İzmir: Beit İsrail Havrası

Beit İsrail Havrası; İzmir’in Konak İlçesi, Turgut Reis Mahallesi, Mithatpaşa Caddesi üzerinde yer almaktadır.

II. Abdülhamit’in 1905’te, İzmir Valisi eski Sadrazam Kamil Paşa’ya hitaben yazmış olduğu ferman uyarınca, Karataş semtinde oturan Musevilerin, dini ibadetlerini yapabilmeleri için, 1904 yılında inşaat izni alınmış ve 1905. yılında yapımına başlanan Karataş Beit İsrail Sinagogu 1907 yılında hizmet vermeye başlamıştır. İtalyan etkisi ile yapılmış İzmir’de bulunan ilk örnektir. İzmir’in en büyük havrası olan Beit İsrail günümüzde de yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. İtalyan etkisi ile yapıldığı için kilise tarzı lineer plan şemasına sahiptir.

Havranın ana mekânına bir giriş holünden girilmektedir. Mehizah bölümü iç mekânı “U” planlı galeri olarak çepeçevre sarmaktadır. Havra bütün bir iç mekâna sahiptir. Mithatpaşa Caddesine bakan cephesinden içeri girilen Havranın, cephesi simetriktir. Yapıya, ikisi sivri kemer olan beş kemerle vurgulanmış beş kapıdan girilir. Yanlarda bulunan iki sivri kemerli kapılar mehizaha çıkan merdivenlere açılırlarken, diğer üç kapı ana mekâna bakan hole açılmaktadır. Girişin üzerindeki üçgen alınlıkta Şimal yıldızı motifi yer almaktadır. Yapı tamamıyla sokağa açılarak, dışarıdan algılanabilmektedir. Diğer havralarda olduğu gibi Beit israil Havrasının taşıyıcı sistemi yığma taştır. Havranın tavan döşemeleri, asma kat döşemeleri ahşap olup, yapının çatısı da ahşap konstrüksiyondur, yapının zemin kaplaması karo mozaiktir.

Havranın iki tevyası bulunmaktadır. Kilise plan şemasına sahip olan havranın tevyası; tevyayı taşıyan platformu ve tora dolabı ile bir bütün olarak hekale bakan duvar fasadında yarı açık bir mekân şeklinde zeminden beş mermer basamakla yükseltilerek yapılmıştır. Kilise planlı olmasından dolayı mekânı bölen ve çatının yükseltilerek farklılaşmasını sağlayan dört sütun yoktur. Fakat havranın ana mekânında bulunan kubbe merkezliliği vurgulamaktadır.

Oturma sıraları hekale bakacak şekilde lineer olarak sıralanmışlar, mehizah bu bütün mekâna galeri olarak takılmıştır. Mekânın ortasında yukarıdan ışık almayı sağlayan ve bezemeler açısından son derece zengin olan büyük bir kubbe bulunmaktadır. Kubbenin duvarları geometrik formların ortalarında ve köşelerinde yer alan bronz çiçek motifleri ile süslenmiştir. Hekal duvarındaki alçı plastırlı kemerli büyük pencere ve pencerenin her iki yanındaki kompozit sütun başlıklı alçı plastırlar; amarında bulunan yarı açık tevya platformunu vurgulamaktadırlar. Oturma sıralarının kumaşlarının ve zemindeki halıların kırmızı renkleri, iç mekâna zenginlik kalmaktadır. Tevyanın ahşap işçiliği, kubbenin bezemeleri, tora dolabının yazıları, tora dolabını ve tevyaları örten örtülerin renkleri, galeriyi taşıyan sütunların bezemeleri, mekâna açılan kemerli kapıların vitray işlemeleri, iç mekâna zenginlik veren diğer ögelerdir.

Kilise tarzı planlama tipinin İzmir’deki ilk örneği olan ve İtalyan etkisi ile inşa edilmiş bu havra, günümüzde en çok kullanılan havralardandır. Alsancak’taki Şaar Aşamayim Havrası kullanım açısından Beit Israil’den sonra gelmektedir. Havranın içinde herhangi bir değişikliğe rastlanmamaktadır, 1908 yılında yapıldığı haliyle günümüze gelmiştir, özgünlüğünü korumaktadır.

Paylaşın

İzmir: Bet Hillel Sinagogu

Bet Hillel Sinagogu; İzmir’in Konak İlçesi, Ufuk Mahallesi, 920. Sokak üzerinde yer alır. Palaçi ailesinin evinde kurulmuştur.

Haham Hayim Palaçi (1788-1869) ve oğlu  Haham Avraham Palaçi (1809-1899), 19. Yüzyıl İzmir Yahudi Cemaatinin en önemli din bilginleridir. İkisi de devrin en büyükleri olarak anılırlar ve ünleri İzmir ve Türkiye sınırlarını aşmış, Avrupa ve Orta Doğu’nun Yahudi din bilginlerinin danışmak için İzmir’e gelmelerine neden olmuştur.

Haham Hayim Palaçi hayatı boyunca toplam 72 kitap yazmış olup, bunların 26 tanesi yayınlanmıştır ve 1861 yılında Sultan Abdülmecit tarafından “Adaletten sorumlu din adamı” nişanı ile ödüllendirilmiştir.

1788 de İzmir’de doğmuş, Musevi Okulu’nda okuduktan sonra 25 yaşında din bilgini olmuş, 40 yaşında da dini yargıç ünvanını almış ve 1865 te 77 yaşında iken Hahambaşı olarak hamamlık yapmış olan Hayim Palaçi’nin Bet-Hillel Sinagogun da yazdığı eserler, halen dünyada dini eğitim veren okullarda ders kitabı olarak da okutulmaktadır.

Bet Hillel sinagogu, Haham Hayim Palaçi’nin mezarı ve bulunduğu Gürçeşme mezarlığındaki arınma havuzu (MİKVE )ile birlikte, Hayim Palaçi’nin öğrencilerinin Pırlanta Üçgeni olarak adlandırdıkları ve mutlaka ziyaret edilmesi gereken kutsal mekânlar olduğu inancındadırlar.

Paylaşın

İzmir: AIgaze Havrası

Algaze Havrası; İzmir’in Konak İlçesi, Yenigün Mahallesi, 927. Sokak üzerinde yer alır.

Algaze Havrası, 1724 yılında Algazi ailesi tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde yapı tek katlıdır. İtalyan etkisi ile 20. yy’da plan şeması değiştirilmiştir ancak kadınların ibadet ettikleri Mehizah bölümü kaldırılmıştır.

Söylentiye göre genç bir Haham bir hanıma göz kırpmış ve bunun üzerine Hahambaşı tarafından Mehizah yıktırılmıştır. Havranın 927 sokağa bakan avlu duvarları masif ve yüksektir.

Algaze havrası yığma taş olarak inşa edilmiştir. Zemin ve tavan döşemeleri ahşap olup, yapının çatısı ahşap konstrüksiyondur.

Günümüzde tevyası özgün yeri olan tavanı dokuz parçaya bölen dört sütunun altında konumlanmaktadır. Dört basamakla yükseltilmiş platformun üzerinde yer alan tevya yeşil renkli süslemeli seccade ile örtülüdür.

Paylaşın

İzmir: Namazgah Hamamı

Namazgah Hamamı; İzmir’in Konak İlçesi, Namazgâh Mevki, Tarik Sari Sokağı üzerinde yer alır.

Hamamın yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır.

Kesme taş ve tuğladan yapılmış olan hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiş çifte hamam plan düzenindedir.

Her iki bölüm de birbirinin eşidir. Bölümlerin üzerleri kubbe ve tonozlarla örtülmüştür.

Paylaşın

İzmir: Yeşildirek Hamamı

Yeşildirek Hamamı; İzmir’in Konak İlçesi, Güzelyurt Mahallesi, Anafartalar Caddesi üzerinde yer alır.

Hamam, XVII . yüzyılda Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Yapılışından itibaren odun ateşi ile ısıtılan hamam, 1940 yılından itibaren kömür ile ısıtılmaya başlanılınca, ısıtma kanalları bu yüksek ısıya dayanamayıp patlamıştır.

Yapı bir zaman hem han hem de depo ve imalathane ya da mağaza olarak kullanılmış olup,1963 yılında yapılan düzenleme ile 46 dükkânlı kapalı çarşıya ( Yeşildirek Çarşısı) dönüştürülür.

Paylaşın

İzmir: Çivici Hamamı

Çivici Hamamı; İzmir’in Konak İlçesi, Kestelli Caddesi üzerinde yer alır. 16. yy. sonlarında inşa edilmiştir.

Hamam, Osmanlı mimarisinin hala korunduğu bir tarihi yapıdır. Yıkanma yeri tek kubbe üzerine, ılıklık ise üç ufak kubbe kullanılarak inşa edilmiştir.

En son 1995 yılında Selahattin İşbilir tarafından Hüseyin Esen`e restore ettirilip günümüzdeki haline gelmiştir. İzmir`de en yüksek kubbeye sahip olan hamamdır.

Paylaşın

İzmir: Basmane Hamamı

Basmane Hamamı; İzmir’in Konak İlçesi, Basmane Mahallesi, Anafartalar Caddesi üzerinde yer alır.

Hamamın yapım tarihini belirten bir bilgiye rastlanmamıştır. Yapı üslubundan XVIII.-XIX. yüzyıllarda yapıldığı sanılmaktadır.

Kesme taş ve tuğladan yapılan hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir.

Soyunmalık bölümü kare planlı olup, üzeri pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür.

Bunun dışında kalan bölümlerin üzeri tonozla örtülüdür. Ilıklık ayna tonoz örtülü olup, üç bölümden meydana gelmiştir.

Sıcaklık bölümü kare planlı olup, üzeri pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Hamam günümüzde iyi bir durumdadır.

Paylaşın

İzmir: Çukur Hamamı

Çukur Hamamı; İzmir’in Konak İlçesi, Tan Mahallesi sınırları içerisinde yer alır.

Hamamın yapım tarihini belirten bir kitabesi bulunmamaktadır. Yapı üslubundan XVII.-XVIII. yüzyıllarda yapıldığı sanılmaktadır.

Kesme taş, moloz taş ve tuğladan yapılmış olan hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir.

Soyunmalık kısmı kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir kubbe ile örtülmüştür.

Ilıklık kare planlı, üzeri de çapraz tonozla örtülüdür. Buradan geçilen sıcaklık ise dikdörtgen planlıdır ve üzeri manastır tonozu ile örtülüdür.

Paylaşın

İzmir: İstanköy Hamamı

İstanköy Hamamı; İzmir’in Konak İlçesi, Uğur Mahallesi, 916 Sokak üzerinde yer alır.

Salepçioğlu Camisi arkasında bulunan  bu hamamın yapım tarihini belirten bir kitabeye ve belgeye rastlanmamıştır.

Kesme taştan yapılmış olan hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Soyunmalık kısmı kare planlı olup, üzeri ahşap bir tavanla örtülüdür.

Sonraki yıllarda bu bölüm doğuya ve batıya doğru genişletilmiş, ortasına kubbe yanlarına da birer manastır tonozu eklenmiştir. Böylece ılıklık meydana getirilmiş, bunun batısına da helâlar yerleştirilmiştir.

Sıcaklık ılıklığın kuzeyinde dört dayanakla taşınan bir kubbe ile örtülmüş, yanları manastır tonozları, köşeleri de küçük kubbelerle örtülmüştür.

Paylaşın

İzmir: Mirkelamoğlu Hanı

Mirkelamoğlu Hanı; İzmir’in Konak İlçesi, Kemeraltı Mevki, 914. Sokak’ta yer alır. Mirkelamoğlu Hanı’nın kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Ancak mimari yapısından ve çevredeki diğer hanlarla bağlantısından ötürü XVIII. yüzyılın sonlarına doğru yapıldığı sanılmaktadır.

Düzgün kesme taş, kaba yontma taş ve tuğladan yapılmış olan han dikdörtgene yakın, simetrik olmayan bir plan düzenindedir. İzmir’de tamamı orijinal haliyle günümüze gelebilen Mirkelâmoğlu Hanı, iki katlı ve avlulu kuruluşuyla klasik Osmanlı şehir içi hanlarının tipik bir örneğidir.

Şehir içi hanlarında, inşa edilecekleri parsel şekline göre dıştan bir kurgu tasarımına gidilerek dış cephe sınırlamasında hiçbir zaman asimetrik olması bir sorun olarak görülmemiş; bu asimetriklik avlu cephesine doğru simetrikleşerek düzgün bir avlu cephesi yaratılmaya çalışılmıştır.

Osmanlı şehir içi han mimarisinde görülen bu önemli ayrıntının özgün örneklerinden biri de Mirkelâmoğlu Hanı’dır. Mekânlar alt katta doğrudan avluya, üst katta ise sütunlarla desteklenen revaklara açılırlar. Üst örtü sistemi içten tonoz olup, dıştan kiremitli beşik çatılıdır.

Hanın Fevzi Paşa Bulvarı’na bakan cephesinde altta üç dükkân, üstte de dört pencere bulunmaktadır. Buradaki cepheler yatay dikdörtgen açıklıklar halindedir. Cephenin üst örtü ile birleştiği yerde tuğladan yarım daire şeklinde bir alınlık bulunmaktadır. Cephedeki kaba yontma taş ve tuğlaların arasına yatay tuğlalar yerleştirilmiş ve almaşık bir görünüm meydana getirilmiştir.

Hanın doğu cephesi yanındaki Karaosmanoğlu Hanı’na bitişiktir. Burada güney cephesinin alt bölümü sonradan eklenen dükkânlarla kapatılmıştır. Bunların da üzerinde yarım daire bir alınlık bulunmaktadır. Cephedeki dört pencere dikdörtgen sövelidir.

Hanın batı cephesinde yuvarlak kemerli giriş kapısı ile kapının güneyinde iki, kuzeyinde de dört dükkân bulunmaktadır. Hanın dikdörtgene yakın avlusuna bakan cephelerde altta dükkânlar, üstte de ikinci katın revak sıraları bulunmaktadır. Kuzey cephesinin doğu ucu ise bir eyvan şeklinde olup, eyvanın iki yan duvarlarından birer kapı açıklığı vardır. Yapının avluya bakan doğu cephesinde ise altta beş dükkâna yer verilmiştir.

Avluya bakan güney cephesinde ise altta üç dükkân bulunmaktadır. Doğu ucunda hana mermer bir çeşme eklenmiştir. Bu çeşmenin kemer alınlığında Maşallah yazılmış, kemerin tepe noktasına da bir çıpa resmi konulmuştur. Çeşme aynasında mermer kabartma olarak alttan iki yanda sütunlarla desteklenen ve kıvrımla başlayan bir kemer, kemer köşeliklerinde ve kemer içinde kalan yüzeyde ise “C” kıvrımları, kıvrık bitkisel motifler ve aşağıya doğru bir perde gibi sarkan kumaş motiflerinden oluşan bezeme dikkati çeker.

Hanın ikinci katında 21 oda bulunmaktadır. Bunlardan batıdaki üç oda çapraz tonozla örtülmüş bir eyvana, diğer odalar da revaklara açılmıştır. Buradaki kapılar Bursa kemeri üslubundadır. Revaklara açılan odaların tümü manastır tonozludur. Yakın zamanda restore edilmesi planlanmış olan handa bugün kürk imalatçıları, lokanta, çay ocağı bulunmaktadır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın