Niğde: Kumluca, Kilise Camii

Kilise Camii; Niğde’nin Merkez İlçesine bağlı Kumluca Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bazilika planlı olup, bazalt cinsi kesme taştan inşa edilmiştir. İbadet mekânı 8 sütun tarafından 3 sahına ayrılmıştır. Üst örtü tonozludur.

Orta sahının tonoz örtüsünde Hz. İsa ve havarileri, orta apsiste pencerenin iki tarafında, solda kanatlı melek, sağda Meryem tasviri vardır. Yan duvarlardaki freskler badanalıdır. Girişte üç tonoz kemerle dört sütundan meydana gelen revakların arası taşlarla örülmüştür.

Giriş kapısının iki yanında birer haç bulunmaktadır. Kapısı üzerinde 1835 tarihli 9 satır dikdörtgen kitabesi vardır. Kilise avlu duvarları yıkılmış, sadece avluya giriş olan üçgen alınlıkla Süslenen taç kapının iki tarafında ion başlıklı plasterlerle kaplı avlu girişi vardır.

Paylaşın

Antalya: Gelidonya (Taşlıkburnu) Feneri

Gelidonya (Taşlıkburnu) Feneri; Antalya’nın Kumluca İlçesi, Mavikent Taşlık Burnu’nda yer almaktadır. Araçla ulaşım mümkün değildir.

Gelidonya Feneri’ne Karaöz’den gidilmektedir. 9 km’lik yolun 7 km’sini özel araçla gidebilirsiniz ancak son 2 km’yi yürüyerek geçmelisiniz.

Gelidonya Feneri, Akdenizin klavuz fenerlerindendir. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye Kıyılrının en yüksek feneri olup 237 metre yükseklikte denizden 3 km içeride kurulmuştur. Fenerin yeraldığı burnun ön tarafında dikine sıralanmış üzerinde yerleşim olmayan beş adalar yer alır.

Paylaşın

Antalya: Sazak Koyu

Sazak Koyu; Antalya’nın Kumluca İlçesi, Adrasan Beldesi yakınlarında yer almaktadır. Karayolu ulaşımı olmayan Sazak Koyu’na denizden ulaşılabiliyor.

Muhteşem doğal güzelliği ile görülmesi gereken bir koy. Porto Ceneviz koyu ile yakınlığı sebebi ile tekne turunda iki koyu birlikte ziyaret etmeniz mümkün. Kampçıların popüler koyları arasındadır.

Paylaşın

Antalya: Rhodiapolis Antik Kenti

Rhodiapolis Antik Kenti; Antalya’nın Kumluca İlçesine bağlı Sarıcasu Köyü yakınında bir tepe üzerinde yer almaktadır. Köy dolmuşları veya özel araçlarınızla ulaşabilirsiniz.

Rhodiapolis, isminden dolayı Rodoslular’ın kurduğu bir şehir olarak kabul edilir. Çok yakınında bulunan Gagai, Phaselis, Korydalla ve Olympos gibi bölgedeki pek az Rodos kolonisinden birisidir. Theopompos’un belirttiğine göre Rhodiapolis, adını Mopsos’un kızı Rhodos’tan alır. Adını Hekataios’tan öğrendiğimiz yerleşim, Rodoslular tarafından koloni olduktan sonra gelişmiştir. Bölgedeki tüm kentler Likya Birliği’nin üyesidirler. Rhodiapolis ve Gagai sikkelerinde “Likyalı” oldukları belirtilir.

Kentin en ünlü siması Opramoas’tır. Antonius Pius döneminde (İS. 138-161) yaşamış olan bu kişi Likya’nın en zengin adamı ve en ünlü hayırseveri (Euergetes) dir. Opramoas, Apollonios II’nin oğludur. Annesi Aristokila adıyla da bilinen Aglais, Korydallalı’dır. Hermaios ve Apollonios III adlarında iki erkek kardeşi vardır. Opramoas’ın Lykia Birliği’nde üstlendiği ilk görev arkhiphylakia olmuştur. Erken dönemdeki hizmetlerinin ardından 4 kez onurlandırılmıştır.

İ.S. 114 ile 131 yılları arasına denk gelen onurlandırmalarda Opramoas, bronz heykel, altın kaplama ikon ve altın çelenk almıştır.131-132 yıllarında cömertliğini kanıtlayan Opramoas’ın Lykia Birliği tarafından yıllık onurlarla onurlandırılmasına karar verilmiştir. Opramoas’ın neredeyse tüm Likya’da yardım etmediği kent yok gibidir. Opramoas’ın bir başka özelliği ise Hadrianus’un anılarında gizlidir. Hadrianus “Asya olaylarını detaylıca bilen Likyalı tüccar Opramoas’ın gizli raporlarının Palma tarafından alaya alındığını” anlatır.

Rhodiapolis, Likya dilindeki yazıta sahip kaya mezarı dışında M.Ö 7. yüzyıl öncesini yansıtacak kalıntılara sahip değildir. Kentte bilinen en erken kalıntılar Klasik Çağ kaya mezarlarıdır. Lykia dilindeki yazıtlı kaya mezarı ve tiyatronun kuzeyindeki Helenistik kule dışında geleneklerine bağlı olan bir Roma kenti izlenimini vermektedir. Ancak, kalıntılar arasında büyük bir kısmı tahrip olmuş Bizans çağı yapıları çoğunluktadır. Önemli kalıntıları; tiyatro, hamam, agora/stoa, sebasteion, tapınaklar, kilise, sarnıçlar, kenotaph, nekropoller ve konutlardır.

Kentin en çok dikkat çeken özelliği, küçük taşlardan harçlı veya harçsız olarak inşa edilmiş hala ayakta olan çok sayıdaki yapıdır. Bunlar değişik ölçülerde olup, birçoğu özel kişilere ait evlerdir. Şehir merkezinde Grek planlı küçük bir tiyatro yer alır. Aşağı yukarı 1500 kişi kapasiteli olduğu düşünülen ve güneye bakan tiyatronun caveası çoğunlukla yamaca yaslanmış olup, cavea da 7 merdiven arasında 6 kuneus/kerkides bulunur. Tam yuvarlak olan orkestranın çapı ise 10.52 m.dir. Doğu batı aksında uzayan sahne binasının üst kesimi tamamen yıkılmış, sadece zemin katı korunabilmiştir. Proskene cephesinden 5 kapı açılır.

Duvarları tamamen kitabelerle dolu olan ve Opramoas’ın bütün resmi ilişkilerinin sıralandığı 64 belgeden oluşma anıt-mezar, tiyatronun güneybatısında sahne binasının arkasındadır. Kent merkezinde, agora ile stoa bir bütünlük arz etmekte ve stoa, agoranın batıda yer alan üzeri örtülü bölümünü oluşturmaktadır. Tiyatronun üst kısmında batıya doğru sadece apsisi korunagelmiş bir kilise göze çarpar. Yerleşimin doğu sınırındaki son kamu yapısı ise bir Roma hamamıdır. Hamam genel planlamasıyla Anadolu hamam- gymnasion karakteristiğindedir. Rhodiapolis’in nekropolü kentin, doğu, güneydoğu ve kuzeyinde yoğunluk göstermektedir. Büyük çoğunluğunu Roma Çağı’na ait lahitlerin oluşturduğu nekropol alanlarının en ilginç kalıntısı Lykia dilinde kitabeli kaya mezarıdır.

Paylaşın

Antalya: Korydalla Artik Kenti

Korydalla Artik Kenti; Antalya’nın Kumluca İlçesi, Hacıveliler Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Antalya-Kumluca otobüsleri ile ulaşım sağlanmaktadır.

İmparator Marcus Aurelius’un onurlandırıldığı bir heykel kaidesi aracılığıyla ismi kesinlik kazanan Korydalla yer adı, Yunanca “Korydos” (tarlakuşu) kelimesinden türetilmiştir. İ. Ö. 500 yılında Miletli Hekataios tarafından Rhodos Kenti olarak belirtilmiştir. Plinius, Korydalla’yı Rhodiapolis ve Gagai Kentleri arasında, Ptolemeissos ise Masekitos Dağı’nın karşısında göstermektedir. Tabulae Peutingeriane’de “Coridallo” şeklinde geçmektedir.

Hierokles, tarafından Geç Antik Dönem Lykia Kentleri arasında sayılmaktadır. Korydalla, Patara Stadiasmosu’nun güzergâhlarının kesiştiği önemli bir trafik noktasını oluşturmaktaydı. Likya dilinde bir kitabesi bulunan Korydalla’nın tarihini büyük ölçüde Rhodiapolis ile incelemek gerekir. Kentin Likya Birliği’ne katıldığı ve Rhodiapolis ile birlikte temsil edildiği bilinmektedir.

M.Ö. 5’inci yüzyılda da Pers ordularına yol gösteren casus Korydallas bu kentin bir ferdidir. M.S. 141 yılındaki depremden sonra Rhodiapolisli Opramoas’ın yardım ettiği otuz Lykia kenti arasında Korydalla da yer almaktadır. Bu kentte epigrafik olarak bir Leto Tapınağı belgelenmiştir. Gordianus III ve Tranquillina Dönemleri’nde sikke basmıştır. Roma Dönemi’nde varlığını sürdüren kent, ancak Bizans ve Geç Bizans Çağı’nda gelişme göstermiştir. Spratt ve Forbes tarafından bulunan bir kitabe ile yeri tespit edilen kent, iki tepe üzerinde ve eteklerinde kurulmuştur.

Antik kentte bugün göze çarpan belli başlı eserler hamam, su yolu, ile Büyük ve Küçük Asar Tepeler üzerinde bulunan sarnıçlar, kaya mezarları ve özenle yapılmış bir duvar işçiliği gösteren büyük mozaikli bir yapıdır. Su yolu Kumluca ilçesinin, Şeyhköy’e giden toprak yolun kenarında ve yol boyunca yaklaşık 500 metre kadar devam etmektedir. Büyük Asar Tepesi’nin güneybatısında yer alan Küçük Asar Tepesi’nin batı yamacında altı adet kaya mezarına rastlanır.

Mezarlardan bir tanesinde L şeklinde yerden yüksekliği 0,80 metre olan bir kline bulunmaktadır. Mezarlardan bir diğeri ise çift katlı klinelidir. Diğer iki mezar ise tonozludur. Küçük Asar Tepesi’nin güneydoğu yamacında antik kaynakların belirttiği tiyatro bulunmakta ise de bugün toprak üzerinde hiçbir iz kalmamıştır. Tepenin ilçe tarafına yakın eteğinde bir kaya mezarı, hemen onun üzerinde tekne kısmı kayaya oyulmuş oldukça harap bir lahit bulunmaktadır.

Büyük Asar Tepesi’ne doğu taraftan çıkıldığında kayalar arasında sur duvarları olduğu tahmin edilen yer yer duvar kalıntılarına rastlanır. Tepeye ulaşan kayaya oyulmuş merdivenlerden çok az bir kısmı günümüze kadar korunabilmiştir. Tepede sarnıçlar bulunmaktadır. Sarnıçların bir kısmı kayaya oyularak ve kayaların şekline uydurularak yapılmış olup sıvalıdır. Bir kısmı ise dikdörtgen plan göstermektedir. Tepenin doğu yamacında ise büyük bir kaya bloğu düzeltilerek tipik bir Likya mezarı yapılmıştır.

Söz konusu mezar ahşap mimari örneği yansıtmaktadır. Kaya mezarının içi üç klinelidir. Hamam, Büyük Asar Tepesi ile Küçük Asar Tepesi arasındaki düzlükte yer almaktadır. Çok harap durumda olan ve kesin bir planı elde edilemeyen hamamın alt katında tuğladan yapılmış hipocaust sistemi izlenebilmektedir. Korydalla antik kenti arkeoloji literatürüne “Kumluca Definesi” olarak geçen Bizans maden sanatında ayrı bir yeri olan, bir kısmı yurt dışına kaçırılan altın ve gümüş kilise eşyaları ile de anılmaktadır.

Paylaşın

Antalya: Olympos Antik Kenti

Olympos Antik Kenti; Antalya’nın Kumluca İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Antalya’nın güney sahillerinde Phaselis’ten sonra ikinci önemli liman kenti Olympos’tur. Şehir adını 16 kilometre kuzeyindeki Toroslar’ın batı uzantılarından biri olan 2 bin 375 metre yüksekliğe sahip Tahtalı Dağı’ndan alır. Beydağları-Olympos Milli Parkı sınırları içindedır. Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte İ.Ö.167–168 yılarında basılan Likya Birlik sikkelerinde adı geçen Olympos, Likya Birliği’nde üç oy hakkına sahip altı şehirden biridir. Birlik’te Likya’nın doğusunu temsil etmiştir.

Kentin günümüze ulaşmış kalıntılarının çoğu orman içinde ağaç ve çalılarla örtülü olup Helenistik, Roma, Bizans dönemlerine aittir. Olympos’un günümüze kadar ulaşmış kalıntıları genellikle doğudan batıya doğru, hızla denize akan bir ırmağın ağzında ve her iki yakasında yer alır. Antik dönemde kenti ikiye bölen nehir yatağı bir kanal içine alınarak her iki yakası da iskele olarak kullanılmış ve köprü ile birbirine bağlanmıştır. Bugün köprünün bir ayağı yerinde durmaktadır.

Güney kıyıda, Hellenistik Dönem’in çokgen örgülü duvarı ile yanındaki Roma ve Bizans onarımlarını işaret eden bölümü görülmektedir. Nehir ağzına yakın bir yerde küçük ve dik akropolde geç dönemlerden kalan yapı kalıntıları yer alır. Irmağın güney kıyısındaki Hellenistik temelli ve Roma onarımlı küçük tiyatro oldukça harap olup, girişin bir yanı iyi korunmuş durumdadır.

Şehrin görülebilir diğer önemli yapısı ise ırmak ağzının 150 metre batısında yer alan tapınak kapısıdır. İon düzeninde küçük bir tapınağa ait olduğu mimari parçalardan Roma İmparatoru Markus Aurellius (İ.S. 172–173) adına yapıldığı da kapı önündeki heykel kaidesinden anlaşılmaktadır. Kalıntılar arasında en ilginci Antalya Müzesi’nce yürütülen kazılarla gün ışığına çıkarılmış olan Kaptan Eudomus’un Lahdi’dir.

Nehir ağzının hemen yanında kayalığın oyuğunda yer alan lahit hem duygu dolu şiirsel ithaf yazıtında kaptanın adını vermesi hem de uzun kenarındaki gemi kabartmasında gemisinin şeklini vermesi açısından da büyük önem göstermektedir. Olympos’un doğusunda, sahilden 300 metre ileride Carettaların yumurta bıraktığı muhteşem kumsalı ve pek çok bitkinin yaşadığı sahil kumulları ile ünlü Çıralı yerleşimi yer alır.

Kentin birkaç kilometre güneybatısındaki Çakaltepe olarak anılan yükseltinin güney yamacından devamlı olarak alev çıkar. Özellikle geceleri çok etkileyici olan bu doğa olayı metan gazının asırlardır aynı noktadan yeryüzüne ulaşmasından başka bir şey değildir. Bu doğa olayı Likya’da yaşayan ve soluğundan ateş püskürdüğüne inanılan Khimaira Canavarı ile özdeşleşmiş ve bu sayede Olympos, Bellerophontes Efsanesi’ne ev sahipliği yapmıştır.

Zamanla demirci Tanrı Hephaistos’un kült merkezi, Roma ve Bizans dönemlerinde de dini merkez olarak kullanılan alanda yer yer orijinal blokları görülebilen kutsal yol ile alevlerin etrafındaki bir takım yapıların temellerini görmek mümkündür. İç duvarları yer yer freskolarla süslü Bizans Kilisesi ise alandaki en anıtsal kalıntıdır.

Paylaşın