İstanbul: Marmaracık Tabiat Parkı

Marmaracık Tabiat Parkı; İstanbul’un Sarıyer İlçesi sınırları içinde yer almaktadır. Tabiat Parkı,  7,42 hektarlık alana sahiptir.

Tabiat Parkı’nın florası genel olarak Meşe ağaçlarından ve yer yer maki örtüsünden oluşmaktadır. Mavromoloz ormanları içerisinde yer alır.

Tabiat Parkı’nda, Geyik, Kızıl Sincap, Yaban Domuzu, Çakal, Tilki, Tavşan, Kirpi, Köstebek, Sansar türleri gibi memeli türleri gözlemlenmiştir.

Günübirlik kullanım alanında piknik yapılabilir. Yüzmek isteyenler için plaj mevcut olup, tabiat parkına giderken yol üzerinde yer alan Feneryolu Kuş Gözlem Kulesi ziyaret edilebilir.

Paylaşın

İstanbul: Irmak Tabiat Parkı

Irmak Tabiat Parkı; İstanbul’un Sarıyer İlçesi, Belgrad Ormanı içerisinde yer almaktadır. Tabiat Parkı, 10,00 hektarlık alana sahiptir. 

Belgrad Ormanı içerisindeki Tabiat Parklarından biri olan Irmak Tabiat Parkı, Belgrad Ormanı içerisinde günübirlik rekreasyonel faaliyetlerin gerçekleştirilebildiği, giriş yapılabilen 6 km’lik koşu ve yürüyüş parkuru ile de sportif amaçlı olarak ziyaretçilerini kendini çekebilen, bitki ve hayvan zenginliği ile doğanın sesini ve tarihin izlerini sunan bir alan olması ile ilgi çekmektedir.

Belgrad Ormanı florası içinde 282 değişik tür belirlenmiştir. Bu bitki türlerinden 18’i doğal ağaç türü (Sapsız Meşe, Saplı Meşe, Macar Meşesi, Saçlı Meşe, Mazı Meşesi, Doğu Kayını, Adi Gürgen, Anadolu Kestanesi, Yapışkan Kızılağaç, Gümüşi Ihlamur, Sivri Meyveli Dişbudak, Gürgen Yapraklı Karaağaç, Ova Akçaağacı, Kuş Üvezi, Titrek Kavak, Adi Fındık, Aksöğüt, Boz Söğüt) 9’u ise ağaçlandırmalarla getirilmiş egzotik ağaç türleridir.

Ormanın çalı ve ot katlarında var oldukları belirlenen diğer türler toplam 255 tanedir. Bunlardan 119’u, 574 örnek alandan yalnızca 9 ya da daha azında görülmüşlerdir. Ormanın alt katını oluşturan türlerin sayısı 136 kadardır.

Ormanın ana ağaç türleri meşe (üçte biri) ve gürgen başta olmak üzere kayın ve kestanedir. Ancak bazı Meşe türlerine seyrek rastlanmaktadır. Sapsız Meşe ve Macar Meşesi genel anlamda her yerde yaygın görülürken, Saçlı Türk Meşesi yaygın ama az, Saçlı Meşe, Mazı Meşesi ve Pırnal Meşesi ise dağınık ve daha az miktarlarda bulunmaktadır. Belgrad Ormanı’nda yaklaşık 400 bitki taksonu ve 6 endemik bitki taksonu bulunmaktadır.

Belgrad Ormanı, İstanbul Boğazı ile Karadeniz kıyılarınca kuşatılan arazi parçasının bir bölümünü kaplamakta ve Türkiye’nin önemli kuş alanları içerisinde yer almaktadır. Belgrad Ormanı’ndaki kuşların, yıl içerisindeki sayıları ve türleri değişim göstermektedir. İlkbahar ve sonbahar aylarında tür sayısı artmakta, yaz ve kış aylarında ise azalmaktadır. Bu değişim, kuşların göç davranışına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Belgrad Ormanı; Su kuşu, yırtıcı ve ötücü kuş türlerine göç döneminde ev sahipliği yapar.

Belgrad Ormanı, Karadeniz Köstebeği, nesli küresel ölçekte tehlikede olan Tosbağa, Yalancı Apollo adlı kelebek türünün nesli tehlike altında ve ülkemize endemik bir alttürünü barındırır. Belli başlı hayvan türleri; memelilerde Yaban Domuzu, Çakal, Tilki, Gelincik, Tavşan, Sincap, Kirpi ve Köstebek olup; Yılan, Kaplumbağa, Kertenkele ve Kurbağa türleri de görülmektedir.

Paylaşın

İstanbul: Fatih Sultan Mehmet Tabiat Parkı

Fatih Sultan Mehmet Tabiat Parkı; İstanbul’un Sarıyer İlçesi, Fatih Ormanı içinde yer almaktadır. Tabiat Parkı  111,85 hektarlık alana sahiptir.

Tabiat Parkı’na özel araçları ile gitmek isteyenler için, Maslak Büyükdere Caddesi’nden Sarıyer yönüne giderken Hacıosman-Bahçeköy kavşağından Bahçeköy yönüne sapıldığında yol üzerinde 2 km sonra solda yer almaktadır.

Tabiat Parkı’na direk giden herhangi bir toplu taşıma aracı bulunmayıp, toplu taşıma araçları ile alana gidenler, Sarıyer, Tarabya ve Bahçeköy’e giden otobüs ve minibüsler ile veya Yenikapı-Hacıosman metrosu ile Hacıosman’a ulaştıktan sonra taksi ile alana ulaşabilirler.

Tabiat Parkı içinde yer alan bu alan sık ağaçlarla kaplıdır. Genel olarak yapraklı, yer yer de iğne yapraklı ağaçlardan oluşmaktadır. Yapraklı ve iğne yapraklı karışık meşcere oluşturan orman, genel olarak orta yaşlı bir orman görünümündedir.

Tabiat Parkı’nda Karaca, Kızıl Sincap, Yaban Domuzu, Çakal, Tilki, Tavşan, Kirpi, Köstebek, Sansar türleri gibi memeli türleri gözlemlenmiştir.

Fatih Sultan Mehmet Tabiat Parkı, günübirlik ziyaretler için uygundur.

Paylaşın

İstanbul: Fatih Çeşmesi Tabiat Parkı

Fatih Çeşmesi Tabiat Parkı; İstanbul’un Sarıyer İlçesi sınırları içinde yer almaktadır. Tabiat Parkı, 29,50 hektarlık alana sahiptir.

Belgrad Ormanı içerisinde yer alan dokuz adet tabiat parkından biri olan Fatih Çeşmesi Tabiat Parkı, ismini halkın özellikle yazın içme suyu almak için uğradığı çeşmesinden alır. Tabiat Parkı, günübirlik ziyaretler için uygundur.

Belgrad Ormanı florası içinde 282 değişik tür belirlenmiştir. Bu bitki türlerinden 18’i doğal ağaç türü (Sapsız Meşe, Saplı Meşe, Macar Meşesi, Saçlı Meşe, Mazı Meşesi, Doğu Kayını, Adi Gürgen, Anadolu Kestanesi, Yapışkan Kızılağaç, Gümüşi Ihlamur, Sivri Meyveli Dişbudak, Gürgen Yapraklı Karaağaç, Ova Akçaağacı, Kuş Üvezi, Titrek Kavak, Adi Fındık, Aksöğüt, Boz Söğüt) 9’u ise ağaçlandırmalarla getirilmiş egzotik ağaç türleridir.

Ormanın çalı ve ot katlarında var oldukları belirlenen diğer türler toplam 255 tanedir. Bunlardan 119’u, 574 örnek alandan yalnızca 9 ya da daha azında görülmüşlerdir. Ormanın alt katını oluşturan türlerin sayısı 136 kadardır.

Ormanın ana ağaç türleri meşe (üçte biri) ve gürgen başta olmak üzere kayın ve kestanedir. Ancak bazı Meşe türlerine seyrek rastlanmaktadır. Sapsız Meşe ve Macar Meşesi genel anlamda her yerde yaygın görülürken, Saçlı Türk Meşesi yaygın ama az, Saçlı Meşe, Mazı Meşesi ve Pırnal Meşesi ise dağınık ve daha az miktarlarda bulunmaktadır. Belgrad Ormanı’nda yaklaşık 400 bitki taksonu ve 6 endemik bitki taksonu bulunmaktadır.

Belgrad Ormanı, İstanbul Boğazı ile Karadeniz kıyılarınca kuşatılan arazi parçasının bir bölümünü kaplamakta ve Türkiye’nin önemli kuş alanları içerisinde yer almaktadır. Belgrad Ormanı’ndaki kuşların, yıl içerisindeki sayıları ve türleri değişim göstermektedir. İlkbahar ve sonbahar aylarında tür sayısı artmakta, yaz ve kış aylarında ise azalmaktadır. Bu değişim, kuşların göç davranışına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Belgrad Ormanı; Su kuşu, yırtıcı ve ötücü kuş türlerine göç döneminde ev sahipliği yapar.

Belgrad Ormanı, Karadeniz Köstebeği, nesli küresel ölçekte tehlikede olan Tosbağa, Yalancı Apollo adlı kelebek türünün nesli tehlike altında ve ülkemize endemik bir alttürünü barındırır. Belli başlı hayvan türleri; memelilerde Yaban Domuzu, Çakal, Tilki, Gelincik, Tavşan, Sincap, Kirpi ve Köstebek olup; Yılan, Kaplumbağa, Kertenkele ve Kurbağa türleri de görülmektedir.

 

Paylaşın

İstanbul: Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı

Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı; İstanbul’un Sarıyer İlçesi, Bahçeköy Mahallesi bitişiğinde Belgrad Ormanı içerisinde yer almaktadır. Tabiat Parkı, 16,33 hektarlık alana sahiptir. 

Belgrad Ormanında Neşetsuyu Tabiat Parkı ile birlikte revaçta olan Tabiat Parklarından biridir. Adını ünlü yazar Falih Rıfkı Atay’dan almıştır.

Belgrad Ormanı florası içinde 282 değişik tür belirlenmiştir. Bu bitki türlerinden 18’i doğal ağaç türü (Sapsız Meşe, Saplı Meşe, Macar Meşesi, Saçlı Meşe, Mazı Meşesi, Doğu Kayını, Adi Gürgen, Anadolu Kestanesi, Yapışkan Kızılağaç, Gümüşi Ihlamur, Sivri Meyveli Dişbudak, Gürgen Yapraklı Karaağaç, Ova Akçaağacı, Kuş Üvezi, Titrek Kavak, Adi Fındık, Aksöğüt, Boz Söğüt) 9’u ise ağaçlandırmalarla getirilmiş egzotik ağaç türleridir.

Ormanın çalı ve ot katlarında var oldukları belirlenen diğer türler toplam 255 tanedir. Bunlardan 119’u, 574 örnek alandan yalnızca 9 ya da daha azında görülmüşlerdir. Ormanın alt katını oluşturan türlerin sayısı 136 kadardır.

Ormanın ana ağaç türleri meşe (üçte biri) ve gürgen başta olmak üzere kayın ve kestanedir. Ancak bazı Meşe türlerine seyrek rastlanmaktadır. Sapsız Meşe ve Macar Meşesi genel anlamda her yerde yaygın görülürken, Saçlı Türk Meşesi yaygın ama az, Saçlı Meşe, Mazı Meşesi ve Pırnal Meşesi ise dağınık ve daha az miktarlarda bulunmaktadır. Belgrad Ormanı’nda yaklaşık 400 bitki taksonu ve 6 endemik bitki taksonu bulunmaktadır.

Belgrad Ormanı, İstanbul Boğazı ile Karadeniz kıyılarınca kuşatılan arazi parçasının bir bölümünü kaplamakta ve Türkiye’nin önemli kuş alanları içerisinde yer almaktadır. Belgrad Ormanı’ndaki kuşların, yıl içerisindeki sayıları ve türleri değişim göstermektedir. İlkbahar ve sonbahar aylarında tür sayısı artmakta, yaz ve kış aylarında ise azalmaktadır. Bu değişim, kuşların göç davranışına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Belgrad Ormanı; Su kuşu, yırtıcı ve ötücü kuş türlerine göç döneminde ev sahipliği yapar.

Belgrad Ormanı, Karadeniz Köstebeği, nesli küresel ölçekte tehlikede olan Tosbağa, Yalancı Apollo adlı kelebek türünün nesli tehlike altında ve ülkemize endemik bir alttürünü barındırır. Belli başlı hayvan türleri; memelilerde Yaban Domuzu, Çakal, Tilki, Gelincik, Tavşan, Sincap, Kirpi ve Köstebek olup; Yılan, Kaplumbağa, Kertenkele ve Kurbağa türleri de görülmektedir.

Paylaşın

İstanbul: Ayvadbendi Tabiat Parkı

Ayvadbendi Tabiat Parkı; İstanbul’un Sarıyer İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Tabiat Parkı, 50,00 hektarlık alan sahiptir.

Belgrad Ormanı içerisinde yer alan dokuz adet tabiat parkından biri olan Ayvatbendi Tabiat Parkı, ismini III. Mustafa zamanında (1765) inşa edilen AyvatBendi’nden almıştır.

Belgrad Ormanı florası içinde 282 değişik tür belirlenmiştir. Bu bitki türlerinden 18’i doğal ağaç türü (Sapsız Meşe, Saplı Meşe, Macar Meşesi, Saçlı Meşe, Mazı Meşesi, Doğu Kayını, Adi Gürgen, Anadolu Kestanesi, Yapışkan Kızılağaç, Gümüşi Ihlamur, Sivri Meyveli Dişbudak, Gürgen Yapraklı Karaağaç, Ova Akçaağacı, Kuş Üvezi, Titrek Kavak, Adi Fındık, Aksöğüt, Boz Söğüt) 9’u ise ağaçlandırmalarla getirilmiş egzotik ağaç türleridir.

Ormanın çalı ve ot katlarında var oldukları belirlenen diğer türler toplam 255 tanedir. Bunlardan 119’u, 574 örnek alandan yalnızca 9 ya da daha azında görülmüşlerdir. Ormanın alt katını oluşturan türlerin sayısı 136 kadardır.

Ormanın ana ağaç türleri meşe (üçte biri) ve gürgen başta olmak üzere kayın ve kestanedir. Ancak bazı Meşe türlerine seyrek rastlanmaktadır. Sapsız Meşe ve Macar Meşesi genel anlamda her yerde yaygın görülürken, Saçlı Türk Meşesi yaygın ama az, Saçlı Meşe, Mazı Meşesi ve Pırnal Meşesi ise dağınık ve daha az miktarlarda bulunmaktadır. Belgrad Ormanı’nda yaklaşık 400 bitki taksonu ve 6 endemik bitki taksonu bulunmaktadır.

Belgrad Ormanı, İstanbul Boğazı ile Karadeniz kıyılarınca kuşatılan arazi parçasının bir bölümünü kaplamakta ve Türkiye’nin önemli kuş alanları içerisinde yer almaktadır. Belgrad Ormanı’ndaki kuşların, yıl içerisindeki sayıları ve türleri değişim göstermektedir. İlkbahar ve sonbahar aylarında tür sayısı artmakta, yaz ve kış aylarında ise azalmaktadır. Bu değişim, kuşların göç davranışına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Belgrad Ormanı; Su kuşu, yırtıcı ve ötücü kuş türlerine göç döneminde ev sahipliği yapar.

Belgrad Ormanı, Karadeniz Köstebeği, nesli küresel ölçekte tehlikede olan Tosbağa, Yalancı Apollo adlı kelebek türünün nesli tehlike altında ve ülkemize endemik bir alttürünü barındırır. Belli başlı hayvan türleri; memelilerde Yaban Domuzu, Çakal, Tilki, Gelincik, Tavşan, Sincap, Kirpi ve Köstebek olup; Yılan, Kaplumbağa, Kertenkele ve Kurbağa türleri de görülmektedir.

 

Paylaşın

İstanbul: Emirgan Camii

Dünyanın en önemli kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Emirgan Camii; İstanbul’un Sarıyer İlçesi, Emirgan Semti, Doğru Muvakkithane Caddesi üzerinde yer alır.

1782 yılında Sultan I.. Abdülhamit tarafından yaptırılmış, 1838 yılında II. Mahmut tarafından onartılmıştır. Kesme taştan, tek minareli, kiremit örtülü bir yapıdır. Caminin bitişiğindeki Hünkâr Dairesi karşısında 1783 yılında yaptırılmış Emirgân Çeşmesi bulunmaktadır.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın

İstanbul: Bentler Tabiat Parkı

Dünyanın en önemli kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Bentler Tabiat Parkı; İstanbul’un Sarıyer İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

2011 yılında ilan edilen ve Belgrad Ormanı içerisinde yer alan dokuz adet tabiat parkından biri olan Bentler Tabiat Parkı, ismini alanın kuzeyinde yer alan Valide Sultan Bendi ve II. Mahmud Bendi’nden almaktadır. Osmanlı İmparatorluğu zamanında şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan ve Taksim Suyu Bentleri adıyla anılan Valide Sultan Bendi, 1796; Sultan II. Mahmud Bendi (Yeni Bend) ise 1839 yılında inşaa edilmiştir.

Tabiat Parkı içerisinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma Iskara Bendi ve tarihi çeşmeler de bulunmaktadır. Yaklaşık 16 hektar alana sahip Tabiat Parkı, zengin bir flora ve fauna varlığına sahiptir. Hakim ağaç türü, meşe ve gürgendir. Valide Sultan Bendi bitişiğinde anıt ağaç olarak tescil edilen 269 yaşında Çınar (Platanus orientalis) mevcuttur. Belgrad Ormanı ana giriş kapısı ve Kurtkemeri Giriş kapısı olmak üzere 2 noktadan giriş sağlanmaktadır.

Tabiat Parkı içerisinde günübirlik kullanım alanları piknik yapmaya olanak sağlar. Alanda rekreasyonel faaliyetlere yönelik büfe ve çocuk oyun alanları bulunmaktadır. Orman içi patikalarda doğa yürüyüşü yapılabilir.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın

İstanbul: Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı

Dünyanın en önemli kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. İstanbul: Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı; İstanbul’un Sarıyer İlçesi sınırları içerisinde yer alır.

2011 yılında ilan edilen ve Belgrad Ormanı içerisinde yer alan dokuz adet tabiat parkından biri olan Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı, ismini ünlü edebiyatçı Falih Rıfkı Atay’dan almıştır. Yaklaşık 16 hektar alana sahip Tabiat Parkı, zengin bir flora ve fauna varlığına sahiptir. Hakim ağaç türü, meşe ve gürgendir.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad Seferi dönüşü getirilen Sırp esirlerin yaşadığı Belgrad Köyü, Tabiat Parkı’nın sınırları içinde bulunmaktadır. Alan içerisinde korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edilen kilise kalıntısı da yer almaktadır.

Günübirlik kullanım alanları, piknik yapmaya olanak sağlar. Alanda çocuk oyun alanı ve kır lokantası bulunmaktadır. Orman içi patikalarda doğa yürüyüşü yapılabilir. Tabiat Parkının tam karşısında Geyik Üretim Sahası bulunmaktadır.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın

İstanbul: Fatih Sultan Mehmet Tabiat Parkı

Dünyanın en önemli kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Fatih Sultan Mehmet Tabiat Parkı; İstanbul’un Sarıyer İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

2011 yılında ilan edilen Fatih Sultan Mehmet Tabiat Parkı, ismini Osmanlı Padişahları’ndan Fatih Sultan Mehmet’ten almıştır. Yaklaşık 112 hektar alana sahip alan, zengin bir flora ve fauna varlığına sahiptir. Alanda ibreli ve yapraklı karışık meşcerelere sahip bir orman yapısı hakimdir. Taksim Su Yolu‘nun bir bölümü alan içerisinden geçmektedir.

Günübirlik kullanım alanları, piknik yapmaya olanak sağlar. Alanda rekreasyonel faaliyetlere yönelik kır lokantası, çocuk oyun alanı ve büfe mevcuttur. Orman içi patikalarda doğa yürüyüşü yapılabilir.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın