Sütle Birlikte Tüketilmemesi Gereken 4 Yiyecek

Bazı besinlerin sindirimi için gereken süre ile sindirimi için gereken koşullar farklı olduğundan ayrı ayrı tüketilmesi gerekiyor. Kötü yiyecek kombinasyonları mide ağrısına, şişkinliğe, yorgunluğa, gaza ve rahatsızlığa yol açabilir.

Haber Merkezi / Yanlış yiyecek kombinasyonlarını uzun süre tüketmeye devam etmek döküntülere, kronik sindirim sorunlarına ve ağız kokusuna neden olabilir. Sağlığa zararlı olabilecek ve kaçınılması gereken kombinasyonlardan biri de sütle oluşturulan yiyecek kombinasyonlarıdır.

Turunçgiller ile süt: Süt ile portakal, limon veya greyfurt gibi turunçgillerin birleşimi zararsız görünebilir ancak sindirim rahatsızlığının nedeni olabilir. Narenciye meyvelerinin doğal asitliği sütü kesme, ayrılmaya neden olma ve muhtemelen şişkinlik veya hazımsızlığa yol açma potansiyeline sahiptir.

Baharatlı yiyeceklerle süt: Keskin baharatların sütle kombinasyonu, sindirim rahatsızlığı için potansiyel bir tetikleyici olabilir. Baharatların mide zarını tahriş etme özelliği, sütle eşleştirildiğinde sindirim sorunlarını yoğunlaştırabilir.

Kavun ve süt: Yüksek su içeriğiyle bilinen kavunu sütle eşleştirmek sindirim sorunlarına yol açabilir. Sindirim sürelerindeki eşitsizlik ve midedeki fermantasyon potansiyeli rahatsızlığa neden olabilir. Olumsuz reaksiyonları önlemek için kavunu sütten ayrı olarak tüketmeniz tavsiye edilir.

Yüksek şekerli gıdalar ve süt: Süt ve yüksek şekerli yiyeceklerin birlikte tüketilmesi, sindirim sisteminde rahatsız edici dengesizlik yaratabilir. Süt ve yüksek şekerli yiyeceklerin birlikte tüketilmesi, gaza, şişkinliğe ve rahatsızlığa neden olabilir.

Paylaşın

Ulusal Süt Konseyi Duyurdu: Süte Yüzde 35 Zam

1 Ağustos 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yüzde 3,6 yağ ve yüzde 3,2 protein içeriğine sahip çiğ inek sütü tavsiye satış fiyatı 8,50 TL’den 11,50 TL’ye çıkarıldı. Öte yandan mayıs ayında toplanan inek sütü miktarı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,9 artarken, içme sütü üretimi yüzde 11 azaldı.

Haber Merkezi / Ulusal Süt Konseyi (USK) çiğ süt tavsiye fiyatının, 1 Ağustos’tan itibaren geçerli olmak üzere artırılmasına karar verdi. Kararla birlikte tavsiye fiyat 8,5 liradan 11,5 liraya yükseltildi.

Soğutma, nakliye ve diğer cari giderler üretici tarafından karşılandığı takdirde bu giderler üreticiye ilave olarak ödenecektir. Baz alınan yağ ve protein oranlarındaki her bir dizyem (0,1’lik değişim) için ± 17 Kuruş fark uygulanacaktır.” ifadelerine yer verildi.

Konseyin internet sitesinde yer alan duyuruda, “1 Ağustos 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yüzde 3,6 yağ ve yüzde 3,2 protein içeriğine sahip çiğ inek sütü tavsiye satış fiyatı üreticinin eline litre başına net geçecek şekilde (çiğ süt desteği hariç) 11,5 lira olarak belirlenmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Duyuruda soğutma, nakliye ve diğer cari giderler üretici tarafından karşılandığı takdirde bu giderlerin üreticiye ilave olarak ödeneceği ve baz alınan yağ ve protein oranlarındaki her bir dizyem (0,1’lik değişim) için 17 kuruş fark uygulanacağı kaydedildi.

Süt üretimi yüzde 11 azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 Mayıs’a ilişkin Süt ve Süt ürünleri Üretimi verisini açıkladı. Buna göre, ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı, mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,9; ocak-mayıs döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4 arttı.

Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre inek peyniri üretimi yüzde 12,6, tereyağı üretimi yüzde 11,7, ayran üretimi yüzde 8,4 ve yoğurt üretimi yüzde 6,4 artarken; içme sütü üretimi yüzde 11 azaldı.

Ocak-mayıs döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre, inek peyniri üretimi yüzde 7,5, içme sütü üretimi yüzde 4,2, ayran üretimi yüzde 6,2 ve yoğurt üretimi yüzde 1,3 artarken; tereyağı üretimi yüzde 17,9 azaldı.

Bir önceki ay 879 bin 602 ton olan ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı mayıs ayında yüzde 7,4 artarak 944 bin 349 ton oldu. Bir önceki ay 122 bin 660 ton olan içme sütü üretimi ise mayıs ayında yüzde 5,9 azalarak 115 bin 382 ton olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Şaşırtıcı: Karıncaların “Süt” Ürettiği İlk Kez Gözlemlendi

Karıncaların kolonideki diğer bireyleri besleyen süt benzeri bir sıvı salgıladığı gözlemlendi. Yapılan testle “sütün” içeriğinde, sıvıya özgü 185 proteinin yanı sıra aminoasit, şeker ve vitamin gibi 100’den fazla metabolit olduğu ortaya konuldu.

ABD’deki Rockfeller Üniversitesi’nden bilim insanları, karıncaların kolonideki diğer bireyleri besleyen süt benzeri bir sıvı salgıladığını gözlemledi. Nature adlı hakemli bilimsel dergide 30 Kasım’da yayımlanan bulgular, “sütün” pupa evresinde salgılandığı belirtildi.

Biyolog Orli Snir ve ekibi keşfi, sosyal izolasyonun Ooceraea biroi türü karıncaları nasıl etkilediğini araştırırken yaptı.

Uzmanlar izole karınca pupalarını gözlemlerken, karın uçlarında sıvı damlacıkların belirdiğini fark etti. Bu sıvı biriktiğinde pupaların boğulduğu, çıkarıldığında hayatta kaldığı görüldü. Sıvının birikmesi ayrıca pupayı öldüren mantarların oluşmasına yol açtı.

Araştırma ekibi bunun ardından pupalara mavi gıda boyası enjekte ederek sıvının izini sürdü.

Yetişkin karıncaların salgılandıkça sıvıyı tükettiği ve larvalarını da pupalara taşıyarak “sütü” içmelerini sağladığı keşfedildi. Uzmanlar, larvaların hayatta kalmak ve gelişmek için bu sıvıya bağımlı olduğunu söyledi.

Araştırma sonucunda en büyük 5 karınca alt familyasına ait türlerde pupa “sütü” tespit edildi. Uzmanlar bu yüzden sıvının, karıncaların sosyal yapısının evriminde rol oynayabileceğini düşünüyor.

Yapılan testle “sütün” içeriğinde, sıvıya özgü 185 proteinin yanı sıra aminoasit, şeker ve vitamin gibi 100’den fazla metabolit olduğu ortaya kondu.

Biyolog Snir yetişkinlik, larva ve pupa gibi karıncaların gelişim aşamaları boyunca koloniyi birleştiren bir mekanizma belirlediklerini belirtti. Bilim insanı sıvıyı denediğini, tadının ilk başta biraz şekerli gibi geldiğini ancak daha sonra fikrinin değiştiğini söyledi. Snir, ekibindeki kimsenin sıvıyı tatmayı kabul etmediğini de sözlerine ekledi.

Makalade imza atan isimlerden biyolog Daniel Kronauer, “İlk düşüncem ‘Bu çılgınca’ oldu” dedi.

Araştırmayı yorumlayan biyolog Bert Hölldobler, çalışmanın çok önemli olduğunu ve kendisini heyecanlandırdığını vurguladı.

“Bunu daha önce kimsenin fark etmemesi gerçekten şaşırtıcı” diyen etolojist Patrizia d’Ettorre ise karınca pupalarının daha önce işlevsiz olarak görüldüğünü ancak çalışmanın bu düşünceyi yıktığını ifade etti.

Independent Türkçe

Paylaşın

Et Ve Süt Ürünlerine Yüzde 30-35 Zam Yolda

“Ekim-kasım ayında hem ete hem süte en az yüzde 30-35 zam gelecek” diyen TÜSEDAD Genel Başkanı Sencer Solakoğlu, “Son bir ayda yem maliyeti yüzde 10 arttı. Bir kilo yemin fiyatı 7.60 liraya dayandı. Üreticinin tek maliyeti yem değil. Mazota da zam geldi ve gelmeye devam ediyor. Elektriğe de, işçiye de, nakliyeye de, ilaca da herşey zamlanıyor” ifadelerini kullandı.

Solakoğlu, açıklamasına, “Fakirleşmeye devam ediyoruz. Temel gıda haricindeki ürünlere talep düşmeye devam edecek. Taklit ürünlerin miktarı artacak. Denetimler artırılmalı. Hepimiz daha az protein daha az temel gıda tüketeceğiz. Yurttaş daha fazla makarnaya yönelecek” ifadeleriyle devam etti.

Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Genel Başkanı Sencer Solakoğlu, et ve sütte çok yoğun zamlar yaşanacağını vurgulayarak “Üreticinin fiyatını düşük tutarak enflasyonu düşüreceklerine inanıyorlar bu çok yanlış. Maliyetler her geçen gün artıyor. Ekim-kasım ayında hem ete hem süte en az yüzde 30-35 zam gelecek. Fiyatlar çok daha fahiş yerlere gidebilir” dedi.

Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’a konuşan ve hayvan azlığından dolayı devletin 150 bin büyükbaş hayvan ithalatına izin verdiğine dikkat çeken Sencer Solakoğlu şu bilgileri paylaştı:

İktidar Hasan’a diyor ki sen üretme, Hans’a da diyorlar ki sen üret biz seni destekleriz. Bu da yurtdışından daha iyi bir fiyata hayvan alıp oradaki çiftçiyi yüksek fiyata layık görmektir. Yurtiçindeki çiftçiden de ucuza alıp zarar etmesine neden olmaktır. Biz bu işi artık yapmayacağız diyenlerin sayısı hızla artıyor. Bunun için devlet ithalat kapısını açtı. Devlet diyor ki siz üretmeyin biz ithal ederiz. Bu yanlış politikalar devam ettikçe işi bırakan sayısı da artacak.

Şu anda mevcutta kemikli etin kilosu 90 lira, bunun en az 120 liraya çıkması lazım ki kafa kafaya gitsin. İthalatı yapan insanlar da fiyatların artacağını öngördükleri için bu hayvanları satın alıyorlar. Yüzde 30-35 zam 1.5 ay içinde kapıyı çalacak.

Taklit ürün artacak

2001’den bu yana Türkiye’de hayvan sayımı yapılmıyor. Son 1.5 yıl içinde 1 milyonu aşkın hayvan kesimi yapıldığını hesaplıyoruz. Çevremizdeki çiftliklerdeki kapasite düşüşleri, Ankara’nın doğusundan anaç kesimleri ile ilgili mezbahanelerden aldığımız bilgiler de bunu doğruluyor. İnsanlar hayvan sayısına göre destek alıyor ya da bankadan ucuz kredi kullanıyor. O hayvanın küpesi var gibi görünüyor ama çok fazla kaçak kesim çok arttı. Sektör son 3-4 yılda çok kan kaybetti. Artık çiftçinin dayanma gücü kalmadı.

Son bir ayda yem maliyeti yüzde 10 arttı. Bir kilo yemin fiyatı 7.60 liraya dayandı. Üreticinin tek maliyeti yem değil. Mazota da zam geldi ve gelmeye devam ediyor. Elektriğe de, işçiye de, nakliyeye de, ilaca da herşey zamlanıyor.

Fakirleşmeye devam ediyoruz. Temel gıda haricindeki ürünlere talep düşmeye devam edecek. Taklit ürünlerin miktarı artacak. Denetimler artırılmalı. Hepimiz daha az protein daha az temel gıda tüketeceğiz. Yurttaş daha fazla makarnaya yönelecek.

Paylaşın

Tüm Sağlık Hizmetlerine Yüzde 40 Zam Yapıldı

Sağlıkta düzenleme beklenirken Resmi Gazete’nin 25 Ağustos’taki mükerrer sayısında yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yapılan değişikliğe göre; Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) anlaşmalı kurumlardan satın aldığı operasyon ve özellikli işlemlerde yaklaşık yüzde 40 oranında artış yaptı.

Cumhuriyet’ten Yusuf Körükmez’in haberine göre, yapılan değişikliği ayrıntılarını anlatan İzmir Tabip Odası Üyesi Dr. Ergün Demir, “Vatandaşın parası varsa ya da borç para bulduysa özel hastanelere yöneliyor. Özel hastaneye gittiğinde SGK’nin belirlediği fiyatın iki katını ilave ödemek zorunda kalıyor. Burada iki sorun karşımıza çıkıyor. Birincisi; özel sağlık kuruluşları yüzde 200’ün üzerinde ilave ücreti alıyorlar. Daha çok cerrahi işlemlerde olmak üzere kayıt dışı olarak elden ödeme şeklinde uygulamalar çok hızlı bir şekilde artmaya başlamıştır. Denetim yok. Yanı 100 TL’lik işlem için 200 TL’lik işlem ücreti alması gerekiyor ancak 500-600 TL isteye hastaneler var. İkinci bir olay ise, ilave ücret alınmaması gereken hastalıklar vardır. Kanser gibi, yoğun bakım gibi… Bunlardan da ilave ücret alınıyor. Böyle olunca da hasta sahipleri çok büyük sıkıntı yaşıyorlar” dedi.

Yapılan yüzde 40’lık zammın doğuracak sorunları da aktaran Dr. Demir, “Tanıya dayalı işlemlere yüzde 40 zam yapıldı. Yanı SGK, özel sağlık kuruluşlarından aldığı sağlık işlemi için ödediği ücrete yüzde 40 zam yaptı. Yani özel sağlık kuruluşların SGK’ya kestiği fatura yüzde 40 artış oldu. Bunda sorun yok. Ancak özel hastaneye gitmek zorunda kalan vatandaşlar bu ücret artığı için yüzde 200’ün üzerine yüzde 40 daha ödeyecekler. Şöyle ki; safra kesesi ameliyatı 1500 TL iken özel hastane vatandaştan 3 bin TL alıyordu. Şimdi zamla 2100 liraya yükseldi. Yurttaşlar özel sağlık kuruluşlarında bu işlem için 4300 TL ödeyecek” diye konuştu.

‘Özel hastaneler kazanacak’

Bu bedellerin arttırılmasının özellikle kamu üniversite ve devlet hastanelerinin yaşadığı finansal sıkıntıyı atlatabilme ve borçlarını ödeyebilme imkanı sağlayabileceği ifade eden Dr. Ergün Demir, “Ancak asıl kazanan; hem doğrudan SGK’den kaynak aktarımı hem de ‘sağlanan hasta-müşteri’den alacakları ilave ücretin artması ile özel hastaneler olacağı aşikardır” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Bebek bakımı nedir? Emzirme ve Temizlik

Yeni doğan bebeğin bakımına ve ilk banyo gibi dikkat edilmesi gereken pek çok konu anne babaların endişeleri arasında.

Yenidoğan bebek bakımında tecrübeli aile yakınlarının desteği yeni anne-babayı oldukça rahatlatsa da bebek bakımı ile ilgili detayları kendilerinin önceden okumaları ve bilgi sahibi olmaları, destek ile birlikte tecrübe ettiklerinde öğrenmelerini ve alışmalarını kolaylaştırır.

Ev düzeninin bebeğe göre ayarlanması ve bebek odasının doğru düzenlenmesi yeni doğan bebek bakımının ilk basamağıdır. Doğumdan önce evin ve bebek odasının hazırlanması gerekir. Evdeki prizlere kapak takılması, mobilyaların bebeğe zarar vermeyecek şekilde düzenlenmesi, pencerelere emniyet takılması, yerlerin çok kaygan olmayan malzemelerle temizlenmesi ve yerlerde bebeğin yutabileceği nesnelerin bırakılmaması gerekir.

Bunlar her ne kadar bebek hareketlenmeye başladığında daha çok önem kazanacak önlemler olsa da en baştan uygulamaya koymak kaza risklerini azaltır. Bebeğin odasının güvenli ve konforlu olması gerekir. Odanın su bazlı boyalar ile boyanması ve yer döşemelerinin ahşap veya mantar döşemelerden seçilmesi daha uygundur. Bebeğin yatağı çok yumuşak olmamalı ve yatakta yastık bulunmamalıdır.

Emzirme düzeni;

İlk haftalarda emzirme düzensizdir ve bebek her istediğinde emzirilmelidir. Her iki göğsü de eşit sürelerde emzirtmek idealdir. Ancak bu her zaman gerçekleşmez. Bebek bir seferde tek göğsü emerse bir sonraki sefer diğer taraftan emzirmek gerekir. İlk 10 dakikadan sonra gelen süt daha yağlıdır; bebekte doygunluk hissi uyandırır. Bir göğsü emmesi bu nedenle yeterli olabilir. Günde yaklaşık 10-12 kere emmesi ve ilk 4-6 ay gece beslenmesi normaldir. Emzirilen bebeğe su vermek gerekmez. Meyve püresi ve pirinçli mama benzeri ek besinler 6 aydan sonra verilmelidir.

Anne sütünün sağılması ve saklanması

Bebeğinizden uzak kaldığınız durumlarda da bebeğinizi anne sütü ile besleyebilirsiniz. Bunun için önceden göğsünüzü sağıp, gerekli olduğunda bebeğe sağılmış sütünüzü verebilirsiniz. Göğsünüzü elinizle veya pompayla sağabilirsiniz. Pompalar elle, pille veya elektrikle çalışabilir.

  • Uygun sağma teknikleri; Elle sağma: Bebeğiniz zamanında doğmuş ve sizi iyi emiyorsa, sütünüzün fazlasını almak için veya göğüs ucunu yumuşatmak için elle sağmak uygundur.
  • Elektrikli pompa: Bebeğiniz prematüre doğmuş ve uzun süre sizi ememeyecekse, hastane tipi elektrikli pompa kiralamalısınız.
  • Pilli Pompa: Arada sağım yapacaksanız pilli pompa alabilirsiniz.

Hazırlanma ve temizlik;

  • Göğüslerinizi sağmadan önce mutlaka ellerinizi yıkayınız.
  • Göğüslerinizi temiz tutmak için günde bir kez banyo veya duş almak yeterlidir. Her kullanımdan önce pompanın setlerini sıcak sabunlu su ile yıkayınız.
  • Hastaysanız ve bir ilaç almanız gerekiyorsa doktorunuza danışınız.

Sütün elle sağılması;

  • Ellerinizi ılık su ve sabun ile yıkayınız.
  • Göğsünüzün ucunu kaynamış, ılıtılmış su ve pamukla siliniz.
  • Baş parmağınızı göğsün üzerinde saat 12:00 konumunda, orta ve işaret parmaklarınızı göğsün altına kahverengi kısmın gerisine saat, 6:00 konumunda yerleştiriniz. Bu şekilde süt torbacıkları sağılacaktır.
  • Önce geriye daha sonra da parmaklarınızı ileriye doğru yuvarlayarak göğsünüzün ucunu sıkmayacak şekilde göğüs duvarından destek alarak öne doğru sağma işlemini bitiriniz.
  • Elinizin “C” şeklini koruyarak her saat kadranını sağmak üzere göğsünüzde parmaklarınızı dolaştırınız.

Sütün toplanması;

Sağdığınız sütü temiz bir plastik veya cam şişede veya süt saklama poşetlerinde saklayabilirsiniz. Şişeleri tamamen doldurmadan, emziksiz bir şekilde kapak ile sıkıca kapatınız. Poşetler ise lastik bir bant ile kapatılabilir. Sağdığınız ve poşetlediğiniz her sütün üzerine bebeğinizin ismini ve tarihi yazmayı unutmayın.

Sütün ısıtılması;

Soğuk süt akan ılık su altında veya bir biberon ısıtıcısında ısıtılabilir. Sütü fazla ısıtmayın. Bu, sütün kesilmesine ve bazı proteinlerin hasar görmesine neden olabilir. Sütü eritmek veya ısıtmak için mikrodalga fırınların kullanılması kesinlikle önerilmemektedir.

Donmuş sütü eritme;

Buzdolabında, yavaş olarak eritiniz. ( 100 cc. sütün erimesi birkaç saat sürebilir). Sıcak suyun altında bir kap içinde daha hızlı olarak eritmede yapılabilir.

Diğer önerilerimiz;

  • Sütü bir saatten fazla oda ısısında bırakmayın.
  • İkinci kullanımdan sonra kalan sütü atmalısınız.
  • Eritilmiş sütü tekrar dondurmayın.
  • Sütü buzdolabının kapağına koymayın.
  • Sütler bir termos içinde, buz ile birlikte taşınmalıdır.

Anne sütünün saklanma süreleri;

  • Sağdığınız sütü dondurmadan 72 saat ve dondurulmuş sütü erittikten sonra 24 saat buzdolabında (+ 1 ile +4 °C arasında) saklayabilirsiniz.
  • Süt, tek kapılı buzdolabının buzluğunda (-7 ile -2°C arasında) 3 haftaya kadar, iki kapılı buzdolaplarının buzluğunda 3 ay saklanabilir.
  • Sütünüzü derin dondurucuda (-18 °C’nin altında) 6 aya kadar saklayabilirsiniz.

Bebeğin günlük temizliği nasıl yapılmalı;

Bebeğin günlük fiziksel bakımı dediğimizde ellerini, yüzünü boynunu ve altını temizlemeniz anlaşılır. Günlük temizliği sabahları ya da gece yatmadan önce bütün vücudunu yıkamak yerine uygulayabilirsiniz. Özellikle banyo yapması önerilmeyen ilk altı hafta boyunca bebeğinizin günlük temizliğini aksatmamalısınız. Temizlik sırasında odanın sıcak olmasına dikkat edin. Suyu kaynatıp ılıması için bekletin. Yeni doğan bebeğin günlük bakımı için ellerinizi yıkayın. Bebeği temiz ve düz bir yere yatırıp fanilasına dek soyun.

Bebeğin günlük fiziksel bakımı için gerekenler;

  • Bebeğin yüzünü yıkamak için kaynatılıp ılıtılmış küçük bir kap su
  • Bir kap ılık su
  • Pamuk parçaları
  • Temiz bezler
  • Sıcak havlu
  • Bebeğin altını değiştirirken kullandığınız malzemeler
  • Bebek için temiz giysiler

Bebeğin günlük fiziksel bakımı için gereken malzemeleri hazırladıktan sonra kaynamış suya batırılmış pamuk parçasıyla bebeğinizin gözlerini burnundan dışa doğru silin. Her silişte ayrı pamuk kullanın. Sonra temiz ince bir bezle hafifçe kurulayın. Gözlerini ayrı ayrı pamuk parçalarıyla silin.

Islatılmış bir parça pamukla kulaklarını silin. Kulakların içini değil, yalnızca dışını ve kenarlarını silin. Her silişinizde ayrı pamuk kullanın sonra havluyla kurulayın. Bebeğinizin kulağının içine asla pamuk sarılı çubuk sokmayın.

Bebeğin ağız ve burun çevresindeki süt kalıntılarını iyice temizleyin. Yanaklarını ve alnını da silin. Daha sonra havluyla kurulayın. Ağzını çevresindeki süt kalıntılarını silin.

Çenesinin altını ve boynunu nemli pamukla silin. Buradaki ter bebeklerin cildini tahriş edebilir. Boynundaki kıvrımları dikkatlice silin.

Kollarını hafifçe kaldırarak koltuk altlarını nemli pamukla güzelce silin. İyice kurulayın. Ellerini ve parmaklarının arasını yıkayıp kurulayabilmek için yumulu olan parmaklarını yavaşça açın. Kız bebeklerin poposunu her zaman önden arkaya doğru silerek temizleyin.

Şimdi fanilasını yukarı sıyırıp altını her zamanki gibi temizledikten sonra bebek losyonuyla ya da ılık suyla ıslatılmış pamukla bebeği silin. Bebeğinizin cildi sağlıklıysa, altını bekletmeden değiştiriyorsanız koruyucu krem kullanmaya gerek yoktur. Koruyucu kremler bezin emiciliğini azaltarak sorunlara yol açabilir. Erkek bebeklerin sünnet derisini kesinlikle geriye çekmeyin.

Bebek bakımında dikkat edilmesi gerekenler;

Dışkı ve idrar sıklığı; Bebeğinizin ilk ayında dışkı sayısı fazladır (günde 6-8 kez). Anne sütüyle beslenen bebeklerin dışkıları cıvık olur. Dışkı ilk günler yeşilimsi, daha sonra altın sarısı renk alır. Mama ile beslenen bebeklerin dışkıları daha kıvamlı ve sıklığı daha azdır. Bu bebeklerde kabızlık da olabilir. Bebeğin günde en az 6-8 kez idrar yapması gerekir. Bu beslenmenin yeterli olduğunu gösterir. Bir iki ay sonra bebek 2-3 günde bir de dışkılayabilir, buda normaldir.

Alt değiştirme; Bebeğinizin altını sık değiştirin. Beslenme öncesi altı kirli ise veya bebek huzursuz ise bebeğinizin altını değiştirin. Beslenme ile barsak hareketleri artacaktır; bu nedenle beslenme sonrasında bebeğinizin altını değiştirmeniz gerekebilir. Bebeğin altını ıslak pamukla silebilir, çok kirli ise yıkayabilirsiniz. Hazır silme bezleri, yolculuklarınızda pratik olacaktır. Bebeğin cildi çok hassastır. Islak veya kirli bez uzun süre ( 3-4 saat ) kalırsa pişik olur. Bu durumda bebek cildine uygun pişik kremi uygulayabilirsiniz. Kız bebeklerin altları önden arkaya doğru temizlemek gerekir.

Göbek bakımı; Göbeğin ve çevresinin temiz ve kuru kalması gerekir. Göbek bağı kullanmayın. Günde 1-2 kere göbek kordonunu dibinden, alkollü pamuk ile silin. Göbeği bezin dışında bırakmaya dikkat edin. Göbek 7-14 gün içinde düşer. Düştükten sonra yerinde hafif bir kanama olması normaldir. Bu durumda alkol ile silebilirsiniz.

Bebek banyosu; Göbek düştükten 1 gün sonra banyo yaptırabilirsiniz. Göbek düşene kadar yumuşak bir bezle bebek cildini uygun bir sabunla silin ve daha sonra durulayın. Gün aşırı banyo yeterli olacaktır. Ancak ağzını, çenesini ve genital bölgesini sık sık ıslak, sabunsuz, yumuşak bir bezle silmeniz gerekir. Banyolarında içme suyu kullanmanız gerekmez.

Ancak cildinde yara varsa veya ameliyat geçirdiyse kaynamış ve ılıtılmış su kullanmanız gerekebilir. Bu konuda doktorunuzun tavsiyelerini almalısınız. Suyun ısısını, kolunuzun iç kısmını suya daldırarak test etmelisiniz. Banyo sonrasında cildi durulamak son derece önemlidir. Sabun bebek cildini tahriş edebilir.

Cilt bakımı; Her banyo sonrası krem veya yağ sürmek gerekmez. Bebek cildi çok hassastır. Krem ve yağlar sürerek cildin terlemesi önlenirse, ufak sivilceler ve isilik tarzında döküntüler ortaya çıkabilir. Eğer cildi kurur ve çatlaklar gelişirse, bir bebek losyonu veya nemlendiricisini günde 2 kere sürebilirsiniz. Bebeğin cildi kuru ise çok banyo yaptırmayın. Banyonun suyuna bebe yağı eklemek de işe yarayabilir.

Tırnak bakımı; Bebeğin tırnağını, ona özel bir bebek tırnak makası ile kesebilirsiniz. Uzamış tırnaklarıyla bebek, yüzünü ve gözünün kornea tabakasını çizebilir. Bebek tırnak makasıyla tırnağın keskin ve sivri köşeleri de ince bir törpüyle yumuşatın. Bu işlemi yaparken yanınıza bir yardımcı almalısınız.

Hapşırık ve hıçkırıklar; Hapşırık, genze kaçan damlacıkları temizlemek üzere bir reaksiyon, hıçkırık ise solunum kası olan diyaframın uyarılması sonucu ortaya çıkan bir reflekstir. Hıçkıran bebek kısa süre ile emzirilirse bu refleks yavaşça kaybolur.

Yatma pozisyonu; Bebeğinizi sırtüstü yatırın. Son yıllardaki araştırmaların sonuçlarına göre sırtüstü yatış en güvenli yatma şeklidir. Bebeğin başını uyurken her iki yana çevirebilirsiniz. Bebek uyanıkken yüzükoyun yatırarak kollarının kuvvetlenmesine yardımcı olabilirsiniz. Yastık ve kuş tüyü yorgan kullanmayın. Yorganını göğüs hizasına kadar örtün, başına çekmeyin. Bebeği fazlaca ısıtmayın. Yatağında yumuşak oyuncaklar bırakmayın. Bu önlemler SIDS denilen nedensiz beşik ölümlerini önlemek amacıyla tüm dünya bebeklerine önerilmektedir.

Oda ısısı; Sizin rahat ettiğiniz oda ısısında bebeğiniz de rahat edecektir. Zamanında doğan bebekler için 21-24 C derece uygundur. Eğer klima kullanıyorsanız, bebeğin üzerine üflememek koşuluyla bebeği odada tutabilirsiniz. Unutmayın, bebek, kapı veya pencerenin aralanmasıyla, çok soğuk olmayan bir ortamda hemen üşümez. Üşüse de hasta olmaz. Aşırı ısıtma, beslenmeye isteksizlik ve uyku haline neden olur. Bebeğin elleri ve burnu soğuksa, ortam ısısı yetersiz demektir. Bu durumda vücut ısısına da bakılabilir. Üzerine bir battaniye örtülerek bebek ısıtılmalıdır. Devamlı soğuk olan bebekler iyi büyüyemezler.

Araba koltuğu; Hastaneden evinize giderken ve bundan sonraki yolculuklarınızda yeni doğan bebekler için olan araba koltuğu kullanın.

Ziyaretler; ilk haftalarda yorucu ziyaretlerden kaçının. Bebek bakımı zor da olsa en kolay biçimde evde yapılır. Bebeği kalabalık gurupların içerisine sokmayın. Unutmayın, özellikle kış aylarında, kapalı ortamlarda, virüslerin neden olduğu üst solunum yolu enfeksiyonlarına çok sık rastlanır. Bebeğin hastalanmaması için öptürmeyin, kalabalıklara sokmayın, ufak çocuklardan uzak tutun. Annenin de lohusa döneminde kendini iyi koruması gerekir.

Yenidoğan bebeklerde görülebilen hastalıklar nelerdir?

Sarılık, konak ve pamukçuk yeni doğan bebeklerde sıklıkla görülen rahatsızlıklardır ve doğru bakım ile zaman içinde geçerler. Sarılık doğumdan 24 saat sonra görülür ve bebeğin göz ve yüzünde sararma olarak kendini gösterir ve doktor kontrolünde birkaç hafta içinde geçer.

Pamukçuk bebeğin ağzında ve dilinde beyaz lezyonlardır. Bu hastalık bebeğin iştahının azalmasına ve huysuzlaşmasına neden olur, tedavisi için doktora başvurulmalıdır. Konak ise bebeğin başının ön tarafında ve bıngıldak bölgesinde oluşan sarı renkli kabuklardır ve temizlenmesi gerekir. Bu sık görülen rahatsızlıklar endişelenilmemesi gereken çoğu bebekte görülen rahatsızlıklardır.

Bunların yanında anne babanın 6-7 saat uyanmama, bebeğin hareketlerinde azalma, vücuda yayılan veya üçüncü haftadan sonra devam eden sarılık, 37,5 derece üzerindeki ateş, göbekte akıntı veya kanama, günde 3-4 kez bezin dışına çıkan sıvı dışkı gibi durumlarda hemen doktora başvurması gerekir.

Paylaşın