ABD Ve G-7’den İran’a Rusya Uyarısı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve G-7 grubundaki müttefikleri, İran’ı Rusya’ya balistik füzeler ve ilgili teknolojileri sağlamaması konusunda uyardı. ABD ve Avrupa, halihazırda İran’a karşı kapsamlı yaptırımlar uyguluyor.

İran’a yönelik uygulanan yaptırımlar, binlerce kişi ve finansal hizmetler, enerji, teknoloji ve diğer sektörleri hedef alıyor.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; Joe Biden yönetimi, Ukrayna ile savaş halindeki Rusya’nın azalan silah stoklarını yenilemek için çaba harcadığını ve bu çerçevede İran’dan yakın menzilli balistik füzeler talep ettiğini iddia ediyor.

Washington, henüz füzelerin İran’dan Rusya’ya geçtiğini teyit etmedi. Ancak ABD’li yetkililer İran makamlarının bir anlaşmanın yakın olduğu yönündeki açıklamalarından endişe duyduklarını dile getiriyor.

Biden yönetiminden üst düzey bir yetkiliye göre, G-7 ülkelerinin üzerinde düşündüğü yaptırım eylemlerinden biri, İran’ın ulusal havayolu şirketi Iran Air’in Avrupa’ya uçuşlarını yasaklamak.

Aralarında ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya’nın bulunduğu G-7 grubu ülkelerinin liderleri, yaptıkları ortak açıklamada, “İran’ın Rusya’ya balistik füze veya ilgili teknolojileri teslim etmeye başlaması durumunda, önemli yeni yaptırımlar da dahil olmak üzere hızlı ve koordineli bir şekilde karşılık vereceğiz.” dedi.

İran’ın BM Misyonu ise geçen ay yaptığı açıklamada balistik füze satışını engelleyecek herhangi bir yasal kısıtlama bulunmadığını ancak “Rusya-Ukrayna çatışması sırasında savaşı körüklememek için silah ticaretinden kaçınmanın ahlaki bir yükümlülük olduğunu” belirtmişti.

ABD ve Avrupa halihazırda İran’a karşı bireyleri hedef alan ve Tahran’ın ticaret, finansal hizmetler, enerji, teknoloji ve diğer sektörlere erişimini sınırlayan kapsamlı yaptırımlar uyguluyor. İran’a yönelik yaptırımlar, ABD’nin şu ana kadar herhangi bir ülkeye uyguladığı en geniş ve kapsamlı yaptırımlar olup binlerce kişi ve kuruluşu hedef alıyor.

Biden yönetimi, ocak ayında yaptığı açıklamada, ABD istihbarat yetkililerinin Rusya-İran anlaşmasının tamamlanmadığını tespit ettiklerini ancak Rusya’nın İran’dan füze almak için yürüttüğü müzakerelerin aktif bir şekilde ilerlediğinden endişe duyduklarını kaydetmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bugün Viyana’da düzenlenen bir basın toplantısında “İran’a bunu yapmaması için çok net mesajlar gönderdik, bu konu birçok ülke arasında önemli bir tartışma konusu” diye konuştu.

Biden yönetimi Kremlin’in Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşta ihtiyaç duyduğu silahlar için İran ve Kuzey Kore’ye bağımlı hale geldiğini öne sürüyor. Bu iddialarını istihbarat raporları ile kanıtlamaya çalışıyor.

Rusya, Kuzey Kore’den balistik füzeler satın aldı ve Ukrayna’ya karşı kullandı. Ukraynalı yetkililer ise, Rus güçleri tarafından konuşlandırılan Kuzey Kore füzelerinin sık sık hedefi ıskaladığını öne sürüyor.

İran önce Rusya’ya insansız hava aracı tedarik ettiğini reddetti. Daha sonra Rusya’nın Ukrayna işgali başlamadan kısa bir süre önce az sayıda sattığını kabul etti.

Paylaşın

ABD’ye Yasa Dışı Yollarla Giden Türklerin Sayısı 50 Bini Buldu

48 bin 539 Türk vatandaşının Meksika ve Kanada sınırlarından ABD’ye iltica etmek için yasa dışı yollarla geçtiği tespit edildi. Türk vatandaşları, ABD’ye yasa dışı yollardan geçmek için daha çok Meksika sınırını kullandı.

Kanada sınırını kullanan Türk vatandaşlarının sayısı bin 298 kişiyle sınırlı kaldı. Sığınmacı Türkler, ABD’ye iltica talebiyle mahkemeye çıkartılıyor.

ABD’ye iltica talep eden kişinin talebinin mahkeme tarafından kabul edilmesi ve bir Amerikan vatandaşının sığınmacı Türk’e sponsor olması durumunda, bir hafta ile birkaç ay bir süre zarfında içinde tutukevinden serbest bırakılıyor. Sığınmacı Türklerden bazıları da çıkarıldıkları mahkemelerde iltica talepleri reddedildikten sonra Türkiye’ye sınır dışı ediliyor.

ABD Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi’nin son resmi verilerine göre, 48 bin 539 Türk vatandaşının Meksika ve Kanada sınırlarından ABD’ye iltica etmek için yasa dışı yollarla geçtiği tespit edildi.

VOA Türkçe’den Can Kamiloğlu‘nun aktardığına göre, sığınmacı olarak Kanada sınırını kullanan Türk vatandaşlarının sayısı bin 298 kişiyle sınırlı kaldı. Türk vatandaşlarının çok büyük bir çoğunluğunun, ABD’ye yasa dışı yollardan sığınmacı olarak geçmek için daha çok Meksika sınırını kullandığı görüldü.

Hem Kanada hem de Meksika sınırlarından ülkeye yasa dışı yollarla geçen sığınmacılar arasında çok sayıda çocuk bulunuyor. Şimdiye kadar 29’u aileleriyle birlikte, 441’i de tek başına ve refakatsiz olan Türk çocukları, ABD sınırlarından yasa dışı yollarla sığınmacı olarak girdi.

Meksika ve Kanada’dan ABD’ye sığınmacı olarak kaçak olarak geçenler yasalar gereğince gözaltına alınmalarının ardından daha çok Arizona ve Teksas eyaletlerindeki tutukevlerine yerleştiriliyor.

Sığınmacı Türkler, ABD’ye iltica talebiyle mahkemeye çıkartılıyor. ABD’ye iltica talep eden kişinin talebinin mahkeme tarafından kabul edilmesi ve bir Amerikan vatandaşının sığınmacı Türk’e sponsor olması durumunda, bir hafta ile birkaç ay bir süre zarfında içinde tutukevinden serbest bırakılıyor.

Sığınmacı Türklerden bazıları da çıkarıldıkları mahkemelerde iltica talepleri reddedildikten sonra Türkiye’ye sınır dışı ediliyor.

Paylaşın

Altı Ülkeden İsrail’e Destek: Meşru Müdafaa Hakkı

Her geçen gün daha da şiddetlenen ve bölgesel bir çatışmaya dönüşme ihtimalinin tartışıldığı Filistin – İsrail savaşının 17. gününde Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere liderleri ortak açıklama yaparak bir kez daha İsrail’e ve İsrail’in meşru müdafaa hakkına desteklerini bildirdiler.

Haber Merkezi / ABD Başkanı Joe Biden, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak imzalarıyla yayımlanan ortak açıklamada, iki rehinenin serbest bırakılmasının memnuniyetle karşılandığı, diğer rehinelerin de derhal serbest bırakılması istendi. Açıklamada İsrail’den de uluslararası hukuka saygı göstermesi istendi, İsrail sivilleri korumaya davet edildi.

Beyaz Saray’ın internet sayfasında yer alan ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Liderler İsrail’e ve terörizme karşı kendini savunma hakkına desteklerini yinelerken sivillerin korunması da dâhil olmak üzere uluslararası insan hukukuna saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.

Liderler iki rehinenin serbest bırakılmasını memnuniyetle karşıladı ve kalan tüm rehinelerin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Başta Gazze’den ayrılmak isteyenler olmak üzere bölgedeki vatandaşlarına yardım konusunda yakın koordinasyon içinde olacaklarını taahhüt ettiler.

Liderler Gazze Şeridi’nde ihtiyaç sahibi Filistinlilere ilk insani yardım konvoylarının ulaşmasını memnuniyetle karşıladı ve insani ihtiyaçların karşılanması için gerekli gıda, su, tıbbi malzeme ve diğer yardımlara sürekli ve güvenli erişimin sağlanması amacıyla bölgedeki ortaklarıyla koordinasyonu sürdürme taahhüdünde bulundular.

Liderler, çatışmanın yayılmasını önlemek, Ortadoğu’da istikrarı korumak, siyasi bir çözüm ve kalıcı barış için çalışmak üzere bölgedeki kilit ortaklar da dâhil olmak üzere yakın diplomatik koordinasyonu sürdürme taahhüdünde bulundu.”

Gazze’de 320 nokta vuruldu

Öte yandan İsrail ordusunun yaptığı açıklamaya göre son bir günde Gazze’deki 320 nokta vuruldu. İsrail, Hamas altyapısının hedef alındığını, tünel ve operasyon merkezlerinin vurulduğunu iddia etti. Gece boyunca ve sabah erken saatlerde devam eden saldırılarda uyarı yapılmadan evlerin de vurulduğu öne sürüldü.

Hamas’ın liderlik yaptığı Gazze’deki içişleri bakanlığı ise gece düzenlenen saldırılarda çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini ve yaralandığını aktardı. Hamas daha sonra yaptığı açıklamada 60 kişinin öldüğünü belirtti.

Sabah erken saatlerde Gazze’deki hastanelerin yakınlarında da patlamaların yaşandığı kaydedildi. Filistin İçişleri Bakanlığı ise İsrail’in Gazze’de düzenlediği iki ayrı hava saldırısında 27 kişinin hayatını kaybettiğini aktardı.

İsrail, Gazze’nin etrafına tank ve asker yığdı

İsrail, Hamas’ı “yok etmeyi” amaçlayan kara harekâtı için Gazze’nin etrafına tanklar ve askerler yığdı.

Hafta sonu Washington, bölgedeki ABD çıkarları için önemli bir risk uyarısı yaptı ve gelişmiş hava savunma sistemlerinin yeni bir konuşlandırmasını duyurdu. Bu adım İsrail-Hamas savaşının daha geniş bir Orta Doğu çatışmasına dönüşebileceği korkusuna neden oldu.

Pentagon, İran’a bağlı güçlerin saldırılarını caydırmaya yardımcı olmak için iki uçak gemisi, destek gemileri ve yaklaşık 2,000 deniz piyadesi de dahil olmak üzere önemli miktarda deniz gücünü Orta Doğu’ya gönderdi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, “Gördüğümüz şey bölgedeki birliklerimize ve halkımıza yönelik saldırıların önemli ölçüde artma ihtimalidir” dedi.

Bölgeyi ziyaret eden Çin’in Orta Doğu özel temsilcisi Zhai Jun, geniş çaplı bir kara çatışması riskinin arttığını ve bölgedeki çatışmaların yayılmasının “endişe verici” olduğu kaydetti.

Reuters’a konuşan İranlı güvenlik yetkilileri İran’ın stratejisinin Tahran’ı da içine çekecek büyük bir tırmanıştan kaçınmak olduğunu söyledi.

Suriye devlet medyası, İsrail füzelerinin pazar günü Şam ve Halep uluslararası havaalanlarını vurduğunu, her ikisinin de hizmet dışı kaldığını ve iki çalışanın öldüğünü duyurdu.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze harekatıyla ilgili “Bir ay, iki ay ya da üç ay sürebilir ama sonunda Hamas kalmayacak” dedi. Kara harekatına “yakında” başlayacaklarını belirten Gallant, “Bu Gazze içindeki son harekatımız olacak, sonrasında Hamas olmayacak” diye konuştu.

Paylaşın

G7’den Ukrayna’ya Güvenlik Garantisi; Rusya Ve İran’dan Tepki

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya, Japonya, Fransa, Kanada, İtalya ve İngiltere’den oluşan G7, Ukrayna’ya uzun vadeli güvenlik garantileri öngören bir ortak deklarasyon yayınladı.

Haber Merkezi / Deklarasyona Rusya ve İran’dan tepki geldi. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov deklarasyonla ilgili olarak atılan adımı “aşırı derecede büyük bir hata ve potansiyel olarak oldukça tehlikeli” olarak değerlendirdiklerini duyururken, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney Batı ülkelerini Ukraynalıların hayatlarını tehlikeye atmakla suçladı.

G7 deklarasyonunda, “Her birimiz, Ukrayna ile uzun vadeli güvenlik taahhütleri üzerinde çalışacağız” denilerek Ukrayna’nın NATO müttefikleriyle ihtiyaçları konusunda ikili görüşmeler yürütmesinin önü açıldı.

Bunlar arasında kara, hava ve deniz alanlarında güvenlik yardımı ve modern askeri teçhizat sağlanması, hava savunması, topçu ve uzun menzilli silahlar, zırhlı araçlar ve hava muharebesi gibi diğer temel yeteneklerin arttırılması yer aldı.

Ayrıca Ukrayna’nın endüstriyel altyapısının kalkınmasına destek, Ukrayna güçlerinin eğitimi ve eğitim tatbikatları, istihbarat paylaşımı ve işbirliği, siber savunma, güvenlik, güçlenme girişimleri, hibrid tehditlerle mücadele, yeniden yapılandırma ve ayağa kaldırma çalışmalarıyla Ukrayna’nın ekonomik istikrarını ve dayanıklılığını arttırma, Ukrayna ekonomisinin refahını ve enerji güvenliğini sağlayacak koşulları oluşturma yer alıyor.

Rusya’nın açtığı savaştan kaynaklanan ihtiyaçları karşılayacak teknik ve mali desteğin sağlanması, Kiev’in Avrupa-Atlantik hedeflerine ulaşması için gerekli yönetim reformlarının etkili şekilde uygulanmasını sağlamak için destek sözü de verildi.

Metinde, “Gelecekte Rusya tarafından düzenlenecek bir silahlı saldırıda derhal Ukrayna ile görüşülerek uygun adımlar belirlenecek” denildi. Ayrıca deklarasyonda Rusya’ya ekonomik ve diğer yaptırımların uygulanması ve Ukrayna ile BM Sözleşmesi’nin 51’inci maddesi çerçevesinde kendini savunma hakkını kullanırken doğacak ihtiyaçları için görüşmeler yapılması yer aldı.

Bu kapsamda, “Ukrayna ile topraklarını bir kez daha savunma zorunda kalması durumunda güvenlik garantileri ve düzenlemeleri paketi üzerinde çalışacağız” denildi. Bunlara ek olarak Rusya’dan yaptırımlar ve ihracat kısıtlamalarıyla hesap sorulmaya devam edeceği belirtildi, savaş suçlularının ve Ukrayna’ya karşı işlenen hassas sivil altyapıya saldırı gibi uluslararası suçların hesabının sorulmaya devam edeceği kaydedildi.

“Savaş suçları cezasız kalamaz” denilen deklarasyonda “Sorumluların uluslararası hukuka uygun şekilde cezalandırılmasına olan bağlılığımızı yineliyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi mekanizmaların çalışmalarına desteği sürdüreceğiz” ifadeleri kullanıldı.

Öte yandan Rusya’nın Ukrayna’da neden olduğu zararı karşılayıncaya kadar mal varlıkları üstündeki kısıtlamaların süreceği belirtildi. Rus saldırganlığının neden olduğu zarar, kayıp veya yaralanmaların tazminine yönelik uluslararası bir mekanizmanın kurulması gereğine vurgu yapılan açıklamada uygun mekanizmaların geliştirilmesi için çalışılacağı belirtildi.

Ukrayna’dan beklentiler

Deklarasyonda Ukrayna’dan beklentiler de yer aldı.

Bunlar, “Ortakların güvenliğine pozitif katkı sağlamak ve ortakların desteğiyle şeffaflıkla hesapverirlik ölçütlerini güçlendirmek, ordunun demokratik sivil kontrolunu güçlendirmek ve Ukrayna’nın savunma kurumları ve sanayisinde verimliliği ve şeffaflığı arttıracak savunma reformları ve modernizasyonda ilerleme sağlamak” olarak sıralandı.

Metinde “Bu çaba, Ukrayna gelecekte Avrupa-Atlantik topluluğuna üyelik yolunda ilerlemeye devam ederken ileriye götürülecektir” denildi.

“Rusya’nın güvenliği ihlal ediliyor”

Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov deklarasyonla ilgili olarak atılan adımı “aşırı derecede büyük bir hata ve potansiyel olarak oldukça tehlikeli” olarak değerlendirdiklerini duyurdu. Peskov, “Ukrayna’ya güvenlik garantileri vererek Rusya’nın güvenliğini ihlal etmiş oluyorlar” dedi. Batı’nın “bilgelik göstereceğine” dair umutlarını koruduklarını belirten Peskov, bunun olmaması halinde Avrupa ülkelerinin “çok uzun yıllar boyunca daha da tehlikeli” hale geleceğini söyledi.

“Silah şirketleri ceplerini dolduruyor”

G7 ülkelerine bir tepki de İran’dan geldi. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney Batı ülkelerini Ukraynalıların hayatlarını tehlikeye atmakla suçladı. Batılı ülkelerin “Ukrayna halkını cepheye sürerek Amerikan silah şirketlerinin ceplerini doldurduğunu” belirten Hamaney, Batı ülkelerinin “yağmacı” ve “sömürgeci” güdülerinin Ukraynalıları savaşmaya ve Batı silah üretim ve satış şirketlerinin çıkarlarına hizmet için ölmeye ittiğini ileri sürdü.

“Güvenlik zaferiyle dönüyoruz”

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise deklarasyonu ülkesi açısından “anlamlı bir güvenlik zaferi” olarak niteledi. Zelenskiy, “Ukrayna delegasyonu evine Ukrayna için, ülkemiz için, halkımız için, çocuklarımız için anlamlı bir güvenlik zaferi götürüyor” ifadelerini kullandı.

“Varlığımızı sürdüreceğiz”

ABD Başkanı Joe Biden da G7 deklarasyonuyla ilgili olarak, “Bunun, Ukrayna’ya olan bağlılığımızı ifade eden güçlü bir açıklama olduğunu düşünüyorum. (Ukrayna) bugün özgürlüğünü savunurken geleceğini de yeniden kuruyor. Ne kadar sürerse sürsün yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Batılı ülkeler şimdiye kadar Ukrayna kara kuvvetlerini modern silahlarla teçhizatlandırmış ancak Rusya ile savaş halindeki ülkeye savaş jeti ya da savaş gemisi tedariğinde bulunmamıştı.

Paylaşın

G7’den Ukrayna’ya Tam Destek; Rusya’ya Yeni Yaptırımlar

Japonya, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada’dan oluşan G7’nin liderleri Japonya’nın Hiroşima kentinde yapılan zirvede, küresel siyasi meseleleri ele aldılar.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin de davet edildiği zirvenin gündem maddeleri arasında Ukrayna Savaşı, Moskova’ya yönelik yaklaşımlar, Çin’in nüfuz iddialarına Batı’nın vereceği tepki ve küresel ekonomik konular oldu.

G7 Zirvesi’nde liderler Ukrayna’ya “gerektiği sürece tam destek” vereceklerini belirtirken, ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya ABD yapımı F-16 savaş uçağı tedarik etme onayı verdi. G7 liderleriyle görüşen Biden’ın, Ukraynalı pilotlara yönelik ortak eğitim programlarına ABD’nin de destek verdiğini söylediği açıklandı.

Rusya’nın “savaş makinesine” darbe

G7 liderleri, Rusya’ya ve Rusya’nın saldırı savaşına destek verenlere yönelik yaptırımları artırma konusunda mutabakata varırken, Moskova’ya yönelik mevcut yaptırımlardaki boşlukların kapatılmasına da karar verildi.

Zirvede, Rusya’yı “savaşı destekleyecek teknoloji, endüstriyel ekipman ve hizmetlerden” mahrum bırakmak istendiği belirtildi. G7 liderleri Rusya’nın milyar dolarlık ham elmas ticaretine de kısıtlamalar getirilmesi yönünde irade beyan etti.

Elmas ticareti, elmas üretiminde dünyada ilk sırada bulunan Rusya’nın önemli gelir kaynaklarından. Devlete ait elmas madenciliği şirketi Alrosa’nın 2021 yılında elde ettiği gelirin yaklaşık 4 milyar euro civarında olduğu biliniyor.

Çin risklerini en aza indirmek

Zirveyi takip eden uzmanlar, ABD ile Avrupa ülkelerinin küresel ticaretteki farklı çıkarları sebebiyle Çin konusunda ortak bir duruş sergilemelerinin zor olduğunu belirtiyor.

Liderler, ekonomik bir “ayrışma” olmaması, ancak tedarik zincirleri çeşitlendirilerek dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’e bağımlılık risklerinin azaltılması konusunda anlaştı.

G7 ülkeleri, hızla silahlanan Çin’in Asya-Pasifik bölgesindeki “askerileştirme faaliyetlerine” karşı uyarıda bulunurken, Pekin’den de Rusya’ya askerlerini Ukrayna’dan bir an önce çekmesi için baskı yapmasını talep etti.

Nükleer silahsızlanmaya yönelik ilk açıklama

G7, 1945 yılında ABD’nin atom bombası saldırısıyla yerle bir olan Hiroşima’da ilk kez nükleer silahsızlanmaya ilişkin kendi deklarasyonunu yayınladı. Bildiride Çin’in hızla büyüyen nükleer cephaneliğinden duyulan endişe dile getirildi.

Ayrıca Moskova’nın Ukrayna savaşında nükleer silah kullanma tehdidini ve Belarus’ta konuşlandırılacağı duyurulan nükleer silahları “tehlikeli ve kabul edilemez” olduğu ifade edildi. G7 liderleri Kuzey Kore’ye de nükleer silahlardan tamamen vazgeçmesi çağrısında bulundu.

İklim politikaları

G7 ülkeleri, küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması amacıyla, yeni araç kayıtlarında elektrikli araçların payının 2035 yılına kadar yüzde 100’e çıkarılmasını hedeflediklerini belirtti.

Ayrıca gaz sektöründe devlet destekli yatırımlara belirli koşullar altında ve Rus kaynaklarına bağımlılığı sona erdirmek için “geçici bir önlem olarak” izin verilebileceği belirtildi. Ancak G7’nin iklim politikasındaki genel hedefin “en geç 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşmak” olarak kaldığı vurgulandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

G7 Zirvesi Öncesi ABD’den Rusya’ya Yeni Yaptırım Sinyali

ABD Başkanı Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan G7 deklarasyonuna bağlı olarak bir yaptırım paketi açıklayacaklarını söyledi. Sullivan zirve deklarasyonunun mevcut cezai tedbirlerin uygulanmasına odaklanacağını belirtti.

Sullivan, Rusyaya yönelik “yaptırımların uygulanması” ve “bunların baypas edilmesi için kurulan ağların işlevsiz hale getirilmesi ve boşlukların kapatılması” konularının ele alınacağını, böylece yaptırımların etkisinin gelecek aylarda artırılacağını söyledi.

Japonya’nın Hiroşima kentinde Cuma ile Pazar günleri arasında yapılacak G7 zirvesi öncesinde ABD hükümeti Rusya’ya yeni bir yaptırım paketi açıklayacağının sinyalini verdi.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan G7 deklarasyonuna bağlı olarak bir yaptırım paketi açıklayacaklarını söyledi. Sullivan zirve deklarasyonunun mevcut cezai tedbirlerin uygulanmasına odaklanacağını belirtti.

Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby geçen günlerde yaptığı açıklamada Rusya ile İran arasındaki silah ticaretlerine dahil olanlara yeni yaptırımlar getireceklerini söylemişti. ABD İran’ın Moskova’nın askeri destekçileri arasında olduğuna ve Rusya’ya geniş bir kapsamda SİHA sağladığına inanıyor.

G7 zirvesinde başlıca gündem maddeleri arasında Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş geliyor. Sullivan Hiroşima’daki görüşmelerde Rusyaya yönelik “yaptırımların uygulanması” ve “bunların baypas edilmesi için kurulan ağların işlevsiz hale getirilmesi ve boşlukların kapatılması” konularının ele alınacağını, böylece yaptırımların etkisinin gelecek aylarda artırılacağını söyledi. Sullivan Rusya’ya genel bir ithalat yasağının getirilmesinin ise düşünülmediğini belirtti.

Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD’den oluşan G7’nin zirvesine Avrupa Birliği temsilcileri de katılım gösteriyor. Japonya’nın ev sahipliğinde düzenlenen zirveye katılmak için liderler bugün Hiroşima’ya gidiyor.

Üç gün süren zirvede Rusya’ya yönelik yaptırımların yanı sıra Çin’in “ekonomik baskısına” karşı önlemler de ele alınacak. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin de G7 ülkelerinin liderlerine videokonferans yöntemiyle hitap etmesi bekleniyor.

Paylaşın

G7’de Moskova’ya Yardım Edenlere “Yüksek Bir Bedel” Ödetme Sözü

Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7, Rusya’ya yönelik sert yaptırımların arttırılması ve uygulanması konusunda kararlı olduklarını duyurdu.

G7’i oluşturan ülkelerin liderlerinin gelecek ay Japonya’nın Hiroşima kentinde düzenlenecek zirvede bir araya gelmesi bekleniyor.

Japonya’da yapılan dışişleri bakanları toplantısında, Moskova’ya yardım edenlere “yüksek bir bedel” ödetme sözü verildi.

G7’nin uyarısı, Çin Savunma Bakanı’nın Rusya ile ilişkilerde “yeni bir dönemi” işaret ederek siyasi ve güvenlik işbirliğini derinleştirme sözü vermesinden bir gün sonra geldi.

Birçok ülkenin Rusya ile ticari bağlarını korumak istemesi ve Batı’nın eylemlerine şüpheyle yaklaşması nedeniyle Moskova’ya karşı uygulanan yaptırımların etkisiz kaldığı eleştirisi yapılıyor.

Dışişleri Bakanları yayınladıkları bildiride, üçüncü ülkelerin yaptırımları delmesini engellemek için çabalarını iki katına çıkarma sözünü verdiğini duyurdu.

Açıklamada,”Rusya’ya yönelik yaptırımların yoğunlaştırılması, koordine edilmesi ve tam olarak uygulanması konusundaki kararlılığımızı sürdürüyoruz” denildi. Ayrıca Ukrayna’nın kendini savunması için “ne kadar sürerse sürsün” destek verileceği belirtildi.

Bildiride, “Rusya’nın sivillere ve kritik sivil altyapıya yönelik saldırıları gibi savaş suçları ve diğer zulümlerin cezasız kalması söz konusu değil” ifadesine yer verildi.

Uzmanlar, yaptırımların Rusya ekonomisini felce uğrattığını ifade ederken, IMF Şubat ayında, Rusya’nın 2023 yılında resesyona girmeyeceğini öngörmüştü.

Toplantıda Rusya’nın Belarus’a nükleer silah yerleştirme tehdidi “kabul edilemez” ve “sorumsuz nükleer retorik” olarak değerlendirildi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın taktik nükleer silahlarının Belarus’ta konuşlandırılacağını söylemişti. AB’nin dış politika şefi Joserp Borrel, Moskova’nın bu hamlesini “Avrupa güvenliğine yönelik bir tehdit” olduğunu kaydetti.

G7’nin toplantısında, Tayvan’a yönelik tehditlere devam eden Çin ve nükleer denemelere devam eden Kuzey Kore eleştirildi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Altı Büyük Merkez Bankasından Dolar Likiditesini Artırma Kararı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Japonya, Kanada, Avrupa, Fed ve İsviçre Merkez Bankaları, finans piyasalarına güven vermek amacıyla, ABD doları akışını artırma kararı aldı.

Haber Merkezi / Bankalar, koordine bir şekilde “likidite karşılığının artırılacağını” ortak bir açıklama ile dünya kamuoyuna duyurdu.

Devreye sokulacak sistemle bankalar, FED üzerinden borçlanabilecek. Bu sistem, 2008 finans krizi sırasında uygulanmaya başlanmıştı. Kovid 19 sürecinde de uygulamaya konulan sistemin “en azından Nisan sonuna dek” devrede olacağı belirtiliyor.

Altı büyük merkez bankası tarafından yapılan ortak açıklamada, ABD doları fonlamasını sağlamada swap hatlarının etkinliğini artırmak için halihazırda dolar işlemleri sunan merkez bankalarının 7 gün vadeli işlemlerinin sıklığını haftalıktan günlüğe çıkarma konusunda anlaştığı bildirildi.

Açıklamada, merkez bankalarının arasındaki swap hatları ağının, küresel fonlama piyasalarındaki baskıları hafifletmek için önemli bir likidite desteği işlevi gördüğü ve böylece bu tür baskıların hanehalkı ve işletmelere yönelik kredi arzının üzerindeki etkileri hafifletmeye yardımcı olduğu kaydedildi.

Büyük merkez bankalarının likiditeyi artırmaya yönelik attığı adım, İsviçre’nin en büyük bankası UBS’in kriz yaşayan Credit Suisse’i satın alacağını açıklamasının ardından geldi. Söz konusu adım, ABD ve Avrupa’da finansal sistemdeki son gelişmelere ilişkin endişelerin derinleştiği şeklinde yorumlandı.

SWAP hattı nedir?

Swap hattı, merkez bankaları arasında geçici olarak, belirli bir zaman diliminde, bir varlık ya da yükümlülüğe bağlı faiz ödemeleri ya da döviz cinsini karşılıklı olarak değiştirmek için yaptıkları anlaşmadır.

Başlangıçta merkez bankaları tarafından belirli piyasa müdahalelerini finanse etmek için kullanılan swap takas hatları; son yıllarda finansal istikrarı korumak ve piyasada oluşan panik havasının, reel ekonomiyi etkilemesini önlemek için kullanılan önemli bir araç haline gelmiştir.

Paylaşın

Dünya’nın Yüzde 30’una Koruma

Kanada’nın Montreal kentinde 193 ülkeden beş binden fazla temsilcinin katılımıyla düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Konferansı sona erdi. Yaklaşık iki haftadır düzenlenen konferansta önemli bir anlaşmaya varıldı.

DW Türkçe’nin aktardığına göre, anlaşma dünya üzerindeki toplam kara ve deniz alanlarının yüzde 30’unun 2030 yılına kadar koruma altına alınmasını öngörüyor. Yüzde 30’luk oran dünya geneli için geçerli olduğu için bazı ülkelerin koruma yükümlülüğü altına alacağı alanlar diğerlerine göre daha fazla. Şimdiye kadar bu oran, kara alanlarının yüzde 17’si ve deniz alanlarının yüzde 8’i düzeyindeydi.

20 milyar dolarlık uluslararası yardım

Anlaşmada ayrıca 2030 yılına kadar biyolojik çeşitlilik için farklı kaynaklardan 200 milyar dolar toplanmasında mutabık kalındı. Zengin kuzey yarımküre ülkeleri güney yarımküre ülkelerine doğanın korunması için mali destekte bulunacak. Buna göre 2025 yılına kadar kalkınmakta olan ülkelere doğayı korumak için yılda en az 20 milyar dolar destek verilecek. 2030 yılına kadar da bu miktar en az 30 milyar dolara çıkartılacak. Söz konusu meblağın halihazırda biyolojik çeşitlilik için ayrılan kaynağın iki ila üç katına denk olduğu belirtiliyor.

Yeniden doğal hale getirme

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya üzerindeki kara parçasının üçte biri insan etkisi sonucunda “makul ya da aşırı oranda” tahribata uğramış durumda. Montreal’de varılan anlaşma uyarınca 2030 yılına kadar tahrip olmuş ekosistemin yeniden doğal hale getirilmesi hedefleniyor.

Daha az pesitisit

Avrupa Birliği’nin yanı sıra Brezilya, Hindistan ve Endonezya gibi ülkeler Montreal’deki görüşmelerde çevre kirliliği konusunu ele aldı. Anlaşma “2030 yılına kadar çevre kirliliği risklerini ve çevre kirliliğinin olumsuz sonuçlarını biyolojik çeşitliliğe zarar vermeyecek seviyeye indirmeyi” öngörüyor. Bu hedefe ulaşmak için de imzacı ülkelerin “pestisitler ve tehlikeli kimyasallardan doğan toplam riski yarıya azaltmaları” isteniyor. Plastik nedeniyle oluşan çevre kirliliği de azaltılacak.

Anlaşmanın hayata geçirilmesinin denetlenmesi

2010 yılında düzenlenen konferansta kabul edilen hedeflerden hiçbiri 2020 yılına kadar tutturulamadı. O nedenle ülkeler planlama ve denetim için de bir mekanizma oluşturulması konusunda mutabık kaldı. Ancak varılan mutabakatın Paris İklim Anlaşması’ndan daha az bağlayıcı olduğu belirtiliyor.

Bir sonraki toplantı Türkiye’de

Kanada’daki görüşmelerde Türkiye’yi Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci başkanlığındaki heyet temsil etti. 2024 yılında düzenlenecek bir sonraki taraflar konferansına Türkiye ev sahipliği yapacak. Sözleşmeye 1996 yılında taraf olan Türkiye, sözleşmenin 2024-2026 yılları arasında dönem başkanlığını üstlenecek. Türkiye, dönem başkanlığını 2024’te ev sahipliğini yapacağı BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 16. Taraflar Konferansı’nda Çin’den devralacak.

Paylaşın

Dünya Kupası: Fas, Adını Son 16’ya Yazdırdı

Katar’ın ev sahipliğini yaptığı FIFA 2022 Dünya Kupası F Grubu karşılaşmasında Kanada ile Fas, Al Thumama Stadı’nda karşı karşıya geldi. Brezilyalı hakem Raphael Claus’un düdük çaldığı karşılaşmayı Fas 2-1 kazandı. 

Haber Merkezi / Fas’a galibiyeti getiren golleri 4. dakikada Ziyech ile 23. dakikada En-Nesyri kaydetti. Kanada’nın tek golünü Aguerd kendi kalesine attı.

Bu sonucun ardından puanını 7’ye çıkaran Fas, gruptan lider olarak çıkmayı başardı. Dünya Kupası’nda henüz puanı bulunmayan Kanada ise turnuvaya sıfır puanla veda etti.

Karşılaşmadan dakikalar

4. dakikada Kanada savunmasının kalecisine döndüğü pozisyonda En-Nesyri’nin presi etkili oldu ve Borjan’ın uzaklaştırmak istediği top Ziyech’in önünde kaldı. Bu futbolcunun aşırtma vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 0-1.

15. dakikada Kanada önemli bir pozisyondan faydalanamadı. Sağ taraftan topu taşıyan Larin’in arka direğe ortasında müsait durumdaki Buchanan meşin yuvarlağa dokunamadı. 23. dakikada sağ kanattan gelişen Fas atağında, Hakimi’nin pasıyla ceza alanına giren En-Nesyri, kaleci Borjan’ın yanından topu filelere gönderdi: 0-2.

Sevilla forması giyen 25 yaşındaki En-Nesyri, iki ayrı Dünya Kupası’nda gol atmayı başaran ilk Faslı futbolcu olarak tarihe geçti. 40. dakikada sol taraftan ceza alanına giren Larin’in yerden çıkardığı topu uzaklaştırmak isteyen Aguerd’in müdahalesinde, meşin yuvarlak kaleci Bounou’nun da çabasına rağmen ağlara gitti: 1-2.

71. dakikada sağdan kullanılan korner atışında, ceza alanında iyi yükselen Hutchinson’ın kafa vuruşunda top üst direkten döndü. Pozisyonun devamında Johnston’ın yine kafayla kaleye gönderdiği top üstten auta çıktı.

Stat: Al Thumama

Hakemler: Raphael Claus, Rodrigo Figueiredo, Danilo Simon (Brezilya)

Kanada: Borjan, Johnston, Adekugbe (Dk. 60 Kone), Miller, Vitoria, Hoilett (Dk. 76 Wotherspoon), Buchanan, Kaye (Dk. 60 Hutchinson), Larin (Dk. 60 David), Davies, Osorio (Dk. 65 Laryea)

Fas: Bounou, Hakimi (D. 86 Jabrane), Aguerd, Saiss, Mazraoui, Amrabat, Ounahi (Dk. 76 El Yamiq), Sabiri (Dk. 65 Amallah), Ziyech (Dk. 76 Hamdallah), Boufal (Dk. 75 Aboukhlal), En-Nesyri

Goller: Dk. 4 Ziyech, Dk. 23 En-Nesyri (Fas), Dk. 40 Aguerd (kendi kalesine) (Kanada)

Paylaşın