Kars: Fethiye Cami (Büyük Katedral)

Fethiye Cami (Büyük Katedral); Kars İl Merkezi’nin güneydoğusundaki Ani Antik Kenti ören yerinde yer alır. İl merkezine 42 km uzaklıktadır.

Yazıtlara ve tarihçilere göre kilisenin temelleri Bagratlı Kralı II. Sembat tarafından M.S. 990 yılında atılmış ancak Kral Sembat öldükten sonra kiliseyi eşi kraliçe Katranide tarafından 1001 yılında bitirilmiştir.

Kilisenin mimarı aynı yüzyılda İstanbul Ayasofya Kilisesinin tamiratını yapan Tiridat ustadır.

Katedral 1064 yılında Sultan Alparslanın Anı’yı feth etmesinden sonra camiye çevrilmiş ve ilk fetih namazı kılınmıştır. Bu sebeple büyük katedrale Fetihiye Camii’de denilmektedir.

Paylaşın

Kars: Kümbet Cami (Havariler Kilisesi)

Kümbet Cami (Havariler Kilisesi); Kars’ın Merkez İlçesi, Kaleiçi Mahallesi sınırları içerisinde yer alır.

Havariler Kilisesi Şehirdeki Ermeni kiliselerinden birisi olup Bagratlı Krallığı döneminde Kral Abbas tarafından M.S. 932-937 yılları arasında yaptırılmıştır. Kilise merkezi planlı olup dört yonca yaprağını andıran, dört nişle genişleyen dik açılı bir mekana sahiptir.

Kafkaslardan Anadolu’ya girişte ilk yerleşim merkezi olma özelliğini taşıyan Kars Şehri bir çok uygarlığın geçişine tanıklık etmesi sebebi ile binlerce yıldan bu yana iskan edilmiş antik bir yerleşim merkezi özelliğine sahiptir.

İpek yolu üzerinde yer alan antik Anı Ören Yerinin ve bölgedeki yoğun Arkeolojik yerleşmenin oluşturduğu taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının korunması ihtiyacını karşılamak üzere ilk olarak 1959 yılında Vilayet konağında Müze Memurluğu kurulmuş, daha sonra bölgeden toplanan eserlerin çoğalması sebebiyle 1964 yılından 1978 yılına kadar Kümbet camii olarak da bilinen “Havariler Kilisesi” Müzeye dönüştürülerek sergileme yapılmış, nihayet 1978 yılında İstasyon mahallesinde yeni yapılan modern Müze binası 1981 yılında hizmete açılmıştır. Modern Kars Müzesi günümüzde Arkeolojik, Etnografik ve Taş eserlerin sergilendiği önemli Müzelerimiz arasında yer almaktadır.

Paylaşın

Kars: Ebul Hasan Harakani Cami

Ebul Hasan Harakani Cami; Kars’ın Merkez İlçesi, Kaleiçi Mahallesi, Saray Yolu Sokak üzerinde yer alır.

M.S. 963-1033 ( Hicri 352-425) yılları arasında yaşayan evliyanın asıl adı Ali Bin Ahmed Caferdir. Bugünkü İran’ın Horasan bölgesinde Bistam kasabasına bağlı Harakan köyünde doğmuştur. Hicri 352- Miladi 963 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ebul Hasan küçük yaşlarında Harakan köyünde çobanlık yapmış daha sonra çiftçilikle uğraşmıştır. Gençliğinde kervanlara yük taşıyıcılığı da yapan Ebul Hasan kaynaklarda belirtildiğine göre kendisinden bir asır önce Horasan da yaşayan Beyazid-i Bestaminin tasavvufundan etkilenerek Bestami dergahında bir süre türbedarlık yapmıştır. Bu süre içerisinde tasavvufa erişen Ebul Hasan daha sonra çağının en büyük manevi şahsiyetlerinden birisi olmuştur.

Ebul Hasan Harakani’nin ölümünden 3 asır sonra müritlerinden birisi tarafından yazılan “Nurul Ulum” adlı eserde; evliyanın ilmi ve hayatından kesitleri öğrenmekteyiz. Farsça el yazması bu eserin orijinali günümüzde Bristh Museum kataloğunda bulunan Nurul Ulum, 6 bölümden oluşmuş, son bölümü evliyanın yaşamını anlatan tek orijinal eserdir.

Türkmenistan’dan Anadolu’ya M.S.11.yüzyılda Selçuklu akınları sırasında ( 1018-1021) geldiği anlaşılan Ebul Hasan Hicri 425 Miladi 1033 yılında Kars’a 15 km. uzaklıktaki Yahnı dağının eteğinde Bizans ordusu ile yapılan bir savaşta yaralanarak Kars’ta şehit olmuştur. Şahadet mertebesine erişen ilk Anadolu evliyalarından birisi olan Ebul Hasan için 1064 yılında Sultan Alpaslan’nın Kars’ı fethetmesinden sonra bugünkü Kaleiçi mahallesinde bir türbe yaptırılmıştır. Türklerin Anadolu’ya yerleşmeye başladığı tarih olan 1064’den önce Anadolu’nun Türkleşmesi için gelen bu Alperen 70 yıllık ömrünün tamamında tasavvufunu insan sevgisi üzerine kurmuştur. Nurul Ulum adlı eserden onun “Türkmenistan’dan Şam’a kadar yaşayan birisinin eline diken batsa acısı benim acımdır” şeklindeki düşüncesinde bu muazzam insan sevgisi ifadesini bulur.

Evliyanın Kars merkezinde Kaleiçi mahallesindeki türbesi Ortaçağın sonlarına kadar Kars ve Doğuanadolu’da geçen siyasi mücadele ve savaşlar sebebiyle zamanla unutulmasına yol açmıştır. Ancak 1579 yılında Osmanlı Padişahı III.Murad doğu sınırlarındaki siyasi istikrarsızlığa son vermek için Lala Mustafa Paşa komutasında gönderdiği 100 bin kişilik Osmanlı ordusu Kars’ı eyalet merkezi yapmak için başlatılan imar çalışmaları sırasında bu Anadolu evliyasına ait kabir bulunarak Ebul Hasan’ın ismine izafeten Evliya Camii inşa edilerek evliyanın kabri de camii bahçesindeki türbeye defnedilmiştir. Basit örgü sistemi ile tüf taşından dörtgen planlı olarak yapılan Ebul Hasan Harakani türbesi 1998 yılında Evliya Camisinde başlatılan restorasyon çalışmaları sırasında türbenin basit örgü duvarları kaldırılarak kubbeli bir şadırvan içerisine alınmış ve Evliya mezarının sandukasının etrafı ahşap çerçeve ile çevrilmiştir. Sandukanın üzerindeki kavuk ve kadife örtü de tamir edilerek orijinal hali ile yeniden sanduka üzerine konulmuştur. Evliyanın türbesi bu onarımdan sonra halkın ziyaretine açılmıştır.

11. Asrın tasavvuf alimlerinden Ebul Hasan Anadolu’nun Türkleşmesi için müritleri ile birlikte hizmette bulunmuş tevazu sahibi bir evliya idi. O Anadolu’nun fethi için Alperenlik ruhuyla ilk tohumları atmış, kendisinden bir asır sonra yaşayan Ahmed YESEVİ’yi de etkilemiştir. Ebul Hasan’ın tasavvuf görüşünü anlatan Nurul Ulum adlı eserden onun “ Her kim bu dergaha gelirse ekmeğini veriniz, inancını sormayınız” şeklindeki düşüncesi daha sonra Mevlana’da “ Kim olursan ol yine gel” şeklinde ifadesini bulmuştur. Mevlana şiirlerinde Ebul Hasan Harakani’yi “ Şeyh-i Din” ( Dinin Şeyhi) olarak nitelemiştir. Yine Ebul Hasan Harakani Nurul Ulum adlı eserin 6. bölümünde “ Bana seni gerek” şeklinde ifade ettiği Allah sevgisi Yunus Emre’nin şiirlerinde şekillenmiştir.

Anadolu’nun Türkleşmesinde ve aydınlanmasında büyük rol oynayan Evliya Alperenlerden birisi olan Ebul Hasan Harakani ne yazık ki yeterince tanınmamış yada tanıtılmamış Kars şehrinin önemli değerlerinden birisidir.

Türbesi

Kars ili, Merkez Kaleçi mahallesi, Ozanlar sokak, Pafta 30, Ada 72, Parsel 4’de yer alan bugünkü Evliya Camii külliyesi içerisindeki Ebul Hasan Harakani türbesi şehit olduğu 1033 yılından 31 yıl sonra Kars’ın Alpaslan tarafından fethedilmesi sırasında yapılmıştır. Yüzyıllar içerisinde türbe bazı değişikliklerle günümüze kadar ulaşmıştır. 1998 yılına kadar Evliya camii bahçesinde tüf taşından basit örgü sistemi ile yapılan dörtgen bir yapı içerisinde bulunan türbe bu tarihte Evliya camisinin restorasyonu sırasında basit yapılı duvarlar kaldırılarak Evliyanın sandukası ahşap çerçeve içerisine alınmış ve kabrinin bulunduğu alana kubbeli bir şadırvan yapılmıştır. Türbenin giriş kapısında bulunan 1617 tarihli Osmanlıca kitabede kubbeli şadırvanın giriş kapısına orijinal hali ile yerleştirilmiştir. Bu kitabe Mehmet DERVİŞ Paşa tarafından Hicri 1026 Miladi 1617 tarihinde yaptırılmış olup, Osmanlıca “ Hak nasip etti yapıldı merkad-i nev gülzar. Ebul Hasan Harakan şeyhi yattuğu bu yerdir ” anlamındadır.

Evliya camii külliyesindeki kubbeli şadırvanın içerisinde Ebul Hasan Harakani’ye ait türbenin etrafında 21 adet mezar daha bulunmaktadır. Bu mezarlardan birisi 1767 yılında Kars Beylerbeyi Kethüda Mehmet Paşaya ait Kars’taki tek kavuklu mezardır. Diğer bir mezar ise 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonrası Kars’ın 40 yıllık Rus işgali sırasında şehirdeki Ermeni ve Rus baskılarına karşı Türk ahaliyi eğiterek Kars’tan göç etmelerini önleyerek şehrin Türk nüfusunu korumak için mücadele veren Evliya camisinin o tarihteki imamı Hafız Kurban Efendiye ait mezardır.

Ebul Hasan Harakani türbesi ve Evliya camii külliyesi Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde olup, Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkların Koruma Bölge Kurulunun 09.05.1990 tarih ve 227 sayılı kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Türbenin giriş kapısındaki 1854 tarihli Osmanlıca kitabe

Hak nasib itdi de yapıldı Merkad-i nev gül’zâr
Bû’l-Hasen Khrkanî Şeyh’ün yatduğıdur bu mezâr.
Ol Muhammed-Dervîş itdi bu makamı böyle hoş
Evliyânun aşkına olsun fedâ cânlar hezâr.
Her Murâd hâsıl olur sıdk-ile bunda ey dede
Her kim ihsân eyliye bulunur derdine izâr.
İncidenler bu makamı incidiser o Hakkı
Çün “ihâninü ihânu’l-Lah” Kelâmunda yazar.
Târih ün-Nebî-i birden Yûsuf Mollâ dedi
Bâş ed în-sâl sitte vü ‘ışrîn hezâr (1026-1617 )

Paylaşın

Kars: Borluk Vadisi

Borluk Vadisi; Kars İl Merkezi’nin yaklaşık 17-18 km güneydoğusundaki Borluk Köyü’nden başlayan ve Kars’ın hemen güneybatısında Kars Çayı’na karışan Borluk Deresi’nin oluşturduğu vadidir.

Borluk Vadisi’ndeki buluntu yerleri arkeoloji yazınına Borluk; Mağaracık ve Azatköy buluntu yerleri olarak geçmiştir.

Borluk vadisi boyunca yer alan tüm bu buluntu yerleri birbirlerine çok yakın ve ilişkili olduğu için Borluk Deresi’nden çıkarak Borluk Deresi Vadisi adıyla bu çalışmaya alınmıştır.

Vadide sıra halinde kaya sığınaklarının ve mağaraların olduğu bildirilmektedir. Vadi tabanında oluşan çukurların kesitinde kalın kum ve çakıl döküntülerinin görülebildiği anlaşılmaktadır.

1942 yılında Kılıç Kökten, Kars il sınırları içinde gerçekleştirdiği yüzey araştırmasında Borluk Deresi Vadisi boyunca üç yerde yontma taş aletler toplamıştır. Bunlardan birincisi derenin üst kısmında; Borluk Köyü yakınlarında yer alan kaya sığınaklarının önü ve derenin tabanındaki kum ve çakıl döküntüleri; ikincisi ise Mağaracık Köyü’nün yakınındaki kaya sığınaklarının önlerindeki alandır. Daha batıda Azatköy diye anılan üçüncü alan ile beraber Borluk Deresi’nde Kökten’in yoğun bir araştırma yaptığı anlaşılmaktadır.

Kökten, Mağaracık Deresi olarak bir dereden bahsetmektedir. Bu dere Borluk Deresi’ne bağlanan küçük Koyunbasan Deresi olabilir. Her üç köy de birbirinden 4 ile 7 km uzaklıktadır. Kökten bu üç ayrı yeri ayrı buluntu yeri olarak tanımlamaktadır.

Kökten’in araştırmasında; Borluk Deresi vadisinin üst kısmında; Borluk Köyü yakınında; ikisi bazalttan; bir tanesi andezitten olduğunu söylediği tipik kazıyıcı uç ve yan kazıyıcılar bulunmuştur. Araştırmacı bunların Moustérien tipinde olduklarını anlatmaktadır. Bu yonga aletlerde oluklu kopma yüzeyi taşırlar. İkinci yer yaklaşık olarak birincisinden 7 km uzakta olan Mağaracık Köyü’dür. Bu köyün yakınında da gene Moustérien tipinde obsidien aletler bulunmuştur.

Sonuncusu ise Azatköy ya da Dündartepe adlı köyün yakınında; Borluk Vadisi’nin Azat Köyü’ne doğru olan uzantısında ele geçirilen obsidienden yapılma alettir. Bu alet Kökten’in vadinin yukarısında bulduğu diğer aletlere çok benzemektedir. Tümü Orta Paleolitik Çağ’a tarihlenmektedir. Yaz aylarında karların eridiği dönemlerde gezilebilir, ulaşımı 4×4 arazi araçları ile sağlanmaktadır.

Paylaşın

Kars: Taşköprü Urartu Yazıtı

Taşköprü Urartu Yazıtı; Kars’ın Arpaçay İlçesi, Taşköprü Köyü sınırları içinde yer alır. 

Urartu kralı Sarduri ( M.Ö.767-735) tarafından bu bölgeye yapılan bir askeri sefer sonrası çivi yazısı ile yazdırılan Taş köprü yazıtının tercümesi şu şekildedir.

“Tanrı Haldi’nin büyüklüğüyle Argiştoğlu Sarduri derki; Terk edilmiş (?) Uhime ülkesini ele geçirdiğim zaman, o seferin dönüşünde, Magaltu şehrini (de) ele geçirdim. Erkek ve kadınları Bianili ülkesine sürgün ettim.

Paylaşın

Kars: Yazılıkaya Resimleri

Yazılıkaya Resimleri; Kars’ın Kağızman İlçesi, Çamuşlu Köyü civarlarında Aladağ’ın doğu yamaçlarında bulunmaktadır.

Üst Paleotik çağlardan kalmıştır. Bu civarda tombul tepe ve Kurbanağa mağaralarında bulunan taş araçlar, ocak yerleri ve şölen tipi el baltaları ise M.Ö. 10.000 yılında tekabül eden alt paleolitik dönemden kalmıştır.

Kurbanağa mağarasında ayrıca, tunç çağına ait çanak-çömlek ve kement file gibi avlanma araçlarını gösteren duvar resimleri bulunmaktadır. Yazılıkaya, Bazalt yapılı bir kayanın dik ve düzgün yüzünde, biri büyük, diğeri küçük iki panodan oluşmaktadır.

Büyük pano yerden 4 m. yüksekten olup, 14 m. uzunlukta ve yaklaşık 4 m. genişliktedir. Küçük pano ise aynı duvarın doğu uzantısı üzerinde yer almaktadır. Yazılıkaya panolarında insan ve hayvan figürleri bulunmaktadır.

Bu hayvanlar geçi, geyik ve eşeklerden oluşmaktadır. İkinci panonun üzerinde kale benzeri araçlarla oynandığı saptanmıştır. Daha genç dönemlerde yaptığı sanılan bu çizgi üzerinde küçük opsitdiyen kalemler kullanıldığı sanılmaktadır.

Paylaşın

Kars: Arpaçay Kütük Ev

2016 yılında yapımına başlanan ve 2017 yılında hizmete açılan Arpaçay Kütük Ev, Kars’ın Arpaçay İlçesi, Çanasu Köyü mevkinde Çıldır Gölü kenarında yer almaktadır.

Betonarme bodrum kat üzerine ahşap loğlardan inşa edilen yapı; bodrum, zemin ve ara kattan oluşmakta kişilik restorantı biri süit olmak üzere 5 adet odası ve yatak kapasitesi ile hizmet veren kütük ev eşsiz göl manzarasının yanı sıra konuklarına Çıldır Gölünde tekne türü yapma imkanı sunuyor.

Ana/ara taşıyıcı duvarları,kolonları laminasyon tekniği ile birleştirilen ahşap makaslardan oluşan kütük  ev ayrıca deprem kuşağında yer almasından dolayı çelik elem irliği normlarına uygun olarak yapılan kütük ev aşağıdaki belgelere ve sertifikalara sahip;

  • PEFC Sertifikası
  • COC Sertifikası
  • CE Belgesi
  • ETA Belgesi
  • SFS Belgesi
  • M1 Emisyon Sınıflandırma Belgesi
Paylaşın

Kars: Dilek Köprüsü

Dilek Köprüsü; Kars’ın Merkez İlçesi, Kaleiçi Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Kars Çayı üzerinde kurulu olan Dilek Köprüsü, Kars’ın Rus egemenliğinde kaldığı dönemde yaptırılmıştır.

Kars; 18 Kasım 1877 den 25 Nisan 1918’e kadar 40 yıl  Rus egemenliğinde kalmıştır.

Paylaşın

Kars: Taş Köprü

Taş Köprü; Kars’ın Merkez İlçesi, Kaleiçi Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Kars çayının dar boğazı üzerinde M.S. 1579 yılında Osmanlı Padişahı III. Murat’ın emri ile Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Üç tonoz kemerli olarak yaptırılan köprünün tamamı düzgün kesme bazalt taşından yapılmış olup daha sonra bir kısmı yıkılan köprüyü Karahanoğlu Hacı Ebübekir 1725 yılında yeniden yaptırmıştır.

Paylaşın

Kars: Selçuklu Sarayı

Selçuklu Sarayı; Karsın Merkez İlçesine bağlı Ocaklı Köyü mevkinde yer alır. Ani Antik Kenti öÖren yerinin kuzeybatı istikametindedir.

Sarp bir kayalık üzerine kurulan bu muhteşem saray yapım tarihi belli olmamakla beraber muhtemelen 1064 yılında yapılmıştır.

Selçukluların Anı’yı fethinden sonra Ebul Menucehr Bey tarafından şehirde başlatılan imar çalışmaları sırasında yapılmış olmalıdır.

Orjinali iki katlı olan binanın birinci katı ahşap olduğundan yıkılmış günümüze zemin katla bodrum katı ulaşmıştır.

Paylaşın