Yedi Siyasi Parti Ve Örgütten ‘1 Mayıs’ Çağrısı

Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ne dair yazılı açıklama yaptı.

“Zamlara, yoksulluğa, savaşa ve sömürüye karşı 1 Mayıs’ta alanlardayız. Ekmek, barış, özgürlük için haydi 1 Mayıs’a!” başlıklı açıklamada, işçi ve emekçileri acımasızca çarklara süren işverenlerin, pandemi ve ekonomik krizin tüm yükünü yoksul halkın sırtına bindirdiği belirtildi.

Açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “AKP’li bakanların gözlerindeki ışıltı arttıkça yoksulların gözlerinde fer sönüyor. Maalesef ki 2022 yılının 1 Mayıs’ını zenginlerle yoksullar arasında uçuruma dönüşen mesafe ile karşılıyoruz. Neoliberal politikalarla tarımı bitme noktasına getiren, ülkeyi uluslararası tekellerin ucuz emek cennetine dönüştüren ve talan politikalarına yol veren AKP hükümeti, yaşanan yoksulluğun asıl siyasi sorumlusudur.

Asgari ücret şimdiden pul oldu. Toplu İş Sözleşmesi’nde belirlenen ücretler enflasyona ezdirildi. İktidar ülkeyi hiper-enflasyona mahkum etti. Saray’ın şatafatı arttıkça halkın sofrasındaki porsiyon küçüldü. Temel tüketim ürünlerinde zam yağmuru pervasızlaşarak rutinleşti. Elektrik, doğalgaz, internet, ulaşım, iletişim faturaları cep yakıyor. Bebekler ve çocuklar besin ürünlerine erişemiyor. Hastalanan insanlar ilaca, parasız ve nitelikli sağlık hizmetlerine erişemiyor.  Hükümet KDV’de indirim yaparak göz boyasa da zam makinesi harıl harıl çalışıyor. TL dolar karşısında kar gibi eriyor, aradaki fark yine halka ödetiliyor.

Halkın sofrasına ateş düştü

Kürt sorunu ve diğer toplumsal sorunları şiddet ve savaş politikalarıyla çözme ısrarı Türkiye’yi uçuruma, krize, açlık ve yoksulluğa sürükledi. ‘Bir mermi kaç para?’ diyenler halkın sofrasına ateş düşürdü. Kayyımlar, irade gaspları, siyasi darbeler, emeğe, ekmeğe, alın terine saldırıya dönüştü. Yoksul halkın sırtına vergi ve zam yükü bindiren Hükümet, sıra sermaye çevrelerinin taleplerine gelince kıyakta, teşvikte, vergi borçlarını silmekte sınır tanımıyor. ‘Beşli çete’ başta olmak üzere patron örgütlerinin önüne kırmızı halılar seriliyor. Yangından mal kaçırırcasına yandaşa haksız ihaleler dağıtılıyor. Her açılan köprü ya da otoban yolundan, doğmamış bebeklere borç biçiliyor. Asgari ücret, temel ücrete dönüştürüldü; açlık olağan hale getirildi. Gençler gelecekten umudunu kesti, işsizlik çığ gibi büyüdü, büyüyor. Üretici köylü gübre atmadan mahsul ekiyor, traktöre haciz geliyor.

Pandemi ile beraber ev içi emeği giderek artan kadınlar, işlerinden de ilk ayrılanlar oldu. Yaşlı, çocuk bakımı üzerinde olan kadınlar, hem yeniden üretim alanında hem de üretim alanında giderek eziliyor. İktidarın kadınlara açmış olduğu savaş her gün kadınların öldürülmesi ile sonuçlanıyor. Katiller, tecavüzcüler, çocuk istismarcıları sokaklarda gezerken hayatını savunan kadınlar tutsak ediliyor. Kadınlar tüm bunlara karşı emekleri, bedenleri, kimlikleri, yaşamları için mücadele veriyor. 8 Mart alanları kadınların yoksulluğa, işsizliğe ve kendi yaşamlarına yönelik saldırılara karşı mücadele alanlarına dönüştü.

Toplum tüm bu yıkım karşısında elbette isyan ediyor, 2022 yılı işçi sınıfının grev dalgasıyla başladı. Aralık ayından bu yana 120 fabrika ve işyerinde grevler yapıldı. Pandemi sürecinin başında önemi tartışılan kuryelerin isyanıyla başlayan eylem dalgasında tekstil işçilerinin, metal işçilerinin, gemi söküm işçilerinin direnişleri birbirini izledi. Migros depo işçilerinin zaferi, tüm Türkiye’ye umut oldu. Sağlık emekçileri de greve giderken, belediye ve metal işçileri meydanları doldurdu. Zam dalgasına karşı Türkiye halklarının eylem dalgası da yaşandı. Marmaris’ten Yüksekova’ya, Bodrum’dan Bazid’e kadar binlerce kişi sokaklara çıkıp ‘geçinemiyoruz’ isyanını yükseltti.

Ayağa kalkma günü

1 Mayıs halkın katlanan yoksulluğuna, bitmek bilmez zam dalgasına ve işsizliğe karşı ayağa kalkma günüdür. 1 Mayıs, işçi sınıfı ve yoksul halkın bu gidişata en güçlü şekilde ‘dur’ deme günüdür. 1 Mayıs, bütün mücadeleleri birleştirme ve emekçilerin topyekun olarak soyguncuların, talancıların, sermaye sınıfının karşısına çıkma günüdür. 1 Mayıs Türk, Kürt, Arap her milliyetten işçilerin ve Alevi-Sünni, inanan-inanmayan demeden her kesimden emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Bunun en güçlü örneklerinden birini bu yıl 1 Mayıs’ta Türkiye işçi sınıfı ve halkımız gösterecektir.

İktidar kendi bekasını sürdürmek için halk üzerinde her türden baskıyı artırırken düzen muhalefeti halkı sokaktan geri çekiyor, tüm çözümü sandığa havale ediyor. Oysa son seçim yasası değişikliğinde de görüldüğü üzere ne sandık güvende ne de seçim. Bizler 7 parti ve örgüt olarak, halkımızı ekmek, demokrasi ve özgürlük için 1 Mayıs alanlarını doldurmaya çağırıyoruz. Sermayenin iktidarını değil; halkın iktidarını sağlamanın güvencesi sokaktır, meydanlardır, dayanışmadır, mücadeledir.

Bunu 8 Mart’ta alanları dolduran kadınların direnişi gösterdi. Kürt halkı başta olmak üzere eşitlik ve özgürlük için Newroz alanlarını dolduran yüz binlerin görkemli serhildanı gösterdi. Şimdi 8 Mart’taki kadın direnişinden, Newroz’daki milyonların mücadelesinden ilham alarak 1 Mayıs alanlarını büyük halk denizine çevirme zamanıdır. 1 Mayıs meydanları zeytinin sesiyle, özgürce akan derelerin kardeşliğiyle, doğanın talanına karşı toprağına, havasına, suyuna sahip çıkanların çığlıyla coşacak. Adına uygun olarak 1 Mayıs; yerlisiyle, mültecisiyle tüm işçi ve emekçilerin ortak hak taleplerine sahne olacak.

7 parti ve örgüt olarak 1 Mayıs’ın tüm ülke çapında yaygın ve kitlesel kutlanması için sendika konfederasyonlarına, emek ve meslek örgütlerine çağrıda bulunuyoruz; çalışmalara gecikmeden ve bir an önce başlayalım. 1 Mayıs haftasında fabrika, işyerleri ve mahallelerde kutlamalar gerçekleştirelim. Uluslararası işçi sınıfının ‘1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’, uluslararası sermayeye ve gericiliğe karşı enternasyonal dayanışma ve mücadelenin bir parçası olacaktır.

Tüm halkımızın 1 Mayıs’ını şimdiden kutluyoruz. Haydi 1 Mayıs’a!”

Paylaşın

Yedi Partiden Açıklama: Hileli Seçim Sistemine Karşı Ortak Mücadele

Halkların Demokratik Partisi (HDP) çağrısıyla bir araya gelen Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, Emekçi Hareket Partisi (EHP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) tarafından ortak yazılı açıklama yapıldı.

AK Parti ve MHP ortaklığıyla getirilen seçim kanununa dair yapılan açıklamada, “Antidemokratik seçim sistemini kabul etmiyoruz” denildi.

Açıklamada muhalefetin itirazlarına rağmen teklifin Meclis’e getirildiği vurgulanarak, “Toplumsal desteğini kaybeden, halka sefalet, adaletsizlik ve şiddet dışında bir şey sunamayan, iktidar partilerinin masa başı oyunlarla milletvekili sayısını artırma hevesinin bir sonucu olan bu teklif, zaten antidemokratik olan seçim sisteminde seçime katılım, temsilde adalet, eşitlik, denetim gibi sorunları daha da derinleştirecektir. Antidemokratiktir, hukuk dışıdır” denildi.

Mücadeleyi sürdürme kararlığına dikkat çekilen açıklamada, “Aksine, bizler halkımızın çıkarlarını gözeterek her alanda birlikte mücadeleyi büyüterek sürdüreceğiz. Tüm yurttaşlarımızı bir kez daha, iktidarın halka düşman politikalarına, seçimleri güvensiz ve adaletsiz kılmaya çalışma oyunlarına karşı ortak mücadeleye davet ediyoruz” diye kaydedildi.

HDP, SMF, EHP, EMEP, TİP, TÖP ve Halkevleri tarafından yapılan ortak açıklama şöyle: “Seçim kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi, muhalefet partilerinin itirazlarına, seçim güvenliği için oluşturulan demokratik kitle örgütlerinin ve kamuoyunun tepkisine rağmen iktidar vekilleri tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na sunulmuştur.

Toplumsal desteğini kaybeden, halka sefalet, adaletsizlik ve şiddet dışında bir şey sunamayan, iktidar partilerinin masa başı oyunlarla milletvekili sayısını artırma hevesinin bir sonucu olan bu teklif, zaten antidemokratik olan seçim sisteminde seçime katılım, temsilde adalet, eşitlik, denetim gibi sorunları daha da derinleştirecektir. Antidemokratiktir, hukuk dışıdır.

Bu teklif, halkın gerçek sorunları karşısında tek bir adım atmayan iktidarın, konu koltukları olunca nasıl gayretkeş hale gelebildiğini yeniden gözler önüne sermiştir. Partili cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf tutulmasını, il ve ilçe seçim kurullarında en kıdemli hâkimlerin görev alması uygulamasının terk edilmesini ve baraj sisteminin devamını öngören bu teklif Anayasa’nın 10. 37. ve 67. maddelerine de aykırıdır.

Mücadele birliği

Toplumsal mücadelenin farklı alanlarında eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi, barışı, emeği, adaleti, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve ekolojiyi ortak şekilde savunmak üzere bir araya gelen bizler, AKP-MHP işbirliğiyle geçirilmek istenen bu kanun teklifini kabul etmiyoruz. TBMM’deki geçici çoğunluğuna güvenerek bu anti-demokratik kanunu geçirmek isteyen iktidar partileri, bizim ortak mücadele irademize en ufak bir zarar veremeyecektir. Aksine, bizler halkımızın çıkarlarını gözeterek her alanda birlikte mücadeleyi büyüterek sürdüreceğiz. Tüm yurttaşlarımızı bir kez daha, iktidarın halka düşman politikalarına, seçimleri güvensiz ve adaletsiz kılmaya çalışma oyunlarına karşı ortak mücadeleye davet ediyoruz.”

Paylaşın

‘Üçüncü Yol İttifakı’ Genişleyecek Mi?

Üçüncü yol arayışı ve yapılan toplantıya ilişkin değerlendirmelerde bulunan EHP Merkez Komitesi üyesi Hakan Öztürk, “Mevcut partiler olarak kalmasın hem siyasi partiler hem de diğer toplumsal hareketler bu yapının içinde olsun diye öneriler var. Bu yapının genişlemesi çok muhtemeldir” dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) çağrısıyla 3’üncü yol arayışı kapsamında 7 partinin 18 Ocak’ta yaptığı ilk toplantının ardından 26 Şubat’ta da ikinci toplantısını yaptı. Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Halkevleri temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantıda “Ortak koordinasyon” kurma, geleceğe dair önemli kararlar alındı.

Mezopotamya Ajansı’ndan Kadir Güney’in haberine göre; toplantıya katınla EHP Merkez Komitesi üyesi Hakan Öztürk, 3’üncü yol arayışı ve yapılan toplantıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

HDP’nin çağrısıyla yapılan toplantının olumlu ve verimli geçtiğini vurgulayan Öztürk, “İlk toplantı biraz daha ilk görüşlerimizi öğrendiğimiz toplantı oldu. İkinci toplantı ise yaklaşımlarımızı geliştirmeye çalıştık. Türkiye’de yapılması gerekenlere dair değerlendirmeler yapıldı. Toplantıda çeşitli sonuçlara varıldı” dedi.

Toplantıda gündeme gelen konulardan birinin “savaş” olduğunu söyleyen Öztürk, her yerdeki savaşlara karşı çıkılması gerektiğinin altının çizildiğini belirtti. Toplantı gündemlerinden birinin de ekonomik kriz olduğunu anlatan Öztürk, “Ekonomik gidişatın bir ufkunun olmadığı gerçeği görülüyor. Bütün bunlara karşı hem halkta hem de çok belirgin olarak çeşitli sektörlerde örgütlenmiş olan işçi sınıfında önemli çıkışlar var. Bunları dikkate almak gerektiğini düşündük. Buraya dahil olmamış bütün toplumsal hareketlilik yaratan kesimlerle, diğer siyasi oluşumlarla da görüşme, bağ kurma kararı alındı” diye belirtti.

HDP’nin çağrısıyla yapılan 7 partinin bir araya geldiği ikinci toplantının çok verimli geçtiğini belirten EHP Merkez Yürütme Komitesi üyesi Hakan Öztürk, “Kurulacak ‘ortak koordinasyon’ ile önümüzdeki süreç koordine edilecek” dedi.

Toplantı sonrası açıklanan “ortak koordinasyon” kurma kararı kapsamında bir yürütmenin oluşturulduğunu belirten Öztürk, koordinasyonunun çalışmalarına dair şunları söyledi: “Bu yürütme önümüzdeki süreci koordine etmekte çok aktif olacak. Toplantılarımızı organize ederek, bahsedilen konularda daha detaylara girerek etkin bir çalışma yapılacak. Önümüzdeki dönemde hangi politik hedefleri koyarsak koyalım onları hayata geçirmek için üst düzey bir çaba gösterecektir. Toplantılar yapacak ve geniş toplantıları örgütleyecektir. İlk elden düşünülmüş hedefleri organize etmek hayata geçirmek için yürütme çalışmalar yapıyor olacak.”

“Genişlemesi muhtemel”

HDP çağrısıyla parti ve oluşumların bir araya gelmesine toplumun da ilgi gösterdiğini ifade eden Öztürk, buluşmaya dair olumlu bir ilgilinin olduğunu dile getirdi. Öztürk, “Mevcut partiler olarak kalmasın hem siyasi partiler hem de diğer toplumsal hareketler bu yapının içinde olsun diye öneriler var. Bu yapının genişlemesi çok muhtemeldir. İttifak görüşmelerini halk fark etti. Bundan sonra halkın da bu işin içerisine giriyor olması lazım. Sadece siyasetle uğraşanlara birleşin demek yeterli bir olay değildir. Halkın, işçi sınıfının, demokrasi talep edenlerin siyasetin içerisine girmesi gerekir. Onların siyasallaşması gerekir” dedi.

“Güçlendirilmiş parlamenter sistem” çalışması ile 6 partinin bir araya gelmesini de değerlendiren Öztürk, Millet İttifakı’nın demokrasi anlayışının “güçlendirilmiş parlamenter sistem” olduğunu söyledi. Öztürk, “Bunun dışında diyebilecekleri tek bir kelime yok. Ama biz bundan öte bir şey diyebilen bir topluluğuz. Olay sadece parlamentonun olabilmesi değil. Siyasal örgütlenme hakkının olabilmesi, gösteri yürüyüş hakkının olabilmesidir. 6’lı masanın arkasında bir araya gelmişlerin halkla teması, esnafa arada sırada ziyaret etmektir. Fakat bizim şuan ki ittifakımızda bir fiil işçilerin mücadelesini örgütleyen kesimler var, sendikalarda mücadele eden kesimler var. Bu bambaşka bir demokrasi düzeyidir. Onlar demokrasi alemine yeni geldiler” diye belirtti.

İlk adımlarını attıklarını ve görüşlerini sistematize ederek toplumun önüne koyacaklarının altını çizen Öztürk, “Hem seçimlere kadar çok önemli bir mücadeleyi ortaya koyacağız, hem seçimlerde söyleyecek önemli sözlerimiz olacak, hem de seçimlerden sonra bu örgütlülükle, aktif mücadeleye hem de politik programımızı geliştirerek, politik hamleler yapma açısından çok ciddi çabalarımız olacak” dedi.

Paylaşın

Demokrasi İttifakı: Savaşa Karşı Barış, Hemen Şimdi Ve Her Yerde

HDP, EMEP, EHP, Halkevleri, HDP, SMF, TİP ve TÖP’ün oluşturduğu Demokrasi İttifakı, “Savaşa Karşı Barış, Hemen Şimdi ve Her Yerde” başlığıyla Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaşa dair ortak açıklama yaptı.

Haber Merkezi / Donetsk, Lugansk ve Ukrayna’da sivillerin hayatını kaybettiği, halklar yerinden yurdundan edilerek kitlesel göçe maruz kaldığı belirtilen açıklamada, “Bütün savaş ve işgal güçleri bölgeden çekilmeli, halklara kendi kaderini tayin hakkı tanınmalıdır. Emperyalizm ve faşizm, verilen talimatlardan da görüldüğü üzere; nükleer silahları dahi devreye sokacak kadar gözü dönmüş ve çılgındır. Hiroşima, Nagazaki, Vietnam ve Halepçe bu vahşetin tarihsel vesikalarıdır. Bu vahşete seyirci kalmayacağız! Savaşa karşı, barış ve kardeşlik için şimdi seslerimizi yükseltme zamanı!” ifadelerine yer verildi.

“Dünya pandeminin yaralarını sarmaya çalışırken büyük ve yeni bir savaş tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Kapitalizm insanlığın ekmeğini, sağlığını düşünmüyor; enerji ve silah tekellerinin çıkarları için halkların boğazlaştığı yeni bir savaşa alan açıyor.” cümleleriyle başlayan açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı;

Donbas üzerinden tırmanan Ukrayna-Rusya gerilimiyle başlayan savaş ve işgalin arkasında esas olarak bu gerçeklik vardır. Rusya ve ABD öncülüğündeki NATO’nun halkların iradesini yok sayan yayılmacı politikalarının tarafı değiliz. Halklar, bu iki odaktan birine taraf olmak zorunda değildir. Haksız savaşları ve savaşa güç toplama çağrılarını reddediyoruz. Tarafımız barıştır, tarafımız bütün dünyada savaşa karşı ayağa kalkan halklarla aynıdır.

Türkiye’de “Barış hemen şimdi!” diyerek sokaklara çıkan emek ve demokrasi güçlerini selamlıyoruz. Savaş aygıtlarının küresel tahkimatına karşı küresel barışın hayat bulması için tüm halklarımızı alanları doldurmaya çağırıyoruz. Türkiye, 3. Dünya savaşının ateşini fitilleme ihtimali olan bir kamplaşmanın ve çatışmanın tarafı olmamalıdır. Dış politikasında uzunca bir dönemdir küresel ve bölgesel güçlerle işbirliği halinde agresif ve komşu halklarla sürekli çatışma pozisyonunda olan AKP iktidarını uyarıyoruz. Türkiye ne NATO’nun ne de Rusya’nın savaş blokuna dahil edilemez. Barış isteyen halklar da buna geçit vermeyecektir.

Savaş, eşitlik ve insanca bir yaşam için mücadele eden emekçinin düşmanıdır. Savaşların en büyük kaybedeni emekçiler, yoksullar, kadınlar ve gençlerdir. Ülkemizin bütün halkları, işçi ve emekçileri savaşa, militarizme ve şovenizme karşı birleşmelidir. Savaş aynı zamanda demokrasinin düşmanıdır. Diktatörlüğe, otokrasiye, oligarşiye giden en kestirme yol savaşlardır. Savaş kadınlar için daha çok göç, taciz ve tecavüzdür. Savaş doğanın yıkımıdır. Sadece insanların değil tüm canlıların yaşamlarına kast eder. Ülkemizde demokrasi için mücadele eden tüm kesimler savaşa karşı birleşmeli, halkların boğazlanmasından ve savaş baronlarının daha da güçlenmesinden başka hiçbir işe yaramayacak bu savaşı bertaraf etmek için büyük bir dayanışma göstermek demokrasi mücadelesinin zorunlu bir parçasıdır.

Donetsk, Lugansk ve Ukrayna’da siviller hayatını kaybediyor, halklar yerinden yurdundan edilerek kitlesel göçe maruz kalıyor. Bütün savaş ve işgal güçleri bölgeden çekilmeli, halklara kendi kaderini tayin hakkı tanınmalıdır. Emperyalizm ve faşizm, verilen talimatlardan da görüldüğü üzere; nükleer silahları dahi devreye sokacak kadar gözü dönmüş ve çılgındır. Hiroşima, Nagazaki, Vietnam ve Halepçe bu vahşetin tarihsel vesikalarıdır. Bu vahşete seyirci kalmayacağız! Savaşa karşı, barış ve kardeşlik için şimdi seslerimizi yükseltme zamanı!”

Paylaşın

7 Siyasi Partiden Ortak Açıklama: Birlikte Yürümekte Kararlıyız

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP)  çağrısıyla bir araya gelen 7 siyasi parti  ikinci toplantısını yaptı. Ankara’da yapılan toplantıya HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan, Mithat Sancar,  EMEP, TİP, EHP, TÖP, Sosyalist Meclisler Federasyonu ve Halkevleri’nden temsilciler katıldı.

7 siyasi yapının toplantısının ardından EMEP, EHP, Halkevleri, HDP, SMF, TİP ve TÖP’ün imzasıyla ortak açıklama yapıldı. “Ortak mücadele” vurgusu yapılan açıklamada şöyle denildi:

“Bölgede ve küresel düzeyde savaş politikaları giderek artıyor. Ülkemizde ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Krizin faturası halka kesilirken işçiler, emekçiler ve yoksullar insanca ve onurlu bir yaşam için mücadeleyi yükseltiyor.

Gerek dünyanın içerisinde bulunduğu durum gerekse AKP-MHP iktidarının ülkeyi getirdiği çıkmaz, tam da ortak mücadele etrafında bir araya gelecek güçler için sahada örgütlenmenin ve genişlemenin zeminini her zamankinden daha fazla olanaklı kılıyor.

Savaşa karşı barıştan, sermayenin sömürüsüne karşı emekten, doğanın talanına karşı yaşamdan, eşitlikten, özgürlükten ve demokrasiden yana olan tüm kesimlerle birlikte yürümekte kararlıyız.”

Toplantıda alınan kararlar

  • Savaşa karşı “barış hemen şimdi ve her yerde” iddiasını yükseltmeyi,
  • Ekonomik kriz ve zamlar karşısında insanca bir yaşam hedefini gerçekleştirmeyi,
  • 8 Mart, 21 Mart ve 1 Mayıs mücadele ve dayanışma günlerini hayatın her alanında birlikte örgütlemeyi,
  • Yerel mücadele platformlarını bütün çevrelerle birlikte güçlendirmeyi ve demokratik mücadele deneyimimizi ve birikimimizi yeni toplumsal hareketlerle buluşturmayı,
  • Genişleme çalışmalarını en geniş siyasal ve toplumsal mücadele dinamikleriyle sistematik olarak büyütmeyi karar altına aldık.”

Açıklamanın sonunda, “Bu cinayet, talan ve soygun düzenini birlikte durdurmak ve değiştirmek için ortak mücadele programını hayata geçirmek tarihsel sorumluluğumuzdur. Dayanışma, mücadele ve umutla…” ifadeleri yer aldı.

Paylaşın

‘Üçüncü İttifak’ta Yeni Gelişme: Yeni Partiler Katılabilir

HDP’nin de aralarında bulunduğu sol ve sosyalist partiler 26 Şubat’ta bir araya gelecek. Toplantıda mücadele ortaklığının yol ve yöntemleri ile oluşuma katılma talebinde bulunan partiler konuşulacak.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) çağrısıyla aralarında Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) temsilcileriyle 26 Şubat Cumartesi Günü Ankara’da toplanacak.

HDP’nin çağrısıyla 18 Ocak’ta yapılan ilk toplantının devamı olan bu ikinci toplantıya da siyasi partilerin Genel Başkanları ya da partilerin eş sözcülerinin katılım sağlayacak.

Berivan Altan’ın Mezopotamya Ajansı’nda yer alan haberine göre, HDP Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar imzasıyla gönderilen davetiyede, mücadele ortaklığı noktasında alınan kararların hayata geçirilmesi için yol ve yöntemleri belirlemeye yönelik ikinci toplantı çağrısı yapıldı.

Ankara’da yapılacak ikinci toplantıda mücadele ortaklığının yol ve yöntemlerinin tartışılması yanı sıra bir sekreterya ve yahut koordinasyon yapısının oluşturulması da konuşulacak.

Bir önceki toplantı da mücadele ortaklığının genişlemesine yönelik de çalışmalar olacağı vurgulanmıştı. Bu kapsamda mücadele ortaklığına katılım talebinde bulunan partilerin ve örgütlere dair değerlendirme de aynı toplantıda yapılacak.

Düzenli görüşmelere devam kararı 

Ankara’da 18 Ocak’ta yapılan ilk toplantının ardından aralarında TKP’nin de bulunduğu 8 parti imzasıyla yayınlanan açıklamada, “Ortak mücadeleyi sürdürmeyi, bu mücadele zeminlerini çoğaltmayı ve güçlendirmeyi, Ortak mücadele konularını belirlemek, bunları hayata geçirmeye yönelik içerik, yöntem ve takvimi oluşturmak için düzenli görüşmelere devam etmeyi, mevcut katılımla kendini sınırlamayan, ortak mücadelenin Türkiye’nin bütün demokratik, sol, sosyalist ve devrimci güçlerini kapsayacak şekilde genişletilmesini hedeflemeyi karar altına aldık.

Türkiye’nin bütün ezilenleri, ötekileştirilenleri, mağdurları, emekçileri, kadınları, gençleri ve ekoloji mücadelesi verenleri ile en geniş demokrasi, eşit yurttaşlık ve mücadele ortaklığını kurmanın yol ve yönetmelerini konuşmaya devam edeceğiz. Demokratik, sol, sosyalist ve devrimci güçler olarak üzerimize düşen toplumsal sorumluluğu yerine getirmeye kararlıyız” denilmişti.

İlk toplantı sonucunda yeni bir buluşma yapılacağı belirtilmesine rağmen TKP, “demokrasi ittifakı” tanımından rahatsız olduklarını belirterek, 2’nci toplantıya katılmama kararı aldı.

Paylaşın

Sekiz Partiden ‘Üçüncü İttifak’ Görüşmesi: Ortak Açıklama

Sol siyasi partiler HDP’nin çağrısıyla Ankara’da bir araya geldi. Saat 14.00’te başlayan toplantının yeri basınla paylaşılmadı. Toplantıya HDP adına Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar katılırken diğer partilerden 2-3 kişiden oluşan temsilcilerin yer aldığı öğrenildi.

Haber Merkezi / HDP yetkilileri toplantıya genel başkan düzeyinde katılım yapıldığına dikkat çekerek bu temsiliyetin yapılan çağrıya verilen önemin göstergesi olduğuna dikkat çekti.

HDP geçtiğimiz hafta EMEP, TKP, TİP, TÖP, SMF, Halkevleri, EHP ve SOL Parti’ye çağrı yapmıştı. SOL Parti dışında diğer parti ve oluşumların genel başkan ve MYK üyesi düzeyinde katılım gösterdiği öğrenildi.

Ortak açıklama

Toplantının bitiminde yazılı bir açıklama yapıldı:

Türkiye’nin içinde bulunduğu toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlar çığ gibi büyümektedir. İktidarın sömürü, talan ve ayrımcılık politikaları, toplumun ezilen bütün kesimlerinin her türlü insani haklarının ellerinden alınmasına, yoksullaşmaya neden olmakta ve doğanın talan edilmesine yol açmaktadır.

Bu gidişattan çıkmak için umudu büyütecek, topluma güven verecek güçlü bir birliği kurabilir, mevcut baskı rejiminin önünü kesebilir, demokratik değişim ve dönüşümün önünü açabiliriz. Bu nedenle Türkiye’nin demokratik, sol, sosyalist ve devrimci güçlerin geniş bir mücadele ortaklığı sağlaması gerektiğine inanıyoruz.

Bu çerçevede, HDP’nin yapmış olduğu çağrıyla 18 Ocak 2022 tarihinde aşağıda imzası bulunan siyasal yapılar olarak bir araya geldik. Bu toplantıda aldığımız kararları kamuoyuyla paylaşıyoruz:

Ortak mücadeleyi sürdürmeyi, bu mücadele zeminlerini çoğaltmayı ve güçlendirmeyi,

Ortak mücadele konularını belirlemek, bunları hayata geçirmeye yönelik içerik, yöntem ve takvimi oluşturmak için düzenli görüşmelere devam etmeyi,

Mevcut katılımla kendini sınırlamayan, ortak mücadelenin Türkiye’nin bütün demokratik, sol, sosyalist ve devrimci güçlerini kapsayacak şekilde genişletilmesini hedeflemeyi karar altına aldık.

Türkiye’nin bütün ezilenleri, ötekileştirilenleri, mağdurları, emekçileri, kadınları, gençleri ve ekoloji mücadelesi verenleri ile en geniş demokrasi, eşit yurttaşlık ve mücadele ortaklığını kurmanın yol ve yöntemlerini konuşmaya devam edeceğiz. Demokratik, sol, sosyalist ve devrimci güçler olarak üzerimize düşen toplumsal sorumluluğu yerine getirmeye kararlıyız.

Dayanışma, mücadele ve umutla…

EMEP
EHP
Halkevleri
HDP
SMF
TİP
TÖP
TKP

Paylaşın

Sekiz Parti Yeni İttifak İçin Bir Araya Geliyor

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, Sol Parti, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile 18 Ocak’ta Ankara’da bir araya gelecek.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 27 Eylül 2021 tarihinde açıkladığı “Demokrasiye, Adalete ve Barışa Çağrı Deklarasyonu” ile uzun süredir çağrı yaptığı “Demokrasi İttifakı” kapsamında çalışmalarını sürdürüyor.

Önümüzdeki günlerde HDP, bileşenleri dışındaki siyasi parti ve oluşumlarla buluşma gerçekleştirilecek.

Mezopotamya Ajansı’nın geçtiği habere göre HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, Sol Parti, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile 18 Ocak’ta Ankara’da bir araya gelecek.

Toplantıda, Türkiye’nin içinde bulunduğu çoklu krize karşı umudu büyütecek, güven verecek bir Demokrasi İttifakı tartışmaları yürütülmesi bekleniyor.

Ayrıca toplumun tüm kesimlerinin yer alması hedeflenen Demokrasi İttifakı’nın demokratik değişim ve dönüşümün öncü gücü misyonu vurgulanacak.

Mücadele ortaklığı

HDP, Türkiye’de demokratik, sol, sosyalist ve devrimci güçlerin geniş bir mücadele ortaklığını hedefliyor.

Demokrasi İttifakı’nda ilk tur olarak da planlanan bu toplantıda, Türkiye’nin bütün ezilenleri, ötekileştirilenleri, mağdurları, emekçileri, kadınları, gençleri ve ekoloji mücadelesi verenlerle en geniş eşit yurttaşlık ve mücadele ortaklığını kurmanın yol ve yönetmeleri tartışılacak.

Paylaşın