Toplumun Yüzde 81’i Laik Bir Ülkede Yaşamak İstiyor

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) anket sonuçlarına göre 2016 yılında katılımcıların yüzde 75’i laik bir ülkede yaşamayı arzu ederken bu oran 2020 yılında yüzde 81’e çıkıyor.

Benzer şekilde ankete katılanların çoğunluğu demokratik bir ülkede yaşamaktan da memnun. Anket sorularına yanıt verenlerin 2016 yılında yüzde 22’si, 2020 yılında ise yüzde 17’si şeriat kurallarına göre olan bir hukuk sistemini tercih edeceğini söylüyor.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) bugün yayımladığı ve 2016 ile 2020’de yapılan iki ankete dayanan çalışmaya göre katılımcıların ortalama yüzde 85’i dinin hayatlarında önemli olduğunu ancak inançlarını iyi bilmediklerini söyledi. Ayrıca katılımcıların büyük çoğunluğu laik ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyor.

“Türkiye’de Çoğulculuk Radikalleşmeyle Karşı Karşıya: Çoğunluğu Müslüman Bir Ülkede Din ve Radikal Tutumlar Araştırması” isimli araştırma 2016 ve 2020’de gerçekleştirilen iki kapsamlı ankete dayanıyor.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker‘in aktardığı rapora göre; sırasıyla 6 bin 989 ve 7 bin 280 kişiden oluşan temsili örneklerle yüz yüze görüşmelerle yapılan bu iki ankette dini kimlik, dindarlık düzeyleri ile inanç ve etnik/dini kökenlerdeki farklılıklara karşı hoşgörü gibi unsurlar irdeleniyor.

Türkiye nüfusunun çoğunluğunun Müslüman ve Sünni olduğunun belirtildiği raporda, bu oranın 2016’da yüzde 84, 2020’de ise yüzde 87 olduğu belirtiliyor.

Anketlere katılanların çoğunluğunun “inançlarının farkında olmadıklarını veya iyi bilmediklerini” söylediğinin kaydedildiği raporda, “2016’da ankete katılanların yüzde 59’u inancını bilmediğini söylerken bu oran 2020’de yüzde 71’e çıktı” deniliyor. Ancak bu farkın Gülen cemaatinin 2016’da düzenlediği darbe girişiminin etkisinden kaynaklanabileceği de not düşülüyor.

TEPAV çalışmasına göre bu iki ankete de katılanların çoğunluğu laik bir ülkede yaşamayı tercih ediyor ve iki anket arasındaki geçen zaman içinde de bu oran yükseliyor. Anket sonuçlarına göre 2016’da katılımcıların yüzde 75’i laik bir ülkede yaşamayı arzu ederken bu oran 2020’de yüzde 81’e çıkıyor.

Benzer şekilde katılımcıların çoğunluğu demokratik bir ülkede yaşamaktan da memnun. Anket sorularına yanıt verenlerin 2016’da yüzde 22’si, 2020’de ise yüzde 17’si şeriat kurallarına göre olan bir hukuk sistemini tercih edeceğini söylüyor.

Görüşülen katılımcıların çoğunluğu, ortalama yüzde 85’i, dinin hayatlarında önemli olduğunu düşünürken bölgelere göre bazı farklılıklar da ortaya çıkıyor.

2016 anketinde doğu illerinde yaşayanlar, batı illerindeki katılımcılara kıyasla dinin hayatlarında önemli olduğunu daha yüksek oranda söylerken 2020 anketinde ise bazı bölgelerde kayda değer değişim gözleniyor.

Bu değişime göre; batı Marmara bölgesindeki katılımcılar arasında hayatlarında dinin çok önemli olduğunu bildirenlerde yükseliş yaşandı. Ayrıca İstanbul ve Batı Karadeniz’den olan katılımcılarda da dine verilen önemde yükseliş görüldü. Tam tersine Akdeniz, Orta Anadolu ve Batı Anadolu’dakilerde düşüş tespit edildi.

Bu arada raporun bulguları anketlerdeki Kürt katılımcılarının Türk katılımcılara göre dinin hayatlarında “çok önemli ya da önemli olduğunu” düşünmeye daha yatkın olduğunu da gösteriyor.

Anketin kadın katılımcıları arasında başörtüsü takanların oranı yıldan yıla farklılık göstermekle birlikte 2020’de yarıdan fazla olduğu belirtiliyor. İki anket arasında geçen zamanda gençler, çalışan kadınlar ve eğitim düzeyi yüksek katılımcılarda ise başörtüsü kullanımında düşüş gözlendiği ifade ediliyor.

Çalışmaya göre her iki anket de eğitim düzeyi arttıkça dinin algılanan önemi azaldığını ortaya koyuyor.

Okuma yazma bilmeyenler, ilkokul mezunu olanlar ve diplomasız okur yazar olanların dinin çok önemli olduğunu bildirme oranlarının daha yüksek olduğu belirtiliyor. Orta okul, lise ve üniversite mezunlarında dine verilen önemde ise kayda değer bir azalma görülüyor.

Raporun bir başka ilginç bulgusu da farklı yaş gruplarının dine verdiği önemle ilgili. Buna göre genç yaş grubundan katılımcılar, özellikle de 18-24 yaş grubundakilerin ileri yaşlara kıyasla dinin çok önemli olduğunu düşünme olasılıkları daha düşük. “Bu da dine yönelik tutumlarda nesiller arası bir farklılık olduğunu düşündürmektedir” denilen raporda, ankete katılanların işi olup olmadığına göre de farklı yanıtlar gözlendi.

2016 anketinde öğrenciler ve çalışan katılımcıların; ev hanımları, emekliler veya çalışmayanlar ile karşılaştırıldığında dinin hayatlarında çok önemli olduğunu düşünme oranları daha düşük. 2020 anketinde ise öğrencilerin benzer şekilde dine daha az önem verdiği, buna karşılık en çok önem verenlerin ise ev hanımları olduğu tespiti yapılıyor.

Diyanet’e ve tarikatlara güven çok düşük

Raporun ilginç bulgularından bir diğeri de dini bilgilerin nereden alındığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ve tarikatlara duyulan güven ile alakalı.

2020 anketinin katılımcılarının yaklaşık üçte ikisi dini bilgilerini ailelerinden aldıklarını söylüyor. Diyanet’e genel anlamda duyulan güven katılımcılar arasında yüzde 6.47’de kalırken dini vakıflara ya da tarikatlara olan ise yüzde 2 ile daha düşük düzeyde.

Diyanet’in sağladığı bilgilere duyulan güven ise farklılık gösteriyor. 2020 anketine katılanların yüzde 58’i Diyanet’in namaz saatleri, Ramazan günleri ya da tatillere ilişkin verdiği bilgilere güven duyuyor. Buna karşılık katılımcıların yüzde 30’u bu konuda kararsız, yüzde 11’i ise güven duymuyor.

Diyanet’in fetvalarına ise katılımcıların yüzde 46’sı güvenirken yüzde 35’i kısmen güvendiğini, yüzde 16’sı ise güvenmediğini belirtiyor.

Rapora göre her iki anket de Türkiye’deki insanların genel olarak çoğulcu olduğunu gösteriyor. 2016 ile 2020 sonuçları kıyaslandığında çoğulculuk eğilimi artış gösterirken, katılımcıların sadece yüzde 21’i “dindar olmayan bir insanın ahlaklı olamayacağını” düşünüyor.

Bu arada iki anket arasındaki geçen zamanda artan çoğulculuk eğilimini doğrulayacak şekilde katılımcılar arasında “kendi inanç ve uygulamalarının en doğrusu olduğunu” belirtenlerin oranında da düşüş gözleniyor. Çalışmaya göre 2016’da yüzde 47 olan bu oran 2020’de yüzde 36’ya düşüyor.

Çoğulculuğun yanı sıra radikalleşme oranını da irdeleyen rapor ideolojik radikalleşme endeksine göre katılımcıların 2016’da yüzde 4’ünün, 2020’de ise yüzde 2’sinin radikal dini tutum içinde olduğu tespiti yapıyor.

Paylaşın

Deprem Bölgesinde Çalışan Sayısı 136 Bine Düştü

TEPAV’ın İstihdam İzleme Bülteni’ne göre, mayıs ayı itibarıyla deprem bölgesinde yer alan 11 ilin sigortalı ücretli istihdam içindeki payı yüzde 9,3 oldu. Çalışan sayısı yıllık olarak 318 bin 748’e (yüzde 17,7), aylık ise 136 bin 864’e (yüzde 8,4) düştü.

Mayıs’ta afet bölgesindeki 7 il başta olmak üzere 15 ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Maraş 65 bin 057 (yüzde 37,3), Hatay 70 bin 839 (yüzde 36,1), Malatya ise 36 bin 735 (yüzde 30,3) çalışan kaybı ile istihdamı en yüksek oranda daralan ilk üç il oldu. Bunları 57 bin 498 ile Antep (yüzde 15,6), 9 bin 735 ile Elazığ (yüzde 11,9) izledi. Urfa (yüzde 11,3) ve Kilis (yüzde 11,1) de deprem bölgesinde olan ve istihdam kaybı yaşayan diğer iller oldu.

Kısa çalışma ödeneğinden faydalananların sayısı deprem sonrasında yaklaşık 100 bin arttı. Buna göre, işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı Mayıs’ta 696 bin 630 iken Haziran’da 826 bin 588’e; faydalananların sayısı ise söz konusu aylarda 302 bin 81’den 362 bin 100’e yükseldi.

Diğer taraftan, kısa çalışma ödeneğinden faydalanan sayısı Ocak’ta bin 261 iken izleyen iki ayda 100 bin 217’ye yükseldi ve Temmuz itibarıyla da 1 bin 879’a geriledi. Bu çerçevede yapılan ödeme miktarı da Mayıs’ta 46 milyon 595 bin TL’den Temmuz’da 1 milyon 971 bin TL’ye düştü.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) her ay yayımladığı verilerden yola çıkartarak hazırladığı İstihdam İzleme Bülteni’nin bir yenisini yayımladı.

31 Temmuz’da yayımlanan ve Mayıs’a ait verilerden yola çıkarak hazırlanan bültene göre depremden etkilenen 7 il başta olmak üzere 15 ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Mayıs’ta toplam sigortalı çalışan sayısı yıllık yüzde 2 (765 bin) azalırken aylık yüzde 0,3 (57 bin) arttı ve 22 milyon 475 bin olarak gerçekleşti.

Ocak- Mayıs dönemine ait kayıtlı istihdam verilerinde deprem nedeniyle önemli değişimler gözlendi. Deprem öncesine kıyasla yaklaşık 374 bin 500 istihdam kaybı yaşanırken Maraş, Malatya, Hatay ve Antep’te düşüşler yüksek seviyelerini korudu.

Ocak’ta deprem bölgesine ait istihdam bildirimlerinde yaşanan keskin düşüşler toplam kayıtlı istihdamda aylık olarak yüzde 3,4 gerilemeye neden olurken Şubat ve Mart aylarında ise sırasıyla yüzde 1 ve yüzde 0,4 artışlar kaydedildi. Nisan’da yüzde 3,6 daralırken Mayıs’ta yine artış eylemine başlayarak yüzde 0,3 olarak gerçekleşti.

Beş aylık değişim toplam istihdamda 2022 yılsonuna göre 374 bin 500 (yüzde 13,3) gerilemeye işaret ederken diğer taraftan, yıllık verilere göre Malatya, Maraş ve Hatay’da yüzde 30 ve üzeri, Elazığ, Kilis, Antep ve Urfa’da yüzde 10 ve üzeri işgücü kayıpları yaşandı. Kilis, Adana, Diyarbakır ve Osmaniye’de ise istihdamda yüzde 5 ve üzeri daralmalar gerçekleşti.

İşsizlik ödeneğine başvuranların sayısı 800 bini aştı

Kısa çalışma ödeneğinden faydalananların sayısı deprem sonrasında yaklaşık 100 bin arttı. Buna göre, işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı Mayıs’ta 696 bin 630 iken Haziran’da 826 bin 588’e; faydalananların sayısı ise söz konusu aylarda 302 bin 81’den 362 bin 100’e yükseldi.

Diğer taraftan, kısa çalışma ödeneğinden faydalanan sayısı Ocak’ta bin 261 iken izleyen iki ayda 100 bin 217’ye yükseldi ve Temmuz itibarıyla da 1 bin 879’a geriledi. Bu çerçevede yapılan ödeme miktarı da Mayıs’ta 46 milyon 595 bin TL’den Temmuz’da 1 milyon 971 bin TL’ye düştü.

Mayıs itibarıyla deprem bölgesinde yer alan 11 ilin sigortalı ücretli istihdam içindeki payı yüzde 9,3 oldu. Çalışan sayısı yıllık olarak 318 bin 748’e (yüzde 17,7), aylık ise 136 bin 864’e (yüzde 8,4) düştü.

Mayıs’ta afet bölgesindeki 7 il başta olmak üzere 15 ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Maraş 65 bin 057 (yüzde 37,3), Hatay 70 bin 839 (yüzde 36,1), Malatya ise 36 bin 735 (yüzde 30,3) çalışan kaybı ile istihdamı en yüksek oranda daralan ilk üç il oldu. Bunları 57 bin 498 ile Antep (yüzde 15,6), 9 bin 735 ile Elazığ (yüzde 11,9) izledi. Urfa (yüzde 11,3) ve Kilis (yüzde 11,1) de deprem bölgesinde olan ve istihdam kaybı yaşayan diğer iller oldu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

En Fazla İstihdam Kaybeden Sektör “Tekstil”

Ocak ayında tekstil ürünleri imalatı sektörü, 91 bin 510’luk çalışan sayısı ile en fazla istihdam kaybeden sektör oldu. Yıllık değişimi de yüzde 18,4 oranında daralmaya işaret etti. 89 alt sektörün 19’unda sigortalı ücretli çalışan sayısında azalma görüldü.

Haber Merkezi / Tekstil ürünleri imalatı dışında, finansal hizmetler (16 bin 543), ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar (12 bin 862) ve hukuki ve muhasebe faaliyeti sektörleri de (7 bin 427) çalışan sayısı olarak istihdamı en çok daralan diğer sektörler arasında yer aldı.

Oransal olarak bakıldığında ise istihdam en hızlı ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar sektöründe (yüzde 25,5) geriledi. Bu sektörü yüzde 18,4 azalışla tekstil ürünleri sektörü takip etti.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 31 Mart’ta yayımladığı Ocak 2023 verilerinden yola çıkarak İstihdam İzleme Bülteni hazırladı.

Buna göre Ocak’ta toplam sigortalı çalışan sayısı yıllık olarak yüzde 3,5 (766 bin) arttı, aylık olarak ise yüzde 3,4 (805 bin) azaldı ve 22 milyon 935 bin olarak gerçekleşti.

Toplam sigortalı çalışanların yüzde 72,2’sini ücretli çalışan grubu oluşturdu ve istihdamın genel seyrinde belirleyici oldu. Bu gruptaki yıllık değişim yüzde 3,8 (612 bin 732) artış yönlü olurken aylık olarak yüzde 4,5 (779 bin 635) oranında gerileme yaşandı.

Diğer taraftan, esnaf-çiftçi grubundaki yıllık değişim ise yüzde 2,6 artış yönünde oldu. Ancak alt sınıflarda değişimler farklılaştı. Bu dönemde esnaf sayısında yüzde 3 (75 bin 739), çiftçi sayısında ise yüzde 0,6 (3 bin 111) artış görüldü.

Bu gruptaki aylık değişimler ise esnaf sayısında yüzde 0,3, çiftçi sayısında ise yüzde 3,2 oranında düşüş şeklinde oldu.

Kamu sektöründe sigortalı çalışan sayısındaki yıllık artış yüzde 2,3, aylık düşüş yüzde 0,3 olarak kaydedildi.

İnşaatta istihdam artmaya devam ediyor

Ocak’ta inşaat dışındaki sektörlerin hemen hepsinde yılın en düşük istihdam artış oranları gerçekleşti. Özellikle imalat ve toptan-perakende ticaret sektörlerindeki ivme kayıpları dikkat çekmekti.

Sigortalı ücretli çalışanların yüzde 52,3’ü üç ana sektörde istihdam edildi. Bu sektörler, sırasıyla, imalat (yüzde 26,8), toptan ve perakende ticaret (yüzde 15,4) ve inşaat (yüzde 10,1) oldu.

Yıllık değişimlere bakıldığında, imalat ve toptan-perakende ticaret sektörlerinde yıllık artışların önemli oranda gerilediği; imalatta yüzde 0,4’e, toptan ve perakende ticaret sektöründe ise yüzde 2,9’a düştüğü gözlendi.

Bunun yanı sıra, inşaat sektöründe yaşanan artış eğilimi yüzde 13,3 ile hızlanarak devam etti. Diğer taraftan, hizmet sektörlerinden finans ve sigorta faaliyetlerinde istihdam yıllık olarak yüzde 5,1 oranında daraldı. Diğerlerinde de artış oranları önemli oranda düşmüştü.

Deprem bölgesindeki istihdam kayıpları

Ocak ayı itibarıyla deprem bölgesinde yer alan 11 ilin sigortalı ücretli istihdam içindeki payı yüzde 7,7 oldu. Çalışan sayısındaki düşüşler yıllık 465 bin 695 (yüzde 26,8), aylık ise 614 bin 272 (yüzde 32,5) olarak kaydedildi.

Ocak’ta afet bölgesindeki iller başta olmak üzere 13 ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Maraş 113 bin 330 (yüzde 68,1), Hatay ise 111 bin 344 (yüzde 57,9) çalışan kaybı ile istihdamı en fazla daralan ilk iki il olarak kayıtlara geçti.

Onları 92 bin 89 ile Gaziantep (yüzde 25,8), 53 bin 78 ile Malatya (yüzde 45,9) ve 30 bin 453 ile Adıyaman (yüzde 46,7) izledi.

Adana (yüzde 6,5), Osmaniye (yüzde 29), Urfa (yüzde 10,4), Elazığ (yüzde 4,9) ve Kilis de (yüzde 11,2) deprem bölgesinde olan ve en fazla istihdam kaybı yaşayan diğer iller oldu.

En büyük düşüş tekstilde

Ocak’ta tekstil ürünleri imalatı sektörü, 91 bin 510’luk çalışan sayısı ile en fazla istihdam kaybeden sektör oldu. Yıllık değişimi de yüzde 18,4 oranında daralmaya işaret etti.

89 alt sektörün 19’unda sigortalı ücretli çalışan sayısında azalma görüldü. Tekstil ürünleri imalatı dışında, finansal hizmetler (16 bin 543), ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar (12 bin 862) ve hukuki ve muhasebe faaliyeti sektörleri de (7 bin 427) çalışan sayısı olarak istihdamı en çok daralan diğer sektörler arasında yer aldı.

Oransal olarak bakıldığında ise istihdam en hızlı ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar sektöründe (yüzde 25,5) geriledi. Bu sektörü yüzde 18,4 azalışla tekstil ürünleri sektörü takip etti.

Paylaşın

Türkiye’de Çiftçi Sayısı 500 Binin Altına Düştü

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), ‘Ocak 2022 İstihdam İzleme Raporu’nu yayınladı. Üretim maliyetlerindeki artışın tarıma vurduğu darbeyi gözler önüne seren rapora göre; çiftçi sayısı son yılların en düşük seviyesine gerilerken, sigortalı ücretli çalışanların yüzde 52,5’ini oluşturan 3 ana sektördeki istihdam artışları da son bir yıl içinde gerçekleşen en düşük seviyelerde bulunuyor.

Haber Merkezi / Rapora göre ocak ayında sigortalı çalışan sayısı yıllık bazda yüzde 5,1 oranında (1,1 milyon) artarak, 22,2 milyon olarak gerçekleşti. SGK ocak ayı verilerine yer verilen raporda, toplam sigortalı çalışanların yüzde 71,9’unu oluşturan sigortalı ücretli çalışan grubunun (4/a/sigorta işkolu) yıllık olarak yüzde 5,9 (885 bin) oranında arttığı belirtildi. Kamu sektöründe sigortalı çalışan (4/c) sayısındaki artış ise yüzde 1,6’da kaldı.

Esnaf-çiftçi grubundaki (4/b) değişim yüzde 4,7 artış yönünde olmakla beraber alt sınıflarda eğilimler farklılaştı. Bu dönemde esnaf sayısında yüzde 9,1 (210 bin) artış, çiftçi sayısında ise yüzde 13,2 (75 bin) düşüş görüldü. Raporda söz konusu rakamlara ilişkin “Çiftçi sayısında uzun süreli düşüş eğiliminin yanı sıra, esnaf sayısında son aylardaki yüksek oranlı artışlar dikkat çekmektedir” değerlendirmesi yapıldı.

Toplam sigortalı ücretli çalışanların yüzde 27,7’sinin imalat, yüzde 15,6’sının toptan/perakende ticaret ve yüzde 9,2’sinin inşaat sektörlerinde istihdam edildiği aktarılan raporda, şu bilgiler şu bilgiler yer aldı:

“Yıllık değişimlere bakıldığında imalatta yüzde 7,4, toptan ve perakende ticaret sektöründe yüzde 3, inşaat sektöründe ise yüzde 0,2 artış gözlenmekle beraber söz konusu artışlar yılın en düşük düzeylerine işaret etmektedir. Özellikle inşaat sektöründe Nisan 2021’den itibaren gözlenen hızlı gerileme eğilimi dikkat çekmektedir. Diğer taraftan, sigortalı ücretli çalışanların yüzde 8,5’ini oluşturan dördüncü ana sektör olan idari ve destek faaliyetindeki istihdam son bir yılın 9 ayında gerilerken, kasımda başlayan sınırlı artış trendi aralık (yüzde 1,7) ve ocak (yüzde 1,2) aylarında devam etti.

Hizmet sektörleri istihdamında da artışlar göreli olarak sınırlı kaldı. İnsan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetlerinde yüzde 2,8, kamu yönetimi ve savunma; zorunlu sosyal güvenlikte ise yüzde 12,1 yıllık istihdam artışları gerçekleşti. Öte yandan, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinde (yüzde 17,1), eğitim (yüzde 14,7) ve ulaştırma ve depolama (yüzde 9,9) sektörlerinde yüksek oranlı istihdam artışları devam etti.

89 alt sektörün 12’sinde sigortalı ücretli çalışan sayısında azalış görüldü. En çok daralan sektör 17 binlik istihdam kaybı ile bina ve çevre düzenleme faaliyetleri sektörü oldu. Ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar (14 bin), idari danışmanlık faaliyetleri (10 bin) ve bilgisayar ve kişisel ev eşyaları onarımı faaliyetleri (3 bin) de istihdamı çalışan sayısı olarak en çok daralan diğer sektörler olarak öne çıktı.

Oransal olarak bakıldığında ise istihdam en hızlı hanehalkları tarafından kendi ithalat faaliyetleri sektöründe (yüzde 28,5) geriledi. Bu sektörü yüzde 22,2’lik azalışla ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar sektörü ile yüzde 9,8’lik azalışla kiralama ve leasing faaliyetleri sektörleri takip etti. Sinema filmi ve ses kaydı yayımcılığı, suyun toplanması arıtılması ve dağıtımı ve idari danışmanlık faaliyetleri de istihdam kaybı yaşayan diğer sektörler oldu.

Kadın çalışan sayısı geçen yıla göre yükselirken, aralık ayına göre azaldı. Ocak 2022’de sigortalı kadın çalışan sayısı bir yıl öncesine göre 490 bin artarken, aralık ayına göreyse 4,7 bin azaldı ve 5,1 milyona ulaştı. Kadın çalışanların toplam istihdam içindeki payı da yüzde 32,1’e yükseldi. Sigortalı ücretli kadın çalışan sayısında eylül ayından bu yana devam eden artış trendi son bulurken, kadın istihdamı aralık ayında ulaştığı sayı olarak en yüksek tarihsel istihdam seviyesinin altına indi. Buna rağmen, kadın istihdamı, istihdam payı olarak en yüksek tarihsel düzeyine ulaştı. Kadın istihdamının en çok arttığı sektör ise eğitim oldu.

Ocak ayında altı ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Ocak ayı itibarıyla 15,9 milyona ulaşan sigortalı ücretli çalışanların yarısının ekonomik aktivite ve nüfus yoğunluğuna bağlı olarak 5 büyük ilde istihdam edildiği görüldü. Bu iller istihdam payına göre sırasıyla; İstanbul (yüzde 27,9), Ankara (yüzde 7,8), İzmir (yüzde 6,3), Bursa (yüzde 4,8) ve Kocaeli (yüzde 3,7)’dir.

Bu dönemde, çalışan sayısında en fazla artış 212 bin ile İstanbul’da yaşanmıştır. İstanbul’u 81 bin artışla Ankara, 60 bin artışla İzmir, 49 bin artışla Antalya ve 43 bin artışla Bursa takip etti. Sıralamalarda yüksek çalışan nüfusa sahip büyükşehirler ilk sıraları almakla beraber, Antalya’nın dördüncü sırada, Mersin’in de altıncı sırada yer alması dikkat çekti. Diğer taraftan, Ocak ayında Elazığ, Yozgat, Artvin, Karaman, Gümüşhane ve Tunceli’de istihdam geriledi.

Ocak ayında en hızlı istihdam artışı ise Batman’da gerçekleşti. Batman’ı yüzde 11 artışla Mersin takip etti. Batman ve Mersin’in ardından en hızlı istihdam artışı yaşanan iller Osmaniye (yüzde 10,8) ve Antalya (yüzde 9,8) oldu. Bitlis (yüzde 9,6) ve Van (yüzde 9,4) yüksek yıllık istihdam artışları gösteren diğer iller olarak öne çıktı. Bunun yanı sıra, Elazığ (yüzde 8,8), Gümüşhane (yüzde 2,3), Artvin (yüzde 2,2), Yozgat (yüzde 1,9), Tunceli (yüzde 1,5) ve Karaman
(yüzde 0,8) istihdamı daralan altı il olarak sıralandı.

Raporun tamamına ulaşmak için TIKLAYIN

Paylaşın