İYİ Parti Eskişehir İl Teşkilatında İstifa Ve Görevden Alma Depremi

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Emine Edizgil yerel seçimlerde belediye başkanlığına adaylığını koyacağı için istifa ederken, yerine partinin il yönetiminde yer alan Serdar Ulucan atandı.

Ayrıca, İYİ Parti Odunpazarı ve İYİ Parti Tepebaşı ilçe başkanları görevden alındı. İYİ Parti Tepebaşı İlçe Başkanlığına Görkem Yıldırım, İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığına ise Gürol Yer atandı.

Gazete Duvar’dan Şenay Bilik Yıldırım’ın haberine göre; İYİ Parti Eskişehir teşkilatında Genel Başkan Meral Akşener’in ziyareti öncesi istifa ve görevden almalar yaşandı.

Partinin İl Başkanı Emine Edizgil yerel seçimlerde belediye başkanlığına adaylığını koyacağı için istifa ederken, Odunpazarı ve Tepebaşı ilçe başkanları ise görevden alındı. İstifa eden İl Başkanı Edizgil’in yerine ise partinin il yönetiminde yer alan Serdar Ulucan atandı.

İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Zafer Tuna ve Tepebaşı İlçe Başkanı Nusret Kabasakal, genel merkez tarafından görevden alındı. Tepebaşı’na Görkem Yıldırım, Odunpazarı’na ise Gürol Yer atandı.

Öte yandan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in hastalığı nedeniyle ertelenen Eskişehir ziyaretini, 5 Ekim’de gerçekleştireceği öğrenildi.

Akşener Eskişehir programında Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na İYİ Parti’nin genel seçimde milletvekili adayı olan Melih Aydın’ı, Odunpazarı Belediye Başkanlığı’na ise eski İl Başkanı Emine Edizgil’i aday gösterecek.

Paylaşın

Anadolu Türk Mimarisi: Odunpazarı Evleri

Geleneksel Anadolu Türk Mimarisi örneklerini koruyan Eskişehir’in Odunpazarı Semti, kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları. ahşap süslemeli-bitişik düzenli- cumbalı evleri ile örf, adet ve geleneklerini koruyarak günümüze kadar gelmiştir.

Haber Merkezi / Kentin güneyindeki tepelerde kurulan Odunpazarı ”Tarihi ve Kentsel Sit” olarak koruma altına alınmıştır.

Odunpazarı Belediyesinin Odunpazarı Evleri’ni Yaşatma Projesi bu tarihî ve kültürel mirasın dünyaya tanıtılması açısından önemlidir. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve bu proje kapsamında öncelikle geleneksel Odunpazarı evlerinin yoğun olarak bulunduğu 30 sokakta 300 ev, 3 Camii, 1 Külliye, 2 Kervansaray, 15 Çeşme, 1 Han’ın restorasyonu ve aslına uygun yapımı gerçekleştirilmiştir.

Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de adından büyük bir övgü ile söz edilen Odunpazarı, bugün Seyahatname’de adı geçen sokakların 5’ini aynı ismi ile korumaya devam etmektedir.

Dar sokakların iki yanına sıralanan evlerin bazıları bembeyaz duvarlarının arasında kahverengi çerçeveleri ile bir yağlıboya tablo gibi görünüyor. Bazı evler ise çivit mavisi, kiremit kırmızısı görünümleri ile bu tabloya farklı renkler katıyor. Evler, Osmanlı döneminin kent mimarisinin önemli özelliklerini içinde barındırmaktadır. Evlerin sokağa bakan cepheleri çıkmalı, konsolludur.

Hem yaşam alanı hem de ailenin ekonomik faaliyetine uygun biçimde tasarlanan evlerde genellikle alt katta mutfak, ahır, çamaşırlık veya depo bulunurken aile, yaşamını üst katlarda sürdürmektedir.

Bölgede evlerin yanı sıra döneme özgü Kurşunlu Camii ve Külliyesi de bulunmaktadır. Ayrıca bölgenin geleneksel el sanatlarının örneklerini görebileceğiniz tarihi Atlıhan, Eskişehir Sanatları Çarşıları ve dünyada sadece Odunpazarı’nda bulunan Lületaşı Müzesi de mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerin arasında yer alır.

Odunpazarı; geleneksel el sanatları konusunda bakır işlemeciliği, kalaycılık, antika ve ahşap oymacılığı meraklılarının önemli bir uğrak noktasıdır. Beyler Sokağı’nda yer alan antikacı, Kurşunlu Camii Sokağı’nda yer alan ahşap oyuncakçı, bölgeye akın eden ziyaretçilere Odunpazarı’ndan küçük ama çok özel anı objeleri ile sevdiklerine hoş bir sürpriz yapma imkânı sunmaktadır.

Odunpazarı’nın her sokağı, her konağı her an farklı bir sürprizle karşınıza çıkabilir. Hafız Ahmet Efendi Konağı’nda yer alan; Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin İran Şahı Rıza Pehlevi’ye armağan edilen “Gül Asa”. Bir örneği hâlen Anıtkabir Müzesi’nde sergilenen “Gül Asa” büyük lületaşı ustası Hafız Ahmet Efendi tarafından yapılmış önemli bir eserdir.

“…Eşraf ve sipahisi çoktur… Şehir 17 mahalledir. Evleri bağlı, bahçeli ve mamurdur… Şehrin 4 çevresi gül, gülistan, bağ ve bostan dolu olup hububatı çok bir şehirdir…” Evliya Çelebi (Seyahatname)

Eskişehir Kısa Tarihi

Üzerinde asırlarca kanlı ve çok önemli savaşların cereyan ettiği Eskişehir’in bilinen tarihi Hititlere dayanır. Hititler zamanında bu bölgeye “Masa” denirdi. Hititlerden sonra Frigyalalılar bölgeye hakim oldular. Başkentleri Gordion (Polatlı civarı) bu bölgeye yakın olduğundan, krallığın önemli bir bölgesiydi.

Eskişehir’in eski ismi “Dorylaion” olup, Frigyalılar zamanında Eretrialı Doryleos tarafından kurulmuştur. Frigyalılardan sonra Lidyalılar bölgeye hakim olmuşlardır. M.Ö. 6. asırda Persler, Lidya Devletini yıkarak topraklarını istila etiler.

M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender Persleri yenerek Anadolu’yu işgal etti. Makedonya İmparatorluğu İskender’in ölümü üzerine komutanları arasında taksim edildi. Porsuk Çayının kuzeyinde Bitinya ve güneyinde Galatya krallıkları kuruldu. M.Ö. 1. asırda Roma İmparatorluğu bu bölgeyi ilhak etti.

M.S. 395 Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, bütün Anadolu gibi bu bölge de Doğu Roma (Bizans) payına düştü. Bizans imparatorlarından bazıları Eskişehir’de oturdular. Bizans’ın kuvvetli bir askeri üssü haline geldi.

Sasaniler, İstanbul ve Üsküdar önlerine giderken buradan geçtiler. 708 senesinde Emevi kumandanı Abbas İbnü’l-Velid Eskişehir’i fethetti. Abbasiler devrinde ise Hasan ibni Kahtaba 778’de Eskişehir önlerine kadar geldi. Araplar Dorylaion’a “Duruliye” dediler.

1071 Malazgirt Zaferinden az sonra Anadolu Fatihi ve Anadolu’da Türkiye devletinin kurucusu Selçuklu Kutalmışoğlu Birinci Süleyman Şah’ın başkumandanlığı altındaki Türk orduları Eskişehir’i fethettiler. Birinci Haçlı Seferinin en büyük ve en kanlı meydan muharebesi Eskişehir ovasındaki Porsuk civarında cereyan etmiştir.

“Dorylaion” (Eskişehir) (Porsuk) Meydan Muharebesi olarak tarihe geçen bu savaşta, Kılıç Arslan emrindeki Türk ordusu, Haçlı ordusunu hezimete uğrattı. Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetinin varoluşunun kökleri Alparslan’ın Malazgirt ve Kılıç Arslan’ın, Sultan Mes’ud’un Eskişehir zaferlerine dayanır.

1175’te Bizans İmparatoru Manuel Kommenos Eskişehir’i işgal etti. Ertesi sene Birinci Mes’ud’un oğlu İkinci Kılıç Arslan, Bizans imparatorunu Miryakefalon (Karamukbeli) Meydan Muharebesinde yenerek Eskişehir’i geri aldı.

On üçüncü asır başlarında Eskişehir Bizans sınırında bir “uç” olarak bulunuyordu. Ertuğrul Gazi ve oğlu Osman Gazi uç beyi idiler. 1289’da Eskişehir-Bilecik- Kütahya vilayetlerinin kesiştiği bölge, Osmanoğullarının elindeydi. Orhan Gazi, Eskişehir’in bütün topraklarını Osmanlı Devletine kattı. Osmanlılar, şehrin kendisine Eskişehir derken, civarındaki topraklara “Sultanönü” dediler.

Sultanönü; merkezi Kütahya’da olan (1451’den önce Ankara) Anadolu Beylerbeyliği eyaletinin 14 sancağından biriydi. On dokuzuncu asır başlarında geriledi ve kasaba haline geldi. Yirminci asır başlarında ise Hüdavendigar (Bursa) eyaletinin Kütahya sancağına bağlı 5 kazadan birinin merkeziydi.

On dokuzuncu asrın sonlarında Eskişehir’den demiryolu geçince, yeniden gelişmeye başladı. 1894’te Eskişehir’de 17 cami, 3 medrese, 4 tekke, 25 han, 700 dükkan ve 2 kervansaray vardı. Rum, Ermeni gibi gayri müslim halk sayısı sadece 2000 idi. 20 Temmuz 1921 ile 2 Eylül 1922 arasında 1 sene 1 ay 13 gün Yunan işgalinde kaldı. Yunanlılar Eskişehir’den kaçarken en az yarısını yıktılar, yaktılar ve harabe halinde terk ettiler.

Cumhuriyet devrinde sancaklara (mutasarrıflıklara) “vilayet-il” denilince, Eskişehir il olmuştur. Cumhuriyet devrinde en hızlı gelişen şehir Eskişehir’dir denilebilir. Demiryolu ve karayolu kavşağı olması, sanayi tesisleri, uçak ve demiryolu fabrikası ve Anadolu’nun en büyük askeri hava meydanına sahib olması, Eskişehir’in gelişmesinde mühim rol oynamıştır.

Paylaşın

Cam, Çini Ve Seramik Sanatının Kalbi “Arasta Çarşısı”

Eskişehir, gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Eskişehir Odunpazarı Belediyesi tarafından 2012 yılında Kentsel Sit Alanı dâhilinde bulunan bir yapı grubunun yıkılıp yeniden yapılması ile oluşturulmuş turistik bir çarşıdır.

Camın Odunpazarı ve Eskişehir’de bir marka olması için yapılan çalışmalarda, özellikle cam konusunda kurslarda eğitim almış, sertifikalı girişimcilerin çoğunluğunun oluşturduğu 14 dükkânda, camın yanında çini ve seramik sanatçılarının eserleri satışa sunulmaktadır.

Odunpazarı Kentsel Sit Alanı sınırları içindeki mevcut alışveriş noktalarına alternatif kazandırmak, dolayısıyla alanın fiziki iyileşme sürecine ivme kazandırmak amacıyla yapılan çarşı, Butik Otel, Kırım Tatar Kültür ve Çibörek evi ile çevrelenmiş alanda farklı bir kentsel buluşma noktası oluşturmuştur. Kültürel aktiviteler ve benzeri ihtiyaçlar için bir “açık hava çok amaçlı salonu” olarak da kullanılmaktadır.

Eskişehir Kısa Tarihi

Üzerinde asırlarca kanlı ve çok önemli savaşların cereyan ettiği Eskişehir’in bilinen tarihi Hititlere dayanır. Hititler zamanında bu bölgeye “Masa” denirdi. Hititlerden sonra Frigyalalılar bölgeye hakim oldular. Başkentleri Gordion (Polatlı civarı) bu bölgeye yakın olduğundan, krallığın önemli bir bölgesiydi.

Eskişehir’in eski ismi “Dorylaion” olup, Frigyalılar zamanında Eretrialı Doryleos tarafından kurulmuştur. Frigyalılardan sonra Lidyalılar bölgeye hakim olmuşlardır. M.Ö. 6. asırda Persler, Lidya Devletini yıkarak topraklarını istila etiler.

M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender Persleri yenerek Anadolu’yu işgal etti. Makedonya İmparatorluğu İskender’in ölümü üzerine komutanları arasında taksim edildi. Porsuk Çayının kuzeyinde Bitinya ve güneyinde Galatya krallıkları kuruldu. M.Ö. 1. asırda Roma İmparatorluğu bu bölgeyi ilhak etti.

M.S. 395 Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, bütün Anadolu gibi bu bölge de Doğu Roma (Bizans) payına düştü. Bizans imparatorlarından bazıları Eskişehir’de oturdular. Bizans’ın kuvvetli bir askeri üssü haline geldi.

Sasaniler, İstanbul ve Üsküdar önlerine giderken buradan geçtiler. 708 senesinde Emevi kumandanı Abbas İbnü’l-Velid Eskişehir’i fethetti. Abbasiler devrinde ise Hasan ibni Kahtaba 778’de Eskişehir önlerine kadar geldi. Araplar Dorylaion’a “Duruliye” dediler.

1071 Malazgirt Zaferinden az sonra Anadolu Fatihi ve Anadolu’da Türkiye devletinin kurucusu Selçuklu Kutalmışoğlu Birinci Süleyman Şah’ın başkumandanlığı altındaki Türk orduları Eskişehir’i fethettiler. Birinci Haçlı Seferinin en büyük ve en kanlı meydan muharebesi Eskişehir ovasındaki Porsuk civarında cereyan etmiştir.

“Dorylaion” (Eskişehir) (Porsuk) Meydan Muharebesi olarak tarihe geçen bu savaşta, Kılıç Arslan emrindeki Türk ordusu, Haçlı ordusunu hezimete uğrattı. Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetinin varoluşunun kökleri Alparslan’ın Malazgirt ve Kılıç Arslan’ın, Sultan Mes’ud’un Eskişehir zaferlerine dayanır.

1175’te Bizans İmparatoru Manuel Kommenos Eskişehir’i işgal etti. Ertesi sene Birinci Mes’ud’un oğlu İkinci Kılıç Arslan, Bizans imparatorunu Miryakefalon (Karamukbeli) Meydan Muharebesinde yenerek Eskişehir’i geri aldı.

On üçüncü asır başlarında Eskişehir Bizans sınırında bir “uç” olarak bulunuyordu. Ertuğrul Gazi ve oğlu Osman Gazi uç beyi idiler. 1289’da Eskişehir-Bilecik- Kütahya vilayetlerinin kesiştiği bölge, Osmanoğullarının elindeydi. Orhan Gazi, Eskişehir’in bütün topraklarını Osmanlı Devletine kattı. Osmanlılar, şehrin kendisine Eskişehir derken, civarındaki topraklara “Sultanönü” dediler.

Sultanönü; merkezi Kütahya’da olan (1451’den önce Ankara) Anadolu Beylerbeyliği eyaletinin 14 sancağından biriydi. On dokuzuncu asır başlarında geriledi ve kasaba haline geldi. Yirminci asır başlarında ise Hüdavendigar (Bursa) eyaletinin Kütahya sancağına bağlı 5 kazadan birinin merkeziydi.

On dokuzuncu asrın sonlarında Eskişehir’den demiryolu geçince, yeniden gelişmeye başladı. 1894’te Eskişehir’de 17 cami, 3 medrese, 4 tekke, 25 han, 700 dükkan ve 2 kervansaray vardı. Rum, Ermeni gibi gayri müslim halk sayısı sadece 2000 idi. 20 Temmuz 1921 ile 2 Eylül 1922 arasında 1 sene 1 ay 13 gün Yunan işgalinde kaldı. Yunanlılar Eskişehir’den kaçarken en az yarısını yıktılar, yaktılar ve harabe halinde terk ettiler.

Cumhuriyet devrinde sancaklara (mutasarrıflıklara) “vilayet-il” denilince, Eskişehir il olmuştur. Cumhuriyet devrinde en hızlı gelişen şehir Eskişehir’dir denilebilir. Demiryolu ve karayolu kavşağı olması, sanayi tesisleri, uçak ve demiryolu fabrikası ve Anadolu’nun en büyük askeri hava meydanına sahib olması, Eskişehir’in gelişmesinde mühim rol oynamıştır.

Paylaşın