Demirtaş’tan Kürt Sorununun Çözümü İçin 7 Maddelik Öneri

108 siyasetçinin yargılandığı Kobani Davası’nda savunmasını tamamlayan Selahattin Demirtaş, davanın “siyasi intikam davası”, “bu davada tutuklanan herkesin de siyasi rehine” olduğunu savundu.

Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, savunmalarının farklı günlerinde de Kürt sorununun çözümüne dair yedi madde sıraladı.

BBC Türkçe’den Hatice Kamer‘in aktardığına göre; Demirtaş’ın önerileri şöyle:

Muhataplarıyla müzakere edilerek silahlı mücadeleye son verilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda yasal düzenleme yapılarak hızlı, etkili ve kalıcı sonuç alınmalıdır.

Demokratik siyasetin önündeki tüm yasal ve idari engeller kaldırılmalı; gösteri, grev, yürüyüş, miting, örgütlenme ve ifade hürriyeti evrensel standartlarla uyumlu hale getirilmelidir.

Kürt sorununun nihai çözüm yeri Türkiye Büyük Millet Meclisidir (TBMM). Bu yönüyle de tüm siyasi partiler çözümün tarafıdır. Esas hedef yeni, özgürlükçü, sivil bir anayasa ile sadece Kürt sorununun değil tüm toplumsal sorunların çözümü olmalıdır.

Kürtlerin bir halk olarak kabulü, anadilini tüm toplumsal alanlarda özgürce kullanması; tarihini, kültürünü koruyup geliştirmesi; kendi kimliğiyle örgütlenmesi; kendini yönetme hakkının tanınması hususları anayasal güvenceye alınmalıdır.

Geçmişte yaşanan acıların, işlenen suçların araştırılıp hakikatle yüzleşmenin sağlanması gerekir.

Resmi ideoloji ve resmi tarih dayatmasından vazgeçilerek bilimsel, objektif tarih ve demokratik cumhuriyet modeliyle devletin reorganizasyona tabi tutulmalı; eleştirel pedagojik, bilimsel eğitime geçilmelidir.

Kürt sorununun sonucu olarak ortaya çıkmış ceza davaları düşürülmeli, TMK (Terörle Mücadele Kanunu) kaldırılmalı, tüm siyasi tutsakların serbest bırakılmalıdır.

Paylaşın

Demirtaş’ın Babası Hayatını Kaybetti: Yasımı Cezaevinde Tutacağım

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın babası Tahir Demirtaş, Diyarbakır’a bağlı Kayapınar ilçesindeki evinde hayatını kaybetti.

Tahir Demirtaş’ın cenazesi bugün saat 16.00 sularında Mardin Kapı Mezarlığı’nda defnedildi. Taziyesi Liceliler Yasevi’nde yapılacak.

Selahattin Demirtaş, babası Tahir Demirtaş’ın cenaze törenine katılmadı. Demirtaş’ın yassını cezaevindeki hücresinde yaşamak istediği, bu konuda her hangi bir talepte bulunmayacağı bildirilmişti.

Demirtaş’ın ailesi ve yakınları, avukatı Mahsuni Karaman, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, DEM Parti milletvekilleri Adalet Kaya, Sevilay Çelenk, Saliha Aydeniz, DEM Parti İl Örgütü, Barış Anneleri, DBP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Sultan Yaray, Diyarbakır Barosu avukatları da mezarlığa geldi.

DEM Parti’den de açıklama yapıldı: Rehin tutulan HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın babası Tahir Demirtaş bu sabah hayatını kaybetmiştir. Acımız büyük, sevgili Selahattin Demirtaş’ın, Demirtaş ailesinin ve partililerimizin, halkımızın başı sağolsun.

Ömrünü mücadelede geçiren evlatlar yetiştiren Tahir Demirtaş’ın mekanı cennet olsun. Demokratik siyaset yürütenlere bu acıları yaşatanlar, son anlarında sevdiklerinin yanında olmalarını engelleyen bu zulüm düzeni yarattığı bu öfkede boğulacaktır.

DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan: “Önceki dönem Eş Genel başkanımız Sevgili Selahattin Demirtaş’ın babası Tahir Demirtaş’ı kaybettiğimizi derin bir üzüntüyle öğrendik. Yaşamı adaletsizliklere, eşitsizliklere ve haksızlıklara karşı barış ve demokrasi mücadelesiyle geçen Tahir Demirtaş’a Allah’tan rahmet, ailesine sabır diliyoruz.

Rehine politikaları ile acılarımıza el koyan, sevinç ve üzüntülerimizi bizden koparan bu iktidarın ikiyüzlü siyasetine karşı mücadelemiz devam edecek. Tahir Demirtaş ve aynı mücadeleyi yürüttüğü arkadaşlarımıza sözümüzdür: Bu ülkeye barışı getireceğiz.”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları: “Değerli yoldaşımız Selahattin Demirtaş’ın babası Tahir Demirtaş’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ömrü cezaevi kapılarında, acılarla geçen ama her zaman barışı savunmakta tek bir geri adım dahi atmayan Tahir Demirtaş’a Allah’tan rahmet, ailesi ve tüm halklarımıza sabır diliyoruz.

Yıllardır ailelerimizden ve sevdiklerimizden uzakta, zulümle ve ölümle bizi karşı karşıya bırakan bu sisteme karşı mücadelemizde başarıya ulaşacağız. Bu karanlık dayatma kaderimiz değildir. Acıların son bulduğu, ömürlerin cezaevi kapılarında geçmediği; adalet ve barış dolu bir ülkeyi kuracağımızın sözünü yineliyoruz.”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: Halkların Demokratik Partisi’nin önceki eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın babası Tahir Demirtaş’ın yaşamını yitirdiğini üzüntüyle öğrendim. Tahir Demirtaş’a Allah’tan rahmet, Demirtaş ailesine başsağlığı diliyorum.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan: “Sayın Selahattin Demirtaş’ın ve Demirtaş ailesinin acılarını paylaşıyor, başı sağlığı ve sabır diliyoruz. Uygulanan rehine siyaseti nedeniyle Kürt siyasetçilerin, sevdiklerinin son anlarında yanlarında olamaması ayrı bir zulümdür. Haksız hukuksuz biçimde yıllardır hapis tutulan Kürt siyasetçiler, Gezi tutukluları, hak savunucuları ve basın emekçileri serbest bırakılmalıdır.”

EMEP Antep Milletvekili Sevda Karaca: “Selahattin Demirtaş’ın ve Demirtaş ailesinin başı sağ olsun. Acılarını paylaşıyor, sabırlar diliyoruz. Sevdiklerinin son anlarında yanlarında olamayan Kürt siyasetçilere yapılan bu zulüm daha ne kadar devam edecek! Yıllardır cezaevi kapılarında, evlat özlemiyle çile çektirilen ana babaların ahı, Kürt siyasetçileri birer rehine gibi tutsak eden iktidarın üstündedir. Selahattin Demirtaş ve tüm Kürt siyasetçiler derhal serbest bırakılmalıdır.”

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş: “Selahattin Demirtaş’ın ve Demirtaş ailesinin başı sağ olsun. Acılarını paylaşıyor, sabırlar diliyorum.”

DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Saygiyit: “Sayın Selahattin Demirtaş’ın babası Sayın Tahir Demirtaş’ın vefâtını öğrenmiş olmanın hüznü içindeyim. Ailesi ve dostlarının başı sağolsun. Böylesi acı bir haberi haksız yere esir tutulduğu cezaevinde öğreneceği için Selahattin Demirtaş’a ayrıca sabırlar diliyorum.”

Eski HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar: “Sevgili Selahattin Demirtaş’ın değerli babası Tahir amcayı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Kendisine Allah’tan rahmet, tüm aileye ve sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Mekanı cennet olsun…”

Cengiz Çandar: Haksız, hukuksuz biçimde demir parmaklıklar ardında tutulan Selahattin Demirtaş, Kürt halkımızın ve onu kardeş bilen, eşitliğine inanan tüm Türklerin göz bebeğidir. Yılın son günü babasını kaybetti. Tahir Demirtaş’a Rahmet, Selahattin Demirtaş ve tüm ailesine başsağlığı diliyorum

Eski HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan: Sevgili Selahattin Demirtaş’ın kıymetli babası Tahir amcanın vefatından dolayı çok üzgünüm. Mekanı cennet olsun..

Sırrı Sakık: Sevgili Selahattin Demirtaş’ın babası Tahir amca vefat etti. Oğluna hasret gitti. Oğluna yapılan hukuksuzluğa kahırlanarak gitti. Mekanı cennet olsun

Kemal Kılıçdaroğlu: Sayın Selahattin Demirtaş’ın vefat eden babası Tahir Demirtaş’a Allah’tan rahmet diliyor, Demirtaş ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

TİP Lideri Erkan Baş: Önceki Dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın değerli babası Tahir Demirtaş’ın vefatını üzüntüyle öğrendim. Başta siyasi tutsak olarak cezaevinde tutulan Selahattin Demirtaş ve kederli ailesi olmak üzere tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.

DEVA Lideri Ali Babacan: HDP eski Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş’ın vefat eden babası Tahir Demirtaş’a Allah’tan rahmet, tüm ailesine başsağlığı diliyorum.

İYİ Parti’den istifa eden İstanbul Milletvekili Salim Ensarioğlu: HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Babası Tahir Demirtaş’ın vefat haberini teessürle öğrenmiş bulunmaktayım. Merhuma Cenab-i Allah’tan Rahmet Ailesi ve sevenlerine başsağlığı ve Sabr-ı Cemil Diliyorum.

Paylaşın

Demirtaş: DEM Partiyi Dikkate Almayan Kaybeder

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “DEM Parti’nin beklenti ve taleplerini dikkate almayan kaybeder” dediği öğrenildi.

Medyascope muhabiri Ferit Aslanın haberine göre, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yerel seçimlerde bütün tarafların niyetini, yaklaşımını görmeden bir karar vermemek gerektiği görüşünde.

31 Mayıs’ta aktif siyaseti bıraktığını açıklayan Demirtaş’ın “DEM Parti’ye ve bize nasıl yaklaşıldığını görmek istiyoruz” dediği aktarıldı.

Seçimlerde cezaevinde olmaları halinde tutumlarının belli olacağını söyleyen Demirtaş, partisinin tavrının da buna göre şekilleneceğini öngörüyor. Demirtaş, partisinden bağımsız hareket etmeyecek.

DEM Parti’nin yerel seçimler için kararını netleştirmeden önce cezaevlerinde tutuklu bulunan tüm partililerin görüşünü alacağını belirten Demirtaş, şimdilik sadece gelişmeleri takip ediyor. Demirtaş, halkın ve DEM Parti’nin ihtiyaç duyması halinde devreye girecek.

Paylaşın

Demirtaş: Kürdüm, Bu Yüzden Yargılanıyorum

“Kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılandığı davada konuşan Selahattin Demirtaş, “Kürdüm, Kürt siyasetçiyim ve bu yüzden yargılanıyorum. Türk milliyetçisi Sedat Peker gibi biri olsaydım yargılanmazdım” dedi ve ekledi:

“Irkçı, faşist bir çetenin lideri olmadığım için bugün yargılanıyorum. Yargılanmama sebep olan sözlerimi geri alacak değilim, az bile söylemişim. Beni meclise gönderen halkın acılarını dile getirmezsem asıl o zaman yargılanmalıyım. Yıllardır 12 metre karelik bir alanda sözlerim yüzünden hapis tutuluyorum ancak haklılığımızdan eminim. Kimse bize boyun eğdiremez. Siyasi mücadelemiz Kürt halkı eşit ve özgür olana kadar sürecek.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 2015-2017 tarihleri arasında aralarında dönemin Başbakanı Davutoğlu’na yönelik sarf ettiği sözleri nedeniyle hakkında “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla açılan ve 10 farklı dosyanın da birleştirildiği davanın 9’uncu duruşması 14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Demirtaş, duruşmaya tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, avukatları da hem duruşmada hem de İstanbul, Antalya ve Diyarbakır adliyelerinden SEGBİS ile hazır bulundu. Onlarca yurttaş ise duruşmanın görüldüğü salonun koridorunda bekleyerek destek verdi.

Duruşma kimlik kontrolünün ardından başladı. Duruşmada ilk olarak söz alan Demirtaş’ın avukatları, dava kapsamında 10 savcının, dosyaya baktığını belirtti. Avukatlar ayrıca, bahse konu olan ve suç diye iddia edilen söylem ve eylemlerin geliştiği dönemde müvekkillerinin, milletvekili olduğunu ve bundan kaynaklı da dokunulmazlığının olduğunu ve bu tür eylemlerinden “sorumsuz” olduğunu vurguladı.

MA’nın aktardığına göre; Avukatların ardından söz alan Demirtaş, savcıların dosyaya bakamadığını belirtti. “Bu yargılamada AHİM’in 14. ve 18. maddelerine göre Kürt siyasetçi kimliğime dönük bariz bir ayrımcılık yapıldığını görmekteyiz. Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin eş genel başkanına 30 yıllık hapis istenirken lehine tek bir delik toplanmadığı gibi aleyhindeki deliller bilerek çarpıtılmış. Savcı, konuşmalarımı AYM, AHİM, Yargıtay çerçevesinde, o dönemin siyasi atmosferine bakmadan cımbızlamış” diyen Demirtaş, ardından yaptığı konuşmaların olduğu dönemde öz yönetim sürecinin yaşandığı kentlerde, zırhlı araç arkasında iple cansız bedeni çekilen Hacı Lokman Birlik’in, cansız bedeni çürümeye terk edilen Taybet Ana’nın bedenini ve cansız bedeni günlerdir buzdolabında bekletilen Cemiila Çağırga gibi katledilen ve işkence edilen çok sayıda kişinin fotoğrafını mahkeme heyetine gösterdi.

“Kürdüm, Kürt siyasetçiyim ve bu yüzden yargılanıyorum”

“Korumamız gereken şey bu alçaklar değil insanlık onurudur” diyen Demirtaş, “Kürdüm, Kürt siyasetçiyim ve bu yüzden yargılanıyorum. Türk milliyetçisi Sedat Peker gibi biri olsaydım yargılanmazdım. Irkçı, faşist bir çetenin lideri olmadığım için bugün yargılanıyorum. Yargılanmama sebep olan sözlerimi geri alacak değilim, az bile söylemişim. Beni meclise gönderen halkın acılarını dile getirmezsem asıl o zaman yargılanmalıyım. Yıllardır 12 metre karelik bir alanda sözlerim yüzünden hapis tutuluyorum ancak haklılığımızdan eminim. Kimse bize boyun eğdiremez. Siyasi mücadelemiz Kürt halkı eşit ve özgür olana kadar sürecek” dedi.

Demirtaş’ın ardından duruşmaya ara veren mahkeme duruşmayı, 15 Mayıs’a erteledi.

Paylaşın

Demirtaş’tan Tahir Elçi Anısına Şarkı: Elçi’ye Ağıt

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Selahattin Demirtaş, öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi anısına “Elçi’ye Ağıt” adli bir şarkı besteledi.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, sözleri de Selahattin Demirtaş’a ait olan ‘Elçi’ye Ağıt’ adlı şarkıyı, aynı zamanda avukat olan Mercan Argunağa seslendirdi.

Elçi’ye Ağıt, ilk olarak 27 Kasım Pazartesi günü 20.30’da Mercan Argunağa’nın, YouTube kanalında yayımlanacak. Şarkı daha sonra Spotify ve Deezer gibi platformlarda da yer alacak.

Tahir Elçi kimdir?

1966 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde dünyaya gelen Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 yılında Diyarbakır’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Elçi, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki Yeniköy Mezarlığı’na defnedilmiştir.

İlk, orta ve lise öğrenimini Cizre’de tamamladı. Elçi, 1991 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 1992 yılından itibaren Diyarbakır’da serbest avukatlık yapan Elçi, 1998-2006 arasında Diyarbakır Barosu’nda yönetici olarak görev yapmıştır.

Bu süre zarfında Almanya’da bulunan Avrupa Hukuku Akademisi’nde uluslararası ceza hukuku ve ceza yargılaması eğitimi görmüş, birçok ulusal ve uluslararası konferansa konuşmacı olarak katılmıştır. Ayrıca 1998 yılından bu yana staj eğitimi ve meslek içi eğitimlerde ceza ve insan hakları hukuku alanında seminerler vermiştir.

Kasım 2012’de Diyarbakır Barosu Başkanı seçilen Elçi, 2014 yılı olağan genel kurulunda yeniden Baro Başkanlığına seçildi. Aynı zamanda İnsan Hakları Derneği üyesi olan Tahir Elçi, ayrıca Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Kurucular Kurulu üyeliği görevlerini de yürütmekteydi.

Elçi, 14 Ekim 2015 tarihinde CNN Türk kanalında Ahmet Hakan’ın hazırlayıp sunduğu Tarafsız Bölge programında “PKK, terör örgütü değildir. Silahlı, siyasal bir harekettir.” demesi nedeniyle 20 Kasım günü Diyarbakır’da gözaltına alınarak İstanbul’a getirilmiştir.

Elçi, savcılığın tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk etmesine karşın Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Ayrıca Elçi hakkında, “terör örgütü propagandası” iddiasıyla 7,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlanmış ve yurtdışına çıkış yasağı konulmuştu. Bu açıklamanın ardından CNN Türk kanalına 700 bin lira para cezası kesildi.

Evli ve iki çocuk babası olan Elçi, eski Bayındırlık Bakanlarından Şerafettin Elçi’nin de akrabasıdır.

Paylaşın

Avrupa Konseyi’nden Demirtaş Ve Kavala İçin “Diyalog” Çağrısı

Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’la ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını görüşen Avrupa Konseyi, Türkiye’ye bir kez daha AİHM’in hükümlerini yerine getirme çağrısında bulundu.

Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ‘derhal serbest bırakın’ kararına rağmen tahliye edilmeyen Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’la ilgili Türkiye’nin kararlarını görüştü.

AİHM’nin karar ve hükümlerinin uygulanmasını denetlemek üzere 19-21 Eylül tarihlerinde toplantı yapan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye’yle ilgili kararını da açıkladı. Toplantıdan yaptırım kararı çıkmazken, Komite ‘Kavala’yı serbest bırakın’ çağrısını bir kez daha yeniledi.

Türkiye’nin Kavala’nın tutukluluğuna son vermek ve derhal serbest bırakılmasını sağlamak için gerekli tüm tedbirleri alması gerektiğini belirten Komite, Kavala’nın tutukluluğunun makul bir şüpheyi destekleyecek delillerden yoksun olduğuna dikkat çekti.

Ayrıca Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesinden derin üzüntü duyduklarını iletti. “Mahkeme’nin Kavala kararındaki kesin bulgularına ve Komite’nin Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını sağlamaya çağıran müteaddit kararlarına rağmen Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesinden derin üzüntü duyuyoruz” dedi.

Toplantıya Adalet Bakan Yardımcısı Niyazi Acar da katıldı. Komite Acar’ın katılımını “memnuniyet verici” olarak nitelendirdi. Komite Kavala’nın Eylül sonuna kadar serbest bırakılmaması halinde Türkiye için üyelikten ihraç da dahil olmak üzere bütün seçenekleri gözden geçireceğini duyurmuştu.

Ankara bu karar öncesi Strasbourg’a ilettiği Eylem Planı’nda, Kavala hakkında ulusal mahkemeler önünde yargı sürecinin devam ettiğini belirtip, Avrupa platformunda karar alınmadan bu sürecin sonlanmasının beklenmesini istedi.

Osman Kavala’nın avukatlarından dizi eleştirisi

Ankara ayrıca Kavala dosyasında Strasbourg ile yürütülen üst düzey teknik ve siyasi diyaloğa vurguda bulundu. Bu diyalog kapsamında Avrupalı büyükelçilerden oluşan bir heyet ile Türk makamları arasında Aralık 2022’de ilk görüşmenin gerçekleştiğini, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türkiye raportörlerinin 13 Ocak 2023 tarihinde Kavala’yı Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettiğini, oluşturulan Temas Grubu’nun Şubat ve Nisan aylarında Türk makamlarıyla görüştüğünü hatırlattı.

Osman Kavala’nın avukatları ise 30 Ağustos 2023 tarihinde Strasbourg’a ilettikleri bir görüşte AİHM hükümlerinin hâlâ yerine getirilmediğini belirtti. Avukatlar, Bakanlar Komitesinden Türk makamlarıyla en üst düzeyde temasa geçilmesini, Adalet Bakanlığı’ndan kapsamlı ve doğru bilgi talep edilmesini, Anayasa Mahkemesi’ne AİHM hükümlerini tam olarak ve ivedilikle yerine getirme çağrı.

Selahattin Demirtaş’ta alternatif formül

Bakanlar Komitesi, Selahattin Demirtaş dosyasında da diyaloğu ön plana çıkardı. Komite, AİHM hükümlerine rağmen Demirtaş’ın serbest bırakılmamasının, “Ulusal makamların AİHM ve Bakanlar Komitesi kararlarını dikkate almadıklarına yönelik kanıyı kuvvetlendirdiğine” vurguda bulundu. Demirtaş için, “Hakkında AYM önündeki sürecin sonlanması beklenene kadar tutukluluk dışındaki önlemler de incelenerek, derhal serbest bırakılması” çağrısını yineledi.

Avrupa Konseyi üyesi devletler ve Avrupa Konseyi Genel Sekreterine, “Demirtaş’ın tutukluluk halini Türk makamlarıyla temaslarda gündeme getirme” çağrısında bulunulan kararda, dosyada ilerleme olmaması halinde konunun Aralık 2023’te Strasbourg’daki AİHM hükümleri gündemli toplantıda yeniden ele alınacağı bildirildi.

Bakanlar Komitesi, Kavala ve Demirtaş hakkındaki AİHM hükümleri temelinde Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) “Yürütmeye karşı bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanması” için gerekli tüm önlemlerin alınmasını da talep etti.

(Kaynak: Bianet, DW Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan’dan “Kavala, Demirtaş ve Kabaş” Sorusuna Dikkat Çeken Yanıt

ABD’nin PBS kanalına röportaj veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sedef Kabaş, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş sorusuna, “Sizi bu niye bu kadar ilgilendiriyor? Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde bu tür kararları yargı verir. Eğer yargı bu yönde bir karar vermişse, o zaman yargının verdiği bu karara saygı duyalım. Ben yargı adına konuşacak durumda değilim. Bahsettiğiniz bu kişi protestoların finansörüydü” şeklinde cevap verdi.

“Osman Kavala’dan bahsediyorsunuz, değil mi?” sorusuna Erdoğan, “Evet, Osman Kavala’dan bahsediyorum” ifadelerini kullandı. “Peki ya Sedef Kabaş? Birileri size twit’leriyle hakaret ettiği için tutuklanmalı mı?” sorusuna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben onlarla uğraşacak değilim” diyerek, kararların yargı tarafından verildiğini söyledi.

‘Selahattin Demirtaş’ın terörist olduğunu ve 200’den fazla kişinin ölümüne yol açtığını, bu nedenle yargının bir karar verdiğini’ savunan Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bu değerlendirmeyle hemfikir olmadığı hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Saygı duymanız lazım. Kesmeye hakkın yok. Kesmeyeceksin. Saygı duyacaksın, yargının verdiği karara saygı duyacaksın” sözleriyle tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na katılmak üzere gittiği ABD’de PBS kanalından Amna Nawaz’ın sorularını yanıtladı. Amna Nawaz, röportajın başında Erdoğan’a Avrupa Birliği (AB) üyeliğinden vazgeçilebileceğine ilişkin açıklamasını sordu.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Erdoğan, AB üyeliğinden vazgeçmeye hazır olup olmadığıyla ilgili soruya, “Biz bu konuda AB’nin kararlarına önem veriyoruz. AB olumlu bir karar verirse bunu memnuniyetle karşılarız. Türkiye son 50 yıldır AB’nin kapısında oyalandırılıyor. Biz her zaman kendi kendine yeten bir ülke olduk. Hiçbir zaman AB’nin katkılarına ya da desteğine muhtaç olmadık, buna ihtiyacımız yok” yanıtını verdi.

Erdoğan, Türkiye’nin AB üyeliğiyle İsveç’in NATO üyeliğinin bağlantılı oluğunu düşünüp düşünmediğine ilişkin soruya yanıtında ise ‘İsveç’in konumu ile Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerindeki mevcut konumumu’nun birbirinden farklı olduğuna işaret etti. İsveç’in ‘terörle ilgili sözlerini tutması gerektiğini’ ifade eden Erdoğan, “Hâlâ Stockholm sokaklarında teröristlerin gezdiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, İsveç’in NATO’ya katılım teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından değerlendirileceğini ve en sonunda onaylanacak yerin burası olduğunu belirterek, “Bu TBMM’nin gündeminin bir parçasıdır. Meclis kendi takvimi çerçevesinde durumu değerlendirecek. Bu öneri milletvekillerinin oylamasına sunulacak” dedi.

Erdoğan şöyle devam etti: “Bunun gerçekleşmesi için İsveç’in elbette verdiği sözleri tutması gerekiyor. Terör örgütlerinin Stockholm sokaklarındaki gösterilerini ve faaliyetlerini derhal durdurmaları gerekmektedir. Çünkü bunun gerçekten gerçekleştiğini görmek Türk halkı için çok önemli olacaktır. İsveç mevzuatta değişiklik yapmış gibi görünüyor ama bu yeterli değil.”

ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışı ile İsveç’in NATO’ya üyeliğinin birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünüp düşünmediğine ilişkin Erdoğan, “Bana göre bağlantı olmamalı. Başkan (Joe) Biden, bu konuda kararı Kongre’nin vereceğini söyledi. Biz de her zaman diyoruz ki bizim de Türkiye Büyük Millet Meclisimiz var. Yani bu konulara parlamento karar verir. Parlamento bu konuda olumlu bir karar vermezse o zaman bu hususta yapacak bir şey yok” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Kongresi’nde Senatör Bob Menendez gibi isimlerin Yunanistan’ın güvenliği gibi bir dizi konuya işaret ederek Türkiye’ye F-16 satışına karşı olumsuz yaklaşım sergilemesiyle ilgili ise “Bob Menendez, Türkiye’yi tanımıyor. Öyle görünüyor ki Bob Menendez, Tayyip Erdoğan’ı da tanımıyor” diye konuştu.

“Saygı duyacaksın, yargının verdiği karara saygı duyacaksın”

Türkiye’de Sedef Kabaş, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş gibi üst düzey tutuklamalar bulunduğunu hatırlatan gazeteci Nawaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Bu kişileri susturmaya mı çalışıyorsunuz? Söz konusu kişilerden tehdit algılıyor musunuz?” sorusunu yöneltti.

Erdoğan, bu soruyu şöyle yanıtladı: “Sizi bu niye bu kadar ilgilendiriyor? Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde bu tür kararları yargı verir. Eğer yargı bu yönde bir karar vermişse, o zaman yargının verdiği bu karara saygı duyalım. Ben yargı adına konuşacak durumda değilim. Bahsettiğiniz bu kişi protestoların finansörüydü.”

“Osman Kavala’dan bahsediyorsunuz, değil mi?” sorusuna yanıt veren Erdoğan, “Evet, Osman Kavala’dan bahsediyorum” ifadelerini kullandı. Nawaz’ın “Peki ya Sedef Kabaş? Birileri size twit’leriyle hakaret ettiği için tutuklanmalı mı?” sorusuna Erdoğan, “Ben onlarla uğraşacak değilim” diyerek, kararların yargı tarafından verildiğini söyledi.

‘Selahattin Demirtaş’ın terörist olduğunu ve 200’den fazla kişinin ölümüne yol açtığını, bu nedenle yargının bir karar verdiğini’ savunan Erdoğan, Nawaz’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bu değerlendirmeyle hemfikir olmadığını ifade ederek araya girmesinin ardından, “Saygı duymanız lazım. Kesmeye hakkın yok. Kesmeyeceksin. Saygı duyacaksın, yargının verdiği karara saygı duyacaksın” sözleriyle tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerikan yargısı yargı da Türkiye’nin yargısı yargı değil mi? Türkiye’nin yargısına da saygı duymaya mecbursunuz” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin en çok gazetecinin tutuklu olduğu dördüncü ülke olduğuna işaret edilerek sorulan soruya da Erdoğan, “Eğer teröre destek verdiyseler, onlar terörü destekliyorlarsa, dünyanın neresinde özgürce yaşayabilir veya dolaşabilirler? Bu insanlar terörü destekliyor ve bu kişiler hakkında yargı kararını veriyor” şeklinde cevap verdi.

Paylaşın

AYM’nin Demirtaş’ı Olası Serbest Bırakma Kararına Karşı Hazırlık Yapılıyor

Selahattin Demirtaş Savunma Grubu, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Selahattin Demirtaş hakkında olası bir serbest bırakma kararına karşı yeni bir karşı hamle hazırlığı yapıldığını açıkladı:

“Anayasa Mahkemesinin olası bir ihlal ve serbest bırakma kararına karşı hazırlık yapıldığına dair güçlü karineleri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Bu gelişmeler, yeni bir ‘karşı hamle yapar, işi bitiririz’ operasyonuna işaret etmektedir.”

Anayasa Mahkemesi (AYM), HDP eski  Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ikinci tutukluluğu ve AİHM Büyük Dairesi’nin ihlal kararının uygulanmamasına ilişkin yaptığı bireysel başvuruyu gündemine almasına rağmen bir üyenin “dosyaya hazırlanamadım” demesi üzerine görüşmeyi son dakikada erteledi.

Görüşmenin ertelenmesi üzerine Selahattin Demirtaş Savunma Grubu yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kamuoyuna,

Bilindiği gibi müvekkilimiz Sayın Selahattin Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen haksız ve suçsuz yere yedi yıldır tutuklu sıfatıyla siyasi rehine olarak cezaevinde tutulmaktadır.

Müvekkilin ikinci kez aynı suçlamalarla tutuklanması, AİHM Büyük Daire kararının uygulanmaması ve tahliye edilmemesi üzerine Anayasa Mahkemesine yapmış olduğumuz 3 başvurumuz birleştirilmiştir. 19 Temmuz 2023 tarihinde, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun 25 Temmuz 2023 tarihinde başvuruları görüşeceği ilan edilmiştir.

Basına yansıyan bilgilerden, 25 Temmuz’da yapılan görüşmede bir üyenin “dosyaya hazırlanamadığı” mazereti üzerine başvurumuzun görüşülmesinin belirsiz bir tarihe ertelendiği anlaşılmaktadır.

“Serbest bırakma kararına karşı bir ‘karşı hamle’ planının yapılıyor”

Anayasa Mahkemesinin bu gündemine paralel olarak yaşanan birtakım gelişmeler, Anayasa Mahkemesinin olası ihlal ve serbest bırakma kararına karşı bir ‘karşı hamle’ planının yapıldığını göstermektedir.

Müvekkil hakkında, Ankara 19 Ağır Ceza Mahkemesinde 7 Ocak 2020 tarihinde yaptığı savunmasında ‘Benim ikinci tutukluluğumu organize eden kişi Ankara C.Başsavcısı Yüksel Kocaman’dır. Hukuk önünde kendisinden hesap soracağım şeklindeki beyanları üzerine, Başsavcıyı hedef gösterdiği gerekçesiyle Terörle Mücadele Kanununun 6.maddesi uyarınca dava açılmış, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi müvekkile 2 yıl 6 ay hapis cezası vermiştir.

Anılan dosya, 07.12.2022 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmiştir. Bu tarihten itibaren istinaf incelemesi bekleyen dosyada, Anayasa Mahkemesinin bu gündemine kadar herhangi bir gelişme yaşanmamıştır.

Ancak 16. Ceza Dairesinin, 10 Temmuz 2023 tarihinde görevsizlik kararı vererek 21. Ceza Dairesine, 21. Ceza Dairesinin ise 17 Temmuz 2023 tarihinde görevsizlik kararı vererek dosyayı 22. Ceza Dairesine gönderdiği anlaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesinin, müvekkilin dosyalarını gündemine alacağını ilan ettiği 19 Temmuz 2023 tarihinden birkaç gün öncesinde yaşanan bu gelişmeler, müvekkilin yeniden hükümlü yapılarak olası Anayasa Mahkemesi kararının da önüne geçilmesinin amaçlandığı izlenimi yaratmaktadır.

Nitekim Anayasa Mahkemesinin 25 Temmuz tarihli oturumunda hükümete yakın bir üyenin mazereti nedeniyle görüşmenin gerçekleşmemiş olması, müvekkili hükümlü kılacak ‘karşı hamlenin’ henüz hazır olmadığını akla getirmektedir.

Bu ertelemenin, onama bekleyen 2 yıl 6 aylık hapis cezası için bir zaman kazanma girişimi olduğu açıktır. Zira müvekkilin hükümlü kılınabileceği tek dosya, henüz birkaç gün önce -18 Temmuz 2023- Ankara 22. Ceza Dairesine ulaşmış olan bu dosyadır.

AİHM kararları öncesi ve sonrasında yapılan planlamalarla müvekkil, ‘tutukluluğu kalkınca hükümlü, hükümlülüğü bitince tutuklu’ yapılmış ve bu suretle de bugüne kadar cezaevinde rehin tutulmuştur. Aynı taktik ve stratejik planlamalarla, Anayasa Mahkemesinin olası bir ihlal ve serbest bırakma kararına karşı hazırlık yapıldığına dair güçlü karineleri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.

Bu gelişmeler, yeni bir ‘karşı hamle yapar, işi bitiririz’ operasyonuna işaret etmektedir.

Sayın Demirtaş’ın avukatları olarak tüm yargıçları hukuka bağlı kalmaları, kumpas suçuna katılmamaları, aksi taktirde her türlü yasal hakkımızı kullanacağımız konusunda uyarıyoruz.

Tüm siyasetçileri, siyasi partileri, milletvekillerini ve kamuoyunu da bu yeni kumpas girişimi konusunda duyarlı olmaya davet ediyoruz.

Konuyu yakından takip etmeyi sürdüreceğiz.”

Paylaşın

Anayasa Mahkemesi’ndeki Demirtaş Görüşmesine “Üye” Engeli: Hazırlanamadım

Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen tahliye edilmeyen ve ikinci kez tutuklanan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın başvurusunun görüşülmesini bir üyenin “Dosyaya hazırlanamadım” demesi üzerine erteledi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), önümüzdeki toplantıda eğer ihlal kararı verirse 6 yıl 8 ay 21 gündür cezaevinde olan Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi gündeme gelecek.

AİHM kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye’yi izlemeye alan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Demirtaş’ın serbest bırakılması için Eylül ayına karar süre vermişti. Komite, bu süre içinde tahliye kararı gelmemesi halinde “yeni önlemler” alacağı uyarısında bulunmuştu.

Anayasa Mahkemesi, 6 yıl 8 ay 21 gündür cezaevinde olan eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ikinci tutukluluğu ve bunun ardından gelen AİHM Büyük Dairesi’nin ihlal kararının uygulanmamasına ilişkin yaptığı bireysel başvuruyu gündemine aldı.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın aktardığına göre; Toplantı sırasında bir üyenin “Dosyaya hazırlanamadım” demesi üzerine görüşme ileri bir tarihe ertelendi. Bu üyenin AYM’de “iktidar lehine” karar veren üyelerden olduğu öğrenildi.

HDP’nin üst yönetimine yönelik Türkiye genelinde gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında, dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde Diyarbakır’da gözaltına alınmıştı. Daha sonra “terör örgütü üyeliği ve örgüt adına suç işleme” iddiasıyla tutuklanan Demirtaş, Edirne F Tipi Cezaevi’ne konuldu. Demirtaş hakkında 31 fezlekede 7 ayrı suç iddiasıyla 43 yıldan 142 yıla kadar hapis istemiyle ana dava açıldı. Demirtaş, çözüm sürecinde yaptığı bir konuşma nedeniyle İstanbul’da “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bu süreçte avukatların başvurusu üzerine AİHM, ilk ihlal kararını 20 Kasım 2018’de verdi ve Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karara karşı “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar işi bitiririz” diye tepki gösterdi. AİHM’nin kararını Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi de uygulamadı. Dosya itiraz üzerine AİHM Büyük Dairesi’ne gitti. Bu arada İstinaf, Demirtaş’ın 4 yıl 8 aylık cezasını onadı. Böylece Demirtaş hem tutuklu hem de hükümlü haline geldi.

Demirtaş, ana davada yargılanmaya devam ederken AİHM Büyük Daire, ihlal kararının uygulanmamasını 18 Eylül 2019’da ele alacaktı. Ancak yerel mahkeme, AİHM’in olası kararını devre dışı bırakmak amacıyla 2 Eylül 2019’de Demirtaş’ın ve avukatların boykot ettiği duruşmada sürpriz bir tahliye kararı verdi. Ancak Demirtaş, daha önce kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle tahliye edilmedi. Demirtaş’ın ana davada yattığı süre, kesinleşmiş cezasından mahsup edilince cezaevi kapısı açıldı.

Ancak bu kez de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kobani soruşturması kapsamında Demirtaş’ı 20 Eylül 2019’da cezaevinde gözaltına aldı. Demirtaş, cezaevinden SEGBİS aracılığıyla çıkarıldığı sulh ceza hâkimliği kararıyla tutuklandı. Böylece Demirtaş’ın tahliyesi bir kez daha engellendi.

Demirtaş’ın tahliye edilmemesi üzerine dosyayı yeniden görüşen AİHM Büyük Daire, 22 Aralık 2020’de ihlal kararına imza attı. Demirtaş’ın tutukluluğunun “siyasi saiklerle” olduğunu belirten AİHM, eski HDP liderinin serbest bırakılmasını istedi. Ancak Türkiye, bu kararı da yerine getirmedi.

Demirtaş’ın yargılandığı ana dava ile tutuklu olduğu Kobani davası Mayıs 2021’de birleştirildi. Dava, bundan sonra Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürmeye başladı.

Bu arada Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Demirtaş’a dönemin Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı “hedef gösterdiği” iddiasıyla Terörle Mücadele Kanunu kapsamında 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Bu ceza henüz istinaf tarafından onanmadı.

Yaptırım uyarısı

AİHM kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye’yi izlemeye alan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Demirtaş’ın serbest bırakılması için Eylül ayına karar süre vermişti. Komite, bu süre içinde tahliye kararı gelmemesi halinde “yeni önlemler” alacağı uyarısında bulunmuştu.

Öte yandan Demirtaş’ın avukatları, Demirtaş’ın 20 Eylül 2019’daki ikinci tutukluluğu, 22 Aralık 2020’deki AİHM kararının uygulanmaması ve tutukluluğunun devamına karar verilmesi nedeniyle AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.

AYM Genel Kurulu, tüm başvuruları birleştirerek Demirtaş’ın tutukluluk dosyasını gündemine almıştı. Toplantıda, “tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve tutukluluğa ilişkin kararların etkili itiraz güvencesi içermeyen, bağımsız ve tarafsız hâkim ilkelerine aykırı olan sulh ceza hâkimliklerince verilmesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası” ele alınacaktı.

AYM teamüllerinde de bir üyenin dosyaya yeterince hazırlanmamasını gerekçe göstermesi, toplantının ertelenmesine neden olabiliyor. AYM Başkanı Zühtü Arslan da bu nedenle Demirtaş dosyasının görüşülmesini ileri bir tarihe erteleme kararı aldı.

Mahkeme, önümüzdeki toplantıda eğer ihlal kararı verirse Demirtaş’ın tahliyesi gündeme gelecek.

Paylaşın

Selahattin Demirtaş’ın Tahliye Edilmeme Gerekçesi Açıklandı

Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmeme gerekçesi açıklandı: Kaçma ve serbest bırakıldıktan sonra adaletin iyi idaresine zarar verecek tarzda önlemler alabilme.

Aralarında Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Kobani davasında mahkeme sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Mahkemenin Selahattin Demirtaş’ı tahliye etmeme gerekçesi ise dikkati çekti.

T24‘te yer alan habere göre, kararda “Sanığın tahliye olması halinde kaçma tehlikesi olması bir tarafa, serbest bırakıldıktan sonra adaletin iyi idaresine zarar verecek tarzda önlemler alabilecek olma tehlikesi mevcut olduğu değerlendirilmiştir” denildi. Mahkeme tarafından, savcının 5 bin 267 sayfalık esas hakkındaki görüşü konusunda sanıklara savunma için sadece 27 gün süre vermesi tartışmalara yol açtı. Buna göre savunmalara 28 Temmuz’da başlanacak.

Tutuklu sanıkların tamamının tahliye taleplerini reddeden mahkeme, bu kararında bazı sanıklar yönünden ilginç gerekçelere dayandı. Buna göre, Demirtaş’ın tahliyesine ilişkin talebin reddedilme gerekçelerinden biri, 2015 yılında verdiği bir röportajda ağabeyi hakkında sorulan bir soruya verdiği yanıt oldu.

Demirtaş’ın bu röportajda ağabeyi Nurettin Demirtaş için söylediği, “Üniversite öğrencisiyken hapse girdi, ömrünün yarısını cezaevlerinde geçirdi, demokratik siyasete girmek istedi, partiye girdi, eş genel başkan oldu. Yargı baskısı ile siyaset yapamayacak bir hale getirdiler. Çok ağır cezalar verdiler kendisine. Çok sayıda dava açtılar.

Burada bir kez daha yıllarını cezaevlerinde geçirsin istemedik. Şu an Erbil’de yaşıyor. Sadece o değil, on binlerce insan sürgünde yaşamak zorunda kalıyor. Her biri benim için burukluk ve yaradır. Sadece ağabeyim değil o da onlardan biridir sadece. On binlerce insan bu şekilde ülkesinden vatanından ayrı sadece düşüncelerinden dolayı ülkesine gelemez durumdadır” şeklindeki sözleri kaçma şüphesi olarak değerlendirildi.

“Adaletin iyi idaresine zarar verecek tarzda önlemler alabilecek olma tehlikesi”

Mahkemenin Demirtaş’ı tahliye etmemesinin bir diğer gerekçesi ise mahkeme kararında şöyle ifade edildi:

“Sanığın söylemleri itibariyle davaya savunma vermesi halinde mahkum edileceği, siyasi kimliği nedeniyle yargılandığı, dosyada ki delillerin uydurulmuş olduğu, iktidarın değişmesi durumunda tahliye olacağı ve hakkında beraat kararı verileceği iddiası -tavrı ile savunma yapmaktan kaçındığı, birleşen bazı dosyalar bakımından dahi yeterli süre ve imkan verilmesine rağmen halen savunma yapmadığı hususunun pasif olarak duruşmaya çıkmama olarak değerlendirilmesi gerektiği, öte yandan sanığın tahliye olması halinde kaçma tehlikesi olması bir tarafa serbest bırakıldıktan sonra adaletin iyi idaresine zarar verecek tarzda önlemler alabilecek olma tehlikesi mevcut olduğu değerlendirilmiştir.

“Tekrar suç işleme ve kamu düzenini bozma tehlikesi”

Öyle ki atılı suçlar bakımından savunma yapmak yerine sürekli mahkeme heyetinin hukuksuz olduğunu iddia ettiği kararları nedeniyle hakimlerin yargılanacağını dile getirmekle ileri sürdüğü gerekçeler itibariyle atılı suçlar bakımından yargılanmamak üzere kendisine Anayasanın 10. Maddesine açıkça aykırılık teşkil edecek şekilde muamele yapılmasını beklediği değerlendirilmektedir.

Dolayısıyla sanığın, tekrar suç işleme ve kamu düzenini bozma tehlikesi bulunduğu tartışılabilir noktaya geldiği söylenebilir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı isnat edilen suç ile ölçülü olması, sanığın somut olarak kaçacağı şüphesini uyandıran olgular itibariyle adli kontrol hükümlerinin bu nedenle sanık hakkında yetersiz kalacağı düşünüldüğünden tutukluluk tedbirinin gerekli olduğu anlaşılmıştır.”

Paylaşın