Sakarya: Turnalı Yaylası

Turnalı Yaylası; Sakarya’nın  Akyazı İlçesi, Dokurcun Beldesi  sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Turnalık Yaylası’na Hendek üzerinden Çiğdem Yaylası’na gelen yolu takip ederek ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda Sakarya’dan Mengen tarafına ayrılan yolu takip ederek de gelebilirsiniz. Mengen tarafından gelmek için Sülüklü Göl yol ayrımının olduğu Dokurcun İlçesi’nden toprak yoldan gelmeniz gerekmekte.

Yayla piknik yapmak, çadır kampı kurmak ve doğa fotoğrafları çekmek için bir çok olanağa sahip. Çok fazla bilinmemesi nedeniyle sakin ve kalabalıktan uzak bir gün geçirmek isteyenler için gezilmesi gereken bir yer olarak aklınızda bulunmalıdır.

İçerisinde barındırdığı küçük ahşap yayla evleri ve sık ormanla kaplı çevresi ile adeta İsviçre köylerinden bir parça hissi veren Turna Yaylası bol oksijenli, küçük göletiyle mavinin ve yeşilin muhteşem tonlarıyla sizi stresten uzak bir noktaya götürür.

Paylaşın

Sakarya: Paşalar Kalesi

Paşalar Kalesi (Karaceyş Kalesi); Sakarya’nın Pamukova İlçesi, Paşalar Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.

Şehir merkezine uzaklığı 60 km. olan Paşalar Kalesi’ne, şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir. Paşalar Kalesi, Bizans döneminden kalma olup 1314 yılında Osman Gazi döneminde fethedilmiştir. Kalenin yapım tarihi kitabesi olmadığından tam olarak bilinmemektedir.

Geyve’den Mekece’ye kadar uzanan Pamukova ve Geyve ovalarını adeta kuşbakışı gören Paşalar Kalesinin yapım tekniği ve sur duvarlarında kullanılan geç Roma dönemi mezar stelleri ile mimari parçaların devşirme malzeme olarak kullanılmış olması Bizans dönemi yapısı olduğunu göstermektedir. Ayrıca; Paşalar Mahallesinde Karaca Ahmet Sultan Türbesi ve Camisi de bulunmaktadır.

Paylaşın

Sakarya: Seyifler Kalesi

Seyifler Kalesi; Sakarya’nın Ferizli İlçesi, Seyifler Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Sakarya Nehrinin Çark Suyu ile yakınlaştığı noktada bulunan Kale kalıntılarının batı ve kuzey bölümündeki yarım daire şeklindeki iki burcu halen ayaktadır. Bizans döneminde yapılan Stratejik bir noktada, Karadeniz-Adapazarı yolu üzerinde olasılıkla Çarksuyu ve Sakarya Nehri üzerindeki köprülerin güvenliğini sağlamak amacıyla her iki akarsuya da çok yakın bir noktada kurulmuş yaklaşık 80 x 80 m. Boyutlarında küçük bir kaledir.

Çark suyunun Sakarya nehrine birleştiği yerde Seyifler kalesi. Harmantepe köyü kuzeyindeki Harmantepe kalesi, halen tamamen yıkılmış olan Poyrazlar köyü yanında ve Domuztepe ile Tersiye tepeleri üzerindeki kaleler, Kayalar Mahmudiye köyü doğusundaki kale Adliye köyü güneyindeki Adliye kalesi, Sapanca’nın Kurtköy kalesi. Geyve Boğazı’ndaki geçidi tutan Çobankale, Pamukova’ daki Pahalar kalesi ile Mekece kaleleri Sakarya boyuna dizilmiş bu cins hudut muhafaza kontrol kuleleridir.

Paylaşın

Sakarya: Uzun Çarşı

Uzun Çarşı; Sakarya’nın Adapazarı İlçesi, Cumhuriyet Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Adapazarı, üç kıtanın kavşak noktası olduğu kadar, üç ayrı imparatorluğun da mirasçısıdır: Nehre “kraliçe-tanrıçaları Sangaryus”un adını veren Bitinyalıların, Jüstinyanus Köprüsünü (halk arasındaki adıyla Beşköprü’yü) inşa ettiren ünlü II. Jüstinyanus’un Bizans’ın ve şehrin merkezindeki Orhan Camii ile sembolleşen Osmanlı’nın, başta Adapazarı-Karaağaçdibi’nde olmak üzere, Uzunçarşı ve şehrin muhtelif yerlerindeki tarihi binalar, bize Osmanlı, Rum ve Ermenilerinin mirasıdır.

Ovada kurulan Adapazarı merkezinin gelişimine baktığımızda en eski kurumlar-kuruluşlar ortalama 250-300 yılı geçmemektedir. Bu yönüyle Adapazarı, Tozlu Camii, Orta Camii, Ağa Camii ve Orhan Camii etrafında kümelenmiş çarşıları; çarşıların etrafına kümelenmiş mahalleleriyle, geç dönem bir Osmanlı şehridir. Osmanlı dönemi mimarisi olan Orta Camii 1752’de, Ağa Camii 1774’te, Sabihahanım Mektebinin kuruluşu 1810’da, ilk Tozlu Camii 1837’de kurulmuştur.

Çevre çarşılar kurulurken iki katlı ve sağlam olmasına da çok dikkat edilmiştir. Büyük depremlerde Uzunçarşı ve civarında ciddi bir yıkım olmamıştır. Kısaca birinci Adapazarı Orhan, Ağa, Tozlu ve Orta Camii etrafındaki çarşılarla çevresindeki 4-5 mahalleden iki katlı ahşap ağırlıklı bahçeli evlerle oluşmuştur. Uzunçarşı’nın ticaret merkezi olarak tercih nedeni; Adapazarı Kuzey-Güney yönünde bir ana aks etrafında gelişmesi ve Bulvar dediğimiz, bugünkü daha çok yeşil alan şeklindeki bant, eskiden boydan boya uzanan bir dere-bataklık olmasıdır.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, bu çukur bölge halkının emeği ile doldurulur. Her aile şu kadar araba toprak atacak veya beş lira para verecek diye karar alınır ve beş lira veremeyen çok aile -hemen herkes- toprak taşır ve düzlenen bölge park yapılıp çiçeklendirilir. Zaten ilk yerleşme, bu dere yatağının iki yanında olur. Yollar dere kenarında, dereye paralel oluşturulur. Ve böylece ana arter ortaya çıkar. Uzunçarşı ise, bu ana artere paralel bir doğrultuda bulvarın hemen devamında yer alır.

Adapazarı’na göç eden ilk muhacirler mallarını mülklerini satıp değerlendirecek ve paralarını yanlarında getirebilecek zamanı ve imkânı bulurlar. Daha sonra gelen göçmenler, pek sefil ve çaresiz biçimde gelebilirler. Göçmenlerin büyük bir bölümü öncü, girişken insanlardır. Bir yandan da gıda, giyim ve yakıt üzerine Uzunçarşı’da manifatura mağazası, Bulvar üzerinde bakkaliye ve gaz-benzin satış yerleri açmışlardır. Uzunçarşı’daki eski esnafın çoğu Bulgaristan, Bosna, Arnavutluk, Romanya muhacirleridir.

Daha eski zamanda ise, Ermeni ve Rumların çarşının ilk kurucularıdır. Atatürk’ün 1922 Adapazarı ziyaretinin ikinci gününde; 15 Haziran Perşembe günü Uzunçarşı’yı boydan boya dolaşır ve Adapazarı eşrafıyla görüşmeler yapar. Çarşıyı gezer ve Hanaltı’nda Acem İsmail Efendi’nin dükkânında kahve içer, etrafını saran hayranlarının elini sıkar, muhtelif mağaza ve dükkânlara uğrayarak herkesten kendi sanatlarına dair izahat alır, Başkumandanın halk arasındaki tabii davranışları, alçak gönüllü hareketleri son derece iyi etki yapar.

1999 Depremi’nde ilginçtir; şehrin iki asırlık tarihinde “asıl merkez” durumundaki Uzunçarşı, Aynalıkavak Çarşısı, Ayakkabıcılar İçi, Kömürpazarı, Soğanpazarı gibi beldeye “ruh veren mekânlar” dimdik ayakta kalır; son çeyrek asırda “ikinci merkez” olmuş Çark, Kirtetepe, Bosna caddeleri gibi “Çağdaş mekânlar” yerle bir olur. 1991 yılında Adapazarı Belediyesi tarafından Uzunçarşı’ya 87.000 m3 beton atılır. 1992 yılında ise Uzunçarşı’nın yenilenir ve altyapısına ilaveten, üzeri ışık geçirgen elyaflı çatı örtüsü ile kapatılarak hizmete sunulur.

Paylaşın

Sakarya: Yunus Paşa Camii

Yunus Paşa Camii; Sakarya’nın Taraklı İlçesi, Ulucami Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Yunus Paşa Cami’nin girişindeki Türkçe kitabede 1517 tarihini yer almaktadır. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Vezir-i Âzamı Yunus Paşa tarafından 1517 yılında yaptırılan Yunus Paşa Camii, kubbesi kurşun kaplı olduğundan, halk arasında “Kurşunlu Camii” diye anılır.

Cami kesme taşlardan kare bir plan üzerine inşa edilmiştir. Caminin ön cephesindeki üç adet eyvan dört adet mermer sütunla desteklenmiştir. Eyvanların içi süslenmiş vaziyettedir. Ana giriş kapısının üzerinde, Arapça olarak bir ayet yazısı bulunmaktadır. Kitabede Râd Süresi 24. Ayet bulunmaktadır: “Selamün aleyküm bima sabertüm fenime ukbeddâr. Sabrettiğinize karşılık size selam olsun!”.

Sahanlık bölümünün, sol yanından caminin balkonuna çıkılmaktadır. Alt kısımda 10 adet hücre biçiminde penceresi bulunmaktadır. Bu pencerelere içten tahta kapılar takılmış. Üst kısımlarında 8 adet üstleri kemerli süslü, renkli camlı pencereleri vardır. Bahçesinde şadırvanı mevcut olup, caminin sol yanında ve arka bahçesinde mezarlar vardır.

Cephe duvarları, ince yontu küfeki taşından inşa edilmiş olup, yine küfeki taşından işlenmiş saçak kornişleri ile sonuçlanmaktadır. Caminin toplam arsa alanı 1.265 m² ve iç alanı 144 m² olup, 180 kişilik kapasiteye sahiptir. Caminin içindeki tüm hat yazıları Taraklılı merhum hattat hafız Saim Özel tarafından yazılmıştır.

Paylaşın

Sakarya: Rahime Sultan Camii

Rahime Sultan Camii; Sakarya’nın Sapanca İlçesi, Uzunkum Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

1892 yılında Abdülmecit’in dördüncü karısı Peruste Rahime Sultan tarafından yaptırılan Sapanca Uzunkum’da, Uzunkum Köyü İlköğretim Okulu’nun hemen arkasında yer almaktadır. Yığma taş, tuğla mimari usulü yapılan binanın ön cephesinde kemerli pencereleri bulunmaktadır.

17 Ağustos depreminde zarar görmüş minaresi yıkılmış ve daha sonra yeniden yapılmıştır. Rahime Sultan Cami kubbelidir ve içi oymalarla süslü olup, günümüzde özgün yapısını koruyan sayılı camilerdendir. Cami 1967 depreminden sonra onarım görmüştür. Ön cephede, orta pencerenin üzerinde Sultan Abdülmecit’in tuğrası bulunmaktadır.

Caminin minberi o dönemden kalma, orijinal yapıdadır. Caminin içinde tezyinat bulunmamakta olup, çerçeveler içinde İslami yazılar göze çarpmaktadır. İçinde yer alan ön cephede yer karolarının orijinalliği de göze çarpmaktadır. Ayrıca avize ve balkonu da orijinaldir. Sahanlıkta Osmanlıca bir kitabe bulunmaktadır. Caminin sol yanı mezarlıktır.

Paylaşın

Sakarya: Rüstempaşa Camii

Rüstempaşa Camii; Sakarya’nın Sapanca İlçesi, Rüstempaşa Mahallesi, İstasyon Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Kanuni Sultan Süleyman zamanında on beş sene sadrazamlık yapan eski Osmanlı vezirlerinden Rüstem Paşa’nın adını taşıyan camii, 1550-1560 yılları arasında Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.

Mimar Sinan’ın, Sadrazam Rüstem Paşa için, Sapanca’da inşa ettiği camii, imaret, hamam ve kervansaraydan oluşan külliye, XVI. yüzyılın günümüze gelmeyen önemli eserlerindendir.

Camii zamanla değişikliğe uğramış ve Rumi 1146’da ikinci defa inşa edilmiştir. Rüstempaşa Camii’nin üstü ahşap çatı ve kiremit ile örtülüdür.

Camiinin yan cephesindeki yeni yazılı kitabede “Rüstempaşa Camii Yapım Tarihi 1554” ibaresi bulunmaktadır. Camiinin duvarları alçaktır. Kerpiç-ahşap karışımı bir binadır. Camiinin toplam arsa alanı 750 m² olup, iç alanı 250 m²’dir ve kapasitesi 1.200 kişidir.

Paylaşın

Sakarya: Karıncalı Dede Türbesi

Karıncalı Dede Türbesi; Sakarya’nın Arifiye İlçesi, Adliye Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir. Şehir merkezine uzaklığı 12 kilometredir.

Yüksek bir kayanın üzerinde bulunan türbenin adını, karıncalarla insanüstü ilişkiler kuran ve onlarla adeta konuşan bir Türkmen ermişinden aldığı söylenmektedir. Söylenceye göre karıncalar tarafından basılan bir köyün ahalisi Karınca Baba’ya başvururlar.

Köylerini bu karıncalardan kurtarmasını isterler. Bu şahıs köye gelerek dua eder ve köyün karıncalardan kurtarılmasını sağlar. Bu olaydan sonra bu kişinin adı “Karınca Baba” olarak anılır. Çevreye zarar veren karıncaları da, onlarla konuşan ikna eden mübarek zat, karıncaları yanına toplamakta ve birlikte bir hayat sürmektedir.

Hayatını adeta karıncalarla birlikte geçiren Türkmen ermişine, vasiyeti üzerine vefatında sonra söz konusu kayanın üzerinde mezar yapılmış olup, burası zamanla “Karıncalı Dede Türbesi”ne dönüşmüştür. Bu türbeyi ziyaret edenler dileklerinin kabulü için bölgede bulunan ağaçlara bez parçası astıkları ve karıncaların yemesi için pirinç bıraktıkları görülmüştür. Türbenin etrafının ağaçlıklı olması sebebiyle Karınca Baba’yı ziyarete gelenler burada piknik yaparlar.

Paylaşın

Sakarya: Selman Dede Türbesi

Selman Dede Türbesi; Sakarya’nın Hendek İlçesi, Bayraktepe Mevkii sınırları içerisinde yer almaktadır. İlçe merkezine uzaklığı 42 kilometredir.

Türbeye, şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir. İlçe otogarından minibüslerle ulaşım mümkündür.

Çeşitli hastalıklar ve yağmur duası için gidilen türbeyle ilgili inanışa göre, oraya bırakılan suyun ertesi sabah bittiği söylenmektedir. Ayrıca bu suyla ak saçlı bir ihtiyarın ibadet ettiği rivayet edilmektedir. Bugün de ziyaret edilen türbenin çevresinde yılın belli bir günü, Selman Dede etkinlikleri (7 Temmuz) adı altında “hayır pilavı” dağıtılmaktadır.

Selman Dede Mesire Alanı

156 bin m²’lik alana sahip Selman Dede Mesire Alanı’nda, barbeküler, çeşmeler, piknik masaları, açık hava fitnessları,  5 km’lik  koşu ve yürüyüş yolu, hayvanat bahçesi, iki futbol, üç voleybol, üç basketbol sahası, yapay havuz, ve çocuk oyun grupları, bay-bayan WC mevcut. Mesire alanında ayrıca vatandaşların ibadetlerini yapabilecekleri camii de bulunmakta.

 

Paylaşın

Sakarya: Seyyid Karaman Baba Türbesi

Seyyid Karaman Baba Türbesi; Sakarya’nın Adapazarı İlçesi, Karaman Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir. Şehir merkezine uzaklığı 15 km.dir.

Karaman Baba, Anadolu’ya gelen, etraflarındaki inanlarla birlikte büyük kahramanlıklar ve kerametler gösteren “Horasan Erenleri”  ve “Alp Erenleri” arasındadır. Asıl adı “Can Baba”dır. Kara lakabı  ise, üstündeki kara elbise ve başındaki kara külahtan ötürü Hacı Bektaş Veli tarafından kendisine verilmiştir. Söylencelere göre, Can Baba, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi ziyarete giderken,  karalar giyinir, huzura öyle çıkar. Bir süre de orada kalır.

İlk olarak Hacı Bektaş Veli tarafından Doğu Anadolu yöresinde görevlendirilir. Karaman (Can) Baba, Tatarları, gösterdiği kerametlerle; fokur fokur kaynayan bir kazanın içine girmesi, keskin bir tas zehiri içmesi, yanan bir fırına girip yanmaması  gibi her seferinde sapa sağlam kalması vb. olağanüstü  olaylarla çevre insanları kendisine bağlar yola getirir,  Müslümanlaştırır.

Aslı ipek bir bez üzerine yazılmış olup,  daha sonra aynı ölçüde büyük kâğıtlara fotokopi edilen beratta yer alan bilgilere göre; Karaman Baba, XIII. yüzyılda önce Horasan’dan kalkıp Diyar-ı Rum’a (Anadolu’ya)  Erzincan’a gelir. Bir süre Erzincan’da kalan Karaman  Baba, önce Anadolu’nun Türk toprakları olmasında ve Müslümanlaşmasında önemli görevler üstlenip, kerametler gösterir. Doğu’da Hacı Bektaş-ı Veli tarafından kendisine verilen görevleri tamamladıktan sonra ve Batı Anadolu’da  görevlendirilir.

İstanbul’un Fethi için Batı Anadolu’ya gelen Karaman Baba bugünkü Sakarya topraklarında yer  alan tekfurlarla savaşırken şehit olur. Bu hadiseden sonra yerli-yerleşik Türkmenler o mevkiiyi Karaman Baba Tepesi ve Ormanı olarak adlandırmışlardır.

Halk arasındaki söylencelere göre 10 metreyi aşan mezarına ayağının sığmadığı söylenmektedir. Aynı yüzyıllarda yaşamış olan ve I.Alaattin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun tarafından 1227-1228 yıllarında yaptırılan Eskişehir Seyitgazi’deki türbede yer alan “Seyyid Battal Gazi”ye ait olan sandukada yaklaşık 9 metre civarındadır. Bu döneme ait mezar ve  sandukalarında bu uzunluk genellikle benzer özellikler  taşımaktadır.

Karaman Baba Türbesi son çeyrek yüzyılda ziyarete ve Hıdırellezi kutlamaya gelenler tarafından yapılmış ve son dönemde de üzeri kapatılarak tam bir türbe haline dönüştürülmüştür. Uzun yıllar halk arasında bereketin artması yönelik olarak ve çocuğu olmayan kadınların ziyaret edip adak adadığı bir türbedir. Yörede Karaman Baba, Peygamber soyundan gelmesinden de dolayı “Seyyid Karaman Baba” olarak da anılmaktadır.

Paylaşın