AFAD Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 45 Bin 89’a Yükseldi

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler ve ardından yaşanan artçı sarsıntılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 45 bin 89’a yükseldiği açıklandı.

Haber Merkezi / 358 bin çadırın kurulduğu, 11 ilde 332 noktada çadır kentler oluşturulduğu, 10 il ve 162 noktada ise konteyner kent kurulumunun devam ettiği duyuruldu.

Depremlerden etkilenen illerden kendi imkanlarıyla ayrılan veya devlet tarafından tahliye edildikten sonra gittikleri illerde kayıt yaptıranların sayısının ise 1 milyon 971 bin olduğu bildirildi.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kahramanmaraş merkezli depremler ve ardından gerçekleşen artçı sarsıntılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 45 bin 89’a yükseldiğini açıkladı.

Depremden etkilenen illerden kendi imkanlarıyla ayrılan veya devlet tarafından tahliye edildikten sonra gittikleri illerde kayıt yaptıranların sayısı ise 1 milyon 971 bin oldu.

AFAD bugüne kadar 358 bin çadırın kurulduğunu, 11 ilde 332 noktada çadır kentler oluşturulduğunu, 10 il ve 162 noktada ise konteyner kent kurulumunun devam ettiğini duyurdu.

Çadır, konteyner, otel, yurt ve kamu misafirhaneleri gibi yerlerde barındırılan kişilerin sayısı ise 1 milyon 915 bin olarak açıklandı.

Paylaşın

MHP Lideri Bahçeli Depremzedeleri Azarladı

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 7,6 şiddetindeki depremin merkez üssü Kahramanmaraş Elbistan’da “Elbistan il olsun” sloganı atan depremzedeleri azarladı.

MHP Lideri Bahçeli, “Acımızın olduğu böyle bir günde, böyle sloganlarla sayın cumhurbaşkanımızın ve diğer yetkililerin burayı ziyaretini sabote etmeye hakkınız yok. Sessizlik olacak. Dağılın gitsin, indirin şunları” diye bağırarak ortamı terk etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte deprem bölgelerini ziyaret eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Elbistan’da AFAD’ın kurduğu konteyner kentte inceleme yaptı.

Sosyal medyada dolaşıma giren bir videoya göre konteynerin önündeki depremzedelerle görüşen MHP Lideri Bahçeli, ‘Elbistan il olsun’ sloganı atılınca sinirlendi.

Devlet Bahçeli, “Acımızın olduğu böyle bir günde, böyle sloganlarla sayın cumhurbaşkanımızın ve diğer yetkililerin burayı ziyaretini sabote etmeye hakkınız yok. Sessizlik olacak. Dağılın gitsin, indirin şunları” diye bağırarak ortamı terk etti.

Olayın yine sosyal medyada yayılan başka videosunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile AK Partili Mahir Ünal da Bahçeli’nin hemen arkasında görülüyor.

Bahçeli’nin azarlamasının hemen ardından bir depremzede “Sayın Devlet bey, biz 2009’da Cumhurbaşkanımıza yaptık yapacağımızı. Memleket bitti. Halk göçüyor, göçüyor. Biz onun için çabalıyoruz, yoksa memleketimizi seviyoruz” diyerek tepki gösteriyor.

Bahçeli ayrıldıktan sonra Soylu ile Ünal, depremzedeleri sakinleştirmeye çalışıyor. Ünal, “Yapmayın. Ya bakın ben sizin milletvekilinizim. Lütfen, Elbistan’a bunu yapmayın” diyor, ancak depremzedeler “Elbistan il olsun” sloganı atmayı sürdürüyor.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

“Depremlerden Etkilenen 2,5 Milyon Çocuğun Yardıma İhtiyacı Var”

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden etkilenen 2,5 milyon çocuğun acil insani yardıma ihtiyacı olduğu bildirildi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Türkiye’de depremlerin ardından yaklaşık 2,5 milyon çocuğun acil insani yardıma ihtiyaç duyduğunu belirtti.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, 2 gün süren Türkiye ziyareti sırasında depremden etkilenen aileler ve çocuklarla biraraya geldi.

Gaziantep’te UNICEF’in desteklediği; çocuklar ve ailelerin psikolojik destek ve danışmanlık hizmeti aldıkları bir merkezi ziyaret eden Russell, sosyal hizmetler, su ve hijyen hizmetleri ve çocuklara yönelik psikolojik desteğin öneminin altını çizdi.

Kahramanmaraş’ta da Suriyeli mülteci aileler dahil depremden etkilenen ailelerle biraraya gelen Russell üçte biri çocuk olmak üzere 17 bin kişinin kaldığı geçici barınma merkezini ziyaret etti.

“Yarım kalan genç hayatların kalıntıları”

UNICEF’ten ziyarete ilişkin yapılan yazılı açıklamaya göre İcra Direktörü Catherine Russell, “Depremler çocuklar için büyük sarsıntıya yol açan bir olay. Etrafta dolaşırken sanki zaman donmuş gibi ailelerin günlük hayatlarının parçalarına tanık oluyorsunuz.

Hayal edilemez bir yıkımın içinde bir battaniye, oyuncak ya da çocuk kitabı görüyorsunuz. Yarım kalan ya da sekteye uğrayan genç hayatların kalıntılarını görüyorsunuz’’ ifadelerini kullandı.

Açıklamada UNICEF’in Türk hükümeti ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı AFAD ile yakın çalışarak depremden etkilenen ailelere ve çocuklara psikolojik destek sağladığı; geçici öğrenme mekanları oluşturduğu; ailesinden ayrı düşmüş ya da annesi-babası olmayan çocukların tespit edilmesi ve bu çocukların aileleriyle biraraya getirilmesi için çalıştığı belirtildi.

UNICEF’in şimdiye kadar 163 bin çocuk dahil 277 bin kişiye hijyen kitleri, kışlık giysi, elektrikli ısıtıcı ve battaniye tedarik ettiği kaydedildi. UNICEF’in ortakları aracılığıyla da 198 bin kişiye psikolojik ilk yardım sağladığı ifade edildi.

“Çocukların en kısa zamanda okula dönmeleri için çalışıyoruz”

UNICEF depremden etkilenen çocukların mümkün olan en kısa zamanda okula dönmeleri için de çalışıyor.

Yapılan yazılı açıklamada bu kapsamda okul binalarında hasarın değerlendirildiği, acil onarım ve geçici öğrenme alanlarının oluşturulması için hazırlıkların yapıldığı belirtildi.

Türkiye’de UNICEF’in yarısı çocuk 3 milyon kişiye yardım malzemesi iletmek, sağlık ve beslenme hizmetinin yanısıra eğitim desteği sağlamak üzere 196 milyon dolar talep ettiği ifade edildi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

40 Bin Suriyeli Depremler Sonrası Ülkesine Döndü

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde ve Suriye’nin kuzeyinde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerin ardından Türkiye’de yaşayan yaklaşık 40 bin Suriyeli’nin ülkesinde döndüğü bildirildi.

Türkiye, yaklaşık 3,5 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor.

Milli Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili de, yaklaşık 40 bin Suriyeli’nin ülkelerine döndüğünü doğrulayarak, sayının giderek arttığını kaydetti.

Kahramanmaraş depremlerinden sonra Türkiye’nin deprem bölgesinde ikamet eden Suriyelilerin ülkelerine geçişini kolaylaştırmasının ardından son 2 haftada yaklaşık 40 bin Suriyeli’nin Suriye’nin kuzeybatısında muhalif güçlerin kontrolündeki bölgelere döndüğü bildirildi.

Bab El-Hava sınır kapısında basın sorumlusu olan Mazen Alloush Reuters’e yaptığı açıklamada, Suriyelilerin, Devlet Başkanı Beşar Esad’a muhalif silahlı grupların kontrolündeki dört sınır kapısından geçiş yaptığını söyledi.

Mazen Alloush Pazartesi günü itibarıyla dört sınır kapısı olan Bab el-Hava’dan (Cilvegözü) 13 bin 500, Cerablus’tan 10 bin, Bab El-Selam’dan (Öncüpınar) 7 bin ve Tel Abyad’dan (Akçakale) 7 bin kişinin geçtiğini söyledi.

Milli Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili de, yaklaşık 40 bin Suriyeli’nin ülkelerine döndüğünü doğrulayarak, sayının giderek arttığını kaydetti.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’da, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yaklaşık 42 bin Suriyelinin gönüllü olarak ülkesine döndüğünü bildirdi.

Deprem sonrası sınır kapıları açılmıştı

Türkiye geçen yıl Nisan ayında Ramazan Bayramı öncesinde geçici izinle Türkiye’de bulunan Suriyeliler’in sınırı geçmesini kısıtlamıştı. Ancak Türk yetkililer depremler sonrasında bu bölgede yaşayan Suriyeliler’in geri dönme haklarını kaybetmeden altı aya kadar ülkelerine gitmesine izin verdi.

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli iki şiddetli deprem Türkiye’de 11 ilde büyük can kayıplarına ve tahribata yol açarken Suriye’de de etkili oldu. İç savaşın yaşandığı ve muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde binlerce can kaybı meydana gelirken milyonlarca insan evlerini ve yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldı. Suriye sınırında sadece bir kapının açık olması nedeniyle de ülkeye uluslararası yardımlar son derece sınırlı olarak ulaşabiliyordu.

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye’deki deprem mağdurlarına yardım ulaştırabilmek için Şam yönetimi ile varılan anlaşma kapsamında Türkiye sınırındaki Bab El-Selam (Öncüpınar) ve Er-Rae (Ceylanpınar) sınır kapıları da açıldı. Deprem öncesinde bölgeye insani yardım tek açık sınır kapısı olan Bab el-Hava (Cilvegözü) üzerinden yapılabiliyordu.

Kahramanmaraş depremlerinden sonra BM’ye göre Türkiye ve Suriye’de toplam 50 bine yakın kişi hayatını kaybetti. Suriye’nin kuzeyinde toplam 4 milyon kişinin yaşadığını belirten BM’ye göre depremlerden önce de bu bölgede yaşayanların iç savaş nedeniyle insani yardıma ihtiyacı bulunuyordu.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Maliyeti 58 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ülke ekonomisine maliyetinin 58 milyar dolar olacağı öne sürüldü.

Ekonomist Ercan Türkan’ın afet bölgesi ilan edilen 11 ilin başlıca göstergelerini ele alarak yaptığı hesaplamaya göre, bu maliyetin 31 milyar dolarını kamu sektörü, 27 milyar dolarını hane halkı ve firmalar üstlenecek.

Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, “Depremin maliyeti 58 milyar dolar” başlıklı yazısında, maliyetleri “akım maliyetleri” ve “birikim maliyetleri” olarak iki kalemde ele alan Türkan’ın hesaplamalarını şöyle aktardı:

“Akım maliyetler 10.8 milyar dolar düzeyinde. Bir de birikim kayıpları var, onun tutarı da 47.4 milyar dolar.

Böylece toplam maliyet 58.2 milyar dolara ulaşıyor. Ercan Türkan depremzedelere yapılan yardımları 1.2 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Bu tutar düşüldükten sonra toplam maliyet 57 milyar dolar düzeyinde oluşuyor.

İktisatçı Türkan hangi kalemden ne kadar bir maliyet geleceğini hesaplarken kullandığı varsayımları da tek tek açıklıyor.

Akım maliyetler neler?

Ercan Türkan akım maliyetleri katma değer ve işgücü kayıpları ile birlikte, felaketin sonuçlarını hafifletmek ve acil ihtiyaçları gidermek amacıyla yapılan yardım ve alınan mali önlemlerin maliyeti olarak tanımlıyor.

Bu grup içinde en büyük maliyet kalemi yaklaşık 6 milyar dolarla beş aylık GSYH kaybı. Depremzedelere yapılmakta olan nakdi destek ödemeleri, taşınma yardımı, vefat edenlerin yakınlarına yapılan yardım, SGK’nın prim kaybı ile vergi ve vergi erteleme ve silinmesi de diğer akım maliyet kalemleri.

Birikim kaybı çok büyük

İktisatçı Ercan Türkan, sermaye birikimi kaybında bina stokunun, şehirlerin altyapısının ve kamusal binaların hasar görmesinden kaynaklanan kayıpların başta geldiğini vurguluyor.

Yapılarda oluşan orta ve az hasarların onarılarak bu yapıların tekrar kullanılabilir hale getirilmesi için yapılacak onarım giderlerini de bu kapsamda sınıflandıran Türkan, motorlu kara taşıtlarında, hayvan varlığında, beyaz eşya ve mobilyada yaşanan kayıpları da bu maliyet başlığı altında topluyor.

Birikim kayıpları başlığı altında yer alan bu kayıplar içinde en büyük tutar hiç kuşku yok ki yıkım ve ağır hasar nedeniyle yapı stokunda ortaya çıkan kayıp. Ercan Türkan bu kalemdeki kaybın büyüklüğünü 26.2 milyar dolar olarak hesaplıyor. Bu tutarın 2.1 milyar dolarının DASK tarafından karşılanacağı varsayılıyor.

Ercan Türkan, tamamen yenilenmesi gereken binaların altyapısının 6.5 milyar, şehir altyapısı ve kamusal binaların onarımının 2.8 milyar, az hasarlı binaların onarımının 2 milyar, otomobil hasarının da 4.2 milyar dolar kayba yol açacağını hesaplıyor.

Bu maliyeti kim üstlenecek?

İktisatçı Ercan Türkan, deprem felaketinin maliyetini ortaya koyan bu çalışmasında ayrıca bu maliyeti hangi kesimlerin ödeyeceği üzerinde de duruyor. Türkan çalışmasında bu konuda şu görüşleri dile getiriyor:

‘Maliyetlerin toplam boyutunu bilmek kadar, bu maliyetin hangi kesimler tarafından üstlenildiğini bilmek de önemlidir. Birincil dağılım esas alındığında kamunun 31 milyar dolar, hanehalkı ve firmaların ise 27 milyar dolarlık bir maliyetle karşı karşıya kaldığını ifade etmek mümkündür.’

(…)

Burada toplumun tamamı tarafından cevaplandırılması gereken soru, ‘Biz bu maliyeti bugün tek taksitte ödemek yerine, Marmara depreminden bu yana geçmiş yıllara yayarak bugüne kadar ödeyebilseydik, organizasyonel yapımızı dinamik ve kendiliğinden işleyen bir hale getirebilseydik, bu üzüntü ve hasarın ne kadarını telafi edebilirdik’ sorusu olmalıdır.”

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremler: 25 Gazeteci Hayatını Kaybetti

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerde 25 gazetecinin hayatını kaybettiği açıklandı. Depremlerden sonra gazetecilere yönelik 14 saldırı gerçekleştiği de bildirildi.

Adıyaman 11 kişi ile en fazla gazeteci kaybının gerçekleştiği il oldu. Hatay’da dokuz, Kahramanmaraş’ta üç, Adana ve Gaziantep’te birer gazeteci depremde yaşamını yitirdi.

Merkezi Diyarbakır’da bulunan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra gazetecilere yönelik meydana gelen hak ihlallerini bir raporda topladı. Derneğin internet sitesinde yayınlanan rapora göre depremde 25 gazeteci yaşamını yitirdi.

Adıyaman 11 kişi ile en fazla gazeteci kaybının gerçekleştiği il oldu. Hatay’da dokuz, Kahramanmaraş’ta üç, Adana ve Gaziantep’te birer gazeteci depremde yaşamını yitirdi. DFG, 25 gazetecinin “kurtarma çalışmalarının geç başlaması” nedeniyle yaşamlarını yitirdiğini savundu. Raporda gazetecilerin arşiv ve büro malzemelerini kaybettikleri de vurgulandı.

Depremle ilgili gelişmelerin izleyen gazetecilerin engellendiğine dikkat çekilen raporda, şu görüşlere yer verildi: “OHAL ile birlikte de ilk iş olarak sahada, enkaz başlarında yaşananları görüntüleyen gazeteciler engellendi. Yapılan itirazlar üzerine ise gazetecilerin ya iktidar yandaşları dışında kimseye verilemeyen ‘turkuaz kart’ taşımaları istendi ya da valiliklerden izin almaları istendi. Gözaltına alınan gazeteciler ‘sahtecilikle’ ya da haber kaynaklarının kullandığı ve henüz yayınlanmayan ifadeleri nedeniyle ‘yanlış bilgi yaymak’ iddiasıyla suçlandı.”

Raporda yer alan diğer bilgilere göre, Şubat ayında 14 gazeteci saldırıya uğradı, 4’ü gözaltına alındı, 5’i kötü muameleye maruz kaldı, 19’u haber takibi sırasında fiili olarak engellendi ve 6’sına soruşturma açıldı.

“Toplumun mücadelesine ihtiyaç var”

Raporu VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan değerlendiren DFG Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu, ihlallerin OHAL ile arttığını savundu. Depremde yaşananların insanlara ulaşmasının iktidar tarafından engellendiğini öne süren Müftüoğlu, bunun önüne geçilmesi için OHAL’in ve kamuoyunda sansür yasası olarak bilinen Dezenformasyon yasasının kaldırılması gerektiğini söyledi.

Sadece meslek örgütlerinin mücadelesinin yetmediğini vurgulayan Müftüoğlu, “Toplumun bir bütün olarak mücadele etmesine ihtiyacımız var. Toplumun haber alma hakkını savunmak adına hem sansür yasası hem OHAL noktasında gazetecilere yönelik gelişen engellemelere birlikte ses çıkarması lazım. Seçimler yaklaşıyor ve biz biliyoruz ki depremde bu kadar sıkışan iktidar, bu baskılarını bir şekilde daha da arttıracak ve seçime doğru giderken gerçeği manipüle etmeye çalışacak” dedi.

“Deprem yerel medyada yıkıcı bir etki yarattı”

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mücahit Ceylan, depremin yerel medyada yıkıcı bir etki yarattığını söyledi. Ceylan, ekonomik olarak zaten zor bir süreci yaşayan yerel yayın kuruluşlarının tamamıyla yok olduğunu söyledi.

Bu yayın kuruluşlarının yeniden ayağa kaldırılması gerektiğine dikkat çeken Ceylan şunları söyledi:

“Kendi imkanlarıyla bunu yapacak güçleri yok. Bu nedenle İletişim Başkanlığı, Basın İlan Kurumu ve Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun yerel medyadaki kayıpları tespit ederek araç, gereç ve ekipman sağlaması olmazsa olmazdır.

Ekipman temininin yanı sıra ekonomik destek sağlanması da gerekiyor. Meslek örgütlerinin imkanları sınırlı olduğu için yeteri kadar destek sağlanamıyor, ancak düzenlenecek bağış kampanyalarıyla katkı sunulabilir. Deprem bölgesinde çaresiz kalan yerel medyayı yeniden işlevsel hale getirmek sorumluluğunu herkes üstlenmelidir.”

Paylaşın

AFAD Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 44 Bin 374’e Yükseldi

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde can kaybı 44 bin 374’e yükseldi. Ayrıca, Deprem bölgesinde şu ana kadar 10 bine yakın artçı sarsıntı meydana geldi.

Haber Merkezi / Deprem bölgesindeki 21 bine yakın binada arama kurtarma çalışmaları tamamlanırken, alt yapı çalışmaları ise devam ediyor.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Başkanı Yunus Sezer, Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin açıklamalarda bulundu. Sezer’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Şu ana kadar 10 bine yakın artçı sarsıntı gerçekleşmiş durumda. 21 bine yakın binada arama kurtarma çalışmaları tamamlandı.

Bu süreçte 44 bin 374 insanımızı kaybetmiş durumdayız. Şu anda 8 bin 182 arama kurtarma personeli çalışmalara eşlik etmektedir.

Barınma ile ilgili olarak hem çadır kentleri yoğunlukla kuruyoruz. Günlük ortalama 10 binin üzerinden bölgeye çadır sevk ediyoruz.

Şuan 287 tane çadır kentimiz var bölgede. Hedefimiz 100 bin üzerinde konteyneri faaliyete geçirmek.

Bununla ilgili 143 alan tespit edildi 97’sinde alt yapı çalışmaları devam ediyor. Hem barınma hem de diğer ihtiyaçların karşılanması şeklinde çalışmalarımız devam ediyor.

Bölgede Kızılayımızın koordinesinde beslenme olarak bakanlıklarımızla 80 milyon 965 bin sıcak yemek ve 14 milyon 965 bin kumanya paketi bölgede dağıtılmaktadır.”

Paylaşın

AFAD Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 44 Bin 218’e Yükseldi

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 merkezli depremlerde can kaybı 44 bin 218’e yükseldi.

Haber Merkezi / İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremlere ilişkin son bilgileri paylaştı. AFAD tarafından yapılan açıklama şöyle:

“06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve Elbistan Merkezli 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir. Depremlerin ardından 9.136 artçı deprem meydana gelmiştir.

Alınan son bilgilere göre Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ illerinde toplam 44.218 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’dan toplam 528.146 vatandaşımız tahliye edilmiştir.

Bölgede AFAD, PAK, JAK, JÖAK, DİSAK, Sahil Güvenlik, DAK, Güven, İtfaiye, Tahlisiye, MEB, STK’lar ve uluslararası arama kurtarma personelinden oluşan toplam 11.424 arama kurtarma personeli görev yapmaktadır.

Ayrıca AFAD, Emniyet, Jandarma, MSB, UMKE, Ambulans Ekipleri, Yerel Güvenlik, Yerel Destek Ekipleri ve 3.455 gönüllü dahil olmak üzere, sahada görevlendirilen saha personel sayısı ile birlikte bölgede görev yapan toplam personel sayısı 239.977’dir.

Afet bölgesine başta ekskavatör, çekici, vinç, dozer, kamyon, arazöz, treyler, greyder, vidanjör vb. iş makineleri olmak üzere toplam 13.224 aracın görevi devam etmektedir.

Afet bölgelerine 38 Vali, 160 Mülki İdare Amiri, 19 AFAD üst yöneticisi ile 68 il müdürü görevlendirilmiştir. Ayrıca, uluslararası yardımların koordinasyonu için 29 Dışişleri Bakanlığı personeli bölgede görevlendirilmiştir.

Bölgeye, personel ve malzeme sevkiyatı için hava köprüsü kurulmuştur. Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı 116 helikopter ve 78 uçak görev yapmaktadır. Bugüne kadar 13.177 sorti yapılmıştır.

Bölgeye personel, malzeme sevkiyatı ve tahliye amacıyla Milli Savunma Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından toplam 38 gemi görev yapmaktadır.

Afet Barınma Grubu

Bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlar ile uluslararası ülke ve kuruluşlar tarafından sevk dilen 335.382 çadırın kurulumu gerçekleştirilmiştir. 10 il ve 130 noktada konteyner kent kurulumları devam etmektedir.

Afet bölgesinde ve afet bölgesi dışında; çadır, konteyner, GSB yurtları, oteller, kamu misafirhaneleri, MEB tesisleri ve diğer tesislerde barınma hizmeti sunulan kişi sayısı 1.914.292’dir

Afet Beslenme Grubu

Türk Kızılay, AFAD, MSB, Jandarma ve Sivil Toplum Kuruluşlarından bölgeye toplam 370 mobil mutfak bölgeye sevk edilmiştir.

Afet bölgesinde 72.665.488 sıcak yemek, 11.117.619 çorba, 14.359.253 kumanya ve paketli gıda, 30.769.431 su, 79.428.296 ekmek, 4.183.160 içecek dağıtımı yapılmıştır.

Afet Psikososyal Destek Grubu

4 Mobil Sosyal Hizmet merkezi, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye ve Malatya illerine gönderilmiştir. Bölgeye deprem bölgesine sevk edilen personel sayısı 3.410, deprem bölgesi dışında 3.585 personel ve 1.565 araç sevk edilmiştir.

Deprem bölgesinde 614.993, deprem bölgesi dışında 296.949 olmak üzere toplam 911.942 kişiye psikososyal destek verilmiştir.”

Paylaşın

Kahramanmaraş Depremlerinin Jeopolitik Sonuçları Ne Olur?

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde ve Suriye’nin kuzey bölümünde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ardından Türkiye ve Suriye yaralarını sarmaya çalışıyor.

Türkiye’de 40 binden fazla Suriye’de 5 binden fazla can kaybına sebep olan afetlerin uzun vadeli olası sonuçlarının ne olacağı konusu yavaş yavaş siyasilerin, siyaset bilimcilerin gündemine giriyor.

“Seçim arifesindeki Türkiye’nin yaşadığı ağır deprem felaketi, iç siyaseti nasıl etkileyecek? Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremler, bölgenin “jeopolitik fay hattını” daha kırılgan hale getirecek mi? Deprem sonrası yaşanan uluslararası dayanışma ve dostluk devam edecek mi? Yoksa yaraların hafiflemeye başlamasıyla, jeopolitik dengeler de yeniden eski haline dönecek mi? Bu enkazdan, uluslararası düzeyde olumlu bir tablo çıkması olasılığı var mı?” gibi sorular depremin Türkiye için jeopolitik sonuçlarına odaklanıyor.

Tüm dünyanın depremzedeler için seferber olması, kurtarma ekiplerinin hızla bölgeye ulaşması, dünya çapında yardım kampanyalarının başlaması, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ın bizzat geçmiş olsun ziyareti için Türkiye’ye gitmesi, Türkiye’nin aylardır NATO üyeliğini veto ettiği İsveç’in dönem başkanı olduğu AB yönetiminin Türkiye’nin yardımına tüm kurumlardan önce koşması ve uluslararası bağış kampanyası açması, NATO Genel Sekreteri, ABD Dışişleri Bakanı, AB komiserlerinin deprem bölgesine ziyaretleri de yaraların sarılması için desteği ortaya koydu. Peki ortaya konulan bu destek uzun soluklu hale gelip jeopolitik fay hatlarını sağlamlaştıracak bir zemin oluşturacak mı?

Fransa’nın önemli araştırmacı yazarlarından, Ortadoğu ve Akdeniz Kürsüsü Başkanı Gilles Kepel, Le Figaro gazetesine yaptığı analizinde, Suriye ve Türkiye’deki depremlerin korkunç can kayıplarının yanısıra, ciddi jeopolitik yansımaları olacağını öne sürüyor.

Kepel, depremlerin Türkiye ve Suriye’de büyük bir travma, Avrupa Birliği’nde ise “korku yarattığını” dile getirerek, “bu depremin Türkiye’deki seçim kampanyasını etkileyeceğini” savunuyor.

İslamolog Kepel, “Binaların iskambil kağıtları gibi yerle bir olması ve yardım faaliyetlerinin göze batan eksikleri nedeniyle deprem kurbanlarının dondurucu soğuklarda donarak ölmesinin, hükümete sırtını dönme riski taşıdığını” belirtiyor.

Kepel depremin, “İsveç ve Yunanistan ile derin çatışma yaşayan ve yabancı düşmanı ifadeleri seçim kampanyasını merkezine koymaya hazırlanan Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’ın, 14 Mayıs seçimleri öncesi bu ifadelere son vermesine yol açacağını” dile getiriyor.

Suriye’yi de vuran depremin, Suriye rejimi açısından da riskler taşıdığını belirten Kepel, ”İnsani felaketin yeniden gerilim ve şiddete yol açmasının beklendiği bir ortamda, IŞİD mahkumlarının hapishane binalarının yıkılmasından yararlanarak ya da Kürt bölgelerinde bulunan kamplarından kaçması nedeniyle Avrupa kırmızı alarmda. Çünkü şiddet ve güvensizlik riski otomatik olarak Avrupa’ya giden mülteci akışında bir artışa dönüşüyor ve bu durum AB’nin doğu sınırlarına yeni bir baskı ortaya koyuyor” ifadelerini kullanıyor.

Gilles Kepel, hem Türkiye’de hem de Suriye’de meydana gelen bu depremlerin, Filistin-İsrail geriliminin de arttığı bir dönemde, milyonlarca Yahudi ve Müslüman’ın yaşadığı Avrupa’da yankısı olacağını belirtiyor ve bu nedenle gelişmelerin AB tarafından dikkatle izlendiğini belirtiyor.

“Deprem diplomasisi orta vadede etki yaratmaz”

Fransa Uluslararası İlişkiler ve Strateji Enstitüsü (IRIS) Başkan Yardımcısı, Türkiye uzmanı Didier Billion, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, depremin ilk başlardaki dayanışma ve yardımlaşmayı öne çıkaran duygusal bölümüne “deprem diplomasisi” adını veriyor ve bunun jeopolitik güç dengelerini değiştirmeye yeterli olmayacağını savunuyor.

Deprem felaketinin, boyutu ve yarattığı acı çok derin olsa da yaşanan depremin gerçekleri değiştirmeyeceğini dile getiren Billion, “Bir yakınlaşma ve dayanışma var, bu açık. Ermenistan, Yunanistan Dışişleri bakanları Türkiye’ye gidiyor. Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınır 30 yıl sonra yardım için açılıyor. Bütün bunların kısa vadede elbette olumlu etkisi olacaktır. Ancak orta vadede çok önemli bir değişim yaratmaz” diyor.

Billion, 1999’daki deprem sonrasında yaşanan yakınlaşmanın yerini, çok kısa süre içinde jeopolitik çatışmaların aldığını hatırlatarak, “Elbette karamsar olmaya gerek yok, ancak duygusal diplomasinin çok uzun sürmediği bilinir. Belki bir süre, birkaç yıl olumlu, dostane adımlar göreceğiz. Ancak bu deprem, bir kaç gündür iddia edildiği gibi Suriye’nin kurumsal olarak uluslararası topluma entegre olmasını sağlamayacak; Avrupa Birliği Türkiye ya da Suriye ilişkilerindeki gerçeklere geri dönülecek. Çünkü temel konular değişmedi. Deprem Türkiye’de seçim arefesinde kartları yeniden dağıttı ama hangi yönde dağıttı henüz bilinmiyor. O bölgede sorunların çözümü için bu duygusal yaklaşımın çok ötesinde adımlar atılması gerekiyor” yorumunda bulunuyor.

“Jeopolitik olarak oynanabilecek tek kart yakınlaşma”

Strazburg Üniversitesi Öğretim Üyesi tarihçi ve siyaset bilimci Prof. Dr. Samim Akgönül de, depremde yaşanan uluslararası dayanışmanın önemli olduğunu savunuyor. Akgönül, daha olumlu bir analiz yaparak, “Türkiye’nin gerilimi çok severek arttırdığı İsrail, Yunanistan, İsveç, Ukrayna ve Rusya yardım gönderdi. Gerçek bir uluslararası dayanışma yaşandı. Ermenistan ile 30 yıldır ilk kez sınırlar açıldı. Seçime giderken Türkiye’nin iç politikası için dış düşman olarak tanımlanmaya hazırlanılan ülkeler bunlar… 1999 depremi olduğu zaman, Türkiye-Yunanistan ilişkileri en kötü dönemini yaşıyordu. O zaman bir kırılma oldu, sivil toplum örgütleri daha görülür oldu. Aynı kırılma bu deprem sonrasında da yaşanabilir” diyor.

VOA Türkçe’den Arzu Çakır’a konuşan Samim Akgönül, “Özetle, birinci sonuç olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin dış politikayı, iç politikaya yem etme eğilimi var. Deprem sonrası yaşanan dayanışmanın bunu zorlaştıracağını düşünüyorum. İkinci önemli sonuç, Suriye’deki depremzedelere Türkiye’dekiler kadar yardım gitmiyor. Suriye’nin kuzey batısı çerçevelenmiş bir yer. Arada izole kalmış bir nokta. Bence burada Türkiye’nin oynayacağı bir rol var. Türkiye elbette kendi yaralarını sararken, sınır komşusunun yaralarına da el atması çok önemli bir jest olur. Başar Esad ile bir yeniden konuşma süreci başlatılabilir” görüşünü savunuyor.

Bu depremin üçüncü olumlu jeopolitik değişiminin ise AB ve Avrupa Konseyi ile ilişkilerde yaratılabileceğine dikkat çeken Prof. Akgönül, ilişkilerin yeniden canlandırılması için bu felaketin olumlu bir gelişmeye evrilebileceğine vurgu yaparak, “İsveç, Almanya, Avusturya, Fransa, gerçekten çok etkin ve başarılı şekilde davrandılar. Çok etkin rol alıp, hayat kurtararak önemli yardımlar yaptılar. Şu anda tabi duygusal, derin acıların yaşandığı zor bir dönemden geçiyoruz. Devletin halkıyla kurduğu ilişkilerde, yardım organizasyonunda büyük hatalar var. Bunun da etkileri olacaktır. Ama bana göre eğer bu depremden sonra biraz kuyruğu dik tutma fırsatı varsa o da jeopolitik alanda yatıyor. Suriye ile İsrail ile, ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ dedikleri Yunanistan ile, Ermenistan’ın Karabağ meselesinde önemli ilerleme var. Rusya’nın da katkılarıyla, belki bunu da fırsat görerek Ermenistan ile tekrar yakınlaşma olabilir. AB ile İsveç ile, Finlandiya ile yeniden iletişim kurulabilir. Bana göre şu ortamda jeopolitik olarak oynanabilecek tek kart budur” dedi.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremler: 1,5 Milyon Kişi Evsiz Kaldı

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan Merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler sonrası 1,5 milyon kişinin evsiz kaldığı belirtildi. Yıkım karşısında barınma ihtiyacının karşılanabilmesi için en az 500 bin yeni konutun inşa edilmesi gerektiği kaydedildi.

Son resmi verilere göre, şu ana kadar hasar tespit çalışması tamamlanan 830 bin 783 binadan 105 bin 794’ünde, toplamda “384 bin 545 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu” tespit edildi.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) uzmanları, depremlerin ardından Türkiye’de 1,5 milyon kişinin evsiz kaldığını belirtti. UNDP uzmanları ayrıca, karşılaşılan yıkım karşısında barınma ihtiyacının karşılanabilmesi için en az 500 bin yeni konut inşa edilmesi gerektiğini kaydetti.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri Türkiye’de 10 ilde büyük yıkıma neden oldu. Can kaybının 42 bini aştığı afette Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından açıklanan son resmi verilere göre, şu ana kadar hasar tespit çalışması tamamlanan 830 bin 783 binadan 105 bin 794’ünde, toplamda “384 bin 545 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu” tespit edildi.

Hatay’da 20 Şubat akşamı meydana gelen ve 6 kişinin hayatını kaybetmesine, 18’i ağır durumda yaklaşık 300 kişinin yaralanmasına neden olan 6,4 büyüklüğündeki deprem ve birkaç dakika sonra yaşanan şiddetli onlarca artçı sarsıntı da önceki depremlerde hasar gören bazı binaların yıkılmasına neden oldu.

Sınır komşusu Suriye’nin yanısıra Mısır ve Lübnan’da da hissedilen şiddetli depremlerin Türkiye’nin güney ve güneydoğusunda yarattığı hasarın boyutuna dikkat çeken UNDP Türkiye Temsilcisi Louisa Vinton, deprem bölgelerinden 116 ila 210 milyon ton enkaz çıkarılması gerektiğinin altını çizdi.

Vinton, dün yaptığı açıklamada, 17 binin üzerinde can kaybı yaşanan 1999 depremini hatırlatarak, Kahramanmaraş depremlerinin yarattığı yıkımın 1999’da yaşanan kayıp ve yıkımların çok daha ötesine ulaştığına, bu nedenle de yeniden inşa sürecinde zorlukların yaşanabileceğine vurgu yaptı.

UNDP’nin geçmişte Nepal, Haiti, Lübnan ve Ukrayna’da doğal afet ve savaşların ardından da enkaz kaldırma çalışmalarına destek sağladığını hatırlatan Vinton, enkaz parçalarının “geri dönüşüm ve ayrıca kısa vadede gelir kaynağı sağlamak için” kullanılabileceğini de söyledi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın