,8 iken kadınlarda bu oran yüzde 3,1 oldu.

Paylaşın

Tarımsal Girdi Enflasyonu Yüzde 45,11

Tarımsal girdi enflasyonu, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 7,51, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 7,51, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 45,11 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 36,81 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) Ocak 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarım-GFE, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 7,51, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 7,51, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 45,11 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 36,81 arttı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 7,27, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 9,07 arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 41,22, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 74,88 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 167,95 ile veteriner harcamaları oldu. Aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 29,35 ile veteriner harcamaları oldu.

Paylaşın

Trafiğe Kayıtlı Taşıt Sayısı 30 Milyona Yaklaştı

Şubat ayı sonu itibarıyla, trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı  29 milyon 142 bin 942 oldu. Trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 52,9’unu otomobil, yüzde 17,9’unu motosiklet, yüzde 15,6’sını kamyonet, yüzde 7,5’ini traktör, yüzde 3,3’ünü kamyon, yüzde 1,8’ini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs ve yüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Motorlu Kara Taşıtları Şubat 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Şubat ayında 193 bin 600 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 43,7’sini motosiklet, yüzde 39,7’sini otomobil, yüzde 9,4’ünü kamyonet, yüzde 3,8’ini traktör, yüzde 2,1’ini kamyon, yüzde 0,8’ini minibüs, yüzde 0,4’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 9,3 azaldı. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre traktörde yüzde 59,4, motosiklette yüzde 40,5 artarken özel amaçlı taşıtta yüzde 38,0, kamyonette yüzde 32,2, otomobilde yüzde 32,1, minibüste yüzde 24,1, kamyonda yüzde 22,6 ve otobüste yüzde 15,7 azaldı.

Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 77,6 arttı. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı motosiklette yüzde 130,4, minibüste yüzde 110,1, otobüste yüzde 65,8, otomobilde yüzde 63,8, özel amaçlı taşıtta yüzde 38,1, kamyonda yüzde 29,2, kamyonette yüzde 24,7 ve traktörde yüzde 16,4 arttı.

Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Şubat ayı sonu itibarıyla 29 milyon 142 bin 942 oldu. Trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 52,9’unu otomobil, yüzde 17,9’unu motosiklet, yüzde 15,6’sını kamyonet, yüzde 7,5’ini traktör, yüzde 3,3’ünü kamyon, yüzde 1,8’ini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs ve yüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Şubat ayında 847 bin 861 adet taşıtın devri yapıldı. Devri yapılan taşıtların yüzde 67,6’sını otomobil, yüzde 15,5’ini kamyonet, yüzde 8,8’ini motosiklet, yüzde 3,1’ini traktör, yüzde 2,4’ünü kamyon, yüzde 1,8’ini minibüs, yüzde 0,6’sını otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Şubat ayında 76 bin 904 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı. Trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 12,9’u Renault, yüzde 10,3’ü Fiat, yüzde 7,5’i Chery, yüzde 7,2’si Toyota, yüzde 5,7’si Volkswagen, yüzde 5,7’si Hyundai, yüzde 5,0’ı Peugeot, yüzde 4,9’u Dacia, yüzde 4,9’u Skoda, yüzde 4,3’ü Opel, yüzde 4,1’i Citroen, yüzde 3,6’sı Mercedes-Benz, yüzde 3,3’ü Ford, yüzde 2,9’u Nissan, yüzde 2,0’ı MG, yüzde 2,0’ı Honda, yüzde 1,8’i Audi, yüzde 1,7’si Kia, yüzde 1,6’sı BMW, yüzde 1,1’i Volvo ve yüzde 7,4’ü diğer markalardan oluştu.

Ocak-Şubat döneminde 407 bin 93 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Ocak – Şubat döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 51,2 artarak 407 bin 93 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı da yüzde 29,5 artarak 4 bin 553 adet oldu. Böylece Ocak-Şubat döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 402 bin 540 adet artış gerçekleşti.

Ocak – Şubat döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 66,5’i benzin yakıtlıdır. Trafiğe kaydı yapılan 190 bin 173 adet otomobilin yüzde 66,5’i benzin, yüzde 12,8’i dizel, yüzde 12,6’sı hibrit, yüzde 6,8’i elektrikli ve yüzde 1,3’ü LPG yakıtlıdır. Şubat ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 410 bin 282 adet otomobilin ise yüzde 35,4’ü dizel, yüzde 33,1’i LPG, yüzde 29,1’i benzin, yüzde 1,6’sı hibrit ve yüzde 0,6’sı elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen otomobillerin oranı ise yüzde 0,2’dir.

Ocak – Şubat döneminde en fazla 1300 ve altı silindir hacimli otomobil kaydı yapıldı. Trafiğe kaydı yapılan 190 bin 173 adet otomobilin yüzde 30,3’ü 1300 ve altı, yüzde 23,4’ü 1401-1500, yüzde 20,0’ı 1301-1400, yüzde 12,6’sı 1501-1600, yüzde 6,2’si 1601-2000, yüzde 0,7’si 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.

Ocak – Şubat döneminde kaydı yapılan otomobillerin 74 bin 833’ü gri renklidir. Trafiğe kaydı yapılan 190 bin 173 adet otomobilin yüzde 39,3’ü gri, yüzde 25,2’si beyaz, yüzde 12,2’si mavi, yüzde 11,8’i siyah, yüzde 6,4’ü kırmızı, yüzde 2,5’i yeşil, %1,2’syüzde turuncu, yüzde 0,6’sı mor ve yüzde 0,4’ü kahverengi renklidir.

Paylaşın

Yurt Dışı Üretici Enflasyonu Yüzde 62,38

Yurt dışı üretici enflasyonu, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,38 artış, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 7,06 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 62,38 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 52,96 arttı.

Haber Merkezi / Sanayinin iki sektörünün aylık ve yıllık değişimleri incelendiğinde, aylık madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,20, imalatta yüzde 2,39, yıllık madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 60,69, imalatta yüzde 62,41 artış oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) Şubat 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; YD-ÜFE, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,38 artış, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 7,06 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 62,38 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 52,96 arttı.

Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 60,69, imalatta yüzde 62,41 artış gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 53,62, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 70,60, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 67,20, enerjide yüzde 68,64, sermaye mallarında yüzde 70,30 artış gerçekleşti.

Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,20, imalatta yüzde 2,39 artış gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 2,52, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 2,62, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 1,91, enerjide yüzde 9,99, sermaye mallarında yüzde 1,28 artış gerçekleşti.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Tüketici Güven Endeksi 79,4’e Yükseldi

Tüketici güven endeksi, mart ayında bir önceki aya göre yüzde 0,02 oranında artarak 79,4 oldu. Böylece şubat ayında 79,3 olan tüketici güven endeksi, mart ayında 79,4 olarak kayıtlara geçti.

Haber Merkezi / Tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tüketici Güven Endeksi Mart 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Şubat ayında 79,3 iken Mart ayında yüzde 0,02 oranında artarak 79,4 oldu.

Alt endekslerden, mevcut dönemde hanenin maddi durumu yüzde -0,7 azalışla 66,6 gerilerken, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi yüzde 0,9 artışla 78,9, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi yüzde 0,4 artışla 74,9’a yükseldi. Gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi yüzde -0,5 azalışla 97,0 seviyesine geriledi.

Tüketici güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Tüketici güven endeksi, aylık tüketici eğilim anketi ile tüketicilerin maddi durum ve genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ile gelecek dönem beklentileri, harcama ve tasarruf eğilimleri ölçülmektedir.

Anket sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi 0-200 aralığında değer alabilmektedir. Tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir.

Tüketici eğilimine ilişkin endekslerden, tüketimin finansmanı amacıyla borç kullanma ihtimali endeksinin artması iyimser durumu, azalması ise kötümser durumu göstermektedir.

Benzer şekilde tüketici fiyatlarının değişimine ilişkin düşünce ve beklenti endekslerinin artması tüketici fiyatlarında düşüş düşüncesini/beklentisini, azalması ise tüketici fiyatlarında artış düşüncesini/ beklentisini göstermektedir. İşsiz sayısı beklentisi endeksinin artması işsiz sayısında azalma beklendiğini, endeksin azalması ise işsiz sayısında artış beklendiğini ifade etmektedir.

Paylaşın

Tarım Üretici Enflasyonu Yüzde 58,29

Tarım ürünleri üretici enflasyonu, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 7,18, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,30, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,29 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 60,28 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) Şubat 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarım-ÜFE, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 7,18, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,30, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,29 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 60,28 arttı.

Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 7,28, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 5,25 ve balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde yüzde 5,93 artış kaydedildi.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde yüzde 8,98, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde yüzde 2,55 ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 6,02 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 168,10 ile yağlı meyveler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 17,23 ile tropikal ve subtropikal meyveler oldu.

Paylaşın