Konya: Ilgın Kaplıcaları

Ilgın kaplıcaları çok eski zamandan beri tanınmıştır. Romalılar ve daha sonra da Bizanslılar zamanında kaynaklar üzerinde hamamlar yapılmış olduğu gibi Selçuklular zamanında başşehir Konya’nın değerli bir su şifa kaynağı olmuştur.

Selçuklu Sultanları’ndan Alâeddin Keykubat harap olan Bizans hamamları yerine 1236 yılında ilk Türk hamamını Ilgın’da yaptırmıştır. Sonradan bu hamam Selçuklu Sultanları’ndan 2. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında çok hayırlı hizmetlerde bulunan Selçuklu vezirleri Sahipataoğullarından Hüseyinoğlu Ali tarafından tamir edilmiştir.

Daha sonra 1267 yılında Selçuklu veziri Sahipata Fahrettin Ali tarafından yeniden inşa edilmiştir. Mimarı Taluya (Kelu)’dur. Böylece Ilgın kaplıcalarının şimdiki ayakta duran eski eserler bölümü tamamlanmıştır. Ilgın Kaplıcaları Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar zamanında halkın şifa bulduğu yerdir.

Gönüller Sultanı Hz. Mevlâna’nın kaplıcalarda kaldığı söylenir. Meşhur Seyyah Evliya Çelebi de çok etkilendiği kaplıcalardan seyahatnamesinde bahsetmeden geçememiştir.

Kaplıcalar bir hamam değil şifa gücüne sahip yeraltı su kaynağıdır. Esas faktörlerin başında ihtiva ettikleri madenler, minareller, anyon ve katyonlar ile bilhassa radyo aktivite denilen ışın gücüdür. Bu nedenledir ki Ilgın Kaplıcalarının bir çok hastalığı (iç-dış) tedavi ettiği bilinen bir gerçektir.

Renksiz ve kokusuz tabii lezzetinde kaplıca suyu 42 derece olup felç, siyatik, trahom, göz ağrıları, cilt hastalıkları, sinir ve yorgunluklar, kadın hastalıkları, romatizma, içilmek suretiyle böbrek taşlarının düşürülmesi için çok faydalıdır. Ilgın kaplıcaları Ilgın Belediyesince işletilmekte olup, 526 yatak kapasitelidir.

Paylaşın

Eskişehir’in Önemli “Kaplıca Ve Hamamları”

Yer altı suları açısından son derece zengin olan Eskişehir’de termal su, tarih boyunca birçok uygarlık tarafından yaygın olarak kullanılmıştır. Sıcak sular, kent merkezini de içine alacak biçimde Eskişehir il yüzeyinin tamamına yayılmış hâldedir.

Ayrıca 2023 Türkiye Turizm Stratejisi’nde belirlendiği üzere Eskişehir “Frigya Kültür ve Termal Turizm Gelişim Bölgesi”nin içinde yer almaktadır.

Haber Kaos ekibi olarak Eskişehir ili sınırları içerisinde yer alan önemli kaplıca ve hamamları sizler için derledik.

Sakırıılıca Kaplıcaları

Eskişehir’in kuzeyinde yer alır. Eskişehir’e uzaklığı 32 km’dir. Orman içerisinde turistik belgeli tesisin yanı sıra çadır alanları da vardır. Doğa ile iç içe olunabilecek bir kaplıca merkezidir. Eskişehir-Muttalip yolu üzerinde, Anadolu Üniversitesi İki Eylül Yerleşkesi yolundan gidilen ve dağların arasında bir vadiye sıkışmış bu yer; kaplıcaların sıcak sularına ihtiyaç duyanların, mangal seven piknikçilerin, çam ağaçları arasında yürümek isteyenlerin gitmesi gereken bir yer. Burada kalmak için oda kiralayabilir veya mevcut az sayıda otelde kalabilirsiniz. Fiyatlar oldukça uygun.

Sıcaklığı 43-48˚C arasında değişen ve debisi 3 lt/sn olan kaplıca suyu, yörede bulunan hamamlara tümüyle örtülü bir kaptaj kuyusundan üstü kapalı bir kanalla geliyor. Akan suyun sıcaklığı 53˚C nevrit, nevralji, kronik romatizmel hastalıklar, kırık-çıkık sekelleri, kadın hastalıkları, lumbago, diabet, şişmanlık ve böbrek hastalıklarına iyi geliyor. Aynı yörede 25.5˚C sıcaklıkta ve maden suyu niteliğinde bir su kaynağı daha bulunuyor. 1993’te Termal Turizm Merkezi ilan edilen bölgenin sınırları 2006 yılında genişletilmiştir.

Kızılinler Kaplıcası

2006 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile termal turizm merkezi olarak ilan edilmiştir. Eskişehir’e 13 km uzaklıkta Kızılinler köyündedir. Köyde bitişik nizamda pansiyon tipinde 4 odada kaplıca hizmeti veriliyor. 38˚C sıcaklığa sahip su mide, böbrek, bağırsak, romatizma, kadın hastalıkları ve cilt hastalıkları tedavisinde yararlıdır. Kızılinler köyü ve çevresi, bir rekreasyon alanı olarak değerlendirilmeye son derece uygundur; ayrıca yeni araştırmalarla suyun debi ve kalitesinin artırılması söz konusudur.

Uyuzhamam Kaplıcası

Alpu’nun 16 km güneydoğusunda aynı isimli köyden çıkan su, üzeri 1.5m derinliğinde ve 5×4 m boyutlarında duvarla çevrili iki havuzun birinden kaynayıp diğerinden taşıyor. 29 ˚C sıcaklığındaki kaplıca suyu özellikle deri hastalıklarında olumlu etki yapıyor. Ayrıca suyun yatağındaki çamur da bu hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Kaplıcada tesis bulunmamaktadır.

Çardak Kaplıcası

Sivrihisar Polatlı yolundan Günyüzü’ne ayrılan yolun 15. km’sinde Hamamkarahisar adlı köyün yakınında bulunan kaplıcanın suyu hafif eğimli bir tepenin yamacındaki tek bir kaynaktan çıkıyor. 35 ˚C sıcaklıktaki suyun debisi 45 lt/sn Kaplıcada yer alan ve tarihsel değeri de olan iki hamamın içinde 1.5 m derinliğinde ve 6×6 m boyutlarında biri erkeklere, biri kadınlara ayrılmış iki havuz var.

Hasırca Kaplıcası

Türkiye’nin 3. derece önemli ve öncelikli kaplıcaları arasında yer alıyor. İl merkezine 30 km, Kızılinler köyüne 15 km uzaklıkta çiftlik içerisinde bulunan yuvarlak bir havuzun içinden kaynaklanıyor. Dışarıda büyük bir yüzme havuzunda toplanan su sonradan toprağa bırakılıyor. Romatizmal hastalıklara, dolaşım ve kalp hastalıklarına, sinir sisteminin uyarılmasına ve metobalizma bozukluklarına iyi geldiği belirtiliyor.

Aşağı ve Yukarı Ilıca

İl merkezinin 30 km güneyinde, Kalabak Deresi’ne karışan Ilıca Suyu kenarındadır. Seyitgazi ilçesine yakın bir konumdadır. Kaynaklar basit duvarlar içindedir. Suları sıcak, doğal lezzette hafif kükürtlüdür. Ağrılı hastalıklar için kullanılıyor.

Yarıkçı Hamamı

Mihalıççık ilçesine 15 km uzaklıkta olan Yarıkçı köyündedir. Selçuklular döneminden kaldığı bilinmektedir. Zaman içinde harap olan binalar yıkılıp yeniden yapılmıştır. Yeşillikler içinde sessiz, sakin bir dinlenme ve şifa yeri olarak bilinegelmiştir. Suları kükürtlü olup sıcaklığı 35 derecedir. Hamam binası suyun kaynağının üzerine yapılmıştır. Suları kalsiyum karbonat biriktiriyor ve bunların örnekleri vadide taşlaşmış çağlayanlar şeklinde görülüyor.

Çifteler Hamamı

Çifteler’e bağlı Kırkızbaşı köyünün yakınında Sakarya başındadır. Basit bir hamamı vardır. Sular dere oluşturacak kadar boldur. Sıcak doğal tatta, kükürt kokuludur. Ağrılı hastalıklara iyi gelir.

Paylaşın

Doğa Harikası ‘Erzurum Kaplıcaları’

Doğal termal suyun bilinen en eski ve doğal tedavi kaynağı olması, termal sulara olan ilginin artmasına sebep olmuştur. Bu durum termal sağlık turizminin bir sektör olarak gelişmesini sağlamıştır.

Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapılarından biri olan Erzurum’da doğal termal kaynak suları açısından zengin bir kentimizdir.

Erzurum ili sınırları içinde yer alan “Ilıca Kaplıcaları , Pasinler Kaplıcası, Köprüköy Kaplıcası (Deli Çermik), Akdağ Kaplıcası, Olur Kaplıcası, Hızırilyas Kaplıcası” sizler için derledik.

Ilıca Kaplıcaları

İl merkezinin 15 km batısındaki Aziziye ilçe merkezinde yer almaktadır. Tesislerde açık ve kapalı restoranlar, mescit, dinlenme ve toplantı salonları ile açık otopark bulunmaktadır.

Sodyum ve bikarbonatlı kaynak suyunun sıcaklığı 39°C dir. Kaplıcanın suyu mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, beslenme bozuklukları ve romatizma başta olmak üzere çok sayıda hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.

Pasinler Kaplıcası

İl merkezine 43 km. uzaklıktadır. Kaplıcadan, içme ve banyo kürleri şeklinde yararlanılmaktadır. İçilerek kullanıldığında safra kesesi, karaciğer, mide ve bağırsak üzerinde etkili olmaktadır.

Romatizma, sinir ve kas yorgunluğu, çeşitli sinirsel hastalıklar, eklem ve kireçlenme tedavisi için banyo kürleri uygulanmaktadır.. Bikarbonatlı, klorürlü, sodyumlu, karbondioksitli ve kısmen de radyoaktif bileşimli olan kaplıva suyunun sıcaklığı 39-45 °C arasında değişmektedir.

Köprüköy Kaplıcası (Deli Çermik)

İl merkezine 56 km uzaklıkta, Köprüköy ilçesinde yer almaktadır. Bikarbonat, sodyum, kalsiyum, karbondioksit, demir ve bromür içeren kaplıca suyu sindirim sistemi, böbrek ve idrar yolları, kan dolaşımı ve kalp hastalıkları, metobolizma bozuklukları ve romatizma hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.

Akdağ Kaplıcası

İl merkezine 28 km uzaklıktadır. Dumlu Dağı’nın eteğinde Akdağ köyündedir. Kaplıcaların bulunduğu bölge halk tarafından mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Mide, bağırsak, safra kesesi ve şeker hastalıklarına iyi gelen suları biokarbonat, klorür, sodyum, magnezyum ve bromürlüdür.

Olur Kaplıcası

Olur İlçe merkezinin kuzey doğusunda yer alan kaplıca ilçeye 11 km uzaklıktadır. Kaplıcaya Ilıkaynak ve Sarıbaşak köylerinden geçip uzun harman – Yaylabaşı köy güzergahı takip edilerek ulaşılabilir. Kaplıca suyu 39 derece olmakla birlikte içilebilir özelliğe sahiptir. Başta romatizmal hastalıklar olmak üzere bir çok hastalığa iyi geldiği söylenmektedir.

Hızırilyas Kaplıcası

Hızırilyas Kaplıcası Horasan İlçesi’ne yaklaşık 15 km Erzurum’a 102 km mesafede yer alan Hızırilyas köyünde bulunmaktadır.

Kaplıcada erkek ve bayanlar için ayrı ayrı 8 metre uzunluk ve 4 metre genişliğe sahip havuzlar yapılmış Horasan Kaymakamlığı tarafından hizmete açılmıştır. Kaplıca, 58 derecedeki su sıcaklığı ve içinde bulundurduğu mineraller sayesinde şifa kaynağı olarak değerlendiriliyor.

Cilt hastalıkları, romatizma, kadın hastalıkları ve kemik kireçlenmeleri için şifa kaynağı olan su bikarbonat, klorür, sülfat, kalsiyum, karbondioksit gazı içermektedir.

Paylaşın

Tarihin Suya Yansıdığı Hamam Ve Kaplıcalar!

Tarihi Antik Roma dönemine kadar uzanan hamamlar, toplumların kişisel temizlik ve arınma ihtiyaçlarını karşılamakla beraber, sosyal faaliyetlerin bir bölümün gerçekleştirdiği mekanlar olması sebebiyle de önemli yapılardır. 

Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı hamamları, mimari kurgu ve ısıtma sitemleri bakımından temel olarak benzerlikler göstermektedir. Ancak, iç mekan tasarımları ve yapıldığı dönemin üslup özelliklerini taşıyan süslemeleri ile birbirinden ayrılırlar.

Kültürümüzün en önemli geleneği olan hamam ritüelinde kese ve köpük masajı uygulamaları yapılır. Yapılan bu ritüel, yaptıran insanı gevşetmek, rahatlatmak ve vücudundaki kirden arınması için yapılan bir uygulamadır..

Hamamlarla ilgili önemli bir deyim olan “Hamam’a giren terler” deyimi hamamların sıcaklık ortamının ne kadar fazla olduğunu anlatan önemli bir deyimdir.

İmparatorlara, kraliçelere, sultanlara hizmet vermiş olan Bursa’nın hamam ve kaplıcalarını ziyaret edecek olanlar çeşitli dönemlere ve kültürlere ait izleri taşıyan yapılarda tarihin suya yansımalarını göreceklerdir.

Bursa’da eskiliği ve tarihiyle ünlü pek çok hamam ve kaplıca bulunur. İşte bunlardan gidilip görülmesi gerekenler….

Mudanya / Tirilye Hamamı: Hamamın kesin adı ve yapım tarihi bilinmemekle birlikte, 16. yüzyılın ilk yarısında Yavuz Sultan Selim zamanında Kastamonu ve Üsküdar’dan getirilen Türklerin yaptırdığı yolunda bir bilgi vardır.

Perşembe Hamamı: Perşembe Hamamı Hanlar Bölgesi’nin kuzeyindedir. Hacı Hasanzade Kazasker Mustafa Efendi tarafından Fatih Sultan Mehmed Döneminde yaptırılmıştır. Mütevellilerin çoğunun Kadı ve Hoca olması sebebiyle Kadı Hamamı  da denmiştir. Perşembe Hamamı küçük boyutlu “Tek” hamamdır. 1903-1906 yılları arasında Cumhuriyet Caddesi yol genişletme çalışmalarında, soyunmalık bölümünün bir kısmı yıkılmıştır. Bu gün hamamda tekstil ürünlerinin satışı yapılmaktadır.

Mudanya Hasan Bey Hamamı: Hasan Bey tarafından 1652 yılında yaptırılan hamam, zamana yenik düşerek uzun bir dönem marangozhane olarak kullanılmıştır. Günümüzde hamam, özgün yapısına uygun olarak kültür merkezi fonksiyonuyla yeniden Mudanya’ya kazandırılacaktır.

Reyhan Paşa Hamamı: Bu gün Reyhan Çarşısı diye adlandırılan Hanlar Bölgesinin kuzeyindeki ticaret alanındadır. Sultan II.Murad’ın haremağalarından Reyhan Paşa tarafından, Yenişehir’de ki zaviyesine gelir sağlamak için 1433’te yaptırılmıştır. Reyhan Paşa Hamamı Küçük boyutlu “Tek” hamamdır. 1969’da sahiplerince onarılmıştır.

Mudanya Tahir Ağa Hamamı: 1870 yılında Bursa eşrafından Tahir Ağa tarafından yaptırılan hamam Nure Hamamı olarak da anılmaktadır. Çifte hamam tipolojisine uygun olarak yapılmış olan hamamın bugün özgün kimliğinden uzaklaşmadan, aslına sadık kalınarak restorasyon çalışmaları gerçekleştirilmektedir.

Davut Paşa Hamamı: Bat Pazarı Hamamı olarak da anılan hamam, adından da anlaşıldığı üzere Bat Pazarı’n da yer alır. Sultan II. Bayezid’in sadrazamı Davut Paşa, bu hamamı 1485 yılında İstanbul’da ki Davut Paşa Camii’ne akar olarak yaptırmıştır. Hamamın suyu Gökdere’den sağlanmaktadır. Orta Boyutlu tek hamam olan Bat Pazarı Hamamı yapıldığı döneme göre yenilikçi mimarisi ile dikkat çeker.

İznik: II. Murad Hamamı: Yapı 15. yüzyıl Osmanlı eseridir. II. Murad Hamamı çifte hamam tipolojisine uygundur. Yakın bir tarihte restorasyon geçirmiş olan yapının, bir bölümü yine hamam olarak işlevine devam etmektedir.

Tavuk Pazarı Hamamı: Hanlar Bölgesinde, Pirinç Han’nın doğusundaki hamam, bir zamanlar önünde Tavuk Pazarı kurulduğu için Tavuk Pazarı ismi ile anılmaktadır. Sultan II.Murad  Bursa’nın en süslü hamamının 1426 yılında Muradiye Camii ve İmaretine  vakfetmiştir. Hamamın suyu Pınarbaşı deresindendir. Tavuk Pazarı Hamamı bir çifte hamamdır. Bu gün giyim eşyalarının satışının yapıldığı bir çarşı olarak hizmet vermektedir.

Mahkeme (İbrahim Paşa) Hamamı: Hamamın 1421 tarihli vakfiyesinde, Çandarlı İbrahim Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Çifte hamam sınıfındadır. Kubbeli mekanların yanı sıra iç içe eyvan uygulaması yapılmıştır. Günümüzde bir kısmı kültür merkezi olarak kullanılmaktadır. 

Kayhan Hamamı: Kayan Camisi’nin yanındaki Kayan Hamamı 15. yüzyıl başında Vezir Koca Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kesme taş ve tuğla ile inşa edilen ve Dülgerler, Ağaççılar, Mehmed Ağa Hamamı olarak da bilinen bina, çifte hamam tipolojisine sahiptir. 18. ve 19. yüzyıllarda çeşitli yangınlar geçirerek tamirat gören hamam, yaklaşık yüz yıl özgün işleviyle değil, depo ve imalathane olarak kullanılmıştır. 2010 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından kiralama yoluyla mülk sahiplerinden on yıllığına devir alınan Kayhan Hamamı restorasyon çalışmalarının ardından sosyo-kültürel amaçlı kullanılacaktır.

Ördekli Hamamı Kültür Merkezi: Hamam, “çifte” hamam tipolojisine uygundur. Eski Yeni Hamam olarak da bilinir. Yapımına Yıldırım Bayezid döneminde başlanmış olup, Bursa’nın Timur ordusu tarafından işgali nedeniyle, yapımı yarım kalmıştır. Hamam Çelebi Mehmed döneminde tamamlanmıştır. 1485’te Çandarlı İbrahim Paşa hamamın duvarına bir çeşme yaptırmıştır. Uzun bir süre harap durumda olan yapı, 2006-2008 yılları arasında kültür merkezi işlevi verilerek, restore edilmiştir. Hamam bünyesinde biri büyük diğeri küçük iki adet seminer salonu, fuaye salonu, kahve salonu, sergi salonları, geleneksel sanatlar kurs ve uygulama salonları ve Türk mutfağından yemeklerin sunulacağı bölümler yer almaktadır.

Şengül Hamamı: Bedesten ve Ulucami yakınındaki Şengül Hamamı, Sultan Yıldırım Bayezid Han tarafından yaptırılmış ve Ulucami içn vakfedilmiştir. 15. Yüzyıl yapısı olan hamam, küçük boyutlu tek hamam özelliğine sahiptir. Hamam tarihte çeşitli onarımlar görmüş olup, 1930’lu yıllara kadar hamam olarak kullanılmıştır. Bugün ise gümüş takılar satan esnaflara ait küçük dükkanların yer aldığı bir çarşı olarak işlev kazanmış ve Gümüşçüler Çarşısı olarak bilinmeye başlamıştır.

Timurtaş (Demirtaş) Paşa Hamamı: 14. yüzyılın sonlarında Yıldırım Bayezid döneminde Demirtaş Paşa’nın oğlu Oruç Bey tarafından yaptırılmıştır. Uzun bir süre harap durumda olan hamam, 1987 yılında onarılmış ve yeniden hamam işlevi kazandırılmıştır. Günümüzde de hamam olara hizmet vermektedir.

Çakırağa Hamamı: Tahtakale ve Hanlar Bölgesi arasında bulunan Çakırağa Hamamı’nı, Bursa ve İstanbul Subaşısı Çakır Ağa yaptırmıştır. Hamam orta büyüklükte bir “çifte” hamamdır. 1962’de hamam büyük çapta bir onarım görmüştür. Günümüzde hamam olarak işlevini devam ettirmektedir.

Çekirge Hamamı: Bursa Çekirge semtinde I. Murad Caddesi’nin yol seviyesinin altında kalan Çekirge Hamamı XIV. yüzyılda 1365’de yapılmıştır. Bursalı kadınlarca şifalı ve kutsal bilinen bu hamam başlangıçta halka açık, ücretsiz olarak yapılmıştır. Yolun birkaç basamak altında girişi bulunan hamamın kapısı üzerinde tuğla ile deniz dalgalarına benzeyen bir motif işlenmiştir.

Dayıoğlu Hamamı: Gökdere’nin batı yakasında At Pazarı Mevkiinde bulunan At Pazarı Hamamı Dayıoğlu Hamamı adıyla da anılır. Yapıya ilişkin bulunan ilk kayıt 1605 tarihlidir. Ancak Yapının bu tarihten önce yapılmış olduğu kuvvetle muhtemeldir. Hamamın vakıf suyu Gökderedendir. Dayıoğlu hamamı çifte hamam tipolojinde bir hamamdır. 1950 li yılların sonuna kadar işlek olan hamam belli aralıklarla kapalı kalsada, günümüzde de mahalleye hizmet eden bir hamam olarak kullanılagelmektedir.

Armutlu Hamamı (Eski Kaplıca): “Eski Kaplıca” ismi ile tanınan Armutlu Hamamı, Sultan I. Murad döneminde 1385 yılında yapılmıştır. Bursa’da yapılmış en eski kaplıca hamamı olup, ilk yapımının Bizans Döneminde olduğu bir çok kayıtta geçmektedir.

Eski Kaplıca Mimari özelliği bakımından Bursa’daki hiçbir hamam yapısının planına uymaz. Kaplıcanın Bizans sütunlarıyla çevrili havuz kısmında, “havuzdan yükselen buharla, kendinizi bir Wagner opera sahnesinde hissedebilirsiniz.

Havuzdaki su 45 derece, kaynakta ise 90 derecedir.İlginç olan, aynı yamaçta, Türklerin tabiriyle–karpuz çatlatacak-derecede,buz gibi soğuk pınarlar da yer almaktadır”. Evliya Çelebi’nin verdiği bilgiye göre, burada bir banyo yaptıktan sonra insan vücudu, kulak memesine kadar yumuşuyor ve insanın eli vücudunda bir sabun gibi kayıyor.

Günümüzde, hamamın altında bulunan zarif Kemerli Çeşme’den kalp çarpıntısına iyi geldiği söylenen su içilebilir ya da kaplıcanın sularında şifa aranabilir. Eski Kaplıca suyunun; sindirim yolu, kadın ve kalp-damar hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir.

Nalıncılar Hamamı: I. Murad tarafından yaptırılan hamam,Hüdavendigar, Gale Pazarı, Postacılar ve Tahıl Pazarı adlarıyla anılmaktadır. Yapı Tuz Pazarı Çarşısı içinde yer almaktadır. Nalıncılar Hamamı, çifte hamam özelliğine sahiptir. 14. 15. yüzyıllar boyunca en gözde hamamlardan biridir. 19. yüzyıla kadar hizmet veren hamam, mutemelen 1855 teki büyük deprem sırasında zarar görmüş, kadınlar kısmı yıkılmıştır.

Bursa Kaplıcaları: Bursa´nın kaplıca suları şehrin batısındaki Bademli Bahçe ve Çekirge bölgelerinden çıkar. Her iki bölgeden çıkan termal suların kimyasal analizleri farklı olduğu gibi, aynı bölgeden çıkanlarınki de farklıdır. Buna göre kaynakların aralarında bağlantı olmadığı kabul edilebilir. Çekirge´de bulunan sulara çelikli, Bademli Bahçe´de bulunanlara kükürtlü sular denir. Kara Mustafa Kaplıcası´nın suyu ise tamamen farklıdır. Vakıf Bahçe´de bulunan kâgir depodan çıkan su 32 yere verilir.

Oylat Kaplıcaları: İnegöl´ün 27 kilometre güneyinde Uludağ eteklerinde 840 m. yükseklikte yer almaktadır. Aynı zamanda çam ve kayın ağaçları arasında şifa kaynağı bir kaplıca ve mesire yeri olan Oylat Kaplıcaları; suyunun özellikleri bakımından dünyada 2. sırada yer almaktadır. Oylat suyunun en büyük özelliklerinden birisi içilebilmesidir. Suyunun 40 derece sıcaklıkta olması nedeniyle, soğutulmadan banyo yapma imkânı vardır. Su verimi dakikada 3000 litre olduğundan, radon gazının fazlalığı bir avantajdır. Bu gazlar etrafa yayılarak, solunum yolu ile vücuda geçer. Oylat Kaplıcası bol sulu bir kaplıcadır. Üç aslan ağızdan havuza dökülür. Kurnalarında musluk yoktur. Devamlı akar. “Arsenikli, sülfatlı, karbonatlı” bir sudur. İçmeye elverişlidir. Modern havuzları vardır. Romatizma, nevralji ve kadın hastalıkları, idrar yolları rahatsızlıklarında büyük yarar sağlar. Özellikle ağrılı sinir hastalıkları için bir şifa kaynağıdır.

Yeni Kaplıca: Yeni Kaplıca, bölgedeki suyun,Kanuni Sultan Süleyman’ın nikris hastalığına iyi gelmesi üzerine, Kanuni Sultan Süleyman´ın Veziri Rüstem Paşa tarafından 1552 yılında yaptırılmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman’ı da iyileştiren bu kaplıca cilt, bağırsak, romatizma ve mesane hastalıklarına iyi gelmektedir. Kaplıcanın duvarları çini, tabanı mozaiklerle kaplı olup, dönemin sanatını yansıtan  en güzel örneklerdendir.

Tümbüldek Kaplıcası: Tümbüldek Kaplıcası, Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde bulunmaktadır. Akarca Köyü’ne yakın olan kaplıcanın varlığı çok eski dönemlerden beri varlığını devam ettirmektedir.

Kükürtlü Kaplıcaları: Kükürtlü Kaplıcası’nın kadın ve erkek kısımları ayrı tarihlerde yapılmıştır. I. Murad tarafından 1380’lerde yaptırılan erkekler kısmında iki eyvan, bir halvet ve bir hela bulunmaktadır. Erkekler kısmının soğukluk bölümü ve kadınlar kısmı ise II. Bayezıd tarafından 16. yüzyılda yaptırılmıştır. Kaplıcanın duvarları ve kubbe kasnağı kesme taştan yapılmıştır. Sonradan kasnağa ikinci bir kasnak daha oturtularak, kubbe meyili azaltılmış ve üstü kiremit ile örtülmüştür. II. Bayezıd döneminde, mevcut hamama, ayrıca, günümüzde hamamın giriş bölümü olarak kullanılan camekanlı bir bölüm eklenmiştir. Kagir olan ana binalara 19. yüzyıl ortalarında bazı ahşap otel odaları ilave edilmiştir.

Kaplıca, fabrikatör Osman Efendi’nin mülkiyetine geçtikten sonra, 1930’ların sonunda otel bölümü, hamamı üç taraftan kuşatacak şekilde büyütülmüş, kuzeyine tonozlu bir banyo halveti, güneyine uzun bir sıra banyolar dairesi eklenmiştir.

1978 yılına kadar otel olarak işletilen tesislerin, 1978’de Uludağ Üniversitesi tarafından bir rehabilitasyon merkezi şeklinde kullanılmak üzere kamulaştırılmasına karar verilmiş ve 1981’de Üniversite’ye tesislerin teslimi yapılmıştır. Bu süreçten sonra başlatılan restorasyon çalışmaları 1992 yılında tamamlanmıştır. Kükürtlü Kaplıcası olarak bilinen tesislerde kullanılan suyun sıcaklığı 65oC’dır.

“Bademli Bahçe Kaynağı”na bağlı olan bu kaplıcalar, Bursa merkezi ile Çekirge arasındadır. Yedi kaynağı vardır. Kükürtlü Oteli, Yeni Kaplıca, Kaynarca ve Karamustafapaşa hamamları bu kaynağa bağlıdır. Kükürtlü ve radyoaktif olan bu sular, banyo ve içme olarak Vakıfbahçe Kaynağı ile aynı özelliklere sahiptir. Ayrıca Kükürtlü suları periferik damar hastalıklarına ve kronik iltihaplı hastalıklara iyi gelmektedir.

Paylaşın