“CHP Lideri Özel, Bir Vekilin İstifasını İstedi” İddiası

CHP Lideri Özgür Özel’in aday belirleme sürecindeki bir Parti Meclisi toplantısına aniden gelerek hakaret eden milletvekili Ufuk Çakır’ın istifa ederek Saadet grubuna geçmesini beklediğini söyledi.

Özgür Özel, Saadet grubunun düşmemesi için Saadet’e geçen Ali Fazıl Kasap’ın da CHP’ye geri döneceğinin sinyalini de verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Milletvekili Murat Emir’in grup başkanvekili olarak belirlendiği kapalı grup toplantısında partisinin milletvekilleriyle bir araya geldi.

Seçimin tamamlanmasının ardından salona gelen ve bir değerlendirme yapan Özel, alınan seçim başarısından dolayı memnuniyetini dile getirdi, kendisine inanan milletvekillerine teşekkürlerini iletti.

2028’de yapılacak genel seçimlerde başarılı olmak zorunda olduklarını, önemli bir fırsat yakaladıklarını ifade eden Özel, seçimin geride kaldığını ve bundan sonraki süreçte bütünlük içinde devam edilmesini istediğini söyledi.

Seçim öncesi dönemde kendisinin yanında durmayan milletvekillerinin hiçbir kaygı hissetmemesi gerektiğinin de altını çizen Özel, asıl önemli olanın bundan sonraki performanslar ve özveri olduğunu söyledi.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre; Özel’in milletvekillerine bundan sonraki sürece dair uyarıları da oldu.

Partinin bütünlüğüne aykırı hareket eden ve parti yönetimiyle uyumlu çalışmayan milletvekilleriyle birlikte yol almanın zor olacağını söyleyen Özel, parti içi uyumu bozanlarla ilgili tedbirleri alacağını, gerekirse disiplin süreci başlatacağını kaydetti. Seçimden önce başlayan tartışmaların sona ermesini isteyen Özel, “Bu tartışmalar artık bitsin” dedi.

Özgür Özel, grup başkanvekilliği seçimindeki yarışa da vurgu yaptı. Parti içi demokratik bir yarış yaşanmasının önemli olduğunu belirten Özel, Murat Emir’in kazanmasının kendisini memnun ettiğini de açık bir biçimde dile getirdi. Özel, seçim başarısının ardından parti içi yıpratıcı bir muhalefeti büyütecek adımların atılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Özel, grup başkanvekilliği için aday olan Sevda Erdan Kılıç’ı da medeni cesaretinden dolayı tebrik etti. Bu seçimde olmasa bile bir yıl sonraki grup başkanvekilliği seçiminde kendisini yeniden aday olarak görmek istediğini belirterek teşekkürlerini iletti.

Mersin Milletvekili Ufuk Çakır

Özgür Özel seçim sürecinde kendisini üzen bir olaya da gönderme yaparak önemli bir değişikliğin sinyalini verdi.

Aday belirleme sürecindeki bir Parti Meclisi toplantısına aniden gelerek hakaret eden Mersin Milletvekili Ufuk Çakır’ı ima eden Özel, Çakır’ın istifa ederek Saadet grubuna geçmesini beklediğini söyledi. Özel, Saadet grubunun düşmemesi için Saadet’e geçen Ali Fazıl Kasap’ın da CHP’ye geri döneceğinin sinyalini verdi.

Paylaşın

Erdoğan’la Görüşme Ne Zaman Olacak? Özgür Özel Açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yapılacak görüşme ile ilgili bir soruya yanıt veren CHP Lideri Özel, “Çok gecikmez ama bu hafta zaten yok. Önümüzdeki hafta, ondan sonraki hafta… Sayın Erdoğan’ın da takvimine göre, özel kalemler belirlerler” dedi.

Gündemdeki ıstakoz tartışmasına ilişkin de konuşan CHP Lideri Özel,  “Türkiye’de 16 milyon emekli var. Birileri bu ülkede bir ayını 230 avro ile geçirmek zorunda kalıyor. Balkonda mektup okuyan, grupta masal okuyor. Bu 31 Mart’tan ders almamak demektir. O zaman size daha sandıkta verilecek çok ders var” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleştirilen grup başkanvekilliği seçiminin ardından Meclis muhabirlerinin sorularını yanıtladı. Birgün’den Mustafa Bildirici’nin aktardığına göre; Özel, AK Parti’nin yeni Anayasa hazırlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapacağı görüşme ve gündemdeki ıstakoz tartışmasına yönelik konuştu.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasa gündemiyle partilere gerçekleştireceği ziyaretle ilgili Özel, “Sayın Kurtulmuş’a kapımız her zaman açık. Ama Anayasa meselesinde çerçeveyi millet çizer. ‘Gelen gelsin, gelenlerle bu işi yapalım’ günleri geride kaldı” yorumunu yaptı.

Siyasetin, “Müzakerenin ve nezaketin terk edilmemesi gereken bir alan” olduğunu belirten Özel, Anayasa değişikliği konusunda “olmazsa olmaz” görüşleri olduğunu ifade etti. CHP’nin, Anayasa konusunda özel bir çalışma yürüteceğini kaydeden Özel, “Anayasa meselesinde çerçeveyi millet çizer. Anayasa’nın ne şekilde değiştirileceğini özel bir gündem ve titizlikle konuşmak lazım. Bir anda, ‘Anayasa değişiyor koşun. Gelen gelsin, gelenlerle değiştiririm günleri geride kaldı” diye konuştu. CHP Lideri Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre Anayasa yapıldığını söyleyerek, “Ona da uymuyor. Anayasa değiştirmek istiyorsanız bir kere mevcut Anayasaya uyuyor musunuz diye bakarız” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’la yüz yüze görüşme

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yapılacak görüşme ile ilgili bir soruya yanıt veren Özel, randevu isteyeceklerini belirtti.

Programı hakkında bilge veren Özel, şunları anlattı: “Bugün grubumuzla bir toplantı yaptık. Pazartesi MYK yapmıştık, yarın uzun bir MYK’mız daha var. Öğleden sonra Parti Meclisimiz toplanacak. 2 ayda bir toplanan Parti Meclisimizi 2 ayda 13 kez topladık. bundan sonra da sık toplanmaya devam edecek. Cumartesi günü il başkanlarımız, belediye başkanlarımız ayrı ayrı ve birlikte cumartesi ve pazar günü çok özel bir çalışma toplantısıyla bir araya gelecekler. Yılmaz Büyükerşen başkanlığındaki heyetin 5 daimi üyesi toplantıya katılacak ve bundan sonrası için de çalışmaya başlayacağız.

Ve seçim sonuçlarını değerlendirip bundan sonrası için yol haritamızı belirliyoruz ki parti grubumuzla bir uzun toplantı daha yapma niyetindeyim. Ondan sonra sayın Cumhurbaşkanı ile yapacağım toplantının gündemini kendi adıma oluşturup sayın Cumhurbaşkanı’ndan randevu talep edeceğiz. ”

“Bu görüşme bir nezaket ziyareti değil” diyen Özel, şunları kaydetti: “Biz nezaket görüşmesini bayramda, telefonda yaptık. Bu ziyaret Türkiye’nin gelecek dönemi ile ilgili Türkiye ekonomisinin yüzde 80’ine, nüfusunun yüzde 65’ine hizmet veren belediyelerin ve son seçimin birinci partisinin genel başkanının; son seçimin ikinci partisi ama bir önceki seçimde cumhurbaşkanlığına seçilmiş olan ve bir partinin genel başkanı olan sayın Erdoğan’la yapacağı görüşmedir. Nezaket görüşmesi olsa hızla yaparız ama sayın Erdoğan da ‘Konuşacağımız konular var’ dedi. Benim de önemli gündemlerim olacak.”

Özel, şunları söyledi: “Bu konuda Parti Meclisimden, grubumdan, belediye başkanlarımdan görüş alıyorum ve bunu olgunlaştırdıktan sonra öyle kısa bir görüşme için değil gündemleri önceden müzakere ettiğimiz uzun ve yapıcı olmasını ümit ettiğim, sonuçlar alacağımız düşündüğüm ve bundan sonraki Türkiye açısından anlamlı olabilecek bir sürece gireceğiz. O görüşme için önce parti içi kurullarla temasları tamamlamam gerekiyor. Hatta önceki dönem genel başkanlarımızın her birisi ile son aşamada fikirlerini ve önerilerini almam gerekiyor.”

Görüşme ne zaman?

Görüşmenin haftaya olup olmayacağına ilişkin soruya Özel, “Çok gecikmez ama bu hafta zaten yok. Önümüzdeki hafta, ondan sonraki hafta… Sayın Erdoğan’ın da takvimine göre, özel kalemler belirlerler” yanıtını verdi.

CHP Genel Başkanı Özel’in, gündemdeki ıstakoz tartışmasına ilişkin yorumu ise şöyle oldu: “Bu bakış açısına milletimiz 31 Mart’ta bir sarı kart gösterdi. Hakem, bir futbolcuya sarı kart gösterdiğinde uyarır, ‘İkincisi de geliyor’ diyerek. Futbolcu, kusurlu hareketlerine devam ederse ikinci sarı kart geliyor dersiniz izlerken. Ben AKP’nin grup toplantısını izlerken ikinci sarı kart geliyor dedim. Türkiye’de 16 milyon emekli var. Birileri bu ülkede bir ayını 230 avro ile geçirmek zorunda kalıyor. Balkonda mektup okuyan, grupta masal okuyor. Bu 31 Mart’tan ders almamak demektir. O zaman size daha sandıkta verilecek çok ders var.”

CHP Meclis Grubu’yla kapalı çok sayıda kapalı toplantı gerçekleştireceğini kaydeden Özel, şunları kaydetti: “Bir oy ile kazanılacak bir seçimin bilincindeyiz. O bir oy için Türkiye’de gidilmedik il ve ilçe bırakmayacağız. Milletvekilliğinden geliyorum ve milletvekillerinin siyasetteki önemini biliyorum. Milletvekillerimiz ile önümüzdeki siyaseti birlikte kurup birlikte uygulayacağız.

Birileri parlamentoyu yıpratadursun, biz milletvekillerimizi siyasetin odağında görüyoruz. Grup büyük bir birlik ve bütünlük halinde önemli bir başarı elde etti. 31 Mart bizim için bir zafer değil, önemli bir görevdir. Çok büyük bir zafer için görevlendirildik. Bu görev genel seçimi kazanmaktır. Milletvekillerimizin belediye başkan olması ile boşalan illerimize özel görevlendirmelerimiz olacak. Kilis gibi illerimizde, milletvekillerinin olmadığın illerde görevlendirme olacak.”

Paylaşın

Erdoğan, Kapıyı Aralamıştı: Özel’den “Yüz Yüze Görüşme” Açıklaması

CHP Lideri Özgür Özel, “Ben Sayın Cumhurbaşkanı ile bayramda telefonlaştığımızda da söyledim. Biz Türkiye’nin ana muhalefet partisiyiz. Bu seçimlerde birinci partiyiz ama yurt dışına çıktığımızda Türkiye’nin partisiyiz” dedi ve ekledi:

“Türkiye’nin hakları, menfaatleri için birlikte çalışmak durumundayız. Bunun için önümüzdeki süreçte Sayın Erdoğan’la yüz yüze bir görüşmemiz de olacak. Orada da konuşacağız. Bizim bazı devlet geleneklerine hızla geri dönmemiz lazım.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller (SOC) Grubu Başkanı Frank Schwabe’nin daveti üzerine geldiği Strazburg’da, AKPM oturumunda SOC Grubu’na hitap ettikten sonra bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric ile görüşen Özel, AKPM Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller grup yönetimiyle de bir araya geldi. Özgür Özel ayrıca, AKPM Türkiye Delegasyonu ile bir toplantı yaptı.

Strazburg’da temaslarına devam eden Özel, AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yüz yüze görüşeceğinin mesajını verdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel şunları söyledi: “Ben Sayın Cumhurbaşkanı ile bayramda telefonlaştığımızda da söyledim. Biz Türkiye’nin ana muhalefet partisiyiz. Bu seçimlerde birinci partiyiz ama yurt dışına çıktığımızda Türkiye’nin partisiyiz. Türkiye’nin hakları, menfaatleri için birlikte çalışmak durumundayız. Bunun için önümüzdeki süreçte Sayın Erdoğan’la yüz yüze bir görüşmemiz de olacak. Orada da konuşacağız. Bizim bazı devlet geleneklerine hızla geri dönmemiz lazım.

Bundan 20 yıl öncesine kadar liderler talep ettiklerinde, ki önemli ziyaretlerinden önce mutlaka talep ederlerdi, Dışişleri Bakanlığı tarafından brifing verilirdi ve döndüklerinde de ziyaretlerini rapor ederlerdi Dışişleri Bakanlığı’na. Bizim bunu Türkiye Cumhuriyeti’ne hızla geri getirmemiz lazım.”

Erdoğan, görüşme için kapıyı aralamıştı

31 Mart yerel seçimlerinde tarihi bir başarı yakalayan CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, seçim sonrasında yaptığı açıklamada Erdoğan ile de görüşmek istediğini söylemişti.

Dün Kabine Toplantısı’nın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, bir basın mensubunun “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sizden randevu istediği konuşuluyor. Bu talebe yanıtınız ne olur?” sorusuna “CHP’nin Genel Başkanı Sayın Özel’e kapımız açık. Ele alacağımız konu başlıklarımız çok, ziyarete geldikleri anda oturur konuşuruz” yanıtını vermişti.

Paylaşın

CHP Lideri Özgür Özel’den ‘Aşırı Sağ’ Uyarısı

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Bahar Oturumu’nda Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller Grubu’nda açıklamalarda bulunan CHP Lideri Özgür Özel, Avrupa’da yükselen aşırı sağ tehlikesine dikkat çekti. 

Haber Merkezi / Aşırı sağ ideolojisi kıta Avrupası’nın pek çok yerinde güçlendiğini ve  yükselen aşırı sağ akımlar ve otoriter rejimlerin tarihin sayfaları arasına gömülen zararlı ideolojileri gün yüzüne çıkarma potansiyeline sahip olduğunu kaydeden Özgür Özel, “Bu nedenle demokratik siyaset güçlendirmeli, partiler arasındaki dayanışmayı artırmalıyız. Daha fazla güç birliği yapmalıyız” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Fransa’da, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi İlkbahar Oturumu kapsamında Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller Grubu’nda konuştu. Özel, konuşmasında şunları söyledi:

“CHP olarak geçtiğimiz yıl 100’üncü kuruluş yılımızı kutladık. Avrupa’nın en köklü sosyal demokrat partilerinde biri olarak 2 hafta önce yerel seçimlerde oy oranımızı yüzde 38’e çıkarıp, 17 milyon 300 bin vatandaşımızın desteğini alarak partimizi ülkemizin birinci partisi haline getirdik. 14’ü büyükşehir olmak üzere Türkiye’nin 35 ilinde birinci parti olarak belediye başkanlıklarını kazandık.

Şu anda iktidarda olan partiden 11 il daha fazla kazanmış durumdayız. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Bursa, Muğla olmak üzere hepimizin bildiği Türkiye’nin hem sanayi açısından, hem ekonomi açısından hem sizlerin en çok ziyaret ettiği 10 ilden 9’unu CHP’li belediyelerin yönetmekte olduğunu, bugün ülke nüfusunun yüzde 65’i CHP’li belediyelerden hizmet almakta olduğunu, yönettiğimiz belediyelerin ülke ekonomisinin yüzde 80’inini temsil ediyor olduğunu not etmek isterim.

Sosyal demokrat bir parti olarak toplumumuzun tüm kesimlerinden aldığımız bu büyük destekle sorumluluğumuz artmıştır. Bu sorumluluğumuzun bilinciyle sosyal demokrat değerlerden ve halkımızın ihtiyacı olan adaletli yönetimden asla taviz vermeyeceğiz.

Belirtmek isterim ki bizim öncüsü olduğumuz yeni siyasetin kadrolarında kadınlara ve gençlere çok daha fazla yer var. Partimizin yönetiminde yüzde 50 kadın var ve yönetim kademelerimizin yaş ortalaması 43’tür. Artık daha fazla kadın ve genç belediye başkanımız var. Katılımcı, bilime inanan, kolektif çalışma, halkımızın beklentilerini anlayarak ortak akılla karar alma anlayışı bize başarıyı getirdi. Bu anlayışımızı kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi’nin temel değerlerini yaşatma iradesinden de farklı değildir.

Kadınların şiddetten korunduğu, eşitlik ve toplumun bir parçası olduğu toplum düzeni için İstanbul Sözleşmesi’nden tarafız. Demokrasinin ve insan haklarının herkes için güvence altında olması için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde tarafız. Emeğin, emeklinin, gençlerin, ekonomik ve sosyal hakların güvence altına alınması için Avrupa Sosyal Şartı’ndan tarafız.

Bizim tarafımız belli. Bizim kurucu kadrolarımızın gösterdiği rotadan, demokrasiden ve çağdaşlıktan tarafız. Avrupa’nın bütün ülkelerinden ilerici, sosyal demokrat, sosyalist ve çevreci yoldaşlarımızla birlikte 31 Mart günü Türkiye’de partimizin gerçekleştirdiği seçim başarısını tüm Avrupa’ya yaymak bizlerin dayanışmasından ortak mücadelesinden geçmektedir.

Bu çerçevede haziran ayı içinde Avrupa Parlamentosu seçimlerini çok önemli görüyoruz. CHP Genel Başkanı olarak bu seçimlerde ilerici, sosyal demokrat, sol siyasi partilere destek vermeye, katkı sunmaya hazır olduğumuzu buradan ifade etmek isterim. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türk seçmenlerin daha adil bir Avrupa’yı hedefleyen partilere yöneleceğine inanıyorum. Bunu bir davet olarak ifade ediyorum. Balkan coğrafyasından komşumuz ve Avrupa’nın en genç ülkesi olan Kosova’nın bu topraklarda Avrupa Konseyi üyeliğinin onaylanmış olmasından da büyük bir memnuniyet duyduğumun altını çizmek isterim.

Ülkemiz 1959’da çıktığı Avrupa Birliği yolculuğunun 65’inci yılında halen tam üye statüsünü alamamıştır. Bu süreçte her iki tarafın eksik ve hataları nedeniyle ülkemizin tam üyelik hedefi gerçekleşememiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda, Avrupa Birliği’ndeki yoldaşlarımızın desteği önem taşımaktadır. AB tam üyeliği parti olarak bizim de halkımızın da temel hedefidir. Bu kurucumuzun bize gösterdiği rotadır. Biz Avrupa’nın bir parçasıyız. Türkiye’nin birinci partisi olarak ülkemizin AB üyeliği için katkı sunmaya, diplomatik girişimlerde bulunmaya, Avrupalı dostlarımızı ikna etme konusunda öncülük yapmaya hazırız.

Değerli yoldaşlarım, dünyamız bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçmektedir. Artık karşılaştığımız sorunlar sınırlarımızı aşan, çözümü hep birlikte çalışmamız gereken küresel meselelerdir. Birbirine derinden bağlı olan bu sorunlar silsilesi halkımızın ekonomik, sosyal koşullarını ve demokrasilerimizi tehdit etmektedir. Kurulu ekonomik düzenden hak ettiğini alamayan, kendini geride bırakılmış hisseden, gelir adaletsizliği yaşayan kitleleri radikal söylemlerle kendine çeken aşırı sağ ideoloji kıta Avrupa’sının pek çok bölgesinde güçlenmektedir.

Aşırı sağ akımlar ve otoriter rejimler tarihin sayfaları arasına gömdüğümüz zararlı ideolojileri tekrar gün yüzüne çıkarma potansiyeline sahiptir. İşte biz Türkiye’de bu çoklu krize ortak sorunlara çare üretecek yeni siyasetin önemli ve güçlü adımlarını attık. Bu nedenle demokratik siyaseti güçlendirmeli. Yükselen otoriterliğe karşı partilerimiz arasındaki dayanışmayı artırmalıyız. Demokrasiye inanlar, yeni bir ekonomik düzeni kurma iradesi taşıyanlar olarak daha fazla güç birliği yapmalıyız.”

Neoliberal ekonomik düzenin yerine geçecek yeni bir düzen ile katılımcı, demokratik, eşit temsile dayalı bir yönetim anlayışı ortak ihtiyacımızdır. Ne küresel, ne ulusal alanda gelir adaleti sağlanamadığı gibi aksine her krizle gelir dağılımı daha bozulmuştur. Hemen her yerde en üst yüzde 1’lik grubun geliri artmıştır. Maalesef gelir eşitsizliği sürdürülemez boyutlara ulaşmıştır. Bu durum hem ulusal, hem küresel ölçekte gerilimini besleyen bir unsun olarak öne çıkmaktadır. Bu konuda bizlere daha çok görev düşmektedir. Ancak bu şekilde işçilerin, çiftçilerin, dar gelirlilerin, güvencesiz bırakılan kesimlerin sorunlarına çözüm üretebiliriz.

Yaşadığımız son birkaç yıl bize savaş ve çatışmanın hala insanlık için en önemli risklerden biri olduğunu ne yazık ki gösterdi. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırı sonrasında İsrail’in Gazze’de yürüttüğü operasyonlarda şu an itibariyle 33 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir. Bunun önemli bir kısmı kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Gazze’de bu insani dram sürerken hafta sonu İsrail ve İran arasında tırmanan gerilimi endişe ile takip ettik.

“1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti”

Geçtiğimiz kasım ayında uluslararası bir barış çağrısında bulunmuştum. Almanya’da kardeş partimiz SPD kongresinde, Genel Başkan Yardımcılığına seçildiğim Sosyalist Enternasyonal’in Madrid zirvesinde, Bükreş’teki Avrupa Sosyalist Partisi liderler zirvesinde, bu konuda bizlere büyük bir sorumluluk düştüğünü vurgulamıştım. Bu gerilimin sadece Ortadoğu coğrafyasında değil Avrupa ve dünyada büyük kaygıları tetiklediğinin bilincindeyim. Ortadoğu’da tansiyon bu denli yükselmişken partimize düşen görev bu gerilimi düşürecek her türlü çabanın öncüsü olmaktır.

Bu konuda kardeş partilerimizle dayanışma içinde her türlü girişime hazır olduğumuzu ifade etmek isterim. Çünkü bilinmelidir ki Gazze’de kalıcı ateşkes sağlanmadan ülkeler arasında yükselen gerilim dinmeyecek, bu tehdit tüm Avrupa’da, tüm dünyada hissedilmeye devam edecektir. Sorunun kalıcı çözümü için Birleşmiş Milletlerin 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması erişilecek iki devletli oluşuma ihtiyaç olduğunu vurgulamak isterim.

Doğrudan sivilleri hedef alan saldırıların devamına göz yumulması ve bazı ülkelerin tutumları insan hakları gibi temel değerlerin zeminini yok ettiğini bir kez daha üzülerek vurgulamak durumundayım. Biz ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yurtta barış, dünyada barış sözünden hareketle daima barışın sözcüsü, haklının ve mazlumun savunucusu olmaya devam edeceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş bir partinin lideri olarak köklü bir geleneğin ve önemli bir misyonun temsilcisiyim. Bu misyonun hedefi çağdaş bir toplum, gelişmiş ve adaletli bir ekonomik düzen oluşturmaktır. Yönetimde aklı ve bilimi hakim kılmak, saygın, barışçıl, maceracılıktan uzak bir dış politika ile hem ülkemizde, hem Avrupa’da hem de dünyaya katkı sağlayacak bir mücadeleyi yürütmek durumundayız.

Ülkemizde girdiğimiz son seçimlerden aldığımız güçle Avrupa’daki kardeş partilerimizle yürüteceğimiz sıkı dayanışma ile hedeflerini gerçekleştireceğimiz daha adil ve daha eşit toplumlar oluşturacağımız konusunda umutluyum. Geçtiğimiz dönemde Azerbaycan ile aramızda yaşanan oylamasına dahil olmadığımız ama doğurduğu sonuçlar açısından da üzüntü duyduğumuz sürecin hızla onarılması gerektiğini düşünüyorum.

Konseyin ortak değerlerinin sonuna kadar savunucusuyuz. Ancak Azerbaycan ile yaşanan süreç bugüne kadar verdiği sonuçlar açısından her iki taraf açısından da öğreticidir. Bundan sonra ilişkilerin yeniden tesisi noktasında üzerimize düşecek her türlü katkıyı yapmak üzere bizim için çok önemli bir ülke olan Azerbaycan ile konsey arasında her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu da ifade etmek isterim.

Avrupalı demokratlar olarak bütün krizleri üstesinden gelebilecek güçlü iradeye sahibiz. Daha demokratik, daha müreffeh, daha güvenli bir Avrupa, bu ailenin her ferdinin daha insan hakları temelinde, daha güçlü bir sosyal devleti mümkün kılmaktadır. İşte bu nedenle dayanışma içinde olmalıyız. Biz hem Türkiye’de hem Avrupa’da söz ettiğim ilkelerin kurucu iradesi olduk.

Bundan böyle de bu ilke ve değerleri tüm yurttaşlar için geçerli kılacak bir siyasetin öncüsü olmaya devam edeceğiz. Daha güzel yarınları hep birlikte inşa edeceğimize olan inancımla sizleri selamlıyorum. İyi ki varsınız. Bundan sonra hep birlikte büyük başarıları elde etmeyi düşünüyor, saygılar sunuyorum.”

Paylaşın

Özel’den Filistin İçin “Deniz Gezmiş” Mesajı

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Dün Filistin’de olacaktım ama hafta sonu yaşanan saldırılardan sonra hava sahalarının kapatılması ziyaretimizi ertelememize neden oldu. En kısa zamanda Filistin’e giderek, 33 bin kaybın dünyaya duyurulmasını sağlayacağız” dedi ve ekledi:

“Bize düşen Bülent Ecevit’in Arafat’la kurduğu ilişki ve Deniz Gezmiş’in Filistin davasına sahip çıkmaktır… Yarın grubumuzdan 6 arkadaşımızın da görevli olduğu Avrupa Karma Parlamento Meclisi’nde bir konuşma yapacağım. Konuşmamın özünde Filistin’de yaşananlar ve İsrail’in mezalimi olacak.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından ilk kez partisinin grup toplantısında konuştu. Özel’in açıklamalarından başlıklar şöyle:

“Bugün tarihi bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Bu mutluluğu elbette çok kişiye borçluyuz saya saya bitmez. Baba ocağının bacasını tüttürenlere selam olsun… Cumhuriyet Hak Partisi olarak bize oy veren kimseyi pişman etmeyeceğimize söz veriyoruz.

Sayın Grup Başkanvekilim kendisine ulaşan notlar çerçevesinde burada olanları selamladı. Ben burada olmayan ve bundan sonra da burada olmayacak olan 4 kişiyi selamlamak istiyorum… Afyonkarahisar milletvekilimiz ve önceki dönem Grup Başkanvekilimiz Burcu Köksal, Adıyaman milletvekilimiz Abdurrahman Tutdere, Kastamonu milletvekilimiz Hasan Baltacı ve Kırıkkale milletvekilimiz Ahmet Önal.

İllerinde tek milletvekiliydiler, kimi 1 dönem kimi 4 dönemdir bu görevi yaptı. O ilin sesini Türkiye’ye duyurdu. Ve her birisi her iki kişiden birinin oyunu alarak kendilerine verdiğimiz görevi hakkıyla yerine getirerek bu gruptan ayrıldılar ama o illerin belediye başkanı oldular.

Bir de birini yolladık gitti çalıştı, 10 ay önce yüzde 20 olan oyu 38 yaptı, bütün Türkiye’nin gözlerini yaşattı. İsmet Paşanın gözlerini yaşarttı, Özal’ı sevenlerden de oy aldı. Milliyetçileri ayırmadı, Malatya ittifakını kurdu. Malatya’nın evladı Veli Ağbaba’ya teşekkür ediyorum.

İran – İsrail gerilimi

Ortadoğu 7 Ekim’den bu yana zor günler yaşıyor. İsrail ile İran arasındaki gerilimi takip ediyoruz. Bu süreçte tarafların gerginliği artıracak adımlardan uzak durması gerektiğini yineliyorum. Etrafımız ateş çemberine dönüşmüşken ülkemiz tansiyonu düşürecek her çabanın öncüsü olmalıdır. Gazze’de ateşkes sağlanmadan gerilimin engellenmesi mümkün değildir.

Dün Filistin’de olacaktım ama hafta sonu yaşanan saldırılardan sonra hava sahalarının kapatılması ziyaretimizi ertelememize neden oldu. En kısa zamanda Filistin’e giderek, 33 bin kaybın dünyaya duyurulmasını sağlayacağız. Bize düşen Bülent Ecevit’in Arafat’la kurduğu ilişki ve Deniz Gezmiş’in Filistin davasına sahip çıkmaktır.

Yarın grubumuzdan 6 arkadaşımızın da görevli olduğu Avrupa Karma Parlamento Meclisi’nde bir konuşma yapacağım. Konuşmamın özünde Filistin’de yaşananlar ve İsrail’in mezalimi olacak.

Böyle meselelerde yıllardır, kimin sorumluluğu varsa sonuna kadar soruşturulmasını savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. Kusuru olan kim varsa gözünün yaşına bakılmasın. Kendi iç denetim mekanizmalarımızı da işletiyoruz. Adaletin tecelli edeceği yer hukuktur. Ancak bugün Antalya’da büyük bir hukuksuzluk, vicdansızlıkla karşı karşıyayız.

2017’de, AK Parti döneminde inşa edilmiş bir teleferik. Hattın yönetimi bakanlık tarafından kabul edilen sertifikalı bir şirkete yaptırılmış. Rekor bir oy oyla Kepez Belediye Başkanı seçilen Mesut Kocagöz, teleferiği denetleyen şirketten ayrıldıktan sonra 3 kez daha denetim yapıldığı ortadayken tutukluluk gibi bir tedbire başvuranlar Allah’tan korksun.

Soma’dan İliç’e ne facialar yaşandı, 1 kamu görevlisi bile yargılanmadı. 22 yıllık iktidarlarında 1 kişiyi dahi yargılamayanlar suçu Mesut Kocagöz’e yıkmaya çalışıyor, günah keçisi ilan etmeye çalışıyor. Buna izin vermeyeceğim.

Hatay seçimleri

Hatay’ın iradesine sahip çıkmak üzere YSK’ye tam kanunsuzluk başvurusunu bizzat ben yaptım. Eğer geçen 31 Mart seçimi AK Parti’nin o başvurusuna rağmen yenilendiyse bizim başvurumuz üzerine en az 8 kez yenilenmesi gerekir. 108 seçmen hakkındaki kısıtlılık kararına rağmen oy kullandı, 3389 seçmen ölmüş olduğu halde yerine oy kullanıldı.

Reyhanlı ve Kumlu ilçelerinde belediye meclis üyesi adayları ilçe seçim kurulu üyesi olmuş, itirazları reddetmiş, içlerinden bir tanesi kendi mazbatasını imzalamıştır. Bu tam kanunsuzluk haline susacak olanlar, Hatay’da 1 sandığı bile yeniden saydırmayanlar, bu itirazları reddedenler bu tam kanunsuzluğun daniskasına bakalım ne diyecekler. Bu işin peşini bırakmayacağız. Hatay bizim kişisel meselemiz, milli meselemizdir.

Her birimiz şu sorumluluğu omuzlarımızda hissetmeliyiz; CHP bir çağrıda bulundu; siyasi partilerle ittifak yapamadık ancak ittifakı milletin vicdanında sandıkta yapmaya çağırdık. Renklerini ay yıldızlı al bayrağımızdan adını ülkemizden alan Türkiye İttifakıyla kimseyi ayırmadan kimseyi ötekileştirmeden bir büyük ittifakı sağladık. Baba ocağına zor günde bizlere güvenen demokratlar, iyi insanlar, Kürt demokratlar da geldi.

Kimseyi ayırmayacağız, bize oy veren kimseyi pişman etmeyeceğiz. Birinci parti olmanın sorumluluğuyla hakkı yenmiş kim varsa onun arkasında, yanında değil, önünde olacağız.

Biz belediyeleri birileri gibi çocuklarımızı işe sokmak için değil, biz birileri gibi millet açlıktan kıvranırken ıstakoz yiyenler gibi ihaleleri yandaşlara dağıtmak için değil, biz belediyeleri temiz yöneterek ve Türkiye’yi de nasıl yöneteceğimizi göstermek ve Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk genel seçiminde Atatürk’ün partisini iktidar yapmak için aldık. Kalkın, Türkiye’yi kucaklayın.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Erdoğan’ın Sertliğe Devam Edeceğini Görüyoruz

CHP Lideri Özgür Özel, Erdoğan’ın seçim sonrası yaptığı balkon konuşmasında verdiği mesajlara ilişkin, “Balkon konuşması stratejik olarak doğruydu. Ama Tayyip Erdoğan’ın içselleştirdiği bir konuşma olmadığı açığa çıkıyor” dedi ve ekledi:

“Dünyadaki bütün sert otoriter liderler, böyle durumlarda sertleşmeyi tercih ederler. Yumuşamanın kendilerine zarar vereceğini düşünürler. Ve Erdoğan’ın stratejik olarak sertliğe devam edeceğini görüyoruz. O günkü söylemi siyaseten kendisi açısından ve ülke açısından doğruydu ama şimdi samimi olmadığını görüyoruz. Samimi olsa böyle davranmaz.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhuriyet’e verdiği röportajda seçim sonuçlarını değerlendirdi.

Partisinin belediye yeni belediye başkanı kazandığı şehirler için “İllerden hiçbiri sürpriz değil ama oranlar çok sürpriz” diyen Özel, “Biz ankette Kilis’in gelmekte olduğunu gördük ama 12 puan farkla kazandık. Bursa, Balıkesir, Manisa, Denizli’yi kazanacağımızı söylüyorduk ama oranlara şaşırdık. Hepsini bekliyorduk. ‘Kastamonu da, Kırıkkale de Adıyaman da gelecek’ dedim. Ama tabii bunların bir kısmı gelir, bir kısmı gelmez. Hepsinin birden gelmesi çok iyi oldu tabii. Biz Bursa, Balıkesir, Denizli, Manisa için ‘İkisi kesin gelir.

Büyük ihtimalle üçü gelir. Dördü de gelse şaşırmam’ dedim mesela. O nedenle gelmesine şaşırdığım il yok. Çünkü hepsini gördük. Ama hepsinin birden çok yüksek oranlarda gelmesine memnun oldum. Hangi seçim çevresindeki sonuca üzüldüğümü soracak olursanız, gösterdiği mücadele ve partimizin oyunu büyük oranlarda artırmış olmasına rağmen Veli Ağbaba’nın seçimi kazanamamasına üzüldüğümü belirtmem lazım” diye konuştu.

“Seçmen bize ‘Değişmezseniz oy yok, 6 parti bir araya da gelseniz 25 veriyorum’ dedi. Oysa ki tek başımıza 38 aldık. AK Parti’ye de ‘Kötüye gidiyorsun’ dedi. Onlar kötüye gidişi görmediler” diyen Özel, “Mavi, gri, beyaz yakalı bütün emekçiler. Herkes bağırıyor. O, bu sesteki mesajı almadı, duymadı, gelmekte olanı görmedi. ‘Beni kimse geçmedi, Özgür Efendi de geçemez’ diyordu. Seçmenin verdiği mesaja kulağını tıkayan kaybetti, kulağını açan kazandı” ifadelerini kullandı.

Özel, “Değişim hareketinin etkisi oldu mu?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Seçimdeki en büyük avantaj şuydu: Değişmeyen partilerle değişmiş olan bir parti yarıştı. Bu sadece lider değişikliği değil. MYK’sı 43 yaşında bir parti. Yarısı kadın olan bir parti. Bir sene önce yaş ortalaması bundan 15 yaş fazla olan ve 3 kadının olduğu bir partiden yarısının yöneticilerinin kadın olduğu bir parti.

İzmir’de 3 küçük ilçeyi yönetirken 9 kadının olduğu bir parti, Çankaya’da, Tuzla’da 31 yaşında gençlik kolları başkanlığından gelen arkadaşların olduğu bir parti. Yani bakıyor, 30 yaşında belediye başkan adayı var. Bir sürü kadın, genç var. Değişmiş ile değişmemişlerin yarışı. İnsanlar değişim umuduna oy verirler. Çünkü hallerinden memnun değiller. Bir tarafta değişimi konuşan ve yaşayan bir parti, diğer tarafta 22 yıldır değişmeyen bir parti var.”

“Milletvekillerinden CHP’ye geçiş bekliyor musunuz?” sorusina, “Gelmek isteyenler vardı. Seçim üstü kimseyi kırmamak için hep durdurduk. Şimdi gelmek isteyenler yine olacaktır. Değerlendireceğiz ama sonuçta gelenler olacak diye görüyorum” şeklinde yanıt veren Özel, ittifaklar için ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“Klasik ittifaklar çöktü. Yeni bir ittifak süreci başladı. Biz millet ittifakını zaten bir araya getiremedik. Cumhur İttifakı, bir arada oldukları halde kaybetti. Demek ki 2018-2019 modeli ittifak işi artık işlemiyor. Artık sandıkta ittifak işliyor.”

“Erdoğan’ın stratejik olarak sertliğe devam edeceğini görüyoruz”

Özel, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim sonrası yaptığı balkon konuşmasında verdiği mesajlar ise şöyle yorumladı:

“Balkon konuşması stratejik olarak doğruydu. Ama Tayyip Erdoğan’ın içselleştirdiği bir konuşma olmadığı açığa çıkıyor. Dünyadaki bütün sert otoriter liderler, böyle durumlarda sertleşmeyi tercih ederler. Yumuşamanın kendilerine zarar vereceğini düşünürler. Ve Erdoğan’ın stratejik olarak sertliğe devam edeceğini görüyoruz. O günkü söylemi siyaseten kendisi açısından ve ülke açısından doğruydu ama şimdi samimi olmadığını görüyoruz. Samimi olsa böyle davranmaz.”

Özel, “CHP yakın vadede ne yapacak?” sorusuna şu yanıtı verdi: “En kısa vadede 1 Mayıs var. 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması önemli. İşçilerin iradesinin arkasında duracağız. Bir çatışmadan bahsetmiyorum ama 1 Mayıs’ta Taksim’de olunması, özgürce kutlanması gerekiyor. İlk kritik tarih 1 Mayıs. Seçim sonrası AK Parti çok sert bir ekonomik program yapacak.

Biz ne memuru ne de emekliyi onlara ezdiririz. Çok büyük bir mücadele vereceğiz. Çok büyük bir emekli mitingi yapacağız. Temmuz beklenmeden emekliye iyileştirme yapılmasını istiyoruz. Temmuzda asgari ücret kaç paraysa en düşük emekli maaşının o kadar olması lazım. Biz temmuz zammının yüzdesini merak etmiyoruz. Emekli maaşını bir asgari ücret yapmadan durmayacağız.”

Party of European Socialists (PES) toplantısı için cumartesi günü Romanya’ya gideceğini aktaran Özel, şunları söyledi: “‘Avrupa’da CHP, en çok belediyeye sahip sosyal demokrat partilerden biri oldu. Bu, bütün Avrupa soluna umuttur’ diyorlar. Avrupa solunun umudu olan bir fotoğrafı çektirmeye gidiyoruz ve fotoğrafın ortasında biz varız.

Dünyada da sol için çok çok önemli bir hamle bu. Çünkü Avrupa’da ve dünyada solun çok gerilediği bir yerde çok ileri bir hamle. 10 ay içinde oyları yüzde 50’den fazla arttıran bir sol parti. Böyle bir şey siyaset tarihinde yaşanan bir şey değil.”

Röportajın tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

CHP Lideri Özgür Özel: Erken Seçim Talebimiz Yok

Seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Lideri Özgür Özel, “Erken seçim olacaksa buna yine halk karar verecek. Ben bir erken seçim çağrısı yapmıyorum. Erdoğan’ın telaşla ‘Dört yıl seçim yok demesi’ bahsettiğiniz kaygıdan. Çünkü güvensizlik oyu olarak görüyorlar. Ben fırsatçılık yapacak değilim” dedi ve ekledi:

“Her an yapılacak seçime hazırız. ‘Ama bunu talep edecek olan biz değiliz.’ Biz değiliz. Halkın kendisidir. Bana güvenip oy veren AK Parti ve MHP’li emekliler var. Onlar genel seçim olsaydı belki oy vermeyeceklerdi. Onlara şu teminatı verdim: Bu bir yerel seçim. ‘Yerel yönetici seçiyorsunuz ve iktidara yerelden denge kurun’ dedim. Ertesi gün ‘Gördünüz mü bak, hükümet değişmeli’ dersek o seçmeni kandırmış olurum. Dürüst davranmak lazım.”

Özgür Özel, değerlendirmesinin devamında, “Bundan 10 ay önce altı parti yüzde 25 oy aldık. ‘Tek başına yüzde 38 benim oyum’ dersek bu kibir olur. Bu çağrımıza uyan Türkiye İttifakı’nın oyu içinde AK Partilisi de var, MHP’lisi de var. DEM’lisi de var. Buradan bir fırsatçılık yapmayacağız ama önümüzdeki günlerde emekliler, atanmayan öğretmenler, emekli astsubaylar,  4/6 mağdurları, çiftçiler ve öğrencilerle ilgili mitingler yapacağız. Sahadan çekilmeyeceğiz ve vatandaşın gerçek sorunlarıyla mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Sözcü yazarı İsmail Saymaz’a konuştu. Özel’in İsmail Saymaz’a yanıtlarının bir kısmı şöyle:

Sizce AK Parti neden kaybetti?

Bir kere biz hatalarımızdan ders aldık. Onlar geçen seçimi kıl payı kazanmış olmayı bir zafer olarak gördüler. Tehlike çanlarını görmediler. Çok yanlış yaptılar. Emekli maaşını önce 7 bin 500, sonra 10 bin lira yaptılar. Ben genel merkezin 600 kişilik salonuna emekli derneklerini çağırdım. İlk emekli konuşmamı yaptım. ‘Bugün hiçbir şey konuşmayacağım emekliden gayrı’ dedim. Salon ayağa kalktı. Dedim ki: ‘Tayyip Bey kavga etmek istiyor. Ben onunla kavga edeceğim ama emekliler için edeceğim.’ 106 mitingin tamamında emeklinin sesini duyurmadan konuşmadım.

(…)

İYİ Parti ve diğer Altılı Masa partileri çöküş yaşadı. Nasıl yorumluyorsunuz?

Yorumlamaktan özellikle kaçınıyorum. Çünkü yapacağım her tespit birilerini incitebilir. ‘Bana ablam demeyin’ dediklerinde ben ‘Kavga etmem, ablamdır’ dedim. Şu kadarını söyleyeyim: Aldığımız her oyun CHP değil, Türkiye İttifakı oyu olduğunun farkındayım. CHP’yi Türkiye İttifakı’nın partisi olarak tutmaya ve bu ittifakı büyütmeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz. Siyasilerin kurmadığı ittifakı sandıkta seçmenle kurmayı başardık. Bu çok önemli. Çünkü siyasiler siyasi hesap yaptılar. Oysa seçmen kendisini ve ülkesini düşündü. Bir de devletle millet ne zaman yarışırsa hep millet kazanır. CHP bazen yanlış tarafta durdu. Bu sefer devletle millet yarışırken, milletin tarafındaydık.

Ben şöyle bir yorumda bulundum: Parlamenter sistemde olsaydık iktidarın güven oyu kaybı yaşadığını değerlendirirdik. Ne dersiniz?

Ben erken seçim ve güvensizlik oyu söyleminden kaçıyorum. Sebebi de şu: Meydanlarda bir söz verdim. ‘AK Partili ve MHP’li seçmen; sizden iktidara sarı kart göstermenizi istiyorum’ dedim. Oradan bana bağırdılar; ‘Kırmızı kart’ diye. Ben de döndüm, dedim ki: ‘Kırmızı kart genel seçimde olur, bu bir yerel seçim.’ İnsanlar hükümeti uyarmak istiyor. Seçimi kazandıktan sonra ‘Bu güvensizlik oyudur, erken seçime gir’ dersem bana itimat eden AK Partili ve MHP’lilere haksızlık yapmış olurum.

Erken seçim talebiniz yok.

Erken seçim olacaksa buna yine halk karar verecek. Ben bir erken seçim çağrısı yapmıyorum. Erdoğan’ın telaşla ‘Dört yıl seçim yok demesi’ bahsettiğiniz kaygıdan. Çünkü güvensizlik oyu olarak görüyorlar. Ben fırsatçılık yapacak değilim. Her an yapılacak seçime hazırız. ‘Ama bunu talep edecek olan biz değiliz.’ Biz değiliz. Halkın kendisidir. Bana güvenip oy veren AK Parti ve MHP’li emekliler var. Onlar genel seçim olsaydı belki oy vermeyeceklerdi. Onlara şu teminatı verdim: Bu bir yerel seçim. ‘Yerel yönetici seçiyorsunuz ve iktidara yerelden denge kurun’ dedim. Ertesi gün ‘Gördünüz mü bak, hükümet değişmeli’ dersek o seçmeni kandırmış olurum. Dürüst davranmak lazım. Bundan 10 ay önce altı parti yüzde 25 oy aldık. ‘Tek başına yüzde 38 benim oyum’ dersek bu kibir olur. Bu çağrımıza uyan Türkiye İttifakı’nın oyu içinde AK Partilisi de var, MHP’lisi de var. DEM’lisi de var. Buradan bir fırsatçılık yapmayacağız ama önümüzdeki günlerde emekliler, atanmayan öğretmenler, emekli astsubaylar,  4/6 mağdurları, çiftçiler ve öğrencilerle ilgili mitingler yapacağız. Sahadan çekilmeyeceğiz ve vatandaşın gerçek sorunlarıyla mücadele edeceğiz.

Gökhan Zan olayı

(…)

Üzüldüğünüz yer…

Malatya’da Veli Ağbaba’nın emeklerine üzüldüm. Yüzde 18’lik partiye yüzde 38 oy aldırdı. Hak etmişti ama iktidar son anda konsolide oldu. Çok büyük bir iş başardı.

Hatay?

Hatay’da halen çekişiyoruz. Ümidimi kesmiş değilim.

Burada Gökhan Zan’ın aldığı 15 bin oy var.

Maalesef kendini de şehrini de tüketti.

Tunç Soyer hayal kırıklığı

En büyük hayal kırıklığınız nedir?

Tunç Soyer’dir en büyük hayalkırıklığım. Çağırdım, anlattım. Cemil Tugay’ın ankette en yüksek oyu alan iki isimden biri olduğunu kendisi de gördü. Yurt dışı görev teklif ettim. Memnun oldu. Akşam yemeğe çıktık birlikte. ‘Kıbrıs, Amerika ve Brüksel’deki temsilcilikle birlikte Pekin ve Moskova’da şube açalım. Yurt dışı ilişkilerde iyisiniz’ dedim. ‘Onore oldum, çok sevindim’ dedi. Gitti, birkaç gün sonra çok kötü açıklamalar yaptı. En büyük hayal kırıklığım… Kimseye küskün değilim ama İzmir’de kazanmamız için hiçbir şey yapmadı. İzmir’de tehlike çanlarının çaldığı günler oldu. İzmir’i değil, kendisini düşündü. O yüzden çok kızıyorum ona.

Şükrü Genç?

Şükrü Bey’in yaşına veriyorum. Uyardık, keşke dinleseydi.

Bir de Soner Çetin var…

O terbiye sınırlarını aştığı için cevap vermeyeceğim.”

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

31 Mart: Özgür Özel’in CHP Liderliği Perçinlendi

31 Mart yerel seçim sonuçlarına göre bir diğer kazanan taraf ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partinin değişen yönetimi oldu. Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığı Özgür Özel’e kaybetmişti.

Her ne kadar kendisi yalanlasa da yerel seçimdeki bir yenilgi ile Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP’nin başına dönmek için çaba harcamak istediği yönünde çok sayıda iddia basında yer almıştı. 31 Mart sonuçları ile birlikte Özel ve değişim ekibinin liderliği de perçinlenmiş ve Kılıçdaroğlu’nun olası bir dönüşünün önü kapanmış görünüyor.

Türkiye, bu kez yerel yöneticilerini seçmek için 10 ayın ardından yeniden sandık başına gitti. Resmi olmayan ilk sonuçlara göre Ankara ve İstanbul’da CHP’nin adayları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş açık farkla kazanırken AKP’nin kalesi olarak görünen pek çok şehir de muhalefete geçti.

Sonuçların belli olmasının ardından CHP Genel Merkezi’nde bir zafer konuşması yapan Genel Başkanı Özgür Özel, 14 Mayıs seçim sonuçlarına atıfta bulunarak “CHP başının üstündeki yüzde 25 tavanı kırmıştır, tuzla buz etmiştir” diyerek muhalefetin adaylarına yeterince yer vermediği için sık sık eleştirilen TRT’ye eleştireler yöneltti. Özel, “TRT’nin bize yaptığı onca haksızlık ve adaletsizliğe karşı onlara bir sürprizim var demiştim. O sürpriz 1977’den beri ilk kez CHP’nin kazanan parti olarak ekranında yer almasıdır” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’nin zaferi kazanılmıştır. Milletimiz ekmeğini küçültenlere, huzurunu kaçıranlara geçit vermemiş açık bir mesaj vermiştir. Bu mesaj şöyledir: Bizim ülkemizin bir hukuk devleti olarak geri gelmesini istiyoruz. Ayrımcılığa karşı çıkıyoruz. Bizim farklılığımız zenginliğimizdir” değerlendirmesini yapan Özel, konuşması sırasında zaman zaman gözyaşlarını tutamadı. Özel, genel başkanlığı devraldığı Kemal Kılıçdaroğlu’na da teşekkür etti.

CHP’nin moral kazandığı seçime katılımın kesin olmayan verilere göre yüzde 70’lerde olduğu tahmin ediliyor. Bu oran, Türkiye’de demokrasinin hâlâ canlı ancak seçmenlerin de küskün olduğunu gösterirken İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerin kazanılması 14 Mayıs seçiminin ardından moral üstünlüğünü kaybeden muhalefet için 2028’e kadar geçecek sürede toparlanma fırsatı olarak görülüyor.

31 Mart yerel seçimleri sadece yerel yöneticilerin seçimi ve iktidar ile muhalefet arasındaki oyların dağılımı açısından değil önümüzdeki dönem siyasetin nasıl şekil alacağına işaret edecek olması açısından da önemli görülüyordu.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in haberine göre; Siyasi analistler bu seçimler İstanbul’u ve diğer bazı büyükşehirleri kazanması durumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarının başkanlık sistemini konsolide etmesi ve otoriter yönetimini daha da pekiştirmesi anlamına gelecekti. Ancak bu sonuçlarla muhalefetin elindeki büyükşehir belediyeleri ile hedeflediği gibi iktidara karşı denge unsuru olmak için önemli bir kazanım elde ettiğine işaret ediliyor.

CHP kulislerinde sonuçlar 1989 yerel seçimleri sonuçlarına atıf yaparak açıklayanlar da bulunuyor. 26 Mart 1989’daki yerel seçimde yüzde 28,7 oy alan Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) birinci parti olurken iktidardaki Anavatan Partisi’nin 1984 yerel seçimlerine kıyasla oyları yaklaşık 20 puan gerilemişti.

İki büyük kazanan: Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş

Seçimin iki büyük kazananı ise rakiplerine önemli farklar atan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş oldu.

Seçimin en çok merak edilen sonuçları İstanbul’dan gelecek olanlardı. Resmi olmayan sonuçlara göre seçimi yüzde 50’nin üzerindeki oy oranıyla kazanan İmamoğlu 2019’da destek aldığı muhalefet partilerinin bu kez olmadığı, aksine Erdoğan başta olmak üzere tüm kabine üyelerinin ve hatta İYİ Parti dahil bazı muhalefet partilerinin ona karşı sahaya indiği bir ortamda seçime girdi.

Yavaş ise rakibi Cumhur İttifakı adayı Turgut Altınok karşısında ezici bir üstünlük sağlayarak yüzde 58 üzerindeki oranında bir oyla AKP’nin adayı Turgut Altınok’un oylarını ikiye katladı.

Ankara kulislerinde bu iki ismin de her ne kadar seçime CHP’den girmiş olsalar da bu sonuçların ardından partiler üstü bir konuma kavuştuklarına dikkat çekilerek 2028’de hatta belki daha erken yapılacak bir cumhurbaşkanlığı seçiminde potansiyel adaylar olarak öne çıktıkları yorumları yapılmaya başlandı.

31 Mart yerel seçim sonuçlarına göre ilk etapta bir diğer kazanan taraf ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partinin değişen yönetimi oldu. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden sonra CHP olağanüstü kurultaya gitmiş ve seçim yenilgisinde payı olduğu düşünülen eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığı Özel’e ve İmamoğlu ekibine karşı kaybetmişti.

Her ne kadar kendisi yalanlasa da yerel seçimdeki bir yenilgi ile Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP’nin başına dönmek için çaba harcamak istediği yönünde çok sayıda iddia basında yer almıştı. 31 Mart sonuçları ile birlikte Özel ve değişim ekibinin liderliği de perçinlenmiş ve Kılıçdaroğlu’nun olası bir dönüşünün önü kapanmış görünüyor.

CHP’nin bu başarıyı ittifaksız şekilde başarması da siyasi yorumlar arasında bir diğer dikkat çekilen husus. Millet İttifakı’nın üyesi olan İYİ Parti 14 Mayıs sonrası ittifaktan ayrılarak çoğu yerde CHP aleyhine bir kampanya yürütmüştü. İYİ Parti’nin oy oranındaki büyük düşüş de önümüzdeki günlerde partide olağanüstü bir kurultaya gidilip gidilmeyeceğine dair soru işareti oluşturdu. İYİ Parti her ne kadar yerel seçimde kötü bir sonuç alsa da hala TBMM’de 38 milletvekiline sahip.

Bu arada CHP, TBMM’deki 5 sandalyesini de yerel seçimlerle kaybetti. Kastamonu, Balıkesir, Kırıkkale, Afyon ve Adıyaman’da belediye başkanlıklarının kazanılması ile CHP’nin sandalye sayısı 124’e inmiş olacak.

Yaklaşık 61 milyon seçmenin oy kullanabileceği yerel seçimler eğer TBMM erken seçim kararı almaz ya da bir referandum düzenlenmezse 2028’deki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimine kadar geçecek dört yıllık sürede gidilen son sandık oldu.

14 Mayıs seçimlerindeki beklenmedik yenilginin ardından muhalefet seçmenlerinin sandığa gitmekte çok istekli olmayabileceği yorumları yapılmasına rağmen bugünkü seçime katılım oranı çok düşük olmasa da 2019’un gerisinde kaldı. Resmi olmayan verilere göre seçime katılım oranı şu anda yüzde 70’lerde görünüyor.

Emekliler Erdoğan’a “ders” mi verdi?

Bu yerel seçimlerin önceki seçimlerden en büyük farklarından biri de ağır bir ekonomik kriz döneminde gerçekleşmesi ve bunun da sonuçlara yansıması oldu. Çok farklı şehirlerde yaptığımız gözlemlerde halkın ekonomik sorunlarının daha ön plana çıktığı ve özellikle emeklilere yapılan zamların düşüklüğünün büyük hayal kırıklığı yarattığını gözlemlemiştik.

Tüm partiler bu ağır şartları göz önünde bulundurarak sosyal destek vaatlerine ağırlık verirken Ankara ve İstanbul’daki başarılı sosyal belediyecilik örnekleri ile halkta muhalefetin kendi sorunlarına karşı daha duyarlı olduğu kanaati oluşturdu.

Türkiye haritasının yerel yönetimler açısından değiştiği seçimlerin belirleyici partilerinden biri Yeniden Refah Partisi oldu. Anadolu Ajansı verilerine göre saat itibariyle YRP’nin oyları yüzde 6’ya yaklaşıyor. Fatih Erbakan’ın genel başkanlığını yaptığı YRP genel seçimde Cumhur İttifakı çatısı altında girdikten sonra yerel seçimde çoğu şehirde bazıları eski AKP’li güçlü isimleri aday olarak çıkarmıştı.

Paylaşın

CHP Lideri Özgür Özel: Türkiye’yi Bölmeye Çalışanlar Kaybetti

Seçim sonuçlarına ilişkin açıklama yapan CHP Lideri Özgür Özel, “Hak arayanlar ve yok sayılanlar kazanmıştır. Yok sayılan, çağrımızla her geçen gün daha kalabalıklaşarak miting meydanlarına koşan emekliler kazanmıştır. Hayalleri kırılan gençler, yeni bir umuda tutunarak sandığa koşmuşlardır. Atanmayan öğretmenler, staj ve çıraklık mağdurları, emeklilikte adalet isteyenler kazanmıştır. Sorunları ile boğuşan üreticiler, çiftçiler, hayvancılar, arıcılar, balıkçılar kazanmıştır. Beyaz, mavi, gri yakalı emeği sömürülen emekçiler kazanmıştır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Onları yok sayanlar ve her ne olursa olsun bizi iktidardan bunlar uzaklaştıramazlar diyenler de kaybetmiştir. Türkiye’yi biz ve onlar diye bölmeye çalışanlar kaybetmiştir. Biz bölünmeyiz, bir ve bütünüz, ötekinin hakkını kendi hakkım kadar çok savunurum diyenler kazanmıştır. Bunu en çok da yüzde 80’ne varan desteği ile kendi hakkı kadar diğerinin hakkını savunmayı bilen gençler kazanmıştır.

Onlar bu ülkeden ümidi kestiler, bavulları zihinlerinde topladılar ve bir gün gidecekler denilen gençler, bir seçim daha beklemeye karar vermişlerdir. Biz gücümüzü milletimizden aldık, şimdi milletimize güç verme zamanıdır. Milletin bize yüklediği sorumluluğun gereği olarak yarından itibaren Türkiye’de büyük bir mücadele başlatacağız. Bu hükümete itiraz eden kim varsa onların hakkını aramak için durmadan, yorulmadan mücadele edeceğiz. Hakkını arayanların yanında, arkasında değil gerektiğinde önlerinde yürüyeceğiz.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Özel, şunları söyledi:

“Adaylardan önce aday adaylarımıza, aday gösterilmedikleri halde partisini terk etmeyen, adaya adaydan çok çalışarak destek veren, var gücüyle bu partinin bayrağı dalgalansın diye emek veren aday adaylarına, kazansınlar kaybetsinler büyük bir mücadele veren tüm adaylarımıza, aday olmak, ismi bilinmek, kampanya yapmak çok önemli ama bu örgütün isimsiz kahramanlarına, sabah erkenden kalkıp parti binasını açanlara, birazdan gelirler diye çayı koyanlara, direklere bayrak asanlara, broşür dağıtanlara, kapı çalanlara, hepsine bütün parti emekçilerine, baba evinin bekçilerine, çorbasını kaynatanlara, bacası tütsün diye odun çekip taşıyanlara, CHP örgütüne teşekkür ediyorum.

Bugün seçmenlerimiz çok önemli bir karar verdiler. Seçim sonuçları göstermiştir ki bugün seçmen Türkiye’de yeni bir siyasetin kurulmasına karar verdi. Bugün seçmen 22 yıllık Türkiye fotoğrafını değiştirmeye, ülkemizde yeni bir siyasi iklime kapı aralamaya karar verdi. Bugün seçmen Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk seçimlerinde iktidarın orantısız gücünü yerelden dengelemeye karar verdi. CHP ve milletimizle kurduğumuz Türkiye ittifakı bu seçimlerde tarihi bir sonuç elde etmiştir.

Milletimiz sadece yerel yöneticilerin kim olacağına karar vermemiş, ülkemizin ve belediyelerin nasıl yönetilmesi gerektiğine, nasıl yönetilmemesi gerektiğine dair de önemli bir karar ve mesaj vermiştir. Milletimiz ekmeğini küçültenlere, huzurunu bozanlara, demokrasiyi ezenlere, hukuk devletini çökertenlere açık bir mesaj vermiştir. Yok sayılanlar bugün ülkeyi yönetenlere açık bir mesaj vermiştir. Bu mesaj benim okumamla, bizlerin okumasıyla şu şekildedir. Biz ülkemizin bir hukuk devleti olarak kalmasını, kaybedilen hukuk devleti vasfının geri gelmesini istiyoruz. Biz ülkemizde ayrımcılığa karşı çıkıyoruz. Biz bütün renklerimizle Türkiye Cumhuriyetiyiz. Farklılıklarımız zenginliğimizdir. 31 Mart öncesi yaşananlar ne kadar çiğ, ne kadar haksız, ne kadar adaletsiz, ne kadar ötekileştirici olursa olsun biz Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları olarak birlik ve beraberlik istiyoruz.

Birileri öyle söylüyor diye kimseyi milli, birileri öyle göstermeye çalışıyor diye de kimseyi de gayri milli görmüyoruz. Biz milletimizin verdiği bu mesajı bir kutsal emanet olarak alıyoruz. Tüm CHP’liler başımızın üzerine koyuyor. Ülkemizin gelecek yıllardan hakkı, hukuku, adaleti tanımayan siyasete bundan sonra geçit vermeyeceğini bugün gördük. Bilinmesini isterim ki bu galibiyetin bir kaybedeni yoktur. Bizim başarımız kimsenin hezimeti olmayacaktır, kimsenin hezimeti değildir. Bugün hangi partiye oy vermiş olursa olsun kimsenin kaybetmiş hissetmesini istemiyoruz. Halkımız iyi hizmeti ödüllendirmiş, kötü hizmeti ve kötü niyeti cezalandırmıştır.”

“CHP iyi belediyecilik yapar”

“Burada örgütümüzden sonra bir özel teşekkürü CHP’nin 2019 yılında AKP’den aldığı İstanbul, Ankara, Mersin, Adana, Antalya belediye başkanlarımıza özel olarak teşekkür etmek isterim. Olmazsa olmazdı, onlar iyi kriz yönetiminin, merkezi yönetimin desteği olmasa da kösteği de olsa ve hatta belediye meclis çoğunlukları olmasa bile mazeret üretmeden iyi icraatın ve CHP iyi belediyecilik yapar, CHP temiz ve dürüst yönetim algısının yerleşmesine yaptıkları katkıyla bugünkü zaferin baş mimarlarıdır. Ayrıca zaten elimizde olup ve geçen seçimde de kaybetmediğimiz belediye başkanlarımız.

En zor günlerde sancağı ellerinde taşıdıkları için, hiçbir zaman yere indirtmedikleri için ayrıca bir övgü ve taktiri hak ediyorlar. Bu belediye başkanlarımızın dışında, biz büyükşehirleri CHP’li belediyeler gibi yönetiriz iddiasını ortaya koyan, o cesareti ve o özgüveni gösteren bütün adaylarımıza, il ve ilçe adaylarımıza, belde belediye başkan adaylarımıza da ayrıca teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Şehirlerimiz emin ellere teslim edilmiş, halkımızın yaşam alanlarını bir 5 yıl daha halk için yönetecek belediye başkanları seçilmiştir. Seçmenlerimizin partimizin yaşadığı değişimi onayladıklarını, desteklediklerini, yüreklendirdiklerini, kendi şehirleri ve Türkiye için de istediklerini ifade etmek gerekiyor.

Geçen mayıs ayında yaşadığımız büyük üzüntüden sonra seçmenimizde ortaya çıkan büyük duygusal kopuşa, CHP’nin kurultayı, o kurultayda genel başkanı ve yönetimi seçimle değişebilen bir partinin Türkiye’de var olduğunu gösteren, başta Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na ve CHP’nin kimi desteklemiş olurlarsa olsun bütün delegelerine hepimiz çok şey borçluyuz. Bu seçimin kaybedeni olmadığı gibi bu seçim sonuçlarının seçimi kaybetmiş olmalarına rağmen iktidar partisine de önemli katkılar yapacağını, bir özeleştiri imkanı sunacağını, dünyadaki Türkiye algısının burada kamu yayıncılığını terk eden TRT’ye rağmen, bir partinin ajansına dönüştürülmeye çalışılan Anadolu Ajansına rağmen, bütün dünyaya Türkiye’de halen demokratik yollarla iktidarların değişebilmek ihtimalini ortaya koyması açısından Türkiye’ye ve hatta Türkiye ekonomisine yapılan önemli bir katkıdır.

Seçimde bizim başarı elde etmiş olmamız, bu seçimin hakkaniyetli bir seçim olduğunu ispatlamaz. Zira doğu ve güneydoğu illerinde taşınan seçmenlerle bir yerel seçim sonucunun değiştirilmeye çalışılması, daha önce o seçmenlerin seçtiği belediyelere kayyum atanması kadar kötü bir girişimdir. Kesinlikle doğru bulmadığımız, o şehirde hiç yaşamamış, belki o şehirde yaşamayacak kişilerin, orada oy kullanmaya zorlanmasının ve böyle bir demokrasi ayıbına alet edilmeye çalışılmasının bütün yükümlülüğü partiyi devletin, devleti partinin sanan anlayışa aittir. Cep telefonlarımızda hepimizin onlarca ve yüzlerce zorla orada oy kullanmaya yönlendirilen silahlı kuvvetler personelinin yakınmaları vardır. Silahlı kuvvetler personeli bireysel olarak bu ayıptan sorumlu değildirler.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti devletinin yasal ve Anayasal düzenlemelerle bir şehirde oy kullanmak için o şehirde yaşamak ve o şehirde yaşayacak olmanın teminat altına alınması zorunluluğunu da görüyoruz. Silahlı kuvvetlerin bir kısım personelinin bu işe alet edilmesine, bu işte kullanılmaya çalışılmasına, hangi, kim emir ve talimat verdiyse, bu ülkenin toplumsal barışına çok büyük bir kötülük yapmıştır. Affedilir tarafı yoktur. Kampanya boyunca CHP olarak seçmenin gündemi ile kurduğumuz bağın emeklilerden, gençlerden ve toplumda yok sayıldığını hisseden atanmayan öğretmenlerden, staj mağdurlarına, sesini duyurmak isteyen toplumun tüm kesimlerine kadar kurulan bu ilişkinin karşılık gördüğünü hep birlikte müşahede ediyoruz.

“Yüzde 25’lik tavan tuzla buz”

Bugün elde ettiğimiz başarının en önemli mesajı şudur. CHP artık başının üzerindeki görülmez yüzde 25’lik tavanı söz verdiğimiz gibi kırmıştır, tuzla buz etmiştir. TRT’nin bize yaptığı onca haksızlığa, adaletsizliğe karşın onlara bir sürprizimiz var demiştim. Onlara sürprizim 1977’den beri ilk kez TRT ekranlarında CHP’nin şu anda birinci parti olmasıdır. Bu seçimlerde hiçbir siyasi parti ile ittifak kurulmadığı halde, CHP’nin gücü ve seçmenin vicdanının sandıkta kurduğu Türkiye ittifakı 2019 başarısını daha da büyütmüştür. Bu sonuçları bizleri rehavete sevk edecek bir galibiyet olarak asla değil seçmenin bize açtığı bir kredi olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim.

Tüm seçmen gruplarından gelen Türkiye siyasetinin akışını esastan değiştiren bu desteğin partimize büyük bir sorumluluk yüklediğinin farkındayız. CHP artık tüm demokratların partisidir. CHP sosyal demokratların partisidir ama aynı zamanda milliyetçi demokratların, muhafazakar demokratların, Kürt demokratların aynı anda birlikte oy verebildikleri partidir. Bunu bu seçmenleri CHP’li yaptık olarak okumuyoruz. Bu seçmenlerin bize verdikleri bir kredi, bize verdikleri bir görev olarak addediyoruz, bu emaneti alıyor ve başımızın üstüne koyuyoruz.

Yeni seçmen kitlelerimizle bundan sonra kurulan yakın teması sürdürecek, bizden beklentilerinin detaylarına kadar dinleyecek, detaylarına kadar ineceğiz. Bu seçimlerde ilk kez CHP’ye oy veren seçmenimiz emin olsunlar ki bu verdikleri destekten dolayı hiçbir zaman pişman olmayacaklar, hiçbir zaman mahcubiyet duymayacaklar. Bu sonuçlar bizi kibirlendirmeyecek, bugüne kadar taşıdığımızdan daha büyük bir sorumluluk altında olduğumuzu hissettirecek, asla böbürlenmeyeceğiz, aldığımız yükü sorumlulukla taşıyacağız. Siyasi rakiplerimizi dahi daha önce yıllardır yaptıkları alaycı zafer konuşmalarından mahrum tutacağız.

Ben çocukken duyduğum bir hikayenin bütün siyaset hayatımda bana rehber olmasını hep diledim, hep istedim, hep dikkat ettim. Beşiktaş maçı kazanmıştır. Soyunma odasında büyük kıyamet kopmaktadır. Kapı açıldığında Süleyman Seba’nın koşup onlara sarılacağını düşünen bütün oyuncular, o büyük futbol adamının tarihi dersini almak üzere orada olduklarını birazdan öğreneceklerdir. Süleyman Seba onlara şunu demiştir. Siz kazandınız. Ama yan odada sizin sevinciniz kadar büyük bir üzüntüyü yaşayan rakipleriniz var. Centilmenliğe bu sığmaz. Ben bütün CHP’lilerden, köylerde davul çalmaktan tutun, havai fişek atmaya, gürültü yapmaya, gürültülü konvoylarla diğer siyasi partilerin adayların evinin önünden geçmesine, bugüne kadar bize ne yapıldıysa tamamını unutmalarını, sevinçlerini mümkün olan en sessiz şekilde yaşamalarını ve özellikle silahlardan, patlayıcılardan, havai fişeklerden uzak durmalarını partini Genel Başkanı olarak özel rica ediyorum.

Bu seçim gelecekte kazanacağımız daha büyük zaferlerin bir ilk adımıdır. Bugün bize bakanlar, kibri değil tevazuyu, böbürlenmeyi değil başarıyı bölüşebilmenin erdemini hissetmelidirler. Demokrasi bunu gerektirir. Kötü örnekler. Geçmişte bize yapılanlar. İçimizdeki rövanş almaya ilişkin özlemi içimize gömüyoruz ve gerçek demokratların hazmettikleri gibi, hazmetmeleri gerektikleri gibi bu başarıyı bize oy vermeyen seçmenlerimizle de paylaşmak üzere sevincimizi içimizde ve mümkün olunduğu kadar sessiz yaşıyoruz.

31 Mart seçimlerinin Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan herkes için olduğu gibi tüm siyasi partiler açısından da bir milat olduğunu, seçim sonuçlarının CHP belediyeciliğinin, halkçı belediyecilik anlayışının benimsendiğini gösterdiğini, seçimleri şehirlerimizi koruyan, güçlendiren, insanlarımıza güven ve huzur veren belediyecilik anlayışının kazandığını da buradan altını çizerek hatırlatmak isterim. Seçim sonuçları bir milattır. Çünkü seçim haritasının da gösterdiği üzere CHP artık her bölgenin, her şehrin, her kesimin ve her vatandaşın partisidir. Artık Akdeniz ve Ege kıyılarında değil Türkiye’nin her köşesinde vardır. Siyasi partilerle değil Türkiye’nin demokratları ile büyük bir birlikteliği kuran Türkiye ittifakı kazanmıştır.

Hak arayanlar ve yok sayılanlar kazanmıştır. Yok sayılan, çağrımızla her geçen gün daha kalabalıklaşarak miting meydanlarına koşan emekliler kazanmıştır. Hayalleri kırılan gençler, yeni bir umuda tutunarak sandığa koşmuşlardır. Atanmayan öğretmenler, staj ve çıraklık mağdurları, emeklilikte adalet isteyenler kazanmıştır. Sorunları ile boğuşan üreticiler, çiftçiler, hayvancılar, arıcılar, balıkçılar kazanmıştır. Beyaz, mavi, gri yakalı emeği sömürülen emekçiler kazanmıştır. Onları yok sayanlar ve her ne olursa olsun bizi iktidardan bunlar uzaklaştıramazlar diyenler de kaybetmiştir. Türkiye’yi biz ve onlar diye bölmeye çalışanlar kaybetmiştir. Biz bölünmeyiz, bir ve bütünüz, ötekinin hakkını kendi hakkım kadar çok savunurum diyenler kazanmıştır.

Bunu en çok da yüzde 80’ne varan desteği ile kendi hakkı kadar diğerinin hakkını savunmayı bilen gençler kazanmıştır. Onlar bu ülkeden ümidi kestiler, bavulları zihinlerinde topladılar ve bir gün gidecekler denilen gençler, bir seçim daha beklemeye karar vermişlerdir. Biz gücümüzü milletimizden aldık, şimdi milletimize güç verme zamanıdır. Milletin bize yüklediği sorumluluğun gereği olarak yarından itibaren Türkiye’de büyük bir mücadele başlatacağız. Bu hükümete itiraz eden kim varsa onların hakkını aramak için durmadan, yorulmadan mücadele edeceğiz. Hakkını arayanların yanında, arkasında değil gerektiğinde önlerinde yürüyeceğiz.

“Yeni başlıyoruz”

Bugün elde ettiğimiz başarı ile genel seçimlere giden yolda elbette daha güçlüyüz. Artık az değiliz. Daha çoğuz. Yarın daha da çok olacağız. Bugün yerelde kurduğumuz iktidarı yeni seçimlerde daha da büyüteceğiz. Bugün hep birlikte kazandık, ülkemizin geleceğini hep birlikte kuracağız. Bundan önce sorulduğunda hep şöyle söylemiştim. Bir siyasi partinin ve bir genel başkanın kendisinden önceki genel başkanlara göstereceği vefa, onların partisini iktidar yapmakla olur. Onların partisini birinci parti yapmakla olur. Yeni başlıyoruz.

Biraz önce genel merkezimizdeki hemen bütün çalışanları katlarında ziyaret ettim. Onlara teker teker teşekkür ettim. Bir kez daha sizlerin huzurunda partimizin emekçilerine, örgütümüzle birlikte teşekkür ediyorum. Aslında açıklama burada bitti. Ama çok bizim ağzımızdan duyulmasını, sizdeki sonuçlara göre sorusunu sorulmadan yanıt vermemin doğru olacağını söyledi arkadaşlar. Şu anda bizdeki verilere ve tüm kaynaklardan desteklenen verilere göre Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Eskişehir, Mersin, Muğla, Tekirdağ, İzmir, İstanbul’u yeniden kazandık. Balıkesir, Bursa, Manisa ve Denizli’yi büyükşehir belediyelerini kazandık.

İlçe belediyelerinde çok önemli başarılar elde ettik. 1989’dan sonra ilk kez Adıyaman’ı, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Manisa gibi Afyonkarahisar’ı, 1977’den beri Amasya’yı, Bartın’ı, Giresun’u, Kastamonu’yu, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Kırıkkale’yi, Kilis’i, Kütahya’yı, Uşak ve Zonguldak’ı kazandık. Ardahan’ı, Artvin, Bilecik, Burdur, Bolu, Çanakkale, Edirne, Kırşehir, Sinop ve Yalova’yı kazandık. Kırklareli, Hatay ve Çorum’da başa baş bir yarış devam ediyor. Dikkatle takip ediyoruz. Bu illerimizde sayımın uzama ihtimaline karşı o illere yönelik milletvekili görevlendirmelerimiz olacak, onları arkadaşlarımız sizinle paylaşacaklar.

Ordu merkez ilçe Altınordu’yu, Trabzon Ortahisar’ı, Samsun Atakum Belediyesini kazanarak Karadeniz’deki merkez ilçelerde çok önemli başarılar elde ettik. İstanbul’da elimizdeki 14 belediyenin tamamını korurken, şu ana kadar buna 12 belediye ilave ettik. İl başkanımızın taahhüdü olan iki ilçe için yarış kıyasıya devam ediyor. İki ya da dört ilçeyi kazanmamız olası. Buradan sandık görevlilerimize, belediye meclis sonuçlarının çok önemli olduğunu, bunun için ıslak imzalı tutanaklar konusunda hassasiyetlerini sürdürmelerini istiyorum. Bugün sabah 08.30’da tüm Türkiye’deki sandıklarımızdan yüzde 98,5’luk oranında kalktılar, gittiler, görev yerlerine oturdular. Oturmayanın yerine yedeği, müşahidimiz oturdu.

Sandıklar güvende bilgisini veren, CHP’de bu seçimi yöneten Seçim ve Hukuk İşleri, Genel Sekreterlik ve Bilgi Teknolojileri başta olmak üzere örgütlerden sorumlu, yerel yönetimler, iletişimden sorumlu olan tüm arkadaşlarımızı kampanyayı tüm Türkiye’de başarı ve zorluklara rağmen yürüten, mali koordinasyonu yürüten sayman arkadaşımıza ve geniş ekibine yürekten teşekkür ediyorum. Biz geceyi takip ediyor olacağız. Taşkınlık yapmadan, kimseyi üzmeden, bu geceye leke getirebilecek bir üzüntü yaşamadan bu geceyi tamamlamak istiyoruz. Her gelen anket bir öncekinden iyi geldi demiştim. Her gittiğimiz meydan bir öncekinden iyiydi. Bu gece de her gelen haber bir öncekinden iyi olacak.”

Paylaşın

CHP Lideri Özgür Özel: Büyük Bir Zafer Kazanacağız

İzmir’de basın mensuplarına açıklamalarda bulunan CHP Lideri Özgür Özel, yerel seçimlere ilişkin, “Yarın büyük bir zafer kazanacağız. Çok umutluyuz. Geçmişte büyük ittifaklarla sağladığımız başarıyı seçmenin vicdanıyla ve ‘Türkiye İttifakı’ ile başaracağız” dedi ve ekledi:

“Demokrasi hep birilerinin, kendisine ve yandaşlarına kazandırmak; emekçilerin, emeklilerin süründürülmesi değildir. Ben veya herhangi bir adayım bir kişinin bile kalbini kırdıysa özür dileriz. 1 Nisan’da Türkiye demokrasisi çok önemli bir güne adım atacak.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçim öncesi İzmir’de ziyaretlerde bulundu. Balçova Belediyesi’ni ziyaret eden Özel, çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Sözlerine “Yarın sandıklar açıldığında İzmir’in güneşi sandıklara gelsin” diyerek başlayan Özel, partilerin üst yönetimlerinde oluşmayan ittifakın seçmen nezdinde kurulduğunu belirterek şunları söyledi:

“Yarın büyük bir zafer kazanacağız. Çok umutluyuz. Geçmişte büyük ittifaklarla sağladığımız başarıyı seçmenin vicdanıyla ve ‘Türkiye İttifakı’ ile başaracağız. Demokrasi hep birilerinin, kendisine ve yandaşlarına kazandırmak; emekçilerin, emeklilerin süründürülmesi değildir. Ben veya herhangi bir adayım bir kişinin bile kalbini kırdıysa özür dileriz. 1 Nisan’da Türkiye demokrasisi çok önemli bir güne adım atacak.”

Kampanya dönemindeki eşitsizlikler ve devlet imkanlarının AK Parti adayları lehine kullanılmasına da dikkat çeken Özgür Özel şöyle konuştu:

“Türkiye’de bir partiyi devlet olarak gören anlayış olduğu müddetçe adil bir seçime ortamından bahsedemezsiniz. Devletin bütün imkânları bir parti için seferber edildi. Siyaset yapmayacakları söylenen bakanları siyasete karıştılar. Türkiye’nin her yerinde adaylarımız kendi öz güçleriyle mücadele etti. Devletle millet ne zaman yarıştıysa millet kazanmıştır. Bugün devletle ‘Türkiye İttifakı’ yarışıyor.”

Paylaşın