CHP Lideri Özgür Özel: Kimlikler Üzerinden Kavga Etmeyiz

Samsun’da halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, “İlk bu yola çıktığımızda şunu söylemiştik, bizimle kavga etmek istiyorlar. Bizimle etnik kökenler, mezhepler, kimlikler, ayrımlar, farklılıklar üzerinden kavga etmek istiyorlar” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Eğer gerekirse kavga ederiz ama kimlikler üzerinden kavga etmeyiz, senin istediğin kavgayı etmeyiz. Emeklinin hakkını aramak, emekçiler için, yoksullar için, esnaflar için, çiftçiler için kavga edeceğiz. İlk söylediğimizde emeklilere demiştim, sesimize ses verecek misiniz? Bizimle birlikte meydanlara gelecek misiniz? Bu mücadelede siz de var mısınız demiştik.”

Yerel seçim çalışmalarını sürdüren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Samsun’da düzenlediği mitinge halka hitap etti. Özgür Özel, konuşmasında şunları söyledi:

“Emekliler, Türkiye’de 16 buçuk milyon kişi ve en büyük ızdırabı çekenler. Bundan 22 yıl önce AKP iktidara geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Yani size hiç ellemeseler, uğraşmasalar, düzeninizi bozmasalar, bugün 17 bin lira asgari ücret. Yani 26 bin lira emekli maaşı alınıyor olacaktı. Güya emekliyi ezdirmeyiz dediler ama TÜİK’in hesabına göre, sözde enflasyona göre zam verdiler. Ne demek TÜİK? Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu. Gerçek enflasyon yüzde 120. TÜİK’e göre 68 ama emekliye 33. 7 bin 500 liraya yüzde 33 zam yapıp, 10 bin lira verdiler. Biraz önce hep beraber haykırdığınız, itiraz ettiğiniz 10 bin lirayı, en düşük emekli maaşı bu iktidar geldiğinde tam 8 çeyrek altın değerindeydi.

Bugün en düşük emekli maaşı 2,5 çeyrek altın alabiliyor. Yani emeklilerin her ay 5,5 çeyrek altın kayıpları var. Bu iktidar geldiğinden bugüne. Ama bir sefer değil ki bir emekli, bir sefer, bir çeyrek altın kaybetse aklı çıkar, her yerde gezer nerede düştü diye arar. Oysa şimdi bir emekli değil her emekli, bir sefer değil her ay, bir çeyrek altın değil 5,5 çeyrek altın kaybetmektedir. Emekliler yağmur altında, o şemsiyelerinizin altında size sesleniyorum. Siz bu 5,5 çeyrek altını kaybettiğiniz yerde arayacak mısınız? Nerede kaybettiniz? Siz onu bir seçim sandığında kaybettiniz. Şimdi önümüzdeki ilk seçim sandığından 31 Mart günü emekliler sandıkta bunun hesabını sormaya var mıyız? Bakın, bu meydanının sesini duymayanlar, ekonomi yüzde 4,5 büyüdü diyenler, emekliler halinden memnun, Özgür Efendi emeklileri kışkırtıyor diyenler. Bu sesi duyun.

Bakın emekliler 2018 yılında bin lira emekli ikramiyesi alıyorlardı bayramda. O bin lira, o gün tam 24 kilo kıyma alıyordu. Bu bayram 3 bin lira emekli ikramiyesi yatacak. Sadece 6 kilo kıyma alınabiliyor. Ramazan mübarek gün. Allah tutulan oruçlarınızı kabul etsin. Ramazanda 30 iftar, 30 sahur, bayram sofranızdan sadece emekli ikramiyeniz üzerinden 18 kilo kıymayı sofradan, dolaptan, mutfaktan, evladınızın, torununuzun kursağından eksilten bir yönetimle, bir iktidar ile karşı karşıyayız. Bunun hesabını bu iktidardan bu seçimde sormaya var mıyız? Ben sizinle beraberim. CHP, sizinle beraberdir.

“Atatürk’ün dediği gibi çiftçi, köylü milletin efendisidir”

Emeğinin karşılığını alamayan işçinin, siftahsız dükkan kapatan esnafın, hak ettiği desteklemeyi görmeyen fındık üreticisinin, ay sonunu değil ayın 10’unu getiremeyen emeklinin ezilmesine izin vermeyeceğiz. Sizi güçsüz, zayıf, yalnız karınca gibi görüyorlar. 16 milyonuz, karıncaların gücü birlikteliğindedir. Yan yana durmasındadır. Birlikte çalışıp, birlikte aramasındadır. Ben bu karıncaları ezdirmem. Karıncanın kardeşi var. O da CHP’dir. Fındık üreticisinin derdi ve tasası çok. Fındık, dünyada Türkiye dünya üretiminin yüzde 70’ini gerçekleştiriyor. Samsun’daki fındık bahçelerinde Türkiye’nin en yüksek ikinci üretimi gerçekleşiyor. Ancak fındık pazarı, dünyada 130 milyarken bunun yüzde 70’i 100 milyarken, Türkiye sadece buradan 2 milyar gelir elde ediyor.

98’i yabancı firmalara gidiyor. Sadece 2 milyar lirası fındık üreticisine kalıyor. Bakın, alan bazlı destekleme var. 10 yıldır dönümünde 170 lira. O gün 2 lira 80 kuruş olan, ödendiğinde 3 lira 60 kuruş olan mazot, bugün 44 lira oldu. Dolara da vursanız, mazota da vursanız alan bazlı desteklemenin bugünkü gibi 170 lira değil dönüm başına en az 2 bin 500 lira olması gerekiyor. Ayrıca ürün bazlı destekleme noktasında da fındık üreticisine büyük haksızlıklar yapılıyor. Çok mücadele ettik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi çiftçi, köylü milletin efendisidir. Milletin efendisidir.

Kıymetli Samsunlular elbette bütün Türkiye’de olduğu gibi Samsun’da da işsizlik büyük bir sorun. Özellikle genç işsizliği hepimizin üzerinde en çok düşünmesi gereken mesele. Beka sorunu dedikleri iş biraz önce söyledim, geçmişte başımıza geldi. Paşa buraya çıktı, Gazi Mustafa Kemal. Önce kurtuluşu. Sonra kuruluşu örgütledi. Yine olursa yine buradayız. Bir beka sorunu olursa Tayyip Erdoğan söyleyince havaalanına giden 7 AK Gençlikten kişi kot üstüne perdelik kumaştan, yalandan kefen çekip, ölmeye geldik deyince vatan kurtulmaz. Onlara kalırsa kurtulmaz ama öyle bir şey olursa yine dedeleri Çanakkale’de Conkbayırı’nda kefensiz yatanların torunları kurtarır memleketi. Kimse merak etmesin.

Ama esas bizim için beka sorunu gençlerimizin durumudur. Dünyanın bütün ülkelerinin Türkiye üzerinde hayal kurması beka sorunu değildir. Bizim gençlerimizin dünyanın diğer ülkelerinde hayal kurması beka sorunudur. Bugün 4 gençten 3’ü bavulları kafasında toplamış. Fırsatını bulursam yurt dışına gitmek, orada çalışmak, orada yerleşmek istiyorum diyor. Bunun için Türkiye’nin bir kez daha korkuya değil kaygıya değil, yasaklara değil, aksine umuda, demokrasiye, alabildiğince özgürlüklere ihtiyacı var. Buradan, Samsun’dan Türkiye’deki tüm gençlere sesleniyorum. Umudu kaybetmeyin. Enseyi karartmayın, kimseden korkmayın. Biz buradayız.

Birlikteyiz, sizinleyiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi, CHP bütün gençlerin partisidir. Hepinizi çok seviyoruz. Birlikte mücadele edeceğiz. Birlikte kazanacağız. Buna inanın, bize güvenin. Bu ülke dünyanın en güzel ülkesidir. Sizler dünyanın en güzel gençlerisiniz. Şimdi şemsiyelerin altından herkese, gençlerimizi büyük bir coşkuyla desteklemeye, alkışlamaya, onlarla birlikte bu güzel günü paylaşmaya davet ediyorum. Bekletmeden söyleyeyim, rahatlatayım sizi. Burada gençler var. Diyor ki staja umut ol. Bunlar staj mağdurları. Yerden göğe kadar haklılar. Çıraklık ve staj mağdurları.

Genç yaşlarında, 15-16 yaşında sigortalı oldular, çalıştılar, primleri yattı ama işe giriş tarihi deyince, işe girdikleri tarihi, o günü kabul etmediler. O yüzden EYT çıktı, emekli olamadılar. Nerede gitsem kendilerinin sorunun dile getiriyorum. Yanıma geliyorlar, bugün de geldiler ancak Tayyip Erdoğan’ın Konya mitinginde itildiler, kakıldılar. Telefonlarına el kondu, gözaltına alındılar. Ben, bütün staj mağdurlarına şunu söylüyorum, siz emeklilik hakkınızı kazanıncaya kadar staj ve çıraklık mağdurları haklarını alıp, ilk maaşlarını çekene kadar Özgür Ağabeyiniz sizinledir, hep birlikte mücadele edeceğiz.

Ayrıca Bağ-Kurlulardan 9 bin gün, SKK’lılardan 7 bin 200 ve 5 bin isteyen bir sistem var. Tayyip Erdoğan 14 Mayıs seçimlerinden önce bu sorunu halledeceğinin sözünü vermişti ancak bakan böyle bir çalışmanın olmadığını ifade ediyor. Bunu kabul etmiyoruz, EYT mağdurlarının, staj olsun, çıraklık olsun, Bağ-Kur olsun diğer mağduriyetler olsun tamamını unutturmadan mücadele edeceğiz. Hatta 1 Nisan’a kadar yerel seçim mitinglerini yapıyoruz. Her mitingimiz emekli mitingine dönüşüyor, 1 Nisan’da seçim bitti ve kurtulduk sanma Tayyip Erdoğan.

1 Nisan’dan sonra meydanlarda, sokaklarda, yollarda emeklilerle yürüyeceğiz. Gençlerle yürüyeceğiz, staj mağdurları ile yürüyeceğiz. Sende kimsenin hakkını bırakmayacağız. Emekliye, staj mağduruna para yok. Çalışana para yok. Çiftçiye para yok. Bağ-Kurluya para yok. Esnafa para yok. Ama beşli çeteye gelince para çok. Yandaş müteahhide gelince para çok. Uçan saraya para var. Yazlık saraya para var. Kışlık saraya para var. 1500 odalı saraya para var. Emekliye para yok. O zaman 31 Mart’ta Recep Tayyip Erdoğan’a da oy yok. Oy yok.

Şimdi tabi bir yerel seçim gündemi içindeyiz. Birbirinden kıymetli, birbirinden güzel adaylarımız var. Hepsini sizlere tanıtacağız. Sizleri selamlayacaklar. Ancak AKP, Çarşamba Belediye Başkanını, büyükşehir belediye başkanı olarak aday gösterdi. Burada büyükşehri yönetmek istiyor. Çok büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız. Birisinin bir başka göreve talip olması için önceki görevinde üstün bir başarı elde etmesi lazım. Çarşamba’da ne yapmış diye baktığınızda, Çarşamba’ya bıraktığı iz orada bir biyokütleden elektrik tesisi üreteceğim diye dünyanın atığının, çöpünün yakıldığı, Çarşamba’nın zehirlendiği, iklimin bozulduğu, doğanın katledildiği bir işin tek müsebbibi vardır, o da AKP’nin büyükşehir belediye başkan adayıdır.

Çarşamba’nın canını okuyana, Samsun’da asla geçit vermeyeceğiz. Ayrıca Samsun maalesef madenler konusunda topraklarının yüzde 70’e yakınının maden arama ruhsatlarına açılmaya çalışmasıyla büyük tehdit altında. Hemen yanı başınızda İliç’teki gibi açık liç usulü ile çalışan açık ocaklar var. Şu anda ormanda, 250 ayrı noktada maden için sondaj çalışmaları yapılıyor. Kilometrelerce yollar açıldı, binlerce ağaç kesildi ama şu anda bile pınarların suyu kesildi. Aradaki ekosistem bozulmaya başladı. Ama esas tehlike altın rezervini bulduklarında. Oradaki aynı Akbelen gibi kimi yerde 5 bin, kimi yerde 10 bin, kimi yerde 50 bin ağaç kesecekler, dozerlerle bütün dağı kaldıracaklar. Kaldırdıklarını üst üste koyacaklar. Üstünden sülfürik asit, bütün zehirli maddeleri damlatıp, altından altını toplayacaklar.

Siyanürlü altın araması yapıp, altını alıp yurtdışına götürecekler. Siyanürlü, arsenikli suları Samsunluya içirecekler. Böyle bir tehlikeye karşı yerel yöneticilerin halkın yanında, öyle yanında ve arkasında değil icap ettiğinde önünde yürüyecek kişiler olması lazım. Bizim büyükşehir belediye başkan adayımız, CHP’nin büyükşehir belediye başkan adayı Cevat Öncü, yıllarca mimarlar odasında kent suçlarına karşı mücadele etmiş, çevre suçlarına karşı mücadele etmiş, vahşi madenciliğe karşı mücadele etmiş, bundan sonra da Samsun’da ne siyanürlü altına, ne kent suçlarına, ne orman katliamına evet diyecek bir halk önderidir. Cevat Öncü’ye güveniyoruz, onu seçmenizi bekliyoruz.

Cevat Başkana bakınca, ona bakınca Gazi Mustafa Kemal’in ayak bastığı şehre iyi bakacak bir yerel yönetici görüyorum. Ona bakınca kent suçlarına, rantçılara dur diyecek, halk için siyaset yapacak, halk için belediyeyi yönetecek, başarılı yerel yönetici görüyorum. Ona bakınca ben 1 Nisan’ın Samsun Büyükşehir Belediye Başkanının görüyorum. Cevat Başkanı, samimiyetimizle, gücümüzle destekliyoruz. O Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı olmak için büyük mücadele veriyor. İlk geldiğinde anketlerde gerideydik ama kendisine inandı, örgütümüz ona inandı, onu iyi niyeti, çalışkanlığı Samsun’da bir teveccüh gördü.

Her anket daha iyi geldi. Biz bütün şehirlere, bütün büyükşehirlere dahi gidecek kadar zaman yokken baktık ki anketlerde Samsun daha iyiye, daha iyiye gidiyor. Başkanla rakibi arasında fark kapandı, bir adım mesafe kaldı. Bugün buraya sizlerle birlikte, askerliğimiz yaptığım memlekete, acemiliğimi yaptığım memlekete, kayınpederimin büyüdüğü memlekete ve çok sevdiğim Samsunluların memleketine, o bir adımlık farkı kapatmaya geldik. Cevat Başkana destek verip, onu 1 Nisan’da belediye başkanı yapmaya hazır mıyız? O birkaç puanlık farkı kapatacak mıyız? En az onun kadar çok çalışacak mıyız? Size güveniyorum, inanıyorum. Cevat Başkanı size emanet ediyorum.

Bir diğer yandan tabi ki Samsun’da olanı, biteni, fındığı, gençleri konuştuk ama Samsun’un en önemli sorunlarından bir tanesi de kira sorunu. Geçtiğimiz yıl ortalama ev kirası 5 bin lirayken, bu sene 11 bin liraya çıkmış durumda. Bu fiyatlarla, kiralarla evlenmek, yuva kurmak ve yaşam sürdürmenin mümkün olmadığı noktadayız. Bundan sonra Samsun Büyükşehir Belediye Başkanımızın ortaya koyacağı projelerle, Türkiye’nin en büyük toplu konut firmalarından bir tanesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki KİPTAŞ’ın engin deneyimleriyle, projeleriyle, burada birlikte yapılacak anlaşmalarla Samsun’da konut stokunu artırmaya, kiraları düşürmek üzere konut sayısını artırmaya ve düşük gelirlilerin kolaylıkla konut sahibi olabilecekleri sosyal konut projelerine destek olmak için de İstanbul Büyükşehir’le Samsun Büyükşehri ortak projelerde buluşturmaya, bu sıkıntıyı çözmeye söz veriyoruz.

Yağmurun altında beklediniz. Bizi uzun uzun dinlediniz. Şimdi sözün özüne gelelim. Bir tarafta Cumhur İttifakı var. Onlar korkuyu, endişeyi örgütlemek, tehdit etmek, gerektiği yerde hakaret etmek ve hatta küfretmek onlar için siyasetin bir parçası. Ama bizim tarafta, küfür yok, güzel söz var. Ötekileştirmek yok, kardeşleştirmek var. Kucaklaşmak var. Şeytanlaştırma yerine barıştırmakla uğraşıyoruz. Bugün Nevruz. Bugün yeni gün. Benim memleketim Manisa’da 500 yıldır, dünyanın en eski halk ilaçlarından birisi, mesirin karıldığı, günü geldiğinde şifa için saçıldığı gün.

Bugün bu coğrafyada Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Pomak’ı ile bu coğrafya üzerinde kol kola girenlerin, vatanını sevenlerin, bu ülke için gerekirse ölenlerin ama birbirinin yüzü gülsün isteyenlerin yeni bir döneme adım attığı ilk gün. Buradan bahar bayramını kutluyorum. Yeni günü kutluyorum. Yeni başlayan yılın umut getirmesini, sağlık getirmesini, mutluluk getirmesini, başta Filistin dünyaya barış getirmesini, Türkiye’ye kardeşlik, bolluk ve huzur getirmesini temenni ediyorum. Nevruz’unuz kutlu olsun. Hepinizi çok seviyoruz. Ülkemizi çok seviyoruz. Şehrimizi seviyoruz.”

“Bu memleketin bütün demokratları bizimle birliktedir”

“Karşı tarafta korkunun ittifakı, biz kardeşliğin, umudun ittifakıyız. Onların renkleri koyu gri yağmur bulutu gibi. Samsun’un, memleketin üstüne karabasan gibi çöken bir umutsuzluğun ittifakını kurdular. Yanlarından kendi hocalarının evladı, daha geçen seneye kadar, geçen mayısa kadar yere göğe koyamadıkları ayrıldı, Necmettin Hocanın evladına, kendi hocasının çocuğuna ip cambazı, zübük, şantajcı diyor ve hakaretler ediyor. Oysa bizim ittifakımızdan ayrılanlar oldu. Listelerimizden, desteğimizle seçilip karşımızda yer alanlar oldu. Çok ağır sözler söyleyenler oldu. Hep iki kelime ile cevap verdik. Canları sağ olsun dedik.

Çünkü biliriz ki eski dosttan düşman olmaz. Biliriz ki dün öptüğün yüze bugün tükürülmez. Dün iyi dediğine bugün küfredilmez. Dün dost olana bugün düşman olunmaz. İşte bizim ittifakımız, Samsun’da Samsun ittifakıdır. Elbette aslan sosyal demokratlar bu ittifaktadır. Ama geçmişte birlikte olduğumuz, yöneticileri ile anlaşamadığımız ama yakasındaki güneşi, gönlündeki, gözündeki güneşi gördüğümüz iyi insanlar, milliyetçi demokratlar ve sosyal demokratlarla birliktedir. Haram ve yalandan korkan muhafazakar demokratlar bizlerle birliktedir.

Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i ile bu memleketin bütün demokratları bizimle birliktedir. Bu ittifakımızın adı Samsun’da Samsun ittifakıdır. Türkiye’de Türkiye ittifakıdır. Türkiye ittifakı, milli takım gol atınca sevinen herkestir. Türkiye ittifakı filenin sultanları şampiyon olunca, bayrağımız gönlere çekilirken, İstiklal Marşı okunurken onlarla birlikte ağlaya ağlaya İstiklal Marşı söyleyenler, gırtlakları düğümlenenler, Türkiye ittifakıdır. Türkiye ittifakı renklerini ay yıldızlı al bayraktan alır.”

“31 Mart’ta oylar sandığa yağmur gibi yağacak”

“Samsun ittifakı renklerini rahmetli sporcularımız, kahraman Samsunsporluları rahmetle anarız, Samsunspor’dan alır. Samsun ittifakının ve Türkiye ittifakının renkleri aynıdır. Kırmızı, beyaz. Hem Samsun’u hem de Türkiye’yi kazanacağız. Size söz veriyoruz ki Cevat Öncü kazanacak, Samsun kazanacak. Türkiye ittifakı kazanacak Türkiye kazanacak. Biz bu büyük mücadelede size güveniyoruz. Ben Samsun’a güveniyorum. Samsun’a inanıyorum. Atatürk’ün ilk adımı attığı bu yerden büyük bir adım atacağımıza, Samsun’u kazanacağımıza, ilçelerimizi kazanacağımıza, bu büyük hikayeyi yine Samsun’dan başlatacağımıza yürekten inanıyorum.

İyi ki varsınız, buradasınız. Bugünü ömrüm boyunca unutmayacağım. Çünkü dediler ki Karadeniz’e Ramazan’da gidilmez. Gidilir dedim. Sabah erkenden kalkıp kimse gelmez, gelirler dedim. Yağmur yağıyor, iptal edelim dediler, gelecekler dedim. Görüyorum, meydanı yağmura rağmen doldurdunuz. Ömrüm boyunca bugünü unutmayacağım, bu mitingi unutmayacağım. Bu yağmur altındaki bu mücadelenizi unutmayacağım. 31 Mart’ta oylar sandığa yağmur gibi yağacak. Sandıktan bereket fışkıracak. Cevat Öncü belediye başkanınız olacak.”

Erdoğan’a faiz tepkisi

Samsun’dan sonra CHP Lideri Özgür Özel, partisinin Sinop mitingine konuştu. Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Tabii ki Sinop deyince akla mutlu bir şehir geliyor ama emekli yoğunluğu açısından da aslında çok dertli insanların bir arada olduğu bir şehir geliyor. AKP geldiğinde 3 Kasım 2002’de en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücret düzeyindeydi. Yani sizinle hiç uğraşmasa, hiç ilişmese, düzeninizi bozmasa bugün 26 bin lira maaş alıyor olacaktınız. Ama ‘TÜİK’e göre yapacağım, enflasyona ezdirmeyeceğim, enflasyon kadar zam vereceğim’ dedi. TÜİK ne demek? TÜİK, Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu. Tayyip Bey’i üzmediler ama sizi üzdüler. Gerçek enflasyon yüzde 120, TÜİK’e göre 68. En nihayetinde 7 bin 500 lirayı 10 bin lira yapan yüzde 33’lük zamla sizi enflasyona ezdiren bir anlayış.

Türkiye’de her hesap şaşar altın hesabı şaşmaz. 3 Kasım 2002’de en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın satın alıyordu. Bugün gittiğimizde 10 bin lira ile 2 buçuk çeyrek altın alabiliyoruz. Yani Tayyip Bey geldikten bu yana 5 buçuk çeyrek altın cepten gitmiş. Siz bunu bir seçim sandığında kaybettiniz. Onu bulacağınız yer yine seçim sandığındadır. 31 Mart’ta kaybettiklerimizin hesabını soracağız.

Şöyle bir özelliğimiz var gittiğimiz yerin nesi meşhursa bunun hesabını yapıyoruz. Emekli maaşı ile kalkan hesabı yapmak mümkün değil. O yüzden mantı hesabı yapacağız. En düşük emekli maaşı geçen sene bugün 54 tabak Sinop mantısı satın alabiliyormuş, bugün 38 tabak alıyor. 1 yılda 16 tabak Sinop mantısı emekli maaşından eksiltilmiş durumda.

Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulundum. Emekliye önce keyfi yerinde demiştin, sonra döndün bir şeyler yapacağız dedin, sonra para yok, enflasyonu düşüreceğiz dedin. Şimdi bizim önerdiğimiz emekli kartı seçim sonrası için vermeyi düşünüyormuş. Sakın gelecek hafta çıkıp da ilerde yapacağım deme. Sen vereceğim dediğin emekli ikramiyesini 6 bayram vermemiş insansın. sen bağ-kurlunun 9 bin gününü 7 bin 200’e indirip yapmamış insansın. Sen mülakatı kaldıracağım deyip seçimden sonra mülakatlara devam demiş insansın. Eğer emekliye bir şey yapacaksak Özgür Özel burada, CHP burada. Önümüzdeki pazartesi Meclis’i açalım, emeklinin zammını salı günü seçimden önce yapalım. Emekliye bir şey vermek değil, kandırmanın peşinde olduğu için seçimden sonra bir şey yaparız diyor. Emeklinin karnı aç ama senin yalanlarına emeklinin karnı tok kardeşim.

Otobüs biletleri yüzde 60-70 zamlandı. Mazot 19 liradan 44 liraya çıktı. Anayasa’ya göre en önemli hak olan seyahat özgürlüğü bile bu ekonomi ve kötü yönetim yüzünden kullanılamaz hale geldi. Et fiyatlarına yüzde 110 zam geldi. Kırmızı et 500 lirayı geçti. 3 yılda 8 kat zam aldı. Bir yandan da hayat pahalılığını ben düşüreceğim diyen birisi, kendisinin inandığı, kimsenin inanmadığı bir şey söylemiş; faiz sebep, enflasyon sonuç demişti. Bütün dünya tersini yaptı. Faizi yükseltip enflasyonu bastırdı. Faiz çok olunca para dövize gitmez, mala gitmez, bankaya gider. Bu, bir tek kendisinin inandığı ekonomi teorisi yüzünden faizi inadına düşürdü. Dolar fırladı, 128 milyar dolarımızı harcadı. Ev fiyatları fırladı, kiracıları yaktı. Hepimizi perişan etti.

Hayat pahalılığını ben düşüneceğim diyen birisi kendisinin inandığı, kimsenin inanmadığı  bir ekonomik icraata bulunmuştu. Diyordu ki, ‘enflasyon sebep faiz sonuç değildir. Faiz sebeptir enflasyon sonuçtur. Ben faizi düşürerek enflasyonu düşüreceğim’ diyordu. Bütün dünya tersini yaptı. Bütün dünya ya 3 olan enflasyonu 6 olunca, faizi 7 yaptı. Enflasyonu bastırdı. Ama bu bir tek kendisinin inandığı ekonomik teorisi yüzünden faizi inadına düşürdü, dolar fırladı. 128 milyar dolarımızı harcadı cayır cayır yaktı. Hepimizi perişan etti. Seçimden önce diyordu ki, ‘dünyanın neresinde çıkarsa çıksın, Türkiye’de faiz çıkmayacak.

Bu beden canda durdukça Türkiye’de faiz artmayacak. Faizi düşüreceğim, enflasyonun sonradan düşeceğini göreceksiniz. Seçim geçti, Mehmet Şimşek geldi bunun yaptıklarına irrasyonel politikalar dedi.  Yani gerçek dışı, mantık dışı dedi. O günden beri Tayyip Erdoğan yine duruyor, o beden canda duruyor. Tayyip Erdoğan, duruğu halde 11 ayda 9’uncu kez faiz artıyor. Bugün faiz yüzde 45’ten 50’ye çıktı. 2014’te ne diyordu Tayyip Erdoğan, ‘biz geldiğimizde ülkeyi yüzde 43 faizle aldık nerden nereye getirdik’ diyordu. O beğenmediği, aşağıladığı koalisyon hükûmetinde faiz 43’tü şimdi faiz yüzde 50’ye çıktı. Nerden nereye getirdin memleketi.”

Paylaşın

Erdoğan, CHP’yi Hedef Aldı: Ne Programları Ne Projeleri Var

Samsun’da halka seslenen Erdoğan, “Tek parti dönemi alışkanlığıyla ‘tıpış tıpış oy verecekler’ zihniyetine sahip CHP yine aynı devam ediyor. Kendi aralarında öyle bir çıkar kavgasına tutuşmuşlar ki dünyada ve ülkelerinde kıyamet kopsa umurlarında değil. Milletin geleceği için ne hayalleri, ne programları ne de projeleri var” dedi ve ekledi:

“Eski ve yeni genel başkanlarıyla, belediye başkan adaylarıyla, aday olamayanlarla tek gündem seçim sonrası CHP yönetimini ele geçirmek. Acaba hangimizin elinde kalacak? Bu uğurda birbirlerinin kuyusunu kazmaktan, yoldaşlık ettiklerini hançerlemekten vazgeçmiyorlar. Böyle bir zihniyetin yatırım yapma gibi bir gayesi olabilir mi?”

Erdoğan konuşmasının devamında, “Belediyeler, 1989 seçimlerinde böyle zihniyetin yönetimine geçmişti. 1994’e kadar CHP yönetiminin faturasını ödemek zorunda kaldı. İBB Başkanı seçildiğimizde karşılaştığımız manzarayı anlatmaya kelimeler yetmez. Çöp, çukur, çamur; İstanbul bu haldeydi. CHP zihniyetinin ideolojik istismarı sebebiyle bu partinin yönetiminde olan kimi şehirlerimizin içler acısı durumu ortadadır” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Samsun Cumhuriyet Meydanı’nda halka seslendi. Erdoğan, konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı:

“Erzincan İliç’te yaşanan toprak kayması nedeniyle oradaki vatandaşlarımız ve işçilerimize geçmiş olsun diliyorum. 9 işçimizin toprak altında kaldığı tespit edildi. Bakanlık, kurum, ordu ve özel sektörümüzden binlerce kişi bölgedeki arama kurtarma ekiplerine destek veriyor. İşçilerimizin konteynır ve araç içinde olmaları kendilerine canlı ulaşma ümidimizi arttırıyor.

Hamdolsun Samsun her gelişimizde bizi samimiyetle karşıladı. Sandıkta da desteğini bizden esirgemedi. Türkiye Yüzyılı hedefimize verdiğiniz güçlü destek için her birinize şükranlarımı sunuyorum. İnşallah Samsun 31 Mart’ta  da büyükşehir ve ilçeleriyle Cumhur İttifakı adaylarının yanında yer alarak yeni bir destan yazacaktır.

Bizde millete tepeden bakmak, millete rağmen herhangi bir işe kalkışmak asla yoktur. Tek parti dönemi alışkanlığıyla ‘tıpış tıpış oy verecekler’ zihniyetine sahip CHP yine aynı devam ediyor. Kendi aralarında öyle bir çıkar kavgasına tutuşmuşlar ki dünyada ve ülkelerinde kıyamet kopsa umurlarında değil. Milletin geleceği için ne hayalleri, ne programları ne de projeleri var.

“Böyle bir zihniyetin yatırım yapma gibi bir gayesi olabilir mi?”

Eski ve yeni genel başkanlarıyla, belediye başkan adaylarıyla, aday olamayanlarla tek gündem seçim sonrası CHP yönetimini ele geçirmek. Acaba hangimizin elinde kalacak? Bu uğurda birbirlerinin kuyusunu kazmaktan, yoldaşlık ettiklerini hançerlemekten vazgeçmiyorlar. Böyle bir zihniyetin yatırım yapma gibi bir gayesi olabilir mi?

Belediyeler, 1989 seçimlerinde böyle zihniyetin yönetimine geçmişti. 1994’e kadar CHP yönetiminin faturasını ödemek zorunda kaldı. İBB Başkanı seçildiğimizde karşılaştığımız manzarayı anlatmaya kelimeler yetmez. Çöp, çukur, çamur; İstanbul bu haldeydi. CHP zihniyetinin ideolojik istismarı sebebiyle bu partinin yönetiminde olan kimi şehirlerimizin içler acısı durumu ortadadır.

Türkiye’yi 21 yılda nasıl asırlık yatırımlarla buluşturduysak, insanlarımızı hayallerine kavuşturmak da bize nasip olacaktır. Seçim gününe kadar çok çalışmalıyız.

Kendi heybeleri boş olanlar bizim başarılarımızı değersiz hale getirme gayretinde. Eser ve hizmette bizimle yarışacak kimse yok. İş yapmakta bizimle yarışamayanlar bizi kendi sefil gündemlerinin içine çekmeye çalışıyorlar. Türkiye bu kısır siyaset anlayışının acısını Cumhuriyetimizin ilk asrında çekti. Darbeyle, terörle milletimizi mutsuz etti. Biz yarım asra yaklaşan siyasi anlayışımızın son 30 yılını hizmetle geçirdik.”

Paylaşın

AK Parti’de Kadro Değişimi: 6 İl Başkanlığına Atama

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Gaziantep, Kilis, Ardahan, Kayseri, Samsun ve Malatya il başkanlıklarına yeni atamalar yapıldı.

Haber Merkezi / AK Parti Teşkilat Başkanlığının sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla 6 il başkanlığına atama yapıldığı duyuruldu.

Paylaşımda, Kayseri İl Başkanlığına Fatih Üzüm, Samsun İl Başkanlığına Mehmet Köse, Gaziantep İl Başkanlığına Murat Çetin, Kilis İl Başkanlığına Zihni Serhan Diyarbakırlı, Ardahan İl Başkanlığına Ersin Yılmaz ve Malatya İl Başkanlığına Namık Gören’in atandığı bildirildi.

Söz konusu atamalarda vekaleten görev yapan il başkanlarından bazılarının başkanlığa atanması dikkat çekerken, yine vekaleten görev yürüten Mehmet Metin Karakuş, Ertuğrul Teymur, Nuri Ayduğan, Bahadır Kılıç ve Abdulkadir Sarıdağ’ın yerine yeni il başkanları atandı.

7 il başkanı değişmişti

Yakın zamanda, Adıyaman, Erzincan, Kars, Kırıkkale, Muğla, Niğde ve Uşak il başkanlıklarına da atama yapılmıştı.

Adıyaman İl Başkanlığına Emrah Erkan Bulucu, Erzincan İl Başkanlığına Mehmet Cavit Şireci, Kars İl Başkanlığına Muammer Sancar, Kırıkkale İl Başkanlığına Engin Pehlivanlı, Muğla İl Başkanlığına Gültekin Akça, Niğde İl Başkanlığına Mustafa Özdemir, Uşak İl Başkanlığına Himmet Yaşar’ın atandığı bildirilmişti.

14 ve  28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde başarılı olamayan il ve ilçe başkanlarının değişeceği kulislere yansımıştı.

Paylaşın

YRP’de Toplu İstifa Depremi: Fırıldak Olmaya Gerek Yok

Toplu istifayı sosyal medya hesabından duyuran Samsun İl Başkanı Salih Şahin, “Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu başkanımızın sözüyle bir saniyesine hükmedemediğimiz bir dünya için fırıldak olmaya gerek yok” dedi ve ekledi:

“Onurumuzla, doğrularımızla yüzde 7’ye çok yakınken yalanla dolanla olmayacak bir meçhule gidemeyiz, gitmeyeceğiz. Tüm Samsun’lu hemşerilerime ve bizi seven bizim için buraya gelen emek veren imza veren yanımızda olan dostlarımıza duyulur. Hakkınızı helal edin.”

14 Mayıs seçimlerine Genel Başkan Fatih Erbakan’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterip daha sonra Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı alan Yeniden Refah Partisi’nde istifa depremi yaşandı. Partinin Samsun İl Başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin de içinde bulunduğu 25 kişi toplu istifa etti.

İstifa kararını başkan sosyal medyadan duyurdu

Sözcü’den İsmail Akduman’ın haberine göre, İl Başkanı Salih Şahin toplu istifayı sosyal medya hesabından, “Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu başkanımızın sözüyle bir saniyesine hükmedemediğimiz bir dünya için fırıldak olmaya gerek yok. Onurumuzla, doğrularımızla yüzde 7’ye çok yakınken yalanla dolanla olmayacak bir meçhule gidemeyiz, gitmeyeceğiz. Tüm Samsun’lu hemşerilerime ve bizi seven bizim için buraya gelen emek veren imza veren yanımızda olan dostlarımıza duyulur. Hakkınızı helal edin” ifadeleriyle duyurarak bir açıklama paylaştı.

Açıklamada, 3 yıldır partisinin İl Başkanlığı görevini yürüttüğünü belirten Şahin, ittifak sürecinin heves ve heyecanlarını kaçırdığını belirtti. Genel Başkan Erbakan’ın her iki kararı alırken yanlış yönlendirildiğini vurgulayan Salih Şahin, partinin Milli Görüş değerlerinden uzaklaştığını ve istifa talebinde bulunduğunu ancak kabul edilmediğini dile getirdi.

Aday belirleme safasında teşkilat olarak görevlerini yerine getirdiklerini kaydeden İl Başkanı Şahin, şunları söyledi:

İftira kampanyası, dedikodu kumkuması tekrar gün yüzüne çıktı. Tüm teamülleri yok sayıp geçmiş dönem İl Başkanımız ve MKYK üyemiz Halil İbrahim Demirelli Bey için akla hayale gelmeyecek iftiralarla genel merkezimizin son birkaç saat içinde ablukaya alındığını fark ettik.

Bu iftiraya önayak olan ismin geçmiş dönem MKYK üyesi olan Mustafa Barutçu olduğuna düşünüyoruz ve biliyoruz. Ve yine bu işin içinde aday adayı olan ve liste pazarlığında ödülünü alan ilçe başkanları olduğunu da biliyoruz.

Mustafa Bey’in bu davranışlarının geçmiş dönem çalıştığı yapılarda ve partimizin üç yıllık geçmişinde de tebarüz ettiğini biliyor ve anlayabiliyoruz. Fakat bahis olan ilçe başkanlarının yönetimlerinden ve delegelerinden habersiz bu yalan, iftira ve dedikodu kampanyasına katılmalarını anlamak güç.

Ve hatta bu işin öncüsü olanların da bazı ilçe başkanlarının ismini ve makamını kullanarak habersiz bir şekilde imzalarını kullandığını biliyoruz.

25 kişi istifa etti

Gelinen son noktada niyetler ile söylenenlerin ve icraatların aynı olmadığının anlaşıldığını belirten Şahin, “Milli görüş davasını temsil ettiğini her fırsatta söyleyen sözde dava erlerinin ne kadar dedikodu ve fitne hareket edebileceklerini görmüş bulunmaktayız.

İftira, dedikodu ile listeye girenlerin ne bu ülkeye ne bu şehre ne bu teşkilata ne de milli görüş davasına bir hayrı ve katkısı olmayacağı aşikardır. Bu sebepler vechilesiyle görevlerimizden il başkanlığından ve il yönetimimizden 25 arkadaşımızla birlikte istifa ettiğimi Samsun kamuoyuna duyururum” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Akşener: Bu Diktatörlük Heveslilerinin…

Partisinin Samsun il kongresinde konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, “İYİ Parti kurulmamış olsaydı biz bugün neyi konuşuyor olacaktık? Bu diktatörlük heveslilerinin ülkenin bütün değerleriyle top gibi oynadığı, yarınları kaybolmuş bir Türkiye ile karşı karşıya kalacaktık” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Ben bedavadan başbakanlık istemiyorum. Kimseyle de pazarlık etmedim, etmem. İYİ Parti birinci parti çıkacak. Seçime gittiğimizde bir şey değişti her şey değiştiyse bu ülkede, birinci parti olduğumuzda nelerin değişeceğini hayal edin. Bu ülkeye, millete borcumuz var. Atatürk’ün değerlerini alt üst ettiler, Cumhuriyet değerlerini yerin dibine batırdılar. Bütün bunlar için İYİ Parti birinci parti çıkmak zorunda.”

Akşener, konuşmasının devamında, “Biz bu yola sandalye değil ayakkabı eskiteceğiz sözüyle çıktık. Ayakkabıları eskittik, Türkiye’yi iki defa ilçe ilçe il il dolaştım. Sizin de basılmadık toprak, çalmadık kapı bırakmayacağınıza eminim. Burada ilkleri gerçekleştiren bir partiyiz. Milletin kürsüsüne milleti çıkaran bir partiyiz. Milletin adamı denilenler sarayın adamı oldukları için televizyonların sesini kestiler.” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında, Sinan Ateş cinayetine de değinen Akşener, Eğer Sinan Ateş gibi gençlerimizin katledildikten sonra tek adam rejiminde hala failleri bulunamıyorsa Sinan Ateşler için bir daha Sinan Ateşler katledilmesin diye birinci parti olmak mecburiyetindeyiz.” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Samsun 3. Olağan İl Kongresi’nde konuştu. Akşener’in konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Seçime girdik, grup kurduk, bugünkü zulüm iktidarının Meclis’teki gücü bitti. Meclis’teki çoğunluğu bitti. Sonrasında 31 Mart’ta CHP ile ittifak yaptık. Bizim teklifimizle yaptık, biz yaptık. Türkiye’deki her bir ferdin umudu ayağa kalksın diye yaptık. O masaya oturduğumuzda feragatta ve fedakarlıkta bulunduk.

Ben arkadaşlarıma şu talimatı verdim: İki siyasi parti müzakere yapıyor. Türkiye mi İYİ Parti mi diye bir soruyla karşı karşıya kaldığınızda Türkiye’yi tercih edeceksiniz dedim. Sonuç ne oldu 11 büyükşehir, özellikle İstanbul ve Ankara alındı.

Kazı güdemezler, bunlar iktidar oldukları zaman bütün kötülükler yapılır gibi iftiraların tam tersine pandemi döneminde sosyal belediyeciliğinin en iyisini gösterdiler. Ne diyorlar şimdi Türkiye’nin 13. cumhurbaşkanı Millet İttifakı’ndan olacak. İYİ Parti kurulmamış olsaydı biz bugün neyi konuşuyor olacaktık? Bu diktatörlük heveslilerinin ülkenin bütün değerleriyle top gibi oynadığı, yarınları kaybolmuş bir Türkiye ile karşı karşıya kalacaktık.

“Atatürk’ün değerlerini alt üst ettiler”

Ben bedavadan başbakanlık istemiyorum. Kimseyle de pazarlık etmedim, etmem. İYİ Parti birinci parti çıkacak. Seçime gittiğimizde bir şey değişti her şey değiştiyse bu ülkede, birinci parti olduğumuzda nelerin değişeceğini hayal edin. Bu ülkeye, millete borcumuz var. Atatürk’ün değerlerini alt üst ettiler, Cumhuriyet değerlerini yerin dibine batırdılar. Bütün bunlar için İYİ Parti birinci parti çıkmak zorunda.

Biz bu yola sandalye değil ayakkabı eskiteceğiz sözüyle çıktık. Ayakkabıları eskittik, Türkiye’yi iki defa ilçe ilçe il il dolaştım. Sizin de basılmadık toprak, çalmadık kapı bırakmayacağınıza eminim. Burada ilkleri gerçekleştiren bir partiyiz. Milletin kürsüsüne milleti çıkaran bir partiyiz. Millletin adamı denilenler sarayın adamı oldukları için televizyonların sesini kestiler.

Başörtüsü teklifi

Başörtüsüyle ilgili bir mevzu çıktı. Sayın Kılıçdaroğlu başörtüsüyle ilgili bir kanun teklifi verdi. helalleşme çerçevesi içerisinde olduğunu iddia etti. Sayın Erdoğan bunu kendisine bir pas olarak aldığını iddia etti. ‘Kılıçdaroğlu bana pas attı ben onu gola çevireceğim’ dedi. Yazıklar olsun sayın Erdoğan. 28 Şubat’ta acı çeken kadınların, onların çocuklarının acısı seni 20 yıl iktidar etti.

Hey gidi Erdoğan hey! Bütün bunlar pasmış ve gole çevrilmesi gerekirmiş. Yazıklar olsun. Ben o dönemde 2 başörtülü yeğenin halasıydım. Sen onları unuttun sayın Erdoğan. Senin için iktidar olmak her şey oldu. İster fakir fukaranın üstüne bas, ister acı çeken kadınların üstüne bas. Erdoğan senin için güç her şey oldu. Ve bir gol atmak için anayasa metni getirdiler. Biz DEVA Partisi ile ortak bir düzeltme yaptık. O kadar yalap şalap o kadar dikkatsiz düzensiz bir anayasa maddesi hazırlanmış ki başörtüsü ile ilgili.

Diyelim ki harp olduğu takdirde ya da birileri çıkıp sen siyasi nedenlerle başını örtüyorsun aç bakalım başını diyebilecekleri bir madde yazmışlar. Biz de dedik ki bir kadının kıyafetindeki tercihlerini hiçbir şekilde karışılamaz… Onu düzelttirdik. Toplasanız üç kelime ekledik. Ne yaptılar her iki siyasi parti reddetti. Gördük ki bunların derdi problemi çözmek değil.

Evet ben başbakan olacağım. Böyle dediğim için de çok siniri bozuluyor herkesin. Bozulmaya devam etsin muhteremler. Bu ülkenin birbirlerine şucu bucu demeden yeniden dost arkadaş olarak bu ülkenin seçmenin velinimet olması için İYİ Parti’nin birinci parti olması gerekiyor. 14 Mayıs’ta seçim kararı alındı ve çok az zaman kaldı. Çok yorgunsunuz biliyorum. Çok idealist davrandınız biliyorum ama son bir kez irademiz, canımızı, ciğerimizi ortaya koyarak çalışmak mecburiyeti var. Ülkemiz için, toprağımız için, kurucu değerlerimiz için İYİ Parti’nin birinci parti olması gerekiyor.

Sinan Ateş cinayeti

Eğer Sinan Ateş gibi gençlerimizin katledildikten sonra tek adam rejiminde hala failleri bulunamıyorsa Sinan Ateşler için bir daha Sinan Ateşler katledilmesin diye birinci parti olmak mecburiyetindeyiz.”

Paylaşın

Alevi Örgütleri, Pek Çok Kentte Alanlara Çıktı

Alevi örgütleri, zorunlu din dersi eğitimine karşı İstanbul başta olmak üzere Adana, Adıyaman, Antalya, Aydın, Balıkesir (Altınoluk ve Bandırma, Burnaniye), Dersim, Eskişehir, İzmir, Kırklareli, Kayseri, Muğla ve Samsun’da da “Demokrasi ve laiklik” mitingi düzenledi.

“Eşit yurttaşlık hakkı tanınsın, diyanet lağvedilsin. Cemevleri ibadethanemizdir, dergahlarımızı istiyoruz, zorunlu din dersleri kaldırılsın” pankartının açıldığı mitinglerde, “parasız, bilimsel anadilde eğitim”, “Halklara özgürlük inançlara özgürlük” dövizleri taşındı.

İzmir

İzmir’deki eylem Alsancak’ta yapıldı. Eyleme  Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri şubeleri , Alevi Kültür Dernekleri şubeleri, Demokratik Alevi Dernekleri İzmir Şubesi , Narlıdere Cemevi, Yamanlar Cemevi, Öğrenci Veli Derneği Karşıyaka 2 Nolu Şube’nin yanı sıra siyasi partiler ve çok sayıda yurttaş katıldı.

Kurumlar adına açıklamayı okuyan Narlıdere Cemevi Başkanı Mustafa Aslan, “Her seviyedeki zorunlu din dersleri, sözde seçmeli olanlar dâhil kaldırılmalı, din derslerini ana sınıfına kadar indiren tavsiye kararı yok sayılmalı, ayrıca altına imza atılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyulmalı, AİHM’in Alevi çocukların zorunlu din derslerinden muafiyetiyle ilgili kararları bir an önce uygulanmalıdır. Eğitim sisteminin vakıflar üzerinden düzenlenmesine, gerici, dinci vakıflara kamu kaynakları aktarımına son verilmelidir. Daha da önemlisi, eğitim programları ve müfredatı bilimsel normlara göre yeniden düzenlenmelidir. Eğitimin ticarileştirilmesine son verilmelidir” dedi.

Adana

Adana’da Alevi kurumları ve demokrasi güçleri İnönü Parkı’nda bir araya geldi. ‘Zorunlu Din Dersleri Kaldırılsın’ pankartının açıldığı eylemde basın açıklamasını Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Adana Şube Başkanı Sevim Alkan okudu.

Alkan, okul öncesi çocuklara din dersi eğitimi kararını hatırlatan şöyle konuştu:  “Milli Eğitim Şuraları demokratik ve bağımsız bir danışma kuruluna dönüştürülmeli, bu kurullarda toplumun her kesimi temsil edilmelidir. Eğitim ile ilgili kararlar, bilim insanları ve pedagogların öncülüğünde, toplumun sosyolojik yapısını da dikkate alarak oluşan bağımsız kurullarca alınmalıdır. Laiklik sadece din ve devlet işlerinin ayrılması değil, insan onurunu, tüm hak ve özgürlükleri korumanın, çoğulcu demokrasinin ön koşuludur”

Dersim

Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri, Seyit Rıza Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ‘Halklara özgürlük, inançlara eşitlik’ pankartı açıldı. Yapılan basın açıklamasını Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri adına Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Dersim Şube Başkanı Ekber Kaya okudu.

Halklara özgürlük, inançlara eşitlik demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu ifade eden Kaya, “Halklar ve inançlar kimlikleri, dilleri, kültürleri inançları dolayısıyla asimilasyona uğruyor. Alevilerin bu ülkede maruz kaldığı zulmün fotoğrafı misali; devlet temsilcileri inançların kutsalına saldırarak, silahla fotoğraf vermekten geri durmuyor. Alevilerin inanç merkezleri olan Cemevleri ibadethane olarak değil ticarethane ve konut statüsü kapsamında tutulup Alevi inancına yönelik asimilasyon ve ayrımcılık politikalarına her gün bir yenisi ekleniyor” dedi.

Ankara

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Yenimahalle Şube ve Cemevi öncülüğünde yapılan eylemde ise “Zorunlu din dersleri kaldırılsın! Demokratik ülke, laik ülke istiyoruz” pankartı açıldı.

Ortak basın açıklamasını PSAKD Yenimahalle Şube Başkanı Onur Şahin okudu. Şahin, şöyle konuştu: “Biz bu ülkede vergilerimizi, siz şeriata yatırım yapın ve çocuklarımızın geleceğini çalın diye vermiyoruz. 1950’lerden itibaren okullarda seçmeli olarak uygulanan din dersleri, ABD destekli 12 Eylül faşist darbesinin şefleri tarafından hazırlanan 1982 Anayasası ile zorunlu hale getirildi.

Darbe sonrası kurulan sağ iktidarlar; tekçi, asimilasyoncu, inkarcı, cinsiyetçi eğitim sistemi inşa edip bunun üzerinden yükseldiler. Yine tarikatçı vakıfların isteğiyle seçmeli dersler adı altında 4 tane daha dinsel içerikli ders, müfredatta zorunlu hale getirildi”

Onur Şahin, 20. Millî Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş çocuklar için alınan din dersi kararının derhal geri çekilmesi gerektiğini vurguladı.  Alevi örgütleri ve demokrasi güçleri zorunlu din dersleri başta olmak üzere 4-6 yaşındaki anaokulu çocuklarına din dersi verilmesi, ülkede yaşanan hak ihlalleri, asimilasyon politikaları tepki gösterdi.

Paylaşın

Babacan’dan Erdoğan’a ‘itibar’ eleştirisi

Samsun’da partisinin 1. Olağan Bafra İlçe Kongresi’nde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Sayın Erdoğan, itibarı yanlış yerlerde arıyorsunuz. İtibar gösterişle olmaz; adaletle, özgürlüklerle, refahla olur. Gençlerin kendi geleceklerini bu ülkede hayal etmesi bu ülkenin itibarıdır. Başka ülkelerde arıyorlarsa o ülkenin itibarı sıfırlanmıştır. İstediğiniz kadar saraylarla, konvoylarla itibar oluşturmaya çalışın, bitmiştir.” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasında cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan tasarruf tedbirleri genelgesiyle bir hafta olmadan bazı yerel gazetelerin kapandığını veya haftalığa döndüğünü belirten Babacan, yerel basının sesinin kısıldığını savundu.

DEVA Lideri Babacan, konuşmasının devamında, “Kamu kaynakları, krizlerin ortağı Bahçeli’nin parti bültenlerine aktarılıyor. Musluk, akraba bakanın abisinin kanalına doğru açılmış. Bu paralar; ekonomik kriz, enflasyon, hayat pahalılığı konuşulmasın diye aktarılıyor” ifadelerini kullandı.

Babacan’ın kongrede yaptığı konuşmada öne çıkan kısımlar şöyle;

“Sayın Erdoğan ‘Hepiniz tasarruf edeceksiniz ama ben istediğim gibi harcayacağım’ diyor. Niye? Keyfi öyle istiyor. Basın yayın organlarına ilan ve reklam verilmesin, kamu kurumları günlük gazete satın almasın diye tasarruf tedbiri yayınlıyor. Genelge yayınlanalı daha bir hafta olmadı; bazı yerel gazetelerin kapandığı, bazı günlük gazetelerin ise masrafları azaltmak için haftalığa döndükleri haberleri geliyor. Sayın Erdoğan’ın harcamalarına gelince ‘itibardan tasarruf olmaz’ deniyor ama iş yerel basının sesine gelince birden akıllarına tasarruf geliyor.

Sayın Erdoğan, itibarı yanlış yerlerde arıyorsunuz. İtibar gösterişle olmaz; adaletle, özgürlüklerle, refahla olur. Gençlerin kendi geleceklerini bu ülkede hayal etmesi bu ülkenin itibarıdır. Başka ülkelerde arıyorlarsa o ülkenin itibarı sıfırlanmıştır. İstediğiniz kadar saraylarla, konvoylarla itibar oluşturmaya çalışın, bitmiştir.

Tasarruf diye, yerelde alnının teriyle parasını kazanan insanların rızkına göz dikeceğinize İletişim Başkanlığına bakın. Yüz milyonlarca liralık ödenekle çalışıyor. Devletin kaynakları bir siyasi partinin propagandasına harcanıyor. Cin fikirle yerel basını zayıflatmakla meşgul. Dertleri tasarruf değil. Yerel basının ekonomik yönden zayıflatılması; binlerce gazetecinin işsiz kalması, yerel demokrasinin sesinin kısılması demek. Yerel basın, demokrasi için su gibi önemlidir. Bu nedenle her ilde yerel basının temsilcileriyle bir araya geliyoruz.

‘İktidar ve medyası milletin yaşadığı sıkıntıları inkâr ediyor’

Gerçek tabloda zam, enflasyon, hayat pahalılığı, israf, yozlaşma, işsizlik, çete, mafya var. Bu gerçekler yandaş kanallarda gösterilmiyor. Yandaş kanallara bakın, ‘Bu anlattıkları Türkiye mi?’ diyorsunuz. İktidar ve medyası milletin yaşadığı sıkıntıları, gerçeği inkâr ediyorlar. Bunun için kamu kuruluşları üzerinde yandaş medyaya destek vermeleri için yoğun baskı var.

Bunun için kamu kuruluşları iktidarı farklı yayın politikası izleyen basına destek vermeye olumsuz bakıyor. Kamu kaynakları, krizlerin ortağı Bahçeli’nin parti bültenlerine aktarılıyor. Musluk, akraba bakanın abisinin kanalına doğru açılmış. Bu paralar; ekonomik kriz, enflasyon, hayat pahalılığı konuşulmasın diye aktarılıyor. Şatafat harcamaları tartışılmasın, usulsüzlük iddialarının üstüne gidilmesin, kamuoyunda ‘Bunlar çetelerle, mafyayla ne yapıyor’ sorulmasın diye akıtılıyor.

İktidarımızın ilk 90 ve 360 gününde uygulayacağımız, ayağı yere basan, somut eylem planlarını şimdiden hazırlıyoruz. Bizde mızmızlanmak yok. Sadece şikâyet, sorunları dillendirmek yok. Biz çözüm paketlerimizi de hazırlıyoruz, duyuruyoruz. Çözümlerimizi cebimize koyuyoruz, seçime doğru yürüyoruz.

‘Rant peşin, borç gelecek nesillere’

Kaynakları alelacele niye Kanal İstanbul’a yönlendiriyorlar? Dert rant. Kanal İstanbul’a bakınca gözlerinde dolar işaretleri oluşuyor. Onun için acele ediyorlar. Bir de vakit yaklaşıyor, görüyorlar. Onun için ‘Bir an önce Hazine’yi borçlandıralım, nasılsa bunlar ödemek zorunda’ diyor. ‘Söke söke sizden alacaklar’ diyor. ‘Siz’ dediği; bu ülkenin gençleri. Rant peşin alınıyor, borç sonra ödeniyor. Rant peşin, borç gelecek nesillere.”

Paylaşın

Samsun: Sunullah Paşa Türbesi

Sunullah Paşa Türbesi; Samsun’un Ladik İlçesi, Bahşi Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yığma yapım sistemiyle inşa edilen yapıda malzeme olarak kesme taş kullanılmıştır. Yapı, sekizgen planlıdır. Girişi kuzey yönünde bulunmaktadır. Demir giriş kapısı, tek kanatlı ve basık kemerlidir.

Giriş kapısının çevresinde kalkık kemerli çerçevesi bulunmaktadır. Çerçevenin üst iki kenarında iki adet rozet bulunmaktadır. Yapının cephelerinin her bir yüzeyinde birer adet dikdörtgen pencere bulunmaktadır.

Ahşap pencereler, demir parmaklıklı ve taş sövelidir. Pencerelerin üst kısımlarında sağır sivri kemerler bulunmaktadır. Yapının dıştan üst örtüsü sekizgen kasnağa oturmuş kubbedir.

Paylaşın

Samsun: Ayvacık, Mutular Camii

Mutular Camii; Samsun’un Ayvacık İlçesi, Kabaklık Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yığma yapım sistemiyle inşa edilen yapıda malzeme olarak ahşap malzeme kullanılmıştır. Yapı köşelerden geçme tekniğiyle inşa edilmiştir. Yapının özgün hali, harim ve kadınlar mahfilinden oluşmaktadır. Yapının kuzey cephesine sonradan son cemaat yeri eklenmiştir.

Yapının dıştan üst örtüsü dört yönde kırma çatıdır. Çatı kaplama malzemesi sacdır. Çatının geniş saçakları bulunmaktadır ve saçak altları ahşap malzeme ile kapatılmıştır. Son cemaat yeri girişi, doğu cephesinde, harim girişi, kuzey yönünde bulunmaktadır. Harim giriş kapısı tek kanatlı, ahşap ve dikdörtgen formludur.

Kadınlar mahfiline, harimin kuzeyinde bulunan iki kollu merdiven ile ulaşılmaktadır. Kadınlar mahfili U planlıdır ve beş adet ahşap dikme ile taşınmaktadır. Caminin minaresi bulunmamaktadır. Yapının tüm cephelerinde çift sıra pencere bulunmaktadır. Orijinal pencereler dikdörtgen formlu, ahşap ve giyotin penceredir.

İç mekânda mihrap ve minber ahşap malzemeden yapılmış olup lambri ile kaplanmıştır. İç mekânda tüm duvarlar, mihrap ve minber gibi, lambri malzeme ile kaplanmıştır. Yapı günümüzde kullanılmaktadır. Yapının içten üst örtüsü düz tavan olup ahşap malzemeden yapılmıştır.

Paylaşın

Samsun: Çarşamba, Kuşhane Camii

Kuşhane Camii; Samsun’un Çarşamba İlçesi, Kuşhane Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yığma yapım sisteminde inşa edilen yapıda kurtboğazı tekniği kullanılmıştır. Zemine aralıklı olarak yerleştirilen taş bloklar üzerine ahşap kalaslar yerleştirilmiş ve yapı bu ahşaplar üzerine oturtulmuştur. Beşik çatısı alaturka kiremit ile örtülüdür. Geniş saçak altı ahşap malzeme ile kaplanmıştır.

Kuzey ve doğu cephede yer alan ön giriş mekânının üzerine uzayan saçak, ahşap dikmeler ile desteklenirken batı cephede yer alan saçak, ahşap payandalar ile yapı gövdesinden desteklenmektedir. Kuzey ve doğu cephede yer alan ön giriş mekânı ahşap korkuluk ile sınırlandırılmıştır. Pencereler ahşap malzemelidir, demir korkuluklu ve ahşap sövelidir.

Ön giriş mekânından tek kanatlı ahşap kapı ile son cemaat kısmına giriş yapılmaktadır. Bu kısımda doğu, batı ve kuzey cephede yer alan pencere boşlukları, sonradan ahşap çıtalar ile kapatılmıştır. Bu alandan tek kanatlı ahşap kapı ile harim kısmına girilmektedir. Harim kısmında güney tarafta minber ve vaaz kürsüsü ahşap malzemelidir ve oldukça sadedir.

Mihrabın yeri iz olarak belli olsa da belli bir niş veya malzeme değişikliği bulunmamaktadır. Minberi sade işlemelidir. Harim kısmına ve son cemaat kısmına düşen birer adet ahşap dikme, bu dikmeler üzerine atılan kirişler, bu kirişler üzerine bindirilen kısa dikmeler ile çatı hattı taşınmaktadır. Cami, mezarlık içerisinde ve yerleşkenin biraz uzağında yer almaktadır.

Paylaşın