Nebati’nin Faturası Ağır Oldu: Merkez Bankası’nı 900 Milyar Zarara Uğrattı

Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati döneminde devreye alınan ekonomi politikaların faturası ağır oldu. Merkez Bankası’nın bu yıl büyük bölümü Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) olmak üzere yaklaşık 900 milyar lira zarar etmesi bekleniyor.

Kur Korumalı Mevduat’ı (KKM) ‘asrın buluşu’ olarak tanımlayan ve ‘epistomolik kopuş, heterodos para politikası’ açıklamaları ile sık sık gündeme gelen Hazine ve Maliye eski Bakanı Nureddin Nebati döneminde devreye alınan politikaların faturası ağır oldu. Bakan Mehmet Şimşek’in göreve gelir gelmesiyle bütçe açığını düşük göstermek için Merkez Bankası’na (MB) devredilen KKM, tüm hesapları altüst etti.

Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre; Yıllarca bütçeye kaynak sağlayan Merkez Bankası’nın bu yıl büyük bölümü KKM’den olmak üzere yaklaşık 900 milyar lira zarar etmesi bekleniyor. İktidar Merkez Bankası’nın kötü günlerde kullanılmak üzere biriktirdiği ihtiyat akçesini bütçe yoluyla bol keseden harcadığı için zararın normalde Hazine borçlanmasıyla karşılanması gerekiyor. Ancak borçlanma yerine zararın gelecek yıllardaki kârlardan finanse edilebileceği belirtildi.

Yasa gereği yılın ilk 3 ayında genel kurulunu yapması gereken MB, her yıl olduğu gibi genel kurulunu nisan ayında gerçekleştirmek için olağanüstü toplantı daveti yaptı. Buna göre MB 28 Mart Perşembe günü saat 14.00’te olağanüstü toplanıp genel kurulun nisan ayında bir tarihte yapılması yönünde karar alacak. Seçimlerden hemen 3 gün öncesine denk gelen bu toplantıda Merkez’in devasa zararı ise kamuoyuna açıklanmayacak.

Merkez Bankası’nın 31 Aralık 2023 tarihli yıllık bilançosu henüz açıklanmadığı için oluşan zarar kesin olarak bilinmiyor. Bununla birlikte 29 Aralık 2023 tarihli haftalık bilançosu, MB’nin büyük bölümü KKM’den kaynaklanmak üzere 1.1 trilyon TL düzeyinde henüz realize olmamış zararı işaret ediyor. Veriler, Merkez’in artık alım gücünü büyük ölçüde yitiren madeni para basımından da 90 milyon liraya yakın zarar ettiğini gösteriyor.

Paylaşın

Erdoğan’dan Bakanlara ‘EYT’ Talimatı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e hem de Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’ye “Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) konusunu kimseyi mağdur etmeden çözün. Bana çözmeden gelmeyin” talimatı verdiği öğrenildi. 

Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) sigortalı olduktan sonra ‘oyunun kuralı değiştiği’ için iş hayatına başladığında vaat edilenden daha geç emekli olacak geniş bir kitle. Her siyasi görüşten, meslekten ‘üyesi’ var. 8 Eylül 1999’daki düzenlemeyle emeklilikleri ertelendi.

Düzenleme yapıldığında iktidarda olmayan AKP’nin yönetiminde geri adım atılmadı. Aksine 31 Mayıs 2006’da çıkarılan 5510 sayılı kanunla nihai emeklilik yaşı 65’e kadar çıkarıldı. Muhalefetin mağduriyetlerin giderilmesine ilişkin teklifleri reddedildi. Gerekçe olarak, ‘oluşacak mali yük’ gösterildi.

Ekonomik krizin etkisiyle seçmen desteğini önemli ölçüde kaybeden iktidar, son dönemde EYT sorununu yeniden gündeme aldı. EYT’li sayısının, Mayıs 2022 itibariyle 4 milyon 683 bin 441 kişi olduğu belirtiliyordu.

Düzenlemeden ilk etapta 1.5 milyon kişinin yararlanması bekleniyor.

Ancak AKP iktidarı, aylardır üzerinde çalıştığı emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ile ilgili ilerleme kaydedemedi. Daha önce EYT düzenlemesi için aralık ayını işaret eden hükümet, takvimi ocak ayına çekti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “Bu ayın sonuna kadar (aralık) Meclis’e getireceğimi söylemiştim, inşallah sözümü tutarım ocak ayına sarkmaz” açıklamasında bulunmuştu. Ancak AKP kaynakları, EYT’ye yönelik düzenlemenin, aralık ayında görüşülmesi olanağının ‘olmayabileceğini’ açıkladı. Gerekçe olarak ise ‘bütçe takvimi’ gösterildi.

‘Nebati itiraz ediyor’

Cumhuriyet gazetesinden Selda Güneysu’nun haberine göre kulislerde, EYT ile ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında da ‘uzlaşmazlık’ yaşandığı kaydediliyor.

EYT ile ilgili daha önce 1.5 milyon kişi için etki analiz çalışmalarının yapıldığına ancak EYT çevrelerinden gelen yoğun baskı ve itiraz nedeniyle EYT’li sayısının 4 milyona çıktığı ve kapsamının genişlediğine işaret edilirken, bu duruma Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, “Hazine’ye yük getireceği” gerekçesiyle itiraz ettiği belirtiliyor.

Bu kez bakanlığın 4 milyona çıkan EYT’liler ile ilgili etki analiz çalışması yaptırdığı ifade edilirken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in ise Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın itirazı üzerine “Hükümet EYT ile ilgili beklentiyi yükseltti. Sadece 1.5 milyon insan emekli olursa, geriye kalanlarda ‘mağdur algısı’ oluşacak. Seçim dönemine giderken bu görüntünün oluşması zarar verir” çıkışını yaptığı kaydediliyor.

Erdoğan’dan talimat

Her iki bakanlık arasında yaşanan ‘uzlaşmazlık’ için de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Bakan Bilgin’e hem de Bakan Nebati’ye “Bu işi kimseyi mağdur etmeden çözün. Bana çözmeden gelmeyin” talimatı verdiği de öğrenildi.

Öte yandan EYT ile ilgili AKP’nin ekonomi kurmayları da devreye girdi. AKP’nin ekonomi kurmayları da Erdoğan’ın talimatı üzerine EYT ile ilgili çalışmalar yürütecek.

Paylaşın

S. Arabistan’dan TCMB’ye 5 Milyar Dolar Yatırım; Arabistanlı Bakan Türkiye’de

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Suudi Arabistan Ticaret Bakanı Majid Bin Abdullah Al Qasabi ile bir araya geldi. Sosyal medya hesabından görüşmeye ilişkin paylaşım yapan Nebati, “Son derece verimli bir görüşme gerçekleştirdik” dedi ve ekledi:

“Görüşmemizde, ülkelerimiz arasındaki ekonomik, ticari ve finansal iş birliğimizi değerlendirdik. Sayın Bakan ile işbirliğimizi söz konusu alanlarda daha ileri noktalara taşıma hususunda mutabık kaldık.”

Suudi Arabistan’dan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na (TCMB) 5 milyarlık dolar yatıracağı açıklamasından günler sonra ülkenin ticaret bakanı İstanbul’a gitti.

İstanbul’da Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Suudi Arabistan Ticaret Bakanı Majid Bin Abdullah Al Qasabi ile bir araya geldi.

Twitter hesabından görüşmeye ilişkin paylaşım yapan Nebati, “Bugün, Suudi Arabistan Ticaret Bakanı Sayın Majid Bin Abdullah Al Qasabi ile bir araya gelerek son derece verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Görüşmemizde, ülkelerimiz arasındaki ekonomik, ticari ve finansal iş birliğimizi değerlendirdik. Sayın Bakan ile işbirliğimizi söz konusu alanlarda daha ileri noktalara taşıma hususunda mutabık kaldık” dedi.

Suudi Arabistan Maliye Bakanlığı, 22 Kasım’da Türkiye Merkez Bankası’na 5 milyar dolar yatırmak için görüşmelerde sona yaklaştıklarını açıklamıştı. Açıklamayı bakanlığın sözcüsü Reuters’a e-posta yoluyla yapmıştı.

Anadolu Ajansı da aynı gün, Hazine ve Maliye Bakanlığı kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Suudi Arabistan’ın TCMB bünyesinde 5 milyar dolarlık mevduat hesabı açması konusunda yürütülen görüşmelerde nihai aşamaya gelindiğini duyurmuştu.

Merkez Bankası’nın net rezervleri son aylarda artış eğiliminde.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da hafta başında “Merkez Bankası’nın döviz rezervi 123 milyar dolara ulaştı. Bu ay sonuna kadar döviz rezervimiz belki 130 milyar doları bulacak” demişti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın şirket mukavelesinde Mayıs ayında değişiklik yapılmış; banka nezdindeki yabancı merkez bankalarının varlıklarının haczedilemeyeceği; üzerlerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulamayacağı kararı resmen yürürlüğe girmişti.

Paylaşın

‘Nebati Dönemi’nde Özelleştirme Rekor Kırdı: 7,6 Milyar Lira

Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanan Nureddin Nebati’nin 10 aylık görev süresi boyunca 7,6 milyar TL’lik kamu taşınmazı satışı yapıldığı belirlendi. 1986’da başlayan özelleştirme tarihinden 2021 yılına kadar yapılan satışa yalnızca iki yılda ulaşıldığı ortaya çıktı.

1986’da başlayan özelleştirme tarihinden 2021 yılına kadar yapılan satışa yalnızca iki yılda ulaşıldığı ortaya çıktı.

Resmi verilere göre, 1986 ve 2021 yıllarını da kapsayan 35 yılda toplam 7,9 milyar TL değerinde kamu taşınmazı satıldı. 2021 yılının tamamı ile 2022 yılının 10 ayında toplam 7 milyar 609 milyon TL değerinde kamu taşınmazı satışı gerçekleşti.

Birgün’den Mustafa Bildircin‘in haberine göre; AK Parti’nin özelleştirme bilançosuna tepki gösteren CHP’li Bingöl, “Türkiye’nin dört bir yanından halka ait olan arazilerin satışı yapılıyor. Seçim harcamaları için bu halkın elinde kalan ne varsa satmayı göze almış bir iktidarla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

CHP PM Üyesi ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, AK Parti’nin kamunun elinde kalan son kurumları da Özelleştirme İdaresi aracılığıyla elden çıkardığını belirtti.

“Özelleştirmeler ile giderayak Türkiye’yi bitirmeye çalışıyorlar” dedi. TEKEL, TÜPRAŞ, PETKİM ve şeker fabrikaları gibi önemli kurumların AK Parti döneminde özelleştirildiğini vurgulayan Bingöl, şunları kaydetti:

‘Satılacak bir şey kalmadı’ dediğimizde ise yeni alanlar, yeni kamu arazilerini imara açarak satışa çıkarttılar. Sayıştay, 2014 yılından itibaren her yıl değer tespit komisyonu tarafından hazırlanan değer tespit sonuçlarını yayımlaması konusunda Özelleştirme İdaresi’ni uyarıyor.

Ancak idare kelime oyunları ile satılan taşınmazlar ve kurumlara ilişkin bilgileri kamuoyundan saklıyor. Sayıştay raporunda açıkça kanunun bu düzenlemeyi, ‘özelleştirme uygulamalarına açıklık kazandırılması’ amacıyla yapıldığını belirtiyor. AKP halka ait olan taşınmazları ve kurumların satışını koca bir karanlıkla örtmek istiyor.

Paylaşın

Hazine Ve Maliye Bakanı Nebati, 10 Ayda Neler Dedi?

CHP Milletvekili Kılıç, ”Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöroekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır.” sözleriyle uzun süre gündemde kalan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin 10 ayda gündeme gelen diğer sözlerini hatırlattı.

Kısa Dalga‘da yer alan habere göre, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Sevda Erdan Kılıç’ın, “AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fiyat artışları hakkında yaptığı açıklama” ile ilgili soru önergesini yanıtladı.

Bakan Nebati’nin geçen günlerde Ekonomik Dönüşüm Zirvesinin açılışında yaptığı konuşmada, ”Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöroekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır.” şeklindeki ifadelerini hatırlatan Kılıç, şunları kaydetti:

“Bakan Nebati enflasyonun neden arttığını; ‘Salgın döneminde jeopolitik gelişmeler ile birlikte, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki görünümün sebep olduğu negatif arz şokları ve tedarik zincirindeki bozulmalar enflasyonun artmasında etkili olmuştur.’ cümlesi ile açıklamayı tercih etmiştir

Nebati’nin ilk röportajında, ekonominin çok hızlı bir şekilde düzeleceğini savunurken, ‘sen maaş alıyorsun, en fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin; ama ben bu işi düzeltmezsem eğer bin çalışanımla beraber bütün varlığımı kaybederim, bunu göze alır mıyım?’ demesi, ileride ‘epistemolojik kopuş, heterodoks yaklaşım, nöroekonomi’ gibi ilginç kelimeleri kullanacağının ilk sinyallerini verdiriyordu aslında!

Henüz bu sözlerin şoku atlatılmamışken Nebati, bu sefer devlet televizyonu TRT’de, ‘gözlerime bakar mısınız? Ne görüyorsunuz? Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır’ gibi hamaset kokan ifadeler kullandı.

‘Herkesin Nureddin Nebati’nin gözlerindeki ışıltıyı aradığı!’ bir ortamda Bakan, bu sefer bir televizyon programında, “ekonomi ile olan müktesebatınız nedir?” sorusuna, ‘piyasadan geliyorum demek şu: Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğmuşsunuz. Doğal olarak benzin istasyonunuz olur. Akaryakıt işini bilirim, otomobil işini bilirim.’ diyerek ekonomi ile olan bağlantısını ortaya koydu!

Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen uluslararası yatırımcı kahvaltısındaki sözleri, Türkiye’nin nasıl yönetildiğini, halkımızın yanı sıra yabancıların da öğrenmesini sağladı! Bakanın, ‘en sevmediğim konu da şu yatırımcılara zorluk çıkaran mevzuat ya da bürokrasidir. Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun, mevzuatı da değiştiririz.’ sözleri ülke gündemine oturdu!

Antalya’daki bir toplantıda söylediği, ‘faiz ve kur odağında, sığ bir alanın içerisinde Türkiye ekonomisini kurtardık’ sözleri, ‘Türk ekonomisi kimden kurtarıldı? Zira 20 yıldır aynı parti iktidarda. Nebati’nin de mensubu olduğu partinin ekonomisini kim batırdı? Ya da kurtarılmış Türk ekonomisi bu mu?’ sorularının sorulmasına neden oldu. Ancak göstergeler ekonominin kurtarılmak bir yana her geçen gün daha da kötüye gittiğine işaret ediyordu.

Bakan Nebati’nin, ‘Türk Lirası en zayıf durumda. Gideceği bir yer yok. Vatandaş rahat olsun.’ ifadeleri vatandaşlarımızı rahatlatmasa da Bakanın ekonomi literatüründe yerini aldı!

Nureddin Nebati’nin gözlerini kapatarak dediği, ‘şimdi uyuyun, 6 ay sonra uyanın. Çok farklı noktalara gideceğiz.’ sözleri de ekonomi gündemine damga vurdu! Ancak bu 6 aylık süreçte; enflasyon yüzde 36.08’den yüzde 73.50’ye fırlayınca, 11.86 TL olan Dolar kuru 16.74 TL’yi görünce, 12 kiloluk mutfak tüpü 218 liradan 335 liraya çıkınca, benzin 11.64’ten 27.37’ye, motorin de 11.43’ten 29.94’e yükselince uykusundan uyananlar, yaşananların rüya olması temennisinde bulundu!”

Ekonominin ‘E’ sinden anlamayan bir yapı Türkiye’yi uçurumun dibine attı. Faturayı ise halk ödüyor. Parayı zenginler paylaşıyor, borcu halk ödüyor.”

Paylaşın

“Bürokratlar Bakan Nebati’nin İstifasını İstedi” İddiası

Sözcü gazetesi yazarı Serpil Yılmaz, Borsa İstanbul bankacılık endeksinde yaşanan yüzde 170’lik yükselişin ardından yüzde 35 düşüşün bürokrasiyi hareketlendirdiğini ve Hazine Bakanı Nureddin Nebati’nin istifasını istediklerini yazdı.

Yılmaz ayrıca Borsa çevrelerinde SPK’nın bankacılık hisseleriyle ilgili yayımlayacağı bir uyarı yazısının Bakan Nebati’nin borsa ile ilgili yaptığı açıklamalar nedeniyle işleme koyamadığını öne sürdü.

“Bürokrasi Nebati’nin kellesini istiyor” başlık bugünkü yazısında Yılmaz şunları kaydetti:

“Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile BİST ve Sermaye Piyasaları Kurulu (SPK) yönetimi arasında derin bir hesaplaşma yaşanıyor.

Borsaya yatırımcı çağırırken bülbül kesilen Nebati’nin koltuğu sağlam görünmüyor.

Sorumluluğu ekibinin üzerine mi atacak, affı mı istenecek ‘yakın zamanda’ öğreniriz

Borsa çevrelerinde, SPK’nın 8 Eylül’de söz konusu bankacılık hisseleriyle ile ilgi uyarı yazısı hazırladığı, ancak 11 Eylül’de bakanın yaptığı açıklama nedeniyle işleme koy(a)madığı iddia ediliyor.”

Bakan Nebati ne demişti?

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati 2 Eylül’de Borsa İstanbul’a ilişkin olarak “Borsa İstanbul, yerli ve yabancı yatırımcının güvenle yatırım yaptığı bir mecra haline geldi.” demişti.

11 Eylül’de ise sosyal medya hesabından “Borsa İstanbul, halka açık şirketlerimiz ve yatırımcılarımız açısından her geçen gün daha da cazip hale geliyor” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

“Nureddin Nebati’nin Yerine Bakan Aranıyor” İddiası

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den görevi devralması için eski Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’le birden fazla görüşüldüğü iddia edildi. İddiada Mehmet Şimşek’in ise her seferinde “Hayır” dediği ifade edildi.

Halk TV yazarı Can Coşkun, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin gidici olduğu, bu görev için eski Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’le görüşüldüğü iddiasını köşesine taşıdı.

Konuyla ilgili kulislerden edindiği bilgileri aktaran gazeteci, “Öncelikle belirtmek lazım ki; Mehmet Şimşek ile birden fazla görüşülmüş. Şimşek her seferinde ve sonuncusunda aynı gerekçeyle ‘hayır’ cevabını vermiş” ifadesini kullandı.

Coşkun, geçmişte Beştepe’nin bütçe kanadında yer alan ve eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal’a yakın isimlerden birinin şunları söylediğini paylaştı:

“Mehmet Bey ile görüşüldü, ikna olmadı. İlk de değildi. Kendisi ‘İş ilişkilerim var, yeni anlaşmalar yaptım’ diyerek herhangi bir görevi kabul edemeyeceğini bildirdi.”

Köşe yazarı, son olarak “Son görüşmenin ardından 11 gün geçmiş. Bu süreçte bir ikna veya değişim olur mu, kaynağıma göre pek olası değil” bilgisini verdi.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

İktidardan Yeni Kredi Paketi Hazırlığı

Hükümet, ihtiyaç sahibi firmalar için yeni bir Kredi Garanti Fonu paketi açmaya hazırlanıyor. İlk etapta 50 milyar lira olması planlanan paketten, ihracatçı ve imalatçı KOBİ’ler öncelikli olarak yararlanacak.

Sabah gazetesinden Barış Şimşek’in haberine göre makro ihtiyatı tedbirler kapsamında kredi genişlemesini kontrol altına almayı ve kullanılan TL kredilerin döviz alımına gitmesini önlemeyi hedefleyen hükümet, ihtiyaç sahibi firmalar için yeni bir Kredi Garanti Fonu (KGF) paketi açmaya hazırlanıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin sinyalini verdiği KGF destekli kredi paketinin ayrıntıları belli olmaya başladı. Başlangıçta 50 milyar lira tahsis edilmesi planlanan kredi garanti programı ile doğrudan ihtiyaç sahibi firmalara ulaşılacak.

Önceki uygulamalardan farklı olarak, işletmeler A, B ve C olmak üzere 3 ayrı kategoriye ayrılacak. Kredi limitinden KOBİ’ler ile imalatçı ve ihracatçı firmalar öncelikle yararlanacak.

Kimler yararlanabilecek?

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yaptığı çalışmaya göre, kredibilitesi A grubunda bulunan ve krediye erişimi her zaman mümkün olan şirketler yakında açıklanacak KGF’nin kapsamına alınmayacak. Bu gruptaki firmalar, önceden olduğu gibi bankalara yönlendirilecek.

B grubunda bulunan ama sadece öz kaynakları ile idare eden, işletme ve yatırım sermayesine ihtiyaç duyan firmalar ise yeni KGF paketinin yüzde 70’inden yani 35 milyar liralık kredi limitinden yararlanacak.

Teminat engeline takılan buna karşın üretimi ve istihdamı devam eden C grubu şirketlere de KGF imkânı sağlanacak. Bu şirketlere, 50 milyar liralık paketin yüzde 30’una karşılık gelen 15 milyar liralık limit tanımlanacak.
KGF paketine başvuracak firmalarda; istihdamlarını korumaları, imalat ve ihracat taahhütlerinin bulunması özellikle gözetilecek. Kredi, nakit olarak ilgili firmaya ödenmeyecek.

Üretim ve ihracat için gereksinim duyduğu ara malı ve makine yatırımı için proforma fatura karşılığı satıcı firmalara aktarılacak. Böylece, ticari kredilerin tahsis amacına uygun kullanımı ile döviz, altın veya gayrimenkul piyasasına kaymasına da geçit verilmemiş olacak.

Paylaşın

Bakan Nebati: ABD’nin Mektubu TOBB Ve MÜSİAD’a Da Gitti

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, ABD Hazine Bakanı Yardımcısı Wally Adeyemo’nun Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’ne (TÜSİAD) gönderdiği mektup üzerine yeni bir açıklama yaptı. Nebati, benzer mektupların Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) de gönderildiğini söyledi.

Yeni Şafak’a konuşan Bakan Nebati, “Devam eden süreç ve yaptırımlar konusunda Türkiye’nin konumunda bir değişiklik söz konusu olmadığı gibi herhangi bir kurum veya kişinin yaptırımları delmesine izin verilmeyecek. Türkiye, iletişime ve iş birliğine açıktır” dedi.

Nebati, yüksek seyreden kredi faizlerine ilişkin olarak ise “Mevcut fonlama maliyetinin seviyesi de göz önüne alındığında kredi faizlerinin ilerleyen dönemlerde gerilemesini bekliyoruz. Ticari kredi faiz oranlarının daha makul bir seviyede dengeleneceğini düşünüyoruz” açıklamasını yaptı.

Nebati, şunları söyledi:

“Türkiye; Moskova ve Kiev arasında kalıcı ve adil bir barışın sağlanması amacıyla savaşın başladığı ilk günden bu yana yoğun bir diplomasi trafiğini başarılı bir şekilde yürütüyor. Ülkemiz, bir taraftan savaşın müzakereler yoluyla sona erdirilmesi için yoğun bir çaba sarf ederken diğer taraftan ise bölgesel ve küresel sorunlara çözüm üretmek amacıyla çalışmalarına devam etmekte. Hem Ukrayna hem de Rusya ile derin ekonomik ve siyasi ilişkilere sahip olan Türkiye, savaşın sonlandırılması için en çok gayret eden ülkelerden biridir. Türkiye, pek çok kez tek taraflı yaptırımlara katılmadığına dikkat çekmiş ancak Rusya’nın da asla yaptırımları by-pass etmesine izin vermeyeceğini açık bir dille ifade etti. Devam eden süreç ve yaptırımlar konusunda Türkiye’nin konumunda bir değişiklik söz konusu olmadığı gibi herhangi bir kurum veya kişinin yaptırımları delmesine izin verilmeyecek. Türkiye, iletişime ve iş birliğine açıktır.

‘Standart bir metin olarak gönderilmiş’

Nitekim geçtiğimiz haftalarda Bakan Yardımcımız Yunus Bey ile ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo arasında bir görüşme gerçekleşmiş ve güçlü işbirliğinin önemine vurgu yapıldı. Bahse konu mektuplar ise benzer ve standart bir metin olarak üç sivil toplum kuruluşuna (TÜSİAD, MÜSİAD ve TOBB) gönderilmiş ve içerikleri aynı.

‘Ticari kredi faiz oranlarının dengeleneceğini düşünüyoruz’

20 Aralık 2021’den sonra piyasa ve politika faizlerinde uyumsuzluklar göründüğünde makro ihtiyati tedbirler devreye alındı. Yüksek enflasyon ile karşılaştırıldığında ise kredi faizlerinin düşük tutulması sağlandı. Kredi riskini fiyatlamada en önemli belirleyicilerden birisi olan tahsili gecikmiş alacaklar oranı oldukça makul seviyelerde. Mevcut fonlama maliyetinin seviyesi de göz önüne alındığında kredi faizlerinin ilerleyen dönemlerde gerilemesini bekliyoruz. Ticari kredi faiz oranlarının daha makul bir seviyede dengeleneceğini düşünüyoruz.

Hazinemizin gerçekleştirdiği iç borçlanma işlemleri ile piyasadan oldukça yüksek bir finansman tutarı başarıyla sağladı. Bu adımlar Hazine kasa mevcuduna önemli miktarda katkı yaptı. Bu finansmanı sağlarken, bir yandan da Hazine borçlanma programı açısından 2022 yılında önemli kazanımlar elde ettik. 2021 yılı Ağustos ayından bu yana ihracına ara verilen 10 yıl vadeli TL cinsi sabit kuponlu senedin ihracına Mayıs ayında tekrar başladık. Bu senetlerin ihalelerdeki faizleri yüzde 23,9’lardan yüzde 13,2’lere kadar da geriledi.”

Paylaşın

Nebati’den ABD’nin Mektubu Hakkında Açıklama: Endişe Yaratması Anlamsız

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ABD’den Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’ne (TÜSİAD) yapılan “Rusya” uyarısı hakkında değerlendirmede bulundu. Nebati’ye göre mektubun endişe yaratması anlamsız.

Bakan Nebati, sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı paylaşımlarda şu ifadeleri kullandı:

“Türk iş dünyası örgütlerine iletilen mektubun iş çevrelerimizde bir endişe yaratması anlamsızdır. Türkiye dünyanın en önemli siyasi ve ekonomik güç merkezlerinden biridir. İş dünyamız devletinin gücünü her zaman yanında hissetmelidir.

Müttefikimiz ve ticaret ortağımız ABD’nin, işletmelerini, ekonomimize yatırım yapmaya davet ettiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Ülkemiz, müttefikleriyle birlikte küresel ve bölgesel zorluklara karşı, ortak çaba sarf etmeye ve işbirliğini güçlendirmeye önem veriyor.

Ayrıca komşularımızla, başta turizm olmak üzere çeşitli sektörlerde, yaptırımlara konu olmayan çerçevede, ticari ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmeye kararlıyız.

Türkiye ekonomisinin tüm aktörleri, serbest piyasa ekonomisi ilkelerine bağlıdır. Küresel ticarette daha fazla pay sahibi olmaya çalışmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bu yolda iş dünyasının yanındadır.

Barışı ve daha fazla ticareti hedefleyen diplomasimizle iş insanlarımızın küresel ekonomide daha önemli bir rol oynaması için güçlü bir inisiyatif ortaya koyuyoruz.

Türk iş dünyası gerek iş ahlakı gerekse hızlı çözüm üretme yeteneği ve esnekliğiyle nice başarılara imza attı ve atmaya da devam edecek.

ABD Hazine Bakanlığı’nın Türk iş dünyası örgütlerine gönderdiği mektupta da belirtildiği üzere, Türk işletmeleri dünyadaki en yenilikçi şirketler arasında yer alıyor ve önemli zorlukların üstesinden gelerek büyümeye devam ediyor.”

Ne olmuştu?

Wall Street Journal’da yayımlanan bir haberde ABD Hazine Bakanı Yardımcısı Wally Adeyemo’nun TÜSİAD’a gönderdiği mektupta, yaptırım uygulanan Ruslarla çalışmama konusunda uyardığı aktarıldı.

WSJ, mektup ile ilgili olarak Ankara’ya danıştığını fakat Dışişleri Bakanlığı’ndan konuya ilişkin açıklama gelmediğini ifade etti.

TÜSİAD daha sonra yazılı bir açıklama yaparak haberi doğruladı.

Açıklamada, “Bugün çeşitli basın organlarında yer aldığı üzere, ABD Hazine Bakanı Yardımcısı Adewale Adeyemo’nun, Rusya’ya yönelik yaptırımlar kapsamında, yaptırım uygulanan kişi ve kuruluşlar ile kurulabilecek ilişkilerin Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlere de yaptırım riski olarak yansıyabileceğine yönelik mektubu TÜSİAD’a da iletilmiştir” denildi.

TÜSİAD, mektubun Dışişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile paylaşıldığını kaydetti.

Gazeteye göre, TÜSİAD’a da gönderilen mektupta şu ifadeler yer alıyor: ABD tarafından yaptırım uygulanan kişilere maddi destek sağlayan her kişi veya kuruluş, ABD yaptırımları riski altındadır.

WSJ’ye göre Adeyemo mektupta, Türk bankalarının, ABD bankalarıyla bağlarını sürdürürken, yaptırım uygulanan Rus bankalarıyla muhabir banka ilişkisi kuramayacaklarını da belirtti: Yaptırım uygulanan Ruslarla ilişkilerin Türk finans kurumlarını ve işletmelerini yaptırım riskine maruz bırakabileceğini lütfen unutmayın.

Paylaşın