Sivilce İzlerinden Nasıl Kurtulunur?

Cilt bakımı dünyasında sivilce izleri en zorlu ve tedavisi en zahmetli cilt sorunlarından biridir. Makyaj bu izleri geçici olarak gizleyebilir, ancak sivilce yara izleri cildinizde kalıcı bir hale gelmeden önce en kısa sürede tedavi edilmesi gerekir.

Haber Merkezi / Sivilce izlerini, derinin derinliklerine kadar giden ve küçük delikler gibi görünenler, derin veya keskin hatlara sahip olmayan, ancak yumuşak kenarları ciltle birleşince düzensiz görünenler, keskin kenarlara sahip olan geniş, oval veya kutu benzeri girintiler olarak görünenler olmak üzere üç kategoriye ayırabiliriz.

Sivilce izlerine ne sebep olur?

Sinir bozucu sivilce izlerinin ortaya çıkmasının ana nedeni, sivilce yarasının iyileşme sürecini tamamen bozan iltihaplanma ve kolajen yenilenme eksikliğidir. Ciltte kendini yenilemek için kolajen ve doku üretimi gerektiren iyileşme sürecinden geçmelidir. Herhangi bir tetikleyici nedeniyle bu süreç aksarsa izler meydana gelir.

Sivilce izlerinden nasıl kurtulur?

Sivilce izleri rahatsız edici olsa da tedavi edilemez değildir. İşte sivilce izlerinden tamamen kurtulmanın yolları.

Retinoidler;

Retinoidler, cilt hücresini ve kolajen üretimini artırmak, ciltteki iltihapla mücadele etmek için hücresel düzeyde aktif olarak çalışırlar. Bu da, çukurlu sivilce izlerinin veya ciltte görünen herhangi bir sivilce sonrası şişlik olasılığını azaltmaya yardımcı olur.

Mikro iğneleme;

Adından da anlaşılacağı gibi, mikro iğneleme, cildinizin küçük iğne benzeri bir araçla delinmesini içeren bir işlemdir. Kulağa korkutucu geliyor ama tamamen zararsızdır. Bunun için özel olarak oluşturulmuş mikro iğne cihazları vardır.

Yine de mikro iğneleme tedavisi için dermatoloğunuza danışabilirsiniz. Bu süreç temel olarak mikroiğneler tarafından yapılan mekanik yaralanmaya tepki olarak cildinizdeki kolajen üretimini destekler.

Kimyasal peeling;

Bir dermatoloji kliniğinde kimyasal peeling tedavisi almak evde olduğundan çok daha güvenli ve kolaydır. İşlem, cilde bir kimyasal çözelti tabakasının uygulanmasını ve çıkarılmasını içerir; bu, taze, yeni bir cilt tabakası ortaya çıkarmak için hasarlı ve ölü cilt katmanlarından pul pul dökülmesine yardımcı olur; sivilce izlerinin gözle görülür şekilde azaltır. İşlemde kullanılan en yaygın kimyasallar salisilik ve glikolik asittir.

Pul pul dökülme;

Pul pul dökülme, sivilce izlerinin bir kez ve tamamen kaybolmasına yardımcı olmasa da, mevcut sivilcelerinizi tedavi etmenize ve cildinizde sivilce izlerinin oluşma ihtimalini azaltmanıza yardımcı olacaktır. En iyi seçeneğiniz salisilik asit içeren bir formül kullanmaktır.

C vitamini;

C Vitamini, düzenli kullanımla sivilce izlerinin kaybolmasına yardımcı olabilir. Askorbik asit olarak da bilinen bu bileşen, ciltteki kolajen üretimini önemli ölçüde hızlandırabilir, hasarlı hücreleri onarabilir ve iltihap sonrası sivilce lekelerini ve izlerini hafifleten bir cilt tonu ortaya çıkarabilir.

Paylaşın

Fibrosarkom nedir? Belirtileri, Tedavisi

Nadir görülen bir kanser türü olan Fibrosarkom, kas, yağ, bağ dokusu, damar, sinir gibi her tür yumuşak doku yapısından köken alan kanserleri içerir. Fibrosarkom ortaya çıktığı zaman, fibroblastlar kontrolünü kaybeder ve tümör tüm vücuda yayılmaya başlar.

Sarkomlar yumuşak dokularda meydana gelirse ”yumuşak doku sarkomu”, kemiklerde ortaya çıkarsa kemik sarkomu veya ”osteosarkom” olarak adlandırılır. Sarkomlar çocukluk çağında daha sık görülür. Yetişkinlerde nadirdir. Sarkomlar çocukluk çağı kanserlerinin % 15’ini oluşturur. Sarkomlar sıklık sırasına göre kol ve bacaklarda, karında ve baş-boyunda daha çok görülür.

Belirtileri;

  • Vücudun çeşitli yerlerinde ağrılı şişlikler
  • Koyu renk dışkı
  • Öksürük, nefes kesilmesi
  • Kan kusmak,
  • Karın bölgesinde acı

Nedenleri;

  • Zayıflamış, zarar görmüş lenf sistemi
  • Radyasyona maruz kalmak
  • Kimyasallara maruz kalmak
  • Genetik anomaliler

Teşhisi;

Eğer vücudunuzda ele gelen bir kitle varsa doktorunuz biyopsiyi uygun bulabilir. Tümörün tipinin belirlenmesi ve evrelendirilmesi için biyopsi büyük önem taşır. Biyopsi doğrudan, ultrason altında veya tomografi eşliğinde yapılabilir. Yumuşak doku sarkomları en iyi MR ile görüntülenebilir. Direkt grafi, tomografi, PET, kemik taraması ve ultrason uygun bulunan durumlarda hastadan istenebilir. Osteosarkomda hastaların %50’sinde kanda serum alkalen fosfat, %25’de ise serum laktat dehidrogenaz (LDH) yüksek olarak tespit edilir. Direkt radyografi tanı koydurur. (Radyografik görüntüde; kemikte yapım ve yıkımın birlikte olduğu litik ve sklerotik lezyon mevcuttur).

Tedavisi;

Kanserin hangi evrede olduğuna bağlı olarak değişmektedir. 1. evrede tümörün çıkarılıp radyasyon terapisi verilmesi yeterli olurken, 4. evrede tümör alındıktan sonra kemoterapi tedavisi uygulanmaktadır. Hastalığın tedavisi ve kurtulma olasılığı, hastalığın evresine ve süregelen tedaviye bağlı olarak değişmektedir. Hastalığı önlemek için risk faktörlerinden olabildiğince uzak durmak ve genel vücut sağlığı için gerekli olan beslenme şekline uymak gerekmektedir.

Tedavisini kimler yapar?

Sarkom, yani yumuşak doku kanserlerinin tedavi ve takibini ortopedist, cerrah, tıbbi onkolog, radyasyon onkoloğu ve patologdan oluşan bir ekip yapar.

 

 

 

Paylaşın

Bigoreksiya Nedir? Teşhis ve Tedavisi

21.Yüzyılda popülerliği artan vücut geliştirme sporuna paralel, hasta sayısı artış göstermektedir.  Bigoreksiya (Kas Dismorfisi) bireyin yapısı normal, hatta olağanüstü büyük ve kaslı olmasına rağmen kendi bedenini küçük, zayıf ve yetersiz olarak tanımlaması durumudur.

Bigoreksiya henüz yapılmış bir klinik araştırma olmadığı için fizik tedavi uzmanları tarafından teşhis edilemez.
Yakın zamanda, psikiyatristler tarafından “Anoreksiyanın zıttı” olarak ifade edilmiştir. Bigoreksiya artık yüzlerce, binlerce kişiyi etkilemektedir.

Vücut geliştirmek, bazı insanların zihnini o kadar çok kurcalamaktadır ki bu kişiler, bir çok önemli olayla ilgilenmezler, ağrıları ya da kırık kemikleri olmasına rağmen çalışmaya devam ederler ve hatta fiziksel gelişim programlarına uymak uğruna işlerini bile kaybedebilirler.

Vücut Geliştirme Nedir?

Vücut geliştirme kaslı bir beden sahibi olabilmek için bir takım ağırlık çalışmaları ve uyarlanmış beslenme programlarının tümünü içerir. Her ne kadar bayan vücut geliştiricileri olsa da daha çok erkek ağırlıklı bir aktivitedir. Vücut geliştiren bireyler vücutlarını bir panelde sergiliyorlar. Bu durum da spor içerisinde rekabete neden olmaktadır. Vücut geliştirmedeki estetik kaygılar, bu sporu diğer güç sporlarından ayırmaktadır. Güç sporlarındaki ana hedef mümkün olan en büyük ağırlığı kaldırmak iken, vücut geliştirme de estetik kaygılar ön plandadır.

Bigoreksiyanın belirtileri;

Bigoreksiyalı bireyler zamanlarının büyük bir çoğunluğunu egzersiz yaparak ,spor merkezlerinde geçirirler ve bu kişiler vücutlarının güçsüz olduklarını düşündükleri için  başkalarının kendi vücutlarını örmelerini istememektedirler.

Semptomlarında bu kişilerin profesyonel hayatlarındaki başarılarına da tesir ettiği ve fiziksel gelişim programları uğruna işlerini aksattıkları hatta işlerini kaybettikleri gözlemlenmiştir.

Kas dismorfunda en çok görülen tutumlardan biri ise sürekli olarak bedenlerini kontrol etmeleridir. Ayna ve benzeri metaryallerle bedenlerinde mevcut olan kaslarını sürekli kontrol etme ve tetkik etme davranışında bulunurlar.

Bu bireyler daha cüsseli görünmek için de çoğu kez kat kat giyinmeyi tercih etmektedirler. Ayrıca  bu kişiler spor takviyelerine çok miktarda para harcamaları, proteinli besinleri daha çok tercih etme, anormal yeme davranışları ve hatta bazı maddelerin kötüye kullanımınıda belirtiler arasında gösterilebilir.

Bigoreksiya oluşumunu etkileyen faktörler;

Bigoreksiya gelişiminde etkili olan faktörler; sosyokültürel baskılar, psikolojik ve fizyolojik faktörler, ailenin rolü ve çeşitli baskılar gibi faktörler arasındaki etkileşim bigoreksiya oluşumuna yol açabilir.

Ayrıca erkek bireylerin medyada ve fitness dergilerinde bulunan erkek modelleri örnek almaları bununla birlikte kişilerin kendi vücutlarından memnun olmama, kendi bedenleri ile ilgili takıntılar oluşturma bigoreksiya oluşumunda etkilidir.

Yapılan bir çalışmada gelecekteki dönemlerde kas dismorfik bozukluğu oluşumunda çocukluk döneminde yaşanan istismarların ilişkili olduğu kabul edilmiştir.

Bigoreksiyanın tedavisi;

Bigoreksiya teşhisi konulmuş kişiler genellikle tedavi olmayı kabul etmemektedirler. Bu bireyler için tedaviyi kabul etmek yenilgiyi kabul etmek anlamına gelir. Bu yüzden bireyleri tedaviye ikna etmek zor olabilir. Tedavileri ilaç tedavisi ve psikolojik tedavi şeklinde olup bireyler için olumlu sonuçlar vermektedir.

Paylaşın

Anoreksiya Nervosa Nedir? Nedenleri, Belirtileri, Teşhisi, Tedavisi

İnce kalmak konusunda aşırı takıntıya sahip olan kişilerde görülen Anoreksiya Nervosa, psikolojik bir hastalıktır. Anormal vücut ağırlığı ile tanımlanan ve hayati tehlikeye sahip bir yeme bozukluğu olan Anoreksiya Nervosa, genellikle 12-20 yaş arası gen kızlarda yaygın olarak görülür.

Haber Merkezi / Ayrıca sporcular, dansçılar ve aktörler gibi az vücut ağırlığıyla daha iyi performans göstermek isteyen kişilerde de görülebilir.

Anoreksiya Nervosa belirtileri nelerdir?

Fiziksel belirtiler:

Aşırı kilo kaybı
Kansızlık
Düzensiz kalp ritmi
Yorgunluk
Uyku bozukluğu (İnsomnia)
Erkeklerde testis oranında düşüş
Kadınlarda adet düzensizliği ya da adet görememe
Baş dönmesi ve bayılma
Tırnaklarda mavimsi renk değişikliği

Saçlarda incelme ve azalma
Kabızlık
Kuru ya da sarımsı cilt
Kemik erimesi
Kol ya da bacakların şişmesi
Böbrek sorunları

Duygusal ve davranışsal belirtiler:

Sürekli besinlerle ilgilenme,
Açlık hissini reddetme,
Kilo alma korkusu,
Sosyal hayattan geri çekilme,
Sinirli olmak,
Depresif ruh hali ve depresyona girme.

Anoreksiya Nervosa nedenleri?

Anoreksiya nervosanın kendine özgü bir nedeni yoktur. Ergenlik döneminde görülen bir hastalık olan anoreksiyanın gençlerin ergenlik değişimlerine uyum sağlamada karşılaştığı gülüklerden dolayı ortaya çıktığı söylenebilir. Çevresel, psikolojik ve biyolojik faktörlerin bir araya gelmesi sonucu ilerleyen hastalık tedavi edilmediğinde hastanın hayatını kaybetmesine neden olabilir.

Biyolojik nedenler; Anoreksiya nervosa hastaları genellikle duyarlı, azimli ve mükemmeliyetçi kişiliğe sahiptir. Genetik yatkınlığı olduğuna dair kesinleşmiş çalışmalar olmamasına rağmen ailesinde anoreksiya hikâyesi olanlarda hastalığın görülme riski yüksek olabilir.

Psikolojik nedenler; Bebeklik ve çocukluk dönemindeki yanlış beslenme davranışları ilerleyen dönemlerde anoreksiya gelişimi için risk yaratabilir. Utangaç, depresif, boyun eğen, obsesif kompülsif kişilik bozukluğuna sahip gençlerde hastalık daha sık görülür.  Ebeveynleri ile arasında sevgi bağı düşük olanlarda ve geçmişte cinsel istismara uğramış kadınlarda anoreksiya nervosa görülme riski yüksektir.

Çevresel faktörler; Moda dünyasında zayıf vücudun popüler olması özelikle ergenlik dönemindeki gençleri olumsuz etkiler. Zayıf bir bedene sahip olmak amacıyla gençler diyet yapmaya başlar ve ince görünmek konusunda takıntılı bir ruh haline bürünür. Dansçılar, balerinler, mankenler, jokeyler iş yaşamlarındaki rekabetten ve beklentilerden dolayı sürekli kilolarını korumak zorundadır. Bu meslek grubundakilerde yeme bozuklukları görülme riski yüksektir.

Anoreksiya için ne zaman doktora başvurmak gerekir?

Anoreksiya, diğer yeme bozuklukları gibi ömür boyu sürebilen bir hastalıktır. Anoreksiyalı kişiler hastalığın en başından itibaren tedavi olmayı reddeder. Kişide fiziksel ve duygusal belirtilere ek olarak aşağıdaki durumlarda varsa anoreksiyadan şüphelenerek doktora başvurmak gerekir:

Öğün atlamak,
Yemek porsiyonlarını küçültmek,
Yemek yememek için bahaneler üretmek,
Besinlerin yağ ve kalorilerini sürekli hesaplamak ve bu değerlere göre beslenmek,
Lezzetli yemeklerden kaçmak,
Sürekli kaç kilo olduğunu tartmak,
Toplum içinde yemek yemeyi reddetmek,

Ayna karşısında kendini çok sık kontrol etmek,
Ne kadar ince olursa olsun kilolu olduğunu savunarak şikayet etmek,
Bol kıyafetler giyerek vücudu saklamak,
Kimsenin kendileri hakkındaki görüşüne önem vermemek.

Anoreksiya nervoza tedavi yöntemleri

Anoreksiya nervosanın tedavisi uzman bir psikiyatrist, diyetisyen, psikolog, ortopedi, endokrinoloji, fizyoterapist, hemşire gibi sağlık personelinin katkısıyla oluşturulan ekip çalışması gerektirir. Hastanın ve ailesinin tedaviye katılımı tedavinin başarısı açısından oldukça önemlidir.  Hastanın uygun bir beden ağırlığa gelmesinin fiziken ve ruhen etkileri açıkça anlatılabilmelidir. Hastanın ikna edilmesi ve hastalığının etkilerini fark etmesi sağlanmalıdır.

Hasta olması gereken vücut ağırlığının %30’unu kaybetmişse genellikle tedavi için hastaneye yatırılır ve kilo alımı kontrol altında tutulur. Bireyin kimlik duygusunu ve öz saygısını geri kazanmasını sağlamak amacıyla psikoterapi seansları ailesi ile birlikte düzenlenebilir. Hasta istenilen ağırlığa geldiğinde hastaneden taburcu edilebilir ancak hastalığın nüksedebilme oranının yüksek olması nedeniyle sürekli kontrol altında tutulması önemlidir.

Paylaşın

Akrep Sokmalarının Belirtileri Nelerdir?

Akrep sokmasında gerekli tedbirler kısa sürede alınmazsa kişi hayatını kaybedebilir. Özellikle bebekler, çocuklar, yaşlılar, kalp ve akciğer rahatsızlığı olanlar akrep sokması karşısında daha az dirence sahiptir.

Akrep türleri 1.750 tanedir. Bu türlerden 50 tanesi zehirlidir ve sadece 20-25 tanesi insanlara zehir bulaştırarak ölüm tehlikesi yaşatırlar. Ki bu hiç de azımsanacak bir rakam değildir. Sarı akrep ve siyah akrep türleri, evlerde en sık karşılaşılan zehirli akreplerdir. Akrep sokması, akreplerdeki zehir nedeniyle başlı başına sorun oluştururken, bazı alerjik reaksiyonları da tetikleyebilmektedir.

Akrep sokması nasıl anlaşılır, belirtileri nelerdir?

Şiddetli ağrı,
Yanma,
Acı duyulan yerde uyuşma, karıncalanma ve şişme,
Kas seğirmesi,
Olağandışı baş, boyun ve göz hareketleri,

Ağızda köpüklenme,
Çift görme,
Nöbet,
Terleme,
Kusma,
Yüksek veya düşük kan basıncı (her ikisi de olabilir),

Taşikardi ya da düzensiz kalp atışı,
Huzursuzluk, sinirlilik, çocuklarda ağlama,
Nefes darlığı,
İstemsiz idrar atımı,
Koma.

Akrep soması sonrası yapılmaması gerekenler:

Akrep sokmalarında zaman kaybetmeden tıbbi destek almak üzere ambulans çağrılmalı ve hastaneye gidilmelidir.

Akrebin soktuğu fark edildiğinde yapılması gereken ilk müdahale, sokulan yerin sabunla ve suyla yıkanması olmalıdır. Daha sonra yaranın üzerine buz konulmalıdır.

Yarayı kesmek, kanatmak,
Isırılan bölgeyle oynamak (yara hareketsiz bırakılmalıdır),
Yaraya amonyak sürmek,
Turnike yapmak.

Akrep sokması durumunda istemsiz kas hareketleri olabilir. Bu yüzden bir yakınınızdan sizi hastaneye götürmesi için yardım istemelisiniz. Hastaneye araba ile gidilmesi durumunda akrep tarafından sokulan kişi arabayı kesinlikle kullanmamalıdır.

Akrep sokmasında ağrı şiddetli olur. Gerekli tıbbi müdahale yapılana kadar ağrıyı dindirmek için reçetesiz satılan ağrı kesici ilaçlardan kullanılabilir. Asetaminofen ve ibuprofen içeren ilaçlarla Aspirin alınması uygundur. İçeriğinde opiat bulunan ağrı kesicilerin kullanılmaması gereklidir.

Akrep sokması tedavisi

Bazı akrep sokması durumlarında belirtiler şiddetli olsa da yapılan ilk müdahaleler ve kullanılan ilaçlar yeterli olabilmektedir. Ciddi vakalarda akrep serumları uygulanabilir. Fakat bu serumların yan etkileri ağırdır (aniden başlayan ve hayat kaybına bile sebebiyet veren alerjik reaksiyon olan anafilaksi ve serum hastalığı gibi). Bu yüzden kişi gerçekten ciddi tehlike ile karşı karşıya ise ve alerjik rahatsızlıkları yoksa, akrep serumlarının uygulanması tercih edilir. Akrep serumları, daha önce akrep sokması yaşamış ve serum almış kişiye verilmez. Ayrıca son 5 yıl içinde tetanoz aşısı olmayanların da mutlaka aşıyı yaptırmaları önerilmektedir.

Mümkünse akrebi yakalayın 

Hastaneye sizi sokan akreple birlikte giderseniz ne tür bir müdahale yapılacağına daha doğru bir şekilde karar verilmesini sağlayabilirsiniz. Cam bir kavanozu hızlı bir şekilde akrebin üzerine geçirebilirsiniz. Akrebin içinde bulunduğu kavanozu çok hafif bir şekilde yerinden kaldırarak altına kâğıt ya da karton geçirebilir, ters çevirdiğiniz kavanozun ağzını kapağıyla sıkıca kapatabilirsiniz. Bu işlemi yapması için yakınlarınızdan da yardım isteyebilirsiniz.

Ulusal Zehir Danışma Merkezi’ni arayın

İlk belirtiler hafif olabilir ve durumun ciddiyeti anlaşılmayabilir. Türkiye’nin her yerinden 7/24 hizmet veren Ulusal Zehir Danışma Merkezi’ni arayarak durumun ciddiyeti hakkında bilgi alabilirsiniz. Aramanız gereken telefon numarası ise: 114.

Telefonda yaşınıza, ağırlığınıza ve tasvir ettiğiniz yaranın durumuna göre risk belirlenir ve yapmanız gerekenlerle ilgili bilgilendirilirsiniz. Eğer sizi sokan akrebi gördüyseniz, akrebin görünüşünü de tarif ederek daha sağlıklı bir değerlendirme yapılmasını sağlayabilirsiniz. Akrebi yakalayamıyorsanız fotoğrafını da çekebilirsiniz.

Paylaşın