Kemal Kılıçdaroğlu: Kul Hakkı Yiyenler Benden Çekiniyor

Kırşehir’de halka seslenen Kılıçdaroğlu, “Benim cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var; biri beşli çeteler, ikincisi uyuşturucu baronları. Haktan yana oy kullanacaksınız, adaletten, vatandaştan yana oy kullanacaksın. Üstten sizi tehdit edenlere dur diyeceksiniz. 22 yıl oldu eyvallar kardeşim çekil! Bir değişim olsun, bir yeni insan gelsin, bir adaletli insan gelsin, bir kul hakkı yemeyen insan gelsin” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem. Kul hakkı yiyenler benden çekiniyor. Kul hakkı yiyenden diyeceğim ki, götürdüğün paraları ver. Son kuruşuna kadar getireceğim. Bu milletin hakkını aldın götürdün çaldın, hepsini getireceğim. Emekliye 2015 yılından bu yana, asgari ücret kadar iki bayram ikramiyesi verin dedim. Vay efendim nereden bulacağız dediler.

Sonra verdiler, şimdi seçimler geldi artırdılar. Sözüm söz, asgari ücret kadar emekliye bayramlarda ikramiye verilmesi lazım. Bütün emekli kardeşlerim gidecekler bankadan para çekince orada 15 bin lira olacağını görecekler. Kurban Bayramı’nda emekli kardeşime 15 bin lira vereceği. 4-5 yerden maaş alanlara para var, yandaşlara para var… Emekliye gelince, garibana gelince para yok. Yer mi Bay Kemal.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim çalışmaları kapsamında Kırşehir’de halka seslendi. Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle:

“Nasılsınız? Değişimden yana mısınız, alın terinden yana mısınız, hak, hukuk ve adaletten yana mısınız?

Size sözüm var; bu ülkeye hakkı, hukuku ve adaleti getireceğim. Size sözüm var, alın teri dökenlerin hakkını teslim edeceğim. Size sözüm var; bu ülkeye huzuru, bu ülkeye barışı getireceğim. Size sözüm var, ayrışmayı değil kucaklaşmayı getireceğim. Size sözüm var, alın teri döküp kazananın hakkını teslim edeceğim. Size sözüm var, beşli çetelerin çaldıklarının tamamını bu memlekete getireceğim. Size sözüm var.

Gelmeden önce Neşet Ertaş’ın mezarını ziyaret ettim, babasının mezarını ziyaret ettim. Hocamızla beraber bir Fatiha okuduk. Babası ile yüz yüze hiç tanışmışlığımız yoktu ama Neşet Ertaş ile zaman zaman beraber olduk. Onun sazını, onun sözünü dinledim. Onun tezenesi kadar güzel, onun sesi kadar güzel bir ses yok gerçekten de. Güzel şey söylüyor, ‘Kadınlar insandır, biz de insanoğlu’ diye. Kadına ne kadar değer verdiğini hepimiz biliyoruz.

Bugünkü hayat pahalılığı içinde en büyük sorunu yaşayan kadındır. Bugün hayat pahalılığı içinde dertleri alıp derman üretmeye çalışan yine kadınlardır. Büyük sıkıntılar çeken kadınlardır. Pazara gidip mutfaktaki yangını gören kadınlardır. O nedenle benim kadınlara borcum var. Rahmetli annem okuma yazma bilmezdi. Ve dolayısıyla evdeki bütün sıkıntıları yaşardı. Rahmetli babam; 7 kardeşiz, 7 kardeşe bir bayramda ayakkabı aldığını hiç hatırlamam. Çünkü alacak gücü yoktu. Ama bizi okuttu. 7 kardeş içinde üniversiteye giden sadece benim.

Çünkü diğerlerini gönderecek parası, imkânı da yoktu. Ama benim şimdi pırıl pırıl üniversite mezunu 3 evladım var. 3 evladım; onların ne iş yaptığını kimse bilmez, ben Genel Başkanım diye asla ve asla gidip bir yerlerde üstten konuşmadılar. Her birisi kendi ekmeğini çıkardı. Çalışıyor, üretiyor, kazanıyor, bir şeyler yapmaya çalışıyor. İsterim ki her anne, baba evladını iyi bir okula gönderebilsin. Çünkü eğitim bizim en temel sorunlarımızdan birisidir ve onun için de hep birlikte mücadele etmek ve evlatlarımızı okutmak zorundayız. Evlatlarımız ne kadar iyi eğitim alırsa, Türkiye o kadar hızla büyür ve hızla kalkınır.

Sevgili anneler, size sözüm var. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa edeceğim. Hiçbir çocuğun. Aile Destekleri Sigortasıyla göreceksiniz, hiçbir ailede ‘Benim gelirim yoktur’ feryadını duymayacaksınız. Her ailenin en az asgari ücret düzeyinde geliri olacak. Ve bu gelir kadının banka hesabına yatacak. Dolayısıyla kadın bankaya gidecek, fakir ailedeki yoksul kadın bankaya gidecek, her ay düzenli bankadan parasını çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Onun fakir olduğunu, onun yoksul olduğunu sosyal devletten başka kimse bilmeyecek.

Çünkü benim felsefem, çünkü benim inancım şunu söylüyor: Sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek. Nokta. Öyle fakir ailelerde çocukları getir, sıraya diz, yardım yap, bütün televizyonlar onu seyretsin, senin vicdanın rahatlasın. Hayır efendim. Hayır, hayır. Bunu kabul etmiyorum. Yoksulluğu afişe etmeyeceksin. Bir yerde yoksul varsa, o yoksulluk devleti yönetenlerin ayıbıdır. Yoksul olanın değil. Onun için bitireceğim yoksulluğu. Bu topraklarda hiç kimse ‘Ben fakirim, ben yoksulum’ diye yardım istemeyecek. Sosyal devlet, ona her türlü desteği ödünsüz, hiçbir şey beklemeden verecek. Göreceksiniz, bu topraklara baharı getireceğim, baharı. Huzuru getireceğim, huzuru.

Hiçbir yoksul ailenin elektriği asla ve asla kesilmeyecek, suyu asla ve asla kesilmeyecek, doğalgazı asla ve asla kesilmeyecek. Diğerleri nasıl yaşıyorsa, yoksul aileler de aynı şekilde huzur içinde yaşayacaklar. Ve beraber yaşayacağız ve huzur içinde yaşayacağız göreceksiniz.

Köylerde çalışan kadınlar var. Onları da biliyorum. Neredeyse günün 24 saati çalışıyorlar. Köylerde çalışan, tarlada çalışan, bağda çalışan, bahçede çalışan, ahırda çalışan. Bir anlamda hayatın her alanında çalışan, fedakârlık gösteren kadınlar var. Onları da biliyorum, onlara da sözüm var. Onların sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Yeter ki çalışsınlar. Yeri, zamanı gelince de emekli olacaklar, emekli aylıkları olacak. Gençler için de aynı şekilde. Köyde, tarlada çalışan, traktörde çalışan bütün gençlerin sosyal güvenlik primini de devlet ödeyecek. Böylece köy hareketlenecek. Köyde çalışmak cazip hale gelecek. Ayrıca bir sözüm daha var. Bütün köy okullarını açacağım ve öğrencilerimiz kendi köylerinde okullara gidecekler. 100 bin öğretmenin atamasını Cumhuriyetin 100’üncü yılında yapacağız, göreceksiniz. Ferhat ile Şirin’in buluştuğu gibi öğretmenle öğrenciyi buluşturacağız, hiç endişe etmeyin.

Köylerde sadece öğretmen, sadece imam değil, ziraat teknisyeni de olacak, ziraat mühendisi de olacak, veteriner hekim de olacak. Bu bölgenin hayvancılık konusunda ne kadar önemli ve değerli olduğunu biliyorum. Bölge bu konuda olağanüstü avantajlara sahip bir bölge. Burada bir kesimhanenin kurulması… Et ve Balık Kurumu görevini yapsa aslında, burada üreticinin her türlü hakkını teslim etse hepimiz çok mutlu olacağız. Bölgeyi ayağa kaldırmak zorundayız. Bölgede herkesin ürettiği ve herkesin kazandığı bir ekonomik atmosferi yaratmak zorundayız.

Hızlı trenden söz ediliyor. Her seçim öncesi gelip söz veriyorlar. Seçim bitiyor, sizler oylarınızı veriyorsunuz, sonra onlar unutuyorlar. Bay Kemal unutmaz. Unutmayın; Bay Kemal unutmaz, Bay Kemal sözünün arkasında durur, sözünün eridir. Yapılacaksa yapılacak kardeşim, niye yapmıyorsun? Yapmıyorlar.

Hızlı trenin ötesini düşünüyorum ben. Bakın Anadolu’nun içi boşaldı. Anadolu’da insanlar büyük kentlerin varoşlarına gidiyorlar, acaba oralarda asgari ücretle iş bulabilir miyiz diye. Allah nasip eder Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığımda göreceksiniz; biz, orta Anadolu’yu, demiryollarıyla Mersin ve İskenderun limanına ve Karadeniz’e bağlayacağız. Buradaki fabrikalar ihracat yaptığı zaman, demiryoluyla taşıdıklarında bütün lojistik masraflarını devlet olarak biz karşılayacağız. Böylece fabrikanın Mersin’de olması, Adana’da olması çok cazip olmayacak. Kırşehir’de olması çok daha cazip, Kayseri’de olması çok daha cazip, Aksaray’da olması çok daha cazip olacak. Böylece herkesin kazandığı, herkesin ürettiği bir modeli inşallah inşa edeceğiz. Göreceksiniz, Türkiye için çalışacağız. Beşli çeteler için değil, sizin için çalışacağız. Sizin için emek harcayacağız, beşli çeteler için değil.

Ücret dengesizliği var kamuda. Bunu da gayet iyi biliyorum. Doktor kardeşlerimizin, sağlık çalışanlarımızın pandemi döneminde herkesin ortak talebi olarak onların aylıklarını artırdık. Ama devlette bir yapı var. Devlette; doktor, mimar, mühendis, bunlar birbirlerine yakın aylıklar alırlardı. Dolayısıyla şimdi kamuda çalışan mimarlar ve mühendisler diyorlar ki ‘Bizim de aylıklarımızın artırılması lazım, biraz yükseltilmesi lazım’. Onlara da söz verdim. Adaleti sağlayacağız, adaletli olacak. Adaletsiz bir dünyayı asla kabul etmiyorum. Çünkü devletin dini adalettir ve adaleti inşa edeceğiz. Bunu da herkesin bilmesini isterim.

Gelelim başka bir konuya. Türkiye yolgeçen hanına döndü. Bütün sınırlarımız delik, deşik. 3 milyon 600 bin Suriyeli var. Söz verdim, en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye uğurlayacağız. Benim evladım, sizin evladınız işsiz. Onlar asgari ücretin yarısı ile çalışıyorlar. Onlar da mağdur oluyorlar. Onları kendi ülkelerine götüreceğiz: Avrupa Birliğinden aldığımız fonlarla, alacağımız fonlarla onların yollarını, köprülerini, okullarını, hastanelerini bizim müteahhitler yapacak. Can ve mal güvenliklerini sağlayacağız ve onları en geç 2 yıl içinde kendi ülkelerine uğurlayacağız ve göndereceğiz. Emek sömürüsünün karşısındayız. İnsan insandır, Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır ve onun döktüğü alın terinin karşılığının ödenmesi gerekiyor. Bunu yapacağım. Afganlar da var, onları da kendi ülkelerine Allah nasip ederse uğurlayacağız göreceksiniz.

‘2000’liler mezarda emekli olmak istemiyorlar’. Sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılanması lazım, herkesin hakkının teslim edilmesi lazım. Herkesin ödediği prim kadar aylık alması lazım. Altı yükselttiğiniz zaman, üst gelir gruplarını, aylık gruplarını da yükseltmeniz lazım. Yani eşitliğin olmadığı bir yerde, toplumda huzur olmaz. Huzuru sağlayacağız mutlaka.

‘Kemal Dedemin gölgesi yeter’ diyorsunuz, ‘Aç kapıyı Veysel efendi, Bay Kemal geliyor’ diyorsunuz. ‘Bir çocuk aç kalmayana kadar çalışacağız’ diyorsunuz. Hiç ama hiç endişe etmeyin. Ülkemi seviyorum. Ülkem için hizmet etmek benim boynumun borcudur. Yaşlısı, genci, kadını, erkeği… Bu coğrafyanın neresinde yaşıyorsa yaşasın; Diyarbakır’da, Hakkari’de, Rize’de, Şanlıurfa’da, Trakya’da, Edirne’de, Kırklareli’nde, İzmir’de, Mersin’de, Antalya’da… Nerede yaşarsa yaşasın, bu coğrafyada her insanın mutlu olmasını istiyorum, huzurlu olmasını istiyorum. Bizi kavga ettiriyorlar ama o kavgaya girmeyeceğiz. Bir sürü şeyler söylüyorlar, onlara da inanmayın lütfen. Benim ağzımdan çıkana inanın. Ben, bu millete doğruları söylemeye yenim ettim. Doğruları söyleyeceğim, doğruların arkasından gideceğim.

Çok kamplaştık, çok kutuplaştık. Neredeyse birbirimizi düşman gibi görmeye başladık. Buradan Türkiye’yi çıkaracağım. 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. Bir grubun değil, bir kesimin değil, 85 milyonun Cumhurbaşkanı olarak görev yapacağım. Bunu göreceksiniz ve buna inanmanızı istiyorum, çünkü beraber olursak güçlü oluruz, birlikte olursak güçlü oluruz, adaleti getirirsek güçlü oluruz. Adaletin gelmesinin yollarından birisi de, gelir dağılımının hakça bölüşülmesidir yani gelirin hakça bölüşülmesidir. Bizim güzel bir sözümüz var, atalarımız söyler, ‘Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar.’ Herkesin karnının doyduğu bir Türkiye’yi özlüyoruz ve bunu yapmak için zaten mücadele ediyoruz.

“Kul hakkı yiyenler benden çekiniyor, benden korkuyorlar”

Benim Cumhurbaşkanı Adayı olmamı istemeyen, hatta Cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Biri beşli çeteler, ikincisi uyuşturucu baronları. Yuh çekmeyin. Sandığa gideceksiniz ve oy kullanacaksınız. Haktan yana oy kullanacaksınız, adaletten yana oy kullanacaksınız, vatandaştan yana oy kullanacaksınız. Üstten konuşan, üstten sizi tehdit edenlere ‘Artık dur’ diyeceksiniz. 22 yıl oldu. Eyvallah kardeşim. Çekil, bir değişim olsun. Diğer insan gelsin. Bir adaletli insan gelsin. Bir kul hakkı yemeyen insan gelsin. Söyledim, kul hakkı yemem ve kul hakkı yedirmem; bu kadar net.

Kul hakkı yiyenler benden çekiniyor, benden korkuyorlar. ‘Ya gelirse…’ Gelirsem ne yapacağım belli. Kul hakkı yiyene diyeceğim ki ‘Ver kardeşim, götürdüğün paraları ver.’ Götüreceksin ABD’ye, 35 katlı gökdelenler yapacaksın, Bay Kemal seyredecek! Manhattan’a götüreceksin gökdelenler yapacaksın, Bay Kemal seyredecek! İngiltere’ye dolarlarını, avrolarını götüreceksin Bay Kemal seyredecek! Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın alacaksın, Bay Kemal seyredecek! Yerler mi? Yemezler, yemezler. Son kuruşuna kadar getireceğim. Bu milletin alın terinin karşılığını aldın, götürdün, çaldın. Alacağım, getireceğim Türkiye’ye, millete vereceğim. Sizlere vereceğim, sizin hakkınız bu.

Şimdi… Ben, 2015 yılından bu yana ‘Emekliye 2 bayram ikramiyesi verin. Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı asgari ücret kadar emekli ikramiyesi verin’ dedim. Önce bağırdılar ‘Vay efendim, emekli ikramiyesi diyorsun, parayı nereden bulacaksın?’ Üsteledim, söyledim, ‘Ben maliyeciyim, ben hesap uzmanıyım. Devlette para var. Parayı adaletli kullanırsan olur.’ Sonra verdiler, şimdi seçimler geldi, 1000 lirayı biraz artırdılar. Benim sözüm söz; asgari ücret kadar emekliye Ramazan ve Kurban bayramlarında ikramiye verilmesi lazım. Son bayramda vermediler. Allah nasip eder, Kurban Bayramında bütün emekli kardeşlerim gidecekler, bankadan para çekince, orada 15 bin liraları olduğunu görecekler. 15 bin lirayı, Kurban Bayramında emekli kardeşlerime ikramiye olarak vereceğim. Hiç endişe etmeyin.

Bağırıyorlar hemen ‘Parayı nereden bulacaksın?’. Var efendim, beşli çeteye gelince para var. 4 yerden, 5 yerden, 6 yerden maaş alanlar için paralar var. Yandaşlar için paralar var. Senin beşli çetelerin dolarla ve avroyla ihale alıyorlar. Onlara para var. Emekliye gelince, garibana gelince para yok. Yer mi bunu Bay Kemal? Yemez. O paraları söke söke alacağım. Tamamını emekliye vereceğim, işçiye vereceğim, memura vereceğim, garibana vereceğim, çiftçiye vereceğim. Kim alın teri döküyorsa, kim çalışıyorsa, kim üretiyorsa ona vereceğiz.

Bakınız, dışarıdan canlı hayvan getiriyorlar, dışarıdan et getiriyorlar, dışarıdan buğday getiriyorlar, dışarıdan fasulye getiriyorlar; her şey dışarıdan geliyor. Her şey Türkiye’de üretilecek. Her şey Türkiye’de üretilince her şey çok güzel olacak, inanın; çalışan, alın teri döken için.

Esnaf kardeşimiz de sıkıntıda. Sattığı malı, yeniden gidip satın aldığında parasını ödeyemiyor, bakıyor zam gelmiş.

Zam konusunda en dertli olanlar aileler. Kira bedelleri giderek yükseldi. Pazarda yangın var. Mutfakta yangın var. Oturuyor, aybaşında hesap yapacak; masraf nereye gidecek, nasıl gidecek, bunun hesabı. Yol parası, okul parası, beslenme parası, elektrik parası; bütün bunların hepsi üst üste geldiğinde her aile ‘Acaba biz ay sonunu nasıl getiririz?’ diye, bunun için uğraşıyorlar. Ay sonunu, Bay Kemal’in iktidarında göreceksiniz, çok güzel getireceksiniz ay sonunu. Onlardan alacağım, size vereceğim. Öyle her hafta, her gün, her saat hesap yapmayacaksınız. Hele bir de düğüne davetiye gelirse ‘Eyvah’ diyorsunuz.

Düğüne gideceğiz ama parayı nereden bulacağız, altını nasıl takacağız diye. Ben, bu kardeşiniz, bunların hepsini hesapladı. Niçin? Bu kardeşiniz hesap uzmanı, neyi nasıl yapacağını, devlette tam 27,5 yıl çalışarak bunların hepsini ortaya çıkardı. Şimdi diyorlar ya, ‘Kılıçdaroğlu bunları nasıl yapacak?’ 27,5 yıl bu işler için çalıştım. 27,5 yıllık devlet hayatımı incelediler, ‘Acaba Bay Kemal ile ilgili bir şey bulabilir miyiz? Bulursak da getirir miyiz?’ diye. Toplu iğne ucu kadar bir şey bulamadılar ve bulamazlar. Çünkü kul hakkı yemedim ve kul hakkı yedirmeyeceğim. Ben kul hakkı yemedim, yedirmeyeceğim diyorum. Onlar böyle bir şey söylemiyorlar.

Mesela çıkıp ‘Biz kul hakkı yemedik, yedirmeyeceğiz’ diyemiyorlar. Niye diyemiyorlar? AK Partili veya MHP’li bir kardeşinizle karşılaştığınızda Allah için bunu sorun, deyin ki ‘Siz bu Bay Kemal’e kızıyorsunuz. Bay Kemal diyor ki, kul hakkı yemem, yedirmem. Sizin Genel Başkanlarınız da söylesin. Kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem desin.’ Diyebiliyorlar mı? Niye diyemiyorlar? Kul hakkı yiyene devlet teslim edilir mi? Özellikle MHP’li kardeşlerime sesleniyorum. Kul hakkı yiyene devlet teslim edilir mi? Sınırları yolgeçen hanına döndüren birine devlet teslim edilir mi?

Devlet akılla yönetilir, bilgiyle yönetilir, birikimle yönetilir, irfanla yönetilir. Devlet bir kişiye teslim edilmez. Bizim tarihimize baktığınız zaman ta Mete Han’dan bu yana hiçbir zaman bir devlet, bir kişinin iki dudağına teslim edilmemiştir. Bunu çözeceğiz. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi getireceğiz ve daha güzel bir devlet inşa edeceğiz. Huzur içinde, hakça üreten ve bölüşen bir devleti inşa edeceğiz. Rahmetli Ecevit’in güzel bir sözü vardı, ‘Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen’ diye. Aynı şeyi yapacağız; ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen.

Sağlık çalışanlarını biliyorum. 10 bin atamayı biliyorum. Bakın bir devlet sağlık, güvenlik ve eğitim alanında asla boş kadro bırakmaz. Dünyanın neresine giderseniz sağlık personelinde asla boş kadro olmaz. Engelli kadrosunda asla boş kadro olmaz. Güvenlikte asla boş kadro olmaz. Çünkü bunlar bir devleti ayakta tutan temel kolonlardır.

Efendim şimdi bir şey daha söyleyeyim. Bizim böylesine güzel bir toplantı yapmamızın ve bizim güvenliğimizi sağlamamızın aktörleri de burada. Yani polis kardeşlerimiz de burada. Onlara da yürekten teşekkür ederiz. Onların da dünya kadar sorunu var biliyorum. Sizin sorununuz var, mutfaklarda yangın var. Onların da mutfağında yangın var, onların da sorunları var. Onlar günün 12 saati, 13 saati, 14 saati nöbet tutuyorlar, onu da gayet iyi biliyorum. Bazen 24 saat çalışıyorlar, onu da gayet iyi biliyorum. Polis intiharlarının hangi noktalara ulaştığını, onu da gayet iyi biliyorum. Onlara güveniyoruz ve onlar bizim can ve mal güvenliğimizi sağlayan temel aktörler. O nedenle polis arkadaşlarımıza da hepinizin huzurunda teşekkürlerimi sunuyorum.

Bir şey daha. Benim saray merakım yok. Saraylarda gidip oturma gibi bir merakım da yok. Ben sizler gibi yaşıyorum, mütevazı bir evim var. Mutfağımı da hepiniz biliyorsunuz zaten. Huzur içinde evimizde yaşıyoruz. Saraylara asla gidip oturmayacağım, o sarayda da oturmayacağım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mütevazı Çankaya’sına gideceğim. Bizim saraylarda oturmak gibi bir merakımız yok. Halka üstten bakmak, halkı küçümsemek, hele hele kadınlara hakaret etmek, kadınlara yaptığı hakareti ve küfrü belli noktalarda bütün Türkiye’ye duyurmak asla ve asla doğru değil. Kadınlar hiç endişe etmeyiniz, sizin Bay Kemal’iniz var. Sizi başımızın üstünde taşıyacağız. Unutmayın, Sevgili Peygamberimiz, ‘Cennet’in anahtarı kadınların ayakları altındadır’ diyor. Bunu unutmayın.

Efendim hepinize şükranlarımı sunuyorum. Bugün iki yere daha gideceğim. Hepiniz sağ olun, hepiniz var olun.

Ekrem Başkanımız şunu söyler, her şey çok güzel olacak diye. O zaman bende sorayım sizlere. Her şey çok güzel olacak. Vallahi de, billahi de her şey çok güzel olacak. Hiç endişe etmeyin, her şey çok güzel olacak. Bu memlekete huzuru getireceğim, huzuru; bereketi getireceğim, bereketi; alın terinin değerini vereceğim, alın terinin değerini.

Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.”

Paylaşın

CHP’li 11 İl Belediye Başkanından Kılıçdaroğlu’na Destek

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) 11 büyükşehir belediye başkanı ortak bir açıklama yaparak Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek verdi.

Ortak açıklamada, “Umut dolu bu yolculukta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile yürümekten gurur duyuyor ve kendisine sonuna kadar güveniyoruz. Bu yolculuğun sonunda zafere ulaşacağımıza da yürekten inanıyoruz. Biliyoruz ki milletimiz de hak, adalet ve demokrasi yolculuğumuzda bizleri ve Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu asla yalnız bırakmayacaktır” denildi.

CHP’li 11 belediye başkanının imzasını taşıyan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na desteklediklerini ifade eden metin şöyle:

“Bizler Cumhuriyet Halk Partili 11 İl Belediye Başkanı olarak; ülkemizin içinden geçtiği bu zor günlerde bir yandan yurttaşlarımızın yaralarını sarmak adına çalışmalarımızı büyük bir gayretle sürdürüyor, bir yandan da Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılında daha demokratik, daha zengin ve daha çağdaş bir Türkiye inşası yolunda mücadelemizi sürdürüyoruz.

Çok kısa bir süre sonra gerçekleşecek olan 13. Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri öncesi Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun her fırsatta vurguladığı demokratik, eşitlikçi ve liyakate dayalı bir Türkiye kurma arzusu ve gayretini, bu süreçteki kararlı duruşunu, bütünleştirici tavrını heyecanla takip ediyor ve bizlerle çalışmalarımızı bu gayede şekillendiriyoruz.

Umut dolu bu yolculukta Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile yürümekten gurur duyuyor ve kendisine sonuna kadar güveniyoruz. Bu yolculuğun sonunda zafere ulaşacağımıza da yürekten inanıyoruz.

Biliyoruz ki milletimiz de hak, adalet ve demokrasi yolculuğumuzda bizleri ve Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu asla yalnız bırakmayacaktır. Kamuoyuna saygılarımızla.”

İmzası bulunan belediye başkanları: 

Faruk Demir – Ardahan Belediye Başkanı

Demirhan Elçin – Artvin Belediye Başkanı

Melek Mızrak Subaşı – Bilecik Belediye Başkan Vekili

Tanju Özcan – Bolu Belediye Başkanı

Ali Orkun Ercengiz – Burdur Belediye Başkanı

Ülgür Gökhan – Çanakkale Belediye Başkanı

Recep Gürkan – Edirne Belediye Başkanı

Mehmet Siyam Kesimoğlu – Kırklareli Belediye Başkanı

Selahattin Ekicioğlu – Kırşehir Belediye Başkanı

Barış Ayhan – Sinop Belediye Başkanı

Vefa Salman – Yalova Belediye Başkanı.

Paylaşın

Kırşehir: Ahi Evran-ı Veli Camii ve Türbesi

Ahi Evran-ı Veli Camii ve Türbesi; Kırşehir’in Merkez İlçesi, Ahi Evran Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

1482 yılında Ahilik Teşkilatı’nın kurucusu Ahi Evran adına yaptırılmıştır. Türbeye, cami içinden bir merdivenle çıkılmaktadır.

Zaviye; plânlı mescit,ahiliğin kurucusu Ahi Evran’ın türbesi ve zaviye-tekke olarak kullanılan mekânlardan oluşmaktadır. Aslen zaviye olarak yapılan bina sonraki yıllarda cami olarak kullanılmaya başlanmıştır.


 

 

Paylaşın

Kırşehir: Mahmutlu Kaplıcası

Mahmutlu Kaplıcalar; Kırşehir’in Çiçekdağı İlçesine 16 kilometre uzaklıkta, Mahmutlu Beldesi sınırları içinde, iki ayrı hamamdan oluşan kaplıca grubudur.

Kadın ve erkeklere mahsus havuzların dışında, basit konaklama tesisleri bulunur. Ancak, gerek tedavi, gerekse sosyal gereksinimlerin karşılanmasında bu tesisler yetersiz kalmaktadır.

Büyük Hamam: İlçe merkezinden başlayıp, ÇiçekdağıYerköy yolu üzerinden ayrılan bir yol, 28 kilometrelik bir gidişten sonra, Baraklı köyü ayrımını müteakip hamama ulaşır. Sodyum klorürlü, sülfatlı sular grubuna dahildir. Ayrıca kalsiyum, karbondioksit ve radon içerir. Temperatürü 63°C, pH değeri 6.73, radyoaktivitesi 198 emandır.

3 grama yaklaşan total mineralizasyonu, yüksek sıcaklığı, güçlü radyoaktivitesi, ideal serbest karbondioksit oranıyla, dış uygulamalarda önerilebilecek etkili bir sudur. Sédatif, vazodilatatör ve endokrin sistemi etkileyici özellikleri ön plandadır, içme kürleri, mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi üzerinde salgıyı arttırıcı etki gösterir. Safranın bileşimini olumlu yönde değiştirir. Banyo tedavisi; romatizma, dolaşım ve solunum sistemleri, nevrit ve kadın hastalıklarında, radyoaktif özelliği nedeniyle de hormonal rahatsızlıkların giderilmesinde etkilidir.

Küçük Hamam: Aynı güzergahın takip edilmesiyle ulaşılan Küçük Hamam, diğerinden 1.5 kilometre daha uzaktadır. ‘Pöhrenk’ ya da ‘Bağdatoğlu Kaynağı’ diye de anılır.

Suyunun bileşimi Büyük Hamam’la aynı özelliktedir. Temperatürü 96°C, pH değeri 6.78, radyoaktivitesi 29 emandır. İçimi kolaydır. Karaciğer ve safra yolları hastalıkları ile bağırsakların görev bozukluklarına önerilir. 34 bardak içildiğinde müshil etkisi görülür. Banyo tedavisiyle; her türlü romatizma, nevrit, nevralji ve kadın hastalıklarından çok iyi sonuçlar alınır.

Bu suyun kimyasal bileşimi diğeriyle aynı özelliklerde olsa da, debisi fazla ve karbondioksit oranı eşik değerin altındadır. Sıcaklığı çok yüksek, radyoaktivitesi ise diğerine göre düşüktür. Yine de, bu özellikleri dolayısıyla dış uygulamalarda etkinliği olan bir sudur,

 

 

Paylaşın

Kırşehir: Bulamaçlı Kaplıcası

Bulamaçlı Kaplıcası; Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesi sınırları içinde yer almaktadır Çiçekdağına 4 km mesafededir.

160 m derinlikteki kuyu, 38 °C sıcaklığa, 3 L/sn debiye sahiptir.

Kompresörlü debi ise 7 L/sn’dir. 20 yatak kapasiteli tesisi bulunan kaplıcada, banyo tedavisi ile romatizma, nevraljin, nevrit ve kadın hastalıkları gibi birçok rahatsızlığa karşı olumlu sonuçlar alınmaktadır.

Paylaşın

Kırşehir: Karakurt Kaplıcası

Karakurt Kaplıcası; Kırşehir’in Çiçekdağı İlçesi sınırları içinde yer almaktadır. Çiçekdağı’na 4 kilometre mesafededir.

160m derinlikteki kuyu, 38(°c) sıcaklığa, 3 L/sn debiye sahiptir. Kompresörlü debi ise 7 L/sn ’dir.

20 yatak kapasiteli tesisi bulunan kaplıcada, banyo tedavisi ile romatizma, nevraljin, nevrit ve kadın hastalıkları gibi birçok rahatsızlığa karşı olumlu sonuçlar alınmaktadır.

Paylaşın

Kırşehir: Terme Kaplıcası

Terme Kaplıcası; Kırşehir’in Merkez İlçesi, Kuşdilli Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. 

Termal kaynaklar bakımından oldukça zengin olan Kırşehir, Termal Turizm açısından da iddialı şehirler arasında yer almaktadır. Terme jeotermal sahası Kırşehir ilinin en önemli jeotermal alanlarından biridir.

Sahada termal turizm, seracılık ve şehir ısıtmacılığı yapılmaktadır. 1974 yılından bu yana 9’u MTA, 3’ü özel sektör olmak üzere toplam 12 kuyu açılmıştır. Bu kuyulardan 2 tanesi jeotermal ısıtma sisteminde ki bu sayede 1800 konuta eşdeğer işyeri ve konut ısıtılmakta, 5’i otel kaplıcaları ve serada kullanılmaktadır. 5’i bekletilmektedir. 92-500m derinlikteki kuyuların 11.10.2005 tarihinde MTA tarafından yapılan ölçümlerde; 30,3(°c) – 57(°c) arasında sıcaklığı, 5,2 L/sn-88,5 L/sn  arasında debisi bulunmaktadır. Kullanılan 9 kuyunun debisi toplamı 349,8 L/sn ’dir.

İstanbul Üniversitesi Tıbbi Ekoloji ve Hidro Klimatoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin Kırşehir Terme Kaplıcası ile ilgili fiziksel – kimyasal ve biyoloji analiz raporu ve tıbbi değerlendirmesi ele alınarak, bu tür maden suyu ile yapılacak kaplıca uygulamalarında, genel olarak banyo-havuz, içme ve inhalasyon kürü olanaklarının düzenlenmesi yararlıdır.

Bu tür uygulamalarla:

  • Eklem ve eklem dışı romatizmalı hastalıkların kronik dönemlerinde,
  • Damar sertliğinde,
  • Felçlerin rehabilitasyonunda,
  • Negatif sinir bozukluğuna bağlı yetersizlikler, sürmenaj ve yorgunlukta,
  • Diyabet, gut ve şişmanlık ile gelen hastalıklarda,
  • Karaciğer, safra kesesi, mide, bağırsak hastalıklarında,
  • Böbrek taşlarında,
  • Hipertansiyon, kronik bronşit ve üst solunum yolu iltihaplarında olumlu sonuç alınmaktadır.

Prof. Dr. Baade ‘nin Terme Kaplıcası Hakkında Yaptığı İnceleme Raporunda ise kaplıca suyu hakkında şu ifadelere yer verilmiştir:

“Bu su, Türkiye’de değil Avrupa’da bile az bulunan bol sıcak ve hazım’ı karbonlu, çelikli bir maden suyudur. Böyle bir suyun kıymetini anlamak için kadın hastalıkları, kansızlık ve kalp hastalıkları için çok meşhur olan Bed Pyrmenede suyu ile mukayese edildiğinde, Bed Pyrmened’nin suyu, Kırşehir Terme suyu gibi hazım’ı karbonlu çelikli maden suyudur. Ancak bu su kendiliğinden çıkamaz. Tulumba ile çıkarılması suyun hazım’ı karbonu azaltır. Bu suyun binaen meşhur Bed Pyremenede suyuna mukabil kendi artezyen kuvveti ile 41,5 derece ile doğrudan doğruya kayalardan fışkıran Kırşehir Terme Suyunun çok kıymetli olduğu anlaşılmaktadır.”

Paylaşın

Kırşehir: Obruk Gölü

Obruk Gölü; Kırşehir’in Mucur İlçesi, Obruk Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Kırşehir’in 30 km., Mucur’un 10 km. güneyindedir.

Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 20/09/1991 gün ve 1106 sayılı kararı ile I. derece doğal sit alanı ilan edilen Obruk Gölü çevresinin, âdeta bir duvarı andıran tabi kayalıklarla çevrelendiği görülmektedir.

Göl seviyesine kadar olan derinlik yaklaşık 100 m, çapı ise 900 m civarındadır. Su derinliği yaklaşık 4-5 m olup, yer yer çok derin bölümlerin olduğu da bilinmektedir.

Gölde aynalı ve kambur sazan ile kadife türünde balıklar yaşamaktadır. Gölün yarıya yakın yüzeyi sazlık ve diğer su bitkileriyle kaplıdır.

Paylaşın

Kırşehir: Çuğun Barajı

Çuğun Barajı; Kırşehir İl Merkezi’ne 20 kilometre mesafede olan ve Çuğun Köyü’nün kuzey batısında bulunan bir baraj gölüdür.

Baraj Gölü, taşkın önleme ve sulama amacıyla 1970 yılında işletmeye açılmıştır.

Çuğun Barajı, toprak kaya dolgu tipindedir. Su sporları arasında özellikle rüzgar sörfü için şartların elverişli olduğu Çuğun Baraj Gölü, piknik ve mesire yeri olarak en çok tercih edilen alanlardan biridir.

Balık avı için de elverişli olan gölde sazan, aynalı sazan ve tatlı su kefali gibi bazı balık türleri de yaşamaktadır. Kışın, soğuk havalarda tamamen donan göl, ziyaretçilere seyrine doyum olmayan bir manzara sunmaktadır.

Paylaşın

Kırşehir: Hirfanlı Barajı

Hirfanlı Barajı; Kırşehir Merkez İlçesi, Kırşehir’in Evren İlçesi ile Ankara’nın Şereflikoçhisar İlçesi sınırları arasında yer almaktadır.

Kızılırmak Nehri üzerinde kurulmuş olan Hirfanlı Barajı, 26.300 hektar alanı kapsamaktadır. Hirfanlı Barajı, elektrik üretmek, taşkınları önlemek ve sulamada kullanmak amacıyla 1959 yılında tamamlanmış, 8 Ocak 1960 tarihinde işletmeye açılmıştır.

Hirfanlı Barajı’nda son yıllarda bulunan en yüksek su kuşu sayısı 133.809’dur. Çok büyük olması sebebiyle, alanın tamamı aynı gün içerisinde sayılamamakta, bu nedenle de alanda kışlayan gerçek su kuşu sayısının daha da fazla olduğu tahmin edilmektedir.

“Orta Anadolu’nun Denizi” olarak bilinen Hirfanlı Baraj Gölü, eşsiz manzarası, plaj ve sosyal tesisleri ile dikkatleri çekmektedir. Ayrıca, Hirfanlı Baraj Gölü etrafındaki köylerde balıkçılık, önemli bir gelir kaynağıdır.

Hirfanlı Baraj Gölü doğal plajlarından olan; Kırşehir’e 50 km. mesafede Toklumen Köyü, Kırşehir’e 25 km. mesafede Sıdıklı Büyükoba Köyü, Davulağıl bölgesi plaj ve tesisleri ve Kaman’a 16 km mesafede Savcılı Büyükoba kumsalları, ziyaretçilerin uğrak yerlerindendir.

Yaz aylarında kamp alanı olarak kullanılan yerler arasında ise; Kırşehir’e 27-30 km. mesafede olan Yeşilli, Uzunali ve Karaduraklı köylerinin baraj kıyıları bulunmaktadır. 2004 yılında 2004/8321 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Hirfanlı Barajı’nın büyük bir bölümünü kapsayan alan, turizm merkezi olarak ilan edilmiştir.

Ayrıca kamulaştırma suretiyle Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü adına tescili yapılan 137.400 m2’lik bir alanda; rafting federasyonları, gençlik kampları, üniversiteler ve eğitim merkezleri tarafından su altı sporları, yelken, kürek, kano gibi faaliyetler de düzenlenmektedir.

 

Paylaşın