CHP MYK Üyelerinin Tamamı İstifa Etti

CHP MYK üyeleri, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun elini rahatlatmak ve yeni yönetimini belirlemesi için istifalarını sundu. MYK’da yeni görevlendirmeler yapılması bekleniyor.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaybedilmesinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı, Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında Genel Merkez binasında gerçekleştirildi.

Basına kapalı gerçekleştirilen toplantı yaklaşık 4 buçuk saat sürdü. Toplantının ardından henüz açıklama yapılmazken MYK üyelerinin tamamı istifa etti. Kemal Kılıçdaroğlu istifaları onayladı. MYK’da yeni görevlendirmeler yapılması bekleniyor.

Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri

Ahmet Akın, Ali Öztunç, Bülent Kuşoğlu, Bülent Tezcan, Devrim Barış Çelik, Faik Öztrak, Fethi Açıkel, Gamze Akkuş İlgezdi, Gökçe Gökçen, Gülizar Biçer Karaca, Lale Karabıyık, Muharrem Erkek, Oğuz Kaan Salıcı, Selin Sayek Böke, Seyit Torun, Veli Ağbaba, Yüksel Taşkın.

CHP Genel Başkan Yardımcılarından Feti Açıkel toplantıda seçimlerin siyasi sonuçlarına dair sunum yaparken Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Devrim Barış Çelik de seçimlerin teknik sonuçlarına dair MYK’ya bilgi verdi.

CHP Parti Meclisi (PM) de Cumartesi günü toplanarak, hem seçim sonuçlarını değerlendirecek, hem de bundan sonraki sürece ilişkin yol haritasını belirleyecek.

CHP’nin yeni MYK’sının da PM toplantısından sonra ve büyük olasılıkla Pazar günü açıklanacağı dile getiriliyor.

CHP’nin Cumartesi günü basına kapalı olarak gerçekleştirilecek Meclis grup toplantısında da yeni grup başkanvekilleri ve TBMM Başkanlık Divanı’nda görev alacak isimler belirlenecek.

CHP MYK ve PM toplantılarında, kongre süreçlerinin de başlatılması bekleniyor. CHP kulislerinde, il ilçe kongrelerinin yaz aylarında tamamlanıp, Eylül-Ekim gibi de 38. Olağan Büyük Kurultay’ın yapılabileceği belirtiliyor.

Öte yandan Kılıçdaroğlu kritik MYK toplantısı öncesinde CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile bir görüşme gerçekleştirdi. CHP Genel Merkezi’ndeki görüşme bir saate yakın sürdü.

Paylaşın

CHP’li Muharrem Erkek: Her Bir Oyu Takip Ediyoruz

CHP’li Muharrem Erkek, seçim sonuçlarıyla ilgili partisinin genel merkezinde düzenlediği basın açıklamasında, “Bütün sandıkların sonuçları hem bizim tutanakları hem YSK tutanakları karşılaştırılarak tek tek kontrol edildi ve gerekli tüm itirazlar yapıldı, süreç takip ediliyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Genel sonuçları değiştirmeyecek nitelikte de olsa her bir oyu takip ediyoruz arkadaşlar. Milletvekilliğinde bazı yerlerde 100, 200 oyla farklılıklar olabilir. Onları da takip ediyoruz.”

Erkek, açıklamasında ayrıca, “Milletvekilliği için toplam 4 bin 825 sandıkta uyuşmazlık tespit ettik, CHP ve İYİ parti aleyhine. Ve bunların da itirazları dün 15.00 itibariyle bitti. İlçe seçim kurullarında birleştirme tutanakları düzenlenirken, bazı maddi hatalar da ilçe seçim kurulları tarafından düzeltiliyor, itiraz olmadan da düzeltiliyor” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan yardımcısı Muharrem Erkek, seçim sonuçlarıyla ilgili partisinin genel merkezinde basın açıklaması yaptı. Muharrem Erkek, şu bilgileri verdi:

“14 Mayıs’taki seçimde yurt içinde 192 bin 214 sandığımız vardı, yurt dışında 9 bin 593 sandığımız vardı, toplam 201 bin 807 sandığımız vardı. Bu sandıkların tamamına yakınında, yani yüzde 99.9 oranında ıslak imzalı sandık sonuç tutanaklarını sistemimize girdik. O küçücük oranı da kontrollerini yapıyoruz, sistemimize gireceğiz.

Öncelikle bizim sistemimiz nasıl çalışıyor bunu paylaşayım. Oylar kullanılıyor, sandıklar açılıyor, sayım döküm işlemleri yapılıyor, sandık sonuç tutanakları hazırlanıyor, imzalanıyor, bu sandık sonuç tutanağını bizim sandık kurulu üyemiz veya müşahitimiz okul sorumlumuza ulaştırıyor, o da ilçe başkanlığımıza, o da bunu sisteme girdiğinde otomatik olarak genel merkezimiz bunu görüyor. Ve bu sandık sonuç tutanağı sisteme girildiğinde aynı sandık sonuç tutanağı da YSK’nın sistemine girmişse ve arada bir farklılık varsa bizim sistemimizde kırmızı alarm veriyor.

Bizim kendi sandık sonuç tutanağımız ile YSK’nın arasında bir uyuşmazlık var ise bizim sistemimizde kırmızı alarm veriyor. Bunu hem genel merkez hem il hem ilçe görüyor. Yani son derece sağlıklı bir alt yapımız ve sistemimiz var. Çünkü bizim için seçmenin iradesi her şeyin üstündedir. Her bir oyu takip ediyoruz.

Size tam rakamları vereceğim. Cumhurbaşkanlığı için önce vereyim. Biliyorsunuz cumhurbaşkanlığı için ayrı milletvekilliği için ayrı tutanaklar düzenleniyor. Toplam 201 bin 807 sandık. Cumhurbaşkanlığı için 2 bin 269 sandık tutanağında farklılık tespit ettik.

Tabii 4 adayın da lehine, aleyhine olabilir. Ayrıca bizim adayımız aleyhine olanları da ayrıca tespit ediyoruz. Bunların itirazları pazartesi 17.00 itibariyle yapıldı. Biliyorsunuz 17.00’de itirazlar son buldu.

CHP ve İYİ parti aleyhine 4 bin 825 uyuşmazlık

Milletvekilliği için toplam 4 bin 825 sandıkta uyuşmazlık tespit ettik, CHP ve İYİ parti aleyhine. Ve bunların da itirazları dün 15.00 itibariyle bitti.

İlçe seçim kurullarında birleştirme tutanakları düzenlenirken, bazı maddi hatalar da ilçe seçim kurulları tarafından düzeltiliyor, itiraz olmadan da düzeltiliyor.

Örneğin, cumhurbaşkanlığı için, Sultangazi Nuri Pakdil anadolu Lisesi 1374 nolu sandık. Kılıçdaroğlu 260 oy almış YSK sistemine 76 yazılmış, Erdoğan 72 almış sisteme 248 olarak girmiş. İtirazlar yapılmış, YSK kararıyla itiraz haklı bulunmuş YSK sistemine de doğru olarak düzeltilmiş.

Ankara Keçiören Aşık Veysel Ortaokulu 4137 nolu sandık. Burada Kılıçdaroğlu 137 aldığı halde 121 sisteme girmiş, Erdoğan 177 aldığı halde 201 sisteme girmiş, sistem kırmızıyı vermiş, bu şekilde biliyorsunuz toplam 2 bin 269 tutanakta farklılık tespit edildi, hepsi tek tek incelendi.

Bir örnek daha Elazığ merkez ilçe 105 nolu sandık Kılıçdaroğlu’nun 95 oyu ama sistemde bu oy Muharrem İnce’ye yazılmış. İtiraz edilmiş ve düzeltilmiş.

Malatya Battalgazi birinci ilçe seçim kurulu, iki sandıktan örnek vereyim, çok var; 1050 nolu sandıkta Kılıçdaroğlu 228 oy almış ama bu oylar Muharrem İnce’ye yazılmış. İtiraz üzerine ilçe seçim kurulu kararıyla düzeltilmiş. Yine Battalgazi’de 1053 nolu sandık, Kılıçdaroğlu’nun 50 oyu Muharrem İnce’ye yazılmış. Bu da itiraz üzerine düzeltilmiş. Böyle yüzlerce örnek var.

“Genel sonuçları değiştirmeyecek nitelikte”

Bütün sandıkların sonuçları hem bizim tutanakları hem YSK tutanakları karşılaştırılarak tek tek kontrol edildi ve gerekli tüm itirazlar yapıldı, süreç takip ediliyor. Genel sonuçları değiştirmeyecek nitelikte de olsa her bir oyu takip ediyoruz arkadaşlar. Milletvekilliğinde bazı yerlerde 100, 200 oyla farklılıklar olabilir. Onları da takip ediyoruz.”

Paylaşın

“İçişleri Bakanlığı, YSK’ya Paralel Seçim Takip Sistemi Kurmuş” İddiası

Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, seçim güvenliğine ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Milletvekili Muharrem Erkek, seçimler için İçişleri Bakanlığı’nda paralel bir yapı kurulduğunu tespit ettiklerini söyledi ve ekledi:

Haber Merkezi / “İçişleri Bakanlığı tüm valiliklere yazdığı yazıyla bir seçim takip modülü oluşturulmasını talep ediyor. Nüfusu 20 bine kadar olan ilçelerde en az 3, 20-100 bin arası olanlarda en az 5, 100 bin üstü olanlarda en az 10 personel görevlendirilecek.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, seçim gündemine dair CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

Erkek’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Öyle bir tablo ile karşılaştık ki, bunu ilk kez bir seçimde yaşıyoruz. İçişleri Bakanlığı’nda paralel bir yapı kurulduğunu tespit ettik. İçişleri Bakanlığı, YSK’ya paralel bir seçim takip sistemi kurmuş.

İçişleri Bakanlığı tüm valiliklere yazdığı yazıyla bir seçim takip modülü oluşturulmasını talep ediyor. Nüfusu 20 bine kadar olan ilçelerde en az 3, 20-100 bin arası olanlarda en az 5, 100 bin üstü olanlarda en az 10 personel görevlendirilecek.

İçişleri Bakanı bir suç işleri bakanı gibi davranmaya devam ediyor. YSK karşısında İçişleri Bakanlığı’nı, ilçe seçim kurullarının karşısına da kaymakamlıkları koyup paralel bir yapı kurmuş.

Görevlileri uyarıyoruz; bu kanunsuz emre uymayın, bu suça ortak olmayın. Soylu 14 Mayıs için Batı’nın siyasi darbesi demişti, gerçekten artık akıllarını kaybettiler. Halkın üstünde hiçbir güç yoktur. 15 Temmuz’un finansörü dedikleri BAE’ye koşa koşa nasıl gittiklerini biliyoruz.

İçişleri Bakanlığı, YSK’ya paralel bir seçim takip sistemini neden kurmuş? İşte gerçek beka sorunu budur.”

Paylaşın

Deprem Bölgelerinde Yaşayan Seçmenler Nasıl Oy Kullanacak?

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler 11 ilde büyük yıkıma neden olurken, deprem bölgelerinde yaşayan seçmenlerin yaklaşan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde nasıl oy kullanacakları da merak edilen sorular arasında.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, bu soruya maddeler halinde yanıt verdi. Erkek’in sosyal medya hesabından yaptığı depremzedelerin oy kullanmasına ilişkin açıklamaları şöyle:

“Öğrencilerimizin oy kullanabilmesi için 14 Şubat’a kadar adres kaydı yaptırması gerektiğine ilişkin bir söylenti dolaşıyordu, DOĞRU DEĞİLDİR. Seçim takvimi başlayıp da seçmen kütükleri askıya çıkana dek her an MERNİS’e kayıtlı adresler değiştirilebilir.

Seçim Kanununda geçen yıl yapılan değişiklikle YEREL SEÇİMİN başlangıcından 3 ay önceki seçmen kayıtlarının esas alınacağı hükme bağlandı. Bu kural MİLLETVEKİLİ ve CUMHURBAŞKANI seçimlerinde uygulanmaz!

Vatandaşlarımız YSK tarafından seçim takviminin yayınlandığı güne ve sonrasında seçmen listelerinin askıda kalıp ilan edileceği süre sonuna kadar oy kullanacakları yer adreslerini güncelleyebilirler.

Adres güncellemeleri, nüfus müdürlüklerine bizzat başvuru veya e-devlet üzerinden yapılabilir. Askı süresinde bu işlemin dışında ayrıca ilçe seçim kurullarına başvuru gerekecektir. Bu başvurulara göre seçmen listeleri şekillenecektir.

Yurtta kalan öğrenciler seçmen kütüklerinin askıda olacağı 2 haftada, yurtlarından alacakları belge ve okullarından alacakları öğrenci belgesiyle; – Önce nüfus müdürlüğüne, – Oradan alacağı belgeyle ilçe seçim kurula başvurarak yurtlarının olduğu ilde oy kullanabilirler.

Yurtlar kapalı olduğuna göre öğrenciler için de adres kayıt sistemindeki bir adresi ikamet adresi olarak göstermek gerekecek. Yeni düzenleme ile adresi kapandığı için adres kayıt sisteminde görünmeyenler, en son geçerli adreslerinde seçmen listelerine eklenecekler.

YSK henüz, depremzedelerin oy kullanmasında nasıl bir yol izleyeceğine ilişkin karar almadı. Bu konuyu da yakından takip ediyor, seçmenlerin oy kullanmasının güvence altına alınması için önerilerimizi oluşturuyoruz.

Kendi sandığından başka sandıkta görev yapan sandık kurulu başkan, üyeleri ve diğer görevlilerin kendi sandıklarında isimlerinin karşısına “oy kullanamaz” şerhi düşülür, görevli olduğu sandık seçmen listesine ismi eklenir. Böylece bunların mükerrer oy kullanmaları önlenir.

Ayrıca kısıtlı, hükümlü, kamu hizmetinden yasaklı, silah altında bulunan erler, onbaşılar, kıta çavuşları ve askeri öğrencilerin isimlerinin bulunduğu sandık seçmen listelerine de “oy kullanamaz” şerhleri düşülür.  Hem seçim öncesi hem seçim esnası hem de seçim sonrasında her bir oya sahip çıkacağız. Kimse merak etmesin!”

Paylaşın

Millet İttifakı’ndan Erdoğan’a “Adaylık” Yanıtı: Aday Olamaz

Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı (Altılı Masa) kurmayları, “Kronometre sıfırlandı” diyerek yeniden aday olacağını belirten Erdoğan’a yanıt verdiler.

“‘Kilometre sıfırlamak’ için 101. maddede değişiklik yaparken oraya geçici madde hükmü konulması gerekiyordu.

Erdoğan yeniden aday olamaz. O sistem, bu sistem, şu sistem hiç fark etmez. Kanun aynı; 5+2 diyor, bunu getiren kendileri.

Anayasa 101. madde açık. Sayın Erdoğan’ın aklı neredeydi, demek ki aklı anayasada değilmiş, okumamış. 3. kez aday olamazsın, olman mümkün değil.”

Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan, adaylığı üzerinden yürütülen tartışmalara ilişkin  dün (28 Ocak) “Türkiye, 2018 seçimleriyle birlikte yeni yönetim sistemine geçti. Kronometreyi sıfırladı. Aklen de hukuken de fiilen de 2018’de seçilen cumhurbaşkanı yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır” açıklamasını yaptı.

Altılı masanın kurmayları Erdoğan’ın ‘kronometre sıfırlandı’ sözlerini değerlendirdi. Cumhuriyet gazetesine konuşan Altılı Masa kurmayları, Erdoğan’a tepki gösterdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “2017’de OHAL döneminde referandum yaptılar, kendilerinin aklı neredeydi? Biz hiçbir şeyi sıfırlamadık. Yeni bir anayasa da yapmadık” dedi.

İyi Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, şunları söyledi:  “Kişinin kendi arsuzuna göre ‘kilometre sıfırlandı’ gibi hukuka uymayan, sadece kendi isteğini ve iradesini yansıtan yaklaşımlarla Türkiye yönetilemez. İyi Parti bu hukuksuzluğa geçit vermeyecektir.”

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, “İki yılı aşkın süredir Erdoğan’ın aday olamayacağını söylüyoruz. “Kilometre sıfırlamak” için 101. maddede değişiklik yaparken oraya geçici madde hükmü konulması gerekiyordu”  değerlendirmesini yaptı.

Demokrat Parti Sözcüsü Neslihan Çevik, “Erdoğan yeniden aday olamaz. O sistem, bu sistem, şu sistem hiç fark etmez. Kanun aynı; 5+2 diyor, bunu getiren kendileri” diye konuştu.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, “Anayasa 101. madde açık. Sayın Erdoğan’ın aklı neredeydi, demek ki aklı anayasada değilmiş, okumamış. 3. kez aday olamazsın, olman mümkün değil” dedi.

Paylaşın

CHP’den ‘SADAT’ Hakkında Suç Duyurusu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, başkanlığındaki CHP Heyeti, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.) hakkında suç duyurusunda bulundu.

Haber Merkezi / Suç duyurusunun ardından Ankara Adliyesi önünde açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan şunları söyledi:

“Paramiliter bir suç örgütü olan SADAT hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bunun için Ankara Adliyesi’ndeyiz. Daha önce sayın genel başkanımız yaptığı açıklamalarla da ortaya çıktığı üzere SADAT paramiliter bir yapıdır. Kanunlarımız karşısında paramiliter örgütlenme suçtur. SADAT, paramiliter örgütlenmesiyle Türkiye Cumhuriyeti kanunları çerçevesinde suç işlemek için kurulmuş ve Saray’ın da desteğini arkasına alarak faaliyet yürüten bir suç örgütüdür.

İnternet sitelerinde yaptıkları yayın, açıklama ve ilanlarda açık bir şekilde gayri nizami harp eğitimi ve terör eğitimi verdiklerini ikrar etmektedirler. Verdikleri kurs sonunda mezun olanların sabotaj, terör gibi yetenekleri kazandıklarını açıkça deklare eden suç örgütü ile karşı karşıyayız.

SADAT’ın yetkililerinin yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki SADAT silah ticareti yapmaktadır. Silah ticaretine aracılık yapmaktadır. Bu açıkça suçtur. SADAT bunları yaparken öbür taraftan bir yan kuruluşu olan aynı kişilerin birlikte hareket ettiği ASSAM adlı bir kuruluşun eliyle anayasal düzeni değiştirmek üzere Asrika adı altında bir devlet kurarak anayasal düzeni değiştirme hedefi olduğunu açıkça ifade etmektedir.

SADAT yetkilileri bunu şiddet yoluyla hedeflediklerini açıkça ortaya koymaktadırlar. SADAT bu gücü kimden alıyor? SADAT’ın verdiği bir başka mesaj sandıkta kaybedecekleri iktidarı şiddet yoluyla vermeme konusunda gereğini yapacaklarını söyleyecek kadar pervasızlaşmışlar. Bu sözlerin, girişimlerin, yapıların tamamı suçtur. Herkes biliyor ki SADAT bu amaçla kurulmuş bir örgüttür. Ne yazık ki arkasında saray rejimi vardır.

Savcılığa verdiğimiz dosyada açıkça görülecektir ki terör ve şiddet yoluyla anayasal düzeni değiştirmek ve suç işlemek için örgüt kurmuşlardır. ”

‘Cesur savcılara ihtiyacımız var’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ise şunları söyledi: Cesur savcılara ihtiyacımız var. Tüm soruşturmaların, tüm yargılamaların amacı hakikati ortaya çıkarmaktır. Gerçeğin üstünü hiçbir güç örtemez. SADAT’la ilgili başvurumuzu ciddi bir şekilde incelerse, korkmazsa, siyasi iktidarın baskısı altında kendini hissetmese gerçek ortaya çıkacaktır.

Ne olmuştu?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski danışmanı Adnan Tanrıverdi tarafından kurulan SADAT’ın İstanbul Beylikdüzü’nde bulunan merkezinin kapısına dayanarak, “Önünde bulunduğumuz SADAT paramiliter bir kuruluştur… Burası terörist yetiştiren bir kurumdur. Seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliği sarsacak herhangi bir şey olursa sorumlusu burasıdır ve saraydır” açıklaması yapmıştı.

SADAT, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na 1 milyon lira tazminat davası açtığını duyurmuştu. Dava dilekçesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına yer verilerek “Çok ağır ithamlarda bulunmak suretiyle müvekkil şirketin kişilik hakkına saldırı gerçekleştirilmiştir” denilmişti.

Paylaşın

Abdulhamit Gül’ün İstifasında ‘Cemal Kaşıkçı’ İddiası

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Abdulhamit Gül’ün Adalet Bakanlığı görevinden Cemal Kaşıkçı davasını Suudi Arabistan’a devretmeye ‘yanaşmadığı’ için istifasının istendiğini iddia etti.

CHP’li  Muharrem Erkek, sosyal medya hesabından eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün görevinden zorla istifa ettirildiğini öne sürdü. Muharrem Erkek, geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’a devredilen Cemal Kaşıkçı davasının buna sebep olduğunu belirterek, ” Yerine devri onaylayacak bir Bakan atanmış. Saray İktidarı ülkemizin itibarını satacak kadar acz içinde…” dedi.

Muharrem Erkek’in paylaşımı şöyle:

“Saray İktidarı, #CemalKaşıkçı dosyasıyla birlikte yargı yetkisini ve aslında egemenlik hakkını bir avuç dolar için devretti. Gerçek beka sorunu budur. Bu konudaki iddialar ise oldukça vahim:

Önceki Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, #Kaşıkçı dosyasını Suudi Arabistan’a devretmeye yanaşmadığı için gözden çıkarılmış ve zorla istifa ettirilmiş. Yerine devri onaylayacak bir Bakan atanmış. Saray İktidarı ülkemizin itibarını satacak kadar acz içinde…”

Cemal Kaşıkçı dosyasının devri

Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018’de gittiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürüldü. Kaşıkçı’nın cansız bedeninin parçalanarak ortadan kaldırıldığı iddia edildi. Kaşıkçı cinayetine ilişkin olarak Türkiye’de görülen 26 sanıklı dava Adalet Bakanlığı’nın ‘uygun görmesiyle’ Suudi Arabistan adli makamlarına  devredildi.

Paylaşın

‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ Çalışmasında Sona Gelindi

Güçlendirilmiş parlamenter sistem için altı muhalefet partisinin hukuktan sorumlu kurmaylarının Ekim ayı başından bu yana yürüttüğü çalışmada son aşamaya gelindiği bildirildi. Yasama, yürütme, yargı, hak ve özgürlükler ana başlıklarından oluşan güçlendirilmiş parlamenter sistem taslak önerisinin son düzenleme işlemlerinin ardından parti liderlerine sunulması bekleniyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün ile DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu’ndan oluşan “güçlendirilmiş parlamenter sistem komisyonu” bugün TBMM’de toplandı.

Komisyon üyelerinin ana başlıklar üzerinde uzlaştığı bildirildi. Gelişmiş ülkelerin anayasaları ayrıntılı olarak incelendiği çalışmada; yasama, yürütme, yargı, hak ve özgürlükler ana başlık olarak öne çıkarıldı. Siyasi etik yasası çıkarılması planlanan taslakta, cumhurbaşkanının nasıl seçileceği konusu ise altı muhalefet partisinin genel başkanlarına bırakılıyor.

“Taslak bu hafta sunulacak”

Siyasi partilerin hukuk kurmayları, yaptıkları toplantıdan önce çalışmayla ilgili kısa değerlendirmeler yaptı. Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, bu hafta içinde metne son şekli verip genel başkanlara sunacaklarını söyledi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, birlikte çalışmaya devam edeceklerini belirterek “Ülkemizin ihtiyacı olan güven veren bir sistem, demokratik hukuk devleti. Onun için birlikte çalışıyoruz” şeklinde konuştu. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da çok yapıcı bir süreç işlettiklerini ve herkesin olağanüstü katkısı olduğunu ifade etti. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün ise “Farklı kaynaklardan beslenen altı parti, bir masanın etrafında toplanabildiğimizi, Türkiye’nin yakıcı sorunlarını konuşabildiğimizi ve çözümler üretebildiğimizi tüm Türkiye’ye gösterdik” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem ise “Bir devletin ekonomisi ve yönetiminin tek kişinin dudağına bağlanamayacağının kanıtı olan günü yaşıyoruz. Tek başına faizleri on günün içinde anormal seviyeye çıkar sonra bir gecede indir, bütün bu yükü milletin üzerine ver. Fakirden al zengine ver. Devlet bir kişinin dudağına kalamaz, onun için bir aradayız” şeklinde konuştu.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya da “şahıslardan ziyade devlet kültürünün, kurum kültürünün ön planda olduğu parlamenter sistem için hep birlikte çalışmaya devam edecekleri” değerlendirmesinde bulundu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Altı Partiden ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ Açıklaması: Tüm Temel İlkelerde Anlaşıyoruz

CHP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti temsilcileri, TBMM’de devam eden ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ toplantılarına ilişkin yaptıkları açıklamada, “tüm temel ilkelerde anlaşıyoruz” mesajı verdiler. mesajı verdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, Halk TV’ye konuk oldu.

Siyasi parti temsilcilerinin konuşmalarından öne çıkan bölümler şöyle;

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek: Türkiye’nin yeni bir siyaset kültürüne ihtiyacı var. 6 parti birlikte çalışmamızın da aslında anlamı bu. Anlaşamadığımız hiçbir temel ilke yok. Farklılıklarımızla bir aradayız ama merkezimizde demokrasi var. Hukukun üstünlüğü var. Siyaset yapma şeklimizi değiştirmemiz lazım. Bugüne kadar hep geçmişi deşerek siyaset yapıldı. Biz geçmişteki hataları da göz önünde bulundurarak geleceği de inşa etmek için siyaset yapmalıyız.”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem: Çalışmalarımızın bir sırası var. Öncelikle anayasaya uygun olarak yasama yürütme ve yargı şeklimde çalışmalarımızı yürüttük. Her partinin kendi açıkladığı ilkeleri var. Bizim de iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistem ilkelerimiz var.

Biz koltuk uğruna siyaset yapmıyoruz. Yüzde 50+1’lik sistem milleti gerçekten bölmek, parçalamak, kendi seçmeninizi konsolide etmek için karşı tarafta bir düşman kesim yaratmak bakımından son derece uygun bir anayasal düzen. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi değişikliği esnasında bunun ülkenin birliğine hizmet etmeyeceğini söyledik ve nitekim etmedi. Bunun sonucunu 83 milyon yaşıyoruz.

“Yüzde 100 bir uzlaşıyı sağlamış durumdayız”

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak adlandırılan sisteme geçildikten sonra uzlaşma ortadan kalktı. 6 partinin bu yaptığı çalışma bu anlamda çok değerli ve önemli. İlk 2 toplantı sonucunda gördük ki aslında birbirimize çok yakınız. Bu çok memnuniyet verici.

Hayalimizdeki Türkiye’de aşağı yukarı paralel görüşlere sahibiz. Bu güvenle 3. toplantıdan itibaren meclis çatısı altında toplanıp yazmaya karar verdik. Şu ana kadar kaleme aldığımız bölümleri büyük bir engel ve sıkıntıyla karşılaşmadan tamamlama şansına sahip olduk. Kaleme aldığımız metinde yüzde 100 bir uzlaşıyı sağlamış durumdayız.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya: Bu çalışma bir seçim kazanmak, bir iktidarı devirmek ya da bir ittifak kurmak için yapılan bir çalışma değil. Burada iktidarın da içinde yer aldığı bir gelecek Türkiye’si tahayyül edip tasavvur edebilir miyiz çalışması. Bu çalışma 84 milyon için, sadece iktidara karşı yapılan bir çalışma değil. İktidar partisine oy vermiş seçmenlerin de içerisinde yer aldığı bir Türkiye hayali ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.

“Türkiye’nin asgari mutabakatı özgürlükçü demokratik devlet olmalı”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu: Bugün ülkemizin önünde en önemli aşamalardan birisi, cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması meselesi vardır. İnşallah biz bir araya gelen 6 siyasi parti bunun önünü açabiliriz. Helalleşmek için detaya inmek, yüz yüze gelmek, karşılıklı olarak duygulanmak gerekiyor.

Bugün Tayyip Erdoğan maalesef bu otoriter devlet anlayışını, herkesi ciddi manada tehdit eden, başta AKP’ye destek veren insanları da yarın öbürsü gün tehdit edecek adeta bir korku cumhuriyetine dönüştürdü. Her birimiz bu sorunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin asgari mutabakatı özgürlükçü demokratik devlet olmalı.

“İnsanlar bizden çözüm bekliyor”

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün: Helalleşmek birbirimizin arasında olması lazım. İkinci helalleşme değişik toplum kesimleriyle olmalı. 2001’de AKP’yi çok samimi duygularla kurduk. Maalesef daha sonra bir güç yozlaşmasına kapıldı partinin üst yönetimi. Biz 2015’te bunu gördük, restorasyon süreci ilan ettik ama buna karşı gelindi. Siyasetçinin ahlaklı olmasını arzu ettik ama bu engellendi. Birileri siyasetçilerin ahlaksız olmasını istedi.

Değişik kaynaklardan gelen partilerin temsilcilerinin bir araya oturması havayı yakalamak adına yapılmış adımlardır. Vatandaş bu masanın üzerine titriyor. Vatandaş ‘ötekileştirmeden bıktık’ diyor. İnsanlara ümit olmak için bir araya geldik. İnsanlar bizden çözüm bekliyor.

(Kaynak: Sözcü)

Paylaşın

CHP’li Muharrem Erkek: Saray iktidarı lebalep hukuksuzluk içerisinde

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Cumhuriyet Halk Partisi, ikinci yüzyılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak ve demokratik bir hukuk devletini tesis etmek için üzerine düşeni mutlaka yapacaktır ve ilk seçimde biz yürekten inanıyoruz bu adaletsiz, lebaleb hukuksuzluk içerisinde olan saray iktidarını sandıkta ebediyete uğurlayacağız.” dedi.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmak üzere basın toplantısı düzenledi.

Basın açıklamasında “Covıd-19 pandemisi sebebiyle insanlar büyük acılar yaşıyorlar, sevdiklerine sarılamıyorlar, sevdiklerini ebediyete uğurlayamıyorlar, cenazelerine katılamıyorlar. Yüzlerce sağlık çalışanını, binlerce vatandaşımızı kaybettik ve son dönemde vaka artışında Avrupa’da şampiyonuz. ” diyen Erkek, “Bugün günlük vaka sayısı 10 bine ulaşan Almanya tam kapanmayı planlarken biz otobüsler lebaleb, kapalı spor salonları lebaleb, lebaleb kongreler, toplantılar yapıyoruz. Ama kim yapıyor, kim yapabiliyor? Saray iktidarı ve AK Parti. Çünkü saray iktidarı ve çevresi imtiyazlı sınıf. ” ifadelerini kullandı.

Basın açıklamasına “Bir iktidar düşünün anayasa tanımıyor, kanun tanımıyor, kural tanımıyor, ahlak da tanımıyor, vicdan da tanımıyor. Anayasamızın 10. maddesini herkese hatırlatmak istiyorum. Kanun önünde eşitlik maddesi. “Herkes kanun önünde eşittir” diyor. “Hiçbir aileye, kişiye, zümreye ya da sınıfa imtiyaz tanınamaz” diyor. Yine aynı madde “devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” diyor. Yani düşünebiliyor musunuz kanun, kural tanımaz bir devlet yönetimi, bir iktidar. Ama diğer tarafta eczanede oturan üç tane sağlık çalışanına maskeleri takılı oturduğu, müşteri olmadığı halde ceza uygulanıyor. Sokakta işsiz bir genç maskesi burnunun altına düştüğü için ceza uygulanıyor. Vatandaş sokakta cezalandırılıyor, esnaf cezalandırılıyor ama lebaleb toplantılar, lebaleb kongreler tam gaz devam ediyor.” sözleriyle devam eden Erkek, açıklamasının devamında şunları söyledi;

Devlet ciddiyetle yönetilir. Ancak bugün geldiğimiz nokta itibariyle saray iktidarı bütün toplum için, milletimiz için, Türkiye için tam bir adalet sorunu, sağlık sorunu, güvenlik sorunu haline gelmiştir. Bir de diyorlar ki, Türkiye için güven ve istikrar. Sloganları da bu. Böyle bir iktidar, böyle sorumsuz, vicdansız, kural, kanun tanımayan bir iktidar, yönetim nasıl Türkiye için güven ve istikrar sağlayacak. Asıl sorunumuz zaten güven vermemeleri, dünyaya güven vermiyorlar. Onun için işsizlik büyüyor, onun için yoksulluk büyüyor, onun için yatırımcı gelmiyor.

Bir de diyorlar ki, artık milletle, toplumla alay etmeyi maalesef, insanların aklıyla alay etmeyi de bir alışkanlık haline getirdiler. Bir de mitomani yaşıyorlar söyledikleri yalanlara artık kendileri de inanıyorlar. Diyorlar ki, “19 yıl bir hazırlık süreciydi. Biz yeni başlıyoruz.” Ama hazırlıkta sınıfta kaldılar. Hem de bütün derslerden sıfır alarak sınıfta kaldılar. 19 yıldır tek başına yönetiyorlar, millet her yetkiyi verdi. Son 3 yıldır tek adam sistemini de verdi. Türkiye’nin ülkemizin hangi temel sorununu çözdünüz. Bunu niye anlatmadınız kurultayınızda? Eğitimdeki sorunlar mı çözüldü, ekonomideki sorunlar mı çözüldü, adaletteki sorunlar mı çözüldü, ya toplumsal barışımız? Hangi temel sorunu çözdünüz 19 yılda? Birde ne diyordu AK Parti Genel Başkanı Erdoğan? İlk dönemi için “benim çıraklık dönemim” diyordu. İkinci dönemi için “kalfalık dönemim” diyordu. “Üçüncü dönemim ustalık dönemi”. 2011’den sonrası ustalık dönemiydi, en son 2018’de “büyük ustalık dönemim” dedi. Şimdi ustalık döneminden büyük ustalık döneminden hazırlık dönemine geçiş yaptılar. Bu 19 yılda da memleketi uçurumun kenarına getirdiler, ama millet kurtardı. Bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık. Daha sonra o darbeyi ve OHAL dönemini fırsat bilerek de köklü sistem değişikliklerine gittiler.

“Pırıl pırıl gençler cezaevinde tutuklu”

Yeni anayasa tartışmaları. Kongrelerinde AK Parti Genel Başkanı dedi ki, “yeni bir anayasa yapalım ve bu anayasanın ruhu insan olsun”. Siz insanın ruhunu yok ettiniz, mutluluğunu çaldınız. Bakın bugün Cumartesi Anneleri yargılanıyor. Bugün Türkiye’de gazeteciler yargılanıyor, bugün Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri yargılanıyor. Pırıl pırıl gençler cezaevinde tutuklu. Bugün Türkiye’de Çorlu tren kazasında evladını kaybeden anneler yargılanıyor. Bugün Türkiye’de Metin Akpınar, Müjdat Gezen yargılanıyor. Milletvekilleri yargılanıyor. Siyasi partiler kapatılmak isteniyor.

Bugün Türkiye’de saray iktidarının yaşadığı korkuya bakın, belediye başkanlarımız yargılanıyor, il başkanlarımız yargılanıyor. Bugün Türkiye’de bizim büyükşehir ve il belediyelerimizin mülkiyetlerindeki kullanımlarındaki taşınmazlar kâğıt üstündeki vakıflara devrediliyor. 31 Mart’a kadar, 23 Haziran’a kadar aklınız neredeydi, bu korku neden? Bizim belediyelerimiz üzerinde, yerel yönetimler üzerinde tahakküm baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Hangi baskıyı kurarlarsa kursunlar her zaman söylediğimiz gibi, hiçbirimiz bir santim dahi geri adım atmayacağız.

“İlk seçimde Türkiye’yi de kaybedecekler”

İstanbul’da Gezi Parkını alıyorlar Büyükşehir Belediyesinden. Hâlbuki Taksim Gezi Parkı için ve Taksim Meydanı için proje yarışmaları yapılmış, halka sorulmuş, katılımcı demokrasi işletilmiş, referandum yapılmış. Güzel, dünyanın örnek meydanlarından biri yaratılacak, yeşil alanlar yaratılacak proje, tam başlama aşamasına gelirken korkuya bakın ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi elinden Taksim Gezi Parkını alıyorlar. Daha önce de söyledik, İstanbul’u kaybettikten sonra dengelerini de kaybettiler. Hani diyordu ya AK Parti Genel Başkanı Erdoğan “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder”. Evet, ilk seçimde Türkiye’yi de kaybedecekler. Aslında Türkiye kazanacak, saray iktidarı kaybedecek, onlar kaybedecek.

Yeni anayasayı toplumsal bir uzlaşmayla ve insan odaklı olarak biz yapacağız. Çünkü yeni anayasayı insan odaklı bir anayasayı demokrasiye inananlar yapabilir, demokratlar yapabilir. Liberal demokrat olabilirsiniz, sosyal demokrat olabilirsiniz, muhafazakâr demokrat, milliyetçi demokrat olabilirsiniz ama burada sihirli kelime demokrat. Demokrat olacaksınız. OHAL döneminde anayasa değişikliği referandumu yapanlar asla demokrat olamazlar. Dünyanın hangi demokratik ülkesinde OHAL dönemlerinde köklü anayasa değişiklikleri yapılır, dünyanın hangi demokratik ülkesinde seçim yapılır OHAL dönemlerinde. Referandumu yaptılar, seçimi yaptılar ondan sonra OHAL’i kaldırdılar. Bugün sivil darbe süreci de devam ediyor.

“Siz kendinize uyduracağınız bir anayasa istiyorsunuz”

Yaşadığımız tüm sorunların temelinde aslında sistem sorunu yatıyor. Yeni anayasa yapacağız diyorlar ama şunu da ısrarla söylüyorlar: “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dayanan bir anayasa yapacağız.” Yani bu sistemi savunuyorlar. 3 yılda iflas eden ve vatandaşın sorunlarını, Türkiye’nin sorunlarını ağırlaştıran bu sistemi savunuyorlar. Kişiyi, partiyi, devleti birleştiren sistemi savunuyorlar. Evet, bugün ülkemizin yaşadığı temel sorun kişi, parti, devlet birleşmesidir. Devlet başkanlığı sıfatı, kabine başkanlığı sıfatı, başkomutanlık sıfatı bir siyasi parti Genel Başkanında birleşmiştir. Bir siyasi parti Genel Başkanı Anayasa Mahkemesine, Hâkimler Savcılar Kuruluna üye atamaktadır. Asıl sorunumuz zaten Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Şimdi bu sistemi temel alan, tahkim edecek bir yeni anayasadan bahsediyorlar. Bu yeni bir şey değil ki. Siz kendinize uyduracağınız bir anayasa istiyorsunuz. Asıl derdiniz bu. Biz ne diyoruz, tüm muhalefet ne diyor, Cumhur İttifakı dışındaki tüm siyasi partiler ne diyor? Güçlendirilmiş parlamenter sistem. Onlar Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yani patronlu başkanlık sistemi, diyor.

İki endeks, bilgi vereceğim. Hep tartışıyoruz ya işte patronlu başkanlık mı, tek adam sistemi mi, parlamenter sistem mi? Aslında dünya bize gerçeği gösteriyor. Bakın, dedik ya bu iktidar lebaleb hukuksuzluk içerisinde diye. Hukuksuzluğu büyüten de zaten bu tek adam sistemi, çünkü tam bir keyfilik hâkim. Gece çıkan kararnameler. Gece kararnameleriyle her şey hallediliyor. Çünkü saray iktidarı karanlığı seviyor. Hani diyor ya dünkü kurultayında Genel Başkan Erdoğan, “yastıklarınızın altındaki dövizleri getirin”. Siz 2002’de iktidar olduğunuzda dolar 1.67 liraydı bugün 8 lira. Şimdi diyorlar ki “yastıklarınızın altındaki dövizleri getirin”. Ama değerli basın mensupları, size söylemiyor, bize söylemiyor, esnafa, çiftçiye, işçiye, emekliye, vatandaşa söylemiyor merak etmeyin. O gece kararnameleri çıkmadan önce dolar alan yandaşlarına söylüyor.

“Bu lebaleb hukuksuzluktan hep birlikte kurtaracağız”

Sorun sistemde, sorunlarımızı ağırlaştıran da sistem. Hukukun üstünlüğü endeksinde dünyadaki ilk 10 ülke. Hemen sayacağım, Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç, Hollanda, Almanya, Yeni Zelanda, Avusturya, Kanada, Estonya hukukun üstünlüğü endeksinde dünyadaki ilk 10 ülke tamamı parlamenter sistemle yönetiliyor. İsviçre meclis hükümeti sistemi. Tamamı parlamenter sistem. Nerede başkanlık burada? Son 10 ülkeye bakın çoğu patronlu başkanlık sistemi.

Dünya mutluluk endeksi. Dünya mutluluk endeksinde ilk 10 ülke; Finlandiya, Danimarka, İsviçre, İzlanda, Norveç, Hollanda, İsveç, Yeni Zelanda, Avusturya, Lüksemburg. Dünyanın en mutlu ülkeleri de parlamenter sistemle yönetilen ülkeler. Dünyanın en mutsuz ülkeleri de maalesef işte patronlu başkanlık, tek adam istemleri. İşte Türkiye Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen o patronlu başkanlık sisteminden, bu keyfilikten, bu lebaleb hukuksuzluktan hep birlikte kurtaracağız.

Biz yapacağız demokrasiye inanan milyonlarla birlikte, vatandaşlarımızla, tüm siyasi partilerle, dostlarımızla birlikte. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi, ikinci yüzyılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak ve demokratik bir hukuk devletini tesis etmek için üzerine düşeni mutlaka yapacaktır ve ilk seçimde biz yürekten inanıyoruz bu adaletsiz, lebaleb hukuksuzluk içerisinde olan saray iktidarını sandıkta ebediyete uğurlayacağız.

Paylaşın