İcradaki Dosya Sayısı 24 Milyon 84 Bine Yükseldi

İcradaki dosya sayısının 24 milyona ulaştığına dikkat çeken CHP’li Ömer Fethi Gürer, yılın ilk 9 ayında icra ve iflas dairelerine 6 milyon 14 bin yeni dosya geldiğini söyledi. Gürer, kredi kartı borçlarının takiptekilerde dahil olmak üzere 1 trilyon 312 milyar liraya ulaştığını söyledi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, CHP’nin ‘Haftalık Ekonomi Raporu’ndan derlediği veriler üzerinden değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’de icra ve flaş dosya sayısının sürekli arttığına işaret eden Gürer, Ulusal Yargı Ağı (UYAP) üzerinden alınan verilere göre, bu yıl 1 Ocak – 9 Eylül tarihleri arasında icra ve iflas dairelerine UYAP üzerinden toplam 6 milyon 14 bin yeni dosya geldiğini belirtti. Bu süre içerisinde 4 milyon 495 bin dosyanın sonuçlandırıldığını ifade eden CHP’li Gürer, yeni gelen dosya sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21 oranında arttığına dikkat çekti. Gürer, dosya sayısındaki artışın ülkedeki kötü ekonomik gidişatın hangi boyutlara ulaştığını göstermesi açısından önemli olduğunu vurguladı.

İcra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı ile ilgili bilgileri de paylaşan CHP’li Gürer, dosya sayısının son bir yılda 1 milyon 217 bin adet artarak 9 Eylül itibariyle 24 milyon 84 bine çıktığını aktardı. İnsanların hızla borçlandığına da dikkat çekten Gürer, son 4 ayda vatandaşın bankalara olan borcunun 200 milyar lira arttığını söyledi.

“Kredi kartı borçları 1 trilyon 312 milyar liraya ulaştı”

Gürer, bireylerin bankalara ve finans şirketlerine olan konut, taşıt, ihtiyaç ve kredi kartı borçlarının takiptekilerde dahil olmak üzere 1 trilyon 312 milyar liraya ulaştığını söyledi.

İnsanların vadesinde ödeyemedikleri için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçlarının ise 30 milyar lira düzeyine çıktığını aktaran Gürer, vatandaşların varlık yönetim şirketlerine 32,9 milyar, TOKİ’ye ise 27 milyar lira borcu bulunduğunu anlattı.

Türkiye’de en son 1998 yılında yüzde 804 olan yıllık enflasyonun bu yıl son 24 yılın en yüksek oranına ulaşarak yüzde 80,21’e yükseldiğini belirten Gürer, “ENA Grup Tüketici Fiyat Endeksi, E-TÜFE’deki 12 aylık artış oranı yüzde 181.37 olarak gerçekleştiğini ve yılbaşından itibaren 8 aylık (Ocak-Ağustos) artış yüzde 91.62 olarak hesaplandığını dikkate aldığımızda TÜİK verilerine göre dahi enflasyon zirvede olduğu görülüyor. AK Parti iktidarı halen pembe tablolar çizmekten geri kalmıyor. AK Partililerin pembe tablosu gerçekte çoktan karardı” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Milli Eğitim Bakanlığı’nda 32 Bin İşçi Yılda İki Ay İşsiz

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in cevaplaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde bağlı kurumlarda 10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz kalan geçidi işçilerin yaşadığı mağduriyete dikkat çekti.

Gürer, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda bu durumda çalışan 32 bin işçi olduğunu belirterek işçilerin sürekli işçi kadrosuna geçmek için taleplerini Bakanlığa yansıttıklarını aktardı.

Gürer, MEB’deki daimi işçilerin düzenleme yapılarak sürekli işçi kadrolarına geçirilmeleri yönünde çalışma yapılıp yapılmadığını sordu. Gürer, şu sorularının yanıtlanmasını istedi:

“10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz bırakılanların 12 ay çalışması adına bir çalışma başlatılmış mıdır? Bu işçiler neden iki ay işsiz bırakılmaktadır? Bu sürede okulların hizmetli ve güvenlik ihtiyaçları nasıl karşılanmaktadır?”

Bakan Özer mevzuatı anlattı

Gürer’in önergesine yanıt veren Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer şöyle demekle yetindi:

“Bakanlığımız emrinde çalışan geçici işçilerin yıllık çalışma süreleri, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24’üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar ile 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna uygun olarak belirlenmiştir.”

Bakan Mahmut Özer, 2021 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün 8’inci maddesinde, “Kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan geçici işçiler kanuni düzenleme yapılarak daimi işçi kadrolarına geçirilmesi yönünde gerekli yasal düzenleme çalışmaları başlatılacaktır. ”hükmünün yer aldığına dikkat çekti.

“Daimi işçi kadrosuna alınmalılar”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 696 sayılı KHK ile binlerce işçinin mağdur olduğunu, kararname ile MEB’de çalışan 32 bin işçinin daimi işçi kadrosuna alınması gerektiğini belirtti.  Ayrıca 10 ay çalıştırılıp 2 ay işsiz bırakılmaları sonucu işçilerin ciddi mağdur edildiğini ifade etti.

Güvenlik ve hizmetli olarak çalışanların sürekli işçi kadrosuna alınması ve işsiz kalan çalışanların yaşadığı sorun ve sıkıntılardan arındırılmasını istedi. Bakanın sorunu mevzuat ile geçiştirdiğini, konunun kanun ya da kararname ile çalışanlar lehine bir an önce düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

(KaynAK: Bianet)

Paylaşın

Babacan: Elin Parasına Endeksli Milli Para Olur Mu?

Partisinin Niğde il binasının açılışında konuşan DEVA Lideri Babacan, Erdoğan’ın, kur korumalı mevduat sistemi için kullandığı “kur garantili milli para” ifadelerini eleştirerek, “Elin parasına endeksli millî para olur mu?” dedi

Haber Merkezi / Babacan, eleştirisini, “Bankada parası olanın parasını kura endeksledin de emekli maaşını niye endekslemedin? Emeklimizin aldığı maaş millî para değil mi? Türk lirası almıyor mu? Onu niye endekslemiyorsun? Asgari ücreti de kura endeksle… Sen memurun, emeklinin maaşını, asgari ücreti kura endeksledin mi ki milletin bankadaki parasını kura endeksliyorsun?” sözleriyle sürdürdü.

Merkez Bankası’nın faiz indirim kararını da değerlendiren DEVA Lideri Babacan, “Bankalardan borç aldığınız faiz indi mi? Siz ondan haber verin” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Ali Babacan, Niğde’de partisinin il binasının açılışında konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Merkez Bankası’nın faizi bankalara borç verdiği faiz. Bankalardan borç aldığınız faiz indi mi? Siz ondan haber verin. Piyasa faizi o. Aradaki farkı banka kazanıyor. Bankalar mutlu. Son dönemde, hiç kazanmadıkları parayı kazanıyorlar. Merkez Bankası’ndan 13’le alıyorlar, yüzde 30’la, 35’le, 40’la piyasaya satıyorlar. O da kredi alabilene… Herkese kredi yok. Bu hükûmet şunu anlamıyor: Faiz talimatla düşmez. Güvenle düşer.

Ekonomiyle ilgili bütün kurumları 1 ayda ayağa kaldırırız. En geç 6 ay içinde kriz ortamını ortadan kaldırırız. En geç 2 yıl içinde de enflasyonu tek haneye indiririz. 2001-2002 krizini biz çözdük. 2008-2009 krizini de biz çözdük. Yaptık, yine yaparız. Yaptık, çok daha güzelini yaparız. Bunun için kadrolarımız hazır.”

“Elin parasına endeksli millî para olur mu?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kur korumalı mevduat sistemi için kullandığı “kur garantili milli para” ifadelerini eleştiren Babacan şöyle devam etti:

“Elin parasına endeksli millî para olur mu? Bankada parası olanın parasını kura endeksledin de emekli maaşını niye endekslemedin? Emeklimizin aldığı maaş millî para değil mi? Türk lirası almıyor mu? Onu niye endekslemiyorsun? Asgari ücreti de kura endeksle… Sen memurun, emeklinin maaşını, asgari ücreti kura endeksledin mi ki milletin bankadaki parasını kura endeksliyorsun?

İsrail ile ilişkileri düzeltiyoruz diye neredeyse top atacaklar, havai fişek fırlatacaklar. İlişkileri apar topar niye düzeltiyorlar? Acaba milletten desteklerini kaybettiler de kendileri mi dış güçlerden medet umuyorlar? İsrail ‘terör devleti’ idi, ‘zulüm devleti’ idi. Şimdi ‘Filistin davasını savunmanın önemli bir yolu İsrail ile iyi ilişkilerden geçer’ dedi. Ha, şunu bileydin. Peki, ilişkileri bozan sen değil misin? Demek ki yıllarca Filistin davasına en büyük zararı sen verdin.

Sosyal yardım, sosyal destek bir haktır. Biz, Türkiye genelinde 70 bin sosyal destek uzmanı görevlendireceğiz. Ailelerin kapılarını çalacaklar. Vatandaş şu anda 41 kapı çalmak zorunda kalıyor. Devletin sosyal destek, sosyal yardım verdiği 41 ayrı kapı var. Vatandaşlarımız onu bilemez, bulamaz. Sosyal destek uzmanları gidip ailenin durumuna bakacaklar. Sağlık olur, rehberlik yardımı olur, psikolojik destek olur, engelli birey olur, mahalleye yeni taşınmıştır yol yordam bilmiyordur… Yardıma ihtiyacı varsa o arkadaşlarımız yardımcı olacak. Cep telefonundan direkt ‘Benim şu ihtiyacım var’ diye aranabilecekler.

Avrupa’nın en büyük tarım arazilerine sahip olan ülkenin tarım politikası olmadan yürümesi mümkün değil. Bütün sulama projelerini iktidarımızın ilk 5 yılında tamamlayacağız. Barajlar, göletler, isale hatları, kapalı, basınçlı sistem su dağıtım kanalları, damlama, yağmurlama… Tamamını tamamlayacağız. Toprağa su gidince verim en az ikiye, üçe katlıyor. Toprağa su gidecek ki gençler çiftçiliği meslek edinsin. Toprağa su gidecek ki ülkenin yarınları ayağa kalksın. Toprağa su gidecek ki tarım ölmesin.”

Paylaşın

Akşener, Niğde’den Seslendi: Haram, Zıkkım Olsun

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, esnaf ziyareti için gittiği Niğde’nin Yeşilgölcük beldesinde kendisini bekleyen vatandaşlara seslendi. Akşener, insanları birbirine düşürmekten haz alanların attığı yün yumaklarını ortadan kaldırmak ve vatandaşın dertlerini öğrenip bunlar üzerinden çözüm üretmek için tam iki buçuk yıldır gezdiklerini söyledi.

Yeni bir siyaset anlayışını inşa ettiklerini, seçmenin artık velinimet olduğunu kaydeden Akşener, vatandaşların çırak çıkarıldıklarını anladığını belirtti.

“5-10-11 maaş alan danışmanlar varken, senin çocuğun üniversite mezunu olarak iş bulamıyorsa, 92-86 puanla atanamıyorsa bu işte bir dümen vardır demektir” diyen Akşener, “Bu dümen, bu harami düzenin inşa ettiği bir düzen. Bu dümeni de bu harami düzeni de birlikte yıkacağız inşallah. Helal oylarınızla, demokrasiyle, sandıkta bunların tamamını attaya göndereceğiz inşallah” dedi.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, Akşener şöyle devam etti:

“İki rakam vereceğim. Bakın hangi dümenler neticesinde ne haldesiniz. 24 milyar lira, Türk Telekom’dan alındı, Hariri’nin cebine kondu. Hariri, Sayın Erdoğan’ın aile dostu, onu üzmek ayıp olur. Sizi üzdüler, 24 milyar lira Hariri’nin cebine kondu. Ankara’da Ankapark var. Çarpışan otomobillerin çarpışamadığı bir park. Tam 801 milyon dolar harcanmış. Türk parası ile 14 milyar lira. Topla ikisini, 38 milyar lira. Birilerinin cebine girmiş, kimin cebinden çıkmış, hepimizin cebinden çıkmış”

Bu para ile yapılabilecekleri sıralayan Akşener, çiftçi olduğunu söyleyen bir vatandaşın uzattığı elektrik faturasını paylaştı. 60 bin liralık faturayı gören Akşener, “Bunu gördükten sonra zaten konuşmanın anlamı yok. Nasıl ödeyeceksin kardeşim” dedi.

Türk Telekom’un devri ile Ankapark sürecine yeniden değinen Akşener, “Bir ayda 60 bin ama 38 milyar lira gitti. Hepimizin cebinden gitti. Elbet haram zıkkım olsun, zehir zıkkım olsun ama artık ‘dur’ deme vakti geldi de geçti bile. Bundan sonra ‘kaşının altına neden gözün var’ diyenlere hadi oradan diyeceksiniz. 5-10-11 maaş alan danışmanlar, yan gelip yatan danışmanlar, saraylarda oturanlar, 500 milyon dolarlık uçaklarla uçanlar, bir ayda 60 bin lira elektrik faturası gelen bir çiftçi… İşte sözün bittiği yer. O 38 milyar lira ile bunlar olmayabilirdi ama bir Haririler iki tane de müteahhit cebini doldurdu gitti” şeklinde konuştu.

“Haram, zıkkım olsun”

Akşener şunları ekledi:

“Bu harami düzeni bozmak için bir kere herkes oy kullanacak. Bu harami düzeni beraber yıkacağız ama en önemlisi muhteremlere diyeceksiniz ki; ‘Bize üstten bakamazsınız. Ayağımıza geleceksiniz. Karşımızda resmi tazim duracaksınız ve biz sizi tartacağız. Ben asılım aziz Türk milletiyim. Sen vekilsin.’ Seçmenin velinimet olduğu gün bu harami düzen ortadan kalkacaktır. Yazık. Çiftçinin gözyaşı, emeklinin gözyaşı, gencin gözyaşı ve cepleri doldurulan haramiler. Haram olsun, zıkkım olsun.”

Paylaşın

Üreticinin Gündemi Aynı: Artan Maliyetler, Düşen Üretim

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Niğde’de yaşanan sel nedeniyle ektiği patatesler çürüyen ve ikinci kez ekim yapmak zorunda kalan üreticiler ile bir araya geldi.

Maliyet artışlarına dikkat çeken üreticiler, 1 kilogram patatesin maliyetinin işçilik ve nakliye giderleriyle birlikte 5 buçuk lirayı bulduğunu, gübre atamadıkları için de verim kaybı yaşanacağını söyledi.

Çiftçiler ayrıca Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıt olmalarına rağmen Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) sigortası yaptıramadıklarını, sel nedeniyle ürünlerin çürümesi sonucu oluşan zararları kendilerinin karşıladığını ve bu nedenle ciddi mağduriyet yaşadıklarını kaydetti.

Çiftçilerin sorunlarını dinleyen Niğde Milletvekili Gürer ise mazottaki Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi’nin (ÖTV) kaldırılması ve gübrenin de üreticiye sübvanse edilmesi gerektiğini ifade etti.

“30 bin lira zarar ettim”

Gürer ile bir araya gelen çiftçilerden Fatih Altıner, ÇKS’ye kayıtlı olduğunu, fakat çeşitli nedenlerle ürününe TARSİM sigortası yapamadığını söyledi. Sel nedeniyle tarlasına ikinci kez ekim yapan Altıner, 30 dönüm patates ektiğini, sel nedeniyle 15 dönüm ekili alandaki patatesin çürüdüğünü, 30 bin lira zarar ettiğini belirterek yeniden ekim yapacağını anlattı.

Benzer bir sorun yaşayan Mahmut Teke de maliyet artışlarına dikkat çekerek 130 bin lira masraf yaparak ektikleri tarlalarını aşırı yağışlar sonrası sel bastığını ve ektikleri patateslerin çürüdüğünü söyledi.

Teke ayrıca TARSİM’e kayıtlı olmadıkları için hiçbir destek almadıklarını ve zararlarının 200 bin lirayı geçtiğini ifade etti: “İlk ekimde gübre atmıştık. Sel ile ürün çürüdü. Yeniden ekim yaptım. İkinci kez patates ekince bu kez gübre atamadık. Çünkü çok pahalı olan gübre canımızı yaktı. Ot ilacı atacağız ancak gübre atamadığımız için verim kaybı olacak.”

Çiftçi Teke, ilaç, gübre, mazot ve diğer girdilerle maliyetin arttığına dikkat çekerek, “İşçilik ve nakliye hariç 1 kilo patatesi maliyeti 4 lira oldu. İşçilik ve nakliyeyi de eklersek maliyet 5 buçuk lirayı bulur” dedi: “Büyük mağduriyet yaşıyoruz. Alnımızın teriyle kazanamadıktan sonra, niye bu işi yapalım? 35 yaşındayım, kendimi bildim bileli çiftçilik yaparım. Bu seneki kadar hiç görmedim. Böyle bir dönem olmadı. Her şey çok pahalı.”

“Çiftçi patates üretiminden uzaklaştı”

CHP Niğde Milletvekili Gürer ise Niğdeli patates üreticilerinin sorunları ile ilgili özetle şu değerlendirmeleri paylaştı:

“Niğde bölgesinde 2 yıl önce patates eken çiftçinin ürünü depoda kaldı. 100 bin ton patates çürüdü. Çiftçi üretimden uzaklaştı.

Niğde’de geçen yol 300 bin ton daha ürün alındı. Bu yıl da patates üreticisinin yeni sorunları var. Küresel ısınma ile oluşan hava değişimi üreticiyi olumsuz etkiledi. Mevsiminde yağış olmadı. Sonrası aşırı yağışlar ekili alanlara büyük zarar verdi.

Patates zamanında hasat edilemeyecek. Verim kaybı da yaşanacak. Büyük kentlerde patatesin artan fiyatından tüketici şikâyetçi. Çiftçi rafta artan fiyattan fayda sağlamıyor. Başta elektrik, mazot, gübre artışları çiftçi maliyetini katladı. Beklenmeyen afetlerde çiftçinin belini büktü.

Aslında patates raftaki fiyat artışı üreticide maliyet ve sonrası o kadar arttı ki çiftçi patates ekmekte zorlanır oldu. İki yıl önce depoda çürüdüğü için de üretim yapanların sayısı azaldı. Patatesten kar eden çiftçi olmayınca, insanlar patates ekiminden uzaklaştı.

Girdi maliyetleri çok arttı. İlaç, gübre, tohum fiyatları kat kat yükseldi. Mazotun yanına yaklaşılamıyor. O nedenle iktidar mazotta KDV ve ÖTV’yi kaldırmalı. Ayrıca üreticiye gübreyi sübvanse etmeli…”

“Ankara’dakiler gerçekleri görmüyor”

Öte yandan, CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun da bugün (12 Temmuz) Kurban Bayramının dördüncü gününde Süleymanpaşa’da Kurbanlık Hayvan Pazarı’nı ziyaret etti. Sorunlarını Aygun ile paylaşan üreticiler özetle şöyle konuştu:

“Geçen yıl 100 tane büyükbaş hayvan sattım. Bu yıl ise 20 tane satabildim. Küçükbaş hayvan satışında da zarar ettik. Hayvan yeminin geçen sene torbası vadeli satış ile 80 liraydı. Bu yıl peşin fiyatına torbasına 350 lira istiyorlar. Yakında besici kalmayacak. Ankara’dakiler gerçekleri görmüyor.

Bayramın dördüncü günündeyiz. 45 küçükbaş getirdim, 12 tanesi elimizde kaldı. Durum vahim. Geçen yıl 80-100 lira arasında olan yemin torbası bu yıl 350 lira. Üstelik geçen yıl vadeli satış ile yem alabiliyorduk. Bu yıl peşin fiyatına yemin torbasına 350 lira istiyorlar.

Çalışırken batıyoruz. Hiç çalışmasak daha iyi. Ankara’dan bakınca durumu iyi gösteriyorlar. Gelsinler bu işleri onlara devredelim, onlar satsın hayvanlarımızı.

Süt üreticisi de perişan. Bu yıl keçi sütünü alan kalmadı. Süt keçilerini hayvan pazarına getirip satmaya çalışıyorlar.

Maliyetler 3-4 kat arttığı halde geçen sene 2500 liraya sattığım koçu bu yıl da aynı fiyata sattım. Zarar ediyoruz, bırakacağız bu işi. Herkes borçlu. Hayvanlarımı satarak, borçlarımı ödeyeceğim.”

Paylaşın

Tarım Kredisi Kullanan Çiftçi Sayısı 1 Milyon 300 Bini Geçti

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, kamu ve özel bankalardan tarım kredisi kullanan çiftçilerin sayısını açıklaması için Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yazılı soru önergesi verdi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin Gürer’e verdiği yanıta göre, tarım kredisi kullanan çiftçi sayısı 1 milyon 300 binden fazla.

Çiftçinin sermayesi: Kredi borcu

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yazılı soru önergesinde, “Kamu ve özel bankalardan ayrı ayrı kredi kullanan çiftçi ve besici sayısı kaçtır? Toplam çiftçi borç tutarı ne kadardır? Özel ve kamu bankalarında ayrı ayrı takibe düşen çiftçi sayısı kaçtır?” diye sordu.

Bakan Nebati ise yanıtında: “2021 Aralık dönemi itibariyle, kamu bankalarının stok nakdi tarım kredisi gerçek kişi müşteri sayısı 852.871 iken özel bankaların stok nakdi tarım kredisi gerçek kişi müşteri sayısı 453.567’dir,” dedi.

Gürer, yanıttan sonra yaptığı açıklamada şu sözlere yer verdi:

“Çiftçi, ürünü maliyetini bile kurtaramadığı için banka kredileri ile ayakta kalmaya çalışıyor. Hasat dönemi kazandığı ile kredi borcu ödemeye çalışıyor.

Kredi almadan çiftçilik yapan kalmamış. Tüm çiftçiler kredi kullanarak borcu borçla döndürmeye çalışıyorlar. Borçlanmadan çiftçilik yapılamaz duruma gelmiş. Çiftçinin sermayesi: Kredi borcu.”

Kredi Kayıt Bürosu’nun (KKB) 2021 yılında yaptığı “Tarımsal Görünüm Saha Araştırması”na göre:

  • Çiftçilerin banka kredisi kullanma oranı 2020’de yüzde 35’ten, 2021’de yüzde 49’a çıktı.
  • Tarım Kredi Kooperatifi (TKK) kredisi kullananların oranı bir yılda yüzde 17’den yüzde 25’e yükseldi.
  • Çiftçiler girdi satıcılarından “vadeli mal alımı” yoluyla üretimlerini finanse etme yöntemini de 2020’ye göre iki kat daha fazla kullandı. (Yüzde 26).
  • Bankalardan kredi kullanan çiftçilerin aldıkları kredi tiplerinde en yüksek oran “üretim” (işletme) ve “yatırım” kredilerinde.
  • Çiftçiler en çok,üretim faaliyetlerinin finansmanı için krediye ihtiyaç duyuyor.
  • Traktör ve makine alım kredisi oranı 2021’de 7 puan artarak yüzde 61’e yükseldi.
Paylaşın

Niğde: Sıraçakıl Hanı ve Han Köprüsü

Sıraçakıl Hanı ve Han Köprüsü; Niğde’nin Altunhisar İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Yuvarlak sütun ve kemerlerin bulunduğu han, kesme taşlarla inşa edilmiş olup halen kullanıldığı günlerin izlerini taşımaktadır.

Tarihi Han’a 1 km mesafede Altunhisar çayı üzerinde bulunan Han Köprüsü üç kemerli, kemer içleri kesme taşlı, kemer ayakları blok bazalt taştan yapılmıştır.

Paylaşın

Niğde: Bayatönü (Karaasmaz) Mağaraları

Bayatönü (Karaasmaz) Mağaraları; Niğde’nin Altunhisar İlçesi, Bayatönü Mevkii’nde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Mağaralar, Kapadokya’nın geleneksel kaya oyma mekânları olarak karşımıza çıkar. Yakın zamana kadar kullanılan mekânlar geniş bir alana yayılmaktadır.

Yapılan incelemeler sonucu bir dönemin sosyal ve kültürel yaşantı izlerini taşıyan mekânlar topluluğunun birbirine geçişlerle bağlanması sonucu bir yeraltı şehri vasfı görünümündedir.

150 yıl öncesinde kadar yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinen mağaralarda günümüzde yerleşim görülmemektedir.

Paylaşın

Niğde: Roma Havuzu

Roma Havuzu; Niğde’nin Bor İlçesi, Bahçeli Kasabası sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Roma döneminde Trojan ve Hadrian Döneminde M.S. 2. yy. ‘da inşa edilmiştir. Havuz düzgün kesme taş bloklarla inşa edilmiş, dikdörtgen planlı olup, 65×22,5m. Ölçülerindedir.

Havuzun altından kaynayan su, oluşturulan kemerler vasıtasıyla Antik Tyana (Kemerhisar) kentine ulaştırılıyordu. Dönem, dönem onarımlara gidilmiştir. Orijinal özelliğini büyük ölçüde korumaktadır.

Paylaşın

Niğde: AK Medrese Müzesi

AK Medrese Müzesi; Niğde’nin Merkez İlçesi, Saruhan Mahallesi, Osman Kabaksız Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Kapısı üzerindeki inşa kitabesine göre, H.812 (M.1409-10) yıllarında yapılmıştır. Bazı onarımlarla günümüze gelen medrese orijinal durumunu muhafaza etmektedir.

Yapı I. Dünya Savaşı sıralarında nalbant hane olarak kullanılmış 60 öğrencisi ile medrese fonksiyonunu sürdürmüş, 1936 yılından itibaren çevrede bulunan tarihi eserler medresede toplanarak 1939-1950 yılları arasında ise II. Dünya Savaşı tehlikesine karşı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin deposu olarak hizmet vermiş 1950-57 yılları arası Niğde Müzesi deposu, 1957-1977 yılları arası Niğde Müze Müdürlüğü olarak hizmet vermiştir.

1997’den beri taş eserler medresede muhafaza edilmektedir. Bina açık avlulu ve iki katlı medreseler gurubundadır. Alt kat iki eyvanlı bir şemaya sahipken üst katta ise iki kat yüksekliğinde tutulan ana eyvan ile beraber dört eyvanlı bir düzenleme görülür. Plan şeması son derece simetrik olup Türk Medrese Mimarisinde tek örnektir.

Kuzey-güney doğrultusundaki yapı; dıştan 21.80 x 24.50 m. boyutlarındadır. Ortasında su kuyusu bulunan 8.35 x 9.40 m. ebadında avlu doğu, batı ve kuzeyden üçer gözlü revakla, güneyden de ana eyvanla kuşatılmıştır. Üst kat ise; kuzeyde dışa kaş kemerlerle açılan sofalar, avluyu üç yönden kuşatan revaklardan ibarettir.

Paylaşın