Kırklareli: Çanakkale Şehitleri Abidesi

Çanakkale Şehitleri Abidesi; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi, Durak Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Anıt kare taban üzerine 3 parça bloktan oluşmaktadır. 1. kare formlu kaide taban altlığı ile yuvarlak satıh ile birleşmektedir.

Kaidenin güney cephesinde yer alan kitabesinde; “Bu anıt 1916 yılında Çanakkale Savaşı’ndan dönen kahraman Türk Birlikleri tarafından yapılmıştır.1921 yılında hain Yunanlılar tarafından kitabesi ve arması tahrip edilmiştir. Temmuz 1969 tarihinde 63. Tümen Komutanı Tümgeneral Hilmi Arman tarafından yeniden onartılmıştır.” ifadeleri yer alır.

Diğer cephelerinde de şehitlere atfen ifadeler yazılıdır. Kaide üstte dışa taşkın iki sıralı silmeli kuşak ile sonlanmakta olup, 2. blok yükselmektedir.2. blok uzunlamasına dikdörtgen formlu olup, tepeye doğru hafifçe daralmaktadır.

Bloğun güney cephesinde tahrip edilmiş armanın izleri görülmekte olup, armanın alt kısmında denizci çapası formu üstte ise süslemeli işlemeli Osmanlı Arması vardır. Armalı blok ile 3. top mermisinin formunda silindirik tepesi oval blok üç dışa taşkın silme kuşağıyla ayrılmıştır.

Anıtın sonlandığı 3. bloğun güney cephesinde Gelibolu silüeti dikkat çekmektedir. Top mermisi formunda, silindirik ve tepesi oval bu kaide ile tarihe ve zafere atıfta bulunulmuştur.Abidenin güneybatı cephesinin her iki yanında metalden meşale-ateş için birer tek ayaklı oval kaplar bulunur.

Paylaşın

Kırklareli: Lüleburgaz Şehitliği

Lüleburgaz Şehitliği; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi, Dere Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Edirne Yolu üzerindedir.

Şehit mezarlığı ve bu mezarlık içerisinde yer alan bir anıttan oluşmaktadır.

Anıt; Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerimizi sembolize eden, üç süngü ve Lüleburgaz Halkını sembolize eden bir çanak biçiminde göğe yükselmektedir.

Yakın zamanda onarım, tadilat ve çevre düzenlemesi yapılmıştır. Mezarlığın içerisinde bulunan anıt iyi durumda olup, çevresi bakımlı ve düzenlidir.
Paylaşın

Kırklareli: Balkan Harbi Şehitliği

Balkan Harbi Şehitliği; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi, Karaağaç Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.

1912 yılında Lüleburgaz Karaağaç Köyü yakınında Bulgar ordusuyla yapılan meydan muharebesinde şehit düşen askerler için yapılmıştır.

Etrafı duvarlarla çevrili, içerisinde çam ağaçlarının yer aldığı bir alan içerisinde demir korkuluklarla çevrili, mermerden yapılmış, dört köşe, üzeri piramit bir anıt yer almaktadır.

Anıtın üzerindeki piramit kırmızı renktedir ve dört yüzünde beyaz renkli ay-yıldız yer alır. Yaklaşık 1,8 m boyundaki anıtın dört yüzünde Osmanlıca yazılar ile H.1329 ve H.1330 tarihleri yer almaktadır.

Paylaşın

Kırklareli: Oklalı Eski Camii

Oklalı Eski Camii; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi, Oklalı Köyü yerleşim sınırları içerisinde yer almaktadır.

Köyün kuzey ucunda bulunan eski cami, dikdörtgen planlı olup yaklaşık 10×13 m ebatlarındadır. Güneybatı cephesinin sol tarafında cepheye bitişik minaresi bulunur.

Son cemaat mahali olan yer girişi kuzeybatı cephesinden sağlanan depo şeklinde kullanılmaktadır. Cami girişi kuzeydoğu cephesindendir. Giriş kapısı alçaktır. Duvarları yaklaşık 70 cm genişliğinde kerpiçtendir. İç mekanda ahşap konstrüksiyon kadınlar mahfili bulunmaktadır.

Minareye çıkış mahfilin üst katındandır. Mihrabı sade ve sıvalıdır. Harap durumda ahşap minber ve vaaz kürsüsü de durmaktadır. Tavanı düz ahşap kaplı, ortada avizenin sarktığı yerde ahşap motifli bir göbek bulunmaktadır. Tek sıra pencereleri ahşap, dışında demir lokmalı parmaklıklar bulunmaktadır.

Minaresi tuğla ile örülmüş üzeri sıvalıdır, şerefe altı dört kademeli kirpi saçak şeklinde örülmüştür. Minarenin dökülen sıvalarından tuğlaların 3 cm kalınlığında olduğu görülmektedir.

Çatısı kırma, üzeri marsilya kiremit kaplıdır. Kuzey tarafında avluda kırılmış Osmanlı dönemi mezar taşları bulunmaktadır. Kırık parçalar halinde bir yere istiflenmiş mezar taşlarından birinin üzerinde hicri 1199 tarihi okunmaktadır.

Paylaşın

Kırklareli: Gazi (Kadı) Ali Camii

Gazi (Kadı) Ali Cami; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Lüleburgaz’a Edirne istikametinden girişte, Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Köprüsünün karşısında yer alır.

Osmanlı Sultanı I. Murat zamanında 1360-1363 yıllarında Hacı İlbeği tarafından oğlu Gazi Ali Bey adına yaptırılmıştır.

Pınarhisar’dan getirilen taşlarla kare planlı, tek minareli olarak yapılmıştır. Halen ibadete açıktır.

Paylaşın

Kırklareli: Sokollu Mehmet Paşa Camii

Sokollu Mehmet Paşa Camii; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. 

Cami, güneyde Sıbyan Mektebi, kuzeyde çarşı ve medresenin ortasına denk gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Cami üç girişe sahiptir. Ana giriş, camiin kuzeyinde bulunan Merkezi Kubbenin altından olan giriştir. Diğer iki giriş ise, avlunun iki yanında son cemaat yerinin yakınında karşılıklı iki kapı ve uzun bir koridordan olmaktadır. Bu koridorlardan camiin avlusuna girilir. Koridorların bitiminde yayvan kemerli dik kapı, bunları üstünde kubbeli iki oda vardır. Bu odaların üzerleri, kasnaksız, sivri olarak biten kubbelerle örtülüdür. Avlu medrese ile ortaktır. Avlu revakları son cemaat yerine birleştirilmemiştir.

Çifte son cemaat yerinin ayrı bir varlığı vardır. Caminin önünde yanlara genişlemiş ve ileriye taşmış şekli ile ayrı bir kütle görünümündedir. Son cemaat yerinin sağda ve solda camiden yana taşan duvarlarında ve ileri taşan duvarlarında ikişer pencere açılmıştır. Bu pencerelerin tamamı sivri kemerli, dikdörtgen pencereler olup bronz korkuluklara sahiptirler. Bazı klasik son cemaat yerlerinde olduğu gibi iklim zorunluluğundan üç tarafı kapatılmış, çifte son cemaat yerlerinin bir benzeri durumundaki bu çifte son cemaat yerinin karanlık havası, yanlara ve ileri taşan duvarlarında açılan pencereler ile giderilmiş, ışık alması sağlanmıştır. İç son cemaat yeri skalaktif başlıklı 9 sivri kemer üzerine oturan 8 kubbe ve 1 tonozdan ibarettir. Tonoz tam ortada olup, cümle kapısının önüne denk gelmektedir. Bu kubbelerde ve tonozda 1983 yılı onarımında yapılmış kalem işi süslemeler vardır.

Cümle Kapısı: Kuzey cephenin tam ortasında cümle kapısı yer alır. Mermer olan kapı mukarnaslı kavsaraya sahiptir. Mukarnas yuvaları derin olup skalaktiflidir. İki yanda mukarnaslı birer mihrabiye yer alır. Cümle kapısının iki yanında dikdörtgen silmeli bronz şebekeli ikişer pencere, üst kısımları sivri kemerli silmeler içinde koyu zemin üzerine sarı yaldızla hattat İzzet tarafından yazılmış, Fatiha suresinden alınan yazılar okunmaktadır. Caminin duvarları yukarıda basamaklı birer alınlıkla sona ermektedir. Caminin üzerini örten kubbe onaltıgen kasnak üzerine oturur ve pencere açılmamıştır. Ancak dikkati çeken bir nokta; yapının kubbesinde geçmişte kullanılan tuğla malzeme kubbe kasnağında tekrar karşımıza çıkar ve başka da hiçbir yerde görülmez. Onaltıgen kasnağın her kenarında dikdörtgen bir çerçeve içinde sivri kemer taklidi yapan pencere şekilleri tuğladandır.

İç Mimari Özellikleri: Tek kubbeli camiler içinde özel yer tutan caminin içine girildiğinde, yapının sınırlarının genişletildiğine tanık olunmaktadır. Ortadaki büyük kubbe köşelerdeki dört ayak üzerinden 2.75 m. genişliğinde sivri kemerlerle oturmaktadır. Böylece mekan üç yönden (kuzey, batı, doğu) kemerler genişleyince 2.75 mt kadar genişletilmiş ve kemerler kalınlığında mahfiller için yararlanılmıştır. Bu mahfillerden doğu ve batı yandakiler üçer ince zarif sütun 4 sivri kemerle taşınmaktadır. Bu sivri kemerler kırmızı ve beyaz olmak üzere iki renklidir. Bu sütun başlıkları skalaktiflidir. Bu mahfillerin cami içinde kalan tarafları bu sütunlara otururken, duvar yanları ise duvara gömülmüş sivri kemerlerle duvara bağlanmışlardır. Yapının üçüncü mahfili ise kuzey duvarında yapılmış olup, kadınlar mahfili olarak kullanılmaktadır. Üç yönde kemerler genişliğince mahfillerin yapılmasıyla ortada kubbe çok hakim durumda tesir etmektedir. Kubbe kasnağının oturduğu geniş sivri kemerler dışarıya doğru çıkıntı teşkil eden 4 kalın köşe üzerine oturmaktadır. Kubbeye pandantiflerle geçilmektedir. Kubbenin genişliği, kemerlerin ağırlığı derhal hissedilir. Kemerleri taşıyan 4 kalın köşe dıştan 4 zarif kule ile belirtilmiştir. Bu kuleler klasik döneme uygun olup üzerleri kubbe ile örtülüdür. Cami içindeki yazılar Abbas Mursi ve Hasan Çelebi tarafından yazılmıştır. Kubbede açık mavi üzerine beyazla yazılmış yazı Hasan Celebi’ye ait olup, pandantiflerdeki koyu zemin üzerine sarı ile Kur’an’dan alınmış yazılar da yine aynı hattata aittir.

Mihrap: Giriş ile aynı eksende ve sade bir görünüşte olan mihrap nişi beş köşelidir. Üstü yedi sıra mukarnas frizi tam ortada istiridye şeklinde bitmektedir. İki yanında sonradan sarı yaldızla boyanmış gülçe motifi, daha üstte kitabe yer almıştır. Mihrabın üstündeki taç kısmında koyu yeşil üzerine sarı yaldızlarla yapılmış rûmi palmet frizi vardır ki, bu friz iki yanda bulunan yuvarlak sütunların üstünde de devam eder. Mihrabın sade bir görünüşü vardır. Klasik dönem mihrapları örneğinde yapılmıştır. Mihrabın sağında ve solundaki pencere alınlıklarında koyu yeşil zemin üzerine sarıyla yazılmış Kur’an’dan ayetler yer alır.

Minber: Mermerden yapılmıştır. Kaide kısmını bir sıra mukarnas frizi dolaşır. Giriş kısmının iki yanında birer zarif sütunca bulunur. Sivri kemerli bu giriş açıklığının sağında ve solunda kalan üçgen alanlarda rûmi-palmet motifleri yer alır. Korkuluğun giriş ile birleştiği yerde oluşan üçgen boşlukta mermer palmet motifi sağ ve solda iki tane ve çok güzeldir. Korkuluk ile süpürgeliğin birleştiği yerde üçgen kabartmanın ortasında mihraptaki gülçeleri tekrarlar biçimde, ancak daha küçük olarak sağ ve solda birer tane gülçe motifi bulunur. Mimber üçgeni içinde ortada yuvarlak madolyon ajurlu olup birbirine geçmiş üçgen, dörtgen ve altıgenlerden oluşmuştur.

Müezzin Mahfili: Caminin kuzey duvarında, kapının sağında kadınlar mahfilinin önünde yer alan müezzin mahfili mermerdir. Yapının hiç bir yerinde görülmeyen kaş kemer burada kullanılmış, taşıyıcı bir özelliği kalmamıştır. Bu kemerlerin üstünde iki sıra mukarnas frizi, daha üstte ajurlu mahfil korkulukları yapılmıştır.

Minare: Yapının sağında minare yükselmektedir. Eski şekline uygun biçimde 1937 yılında yapılmıştır. Kaide kısmı caminin orta kubbesini taşıyan kemerler boyunca yüksek tutulmuştur. Gövdesi pahlı olarak yüksektir. Şerefe altlığında mukarnas sarkıtlar bulunur. Petek ve külah kısımları klasik dönem cami minarelerine uygundur. Caminin avlusu, medresenin avlusu ile ortaktır. İşte bu ortak avlunun ortasında 12 kenarlı bir şadırvan bulunur. II. Mahmut devrine ait bir kitabesi vardır. Şadırvanın üstü ahşap saçakla örtülü olup, ahşap saçak sonradan yapılmıştır. Saçakların iç kısmındaki kalem işleri de bu dönemdendir. Muslukların bulunduğu kaideler mermerdir. Cephelerde çiçek desenli motifler alçak kabartma olarak yapılmıştır. Bir cephede mermer, diğer cephelerde bronz şebekeler kullanılmıştır. Ancak bronz şebekelerden bir tanesi kaybolmuş, onun yerine demirden hiçbir değeri olmayan bir şebeke sonradan yapılmıştır.

Paylaşın

Kırklareli: Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi

Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi girişinde yer almaktadır. Külliye, oldukça geniş bir sahaya yayılmıştır.

1569-1570 (H.977) yıllarında ibadet, ticaret ve eğitim amaçlı yapılan külliye; cami, kemerli dükkanları, hanı, hamamı, medresesi ile bir kompleks özelliği göstermektedir. Ancak çeşitli tahribatlara maruz kalan külliye, bugün adeta birbirinden bağımsız birer yapı görünümü arz etmektedir.

16. y.y.ın tanınmış devlet adamı, devşirme kökenli, saray damadı, 1505 yılı doğumlu, saraydaki çeşitli görevlerini takiben kaptan-ı deryalık, sancak beyliği, Rumeli Beylerbeyliği ve vezirlik görevlerinde bulunmuş, 1564 yılında sadrazam olmuş ve bu görevini ölüm tarihi olan 1579 yılına kadar sürdürmüş olan Sokullu Mehmet Paşa tarafından bu külliyenin 1569 yılında Lüleburgaz’da yaptırılma amacı; Osmanlı’nın 16.y.y.daki askeri, siyasi, ticari, sosyal, haberleşme ve ulaşım politikasının bir gereği olarak düşünülebilir.

Osmanlı İmparatorluğunda Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) ile birlikte Balkanlara yapılan seferlerin artması, eski bir Roma yolu olan ve Lüleburgaz’ın da içinden geçen İstanbul-Edirne-Belgrad yolunun önemini arttırmış, bu güzergâhın iyileştirilmesini gerektirmiştir. Dolayısıyla bu yol üzerinde bulunan her önemli mevki, menzil adı verilen durak ve konaklama yeri olarak belirlenmiştir. Lüleburgaz, bu dönem ile birlikte ordunun konaklayabileceği, iaşesini sağlayabileceği menziller içinde yer almaktaydı.

İstanbul ve Trakya bölgesi Balkan şehirleri arasında buğday, tahıl, canlı hayvan, kumaş vb. malları taşıyan kervanların konaklayacağı tesislere olan gereksinim, çevresi zengin tarım alanları ve meralarla çevrili Lüleburgaz’da büyük bir kervansaray, çok sayıda alış-veriş dükkanı ve panayır (Evliya Çelebi burada kurulan panayıra “Sığır Panayırı” der.) kurulmasını gerektirmiştir.

Halifeliğin Osmanlıya geçmesiyle her yıl düzenlenen hac seferleri sırasında, Balkanlardan kutsal topraklara gidiş ve dönüşlerinde Lüleburgaz’dan geçmeleri bu kasabada güvenli bir konaklama tesisi ihtiyacı oluşturmuştur.

İstanbul’daki Osmanlı sarayından Balkanlara gönderilecek ferman, berat, mektup ve diğer posta gönderilerinin zamanında hızlı ve güvenli bir ortamda yerine ulaştırılabilmesi amacıyla, Lüleburgaz da dahil ana yol üzerindeki önemli menzillerde, içinde çok sayıda at bulundurulan menzilhaneler oluşturulmuş, posta tatarlarının yorgun atlarının dinlenmiş atlarla değiştirilerek gidecekleri yerlere zamanında ulaşmaları sağlanmıştır.

Böylece İstanbul’dan Balkanlara ulaşımı sağlayan ana yol üzerindeki Lüleburgaz’da, Sokullu Mehmet Paşa tarafından dönemin ihtiyaçlarına cevap verecek bir kent dokusu oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu amaçla; dönemin baş mimarı Mimar Sinan ve ekibi Hassa Mimarlar Teşkilatına inşa ettirilen külliye, büyük bir bölümü tahrip edilen Bizans surlarının dışında, yaklaşık 40.000 M2 lik bir alana yayılmıştır. Külliye; cami, kervansaray, tabhane, imaret, arasta, dua kubbesi, hazire, medrese, sıbyan mektebi, çifte hamam, köprü, çeşme, suyolları, dış avlu ve kapılar, sosyal meskenler, tuvalet, sarnıç ve kaldırımdan oluşmaktaydı. Külliyenin Batı tarafında yine Sokullu Mehmet Paşa tarafından dönemin sultanı için inşa ettirilmiş hünkâr sarayı bulunmaktaydı.

Paylaşın

Kırklareli: Zindan Baba Türbesi

Zindan Baba Türbesi; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi, Kocasinan Mahallesi, İstanbul Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Sağlam durumda bulunan Zindan Baba Türbesi, Bursa tipi türbeleri anımsatmakta ise de esas mahiyeti tam olarak bilinmemektedir. Tuğla ve köfeki taşından yapılmıştır.

Daha önceden binanın üzerinde tahtadan bir saat kulesi bulunmakla birlikte, sonradan yıkılmıştır. İçindeki mezar, Bulgar ve Yunan askerleri tarafından tahrip edilmiştir.

Üç katlı olan binaya kuzeydoğu cephesindeki küçük bir kapıdan girilmektedir. Dikdörtgen  prizma şeklinde yükselen kulenin üstünde silindir şeklinde bir kasnak yer alır.

Her katta, kare tabanlı tek bir hacim bulunur. Yapının bodrum katında, beşik tonoz örtülü 3.70 x 3.90 m. boyutlarındaki türbe kısmı yer almaktadır.

Paylaşın

Kırklareli: Sokullu Mehmet Paşa Hamamı

Sokullu Mehmet Paşa Hamamı; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi, Kocasinan Mahallesi, İstanbul Caddesi üzerinde yer alır.

Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Koca Sinan’a yaptırılan Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ile birlikte 1569-1570 yıllarında yapılmıştır.

Klasik Osmanlı-Türk hamamları tipinde kadın ve erkekler kısmından oluşan çifte hamamdır. Üzeri kubbeli ve kurşun kaplıdır.

Külhan kısmı erkekler ve kadınlar kısmının ortasındadır. Giriş cephesi ile diğer üç cephesinde gelir getirmesi amacı ile kemerli üzeri kubbeli 11 adet dükkanı vardır.

Paylaşın

Kırklareli: Sokollu Mehmet Paşa (Drina) Köprüsü

Sokollu Mehmet Paşa (Drina) Köprüsü; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesinin Edirne İli çıkışı tarafında Lüleburgaz Deresi üzerinde yer almaktadır.

Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Koca Sinan’a yaptırılan Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ile birlikte 1569-1570 yıllarında yapılmıştır.

Çevre taşları ince yonu, menba tarafındaki orta ayak detayları sağlamdır. Mansap tarafında, muntazam on iki köşeli bir planın yarısı üzerine resmedilen piramitten oluşan kısım, Lüleburgaz tarafında olan ayakta ilk şeklini muhafaza etmektedir.

Diğeri ise sonradan ehil olmayan ustalarca, piramit yerine koni şeklinde yapılmıştır. Halen kullanılmakta olup, İstanbul-Edirne asfaltı İlçe dışına alındıktan sonra bu köprünün yükü azalmıştır.

 

Paylaşın